Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
şirpençe

Şirpence

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şirpence



Sen daha şehzadelik yıllarında devletin kötü gidişatı konusunda baban İkinci Beyazıt’ı uyarmıştın Bir an o makama geçmen gerekiyordu Çünkü sen Doğu Anadolu’nun elden gitmesine razı olamazdın Oysa Şah İsmail; baban Beyazıt’ın Cem Sultan ile mücadelesini fırsat bilerek topraklarına müdahale ediyordu Bundan dolayı sen padişah olmayı çok arzulamış ve bu isteğini babana iletmiştin Ama babanda bir padişahtı ve gönlü diğer kardeşin Ahmet’ten yana idi Oysa sen padişah olmalıydın Ve maalesef padişah olmanın yolu baba ile savaşmaktan geçiyordu

1512 yılında Karıştıran Ovasında baban ile savaşmış ve savaşı kaybetmiştin Aslında sen kaybederken kazanmıştın Çünkü göstaerdiğin kahramanlıkla yeniçerileri kendine meftun bırakmıştın ve yeniçerilerde babana giderek "Biz başımızda padişah olarak Ahmet’i değil Selim’i ister üz" diye bağırmışlardı

VE SEN ARTIK PADİŞAHTIN Yükün çok ağırdı Hatta tahta çıktığın günlerde askerlerine yaptığın bir konuşmada "Benim dönemimde rahat döşekte yatmak yok" demiştin

İlk seferini şehzadelik yıllarındaki hasmın Şah İsmail üzerine yapmış ve Çaldıran Ovası muhteşem zaferini seyretmişti Bu zafer adeta gelecekteki zaferlerinin de habercisiydi Çünkü imparatorluğu altı buçuk milyon kilometreye çıkarmak kolay olmayacaktı Bu kilometreler sarayda yatmak ile olamazdı Zaten uyuşuklukta senin yörende barınamazdı

En büyük hayalin oydu senin Osmanlıyı bir cihan devleti yapacaktın Hatta bir defasında kocaman bir dünya haritasını eline almış onu uzun incelemiş ve atının ayakları altına atmıştın Ardından da; "Anladım ki dünya iki hükümdara yetmeyecek kadar azmış" demiştin

Sen cihan imparatorluğu padişahıydın Bir devleti cihan devleti yapmakta kolay olmayacaktı Bunun şuurunda olan sen hayallerini süsleyen Mısır Seferi hazırlıklarına çoktan başlamıştın Bu sefer sıradan bir sefer olmayacaktı Zira bu sefer sonunda İslam Birliği sağlanacak ve sana da "Emir’ül Mü'minin" denecekti Sefer 25 ay sürecekti ve sende 1516 yılının ilkbaharında başkentinden ayrılacaktın

Bu seferde çok harikulade olaylara şahit olacaktın Hani bir defasında ordun bir elma bahçesinden geçince senin içine bir kurt düşecekti Söylenecektin kendi kendine "Ya askerlerimden biri haram olan elmadan aldıysa" Dayanamayıp da orduda arama yaptıracaktın ve askerlerinin hiçbirisinin çantasında elma bulamayacaktın Bu olay üzerine yüzünde nadiren de olsa görülen tebessüm ortaya çıkacak ve ellerini Mevla’ya kaldırarak "Şükürler olsun Yâ Rabbi bana haram yemeyen bir ordu bahşettiğin için" diyecektin Çünkü sen çok iyi biliyordun ki haram yiyen bir ordu ile Mısır’lar alınamazdı

Yine bir gün ordun kavurucu yaz sıcağında ilerliyordu Herkes yorgun, susuz ve bitkin durumdaydı Yolunuz bir üzüm bağına düşmüştü Senin ve askerlerinin yüreği yanıyordu Ama senin ve askerlerinin aldığı terbiye, sizi üzümlere yaklaştırmıyordu Üzümlerin sahibi yoktu ortada Olsaydı eğer bu orduya tüm bağını feda edecekti Sen ve askerlerin üzümlerden alıyor ve kese kese altınları hevenklere asıyordunuz

Sana ve orduna da bu yakışırdı Koca Sultan Çünkü sen bir defasında dememiş miydin "Ben bu ordu ile değil Mısır’ı dünyayı bile fethederim"

Şunu biliyordun ki bu seferde sen yalnız değildin Çünkü şahit olduğun bir hadise bunu doğruluyordu Kararlı bir şekilde Sina Çölünü aşıyordun Birden atından inip yaya yürümeye başlamıştın Senin bu halini gören beyler, paşalar ve askerlerde attan inmişlerdi Yani tüm ordu yaya yürüyordu Sadrazamın usulca yanına sokulup "Efendim neden yaya yürüyorsunuz" diye sorduğunda sen; "Önümde Peygamberimiz yaya yürürken ben nasıl ata binebilirim" demiştin Evet, sana ve orduna peygamber rehberlik ediyordu

Mısır’a varmış ve Tomanbay’ı taktiğinle yenmiştin Artık sen cihan imparatoru gibiydin Halifeydin yani, dünya Müslümanlarının yardım isteyeceği kişiydin Ama sen bir o kadarda mütevazı idin

Hatırlıyor musun? İmam hutbede senin adını zikrediyordu Senin için "Hakimü’l Haremeyn-i Şerifeyn" (Mekke ve Medine’nin hâkimi) diyordu ve sen bu sözlerden hoşnut olmamıştın Kaşlarını çatmış ve yerinden fırlamıştın "Hayır! hayır ben ancak Hadimü’l Haremeyn-i Şerifeyn (Mekke ve Medine’nin hizmetçisi)olabilirim" demiştin

25 aylık İstanbul hasretin sona ermişti Dönüş hazırlıklarına başlamıştın Halkın ve başkentinde seni çok özlemişti Bunun için görkemli bir tören hazırlamışlardı Sen böyle bir karşılanmayı çoktan hak etmiştin Fakat bunu duyunca müteessir olmuş ve böyle törenler beni şımartır diye şehre gece girmiştin Çünkü Sultanım sen böyle gösteriş ve alâyişten uzak bir insandın

Sultanım artık vuslat yaklaşmıştı ve seni Rabbine kavuşturan neden ise bir çıban idi Hastalığının adı "ŞİRPENÇE" idi ve sen bunu fazla da önemsemiyordun Diyordun ki; "Bir çıban nedir ki yataklara yatayım" Ama sultanım o küçük şirpençe seni önce yataklara düşürmüş ve ardından da ruhunu almıştı ve Rabbine ulaştırmıştı

Ruhun şad olsun KOCA SULTAN - Ruhun şad olsun KOCA SULTAN

Murat İŞERİ

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.