Siyaset Felsefesi |
07-22-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Siyaset FelsefesiSiyasal oluşumları ve kurumları ele alan felsefe disiplinidir Siyasal kavramların ve siyaset teorilerinin eleştirel değerlendirmesini yapar Ve siyasal açıdan olması gerekeni belirler Siyaset Felsefesinin Temel Kavramları: Devlet, halk, sivil toplum, hukuk, insan hakları, eşitlik, egemenlik, meşruiyet, iktidar, bürokrasi yasa vb Siyaset Felsefesinin Temel Problemleri: a-) İktidar kaynağını nereden alır? b-) Meşruiyet ölçütü nedir? c-) Egemenliğin kullanılış biçimleri nelerdir? d-) Bürokrasiden vazgeçilebilir mi? e-) Birey toplum ve birey devlet ilişkisi nasıl olmalıdır? a- İktidar Kaynağını Nerden Alır?: Siyasi iktidar toplumu yönetme gücüdür Siyasi iktidardan yoksun bir devlet düşünülemez İktidar ne kadar toplumdaki insanlarla uyum içerisinde olursa o kadar sağlam bir devlet yapısı oluşur Üç tür iktidardan bahsedilebilir 1- Korunma Gereksinimi ve İktidar İlişkisi:İktidar kaynağını toplumun ve bireylerin korunma düşüncesinden alır Platon, Aristoteles ve İbn-i Haldun başlıca temsilcileridir 2- Dinsel İşlev Ve İktidar İlişkisi: İktidar kaynağını toplumda ki egemen dinden alır Orta çağ Avrupa’sındaki iktidar anlayışı buna örnek gösterilebilir 3- Ortak İstenç Ve İktidar İlişkisi: İktidar kaynağını toplumun beraber yaşama düşüncesinden alır JLocke, JJ Rousseau, T Hobbes önemli temsilcileridir b- Meşruiyetin Ölçütü Nedir?: İktidar uygulamalarını doğal olarak yasal (meşru) saymak durumundadır Bu meşruiyetini ise belirli temellere dayandırmak durumundadır Devlet ya yurttaşlarını ahlaki bakımdan geliştirerek ve olgunlaştırarak ya tanrısal bir kökene dayanarak, yada toplumun ortak iradesinin bir oluşumu olduğunu kabul ederek iktidarını meşrulaştırmak durumundadır c- Egemenliğin Kullanılış Biçimleri Nelerdir?: Egemenlik devletin iktidar gücünü kullanmasıdır Egemenliğin üç farklı biçimde kullanıldığını söyleyen Max Weber olmuştur 1- Geleneksel Egemenlik: Egemenliğin geleneklere dayandığı siyasi otorite biçimidir 2- Karizmatik Egemenlik: Bu egemenlik anlayışında önderin olağan üstü nitelikler taşıdığına toplumu esenliğe götüreceğine inanılır Örnek Atatürk 3- Demokratik Hukuksal Egemenlik: Burada egemenliğin kaynağı kişiler ve zümreler değil halktır d- Bürokrasiden Vazgeçilebilir mi?: Her hukuk devletinde devlet işlerinin yürütülmesi için kurulmuş kurumlar bireyleriyle uyumlu çalışması gereken bir örgütlenme oluştururlar Bu oluşumu bürokratik bir örgütlenme olarak adlandırıyoruz JS Mill bürokrasinin yönetim kademelerinde kuralcılığın, katılığın, beceriksizliğin, yavaşlığın, gereksiz formalitenin simgesidir MWeber ise bürokrasiyi modern toplumlar için son derece önemli görür Ona göre örgütlenmenin en akıllıca yöntemi ve örneği bürokrasidir Siyaset Felsefesinin İki Ana Problemi: Siyaset felsefesinin karmaşa, düzen, ütopya ilişkisiyle birey ve devlet ilişkisi olmak üzere iki önemli problemi vardır Karmaşa: İçinde bir düzenin olmadığı toplumsal bir durumu ifade etmek için kullanılan bir kavramdır Düzen: Bir toplumda bireyler ve gruplar arası ilişkilerin bir takım kurallara ve ilkelere göre düzenlenmesinden ortaya çıkan bir durumdur Ütopya: Filozoflar adalet, eşitlik ve özgürlük gibi bir takım ilkeleri temel alarak olması gereken bir ideal devlet tasarlarlar Böyle bir devlet düzenine ütopya adı verilir Devlet siyaset felsefesi tarihinde hem doğal bir kurum, hem de yapma bir varlık olarak iki şekilde değerlendirilmiştir Devleti doğal bir kurum olarak gören filozof Platon’dur Ona göre devlet insana benzer Bireyin bir devamıdır Bu görüşte devlet insanın doğada var olması gibi doğal bir kurum olarak oluşmuştur Devleti yapma bir kurum olarak gören filozoflar ise JJ Rousseau, T Hobbes, v J Locke tur Bu filozoflara göre devlet insanın doğada var olmasından sonra insanlar arasında yapılan bir sözleşmeyle oluşturulmuş bir örgütlenmedir Bu nedenle yapay bir kurumdur Birey Devlet İlişkisi: Siyaset felsefesinin bu probleminde birey devlet için mi vardır yoksa devlet birey için var olan bir kurum mudur? Sorusuna yanıt aranmaktadır * |
Siyaset Felsefesi |
07-22-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Siyaset FelsefesiFelsefenin her türlü soruya araştırmacı ve düşünsel bir çizgiyle yaklaşması, siyasetle ilgilenen insanların da felsefeyi iyi bilmesiyle birleşerek (özellikle eski siyasetçilerin) felsefede yeni bir alanın açılmasına yol açmıştır Biz bu alana “siyaset felsefesi” diyoruz Siyaset felsefesi kabaca; bireyi, toplumu, devleti, iktidarın kimde olacağını, genel hatlarıyla ekonomiyi ve bireyin devletle ve iktidarla olan ilişkilerini ele alır Siyaset felsefesi siyasetle ilgili her türlü soruya -özellikle siyasette oluşan kriz ve paradokslara- yanıt bulma çabası içindedir Siyaset felsefesi bir bütün olarak siyaseti, toplumların gelişme süreçleri içinde siyasetin amaçlarını, siyasetin doğasını, siyasetin ne olduğunu ve kapsamını araştıran bir felsefe dalıdır Siyasi sistemlerin insanlar üzerindeki etkileri, düşünürleri siyaset üzerine düşündürmeye başlamış ve siyasetin içindeki çıkmazları bir bir incelemeye almalarını sağlamıştır Örneğin Karl Marx (19 yüzyıl filozofu ve ekonomisti) yaşadığı dönem süresince Adam Smith’in kurucusu sayıldığı kapitalizmin insanı ve emeği nasıl ezdiğini görmüş, kapitalizmin yapı taşlarını okuyucularına teker teker göstererek çürütmüş ve yeni bir sistem ortaya atmıştır Bu örnekte gördüğümüz gibi, siyaset felsefesiyle uğraşan kişilerin aslında birbirlerini dolaylı ve bazen de doğrudan yollarla etkilediği sonucuna varıyoruz… Felsefenin ilk defa Yunanistan’da ortaya çıktığını bildiğimize göre, siyaset felsefesinin de Yunanistan’da çıktığını varsayabiliriz; çünkü siyaset -ilkel bile olsa- eski çağlarda dahi vardı Zaten Yunan’da siyaset, güvenlik güçlerine veya devlete ait olaylar biçiminde tanımlanmıştır Siyaset felsefesinin Aydınlanma Çağı’yla birlikte hızlı bir gelişim göstermesi, Avrupa’daki entelektüel kesimi siyasete ve siyasetin temellerine götürdü Aynı zamanda Avrupa’da Sanayi Devrimi’nin gelişmesiyle büyüyen sınıfsal ve sosyal farklılıklar siyaset düşünürlerini, toplumdaki kitleleri sınıflara ayırmaya götürerek, siyaset felsefesinin toplumu daha derin bir şekilde incelemeye almasını sağlamıştır Siyaset felsefesi krallıkların yıkılmasıyla da büyük bir önem kazanmıştır Bu önemin nedeni, artık halkın kendini nasıl yöneteceği, iktidarı nasıl seçeceği ve bunun gibi sorulara cevap bulma sorunuydu Eski sistemin yerini hangi sistem dolduracaktı? Krallardan kurtulmuş halk yeni başkanını nasıl seçecekti? Devleti nasıl teşkilatlandıracaktı? Hukuk kurallarını ve anayasayı kim düzenleyecekti? Tarihte yukarıda bahsedilen sorulara yanıt aramış birçok filozof vardır Bu filozoflardan en tanınmışları John Locke, Niccolo Machiavelli, Montesquieu, Adam Smith, Jean-Jacques Rousseau Karl Marx ve Friederich Engels’dir Fakat siyasetle ilgilenen filozofların kavramlar hakkındaki düşünceleri de farklıdır Örneğin; Klasik İktisatçılar olarak bilinen Adam Smith ve Paul Ricardo, artı-değerin kullanımı konusunda bir tez sunarlarken, Marx artı-değer ve buna bağlı olarak emek için tamamen farklı bir yol üretmiş ve Adam Smith ve Paul Ricardo’nun ekonomik sistem içindeki burjuva düşüncelerinin insan üzerinde ne kadar etkisiz kaldığını gözler önüne sermiştir Bir örnek daha vermek gerekirse Platon’un politika kuramını ele alabiliriz Platon üç sınıf saptamış; bunları seçkin koruyucular, askerler ve kitleler diye ayırmıştır Oysa günümüzde bu sınıfsal farklılıklar siyaset felsefesinin saptamalarıyla ve sosyal koşullarla yine üçe ayrılarak; fakir, orta sınıf ve zengin olmak üzere farklı bir biçimde ayrılmıştır… Siyaset Felsefesinin Temel Kavramları Toplum: Belirli bir toprak parçası üstünde yaşayan, çoğunlukla aynı ırkta olan, tarihi ve kültürel geçmişi birbirine benzeyen insan topluluğudur… Egemenlik: Bir bireyin/azınlığın/halkın veya başka bir kişinin/topluluğun iktidar sahibi olmasıdır… Sivil Toplum: Devletle veya devletin sahip olduğu kurumlarla alakası olmayan, genellikle hak veya özgürlük arayan bağımsız insan topluluğudur… Mülkiyet: Bir kimsenin üzerinde hak iddia ettiği veya sahip olduğu mal/yapı veya nesnedir… Sonuçta; siyaset felsefesinin, felsefe ve insanlık tarihi üzerinde kalıcı etkiler bıraktığını söyleyebiliriz Siyaset felsefesinin bıraktığı izler ve düşünceler kişileri ve toplumları, bazen kaba kuvvete, bazense sadece yeni düşüncelere iterek, insanlığın gelişme çizgisine ve tarihsel süreçteki olaylara katkıda bulunmuştur Nitekim Aristoteles’e göre insan “politik bir hayvandır” * Özgür Mutlu |
Siyaset Felsefesi |
07-22-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Siyaset Felsefesia-) İktidar kaynağını nereden alır? toplumumuzu , hala bu sorunun cevabını bulamamış bir toplum olarak görüyorumZaten siyaset felsefesi ülkemizde sadece ithal düşüncelerle yer buluroysa batıya baktığımızda ilkçağlardan itibaren bunun çok ciddi şekilde düşünüldüğü, hele 1789'dan sonra çok büyük bir ivme kazandığını görürüz Özellikle ortaçağın din kaynaklı politik düşüncelerinden kurtulduktan sonra, Montesquieu ile sisteme kavuşmuşturÇok güzel bir konu teşekkür ediyorum |
|