İsmı Anılmayan Elçıler |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İsmı Anılmayan ElçılerISMI ANILMAYAN ELÇILER HÜSEYIN OKUR HZ SA'YA VE HZ IRMIYA AS Insanlik tarihi, ayni zamanda peygamberler tarihidir Çünkü Cenab-i Mevlâ her kavme bir hidayetçi gönderdigini buyuruyor Bir rivayet, insanliga gönderilen peygamberlerin sayisini yüzyirmidörtbin olarak veriyor Bunlarin sadece yirmibesinin ismi Kur'an'da zikredilir Bu yazi dizimizde, ayetlerde ismi geçmeyen fakat kissalarina deginilen peygamberleri konu ediniyoruz Peygamberler, Allahu Tealâ tarafindan, emir ve yasaklarini kullarina teblig etmek ve hidayet yolunu göstermek amaciyla gönderilen insanlardir Onlar, Allahu Tealâ'nin seçilmis kullaridir Bu, çalismakla veya çok ibadet etmekle elde edilecek bir derece degildir “Andolsun ki, biz senden önce nice peygamberler gönderdik Onlardan bir kismini sana anlattik, bir kismini da anlatmadik” (Mü'min, 78) “Her kavmin bir hidayet davetçisi vardir” (Ra'd, 7) “Her ümmetin bir peygamberi vardir” (Yunus, 47) gibi birçok ayet göz önünde bulunduruldugunda, insanlik tarihi boyunca kullarin hidayeti için gönderilen peygamberlerin sayisinin çoklugu anlasilabilir Yüzyirmidörtbin ilâhi elçi Sahabeden Ebu Zerr el-Gifari ra söyle anlatir: Ben Hz Rasulullah'a: “Ey Allah'in Rasulü! Nebilerin ilki hangisidir?” diye sordum “Adem'dir” buyurdu Ben tekrar: “O Nebi miydi?” diye sordum, “Evet o, Allah ile bizatihi konusmus bir Nebi idi” dedi Ben: “Ey Allah'in Rasulü, peygamberlerin sayisi kaçtir?” diye sordum; “Yüzyirmidörtbindir” buyurdular (Suyutî: ed-Dürrü'l-Mensur 1/125) Cenab-i Allah, hikmeti icabi Kur'an-i Kerim'inde Adem as'dan Peygamberimiz Hz Muhammed sav'e kadar, isimleri ile birlikte peygamberligi kesin olarak bilinen yirmibes peygamberin ismini vermistir Bu isimler söyledir: Adem as, Idris as, Nuh as, Hûd as, Salih as, Ibrahim as, Ismail as, Ishak as, Lût as, Yakub as, Yusuf as, Eyyub as, Zülkifl as, Suayb as, Musa as, Harun as, Ilyas as, Elyesa as, Yunus as, Davud as, Süleyman as, Zekeriyya as, Yahya as, Isa as ve Muhammed sav Bununla beraber, Kur'an-i Kerim'de kissalari anlatilan; ancak açikça peygamber oldugu zikredilmeyen Üzeyr, Lokman, Zü'l-Karneyn gibi salih kullarin isimleri de zikredilir Yüce Allah, bu peygamberlerden bazilarini kendisine daha yakin tutarak, onlarin azim, gayret, sabir ve üstün fazilet sahibi olmalarindan bahsetmistir (Ahkâf, 35; Bakara, 235) Rivayette azim sahibi peygamberlerin, Nuh as, Ibrahim as, Musa as, Isa as ve bütün peygamberlerin serdari Hz Muhammed sav Efendimiz olarak belirtilmistir Bir de Kur'an-i Kerim'de isminin zikredilmemesine ragmen kendilerinden bahsedilen ve baslarindan geçen olaylar anlatilan bir çok peygamber vardir Ilâhi bir hikmet geregi ismi anilmayan bu peygamberler, ya bir baska peygamberin yol arkadasi olarak anlatilmis, ya da helâk olmak üzere olan bir toplulugun kurtaricisi olarak zikredilmistir Hidayet ve dalâlet arasinda gidip gelen millet: Israilogullari Insanlik tarihinde en çok peygamber gönderilen kavim olarak Israilogullari bilinir Israilogullari , peygamberlere iman hususunda köklü bir gelenege sahip idiler Zira, neslinden geldikleri Yakup as ve ondan sonra gelen birçok peygambere basta mukaddes kitaplari Tevrat vasitasi ile inanmakta idiler Fakat bu milletin peygamberlerine olan sadakat ve bagliliklari hiçbir zaman uzun sürmedi; kitaplarini tahrif ettiler ve sapkinliga düstüler Sonra da baslarina bir musibetin gelecegini anladiklarinda hemen Allah'a yalvararak, kendilerine yol gösterecek, düsmanlarinin zulmünden kurtaracak bir peygamber istediler Bunu her firsatta yaptilar Israilogullari'na bu kadar çok peygamberin gönderilmesi, Allah'a ve peygamber inancina sahip bir toplulugun, dalâlet içinde *****tiklarinda dahi, bir peygamber göndermesini dilemelerinden olsa gerek! Zaten Hz Yakub as ve sonraki peygamberler halkasi, bu kavmin basindan ayrilmayacak, dalâlete saplandiklari zamanlarda onlara yol gösterecek hidayet rehberlerinin olmasi için Allah'a dua etmislerdir Duasiyla kavmini kurtaran peygamber: Hz Sa'ya as Musa ve Harun as'dan sonra Allahu Tealâ, Israilogullari'nin basina her hükümdar geçtiginde, beraberinde bir peygamber gönderirdi Sa'ya as da Sidkiya diye bilinen bir hükümdar zamaninda gönderilmisti Kavmine, Hz Isa as ve Hz Muhammed sav'in gelecegini haber vermisti Israilogulari devlet islerinde hükümdarlari Sidkiya'nin, dinî hususlarda da Sa'ya as'in emirlerine itaat ederlerdi Fakat Sidkiya'nin hükümdarliginin son zamanlarina dogru sapitip hak ve batil çizgisini astiklarinda, Allah onlara Babil krali Senharib'i (Sencarib) gönderdi Senharib bütün ordusuyla Beytülmakdis'i kusatti Gördükleri karsisinda korkularindan ne yapacaklarini bilemeyen Israilogullari, Sa'ya as'a kendilerini Senharib'in ordusundan kurtarmasi için Allah'a dua etmesi dileginde bulundular Sa'ya as Allah'a kavminin kurtulmasi için dua etti Senharib'in ordusu veba hastaligina yakalanip kisa sürede kirildi Krallari Sidkiya'nin ölümünden sonra Israilogullari'nin isleri bozuldu Hükümdarlik için birbirlerini öldürmeye basladilar Mukaddes kitaplari Tevrat'i unuttular Bunun üzerine Allah, Sa'ya as'a kavmine ikazlarda bulunmasini emretti O da kavmini toplayarak ögütlerde bulundu Allah'in verdigi nimetleri unuturlarsa baslarina tahmin bile edemeyecekleri musibetlerin gelecegini anlatti Sa'ya as konusmasini bitirince, azgin Israilogullari onu yakaladilar ve sehit ettiler Sa'ya as ve kendisinden sonra gelecek olan Irmiya as'in kavimlerini helâk etmek için toplanan ordular hakkinda Yüce Allah Kur'an-i Kerim'de söyle buyurmu stur: “Biz Kitap'ta Israilogullarina : Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çikaracaksiniz ve azginlik derecesinde bir kibre kapilacaksiniz, diye bildirdik” (Isra, 4) Bakara Suresi'nin 256 ayetinde de Israilogullari'nin bitmek tükenmek bilmeyen dalâletten hidayete yolculugu için, onlara gönderilen peygamberlerden Irmiya as'in kissasi anlatilmaktadir Yüz yil sonra diriltilen peygamber: Hz Irmiya as Irmiya as, Yakub as'in soyundan gelen Harun b Imran as'in neslindendir Hz Musa as'dan Hz Isa as'a kadar olan zaman içerisinde gönderilen, Danyal as ile ayni asirda görev yapmis peygamberlerden biridir Bu dönem, Israilogullari'nin kendilerine gönderilen peygamberleri öldürmeye basladiklari, aralarinda sapikligin iyice yayginlastigi, haramlarin helal sayilmaya baslandigi bir dönem idi Allah'in kendilerini, Senharib'in muhtesem ordularinin felaketinden kurtardigini unutarak dogru yoldan sapmislardi Bunun üzerine Yüce Allah, Irmiya as'a: “Izzetime yemin ederim ki, ben onlara öyle bir fitne ve bela salacagim ki, o dilsizleri konusturacak, akil sahiplerinin akillarini alacak!” buyurdu Hz Irmiya as bu ilâhi tehdidi isitince aglamaya ve bu musibetin kalkmasi için dua edip yalvarmaya basladi Allah, peygamberinin duasini kabul buyurdu Fakat aradan üç sene geçmesine ragmen Israilogullari eski tutumlarini hiç degistirmediler Zulmün ve haksizligin hesabini her yerde gören Yüce Allah, Sam taraflarinda hakimiyet süren Buht-Nassar adli bir hükümdarin kalbine Beytülmakdis'te bulunan Israilogullari üzerine yürümesini ilham etti Buht-Nassar, ufuklari kaplayan, adeta çekirge sürülerini andiran ordusuyla Beytülmakdis üzerine yürüdü Kisa bir müddet içinde Beytülmakdis'e girdi Israilogullari'ni kiliçtan geçirdi Hatta askerlerine emir vererek Beytülmakdis'in üzerini kumlarla kapattirdi Israilogullari baslarina gelecek felaketi kendileri hazirlamislardi Beytülmakdis'in yikilip harap edilmesinden sora, Irmiya as oradan ayrilip, kimsenin olmadigi yerlerde uzlet hayati yasamaya basladi Allah ona uzun bir ömür verdi Buht-Nassar ordusuyla beraber Kudüs'ten çekilip Babil'e geri döndügünde, Irmiya as bir sepet incir ve biraz üzüm sirasiyla merkebine binerek tekrar Kudüs'e geldi Oranin nasil harap edildigine bakti O esnada Allah ona bir ölüm uykusu verdi Bu zaman içerisinde kimse onu göremedi Nihayet Cenab-i Allah, yüz yillik bir ölümden sonra kudretiyle onun gözlerini açti Irmiya as sehrin nasil imar edildigine bakti Sonra cesedinin ve merkebinin kemiklerinin nasilda bir araya getirildigini izledi Daha sonra ayaga kalkti, Yüce Allah'in kudretini apaçik görünce: “Ben biliyorum ki, Allah her seye gücü yetendir” dedi Irmiya as'in bu kissasi Bakara Suresi'nin 259 ayetinde söyle anlatilir: “Görmedin mi o kimseyi ki, binalarin çatilari çökmüs, duvarlari birbiri üstüne yikilmis, kimsecikleri kalmamis bir beldeye ugrayarak kendi kendine: - Allah burasini ölümünden sonra acaba nasil diriltecek? demisti Allah'ta onu yüz yil ölü birakmis, sonra dirilterek kendisine: - Ne kadar kaldin? diye sormustu O da: - Bir gün, yahut bir günden daha az, demisti Allah ona: - Hayir, yüz yil ölü kaldin! Iste, yiyecegine-içecegine bak, daha bozulmamis Bir de merkebine bak Seni insanlara ibret kilalim diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik) Simdi sen kemiklere bak, onlari nasil birlestirip yerli yerine koyuyor, sonra ona et giydiriyoruz, dedi Durum kendisine malum olunca: - Simdi iyice biliyorum ki, Allah her seye kadirdir, dedi” Yûsâ b Nûn ve Kâlib b Yufennâ as Kendilerine en çok peygamber gönderilen kavimlerden biri, belki birincisi Israilogullari'dir Fakat onlar kadar peygamberlerini sikintiya sokan, ilk ilâhi imtihanda yüz çeviren kavim de pek görülmemistir Bu yazimizda Israilogullari'na gönderilen ve Kur'an -i Kerim'de ismi anilmayan üç mübarek peygamberi ve onlarin ibretli kissasini dikkatinize sunuyoruz Firavun; asil adi Kâbus b Mus'ab Musa ve Harun as zamaninda yasamis, kendini rab ilan eden, ihtisamli ordulariyla kibirlenen, uykularinda bile insanlara kâbus olan zalim Misir hükümdari Hz Musa as, kendisiyle ayni yil dogan bütün erkek çocuklarin öldürülmesine ragmen, Allah'in bir mucizesi ile Firavun'un sarayinda, annesinin kucaginda büyümüstü Büyüyüp olgunlastigi zaman Allah onu peygamberlikle görevlendirmisti Zamanla insanlar ona inanmaya, onun anlattigi üzere Allah'a iman etmeye baslamislardi Firavun ise kendisinden baskasini ilâh edinenleri kizgin bakir dösenmis firinlarda yakmakla tehdit ediyor, israr edenlere de hiç acimadan söyledigini yapiyordu Firavun artik, kâhinlerin de bildirdigi gibi, saltanatini yikip yok edecek kisinin Musa as oldugunu anlamisti Onu ve müminleri öldürmek için Kizildeniz'e kadar peslerinden gitti Fakat daha önce sahit oldugu mucizelere inanmadigi gibi, Kizildeniz'in iki yana açilarak Hz Musa as'a ve ona tabi olanlara yol vermesi mucizesine de inanmamis, kendisi de geçmek isterken askerleriyle birlikte bogulmustu Firavun'un zulmünden uzaklasmak isteyen Musa as ve ashabi için artik zorbalarin sehri Eriha'ya (Kudüs'e) varmak için bir engel kalmamisti Musa as'in yanindaki bazi kimseler Firavun'un öldügüne bir türlü inanamiyorlar, cesedini görmeden yolculuga devam etmek istemediklerini söylüyorlardi Bunun üzerine Musa as Cenab-i Mevlâ'ya niyazda bulunmus, O da Firavun'un is isten geçtikten sonra kapandigi secde halindeki cesedini onlara göstermisti Musa as Firavun'un ölümünden sonra, ashabinin en salihlerinden olan Yûsa b Nûn'u ve Kâlib b Yufennâ'yi Misir sehirlerinin kontrolü ve denetimi için geri gönderdi Bu iki salih insan, Misir'da asayis saglandiktan sonra tekrar Musa as'a katildilar Zorbalarin sehrine yapilan yolculuk uzun, yorucu ve imtihanlarla dolu bir seferdi Yolculuk sirasinda Musa as'in kavmi oradan gelen korkutucu haberleri isitmisler ve Hz Musa'ya: - Ey Musa! Orada zorba bir kavim var Onlar oradan çikmadikça biz kesinlikle sehre girmeyiz, demislerdi “(Bu arada Musa'nin ashabi içinde bulunan ve Allah'tan) korkanlardan ve kendilerine nimet bahsedilen iki zat (Yûsâ ve Kâlib): - Onlarin üzerine kapidan girin, oraya girdiniz mi artik siz zaferi kazanmisiniz demektir Eger müminler iseniz ancak Allah'a güvenin, dediler” (Mâide, 22-23) Fakat durum degismedi Cenab-i Allah da peygamberi ile yolculuga devam etmek istemeyen bu insanlara kirk yil Tih çölünde kalma cezasi verdi Musa as ve kendisiyle beraber yolculuga devam etmek isteyen bazi arkadaslari da Tih çölünde uzun süre kaldi Bu süre içerisinde dört büyük ilâhi kitaptan biri olan Tevrat tamamlandi Tih çölünden ayrildiklarinda, Musa as bir grup askerle birlikte Yûsâ'yi ve Kâlib b Yufennâ'yi öncü kuvvet olarak gönderdi Nihayet zorbalarin sehrine geldiler Durumu gören Eriha halki, içlerinden duasi çok kabul olunan Bel'am'a gittiler - Musa ve beraberinde gelen Israilogullari bizi öldürmeye geldiler Ne olur, onlarin aleyhlerinde beddua et, diye israrla rica bulundular Bel'am, Allah'in en büyük ismi olarak bilinen Ism-i Azam'i biliyor, bu isim hürmetine yaptigi her dua kabul olunuyordu Bel'am dedi ki: - Yanlarinda melekler bulunan bir peygambere ve ona inanan müminlere nasil beddua edebilirim? Fakat, israrla bunu isteyenlerin çabalari sonunda netice verdi Karisina onu kandirmasi için birçok hediyeler verdiler O da bir yolunu bulup, Bel'am'i beddua etmesi gerektigine inandirdi Bel'am bu bedduayi yapabilmek için Israilogullari'ni görebilecegi yüksek bir tepeye çikti Onlara dogru yöneldi Her yaptigi beddua kendi aleyhine dönüyor, bunu kendi agziyla söylüyor; fakat bir türlü düzeltemiyordu Nihayet o beddua eden dili uzadikça uzamis, agzina sigmaz olmus, köpek gibi solumaya baslamisti Artik Ism-i Azam duasini da edemiyordu, çünkü kendisine unutturulmustu Bel'am'dan sonra bu duayi bilen kimselerin çok az oldugu söylenir Bel'am'in bu durumu ayet-i kerimede söyle anlatilir: “Onun durumu, tipki köpegin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çikarip solur, biraksan da dilini çikarip solur Iste ayetlerimizi yalanlayanlarin durumu budur Bu kissayi anlat, belki düsünürler” (A'raf, 176) Bundan sonra Hz Musa as, Yûsâ'yi Israilogullari ile birlikte Eriha'ya, zorbalara, Allah'a iman etmeleri için gönderdi Eriha halki bunu kabul etmeyince Yûsâ burayi fethetti Hz Musa as burada bir müddet daha yasadiktan sonra vefat etti Kendisinden sonra Yûsâ as peygamber oldu Yûsâ as, Musa as'in vefatindan sonra yirmi yedi yil peygamberlik yapti Vefat edecegi sirada Israilogullari'nin idaresini Kâlib b Yufennâ'ya havale etti ve yüz yirmi alti yasinda iken ahirete irtihal eyledi Kâlib b Yufennâ'ya da Allah'tan vahiy geldi, peygamberlikle vazifelendirildi Yûsâ as'in vasiyet ettigi üzere Israilogullari'nin hidayetten ayrilmamalari için çok mücadeleler verdi Çetin bir dünya hayatinin sonunda, bir müddet sonra o da rahmet-i Rahman'a kavustu Hz Musa as Hz Hizir ile görüsmeye giderken yanina aldigi kisi Yûsâ as, Israilogullari'ni idare etmek için yerine vekil biraktigi kisi de Kâlib b Yufennâ as idi Onlara ve gönderilen bütün peygamberlere salât ve selam olsun Ismûil (Semuyel) b Bâlî as Yûsâ as'in vefatindan sonra Israilogullari hükümdarlar tarafindan yönetilmislerdir Peygamberlerine olan ihtiyaçlari ise, sadece dinî mevzularda çikar bir yol bulabilmek veya bir musibete ugradiklarinda Allah'a yalvarmasini istemek seklinde oluyordu Yû sâ as'in vefatinin üzerinden dört yüz yil geçmisti Amâlikler'in hükümdari Câlût, Israilogullari'na saldirmis; mukaddes kitaplari Tevrat'i ve Musa as ile Harun as'in ailelerinden kalan, içinde bir takim kutsal emanetlerin bulundugu, “Tâbut” ismini verdikleri sandigi ellerinden almisti Israilogullari her zaman oldugu gibi, baslarina gelen bu felaketin def'i ve mukaddes emanetleri geri alabilmek için Yüce Allah'a yalvarmaya basladilar Bir peygamber göndermesini istediler Cenab-i Allah da onlara Ismûil (Semuyel) as'i gönderdi Yönettigi Amâlika halkiyla birlikte Câlût'un Israilogullari'na peyderpey uyguladigi katliam o safhaya ulasmisti ki, neredeyse topyekûn yok olacaklardi Sonunda Israilogullari “Peygamberlerine (Ismûil'e) varip: - Bize bir hükümdar tayin et, biz de onunla beraber Allah yolunda savasalim, dediler (Ismuil onlara): - Ya size savas emredilince savasmazsaniz?! dedi Onlar: - Biz, yurtlarimizdan çikarilmis, ogullarimizdan uzaklastirilmis iken, Allah yolunda ne diye savasmayalim? dediler” (Bakara, 246) Bunun üzerine Hz Ismûil as Allahu Tealâ'ya dua etti Allah da onlara, siradan biri gibi gözüken Tâlût isminde birini görevlendirdi Ismûil as yeni komutanlari Tâlût'u Israilogullari'na tanittigi zaman onlardan bazilari: - Biz hükümdarliga daha layik oldugumuz halde, kendisine servet ve zenginlik de verilmemisken o bize nasil hükümdar olur? dediler Bunlari duyan Ismûil as kizdi ve: - “Allah basiniza onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi Allah mülkünü diledigine verir O her seyi kusatan ve her seyi bilendir, dedi” (Bakara 247) Israilogullari içerlemis bir halde, istemeye istemeye yeni komutanlari ile birlikte Câlût ile savasmak üzere yola çiktilar Yolda susadilar, Ismûil as'dan bir irmak akitmasini istediler O da dua etti ve tatli suyu olan bir irmak akti (Filistin Irmagi) Tâlût askerlerine dönerek: - Allah sizi irmakla imtihan edecek Kim ondan içerse benden degildir Kim onu içmezse artik bendendir Sadece bir avuç içenler müstesna, o kadarina müsaade vardir, dedi Fakat askerlerden pek azi Tâlût'un sözünü dinlediler Irmagin kiyisina geldiklerinde bir kismi hariç, hepsi kana kana içti Nihayet Tâlût ve yanindakiler nehrin öte karsisina geçtiklerinde, geride kalanlar bu sefer: - Bizim Câlût'a karsi koyacak gücümüz yok, deyip geri döndüler Sözlerinde sadik olanlar ise: - “Nice az bir topluluk var ki, Allah'in izniyle sayica çok topluluklari yenmistir Allah sabredenlerle beraberdir” dediler (Bakara, 249) Tâlût ve askerleri, Câlût'u ve dehsetli ordusunu gördüklerinde: - Ey Rabbimiz! Üzerimize sabir indir Bize cesaret ver ki tutunalim Kâfir topluluga karsi bize yardim et, diye dua ettiler Tâlût'un ordusunda, yasi henüz küçük olan, fakat ileride peygamber olacagi daha o zamanlar fark edilen Davud as da bulunuyordu Sapanina koydugu küçük bir tasi, o iri cüsseli Câlût'un alninin ortasina öyle bir atmisti ki, neredeyse Câlût'un kafasi parçalanmisti Câlût böylece ölüp gidince, ordusu da dagilip perisan oldu Bundan sonra Ismûil as bir müddet daha yasadi Ondan sonra Hz Davud as peygamberlikle vazifelendirildi Ona ve gönderilen bütün peygamberlere salât ve selam olsun |
|