Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
haziran

Haziran

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haziran



Haziran - Hasan Hüseyin Korkmazgil - Ustalara Saygı İle

Bugün 31 mayıs ve yarın 1 haziran hüzünlerin ayı şairlerin göç ayıDostlar kahvesinde buluşmaya gider gibİ sözleşmişler sanki

2 Haziran da Ahmet Arif le Orhan Kemal düşer yola

3 Haziran da Nazım Hikmet

Yine görüşürüz

dostlarım benim

yine görüşürüz

Beraber güneşe güler

beraber dövüşürüz diyerek


4 Haziran da Ahmet Haşim ağır ağır çıkarak merdivenleri ardında güneş rengi şiirleriyle

5 Haziran da Cahit Irgat

Edip Cansever 28 Mayıs ta düştü yola önden yer kapmak için

Funda otelinden Ahmet Abi ile ve Bir mendil niye kanar diye sorarak

Dostlar arasında bir şiirin tadında bize bakıyorlar şimdi

Hasan Hüseyin Haziranda Ölmek Zor der ne doğru söyler her haziranda içim burkulur sessizce anarım dostlarımı

Çünkü onlar yalnızların yoldaşı sevdalıların sırdaşı ve kavganın alnı açık onurlu savaşcıları

Gelin siz de haziran da bu dostları anın bir şiir okuyun ve kocaman yürekli doslarınıza kocaman yüreğinizle kocaman bir selam gönderin

Dostlar



Haziranda Ölmek Zor


işten çıktım

sokaktayım

elim yüzüm üstümbaşım gazete


sokakta tank paleti

sokakta düdük sesi

sokakta tomson

sokağa çıkmak yasak


sokaktayım

gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

yaralı bir şahin olmuş yüreğim

uy anam anam

haziranda ölmek zor!


havada tüy

havada kuş

havada kuş soluğu kokusu

hava leylâk

ve tomurcuk kokuyor

ne anlar acılardan/güzel haziran

ne anlar güzel bahar!

kopuk bir kol sokakta

çırpınıp durur


çalışmışım onbeş saat

tükenmişim onbeş saat

acıkmışım yorulmuşum uykusamışım

anama sövmüş patron

ter döktüğüm gazetede

sıkmışım dişlerimi

ıslıkla söylemişim umutlarımı

susarak söylemişim

sıcak bir ev özlemişim

sıcak bir yemek

ve sıcacık bir yatakta

unutturan öpücükler

çıkmışım bir kavgadan

vurmuşum sokaklara


sokakta tank paleti

sokakta düdük sesi

sarı sarı yapraklarla birlikte sanki

dallarda insan iskeletleri


asacaklar aydemir`i

asacaklar gürcan`ı

belki başkalarını

pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim

dökülüyor etlerim

sarı yapraklar gibi


asmak neyi kurtarır

sarı sarı yaprakları kuru dallara?

yolunmuş yaprakları

kırılmış dallarıyla

ne anlatır bir ağaç

hani rüzgâr

hani kuş

hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?


asılmak sorun değil

asılmamak da değil

kimin kimi astığı

kimin kimi neden niçin astığı

budur işte asıl sorun!


sevdim gelin morunu

sevdim şiir morunu

moru sevdim tomurcukta

moru sevdim memede

ve öptüğüm dudakta

ama sevmedim hayır

iğrendim insanoğlunun

yağlı ipte sallanan morluğundan!


neden böyle acılıyım

neden böyle ağrılı

neden niçin bu sokaklar böyle boş

niçin neden bu evler böyle dolu?

sokaklarla solur evler

sokaklarla atar nabzı

kentlerin

sokaksız kent

kentsiz ülke

kahkahanın yanıbaşı gözyaşı


işten çıktım

elim yüzüm üstümbaşım gazete

karanlıkta akan bir su

gibi vurdum kendimi caddelere

hava leylâk

ve tomurcuk kokusu

havada köryoluna

havada suçsuz günahsız

gitme korkusu

ah desem

eriyecek demirleri bu korkuluğun

oh desem

tutuşacak soluğum


asmak neyi kurtarır

öldürmek neyi

yaşatmaktır önemlisi

güzel yaşatmak

abeceden geçirmek kıracın çekirgesini

ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak


ah yavrum

ah güzelim

canım benim / sevdiceğim

bitanem

kısa sürdü bu yolculuk

n`eylersin ki sonu yok!

gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

uy anam anam

haziranda ölmek zor!


nerdeyim ben

nerdeyim ben

nerdeyim?

kimsiniz siz

kimsiniz siz

kimsiniz?

ne söyler bu radyolar

gazeteler ne yazar

kim ölmüş uzaklarda

göçen kim dünyamızdan?


asmak neyi kurtarır

öldürmek neyi?

yolunmuş yaprakları

ve kırılmış dallarıyla bir ağaç

söyler hangi güzelliği?


kökü burda

yüreğimde

yaprakları uzaklarda bir çınar

ıslık çala çala göçtü bir çınar

göçtü memet diye diye

şafak vakti bir çınar

silkeledi kuşlarını

güneşlerini:

«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun memet

memet!»


gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

üstümbaşım elim yüzüm gazete

vurmuşum sokaklara

vurmuşum karanlığa

uy anam anam

haziranda ölmek zor!


bu acılar

bu ağrılar

bu yürek

neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar

bu ağaçlar niçin böyle yapraksız

bu geceler niçin böyle insansız

bu insanlar niçin böyle yarınsız

bu niçinler niçin böyle yanıtsız?


kim bu korku

kim bu umut

ne adına

kim için?


«uyarına gelirse

tepemde bir de çınar»

demişti on yıl önce

demek ki on yıl sonra

demek ki sabah sabah

demek ki «manda gönü»

demek ki «şile bezi»

demek ki «yeşil biber»

bir de memet`in yüzü

bir de güzel istanbul

bir de «saman sarısı»

bir de özlem kırmızısı

demek ki göçtü usta

kaldı yürek sızısı

geride kalanlara


nerdeyim ben

nerdeyim?

kimsiniz siz

kimsiniz?


yıllar var ki ter içinde

taşıdım ben bu yükü

bıraktım acının alkışlarına

3 haziran `63`ü


bir kırmızı gül dalı

şimdi uzakta

bir kırmızı gül dalı

iğilmiş üzerine

yatıyor oralarda

bir eski gömütlükte

yatıyor usta

bir kırmızı gül dalı

iğilmiş üzerine

okşar yanan alnını

bir kırmızı gül dalı

nâzım ustanın


gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

bir basın işçisiyim

elim yüzüm üstümbaşım gazete

geçsem de gölgesinden tankların tomsonların

şuramda bir çalıkuşu ötüyor

uy anam anam

haziranda ölmek zor!



Hasan Hüseyin Korkmazgil


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.