Uçurumlardan Atamadığım Kalbime Hikayesi |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Uçurumlardan Atamadığım Kalbime HikayesiYaşam yanıbaşımdan akıp gidiyor ve ben bir türlü yetişemiyorum Yüreğimde buruk bir acıyla bakakalıyorum ardından Anılardan kırıntılar var hatırımda, anlamsız ucuz zamanlara dair Oysa anlamı olan bir şeyler arıyorum geçmişimde Anlamı olan bir şeyler girsin istiyorum hayatıma Hayatın bir yerinde bir fotoğrafa girmeye zorluyorum kendimi Ama hep kenarda kalıyorum Ben mi seçiyorum orayı hep? Yoksa onlar mı bana uygun görüyor, kestiremiyorum? Hep orada, yalanın, üçkağıdın, ikiyüzlülüğün, yalakacılığın olmadığı yerde kalıyorum Hep kenarı uygun görüyorlar bana Ortaları yalancılar, yağcılar, onursuzlar, üçkağıtçılar kapıyor Gözlerime bakıpta asıl utanması gerekenler utanmıyor ey hayat, ben utanıyorum onların yerine, utanmazlıklarından ruhum daralıyor, yüreğim inciniyor Bazen çevremden, her şeyden kaçıp kurtulmak istiyorum Hayatın bu kirli sahnesinde insanın iğrençliği tiksindiriyor beni Biliyorum ben iyi bir oyuncu değilim, kıvıramıyorum, kavrayamıyorum senaryoyu Hayat yalancıyı,onursuzu, kıvıranı seviyor neylersin Oyunun içinde aşağılık rolünü iyi oynayanı seviyor Yüreğiyle değil, beyniyle oynayanı seviyor Aldatmanın aldatılmaktan daha makbule geçtiği bir zamandayız ey hayat, bu yüzden hep aldatıldım Oyunun adını bulmaya çalışıyorum, anlamaya çabalıyorum senaryosunu Sevdiklerimin gözlerine bakıyorum, sevmediklerimin Beni seviyor görünenlerin gözlerine bakıyorum, sevmeyenlerin (Keşfettiklerim) bulduklarım, anladıklarım ürkütüyor beni Ürküyorum hayattan ve hayatın rölünü iyi oynayan utanmaz haytalardan Çevremdekilere bakıyorum mertlik, dürüstlük denen kavramlar çoğuna yakışmıyor Küçücük çıkarlar uğruna böyle ucuz duygusuz yaşayabiliyorlar Bazen baban, kardeşin bile ucuz çıkarlar için seni satabiliyor Olsun, ilk kez yaşamıyorum hayal kırıklığını, ilk kez yaşamıyorum ihaneti Çocukluğumdan biliyorum ki, uzak dağbaşlarında yaralara merhem yerine tütün basarak ayakta durabiliyor çobanlar Ey yüksek uçurumlardan atamadığım kalbim, kanayan ve hiç kapanmayan bir yaraydı bıraktığın ömrüme Bu yüzden acıyıp dururyor yüreğim, ömrümün susuz kalmış çiçeklerine Uzlaşmasız kopuyor ilişkiler, parçalanan bulutlar gibi dumanlanıyor gözlerim Anılar üşüşüyor belleğime, hüzünleniyorum, efkarlanıyorum, üzülüyorum Ne çok kırıldım, ne çok şey yaşadım hayatın bu kirli sahnesinde Sancılarla örülmüş bir ömürden geliyorum ey hayat, acılarla örülmüş bir ömürden Kırgınlıklar kolay iyileşmeyen yaralardır biliyorum Kalbime batan hançerin sapını tutan el önemli değil artık! Nasılsa en büyük darbeyi insan yakınlarından yer Bir gün akşam olur elbet biter ömür, sızılar kalır geride Bir de yüreğimde şiir kırıkları Anladım ki, iki kere iki dört etmiyor her zaman ah! kalbim ah! duyarlı yanım ortak oynanan bir oyunmu hayat? herkesin kendisini oynadığı yalnız bir tragedyayım ben maskesiz, seyircisiz her gece uykuya yatmış bir dağ gibi kederli kirpiklerini sulara dökmüş bir çiçeğim silahsızım kuşları vurulmuş bir gökyüzünde bir kar çölü ıssızlığıyım, durgun bir gölün sessisliği her gece bir ateşdağına tırmanıyorum bir kahır dağına hiç bir yol çıkmıyor umuda kalbimi iki buzdağının arasına koyup uyuyorum bir başka bahara açmak için çiçeklerimi gel yürek sıcağı bir ezgiyle ört üstümü gülüm örtki ölem |
|