Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fey, ganimetler, hadisler, kütübi, sitte

Kütüb-İ Sitte Hadisler - Ganimetler Ve Fey

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kütüb-İ Sitte Hadisler - Ganimetler Ve Fey



GANİMETLER VE FEY


1076 - Mücemmi' İbnu Câriye el-Ensârî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Hudeybiye sulhünde hazır bulunduk (Sulh yapılıp) oradan döndüğümüz zaman, halk, develerini hızlandırarak (bir yere birikmeye) başladılar Biz hayretle: "Bu insanlara ne oluyor, (niçin hayvanlarını hızlandırıp bir yere üşüşüyorlar?)" diye sorduk

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a vahiy gelmiş" dediler Biz de, halkla birlikte harekete geçip develeri hızlandırdık İlerleyince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı Kura'u'l-Gamîm denen (Mekke ile Medine arasında Usfân'ın önünde bulanan) yerde bulduk Devesinin üzerinde duruyordu Halk toplanınca bize süresini tilâvet buyurdular

Askerlerden biri: "Yani bu sulh bir fetih midir?" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Evet!" deyip ilaveten: "Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zât'a yemin ederim bu bir fetihtir" buyurdu Süre-i celileyi okumaya devam eden Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler vaadetmiştir İman edenler için bir delil olması ve sizi doğru yola ulaştırması için bunları size hemen vermiş ve insanların size uzanan ellerini önlemiştir"meâlindeki âyete kadar (Fetih 20) okudu

(Âyet-i kerimede işâret edilen âcil ganimetle) Hayber kastediliyordu Buradan ayrılınca Hayber'e gazveye çıktık (Elde edilen ganimet) Hudeybiye'ye katılanlara taksim edildi Bunlar bin beş yüz kişi idi Bunlardan üç yüzü süvâri idi Ganimet on sekiz hisseye ayrıldı Süvâri olana iki, yaya olana bir hisse verildi"

Ebu Dâvud, Cihâd 155, (2736), Harâc 24, (3015)

1077 - Sehl İbnu Ebî Hasme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber'i iki kısma ayırdı: Biri vukûa gelecek hâdiseler ve kendi ihtiyacı içindi, öbür kısmı da Müslümanlar arasında taksim etti Bu kısmı on sekiz hisseye ayırdı"

Ebu Dâvud, Harâc 24, (3010)

1078 - İbnu Şihâb der ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber'i beşe taksim edip beşte birini aldıktan sonra geri kalanı, Hudeybiye Seferi'ne katılanlardan Hayber'e iştirak eden ve etmeyenler arasında taksim etti"

Ebu Dâvud, Harâc 24, (3019)

1079 - İbnu'z Zübeyr (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber (fethedildiği) sene, (babam) Zübeyr'e dört hisse ayırdı Bir hisse Zübeyr için, bir hisse zilkurbâ ya giren Abdulmuttalib'in kızı ve Zübeyr'in annesi olan Safıyye (radıyallahu anhümâ)için, iki hisse de atı için"

Nesâî, Hayl 17, (6, 228)

1080 - Haşrec İbnu Ziyâd'ın babaannesinden (radıyallahu anhâ) anlattığına göre, babaannesi (Ümmü Ziyâd el-Eşceiyye) Resûllulah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte altı kadından biri olarak Hayber Gazvesine katılır Kadın der ki: "Bizim de iştirak ettiğimiz Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a ulaşınca Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bizi yanına çağırttı Gittik Yüzünde öfke okunuyordu Bize: "Kiminle çıktınız, kimin izniyle çıktınız?" diye çıkıştı Biz:

"Yün eğirip onunla Allah yolunda yardımcı oluruz Okları (toplar gazilere) veririz, diye çıktık Ayrıca yanımızda yaralıları tedavi için ilaç var, yemek de yaparız" dedik Bunun üzerine: "Öyleyse kalın!" buyurdu

Cenâb-ı Hakk Hayber'in fethini müyesser kılınca, bize de ganimetten, tıpkı erkeklere olduğu gibi pay ayırdı"

Haşrec der ki:

"Ey babaanneciğim, bu verilen ne idi?" diye sordum

"Hurma idi" diye cevap verdi"

Ebu Dâvud, Cihâd 152, (2729)


1081 - Umeyr Mevlâ Âbî'l-Lahm (radıyallahu anh) anlatıyor: "Efendilerimle birlikte Hayber Gazvesi'ne katıldım Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a benden bahsettiler ve benim köle olduğumu söylediler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da bana kılıç kuşatmalarını emretti Bana kılıç kuşatıldı (Açıcak yaşça küçük olmam ve boyumun kısalığı sebebiyle) kılıcı yerde sürüyordum Sonra Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bana ev eşyası verilmesini emretti Delileri tedavi için okuduğum bir rukyeyi (afsunlama duası) (kontrol ettirmek için) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a arzettim Bir kısmını atıp, diğer bir kısmını muhâfaza etmemi emretti"

Tirmizî, Siyer 9, (1557); Ebu Dâvud, Cihad, (2730)İbnu Mâce, Cihâd 37, (2855)

1082 - Zührî anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), kendisiyle birlikte savaşmış olan Yahudilerden bir gruba, ganimetten pay ayırdı"

Tirnıizî, Siyer 10, (1558)

1083 - Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hayber'in fethinden sona bir grup Eş'arî ile Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına geldik Ganimetten bize de pay vardı Halbuki (Habeşistan'dan dönmüş olan) gemi arkadaşlarımız Ca'fer (radıyallahu anh) ve arkadaşları hâriç, Hayber Gazvesi'ne filen iştirak etmeyen kimseye pay ayırmamıştır"

Ebu Dâvud, Cihad 151, (2725); Tirmizî, Siyer 10, (1559)

1084 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün -yani Bedir Savaşı günü kalkıp şöyle buyurdu:

"Muhakkak ki Osman Allah'ın ve Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm)" nün rızasına uygun bir hizmet sebebiyle gelmiştir Ben onun adına bey'at akdediyorum" Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ganimetten hisse ayırdı Savaşa katılmayan onun dışında kimseye hisse vermedi"

Ebu Dâvud, Cihad 151, (2726)

1085 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hangi bir köye varır da orada ikâmet ederseniz, hisseniz oradadır Hangi bir belde de Allah ve Resûlü'ne isyan ederse o beldenin beşte biri Allah ve Resûlü'ne aittir ve o (geri) kalan) da sizindir"

Müslim, Cihâd 47, (1756); Ebu Dâvud, Harâc 29, (3036)

1086 - Râfi' İbnu Hadîc (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ganimet taksiminde on keçiyi bir deveye bedel tutardı"

Nesâî, Dahâyâ 15, (7, 221)

1087 - Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) gazveye gönderdiği kimselerden bâzılarına, umumî ganimet taksiminden düşecek hisseden ayrı olarak, şahıslarına ait olmak üzere (bir nevi armağan olmak üzere) fazladan ganimet verirdi"

Buhârı, Hums 15, Meğâzî 57; Müslim, Cihâd 35, (1749); Muvatta, Cihâd 15, (2, 450); Ebu Dâvud, Cihâd 35, (2741-2746)

1088 - İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Bedir günü, Ebu Gehl'in kılıncını bana armağan etti Ebu Cehl'i, İbnu Mes'ud öldürmüş idi"

Ebu Dâvud, Cihâd 150, (2722)

1089 - Ebu'l-Cüveyriyye el-Cermî (rahimehullah) anlatıyor: "Rum diyarında içinde dinar bulunan kırmızı bir küp ele geçirdim Bu sırada emîr, Hz Muâviye (radıyallahu anh) idi Başımızda da komutan olarak, Hz Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabından, Ma'n İbnu Yezid (radıyallahu anh) adında Benî Süleym'den biri vardı Küpü ona getirdim O altınları Müslümanlara taksim etti Bana da, öbürlerine verdiği kadar bir pay verdi Sonra da, "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: 'Nefî (armağan) ancak hums'tan sonra olur" dediğini işitmemiş olsaydım sana (daha fazla) verirdim" dedi Sonra bana, kendi hissesinden bağışta bulundu"

Ebu Dâvud, Cihâd 160, (2753, 2754)

1090 - Sa'd İbnu Ebî Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), ben yanında otururken, bir grub insana ihsanda bulundu Ancak onlardan benim daha çok hoşlandığım birine hiçbir şey vermedi Ben: "Falanca ile aranızda ne var (ona niye vermedin)? Allah'a kasem olsun, ben onu mü'min görüyorum!" dedim Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Müslüman (görüyorum de!)" buyurdu Sa'd (dayanamayıp) bu kanaatini üç kere söyledi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) da her seferinde aynı şekilde karşılıkta bulundu Sonuncu sefer şunu ekledi: "Ben, nazarımda daha sevgili olana hiçbir şey vermezken, yüzü üstü ateşe düşeceğinden korktuğum insanı kurtarmak için ona ihsanda bulunurum (ihsanda bulunmam sevgime ölçü değildir)"

Buharî, Zekât 3, İman 53; Müslim, İman 236, (150), Ebu Dâvud, Sünnet 16, (4685); Nesâî, İman 7, (8,103,104)


1091 - Râfî' İbnu Hadîc (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Huneyn günü Ebu Süfyân İbnu Harb, Savfân İbnu Ümeyye, Uyeyne İbnu Hısn, Akra' İbnu Hâbis ve Alkame İbnu Ulâse'den herbirine yüzer deve verdi Abbâs İbnu Mirdâs'a ise daha az verdi Bunun üzerine (aynı zamanda şair olan) Abbâs İbnu Mirdâs şu mânada bir şiir düzdü:

"Benimle atım Ubeyd'in payını Uyeyne ile Akra' arasında mı taksim ediyorsun?

Ne Bedr ne de Hâbis, cemiyette, Mirdâs'tan üstün değillerdir

Ben de onların hiçbirinden aşağı değilim

Ancak bugün sen, kimi alçaltırsan o bir daha yükselmez"

Râfı' der ki: "Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onun payını da yüz deveye yükseltti"

Müslim, Zekat 137, (1060)

1092 - Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular:

"Savaş sırasında kim bir düşmanı öldürür ve bunu isbatlarsa, maktülün seleb'i kendisinin olur"

Buharî, Hums 18, Büyü 37, Meğâzî 54, Ahkâm 21; Müslim Cihâd 46, (1571); Muvatta, Cihâd 18, (2, 454); Tirmizî, Siyer 13, (1562); Ebu Dâvud, Cihâd 147, (2717)

1093 - Seleme İbnu'l-Ekva (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir seferde idi, müşriklerden bir casus gelip, ashâbının yanında bir müddet oturup konuştu Sonra sıvışıp gitti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "(O bir casustur, arayıp bulun ve öldürün!" diye emretti Ben (erken) bulup öldürdüm Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) selebini bana bağışladı"

Buhârî, Cihâd 173; Müslim, Cihâd 45, (1754); Ebu Dâvud, Cihâd 110, (2653); İbnu Mâce, Cihâd 29, (2836)

1094 - Avf İbnu Mâlik ve Hâlid İbnu Mâlik (radıyallahu anhümâ) şunu söylemişlerdir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) selebin kâtile ait olduğuna hükmetti, selebi ganimet malına katarak beşli taksime (humus) tâbi kılmadı"

Ebu Dâvud, Cihad 149, (2721)

1095 - Abdullah İbnu Ebî Evfâ (radıyallahu anh)'nın anlattığına göre, kendisine: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında, gıda maddelerini humus taksimine tâbi tutar mıydınız?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi:

"Hayber günü yiyecek maddeleri de ele geçirdik, kişi gelir, ihtiyacı kadar alır, sonra giderdi"

Ebu Dâvud, Cihad 138, (2704)

1096 - Hz Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında bir ordu ganimet olarak yiyecek maddesi ve bal ele geçirdi Ancak bundan humus alınmadı"

Ebu Dâvud, Cihad 137, (2701)

1097 - Amr İbnu Abese (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kıble istikametinde (sütre olarak) bir ganimet devesi bulunduğu halde gerisinde bize namaz kıldırdı Namaz kılınca, hayvanın yan kısmından bir tutam yün aldı (elinde tutup göstererek): "Ganimetinizden humus dışında şu kadarı bile bana helâl değildir Humus da size iâde edilecek (sizin maslahatlarınızda harcanacak)tır" dedi"

Ebu Dâvud, Cihad 161, (2755)

1098 - Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallahu anh) anlatıyor: "Humustan Benî Hâşim ve Benî Muttalib'e ayrılan pay hakkında konuşmak üzere Osman İbnu Affân (radıyallahu anh) ile birlikte Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gittik Ben:

"Ey Allah'ın Resûlü, dedim, kardeşlerimiz olan Benî Muttâlib'e verdin, bize hiçbir şey vermedin Halbuki bizim de onların da (size) yakınlığı birdir" dedim Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Benî Muttalib ile Benî Haşim tek bir şeydirler!" buyurdular

Cübeyr der ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ne Benî Abdu Şems'e, ne de Benî Nevfel'e: (Benî Hâşim ve Benî Muttalib'e verdiği halde humustan) pay ayırmadı Hz Ebu Bekir (radıyallahu anh) de humusu aynen Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) gibi taksim etti Ancak o, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yakınlarına, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın onlara verdiği kadar vermedi Hz Ömer (radıyallahu anh) de onlara humustan verdi Sonra da Osman (radıyallahu anh) verdi"

Buharî, Humus 17, Menâkıb 2, Megâzî, 38; Ebu Dâvud, Harac 20, (2978 2979, 2980); Nesâî, Fey 1, (7,130,131)

1099 - Abdurrahman İbnu Ebî Leylâ anlatıyor: "Ali (radıyallahu anh)'yi dinledim, demişti ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında ben, Abbâs, Fatıma ve Zeyd İbnu Hârise toplanmıştık Ben şunu söyledim:

"Ey Allah'ın Resûlü, Aziz ve Celîl olan Allah'ın kitabında zikri geçen şu humustaki hakkımızın taksimine beni vazifelendirseniz de hayatınızda bu işi ben bir yapsam! Ta ki sonradan kimse bu hususta bizimle ihtilafa düşmese!"

Ali (radıyallahu anh) devamla der ki: "Resûlullah bu isteğimi yerine getirdi Hayatı boyunca ben taksim ettim Sonra buna, Hz Ebu Bekir de beni vazifelendirdi Aynı iş, Hz Ömer (radıyallahu anh) devrinin son senesine kadar bende devam etti O yıl (fetihlerden dolayı) bol mal gelmişti Bizim hakkımızı yine ayırdı ve bana gönderdi Ben:

"Bu sene ihtiyacımız yok, Müslümanların ihtiyacı var, onlara ver!" dedim O da bu hisseyi Müslümanlara dağıttı Artık, Hz Ömer (radıyallahu anh)'den sonra kimse beni bu işe çağırmadı

(Zaten o sene) Hz Ömer'in yanından çıktıktan sonra Abbâs (radıyallahu anh)'a rastladığımda (hayıflanarak) bana:

"Ey Ali, dün bize öyle bir şeyi haram ettin ki, bundan sonra artık kimse bunu bize vermez!" demişti (Meğer ne kadar doğru söylemişmiş Dediğn aynen çıktı) O ne dahi insan imiş!"

Ebu Dâvud, Harâc 20, (2983-2984)

1100 - Katade (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye bizzat istirak edince, onun sehm-i safiyy denen riyaset hissesi olurdu Bu hisseyi, taksimden once kole, cariye, at gibi ganimete dahil mallardan dilediginden alirdi Safiyye validemiz de iste bu hissedendi Gazveye bizzat istirak etmedigi takdirde bu hisse giyabinda ayrilirdi, ancak bu durumda secme hakki yoktu (ne ayrilmissa onu kabul ederdi)"

Ebu Davud, Harac 21, (2993)


1101 - Malik Ibnu Evs Ibni Hadesan (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz Omer (radiyallahu anh) bana haber gonderdi Ben de gun yukseldigi zaman ona gittim Kendisini evinde bir sedirin uzerinde, deri yuzlu bir yastiga dayanmis vaziyette oturmus buldum Sedirin orgu ipleri adalelerine gomulmus durumdaydi Bana:

"Ey Malik, seni sunun icin cagirdim: Senin kavminden bir kac hane halki pes pese geldiler (ihtiyac arzettiler) Ben de kendilerine biraz bagista bulunulmasini soyledim Iste! Albunu aralarinda dagitiver!" dedi Ben:

"Bu isi benden baskasina soyleseniz daha iyi olur!" dedim Ancak o israrla:

"Ey Malik al sunu!" dedi Az sonra Hz Omer'in azadlisi (kapici) Yerfe' geldi ve:

"Ey mu'minlerin emiri! Osman, Abdurrahman Ibnu Avf, Zubeyr ve Sa'd (radiyallahu anhum)'in girmelerine izin veriyor musunuz? (sizi gormek istiyorlar!) dedi O da:

"Evet, buyursunlar!" diyerek izin verdi onlar da girip selam vererek oturdular

Az sonra Yerfe' tekrar gelip: "Abbas'la Ali (radiyallahu anhuma) icin de izin var mi?" dedi Hz Omer, onlara da izin verdi Girdiler, selami verip oturdular Abbas (radiyallahu anh) soz alarak:

"Ey mu'minlerin emiri! Benimle Ali arasinda hukmet!" dedi

Bunlar bir meselede ihtilafa dusmus, birbirlerini dava ediyorlardi Oradaki cemaat de:

"Evet ey mu'minlerin emiri, aralarinda hukmet, onlari rahatlat!" dediler Hz Omer (radiyallahu anh) (onceden gelenlere yonelerek):

"Soyle bir sakin olun!" deyip devam etti:

"Arzi ve semayi ayakta tutan Allah askina soruyorum Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyle soyledigini biliyor musunuz? "Bize mirasci olunmaz, ne birakmissak o sadakadir"

"Evet!" dediler Sonra da Hz Abbas ve Hz Ali'ye yonelerek:

"Arz ve sema izniyle ayakta duran Zat'in askina size soruyorum, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Bize mirasci olunmaz, her ne birakmissak sadakadir" dedigini biliyor musunuz?"

O ikisi de: "Evet" dediler Hz Omer de:

"Allahu Teala hazretleri, Resulu'ne (aleyhissalatu vesselam) bazi imtiyazlar bahsetmistir, bunlari ondan baska kimseye vermemistir Soz gelimi, beldeler ahalisinden Allah'in fey kildigi seyler (hassaten) Allah ve Resulu'ne aittir Allah Resulu (aleyhissalatu vesselam) Beni Nadir'in mallarini aranizda taksim etti Allah'a kasem olsun, o iste, kendisini size tercih etmedi, sizi birakip, onu kendisi almadi (Nitekim, onu aranizda dagitti) Sadece su mal (kendisine) kaldi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bundan (ailesinin) yillik nafakasini alir, mutebakisini beytu'l-male koyardi" dedi"

Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Megazi 14, Tefsir, Hasr 3, Nafakat 3, I'tisam 5; Muslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud Harac 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7,136,137)

1102 - (Yukaridaki vak'a ile alakali olan) bir rivayet soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (yillik ihtiyacini aldiktan sonra) geri kalani Allah'in mali kilar (Beytu'l-male koyar) idi" Omer (radiyallahu anh) sonra (cemaate yonelerek) dedi ki:

"Arz ve semanin izniyle ayakta durdugu Zat askina sizden soruyorum, bunu biliyor musunuz?"

Onlar: "Evet!" dediler Sonra Hz Omer teker teker, Hz Abbas ve Hz Ali'ye yonelerek, obur cemaate yaptigi gibi, ayni sekilde yemin vererek bu hususu bilip bilmediklerini sordu Her ikisi de: "Evet, biliyoruz!" dediler Sonra Hz Omer (radiyallahu anh) sozune devam etti:

"(Hatirlayin! Siz,) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edince Ebu Bekir'e bu meseleyi goturdunuz O, size: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in velisiyim, ikiniz bana ihtilafinizi getirdiniz, sen ey Abbas, kardesin oglunun mirasini taleb ediyorsun, sen de ey Ali, hanimin Fatima'nin babasindan olan mirasini taleb ediyorsun" dedi ve devamla: "Ebu Bekir (radiyallahu anh) size, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu hatirlatti: "Bize varis olunmaz Her ne birakti isek sadakadir" Siz ikiniz (onu ithamda) ittifak ettiniz (Allah biliyor o, bu tatbikatta dogru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyordu Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ebu Bekir'in velisi ben oldum, boylece o malin sorumlulugu bana gecti Allah biliyor, bu iste ben de dogru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyorum Simdi (ey Abbas!) sen ve Ali bana geldiniz Meseleniz ayni mesele Bana: "(Beni Nadir'den kalan fey malini) bize ver!" diyorsunuz Ben de su cevabi veriyorum: "Dilerseniz, bir sartla o mali size vereyim O sart da sudur: "Bu mali, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Ebu Bekir ve sorumlulugunu aldigim gunden beri ben) nasil kullandi isek sizin de oyle kullanacaginiza dair Allah'a soz vermenizdir Onu bu sartla aldiniz mi? Tamam mi?" Onlar: "Evet!" dediler Hz Omer de: "Sonra siz bana aranizda (baska sekilde) hukmedeyim diye (mi)? geldiniz Hayir, vallahi aranizda, kiyamet kopuncaya kadar, bundan baska bir hukum veremem Bu sarti yerine getirmede aciz kalirsaniz, mali bana iade ediverin" dedi

Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Megazi 14, Tefsir, Hasr 3, Nafakat 3, I'tisam 5; Muslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud Harac 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7,136,137)

1103 - Hz Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Bahreyn'den bir mal getirildi Resulullah (aleyhissalatu vesselam):

"Bunu mescide dokun" dedi Bu mal (simdiye kadar) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelenlerin en cok olani idi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza gitti ve mala hic nazar etmedi Namaz bitince gelip malin yaninda durdu Her gordugune ondan veriyordu Derken amcasi Abbas (radiyallahu anh) geldi ve:

"Ey Allah'in Resulu, bana da ver Zira ben hem kendimin, hem de Akil'in (esaretten kurtulus) fidyesini verdim!" dedi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da: "Al!" dedi

Bunun uzerine o da torbasini iyice doldurdu Sonra onu sirtlamaya calisti, ancak muvaffak olamadi

"Ey Allah'in Resulu, birilerine soyle de sirtima kaldiriversin" dedi ise de: "Hayir" cevabini aldi Bunun uzerine; Abbas:

"Oyleyse sen sirtima kaldiriver!" dedi Yine: "Hayir!" cevabini aldi Bunun uzerine Abbas, torbadan bir miktarini doktu, tekrar sirtlamaya calisti, yine kaldiramadi Ve:

"Birilerine soyle sirtima kaldiriversin!" dedi "Hayir!" cevabini alinca, yine: "Oyleyse sen kaldiriver" dedi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna da "Hayir!" deyince Abbas bir miktar daha bosaltti, sonra kaldirip omuzuna koyup cekip gitti

Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Abbas (radiyallahu anh)'taki para hirsina taaccubunden, bize gorunmez oluncaya kadar gozleriyle onu takip etmisti

Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tek dirhem kalincaya kadar oradan ayrilmadi"

Buhari, Salat 42, Cizye 4, Cihad 172)

1104 - Avf Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a fey mali gelince, hemen gununde dagitirdi Evliye iki hisse, bekara bir hisse verirdi"

Ebu Davud Harac 14, (2953)

1105 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber mahsulunden her sene zevcelerine yuz vaskveriyordu Bunun seksen vaski hurma, yirmi vaski arpa idi Hz Omer (radiyallahu anh) halife olunca, Hayber'den Yahudileri cikardigi zaman orayi taksim etti ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevcelerini muhayyer birakti Dileyene arazi ve (sulama) suyu verecek, dileyene de eskiden oldugu sekilde belli miktardaki vaski verecekti Bazilari arazi ve suyu tercih etti -ki Hz Aise ve Hafsa (radiyallahu anhuma) bu gruptandi- bir kismi da kendilerine hurma verilmesini tercih etti"

Buhari, Hars 8, 9, 11, Icare 22, Sirket 11, Surut 5, Megazi 40; Muslim, Musakat 1,(1551); Ebu Davud, Harac 24, (3008); Ibnu Mace, Ruhun 14, (2467)

1106 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:

"Peygamberlerden (aleyhimusselam) biri, gazveye cikti da kavmine: "Nikahla baglanip, gerdege girmek istedigi halde henuz gerdek yapmadigi kadini olan benimle gelmesin, keza bina yapip henuz catisi atilmamis inssaati olan da gelmesin, keza gebe koyun veya develer satin alip dogurmalarini bekleyeniniz varsa o da gelmesin" dedi

Gazveye cikti Derken tam ikindi namazi sirasinda veya buna yakin bir zamanda (fethedecegi) beldeye yaklasti Gunes'e: "Sen bir memursun, ancak ben de bir memurum" dedi ve Allah'a yonelerek: "Ey Rabbim, su gunesi bize durdur (da namazimiz gecmesin!)" diye dua etti Gunes, o yerlerin fethini Allah muyesser kilincaya kadar durduruldu Sonra elde edilen ganimetleri topladilar Toplanan ganimetleri yemek uzere ates geldi Fakat ates tatmadi bile Bunun uzerine Peygamber:

"Icimizde ganimetten calan bir hirsiz var, her kabileden bir kisi bana biat etsin!" dedi Bu suretle ona biat etmeye basladilar Derken bir adamin eli peygamerin eline yapisip kaldi"Hirsiz bu kabilede Kabilenin her ferdi bana teker teker biat etsin !" dedi

Biat etmeye basladilar Iki veya uc kisinin eli O'nun eline yapisti kaldi "Ganimet hirsizi sizde" dedi

Okuz basi kadar iri bir altin getirdiler Ganimet yigininin icine o da atildi Ates gelip ganimeti yedi

Bilesiniz, bizden once hicbir ummete ganimet helal kilinmamistir Ganimetleri Allah sadece bize helal kildi Bu da, bizde gordugu aczimiz ve za'fimiz sebebiyledir

Buhari, Humus 8, Nikah 58; Muslim, Cihad 32

1107 - Hz Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun kalkip gulul'u (yani ganimet malindan calma) hatirlatti, bunun kotulugunu, gunahinin buyuklugunu belirtti ve bu meyanda sunlari soyledi:

"Sakin sizden birini, kiyamet gunu, boynunda bogurmesi olan bir deve oldugu halde bana gelmis: "Ey Allah'in Resulu, bana yardim et!" diye yalvariyor ve kendimi de cevaben: "Senin icin hicbir sey yapamam, ben sana teblig etmistim" der bulmayayim" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu tarzda hayvanlari ve diger ganimet mallarini teker teker zikretti"

Buhari, Cihad 189; Muslim, Imaret 24, (1831)

1108 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini haber verdi: "Kim ganimet hirsizini gizlerse bu da onun gibi olur"

Ebu Davud, Cihad 146, (2716)

1109 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'1- As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ganimet ele gecirilince, Hz Bilal (radiyallahu anh)'e emrederdi, o da halka yuksek sesle duyulur, askerler de ganimet olarak ne ele gecirmisse getirip teslim ederdi Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) de once beste birini (humus) alir, geri kalani taksim ederdi

Bir gun, (Bilal'in) cagirmasindan sonra bir adam kildan mamul bir yular getirdi ve:

"Ey Allah'in Resulu, ganimet olarak biz de bunu ele gecirmistik!" dedi

"Sen, dedi, uc kere bagirdigi vakit Bilal'i isitmedin mi? O zaman niye getirmedin ?"

Adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (gecikmenin sebebiyle ilgili olarak kabul gormeyen) ozurler beyan etti Ancak neticede su cevabi aldi:

"Hayir! Bunu senden kabul etmiyorum Kiyamet gunu sen bununla birlikte geleceksin"

Ebu Davud, Cihad 144, (2712)

1110 - Yine Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ağırlıklarının başını bekleyen Kerkere denen bir zât vardı, derken vefat etti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"O cehennemdedir!" buyurdu Bu söz üzerine adamı görmeye gittiler üzerinde, ganimetten çalınmış bir aba buldular"

Buhârî, Cihâd 190; İbnu Mâce, Cihâd 34, (2849)


1111 - Zeyd İbnu Halid (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hayber Savaşı sırasında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashâbından biri öldürülmüştü Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a haber verildi

"Arkadaşınız üzerine namaz kılnız!" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sözü üzerine, halkın çehresi değişmiş, (bir soğukluk çökmüştü) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) açıkladı:

"Arkadaşımız Allah için cihâd sırasında ganimetten çalmıştı !"

Bunun üzerine, maktülün eşyasını karıştırdık Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir kolyeyi çalmış olduğunu gördük"

Muvatta, Cihâd 23, (2, 458); Ebu Dâvud, Cihâd 143, (2710), Nesâî, Cenâiz 66, (4, 64); İbnu Mâce, Cihad 34, (2848)

1112 - Sâlih İbnu Muhammed İbni Zâide anlatıyor: "Mesleme (radıyallahu anh) ile birlikte Rum diyarına girdik Ganimetten çalan bir adam getirildi Mesleme, bu mesele hakkında Sâlim'e sordu Sâlim şu cevabı verdi:

"Babam'ı (Abdullah İbnu Ömer) (radıyallahu anhümâ) dinledim, babası Ömer (radıyallahu anh)'den naklen Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şu sözünü rivayet etmişti:

"Kim ganimetten çalarsa, (bütün) eşyasını yakın, kendisini de dövün"

Salih İbnu Muhammed devamla der ki: "Adamın eşyası arasında bir Mushafbulduk Sâlim'e bunun hakkında da sorduk (yakalım mı? diye)

"Onu satıp, bedelini tasadduk edin!"buyurdu"

Tirmizî, Hudüd 28, (1461); Ebu Dâvüd, Cihâd 145, (2713)

1113 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), Ebu Bekir ve Ömer (radıyallahu anhümâ), ganimet hırsızının mallarını yaktılar ve kendisini de dövdüler"

Ebu Dâvud, Cihâd 145, (2715)

1114 - Âsım İbnu Küleyb (rahimehullah) babası (Küleyb)'den o da ensârî birinden naklederek anlatıyor: "Biz Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bir sefere çıkmıştık Sefer sırasında şiddetli bir kıtlık ve sıkıntıya maruz kaldık Derken, bir ganimet ele geçirdik Askerler, onu hemen yağmalayıverdiler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), yaya olarak (teftiş maksadıyla) yanımıza geldiğinde tencerelerimiz kaynamaya başlamıştı bile Yayı ile tencereleri deviriverdi Etleri de toprağa buladı (Hepsini böylece yenmeyecek hale getirdikten) sonra şu açıklamayı yaptı:

"Yağma malı, lâşeden daha helâl değildir" veya (şöyle demişti):

"Lâşe, yağma malından daha helâl değildir" (Rivâyetin sonundaki) şek râvilerden Hennâd'a aittir"

Ebu Dâvud Cihâd 138, (2705)

1115 - Sa'b İbnu Cessâme anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Koruluk ittihazı sâdece Allah ve Resûlü'ne ait (bir hak)dır"

Buhârî, Şirb 11, Cihâd 146; Ebu Dâvud, Harâc 39, (3083, 3084)

1116 - Bir rivayette, Şihâbu'z-Zührî şöyle demiştir: "Bize ulaşan habere göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Nakîi, Hz Ömer (radıyallahu anh) de Seref ve Rebeze'yi himâ ilân etmişlerdir"

Buhârî, Şirb 11]

1117 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) buyurmuştur ki: "Cahiliye devrinde taksim edilmiş olan her mal, taksim edildiği şekil üzeredir İslâm döneminde yapılan taksimat, İslâm'ın taksim esasına göredir"

Ebu Dâvud, Ferâiz 11, (2914); İbnu Mace, Rühün 21, (2485)

1118 - İmam Mâlik, Sevr İbnu Zeyd ed-Dîlî'den mürsel olarak rivayet ettiğine göre ed-Dîlî demiştir ki: "Bana Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediği ulaştı: "Hangi ev veya arâzi, cahiliye devrinde taksim edilmiş ise, artık o, cahiliye taksimi üzerinedir Ancak hangi ev veya arâzi, taksim edilmeden İslam'a girmiş ise, artık onun taksimi islâm'a göre yapılır"

Muvatta, Akdiye 35, (2, 746)]

1119 - Nâfi; İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'den anlatıyor: "İbnu Ömer'in bir kölesi kaçarak Rum diyarına geçti Bilâhare, Hâlid İbnu'l-Velîd (radıyallahu anh) Rumlara galebe çaldı (Esirler arasında, kaçan bu köle de vardı) Hâlid köleyi İbnu Ömer'e iâde etti Onun kaybolan bir atı vardı (Askerler) onu da ele geçirdiler Hâlid atı da İbnu Ömer'e iâde etti" (Bu rivayetin lâfzı Buhârî'nin rivayetine uygundur)

Bir rivayette: "Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında kaçan bir at mevzubahistir"

Muvatta'nın bir rivayetinde, düşman tarafından ganimet edildikten sonra ele geçirilen bir köle ve at mevzubahistir Bunlar, taksimden önce eski sahibine iâde edilebilirler

Ebu Dâvud, köleyi mevzubahis eder ve Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in taksime tâbi tutmadan eski sâhibine iade ettiğini belirtir

Buhârî, Cihâd 187; Muvattâ, Cihâd 17, (2, 452); Ebu Dâvud, Cihâd 135, (2698, 2699); İbnu Mâce, Cihâd 15, (2748)

1120 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Biz gazvelerimiz sırasında, bal ve kuru üzüm elde ederdik ve bunları (taksim edilmek üzere, diğer ganimet mallarının yanına) kaldırmaz, yerdik"

Buhârî, Humus 20)


1121 - Hz Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a içerisinde boncuk bulunan bir dağarcık getirildi Boncukları Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), hür ve câriye kadınlar arasında dağıttı" Hz Aişe devamla der ki: "Babam da (boncuğu) hür köle ayırımı yapmadan kadınlara dağıtırdı"

Ebu Dâvud, Harâc 14, (1952)

1122 - El-Misver İbnu Mhreme (radıyallahu anhümâ)'ye Amr İbnu Avf (radıyallahu anh) şunu anlatmıştır: "Resûlullah (aleyhissalâm vesselâm) Ebu Ubeyde (radıyallahu anh)'yi Bahreyn'e, oranın cizyesin getirmek üzere yolladı Mallarla dönünce Ensâr geldiğini işitti Sabah namazını Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'le kıldılar Namaz bitince, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın etrafını sardılar Resûlullah (aleyhissalàtu vesselâm) tebessüm buyurdular ve: "Öyle zannediyorum, Ebu Ubeyde'nin bir şeyler getirdiğini işittiniz" dedi Hep birlikte: "Evet!" dediler Bunun üzerine şunları söyledi:

"Öyleyse sevinin ve sizi sevindiren şeyi ümid edin Allah' a yemin olsun, sizler için fakirlikten korkmuyorum Ben size dünyanın genişlemesinden korkuyorum Sizden öncekilere dünya genişlemişti de hemen dünya için birbirleriyle boğuşmaya başladılar ve helak oldular Genişleyen dünyanın onlar gibi sizi de helak etmesinde korkuyorum"

Buharî Rikâk 7, Cizye 1, Megâzî 11; Müslim, Zühd 6, (2961); Tirmizî, Kıyâmet 29, (2464)

1123 - Sa'lebe İbnu Ebî Malik anlatıyor: "Ömer İbnu'1-Hattâb (radıyallahu anh), bir kısım bürgüyü Medineli kadınlar arasında taksim etmişti, geriye güzel bir bürgü kaldı Yanındakilerden bazıları kendisine:

"Ey müminlerin emîri, bunu da senin yanında bulunan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kızına ver" dediler Bununla, Hz Ali (radıyallahu anh)'in kızı Ümmü Gülsüm'ü kastediyorlardı Hz Ömer onlara:

"Ümmü Selît, buna daha çok hak sâhibidir Zîra o, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a biat etmişti ve Uhud Savaşı'nda bize kırbalarla su taşıyordu" dedi

Buhâri, Megâzî 22, Cihâd 66

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.