Gecenin Sessizliğinde Bir Mum

Gecenin Sessizliğinde Bir Mum Yazısı - Hikaye Örneği - Yaşamdan Hikayeler - Yalnızlık Hikayesi - Aşk Hikayeleri - Hasret Şiirleri - Sevgiliye Mekutup


Mahsun YİĞİT

Karanlık gecede zifir duyguları duvarla çarpıyordu Nefesi kesilip sessizce ağlıyordu Etrafına bakıp kendi nefretinden korkuyordu O kadar sakin ve durgundu ki, kendiside buna inanmıyordu Karşısında şamdanda yanan muma bakıyordu Kafası çok karışık ama net düşünebiliyordu Yüreğinde acı bir burukluk vardı Ancak ne kendini ne bir başkasını suçlamıyordu En önemlisi ne kimseye acımak ne de acınmak istiyordu



GECENİN SESSİZLİĞİNDE BİR MUM



Karanlık gecede zifir duyguları duvarla çarpıyordu Nefesi kesilip sessizce ağlıyordu Etrafına bakıp kendi nefretinden korkuyordu O kadar sakin ve durgundu ki, kendiside buna inanmıyordu Karşısında şamdanda yanan muma bakıyordu Kafası çok karışık ama net düşünebiliyordu Yüreğinde acı bir burukluk vardı Ancak ne kendini ne bir başkasını suçlamıyordu En önemlisi ne kimseye acımak ne de acınmak istiyordu

Odanın ortasında güzel bir masa hazırlamış ve masayı güllerle süslemiş, buzun içinde bir şampanya bekliyordu İki kişilik bir masaydı, ancak kendisinden başka kimse odanın içinde yok ve kendisinde sanki kimseyi beklemiyordu Odanın lambaları söndürmüş, mum ışığında bekliyordu Camların perdeleri yarı açıktı ve ay ışığı camdan içeriye vuruyordu Yarı saydam bir ışık odayı dolduruyordu Sessizlik her şeye ama her şeye hâkimdi ve kendisi bekliyordu

Pencerenin kenarından yavaşça masaya doğru birkaç adım attıktan sonra, masa da bekleyen boş bardaklara baktı

“Aşkım şampanyalarımızı dolduralım mı? “ dedikten sonra masaya doğru bir adım daha attı ve unutmuş bir şeyi hatırlar gibi, elini alına götürdü ve sözlerini kaldığı yerden devam etti

“Ah gülüm ben her zaman unutuyorum, sen içki içmiyordun değil mi? Ama başka şeyleri kullanıyorsun Bir şey olmaz, yine her zaman olduğu gibi tek başıma içerim Sen yoksun, bilemiyorum belki hiçbir zaman tam anlamıyla olmadın, olamadın da Belki de olmayacaksın Sanma ki ben, bunun neden veya nedenleri bu gece sorgulayacağım Hayır, ben bu konuları artık tartışmak istemiyorum Sadece içmek ve gecenin sonunda derin, huzurlu bir uyku uyumak istiyorum Belki hayatımızda ilktir ama ben bu gece kimseyi suçlamayacağım Sadece sensiz seninle içeceğim ve sen yoksun Sen içki içmiyorsun ama sigaraya hayır de diyemiyorsun Sana başka şeylerde bulmak isterdim Ama benden bazı şeyleri isteme, sanırım bu saatten sonra, buna hakkında yok”

Yavaşça masaya yaklaştı ve buzun içinde bekleyen şampanya şişesini çıkardı sadece kendi bardağını doldurdu ve tekrar şişeyi buzun içine koyduktan sonra, masanın üstünde duran sigarsından bir tana çıkardı ve sigarayı yaktıktan sonra tekrar camın kenarına doğru yürüdü ve yeniden konuşmaya başladı Parmaklarıyla masanın üstündeki sigara paketini gösterdi

“Bak masanın üstünde sigara duruyor Al yak bir tane, benden sigaranı yakmamı bekleme, senin sigaranı yakmak gibi bir çılgınlık yapmayacağım Buna gerek yok, zaten sende böyle bir nezaketi benden beklemiyorsun”

Elindeki bardaktan bir yudum şampanya içtikten sonra, sigaradan da bir nefes çekti Sigaranın dumanı camdan içeriye vuran ay ışığında parlıyordu Biraz bekledikten sonra yeniden konuşmaya başladı Sesi boğuk ama sözcükleri net olarak anlaşılıyordu

“Aşkım bu gece çok değişik bir gece olacak Bu gece şiir de yok, sana mısralar da yazmayacağım, bu gece sadece içeceğim İnan böyle daha iyi, sana da tavsiye ederim Belki sana tam olarak mantıklı gelmeye bilir Ama ben öyle daha iyi olacağını düşünüyorum Gerçeği benim ne düşündüğüm seni hiçbir zaman ilgilendirmemiştir Ama yine de düşünüyorum Her zaman ki gibi düşüncelerime katılmazsanız da, ben yine düşüncelerimi söyleyeceğim”

Camın kenarında hafifçe çömeldi ve camdan dışarı baktı, yarasalar uçuyorlardı ve dışarıda kurbağaların sesleri geliyordu Hafifçe camı yarı açtı, bahar havası içeriye girdi Bir yudum daha şampanyasından içtikten sonra, sigarasının dumanını dışarıya savurdu ve sırtını duvara dayadı Sakin ama giderek sesi boğazında düğümleniyordu

“Aşkım biliyor musun? Eskisi gibi şiirlerimde öyle canlılık ve yakıcılık yok Eskisi gibi derinden yazamıyorum Seni suçlamak gibi olmasın, ama sen duygularımı aldıktan sonra, bu duygusuzluk başladı şiirlerimde Eskisi gibi öyle yakıcı şiirler yazamıyorum Duygulardan daha çok teknik olarak yazıyorum Ama bilmem bilir misin? Şiir teknik bir iş değildir Sadece duygulardan ibarettir Gerçeği sen duyguları bildiğine inanmıyorum Hayır, yanlış anlama seni bu konuda suçlamıyorum En doğal hakkın, ben sadece şiirlerimi anlatmaya çalışıyorum ”

Elindeki bardağı yere bıraktı, içinde şampanya bitmiş hepsini içmişti, sigaradan da son bir nefes aldıktan sonra sigarasını bardağın içinde söndürdü ve tekrar konuşmaya başladı Geçmişi onu sorguluyordu, kendi geçmişiyle yüzleşiyordu Sözleri yakıcı değildi, ama yüreği yandığı her halinden belliydi Gururluydu kendine yedirmiyordu Ama geçmişin karşısında eziliyordu Kanatları koparılmış kuşlar gibi, olduğu yerde çırpınıyordu Tüyleri yolmuş yarasalar gibi, gün ışığına çıkmaktan korkuyordu Ancak kendisi de bildiği tek şey vardı Ne yaparsa yapsın, nereye giderse gitsin, geçmişi onunla gelecek ve her zaman geçmişiyle yüzleşeceği günü bekleyecekti

“Aşkım hatırlıyor musun? Bilmem okudun mu, -Geceye sordum Seni- şiirim Bana çok sordular, bu şiiri kimin için yazdığımı Ben sadece içimden geldiği gibi, yazdığımı söyledim Ama gerçek o değildi Ben o şiiri yazmadım Hepsini ama hepsini yaşadım Eğer kimin için, diye sende sorarsan, senin için, sana yazdım aşkım Gerçekti ve bu nedenle o kadar çok insan okudu O kadar çok ünlü oldu Ama özünde sana olan duygularım vardı Sana ihtiyacım vardı ve sen yoktun”

Camın kenarında, yarı saydam ışığın altından, olduğu yerde kalktı ve yavaşça masanın yanına geldi Şamdanda mum hale gizemliğini koruyordu Sigara paketinden bir sigara daha çıkardı ve yaktı Buzlukta bekleyen şişeyi çıkardı ve tekrar camın kenarına doğru geldi Bu sefer bardakla değil, şişeyle içmeye başladı

“Aşkım biliyor musun? Her zaman Seni Lygia kendimi de Vinicius gibi bir bağlantı kurmaya çalışmışım Ama ben Vinicius gibi, sevdiğim bayan için yapsam da, sen asla Lygia gibi yapamazsın… Ha sahi sen şimdi bu isimler nereden çıktı diyeceksin Ben sana onu da anlatayım, Roma’yı yakan İmparator Neron’u hatırlıyor musun? Belki hikâyesini duymuşsun Troia destanı yazarken, Patronius’a sormuş şiirimi nasıl buldun diye Patronius hiç çekinmeden, ateş ile ilgili yazdığın mısralar güzel olmamış” dedi İmparator şiiri yazarken gerçek bir ateşin karşısında olmadığı için, tam olarak duygulara hitap etmemiş diye düşünür ve önce küçük bir ateş yaktılar Ancak ateş kontrolden çıkınca, Roma şehri yandı Uzun hikâyedir Kafanı bununla şişirmek istemiyorum İşte Lygia imparatorun evinde hizmetçi, Vinicius da imparatorun akrabasıydı İmparatorun evinde tanıştılar Aralarında o kadar engeller vardı Ki imparatorun gücü dahi yetersiz kalıyordu birçok kez Ama pes etmediler… Ben pes etmiş değilim Sen beni hayatından tamamıyla silmişsin Bu gece sana içiyorum aşkım, daha birçok gece de sana içeceğim”

Herkesin aşkı mutluluk ve vuslatken, neden onun aşkı acılarla doludur diye düşünerek, pencereden uçan yarasalara baktı, kurbağa sesleri dinledi Elindeki şampanya şişesini yudumladı Sigara paketinden sigaralar yaktı O gece öyleydi Daha çok gecelerde öyle olacağı kendisinde iyi biliyordu

Derin ve kendine göre huzurlu bir uykuya daldı garip aşık


Mahsun YİĞİT

21052009