Hazret-İ Ayşe-İ Sıddıyka (R.A.) |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hazret-İ Ayşe-İ Sıddıyka (R.A.)Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (ra) i bir erkeğin yanında sevgili parlak bir kadın olsun ve ortakları bulunsun da aleyhinde çok laf etmesinler, pek azdır Daha dedi, bu ana kadar söylenilen sana malum olmadı mı?" Ben ağlamaya başladım ve bütün gece sabahı ettim, yine ağlıyordum Ağlarken babam yanıma geldi, anneme, "bu niye ağlıyor" dedi "Bu ana kadar söylenilenden bilgisi yokmuş" dedi Babam da ağladı "sus kızım" dedi O gün durdum, göz yaşım dinmiyordu, ana babama ağlamak ciğerimi parçalayacak gibi geliyordu İkisi de yanımda oturmuş, ben ağlıyorken Resulullah (sav) üzerimize geliverdi, selam verdi, sonra oturdu Hakkımda söylenilen söylenileliden beri yanımda oturmamıştı ve bir ay olmuş Allah Teâlâ ona benim bu işimle ilgili vahiy indirmemişti Sonra dedi ki: "Ey Aişe! Hal önemli, senden bana şöyle şöyle söz yetişti, şimde sen bu durumdan temiz ve beri isen Allah, muhakkak seni aklayacak ve eğer bir günaha düştünse Allah'a istiğfar ile tevbe et Çünkü kul tevbe edince Allah Teâlâ tevbeyi kabul eder" Ne zaman ki Peygamber (sav) konuşmasını bitirdi, göz yaşlarım boşandı, sonra babama "Tarafımdan Resulullah'a cevap ver" dedim "Vi ne diyeceğimi bilmiyorum" dedi Bunun üzerine anneme, dedim, "Tarafımdan Resulullah'a cevap ver" O da "Vi ne diyeyim, bilmiyorum, dedi Ben henüz küçük yaşta bir taze idim, Kur'ân'dan çok okuyamazdım Yani çok delil getirebilecek halde değildim Dedim ki: "Vi ben anladım Siz bunu işitmişsiniz, hatta gönüllerinizde yer etmiş, inanmışsınız Şimdi ben size beriyim desem inanmayacaksınız ve eğer benim muhakkak tertemiz olduğumu Allah bilip dururken size kötü bir itirafta bulunsam hemen tasdik edeceksiniz Vi benimle size başka bir mesel bulamıyorum, ancak Yusuf'un babası o salih kulun ki ismini zikretmemiştim dediği gibi "Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır Sizin anlattığınıza göre, yardımına sığınılacak ancak Allah'tır" (Yusuf, 12/18) dedim, sonra dönüp yatağıma yattım O halde ben vi biliyordum ki, Allah Teâlâ muhakkak beni temize çıkarır Fakat vi, hakkımda vahy-i metlüvu (Kur'ân âyet) indireceğini zannetmiyordum Benim işim nefsime göre, Allah Teâlâ'nın öyle okunup tilâvet olunacak bir emir ile tekellüm buyuracağı dereceden çok hakir idi Ve fakat umuyordum ki, Resulullah uykuda bir rüya görür de Allah, beni onunla temize çıkarır Allah bilir ya, Resulullah yerinden kalkmamıştı, ehl-i beyit'ten kimse de dışarı çıkmamıştı Allah Teâlâ, Peygamberine vahyi indiriverdi, ona vahyedilirken olagelen hal hemen geliverdi ki, kış günüde bile vahyin ağırlığından dolu danesi gibi ter dökülürdü Bunun üzerine, bir örtü örtüldü ve başının altına bir yastık konuldu Vi ben telaş etmedim, aldırmadım, çünkü beraatimi, suçsuzluğumu biliyordum Fakat Resulullah açılıncaya kadar, insanların dediklerine hak verecek bir vahiy gelivermek korkusundan, anamın babamın canları çıkacak zannettim Ne zaman ki Resulullah açıldı, gülüyordu, ilk söylediği kelime şu oldu: "Müjde ey Aişe! Rahat ol, vi Allah, seni kat'î olarak akladı" dedi "Hamd, Allah'a; ne sana, ne de ashabına" dedim Annem, dedi "Kalk ona!" Ben, "Vi ne ona kalkarım, ne de beraetimi indiren Allah'dan başkasına hamd ederim" dedim Burada Allah Teâlâ den itibaren on âyet indirmişti Bunun üzerine Ebu Bekir "Vi bundan sonra artık Mıstah'a infak etmem" dedi Çünkü ona yakınlığı ve fakirliği sebebiyle nafaka veriyordu Bu sebeple de Allah Teâlâ şu âyeti indirdi "İçinizden faziletli olanlar (yakınlara) vermemeye yemin etmesinler Allah'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız?" (Nur, 24/22) , Bunun üzerine Ebu Bekir de "Evet, vi, Allah'ın beni mağfiret etmesini severim" dedi Mıstah'a yine nafakası verilmeye devam edildi Netice olarak özrüm nazil olunca Resulullah kalktı minbere çıktı, bunları anlattı ve Kur'ân'ı okudu ve minberden indiği vakitte Abdullah b Ubeyy'e, Mıstah'a, Hamne'ye ve Hassan'a had cezası vurdu Resulullah'ın Vefatı Peygamberimiz (sas) 632 senesinde hastalandı bu hastalığı onüç gün sürdü Bu sürenin beş günlük bölümünü diğer hanımlarının yanında sekiz günlük bölümünü ise HzAişe validemizin evinde geçirdi Haziran ayının beşinde pazartesi günü öğleden önce, mübarek başı, HzAişe validemizin göğsüne yaslanmış olarak vefat etti Resulullah'ın vefatınmdan sonra Ashab-ı Kiram, HzAişe vaidemize "müminlerin annesi" adını vererek, ona büyük hürmet göstermişlerdir Resul-i Ekrem (sas) in HzAyşe'ye muhabbeti fazla idi Resulullah buyurdu: "Hak Teala ile benim aramda bulunan meselede -kadınlar arasında eşitliği gözetmek hususunda- imkanı olduğu nisbette dikkat edip adaletten ayrılmadım Fakat Ayşeye karşı sevgimin fazla olmasına mani olmak kudret ve imkanım dahilinde değildir Hak Teala bunun için beni afv eylesin Son Kırk Yılı Resulullah'ın vefatından sonra kırk yıla yakın bir müddet daha yaşamış ve pek çok hadis rivayet etmiştir Hz Âişe'nin bu son kırk yıllık hayatındaki en önemli olay; Cemel Vak'ası'dır Hz Osman'ın karışıklık çıkaran entrikacı asiler tarafından şehid edilmesinden sonra halîfe olan Hz Ali, katilleri bulmak ve kısas yapmak hususunda günün şartları gereği olarak sabırla hareket etmeyi uygun bulmuştu Bu yumuşak davranıştan yüz bulan asiler taşkınlıklarını artırarak fenalıklarına devam ettiler Durum böyle endişe verici bir hâl alınca Ashâb-ı Kiram'ın büyüklerinden bir kısmı (Talha, Zübeyr) Mekke'ye giderek o sırada hac için orada bulunan Hz Âişe'yi ziyaret edip, olaylara el koymasını ve kendilerine yardımcı olmasını istediler Hz Âişe de; acele etmemelerini, sabırla bir köşeye çekilip Hz Ali'ye yardımcı olmalarını tavsiye etti Ashâb-ı Kirâm'ın büyükleri de Hz Âişe'nin tavsiyesine uyarak, askerleriyle Irak ve Basra'ya gitmeyi uygun gördüler Hz Âişe'ye de: "Ortalık düzelinceye ve halifeye kavuşuncaya kadar bizimle beraber bulun, bize destek ol, çünkü sen müslümanların annesi ve Resulullah'ın muhterem zevcesisin, herkes seni sayar dediler Hz Âişe de, müslümanların rahat etmesi ve Ashâb-ı Kirâm'ın korunması için onlarla birlikte Basra'ya hareket etti Bu gidişi asiler, Hz Ali'ye başka türlü anlattılar Bu arada Hz Ali'yi de zorlayarak Basra'ya gitmesini sağladılar Hz Ali de Basra'ya gelince Hz Âişe'ye bir haberci yollayarak, olaylar ve yolculuğu hakkındaki düşüncelerini sordu Hz Âişe, fitneyi önlemek ve sulhu sağlamak için Basra'ya geldiğini; öncelikle katillerin yakalanmasını istediklerini halife Hz Ali'ye bildirdi Bu görüşü Hz Ali de uygun bularak sevindi Memnun olan her iki taraf üç gün sonra birleşmeyi kararlaştırdılar Bu barış haberini ve memnunluğu işiten münafıklar birleşmeye engel olmak için, gece karanlık basınca, her iki tarafa da ayrı ayrı askerlerle saldırdılar Taraflara da: "Bakın, karşınızdakiler sözünde durmadı" deyip bu gece baskını ile ortalığı karıştırdılar Karanlıkta neye uğradıklarını bilemeyen müslümanlar harb etmeye başladılar Her iki taraf da karşısındakini suçluyordu İşte bu iki müslüman grup arasında meydana gelen çatışmaya Cemel vak'ası denir Bu vak'ada Hz Aişe'nin ictihadı Hz Ali'nin ictihadına uymamıştı Buna rağmen galib olan Hz Ali, müminlere anneliği Kur'an-ı Kerim ayeti ile sabit olan Hz Aişe'ye ikram ve izzette bulundu "Ali'yi sevmek imandandır" hadisini haber veren Hz Âişe de Hz Ali'yi çok severdi Daha sonra Hz Ali'nin şehâdetine üzüldü ve çok ağladı Çünkü, sahâbiler birbirlerini çok severlerdi Hayatının son devrelerini müctehid olarak bilhassa kadınlara mahsus hallere dair fıkhî hükümlerde fetvalar vererek geçirdi 676 yılında Medine-i Münevvere'de vefat etti Cenazesini Ashâbtan Ebû Hureyre (ra) kıldırdı Vasiyyeti üzerine Medine'de el-Bakî' kabristanına defnedildi Giyimleri Kırmızı gömlek ve siyah örtü giymekle beraber, turuncu elbiseyi tercih ederdi Ehrama girerken altın yüzük taktığı sarı elbise giymiş olduğu görünmüştür Arada sırada ipek de giyerdi Çok kanaatkar olduğu için yalnız bir çift ayakkabısı vardı, bunu temizler temizler giyerdi Bir fistanı vardı, kıymet itibarı ile 5 dirhem ederdi, fakat bu fistan zamanında o kadar kıymetli idi ki gelinler, düğünlerinde gelir bunu emanet alırlardı Elbise hususunda çok titiz idi, bir ara yeğeni Hafza ince bir başörtü ile yanına gelmişti HzAyşe onun baş örtüsünü tutup buyurdu: "Sen bilmiyormusun Cenab-ı Hak Sure-i Nur da ne buyurmuştur?" Sonra kendisine kalın bir başörtüsü verdi İlmi ve İçtihadları Hz Ayşeden baş diğer hatunlarıda Resulullah'ın mubarek ağızlarından bire çok söz duymuşlarsa da, hiç biri bu sözün hakiki ruhuna HzAyşe gibi nüfuz edememişlerdir HzAyşe körü körüne taklide muhalifdi Kadınlar camiye gidebilir mi? Resulullah kadınların camiye gelip de, camide namaz kılmalarına müsaade etmiş olduklarından HzAişe bu işin daimi olarak caiz olduğuna karar vermiştir Fakat HzAişe kadınların dönem içinde camiye gitmelerinin mahzurlu olabileceğini işaret ederek "Resulullah bu hususu hissetmiş olsalardı, her halde o zaman kadınların camiye gitmelerini men ederdi Nitekim İsrail oğullarının kadınları men edilmişlerdir" dedi İslamda ibadetlere şirk karıştırmaktan men eylemede titiz idi Kabenin örtüsü kullanabilinir mi? Kabe'nin anahtarcı başısı olan Şeybe İbn-i Osman bir ara, Kabe'nin örtüsünü kaldırdıktan sonra pis ve kirli ellerle tutulmasın diye:"Toprağa gömelim" diyince HzAyşe bunun Kabenin örtüsünün zamanla mukaddesleştirileceğinide göz önüne alarak, uygun görmedi ve buyurdu: "Kabe'nin örtüsünü istediğiniz gibi kullanırsınız, isterseniz satar, onun parasını da fakire fukaraya verirsiniz" İlim elde etmekle kalmamış, bir çok meselede de içtihad etmişti Kaynaklar: 1) Kadın Sahabiler, Mevlana Niyaz, Tercüme: Prof Ali Genceli, Toker Yayınları 2) Şamil İslam Ansiklopedisi |
|