Patrona Halil İsyanı... |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Patrona Halil İsyanı...Patrona Halil İsyanı, Osmanlı Devleti'ndeki Lale Devri'nin sonunu getiren ayaklanmadır Patrona Halil idaresinde, bu ayaklanma 28 Eylül 1730'da başlayıp günlerce sürmüştür Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa idam edilmiş; Sultan III Ahmed tahttan indirilmiş ve yerine yeğeni I Mahmud tahta geçirilmiş ve sonradan Lale Devri adı verilecek devir sona erdirilmiştir[1] Ayaklanmanın nedeni Ayaklanmanın sebebi, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın açtığı zevk ve sefahat devrinden memnun olmayan, bu yapılanları israf olarak gören ve büyük bir ekonomik sıkıntı çeken bir kitle olmuştur İran seferinden olumsuz haberler gelmesi üzerine halk harekete geçmiş, camilerde ve diğer yerlerde propaganda yaparak ayaklanmanın zeminini oluşturmaya başlanmıştı Uzun zamandır maaşlarını alamayan Yeniçerilerin içerisinde de huzursuzluk belirmişti[2] Zamanın tarihin yazan Mehmed Raşid Efendi ve İsmail Asım Efendi, tepkilerin ve öfkelerin korkunç bir ayaklanmaya dönüşmesinde, halkın ekonomik sıkıntısına ve yüksek enflasyona rağmen geceli gündüzlü ziyafetlerin, çırağan eğlencelerinin, sefere çıkmak istemeyen padişahla sadrazamının Davutpaşa Sarayı bahçelerine gidip bülbül dinlemelerinin baş rolü olduğunu yazarlar[3][4] Tarihçi Şem'danî-zâde ise daha pratik bir anlatım ve örneğinle ayaklanmaya neden olan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'yı "mirasyedi meşreb, gece gündüz zevk u sürûr icad idüb halkı aldadacak şey lazımdır deyû bayramlarda meydanlarda dolaplar, beşikler, atlıkarıncalar, salıncaklar kurdurub erkeklerle kadınları karışık salıncağa bindiren, salıncağa binub inerken hubbaz yiğidlere kadınları kucaklatdıran, hoş-seda ile şarkılar söylettiren" kişi olarak tarif eder[5] Topluluk tepkilerini halk ihtilaline döndürmeyi başaranlar, gerçekte Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın siyasi karşıtlarıydı Ayaklanmanın idaresi ve gelişmesi Halk isyanının elebaşısı Horpeşteli Arnavut Halil, levendlik ve Rumeli'de yeniçerilik yapmıştı ve yakın hemşerileri arasında "Patrona" (koramiral) lakabıyla anılmaktaydı İstanbul'da bir hamam tellaklığı veya esnaflık yaptığı da söylenmiştir İstanbul meyhanelerine devam ettiği, devamlı alkol aldığı ve ihtilal yoldaşlarını da bu meyhanelerde tanıdığı bilinmektedir Patrona Haili kendini ayaklanmaya elebaşılık etmeye kışkırtanların telkinleri ile 1730 yaz sonunda bir ihtilalci kadro toplamış ve ilk ihtilal planlama toplantısı 25 Eylül 1730'da Mevlid Alayı günü yapılmıştır Bu grubda başkan Patrona Halil; yardımcıları Muslu Beşe ve Emir Ali ve kolbaşı kurmaylar olarak Ali Usta, Karayılan, Çınar Ahmed, Oduncu Ahmed, Derviş Mehmed, Erzurumlu Mehmed, Küçük Muslu, Kutucu Halil adlarında daha çok zorba olarak adları çıkmış halk adamları bulunmaktaydı Zorba ayaklanmacılar 28 Eylül Persembe günü bayrak açıp şeriat için herkesi bayrak altına gelmesini istediklerini bağırarak üç koldan şehirde yürüyüşe geçtiler Kapalıçarşı'ya Bayezid Camii'nin Kaşıkçılar kapısı tarafından yürüyüşe geçerek ayaklanmayı resmen başlattılar; çarşıya girip tüccarlara zorla dükkânlarını kapattırdılar ve çarşı girişlerini tutup kimsenin alışveriş için girememesini sağladılar Birden yürüyüş kolları kalabalıklaşıp büyümeye başladı Ana kola hedef Etmeydanı oldu ve Patrona Halil ve erkanı bu meydanı merkez seçtiler Bir grup da Üsküdar'a geçip orada muzır çıkarmaya başladı Asayişi sağlaması gereken Yeniçeri Ağası Hasan Paşa bu kargaşalığa önce müdahale eder göründü ise de kalabalık dallanıp budaklanınca korkup, kurtulma çaresini kaçıp saklanmakta buldu Sultan ve sadrazam Damad İbrahim Paşa Üsküdar'da idiler İstanbul Kaymakamı karşıya geçip gelişmeler hakkında bilgiler verdi Karşılık olarak yapacakları kararlaştırmak icin devlet adamları ve yüksek ulema Üsküdar'a çağrıldı ve Sancak-i Şerif Topkapı Sarayı'ndan çıkarılıp getirildi O gece Sultan, Sadrazam ve devlet erkanı İstanbul'a geçip Topkapı Sarayı'na yerleştiler Fakat o akşam Yeniçeriler ve Acemoğlanları da kazan kaldırıp, şeriat için yürüyüşe geçen ve geceyi sokaklarda geçiren halka katıldılar 29 Eylül günü ayaklanmacılar İstanbul'un kontrolunu ellerine almışlardı Patrona Halil yandaşlarına emirler verip yağmalar ve baskınlar düzenleyip isyana katılmayan veya isyancıların uygun görmedikleri kişilerin öldürülmelerine başlandı Bu aranan ve kayıplara karışan kişiler arasında devrin ünlü şairi Nedim de bulunmaktaydı Böylece Patrona bir terör havası yaratmayi ve kendine muhalef edeceklere gözdağı verip muhalefeti önlemeyi başardı Etmeydanı'nda bulunan elebaşılar heyeti karargahına müderrisler getirip isteklerini fetvalar şekline dönüştürüp güya meşruiyet kazandılar "Şeriat isteriz" yaygaralariyla sokaklara dökülmüş acayip halk psikolojisi içinde bulunan halk güruhuna, tomruk ve zindan mahkumlarının salınması ile katılanlar ve İstanbul'un bütün ayaktakımı öncülük ve liderlik etmeye başladı Bu gelişmeler üzerine Saray'dan gönderilen bir aracı ile Sultan III Ahmet isyancıların ne istediklerinin sorulmasını istedi Patrona Halil, Sadrazam Damat İbrahim Paşa ile birlikte 37 kişinin kellelerinin kesilmesini istendiği belirtildi Sultan duruma el koymak için Sancak-i Şerif'in açılmasını ve müslümanların bu sancak altına çağrılmasını emretti Bu emire uyan çok az sayıda kişi Patrona Halil'in devriyeleri tarafından hemen dağıtıldılar Yeni Kaptan-ı Derya olarak atanan Abdi Paşa, Patrona ile şahsi bir görüşme yapıp uzlaşma yolları araştırdı; ama başarı kazanamadı Sadrazamın idamı 30 Eylul'de Topkapı Sarayı'nda yapılan toplantida Zulali Hasan Efendi Sadrazam İbrahim Paşa'nın idam edilmesini önerdi Ulemanin fetvası da alınarak akşama doğru Sadrazam İbrahim Paşa ve damatları Mustafa Paşa ve Mehmed Paşa Kapılararası'nda boğduruldular 1 Ekim sabahı, cesetleri öküz arabalarına konulup Saray'dan çıkartılıp isyancılara verildi Ayaklanmacılar cesetleri İstanbul sokaklarında sürükleyip herkese gösterdiler Fakat, ayaklanmacılar arasında bu cesetlerden hiçbirinin İbrahim Paşa'ya ait olmadığına dair bir şüphe uyandı Tekrar Saray'a bir yürüyüş başladı Alay Köşkü önünde büyük bir kalabalık toplandı Padişah pencereden görünmek zorunda kaldı III Ahmed'in tahttan feragati ve I Mahmut'un tahta geçişi Ulemadan Zulalî Hasan Efendi ve İspirzade asilerle uzlaşmaya gönderildiler Fakat Patrona Halil ve diğer isyancı başları, bu sefer de tüm isteklerini yerine getiren Sultan III Ahmet'in tahtan indirilmesini istediler Uzlaşma heyeti de Patrona Halil ile isyanın sona ermesinin ancak Sultan III Ahmed'in tahttan inmesi ile mümkün olacağına anlaştılar Kendisine ve ailesine zarar verilmemesi durumunda tahttan çekileceğini bildiren Sultan III Ahmet, 30 Eylül gecesi yeğeni Şehzade Mahmud'u Kafes Köşkü'nden getirip önce alnından öptü; saltanata dair öğütlerde bulundu ve şehzadeleriyle birlikte yeni sultana biat etti I Mahmud önce Hirka-i Saadet dairesinde namaz kılıp dua etti ve gece yarısından sonra iç biat törenine katılıp Saray halkının tebriklerini kabul etti 2 Ekim,1730'da İstanbul Osmanlı tahtına I Mahmut geçtiğini ilan eden cülus toplari ile uyandı O gün Sadrazamlığa Silahdar Mehmed Paşa tayin edilmişti Babüsaade onune kurulan bir tahta oturan I Mahmut için dış biat törenine hemen başlandı Bu torende protokol ayaklanma liderlerinin uygunsuz giysi, hareket ve tavırları ile bir skandal oldu Ön sırada baldırı çıplak Yeniçeri eri kıyafeti giyinmiş ile silahları kuşanmış olarak Patrona Halil, Muslu Beşe vb efradı yer almışdı Ayaklanmacılar hemen organize olmaya başladılar Patrona Halil, İstanbul Kadısı olarak Müderris İbrahim'i, Yeniçeri Ağası olarak eski yoldaşı Nişli Kel Mehmed'i ve Sekbanbaşı olarak Urlu Murteza'yi atamıştı Yeni Padişah, ayaklanmacıların hazırladığı listelere göre, ta en küçük görev olan kürsü şeyhliğine kadar, yeni atamalar yapmak zorunda kaldı Örnegin, Patrona'ya ayaklanmadan önce borç vermiş ve ayaklanma sırasında kredi sağlamış olan Yanaki adlı bir Rum kasap Buğdan Voyvodalığı'na kâğıt üzerinde atanmıştı 6 Ekim 1730'da yeni Padişah için Eyüp'da yapılan kılıç alayında İstanbul halkı arasından geçip camide, İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah'in kılıcını kuşandı Ayaklanmanın sonrası ve sonuçlar Asiler daha önceki devirden elde kalan en önemli binaların bulundugu Saadabat'daki köşkleri yakıp küle döndürmeyi arzu etmekteydiler Fakat I Mahmud bu yangına izin vermedi Ama yine de buraların yıkılmalarına engel olamadı I Mahmud ayaklanma elebaşılarını birer görevle İstanbul'dan uzaklaştırmayı denedi Patrona Halil Yeniçeri Ağası tarafından yapılan 10 bin altın maaşla nerede isterse vali olması teklifini reddedip; amacının mal, mülk ve unvan edinmek olmadığını ve bozuk düzeni kaldırmak ana hedefi olduğunu belirtti Güvenilir adamları aracılığıyla I Mahmut, Kapıkulu asker ocaklarındaki isyancıları ve Patrona Halil etrafındaki kalabalığı kendi safına çekmekte biraz başarı kazandı Patrona Halil, Şeyhülislam ve kazaskerin kefil olmaları ile bu yoldaşlarının ayrılmasını kabul etti Fakat yine bir ay boyunca Patrona sık sık Etmeydanı karargahından ayrılıp silahlı olarak Sultan'ın huzuruna çıkıp istek ve önerilerde bulunmakta ve ayrıca çarşı pazarda denetimde bulunmaktaydı Kasım 1730 ortasında (çoğu Arnavut asıllı olan) Patrona Halil erkanı ile kapıkulu askerleri arasında, özellikle Patrona Halil erkanına sağlanan ayrıcalıklardan doğan hoşnutsuzluk dolayısıyla, uyuşmazliklar başladı Bunu önlemek için Patrona Halil Sadaret Kaymakamı görevini yüklenmek istediğini Sultan'a bildirdi Bunun zararını anlayan Sultan hemen Kaptan-ı Derya Canım Hoca Mehmed Paşa'ya bir plan hazırlatıp uygulamaya koydu 23 Kasım'da genel gündemli bir Divan-ı Hümayun toplantısı hazırlanıp Patrona Halil ve bütün erkanı bu toplantıya çağrıldı Burada 25 Kasım'da bir gizli toplantı yapılması kararlaştırıldı Bu gizli toplantiya gelen Patrona, erkanı ve muhafızları birbirinden ayrıldı Silahlarından arındırılan Patrona Halil ve erkanı Sünnet Odası'ndan alınarak bir baskınla öldürüldüler Dışarıda bekleyen muhafızlar ise birer ikişer ayrı ayrı idam edildiler Enderun avlusu ve Sofay-i Hümayun bir savaş meydanına döndü Patrona, erkanı ve mufahızlarının kelleleri ve cesetleri Saray'dan arabalarla çıkarılınca zorba kalabalıkları da hemen dağıtıldı İstanbul sıkı bir denetime alındı Özellikle hamamlarda çalışıp yaşayan Arnavutlar dağıtıldı 2000 kişi yakalanıp ya idam edildi ya da Anadolu'ya sürgüne gönderildi Böylece 25 Kasım'dan hemen sonra Patrona Halil isyanı kalıntıları sona erdirilip I Mahmud'un gerçek saltanatı başladı Kaynakça ^ *Altınay, Ahmet Refik (Hrz Haydar Ali Dirioz), (1973) Lale Devri, Ankara: Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Kültür Yayınları ^ Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları, Istanbul:Oğlak Yayıncılık, ISBN 975-329-299-6 say 325-331 ^ Mehmed Raşid, Tarih-i Raşid c III-V, İstanbul 1282/1865-66 ^ Küçükçelebizade İsmail Âsım Efendi, Tarih-i Çelebizade Âsîm, Raşid tarihine zeyl İstanbul 1282/1865-66 ^ Şem'danî-zâde Fındıklılı Süleyman Efendi, (Haz Münir Aktepe), Mür'i't-i Tevarih (Cilt I-III), 1976-1981 |
|