Dokunmatik Ve Çıkmatik Aşklar |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dokunmatik Ve Çıkmatik AşklarDokunmatik ve Çıkmatik Aşklar hikayesi - aşk hikayeleri - hikayeler 20yüzyılda değişmeye başlayan “insan” kavramıyla birlikte “aşk”ında tanımı değişmeye başladı 21yüzyılda insan robotlaşmaya hızla tırmanırken, genlerinde olan “duygu”yu da yitirmeye başladı Duygu insandan giderken aşkta yerini duygusuz ilişkilere devretmiş oldu Aşk neydi sahi? Birinin gözlerinin içine bakıp titremek mi, telefonda duyulan sesin beyinde yankı yapması mı, rüyaları süsleyen bir yüz mü yoksa kısa süreli heyecanlar mı? Aşk’ın tanımı, insanın her yüzyıldaki gelişimiyle orantılı olarak değişerek günümüze geldi Bugün ki tanımı olan bu kısa süreli heyecanları “dokunmatik ve çıkmatik” olarak nitelendiriyoruz burada Günümüzde insanların ilişkilerdeki beklentileri yeni aşk tarifiyle değişmiş oldu Artık her iki cinste birbirlerine bir tür nesne olarak bakar ve her ikisi de seks doyumuna ulaşmak için günlük ilişkileri seçer oldu Böylece insanın doyumsuzluk isteği ilişkilerde de kendine yer edindi İnsanlar tek bir kişiyle olmak yerine günlük ilişkileri tercih ediyor günümüzde Peki neden bu safhaya geldik? Neden herkes yeni bir insan tanımanın verdiği hüznü yaşar oldu? Neden korkuyoruz insanlardan? Kime, neden güvenimiz sarsıldı? Bizi hayatın bu çizgisine getiren neydi de geri dönüşümüz yoktu Düşünsenize, bir otoyolda bizi neyin beklediğini bilmeden ilerliyoruz, yapılan hataları göreninde görmeyeninde geri dönüşü olmayan bu yola girdikten sonra birbirinden ne farkı var Bizler bu yolun yanlış olduğunu görebilirsek yol bitimini gelmemiz gerektiğine dair bir levha koyabiliriz bence Peki bu otoyolda karşılaştığımız aşk tarifindeki “dokunmatik ve çıkmatik aşk” nedir sizce? Bulunduğumuz yüzyıl içinde insanın diğer bir insana bakış açısı değişmeye başlayıp, bencil insanlar var olurken temel ihtiyaçlarını bağlılık olmadan gidermeye çalışan yeni bir insan türü yetişti Evlilik kavramı kişiden gün geçtikçe yavaş yavaş uzaklaşıyor artık İki cinste birlikteliklerinde evliliği düşünerek yol almıyor İkisinin de özgürlüğü ağır basıyor çünkü Böylelikle erkeğin evini geçindirme yükü de omzundan sıyrılmış oldu Kadında iş sahasında rol alıyor çünkü Ne erkeğin bir aile kurup ailesini doyurma amacı kaldı ne de kadının bir erkeğe bağlı olarak yaşama zorunluluğu kaldı Her ikisi de kendini acıtmadan, var olan ihtiyaçlarına anlık ilişkileri çare olarak gördü Böylelikle her iki taraf ta böylece birbirleriyle bir bütün olma duygusunu da yitirmiş oldu Bir oyundayız, herkes çıkarına oynuyor İşin garibi bu oyunda kaybeden taraf yok Evet, yüzyıl insanı anlık “çıkmatik” aşklar ve ihtiyaç kavramıyla ele alınabilecek “dokunmatik” aşklarla yaşamını sürdürüyor Ne yazık ki bu hale geldik Aldığımız ilk tecrübesiz aşk darbesi bize yeni insan tanımanın yorgunluğundan başka bir şey vermedi Tüm bunlara ne neden oldu? Bunlara nedenlerden biri Türk toplumunun, her şeyiyle batılılaşmayı kendine hedef seçmesi Yanlışıyla doğrusuyla batı bizim için bir gökyüzü oldu Yıldızların uzaktan etkileyici olması kadar büyüledi bizi batı Sanki batı insanı hata yapmayan bir robotmuş gibi tıpa tıp onlar olmak istedik Kimse cesaret edip biz kültürümüzü yaşatan insanlar olmalıyız, kendi kendimize büyümeliyiz diyemedi Maalesef yanlış batılılaşma kavramının tartışması sadece Tanzimat dönemi yazarlarıyla sınırlı kaldı, sonra bu kavrama yenik düştük Yanlış “örnek batı” kavramı bizi esir aldı Bunun zararlarını toplumumuz ödedi, hala ödemeye de devam ediyoruz “Çıkmatik aşk” kavramının ilköğretimden itibaren toplumun her tabakasına yayılmaya başlaması buna örneklerden biri sadece İnsana nesne olarak bakan Marksistler gibi olduk Maddeci olduk Çıkarımız olmadan insanlara yaklaşamaz olduk Günün insanı, günün yalnız insanı olmayı pay biçti kendine İhtiyaçları için yaşayan, seks amaçlı bir nesne gibi görünmeye başladı iki cinste birbirlerine Kalıcı ilişkilere göz kapar olduk Güven bitti İnsanlık duygusu gitti Hataları göstermeye çalışmak, hataları görmek kadar farklı kılar insanıYediğimiz hayat gollerinin hazmını kolaylaştırmak için Batı gibi değil, kendimiz gibi yaşamak zorundayız “Dokunmatik ve çıkmatik aşkların” sorgulayıcılığını yapmak psikoloji ve sosyoloji biliminin harekete geçmesiyle gerçekleşebilir ancak Peki politikacılar ne zaman psikoloji ve sosyoloji bilimine destek verip bizi çözümlemeye karar verecek dersiniz? Rabia ÇEK |
|