Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
asosta, balıkçı, yalnız

Asos'ta Yalnız Bir Balıkçı

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Asos'ta Yalnız Bir Balıkçı



Asos'ta Yalnız Bir Balıkçı hikaye - betimleme örneği - hikaye örneği - yaşamdan hikayeler




Dipsiz kuyu sevdam Çıkmaya çalıştıkça boğuluyorum Sevmeyi ertelemek istedikçe, nefret ediyorum dedikçe geriye gidiyorum Çok sevmiştim çok, bana keşke dedirtme demiştim sevdiğime Bilemezdim böyle olacağınıi Kim bilebilir ki zatenTüm sevgiler mutl


:ECFD:

Asos'ta Yalnız Bir Balıkçı



Yetiş köpek hiç durmadan havlıyordu Gecenin karanlığında köpeğin haykırışları uzaklardan ona eklenen cevap veren havlamalarla bir karabasana dönüşüyor, zifiri karanlığın yasandığı gecede tepedeki dolunay biraz bolsun etrafı aydınlatmaya çalışıyordu Balıkçı Musa, kaldığı barakadan dışarı çıkarak köpeğe söylendi


-- Sus be ya; durmadan ulur durursun Tam da şurada iki kadeh içmişken keyfimi bozarsınSabaha da az kaldı, azıcık türkü dinleyip keyfimi bulucam sonrasında da balığa çıkıcam sus be ya


Köpek sahibinin sözünden mi; buluta giren ayın görünmezliğinden mi bilinmez kuyruğunu ayaklarının altına alarak yere uzandı Gecenin karanlığında cam gibi parlayan gözleri, bir karış dışarı sarkan diliyle köpekten çok bir kediyi andırıyordu o an Her an yakalayacağı fareyi arayan, etrafı tırmalayan sarman bir kedi Hırıltıları da sessizleşti Kulaklarını dikerek, geceyi dinlemeye başladi Zaten sahibinden başka da bekleyeceği kimse yoktu



Balıkçı Musa kurduğu çilingir sofrasında küçük yudumlarla demleniyordu Oradan buradan toplanmış marangoz artığı tahtalarla Kadırga Koyu'nda taş duvarın önünde kulübesini yapmıştıi Dışarıdan bakan oranın yaşanan bir yer olduğundan çok depo sanırdı Oysa Balıkçı Musa bir gün oraya gelivermiş, bir günde barakasını inşa etmiş ve orada yaşamaya başlamıştı Behramkale Köyü' nde Musa için kimi çok okumus, en iyi mertebeye gelmiş, bir gün aklını yitirmiş buraya gelmiş derdi


Kimi köylü de Musa' nın hiç bir şey bilmeyen ömrü boyunca denizde yasamış sonra huzuru burada buldugu için köyde o koyda yaşamaya karar verdiğini söylerdi Hikayeler, söylentiler farklı farklı dolaşır dururdu Birisi bir şey söyler, sonra kendi söylediğine inanır hale gelir Musa konuşulurdu Sonuçta kimseler Musa'nın dert yandığını ya da hayatından bir anı anlattığını görmemişti



Tek yaptığı sabahın erken saatlerinde balığa çıktığı, tuttuğu güzel balıkları koydaki küçük otellere sattığıydı O da çok para için değildi Ne verseler razı olur, elimdeki parayla akşam için rakımı peynirimi alayım yeter derdi Kimse onun bulduğu balıkları tutamaz, onun gibi bol balıkla dönemezdi


Musa' nın gözü ters çevirdigi domates kasasından yaptığıi masanın üzerine serdiği gazeteye takıldı (Oysa ne bir gazete okuduğu ne de onun okuma

yazma bildiği bile bilinmezdi) Yazılar kaydı, puntolar büyüdü, yüzünü ateş bastı, ensesine kramplar girdi, kalbi deli gibi çarpmaya basladı, elleri ayakları titriyordu, içkiden olamazdı her gece aynı ölçüde içerdi Musa kendine gelmeye çaliştı " Kahretsin, kahretsin, lanet olsun" diye bağırdı Masayı bir ayak darbesiyle devirdi Yetiş köpek havlamaya başladı Barakanın kapısından içeriye Musa'nın yanına gitti kesik kesik havliyordu Sahibine soru soran gözlerle bakar gibiydi Musa küçücük yerde çırpınıyor, yattığı

divandan başka eşya olmayan barakada bulduğu ne olursa firlatıyordu


Köpek sahibine iyice yaklaştı, onu sakinleştirmeye çalışır gibi etrafinda dolandı Musa susmuştu, hırçınlığı kabaran deniz gibi öfkesi kalmamıştı Koca adam ağlamaya basladı Sarsıla sarsıla , hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Nereden gelmişti lanet gazete, kimden almiştı Hatırladı, köydeki Eda Nine o sabah tarladan kopardığı domatesleri koymak için yer ararken orada duran sararmış gazeteye koyuvermiştı O da domatesleri yıkadıktan sonra gazeteyi masasına sermişti Kaç yıl olmuştu, kaç zaman geçmişti Burada bu bozulmamış yerde karşısına çıkacağını nereden bilirdi



Ayşe, sevgisi, hayali, kabusu, ölümü herşeyiydi Uğruna can vereceği, dünya yıkılsa vazgeçmeyeceği tek kişiydi Geçmişini feda ettiği, yaşamında

bilinmeze sürüklendiği tek sevgi Ne olmuştu, neden vazgeçmişti sevgisinden neden bu koya sıgınmıştı? İç geçirdi, yaşadıkları gördüğü anda aşık olduğu tek geceyi düşündü


Ayse' yi gördüğü anda aşık olmuştu O geceyi bunu yasadığı mutluluğu ve sevgiyi anımsadı Ayşe tatil için geldiği Gölköy'de Musa'nın pansiyonuna

yerleşmişti İstanbul'daki bir arkadaşı tavsiye etmişti Zaten o dönemde şimd iki gibi tüm sahil beton motellerle dolu değildi Şirin mi şirin bir pansiyondu Kalacak 4 odası olan evden bozma bir yerdi Bahçesinde maymunu, köpeği, horozu, tavuğu hepsi bir aradaydı Asmanın altına iki tane masa atılmış, hemen yanında da bir mangal duruyordu


Masaları mumlar aydınlatıyor, gece çırçır böceklerinin sesi dışında, pansiyondaki kişilerin mutlu kahkahaları dışında ses-seda çıkmıyordu İşte böyle bir gece Ayşe sırtında çantasıyla bahçeden içeri girmiş, elindeki kağıda tekrar bakarak "Musa Bey' i arıyorum" demişti Musa oturduğu masada doğrulmuş, sırtı

dönük olduğu için suretini görememiş, ama billur gibi akan seste bir heyecan hissetmişti Kendini toparlamaya çalışarak:


- Musa benim diyebilmişti


Sonrasında Ayse cıvıl cıvıl cıvıldamaya devam etmiş, bir çırpıda tüm işlerini olduğu gibi bırakıp hayatından kaçmak istediğini ve soluğu burada aldığını, arkadaşlarının ne iyi yapıp böyle güzel bir yere gönderdikleri için onlara ne kadar teşekkür etse az olduğunu tekrarlayıp durmuştu Musa ise o anda Ayşe'den başka ne bir şey görüyor ne de anlattığı bir şeyi duyuyordu


Her yerde Ayşe varolmustu Oysa daha yarım saat öncesine kadar o yoktu, onun varlığını bilr bilmiyordu Ama Ayşe bomba gibi dünyasına düşmüştü


Ayşe yorgunluğunu bahane ederek odaya geçmek istediğini söylediğinde kalması, biraz daha benliğini doldurması için herşeyini yapmaya razıydi En güzel

odayı Ayşe'ye verdi Zaten tüm odaları adına göre hazırlanmıştı



Mavi-Beyaz tüm mavilerle hayalleri, beyazla saflığı toplamıştı Güz Bahçesi Bodrum'un sarı Eylül'ünü anlatırdı Zakkum pembenin tüm tonlarını ilkbaharı

yaşardı Ateş dansı ise kırmızıydı, ihtirasti


Ayşe odasına geçtikten sonra aşağıdaki misafirleriyle sohbete devam etmeye çalıştı Yapamıyordu, hayatına dolan harika kızı düşünmeden yapamıyordu İIlerleyen saatlerde etraf sessizleşti Musa'da sabah için hazırlıkları tamamlayıp, odasına çekilmeyi planlıyordu ki bir ses:


- Bana iyi bir söz söyler misiniz?


Musa Ayşe'yi karşısında bulunca şaşkınlıkla;


- Sorun nedir? Yoksa odanızda küçük misafirler mi var? diye espri yapmaya çalışmıştı Ayşe' nin hali ve ciddiyeti onda tedirginlik yaratmıştı Az önceki neşeli

küçük kız gitmiş, olgun bir kadın belirmişti Ayşe ağlamaya başlamıştı Hem ağlıyor hem de olmuyor, yapamıyorum, yapamayacağım diye boğuk sesler çıkarıyordu Musa,


- Hayatıma giren en güzel ansın Ayse Hani iyi bir söz söylememi istedin ya


Ayşe ağlıyor, bir yandan da gülmeye çalışıyordu Musa'nın sözüne zaten inanmamıştı Karşısında babası yaşında, saçları açılmış, ince bacaklı, kalın göbekli, güneşten iyice kararmış, yüz hatları katılaşmış bir adam vardı Böyle bir adamdan ince bir laf o anda aklına gelen son şey olurdu Babalar zaten küçük kızlarnı severdi, onlar üzülmesin diye onu mutlu etmek için her sözü söylerlerdi


- Mutsuzum ; hem de çok mutsuz Tüm düsüncelerimi İstanbul' da bıraktığımı sanıyordum Orada kalan onlar değil ben olmuşum


Musa tedirgin bakışlarla Ayşe'ye yakınlaşarak omuzuna dokundu Kocaman elleri, pürüzsüz, pembe bebek gibi cilde değdiginde tüm vücudu titreyerek alev almıştı



İlginçti, Musa ilk kez bu duyguyu yaşıyordu Kendisine kızdı, çaresiz kız o haldeyken kendi düşüncelerine şasırıyor ve toparlanmaya çalışıyordu


- Küçük kız, nasıl yardımcı olabilirim? Bazen hiç tanımadığımız birilerine anlatmak iyi gelir Biliriz ki o yargısız tarafsızdır Anlatmak istersen iyi bir dinleyiciyimdir Ne dersin? İstemiyorsan senin istediğini yapmaya hazırım


Ayşe ağlamaktan şişmiş gözlerini kocaman açarak, kızarmış burnunu gürültüyle silerek gülümsemeye çalıştı Musa hayranlıkla bakarak kıza gülümsemenin ne kadar yakıştığını tekrar gördü Gülümsemesinde sihir taşıyor, güldüğü anda etraf ışıkla doluyor, tüm mutluluklar o ana sığıyordu


Musa, gözleri güldükçe yüregi gülen küçük kız diye mırıldandı


Ayse fısıltı halinde konuşmaya basladı


- Mutsuzluk zamanla kazanılıyor, ne tuhaf şimdi bunu anlamaya çalışıyorum da sanki hiç yaşamamışım bu geçmiş size anlamsız gelen sözler ben de geçmişten günüme kalan hatıralar


Musa anlamaya çalışıyordu Ayşe'nin söylemek istediğinden hiç bir sey anlamamıştı Sessizce beklemeliydi, elbette Ayse konuşmaya devam

edecekti


- Dipsiz kuyu sevdam Çıkmaya çalıştıkça boğuluyorum Sevmeyi ertelemek istedikçe, nefret ediyorum dedikçe geriye gidiyorum Çok sevmiştim

çok, bana keşke dedirtme demiştim sevdiğime Bilemezdim böyle olacağınıi Kim bilebilir ki zatenTüm sevgiler mutlu başlar, bazıları mutlu biter

bazıları mutsuz Ben ikisini de beceremedim

Ne mutlu olabildim ne mutsuz Hala gel-gitlerdeyim Onu tanıdığımdan beri başka ben oldum çıktım

ortaya Oysa aşık olmuştum ona Gördüğüm andan sonra hayatım onun etrafında dönmeye baslamış, içimdeki ben hep onu yaşar olmuştu Kısıtlı zamanlarda gözümüz saatte geçti aşk dolu dakikalarımız Gençlik işte, gözlerim sadece onu

görüyor ahmak kafam çalışmıyordu Beni aramadığı zamanlarda, kaybolduğu akşamlarda, onsuz geçen anlarda bir başka kollarda olacağını hiç bilmiyordum


Deli sevdam da onun hayallerinde kayboluyor , gözlerinde yaşıyordum düne kadar Akşam buluşacaktık sözde Son anda çalan bir

telefonla işinin çıktığını ve gelemeyeceğini söyleyince içim sızlamış ama üzerinde durmamıştım Nereden bilecektim ki son telefonumuz olduğunu Moralim bozuk halde çıktığım eve hayalleri kayıp biri olarak döneceğimi Rahatlamak , sıkıntımı atmak için çıktığım gezintide ayaklarım istemeden onun işyerine doğru sürüklenmişti Bir yandan da yorgun halinde onu mutlu etmek süpriz yapmak düşüncesi Komik değil mi? Hayatının süprizi Hayallerine vurulan damga, kötü bir kabus İsyerinde olmayan sevgiliSonrasında korku Tam kapıdan çıkarken rastlanılan arkadaşı


"Ooo küçük yeğen ne arıyorsun burada" Hoppala o da kim derken" hadi durma git hastaneye Küçük kuzenini görmeye, hem de küçük bir kız kuzen" Bir

anda sevgiliden yeğenlige, oradan da yokluğa düşüş Gerisi çorap söküğü gibi geldi zaten Bir buket çiçek alıp hastaneye gidiş Yeni anne-babayı o halde

görmek ve susmak kaybolmak kahrolmak Ertesi günde işte buradayım Orada hayallerimi garip yalnızlığımı bıraktım Buraya kendimden kaçmaya

geldim Nafile kaçmak hiç bir seyi değiştirmediği gibi yaşananlara da örtü örtmüyor Gerçekler büyüyor büyüyor gecede yalnızlığımda kabustan beter üzerime

çöküyor işte


Musa Ayse'yi kollarının arasına alarak saçını okşamaya baslamıştı Bir yandan da;


- Küçük kız, üzülme Geçecek hayat işte Hayatta olmaz hiç bir zaman yok Acılar geleceğimize yansır, bizi akıllandırır, sil gözlerini Hem sen benim hayatıma giren en güzel ansın


diyerek sözlerini tekrarlamıştı


Ayşe Musa'nın kollarında hıçkıra hıçkıra ağlamış, zaman zaman anlatmaya çalışmış sonrasında da küçük dudaklarını sonsuza kadar susmak istercesine

kapatmış ve bir daha konuşmamıştı


Musa Ayşe'yi odasına bırakmış, yatağına yatırmış, uyuyuncaya kadar ona masal anlatmaya çalışmış, rahatlaması için elinden geleni yapmıştı Uyuduğuna iyice emin olduktan sonra odasından sessizce çıkmış alt kattaki odasına çekilmişti


Ayse; Musa'nın odadan çıktığını ve odasına girdiğini gördükten sonra oradan uzaklaşmış, ayın aydınlattığı sahilde yürümüş yürümüş kimselerin olmadığına

inandığı bir noktada bir kayanın üzerinde oturmuş sevgisini aşkını son kez gözlerinin önünden geçirmişti Bir cana kıymak bu olmalı işte diye

söyleniyordu Yıldızlara baktı bakti kayan bir yıldız aradı Son kez dilek dilemek istiyordu, yeni yaşamına yeni bir dilekle başlamayı düşünüyordu Çantasından metal soğukluğu çıkardı, "Bende ki seni öldürdüm" diyerek tetigi çekti


Sabah Musa hala uyuyor olmalı diye düşünürken, etraftaki pansiyon sahiplerinden biri içeriye girdi Musa' ya " Sahilde genç bir kadın cesedi var İntihar etmiş, kim olduğunu bulmaya çalışıyorlar Çantasından

mavi-beyaz oda anahtarı çıkmış Bir baksana"


Musa ; Ayşe'nin cansız bedenini gördüğünde anlamsızlaşti Geceyi, konuşmalarını, tekrar tekrar geçirdi gözlerinden "Küçük kız hayatıma giren en güzel andın" diye tekrarladı durdu Ayşe'nin intiharı gazetelere "Bodrum' da intihar" diye geçti


Musa hep o geceyi düsündü küçük kızı söylediklerini Gitmeliydi oralardan onu hatırlatan mekandan uzaklaşmalı kaçmalıydı Unutmamak için küçük kızı yeni bir hayat onun istediği gibi yeni bir yaşama başlamalıydı İşte bu duygularla uzaklaştı Kimsenin onu bulamayacağı kim olduğunu neden

yasadığını anlamayacaği bir yaşama başlamalıydı Amaçsızca çıktığı yollar onu Asos'a getirmişi Aş tanrıalarının aşk mekanında yaşamaya karar vermişti



Balıkçı Musa " Hayat işte" dedi Soğuk ayazda üşümüş bedenini yıkık barakasına sokmaya çalışıp Yetiş köpeğin sımsıcak bedenine sarıldı


"HAYATIMA GİREN EN GÜZEL ANDIN KÜÇÜK KIZ" diyerek derin bir uykuya daldı


Yeşim ŞAHİN 19/11/2000

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.