Davetiye |
07-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
DavetiyeDavetiye Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Duçe! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora Buyursunlar Bizim için savaş düğündür; Din Arab’ın, hukuk sizin, harp Türklüğündür Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa Hem karadan, hem denizden ordular indir! Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir! Kalem, fırça, mermer nedir? Birer oyuncak! Şaheserler süngülerle yazılır ancak! Çağrı Beğ’le Tuğrul Beğ’in kurduğu devlet İtalyalı melezlerden üstündür elbet; Bizim eski uşakları al da yanına Balkanlardan doğru yürü er meydanına; Çelik zırhlı kartalları göklere saldır Fakat zafer, sizin için söz ve masaldır Dirilerek başınıza geçse de Sezar Yine olur Anadolu size bir mezar Belki fazla bel bağladın şimal komşuna, Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna, Tanıyoruz Atilla'dan beri Cermeni, Farklı mıdır Prusyalı yahut Ermeni? Senin dostun Cermanya ya biz Nemse deriz, Bir gün yine Beç(*) önünde düğün ederiz Söyle, kara gömlekliler etmesin keder; Ölüm-dirim savaşımız bir gün mukadder! Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin; Fakat yine biz Osmanlı, sen Venediksin! Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir, Hayal bütün insanlarda olan bir haldir Bu hayaller zamanları hızla aşmalı, Gök Türkler'le Romalılar karşılaşmalı! Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün! Kılıçlarımız kınlarından çıkmaya görsün! Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir; 17'ye karşı 44 milyon az gelir Arnavut’u yendim diye kendini avut, Yiğit Türk'le bir olur mu Arnavut? Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler! Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler! Sert dipçikler ezmelidir nice başları! Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları! En yiğitler serilmeli en önce yere! Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere! Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister! Büyük devlet kurmak için büyük kan ister Damarında var mı senin böyle bol kanın? Türk'ün kanı bir eşidir lavlı volkanın! Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir, Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir, Karşısında olmasaydı şanlı "Türk Budun" Belki gerçek olacaktı bir gün umudun, İnsanoğlu ümitlerle dolup taşmalı, Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır; Hız verecek biricik şey ona savaştır! Keskin olur likörlerden ayranla kımız, Karnera’yı yere serer Tekirdağlımız Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru Biz güleriz Façyoların felsefesine, Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine? Bizim yanık Fuzuli'miz engin bir deniz! Karşısında bir göl kalır sizin Dante’niz! Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık! "General"ler "Paşa" larla atamaz aşık! Ey İtalyan başvekili! Ey Musolini! İki ırkın kabarmalı asırlık kini Hesabını göreceğiz elbette yarın Yedi yüzlü, yedi dilli İtalyanların! Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa! Haydi, hamle kafirindir İlkönce sen gel Ecel ile zaman bize olmadan engel! Burada tanklar yürümezse etme çok tasa; Süngülerle çarpışmadır savaşta yasa Olma öyle sinsi çakal yahut engerek! Bozkurt gibi, kartal gibi dövüşmek gerek! Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde! Atilla'nın ateşi var içimizde! Kanije'nin gazileri daha dipdiri! Sınırdadır Plevne'nin kırk bir askeri! Edirne'de Şükrü Paşa bekliyor nöbet! Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet! Şehitlerden elli milyon bekçisi olan Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan! Hüseyin Nihal Atsız 1940 Beç (*) Osmanlıcada Viyana Atamızın EGE'Yİ isteyen italyan diktatör mussolini ' ye cevabı : italyan diktatör mussolini Türklerden egeyi ister ve durmadan olmaz cevabı suratına yapışır ve mussolini der ki: - Eğer Türkler egeyi vermezse savaş açarız der Mustafa Kemal ATATÜRK ona tek cümle ve cevap verir -Söyleyin o adama bana çizmelerimi giydirmesin mussolini bu cevaptan sonra Türkiye ve savaş kelimesin aynı cümlede kullanamaz Bizim de Atamızın bize bıraktığı bu toprakların değerini unutmamamız gerekirse kanımızın son damlasına kadar ülkemiz için savaşmamız gerekir bu hikaye biraz daha farklı elçi atamızın huzuruna gelir ve egeyi vermediğimiz takdirde savaş olabileceğini ima eder atatürk de izin isteyip makamından çıkar ve asker üniformasını giyerek geri döner, elçiye der ki: egeyi mi istiyorsunuz o halde gelin ve alın! |
|