Peygamberlerin En Üstünü |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberlerin En ÜstünüPeygamberlerin en üstünü Peygamber efendimiz, Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur Allahü teâlânın yarattığı varlıkların en şereflisi Muhammed aleyhisselâmdır Her şey O’nun hürmetine yaratıldı O, Allahü teâlânın resûlü, son peygamberidir Allahü teâlâ bütün peygamberlerine ismiyle hitâb ettiği hâlde, O’na “Habîbim” (sevgilim) diyerek hitâb etmiştir Nitekim Allahü teâlâ bir hadîs-i kudsîde: “Sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım!” buyurdu Bütün mahlûkâtı O’nun şerefine yaratmıştır Allahü teâlâ kullarına râzı olduğu ve beğendiği yolu göstermek için çeşitli kavimlere zaman zaman peygamberler göndermiştir Muhammed aleyhisselâmı ise son Peygamber olarak bütün insanlara ve cinlere gönderdi Bunun için Peygamberimize “Hâtem-ün-nebiyyîn” ve “Hâtem-ül-Enbiyâ” denilmiştir Her peygamber, kendi zamânında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden her bakımdan üstündür Muhammed aleyhisselâm ise, her zamanda, her memlekette, yâni dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür Hiçbir kimse hiçbir bakımdan O’nun üstünde değildir Allahü teâlâ her şeyden önce Muhammed aleyhisselâmın nûrunu yarattı Eshâb-ı kirâmdan Abdullah bin Câbir radıyallahü anh; “Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ her şeyden evvel neyi yaratmıştır, bana söyler misin?” deyince, Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Her şeyden evvel senin peygamberinin yâni benim nûrumu kendi nûrundan yarattı O zaman ne Levh, ne Kalem, ne Cennet, ne Cehennem, ne melek, ne semâ’ (gökyüzü), ne arz (yeryüzü), ne güneş, ne ay, ne insan, ne de cin vardı” Âdem aleyhisselâm yaratılınca Arş-ı a’lâda nûr ile yazılmış “Ahmed” ismini gördü “Yâ Rabbi! Bu nûr nedir?” diye sorunca Allahü teâlâ; “Bu, ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammed olan senin zürriyetinden bir peygamberin nûrûdur Eğer O olmasaydı, seni yaratmazdım” buyurdu Âdem aleyhisselâm yaratılınca alnına Muhammed aleyhisselâmın nûru kondu ve o nûr onun alnında parlamaya başladı Âdem aleyhisselâmdan îtibâren babadan oğula intikal ederek asıl sâhibi Muhammed aleyhisselâma ulaştı Muhammed aleyhisselâm hicretten 53 sene evvel Rebîülevvel ayının on ikinci pazartesi gecesi, sabaha karşı, Mekke’de doğdu Târihçiler, bu günün Mîlâdi sene ile 571 senesinin nisan ayının yirmisine rastladığını söylüyor Doğmadan birkaç ay önce babası, altı yaşındayken de annesi vefât etti Bu sebepten Peygamber efendimize Dürr-i Yetîm (yetimlerin incisi) lâkâbı da verilmiştir Sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’in yanında kaldı Dedesi de vefât edince, amcası Ebû Tâlib O’nu yanına aldı Yirmi beş yaşındayken Hadîcet-ül Kübrâ ile evlendi Bu hanımından doğan ilk oğlunun adı Kâsım idi Bundan dolayı Peygamberimize Ebü’l-Kâsım yâni Kâsım’ın babası da denildi Araplarda böyle künye ile anılmak âdetti Kırk yaşında, bütün insanlara ve cinne peygamber olduğu Allahü teâlâ tarafından bildirildi Üç sene sonra herkesi îmâna çağırmağa başladı Elli iki yaşında mîrac vukû buldu 622 yılında 53 yaşında olduğu hâlde, Mekke’den Medîne’ye hicret etti Yirmi yedi defâ muhârebe yaptı 632 (H 11) senesinde rebîülevvel ayının on ikinci pazartesi günü öğleden evvel 63 yaşında vefât etti |
|