Kütüb-İ Sitte Hadisler - A'raf Suresi |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kütüb-İ Sitte Hadisler - A'raf SuresiA'RAF SURESİ 610 - İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "(Cahiliye devrinde) kadın, Kâbe-i Muazzama'yı çıplak olarak tavaf eder ve şöyle derdi: "Bana kim ödünç bir tavaf elbisesi verecek?" Elbiseyi fercinin üzerine kor: "Bugün bir kısmı veya tamamı görülür ama, ondan açılanı helâl etmem" derdi Bu tatbikatla ilgili olarak şu ayet indi: "Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyerek gidin, yiyin, için fakat israf etmeyin Çünkü Allah müsrifleri sevmez" (A'raf, 31) Müslim, Tefsir 25, (3028); Nesâî, Hacc 131, (5,233, 234) 611 - Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu ayeti okudu: "Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir etti" (A'raf 143) -hadisi rivayet eden Hammâd şöyle der: Hammad'dan rivayeti yapan Süleyman b Harb merhum- (tecellinin hafifliğini göstermek için) baş parmağının yanıyla sağ parmağının ucuna değdirerek gösterir (Ve ayetin kıraatı bitince Resûlullah) ilâve eder: "Dağ, çığlık attı ve Musa baygın düştü" Tirmizi, Tefsir, A'raf (3076) 612 - Müslim İbnu Yesâr el-Cühenî anlatıyor: "Hz Ömer (radıyallahu anh)'den: "Rabbim Benî Adem'den, bellerinden zürriyetlerini alıp da onları nefislerine karşı şâhid tutarak: "Rabbiniz değil miyim?" diye işhâd ettiği vakit belâ (evet) dediler: Şâhidiz "Kıyamet günü bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz Yahud: "Ancak önceden atalarımız şirk koştular, biz ise onlardan sonra bir zürriyet idik, şimdi o bâtılı te'sis edenlerin yaptıklarıyla bizi helâk mı edeceksin?" demeyesiniz" (A'raf 172-173) ayetinden soruldu Hz Ömer (radıyallahu anh) şu cevabı verdi: "Bu ayetten Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a da sorulmuştu O şöyle açıkladı: "Allah Teâla hazretleri, Hz Adem'i yarattı sonra sağ eliyle meshedip ondan bir zürriyet çıkardı ve: "Bunlar cennet içindir, bunlar cennet ehlinin ameliyle amel ederler" dedi Rabb Teâla, ikinci defa sırtını okşadı, ondan bir nesil daha çıkardı ve: "Bunları da cehennem için yarattım, bunlar da cehennem ehlinin amelini işleyecekler" dedi Cemaatten bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! (kaderimiz ezelden yazılmış ise) niye amel ediyoruz? diye sordu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu açıklamayı yaptı: "Allah bir kişiyi cennet ehli olarak yaratmışsa onu cennet ehlinin amelinde çalıştırır Öyle ki cennetliklerin bir ameli üzere ölür ve Allah da onu cennetine kor Aksine bir kulu da cehennem ehli olarak yaratmışsa, onu da cehennemliklerin amelinde istimal eder Öyle ki bu da cehennemliklerin bir ameli üzere ölür, Allah da onu cehenneme koyar" Muvatta, Kader 2, (2, 898, 899); Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3077); Ebu Dâvud, Sünnet 17, (4703) 613 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allahu Zü'l-Celâl hazretleri Adem (aleyhissalâtu vesselâm)'i yarattığı zaman sırtını meshetti Bunun üzerine kıyâmete kadar onun neslinden yaratacağı insanlardan herbirinin iki gözü arasına nurdan bir parlaklık koydu Sonra hepsini Adem (aleyhisselâm)'e arzetti Adem (aleyhisselâm): "-Ey Rabbim bunlar da kim?" diye sordu "-Bunlar senin zürriyetindir" dedi Onlardan bir tanesi dikkatini çekti, gözlerinin arasındaki parlaklık çok hoşuna gitmişti "-Ey Rabbim şu da kim?" diye sordu "-Davud!" deyince "-Pekala ne kadar ömür verdin?" diye sordu "-Altmış yıl!" dedi Adem: "-Ey Rabbim, ona benim ömrümden kırk yıl ilave et!" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Hz Adem'in yaşı kırk yıl eksik olarak kesinleşince hemen ölüm meleği geldi Adem (aleyhisselam) ona: "-Yani benim ömrümden kırk yıl daha geride kalmadı mı?" dedi Melek: "-İyi ama, dedi, sen onu oğlun Dâvud'a vermedin mi?" Adem inkâr etti, zürriyeti de inkar etti, Adem unuttu ve meyveden yedi Zirriyeti de unuttu Adem hatâ işledi, zürriyeti de hata işledi" Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3078) Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi 614 - Semüre İbnu Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Havva (aleyhisselam) hâmile kaldığı zaman iblîs Havvâ'nın yanına geldi (Bu sırada) Havvâ'nın çocuğu yaşamıyor hep ölüyordu İblis: "Çocuğa Abdü'l-Hâris adını ver, çünkü o yaşıyor" dedi Havva bu ismi verdi, çocuk da yaşadı Ancak bu durum şeytanın bir telkini ve emri idi" Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3079) 615 - İbnu'z-Zübeyr (radıyallahu anhüma) diyor ki: "Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret, bilgisizlere aldırış etme" (A'raf, 199) âyeti, ancak ve ancak halkın ahlâkı hususunda nâzil oldu" Buhâri, Tefsir, A'raf 5; Ebu Dâvud, edeb 5, (4787) 616 - Buhâri ve Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde şöyle denir: "Allah, Peygamberine (aleyhissalâtu vesselâm) halkın ahlâkından, affetmeyi, benimseyip almasını emretti" Buhâri, Tefsir, A'raf 5; Ebu Davud, Edep 5, (4787) ENFAL SURESİ 617 - İbnu Cübeyr anlatıyor: "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'a: "Enfal suresi (ne hususta indi?) diye sordum, bana: "Bedir Savaşı üzerine indi" cevabını verdi" Buhari, Tefsir, Enfal 1; Müslim, Tefsir, 31, (3031) 618 - Mus'ab İbnu Sa'd babasından (radıyallahu anh) naklettiğine göre, babası şöyle demiştir: "Bedir Savaşı sırasında bir kılıçla geldim ve: "Ey Allah'ın Resulü, Allah kalbimi müşriklerden kurtardı, bu kılıcı bana bağışla" dedim Bana: "Bu mal ne senin, ne de benim" diye cevap verdi Ben (içimden): "Bu kılıç, savaş sırasında benim kadar ciddi hizmette bulunmayan birine verilebilir" diyerek ayrıldım Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) benim yanıma geldi ve: "Sen, kılıç benim değilken onu benden istemiştin Şimdi ise artık benim oldu, al, bu senin olsun!" dedi" Şu ayet inmişti: "Ey Muhammed! Sana ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: "Ganimetler Allah'ın ve Peygamberindir İnanıyorsanız Allah'tan sakının" (Enfâl, 1) Müslim, Cihad 33, (1748); Tirmizi, Tefsir, Enfal (3080); Ebu Davud, Cihâd 156, (2740) 619 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilmek veya bir başka topluluğa katılmak maksadı dışında, savaş günü arkasını düşmana dönen kimse Allah'tan bir gazaba uğramış olur Onun varacağı yer cehennemdir Ne kötü bir dönüştür!" (Enfâl, 16) ayeti Bedir günü indi" Ebu Davud, Cihâd 106, (2648) 620 - İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) "Allah katında yeryüzündeki canlıların en kötüsü gerçeği akletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir" (Enfâl, 22) ayetinde kastedilmiş olanlar Abdü'd-Dâroğullarından bir gruptur" denmiştir" Buhari, Tefsir, Enfâl 1 621 - Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Cehl (birgün) şöyle dedi: "Allahımız, eğer bu Kitap, gerçekten senin senin katından ise, bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver" (Enfal, 32) diye dua etmişti Şu ayet indi: "Sen içlerinde iken Allah onlara azab etmez Onlar bağışlanma dilerken de elbette Allah azab edecek değildir" (Enfal, 33) Müşrikler mü'minleri Mekke'den çıkardıkları zaman da şu ayet indi: "Yoksa Mescid-i Haram'a girmekten men ederlerken Allah onlara niçin azâb etmesin?" (Enfal, 34) Buhari, Tefsir, Enfal 3, 4; Müslim, Sıfatu'l-Münâfıkin 37, (2796) 622 - Ukbe İbni Âmir (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı minberde iken dinledim, şu ayeti okudu: "Ey iman edenler! Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar -Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında Allah'ın bilip sizin bilmediklerinizi yıldırmak üzere kuvvet ve savaş atları hazırlayın" (Enfal, 60) Ayette geçen "kuvvet"i "Bilesiniz, kuvvet "atmak"tır" diye açıkladı ve bunu üç kere tekrar etti" Müslim, İmâre 167, (1917); Tirmizi, Tefsir, Enfal (3083); Ebu Davud, Cihâd 24, (2514) 623 - Müslim ve Tirmizi'de şu ziyade vardır: "Haberiniz olsun! Allah, arzı fethetmenizi müyesser kılacak İhtiyaçlarınız (Allah tarafından) karşılanacaktır Sizden kimse oklarıyla oynamaktan sakın geri kalmasın" Müslim, İmaret 168, (1918) 624 - İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Ey peygamber! Mü'minleri savaşa teşvik et Sizin sabırlı yirmi kişiniz onlardan iki yüz kişiyi yener Sizin yüz kişiniz, inkâr edenlerden bin kişiyi yener; çünkü onlar anlayışsız bir güruhtur" (Enfal, 65) ayeti inince bir kişinin on kişinin önünden kaçmaması, yirmi kişinin de iki yüz kişinin önünden kaçmaması farz kılındı Sonra da şu ayet indi: "Şimdi Allah yükünüzü hafifletti, zira içinizde zaaf bulunduğunu biliyordu Sizin sabırlı yüz kişiniz, onlardan iki yüz kişiyi yener Sizin bin kişiniz, Allah'ın izniyle, iki bin kişiyi yener Allah sabredenlerle beraberdir (Enfâl, 66) Böylece yüz kişinin, iki yüz kişinin önünden kaçmaması farz kılındı" Buhari, Tefsir, Enfal 6, 7; EbuDavud, Cihâd 106, (2646) 625 - Bir rivayette de şöyle denir: "Sizin sabırlı yirmi kişiniz, onlardan iki bin kişiyi yener" ayeti nazil olunca bu, Müslümanlara ağır geldi ve şu ayet indi: "Şimdi Allah yükünüzü hafifletti Zira içinizde zaaf bulunduğunu biliyordu Sizin sabırlı yüz kişiniz onlardan iki yüz kişiyi yener Sizin bin kişiniz, Allah'ın izniyle onlardan iki bin kişiyi yener" (Enfal, 66) Allah onlardan miktarı hafiflettikçe, Müslümanların sabrı da -azaltılan miktar nisbetinde- eksildi" Ebu Davud, Cihâd 106, (2646) 626 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ganimetler sizden önce hiçbir başı siyaha (yani âdemoğluna) helal kılınmadı Ganimet alındığı zaman gökten inen bir ateş onu yakardı" -Ravi Süleymân el-A'meş der ki: "(Başı siyah tabirini) şimdilerde Ebü Hüreyre'den başka kullanan birini göremiyorum- Bedir savaşı sırasında henüz helâl edilmezden önce, Müslümanlar ganimetleri aldılar Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azab erişirdi" (Enfal, 68) Tirmizi, Tefsir, Enfal, (3084) 627 - Hz Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Bedir savaşında Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) (esirlerin serbest bırakılmaları mukabilinde) fidye-i necat alınca Cenâb-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Yeryüzünde savaşırken, düşmanı yere sermeden esir almak hiçbir peygambere yaraşmaz Geçici dünya malını istiyorsunuz Oysa Allah âhireti kazanmanızı ister Allah güçlüdür, hakimdir Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azab erişirdi Elde ettiğiniz ganimetleri temiz ve helâl olarak yiyin" (Enfal 67-69) Ganimetler sonradan helâl kılındı" Ebu Dâvud, Cihâd (2690); Müslim, Cihad 58, (1763) 628 - İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) şu iki ayet hakkında aşağıdaki açıklamayı yapmıştır: "Doğrusu inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihâd edenler ve Muhâcirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar birbirlerinin dostudurlar" ve "İnanıp hicret etmeyenlerle, -hicret edene kadar- sizin dostluğunuz yoktur Fakat din uğrunda yardım isterlerse, aranızda anlaşma olmayan topluluktan başkasına karşı onlara yardım etmeniz gerekir Allah işlediklerinizi görür İnkar edenler birbirlerinin dostlarıdır Eğer siz aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar İnanıp hicret eden, Allah yolunda savaşanlar ve Muhacirler'i barındırıp, onlara yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmış olanlardır Onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır Sonra inanıp hicret eden ve sizinle birlikte savaşanlar, işte onlar sizdendir" Bedeviler muhacire varis olmazdı, muhacir de ona varis olmazdı Bu durum nesh edildi Ayet şöyle buyurdu: "Birbirinin mirascısı olan akraba Allah'ın kitabına göre birbirine daha yakındır Doğrusu Allah her şeyi bilir" (Enfal, 22-25) Ebu Davud, Feraiz 16, (2924) |
|