Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çocuk, peygamberimizin, sav, sevgisi

Peygamberimizin.. S.A.V Çocuk Sevgisi

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberimizin.. S.A.V Çocuk Sevgisi



M Emin AY

Peygamberlerin baba-evlat ilişkilerine dair örnekleri Kur'ân-ı Kerim'de görebilmekteyiz Ayetlerde Hz İbrahim'in, Hz Yakub'un evlatlarıyla olan diyaloglarındaki "yavrucuğum, oğulcuğum" ifadeleri, insanlar için örnek karakterler olan Peygamberlerden mesajlar olarak yansımaktadır günümüze



Peygamber Efendimizin ise peygamber atalarından farkı O'nun, kız çocuklarını hor gören bir topluma gönderilmesi ve getirdiği din ile kız-erkek ayırımını ortadan kaldırmaya muvaffak olmasıdır Bir diğer ifadeyle, pek çok peygamber gibi Sevgili Peygamberimiz de baba olmuştur; ancak O, severek değer verdiği kızlarıyla toplumunda inkılap meydana getiren bir baba olmuştur
Ayrıca O, bir babanın yaşaması muhtemel tüm sevinçleri, hüzünleri ve acıları hayatında bizzat yaşamış ve karşılaştığı her durumda bir "güzel kul"un sergilemesi gereken tavırları sergileyerek ümmetine bu konuda da "En Güzel Örnek" olmuştur
Aşağıdaki satırlarda Sevgili Peygamberimizin (sav) hayatından yaşanmış birtakım hatıralara yer vererek günümüzün babaları ya da ebeveynleri için çıkarabileceğimiz mesajları tespit etmeye çalışacağız
Kıymetli okuyucum
Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin, altısı HzHatice'den, biri de Hz Mariye'den olmak üzere yedi çocuğu dünyaya gelmiştir İsimleri Kasım, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fâtıma, Abdullah ve İbrahim olan evlatlarından Kasım, Abdullah ve İbrahim isimli oğulları küçük yaşlarda vefat etmişlerdir Kızları ise büyüyüp yetişkinlik çağına gelmiş ve evlenmişlerdir Ancak HzFâtıma dışındaki HzZeynep, HzRukiye ve HzÜmmü Gülsüm, Sevgili Peygamberimiz (sav) daha hayattayken ahrete irtihal etmişlerdir Sadece HzFâtıma, Efendimizden sonraya kalmış o da fazla değil, beş buçuk ay sonra hasretini çektiği biricik babasının göçtüğü ahiret yurduna göçmüştür
Görüldüğü üzere, bir baba olarak Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimiz, altı kez evlat acısı yaşamıştır Acaba O Şefkat ve Merhamet Pınarı böylesi durumlarda ne yapmış, nasıl davranmıştır? İşte aşağıda aktaracağımız hatıralar bize bu konuda fikir vermektedir
Kaynaklarda, oğulları Kasım ve Abdullah ile ilgili yeterli bilgiye rastlanmazken, HzMariye'den dünyaya gelen İbrahim isimli oğlunun doğumuna ise Efendimizin çok sevindiğini aktarır bize sahâbîler… Sözgelimi kendisine müjdeyi getiren Ebû Râfi'e bahşişler vermiş, sevinç içinde ashabının yanına gelerek;
"Dün gece benim bir oğlum dünyaya geldi Ona Peygamber babam İbrahim'in adını verdim," diyerek mutluluğunu ifade etmiş ve sevincini bir ziyafet vererek ashabıyla paylaşmıştı
O sıralarda hizmetinde bulunan çocuk yaştaki Hz Enes, İbrahim hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu için bize onunla ilgili detaylı aktarımlarda bulunmaktadır
Şöyle aktarıyor HzEnes (ra):
Çocuklarına karşı Peygamber Efendimizden daha şefkatli kimse görmedim Oğlu İbrahim dünyaya geldiğinde, Peygamberimiz çok sevinmiş ve kendisine bu müjdeyi getiren kişiye büyük bir ödül vermişti Daha sonra oğlu İbrahim'i, Ümmü Seyfe denilen bir sütanneye teslim etmişti
Medine'nin kenar mahallesinde oturan bu sütannenin kocası demircilik yapmaktaydı Sık sık Peygamberimizle (sav) birlikte oraya gider ve duman dolu evlerine girerdik Peygamberimiz, oğlu İbrahim'i ziyaret eder, kucaklayarak öper ve bağrına basardı Sonra birlikte geri dönerdik
Günlerden bir gün, Peygamberimizle (sav) birlikte yine İbrahim'i ziyarete gittik Ebû Seyfe'nin evine varınca ben hemen koşarak:
-Ebû Seyfe! Ebû Seyfe! Bak Peygamberimiz geliyor Şu körüğe biraz ara ver de, duman çıkmasın, dedim
Böylece, Peygamberimizin dumandan rahatsız olmasına engel olabileceğimi düşünmüştüm Sonra içeri girdik Peygamberimiz, küçük İbrahim'i kucağına aldı Öptü, bağrına bastı… Bir de ne göreyim? Bebek İbrahim sanki can çekişiyor… Belli ki, çok hastaydı… O anda Peygamberimizin yüzüne baktım Gözleri yaşlarla dolmuş, ağlıyordu…
HzEnes (ra) İbrahim'in vefatı ve defnedilişi hakkında ise şunları anlatıyor:
Oğlu İbrahim'in son anlarında onu kucağına alıp bağrına bastı Kokladı ve öptü Bu arada babalık şefkatiyle gözleri yine yaşlarla doldu
Peygamberimizin ağladığını gören yanındakiler hem üzülmüş hem de şaşırmışlardı Acaba Peygamberler de ağlar mıydı? İçlerinden biri, Abdurrahman b Avf dayanamayarak sordu:
"Sizde mi ağlıyorsunuz Ey Allah'ın Resûlü?"
Peygamberimiz de:
"Evet Ben de bir babayım Bu ağlayışım şefkat ve merhamettendir Gözümüz ağlar, kalbimiz mahzun olur Fakat biz, Allah'ın hoşnut olmayacağı şeyleri söylemeyiz O'na isyan etmeyiz," diye karşılık verdi Sonra İbrahim'e dönerek şöyle dedi:
"Ahh İbrahim! Bu Allah'ın emri olmasaydı, vade dolmuş bulunmasaydı, sonradan gelenler öncekilere kavuşmasaydı senin ölümüne daha çok üzülürdük Yine de senden ayrılışımız bizi ne çok üzdü bir bilsen!…"
Yaşanılan bu olaydan, Sevgili Peygamberimizin (sav) çok şefkatli bir baba olduğunu anlıyoruz Ayrıca bu durumla karşılaşan bir insanın Allah'a isyan etmemesi ve Takdir-i İlahi'ye razı olması gerektiğini de yine O'ndan öğreniyoruz
Sevgili Peygamberimiz, İbrahim'in ardından şunları söylemişti: "Oğlum İbrahim henüz süt emme çağındaki bir süt kuzusu gibi iken öldü, ama Allah ona cennette iki sütanne verdi Şimdi onu emziriyorlar"
Görüldüğü üzere Sevgili Peygamberimiz (sav) bir "süt kuzusu"na benzettiği on sekiz aylık yavrusu İbrahim'in vefatından dolayı son derece üzüntü duymuştur Ancak O'nun, gerek yavrusunun vefatı anında yaşadıkları ve söyledikleri, gerekse cenazenin defni esnasındaki teslimiyet dolu tavır ve davranışları, "Veren de Allah, alan da…" diyebilmenin en güzel örneğini teşkil etmektedir
Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz, her baba gibi yüreği yanmış, gözü yaşlarla dolmuş ve fakat Rabbinin emrine teslim olan müminin tavrını sergileyerek kadere rıza göstermiştir O halde, bizlere yansıyan bu mesajı iyi okuyarak, böylesi bir durumda ağlamak ne kadar insânî bir davranış ise isyan etmemek de o kadar İslâmî bir tavırdır diyebiliriz
Resûl-i Kibriya (sav) Efendimizin bir baba olarak yaşadığı acılar, bununla bitmemişti O, ailelerinin baskısıyla müşrik kocaları tarafından sırf Peygamberimize tavır olsun diye boşanılan ve böylece dul kalan kızları HzRukiyye ve HzÜmmü Gülsüm'e babaları olarak şefkat ve merhamet kanatlarını germiş ve onların yeniden evlenip yuva kurmalarına öncülük etmişti
Bir baba olarak kız evladına hayatının her safhasında sahip çıkmayı insanlar O'nun tutum ve davranışlarından hisseler kaparak öğrendi Bunlar aynı zamanda günümüz Müslümanlarına da örnek teşkil edecek ibret dolu hatıralardı…
Aziz okuyucum
Rahmet ve Şefkat Pınarı Efendimiz (sav) Hzlerinin daha hayattayken, yetişkin insanlar olan kızlarını kaybetmesi de çektiği acılardan biriydi
Müşrik düşmanların saldırısı sonucunda deveden düşerek hamile olduğu yavrusunu kaybeden, bu acı ve sarsılmadan dolayı yakalandığı hastalık sebebiyle bir süre sonra kendisi de hayata veda eden kızı Zeynep, diğer kızları Rukiye ve Ümmü Gülsüm, her biri bir kez daha baba olarak evlat acısı yaşamasına sebep olacak şekilde ayrıldılar Resûl-i Ekrem'in yanından…
Kâinatın Efendisinden birer parça olan bu değerli hanımefendilerden Ümmü Gülsüm'ün vefatını anlatanlar, Sevgili Peygamberimizin, kızının kabrinin bir kenarına oturmuş, gözlerinden yaşlar akıttığını, yine kızı Zeyneb'in defnedilişi esnasında da gözyaşlarına hakim olamadığını ve için için ağladığını aktarmaktadırlar
Bu acıları bir baba olarak yaşayan Resûl-i Kibriyâ (sav) Efendimiz, hayatta kalan tek kızı HzFâtıma ve onun çocukları olan Hasan ve Hüseyin ile teselli ediyordu yüreğini Doğrusu, Hz Fâtıma O'nun için her zaman bir teselli kaynağı idi Gerçekte bu yaşça en küçük fakat derece bakımından en yüce mertebeli kızı, hiçbir zaman unutamadığı eşi HzHatice'den kalan bir hatıraydı O'nun için… Kızları içinde annesine en çok benzeyen o olduğu gibi, tavır ve davranışlarıyla da babasını en çok andıran yine HzFâtıma'ydı…
Bir baba olarak Peygamberimizin kızı HzFatıma ile olan ilişkilerini önümüzdeki yazımızda ele almak istiyoruz Sağlıcakla kalınız efendim…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.