Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
affına, sığınarak

Affına Sığınarak

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Affına Sığınarak



Affına Sığınarak - Yaşamdan Hikayeler - Öyküler - Bulut Kara
Her günle beraber yeniden doğarız

Biraz daha tecrübeli, biraz daha yaşlı, biraz daha olgun,

biraz daha yorgun ve kırgınBırakıldığımız arkada, yaşanacaklar

önümüzde hayatın anlamlı anlamsız gidişlerine bırakılırız elde olmadan

Zaman hep bizden önce, yakalamak ne mümkün,geçmeyi düşünüyoruz önüne,

yapabilir miydik onu tutup tepe taklak ters cevirebilirmiydik?

İnan bu gün içimdeki çocuklar eğlenmiyor parklarında kalbimin,

çekildi hepsi ayrı ayrı köşelere hiçbiri o boş duran salıncağa da koşmuyorlar

Ne oldu?

Neden?

Büyüyorlar mı ne?

Kim tuttu da onlara büyümeleri gerektiğini anlattı

olgunlaştırmaya çalıştı kimdir o

Neden yaptı bunu

Yüksek sesli konuşmalar gecemi uyandırdığından beri uykusuzum

çelişkilerim aşk’ın yolunu kesmiş iliklerine kadar soymakta

Sorgularımda

Kim bilir?

Beklide benim uykusuzluklarımda yorgun düştü, içimdeki o çocuklar

Ben dayandım da galba benim direncimde onlar yaşlandılar, yoruldular

Hani rüzgârı hapsetmeye fiziki bir engel dayanmazda, ama bir ışık zincire

vurulur ya fersude düşlerde esmekten yorulmuş hoyrat Rüzgârlar da

Gönlün de inadına fitili ateşlenmiştir çoktan ve ışık

çoktan çekmiştir pimini aklın kaybolacağı karanlıklara

Sevgi bitpazarlarında artık ikinci el olmuştur birinci elden satılan aşk ve ufuk

artık turuncudan turkuaza dönmektedir umarsız yüreklere inat

Düş ve gerçek birbirine meydan okumaktadır, delilik ve akıl

ölümüne dövüşmektedir artık her yanı bir bekleyiş kuşatmıştır ansızın,

düşlerin sarardığı bu yerde ve deli bir rüzgâr kol gezmektedir,

sevginin narşisine boğulan sokaklarını arşınlamaktadır

Beyoğlu, Galata Kulesi’nin ışığından

cesaret alarak, iz bırakmaktadır geçtiği yerlerde sürüklediği yağmur

bulutlarıyla, ifşa etmektedir aynadaki sırrı dağlara taşlara ki onlar bile

dayanamayıp çekilirler önünden, en heybetlisi bile kaybolur kör gece

çöktüğünde rüzgârın eşliğinde üstüne

Avazı çıktığı kadar bağırmakta yüreği yettiği kadar esmektedir ve bağırdıkça

boşa gittiğini anlamakta ekosu yoktur voltu kesilmiş yaralarda ve yeminler,

yeminler teker teker söylenirde tutulmadıkça anlamını yitirirler

Deli sevdaların çağlayan gibi akan yaşlarında

Tuzun ve şarabın tadı değişir damaklarda


sonraları MAVİ LİMAN gelir akla Nazım Hikmet’tir anılan

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan

Seyir defterini başkası yazsın

Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman

Beni o limana çıkaramazsın


Gönlümüzde yatmak varken senide şehrin topraklarına yatırdılar ardından

Sıradan bir NAZIM olmaktansa nasıl bir HİKMET eyledin de aşktan önçe girdin

aklıma Belki de babama kızmalıyım büyüttüğü için senin yazdıklarınla

Sonunda sende bak işte vardın bırakıp gittiğin o limana

İnan artık sadece şehrin kolik masalarında tahrip edilen satırların çalındıkça

anılıyorum diye kandırılacaksın solgun duyguların, ama beyaz saf sayfalarında

Affına sığınarak ne yaş günün ne bir anılma günün olmadık zamanlarda aklıma

geldiğin için kusuruma bakma


Bulut Kara

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.