Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bakabilmek, bütünsel, olaylara, yaşama

Olaylara Ve Yaşama Bütünsel Bakabilmek

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Olaylara Ve Yaşama Bütünsel Bakabilmek




Doğal sistemler dinamik bir yapı içerisinde kendilerine özgü ve
süreklilik gösteren bir denge içerisinde işlevlerini sürdürürler

Sistem de bütün etkileşimler belirli bir denge esasına göre işlediği
için dünyanın herhangi bir noktasında meydan gelebilecek herhangi bir
fiziksel veya biyolojik değişme bir başka bölgede etkisini
gösterecektir
Doğanın bu bütünselliği kendisini yaşamın diğer
alanlarında da gösterebilmektedir Doğa, yasalarını (gizemini) kolay
kolay açığa vurmadığı için biz bilimciler doğanın yasalarını
tümevarım veya tümdengelim yöntemleri ile çözümlemeye çalışmaktayız

Doğadaki süreçlerin benzerleri sosyal yaşamımızda da görülebilmekte
fakat çoğu zaman içinde bulunduğumuz girdabın neden ve niçin olduğunu
anlayamayız Bazen anlamsız tartışmalar 'yumurta-tavuk' örneğindeki
duruma dönüşmektedir
Her olayın bir sonuç ve her sonucun da bir
nedeni olduğuna göre, olaya bir bütün olarak uzaktan kuş bakışı ile
bakıp resimdeki karelerin 'puzzle' nasıl oluştuğunun görülmesi
gerekir

Kuş bakışı bakabilmek deyimi aslında temelden olaya uzaktan bakıp onu
bir bütün olarak görebilmektir Bu şekilde olay ve olgular arasındaki
ilişkiyi görmeyi ve tümevarım ilkesine uygun olarak olayı bir bütün
olarak görebilme şansı sağlamaktadır
Olayı bütünsel olarak göremeyen
veya kavramayan kişinin olayın perde arkasını görme şansı olmadığı
gibi geleceğe yönelik olarak da strateji çizme şansı da pek
olmayacaktır

Örnek olarak seyir halindeki bir aracın şoförünün bir
durumda yukarıdan ucan bir helikopterden veya uydulardan aldığı
görüntülerle önüne çıkacak virajlar veya yol durumu hakkında bilgi
sahibi olması ve ona göre önünü görerek emin bir şekilde hareket
etmesi ile bunun tersi durumda yine seyir halinde yoluna devam etmesi
fakat önüne çıkacak tehlikeleri ve virajları görmeden tam gaz giderek
olası kazaya neden olması g=F
6sterilebilir
Boyu 10 metreleri bulan ağaçlardan oluşan bir ormanda
dolaşan birinin ormanın genel görünümü hakkında sağlıklı bilgi sahibi
olamaması gibi uçaktan ormanlık alanın üzerinden geçerken alanın
peyzajı ve bazı renk tonlarından faydalanarak ormandaki çeşitlilik ve
ekolojik değişimler hakkında bilgi sahibi olması mümkündür
Sosyal bilimlerde toplumsal olaylara yaklaşımda olayı uzaktan
görebilmek, yeni yaklaşımların ve olası toplumsal hareketlerin
önceden kestirilebilmesi katkıda bulunacaktır
Kuş bakışı yaklaşım
biz bilimciler için araştırma bulgularının yorumlanmasında büyük
katkı sağlamaktadır

Soğuk savaş döneminin dünyada ve ülkemizde yarattığı olguyu
bütünsel olarak görmeden ve anlamadan her alanda içinde bulunduğumuz
çıkmazı anlamamız mümkün olmayacaktır Eğitimden askeri yapılanmaya,
sokaktaki insanın yaşam biçiminden dini inançlarımızın yaşanmasına
kadar bir çok konu soğuk savaş döneminde önümüze konulan planın bir
parçası olarak yeni yeni anlaşılmaktadır
Her alandaki ilkesizlik,
kuralı ve çıtası belirli olmayan işlerin temelinde bu anlayışın
sonuçları bulunmaktadır Soğuk savaşın hedefini bilmeden bugün ülke
olarak içinde bulunduğumuz çıkmazları anlayamayız Hele Ortadoğu'daki
kanı ve gözyaşını anlamamız hiç mümkün olmayacaktır

Bilimcilerin uyarılarına karşın trafikte gördüğümüz 'bize
bir şey olmaz, ne olacak canım' gibi düz sözlerin yarattığı yıkımdan
alınacak ders yerine bireysel suçlama, sorumluluk almamak, sürekli
şikayet gibi yollara sapılmaktadır
Gelişmiş kişiler ve toplumlarda
ise 'bundan alınacak bir ders mutlaka vardır' diyerek olay irdelenir
ve sebep-sonuç ilişkisi cesurca ve soğukkanlılıkla incelenir ve
çıkarılan derse göre kişi tavrını belirler Bizim gibi duygusal
toplumların eğitim sisteminde artık bütünsel bakış açısının
öğretilmesi zorunlu görülmektedir

Bütünsel bakabilme bir diyalektik
bakış açısı olup 'ne neden olur?
Nasıl olur?
Ne olursa ne olur veya
ne olmaz?'

Bu tür sorular sistematik yöntem bilimi içerisinde
irdelenirse daha öğretici ve aydınlatıcı olacaktır Bu yöntem
öğretisi kişiye farkına varma bilinci kazandırmakt
adır
Bütünsel düşünme yöntemi ve öğretisi içinde kişinin her olayda
sorumluluğu olduğunun bilinci öğretilmelidir
Ekosistem bilgisi
içerisinde herşey bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı olduğu
gibi her olayda bizlerin bireysel olarak sorumluluğu bulunmaktadır
Ayrıca bu öğretide her durumda 'yapabileceğin bir şey vardır ve bunu
yapmakla yükümlüsün' eğitimi verilmelidir
Dr Erdal Atabek buna
'etkinlik eğitimi' diyor
Ve bunun insanı hiçlikten, değersizlikten
ve ruhsuzluktan kurtardığını belirtiyor Böylece kişiye kendi
varlığının bilinci ile özgüveni gelir ve sorumluluk duyar olaylara ve
olgulara karşı

Son yıllarda her yağıştan sonra bir ilimiz sele kurban gider,
hep göz yaşı, hep perişan aileler ve bildik sözler Çoğumuz sormayız
ne oluyor da bugüne kadar sele yenik düşmeyen alanlar şimdilerde sel
baskınına uğruyor Hızla gelişen tarım dışı arazi kullanımı ve
kentleşme ile artan sel baskınları arasında yüksek düzeyde ilişki
bulunmaktadır Artan yoksulluk, göç, çarpık kentleşme ve sanayileşme
kırsal kesimden kentlere yüksek bir göç dalgası yaratmıştır
Uzak
görüşlü ve sistematik düşünme alışkanlığı ve yeteneği olmayan
toplumumuzda önce sonuç oluşur, yani kaza yada sel oluşur, sonra onun
gereği düşünülür

Bütünsel bakamamaya bir diğer örnek de İstanbul'da alt yapısı
hazırlanmadan açılan Olimpiyat Stadyumunda oynatılan maçta
görülmüştür Yol yetersiz ve on binler gidişte ve gelişte yollarda
perişan Bunun anlamı plansızlık ve
programsızlıktır
Çağdaş toplumlarda bu tür durumlarda çok yönlü
olarak olay düşünülür, planlanır ve son aşamada ise harekete geçilir
Tabii bir tek yanlış yapan biz değiliz Eski Sovyetler Birliğinde
tarım bilimcileri iyi niyetle Aral gölünü besleyen tatlı su
kaynaklarının tarım alanlarına yönlendirerek birim alandan daha fazla
ürün almayı hedefliyorlardı
Nihayet kanallar açıldı, ilk yıllarda
verim artışı sağlandı fakat kısa süre sonra Aral gölü kurumaya
başladı, tarım toprakları tuzlulaşarak verimsizleşti Sonuç ekolojik
felaket, bölgeye özgü binlerce bitki ve su canlıları yok oldu

Sonunda Arala yakın kentler kuruyan gölden esen kum fırtınalarının
etkisinde kaldı İşte tek yönlü fakat iyi niyetli düşünmenin sonucu

Fransız filozofu J J Rousseau (1712-1778) diyor ki
'doğa hiçbir zaman bizi aldatmaz, birbirlerini aldatan her zaman insanlardır'

Yine Alman filozofu Hegel (1770-1831) ise 'dünyayı anlayışla göreni,
dünya da anlayışla görür' diyor ve Hegel'in öğretisinin anlamı şudur:
isteseniz de istemeseniz de doğanın yasaları gerçekleşir Biz doğanın
yasalarını öğreniriz ve çıkarımız doğrultusunda yönlendiririz Bunun
adı bilimdir ve mühendisliktir
İnsanın insan olma sürecinde doğaya
hükmettiği ve doğadan öğrendikleri ile doğal felaketlerin önüne
geçtiği ispatlanmıştır Bu süreçte insan, öğrendiklerini yazıya
dökmüş ve bunları kuşaklar boyu geliştirerek bugün mühendislik
disiplini olarak öğretilmektedir Gazeteler, Türkiye'nin insan
kaynakları ve gelişimi yönünden dünyada 85'ci sırada olduğumuzu
belirtiyor
Okullaşma oranı, milli gelir, cinsiyetler arası ilişkiler, bölgesel gelişme farkları gibi
ölçülerle belirlenen BM endeksine göre Türkiye, AB adayı 13 ülke
arasında en alt sırada yer alıyor
Yaklaşık 200 yıl önce yaşayan
alman filozofu Goethe'nin diyalektik bakış açısı bu tür felaketlerin
önceden görülmesi için son derece önemlidir
Ne diyor Goethe:
'Doğada
hiçbir şey tek başına ve yalnız değildir Doğada her şey; önündeki,
ardındaki, üstündeki, altındaki, sağındaki, solundaki şeylerle
bağlantılıdır' diyor
Son derece öğretici ve ders almamız gereken ve
yaşamımız boyunca her olaya böyle bakmamız gerektiğinin en güzel
örneği

Her olay aslında bir sebep-sonuç ilişkisi olup bu ilişki her zaman
doğrusal değildir Karşılaştığımız her olay bir sonuç olup bunun bir
de nedeni vardır Bir başka deyişle karşılaştığımız sonucun bir de
perde arkası bulunmaktadır Olayın perde arkası genelde anlaşılmayan
olay hakkında doğru tahlil yapmak mümkün değildir
Özellikle sosyal
bilimlerde her zaman olayın perde arkası dikkate alınarak analiz
yapmak gerekir Yoksa yumurta-tavuk hikayesinden öteye geçilmez

Doğru'yu ve iyi'yi bulmak kolay değildir Ama bize göre her yeni
koşulda doğru nedir, iyi nedir diye sormasak herkes kendi yaptığını
doğru ve iyi sayabilir Bu ise mutluluk özlemimizi karanlığa gömer
Sokrates de bu sorulara kesin yanıtlar bulamıyordu, ama aramaktan
hiçbir zaman da vazgeçmiyordu

Olayları değerlendirirken göreceli
doğruya ulaşmak için, önümüze konulan bilgi ile yetinmeyip daha ciddi
olarak düşünmek ve araştırmak gerekmektedir Acaba ben de yanlış
yapabiliyor muyum? Ben ne kadar sağlıklı düşünüyorum deyip olayın
karşıt boyutunu düşünerek, yetişkin bir birey bakış açısı ile
olayların irdelenmesi gerekir

Bu bağlamda felsefe ve tarih öğrenimi yaşamsal bir öğretidir
Neyin
yaşandığını, nasıl yaşandığını, neden yaşandığını öğrenmek çok önemli
bir işlevdir Aynı zamanda bir beceridir
Bu beceri tabii sistematik
bilgi toplama, yöntem bilimine sahip aydınlık ve önünü görebilen
insanların yapabildiği bir işlevdir
Yöntemsel davranamayan bireyler
veya toplumlar sürekli başına gelen olayları ya kader yada başkasının
yanlışına dayandırmaktadır

Dr Erdal Atabek 'Öğrenmenin Bedeli' adlı
köşe yazısında toplumların başına gelen olumsuzluklarda tarih
tekerrürden ibarettir özdeyişinin arkasına sığınılarak
geçiştirilmektedir' demektedir
Tarihçi EHCarr
'Geçmişini
anlamayan, onu bir kez daha yaşamak zorunda' der

Mimar Cengiz Bektaş, 'zamanı iyi kullanmayı beceremeyen insan bir
yerlere tutunmak ister' der
Ahmet Haşim, 'geriye bakarak ileriye
yürünmez ve ayağı takılır düşer insan' der
Felsefesiz yaşamak, bilinçsiz yaşamakla eşanlamlıdır, diyor bilge
Melih Cevdet Anday
'Felsefe soru sorma sanatıdır, soracağız,
yanıtlamaya çalışacağız, yanıtlayamasak ya da yanıtlarımız olayları
yanıtlarsa gene soracağız' diyor

Üniversiteler de maalesef bütünsel (holistik (topyükün)) bir bakış
açısına sahip olmadıkları bugün içinde bulundukları durum net olarak
ortaya koymaktadır Bugün üniversitelerin bilim politikalarının,
stratejilerinin ve çizilmiş hedeflerinin olmadığı görülmektedir

Bilim, felsefe yapma yanında bilgiyi teknolojiye dönüştürme, adam
yetiştirmeyi bir bütün olarak algılamak için gerekli düşünsel
donanıma sahip olması gerekir Olaylara bütünsel sezgi içerisinde
bakılmadığı için çevrede olup bitenler anlaşılamıyor tahlil
edilemiyor ve sonuçta bulunan da ne anlama geldiği anlaşılmıyor
Çoğu
zaman sadece ders vermek, bir iki yayın yapılarak bilim yapıldığı
sanılmaktadır En azında üniversitelerin olaylara bütünsel bakış
açısı ile yaklaşması, ülkenin aydınlık geleceği için önemli
olacaktır

Bilinçli olarak kendisini tanımak, sorununun ne olduğunu bilmek,
bilinmeyenin nedenini sormak ve yanıtını aramak kişinin geleceğini
daha iyi planlamasına yardımcı olabilir
Bütün bu olgular, olaylara
bütünsel bakmamızı, her olayı önemseyip işimizi ciddi yapıp şansa yer
vermeden gerçekleştirmemiz gerektiğini ortaya çıkarmaktadır

Olaylara
bütünsel bakabilenler daha ilkeli ve sistemli yaşadıkları için daha
az sorunla karşılaşmakta ve daha mutlu bir yaşam şansına sahip
olmaktadırlar
Batı toplumların doğu toplumlarından farkı da bu değil
mi?

*
İbrahim Ortaş

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.