Öğrencinin Aşkı |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Öğrencinin AşkıÖğrencinin Aşkı Hikaye - Hikaye Örneği - Yaşamdan Hikayeler - Yalnızlık Hikayesi Fatma öğretmen tekrar köye dönmedi, Rüstem askerlik görevini yaptı, yüreğine sakladığı sevgisini hiç kimseye söylemeden yaşamına kaldığı yerden devam etti :BBJA: Öğrencinin aşkı Ankara terminalinden bindiği otobüs, gecenin karanlığına karışıp, uzun ince yolu kat edip, menziline varama çalışırken Fatma oturduğu koltuktan hafiften öne eğilim, yol kenarındaki ağaçların süratle gözünün önünden geçişini izlerken, yıllar önce ters istikamete ailesiyle birlikte gidişi gözlerinin önüne Kasabadan ayrıldıklarında henüz 12 yaşındaydı İlkokul 5’inci sınıfa geçmiş, memur olan babasının tayini Erzurum’a çıkmıştı Annesi çalışmadığı için tek memur maaşı ile geçinmek zorunda kalan babası tayinin beklemediği bir anda çıkmasına çok sinirlenmiş, bu tayin babası ile annesinin kavga etmesine neden olmuştu Fatma bu kavganın ne anlama geldiğini bir türlü o yaşlarda anlamıyor, anne ve babası arasındaki ağız kavgasına dayanamayıp, ağlıyordu Fatma’nın gözlerinin önüne geldi, evlerindeki o karmaşa Şimdi hak veriyordu, babasına Şefaatli’den kalkıp, Erzurum’a taşınmak için babasının maaşı yetmiyor, yapılan hesaplar bir türlü tutmuyordu Öğretmen olan babası, tanıdıklarından borç para bulup, Erzurum’a gidebilmişlerdi Daha sonra da bu aldığı borç parayı ödeyebilmek için sıkıntılı günler yaşamışlardı Babası Fatma’yı zor olmasına rağmen Üniversiteyi okutabilmişti Babası başka bir meslek edinmesi için çok çalışmıştı ama Fatma tercih hakkını kullanıp, Edebiyat Fakültesi’ne girmiş ve mezun olmuştu Mezun olduktan sonra iki yıl bekleyip, Milli Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavları kazanıp, öğretmenlik mesleğine giriş yapmış, ilk tayin yeri de Babasının görev yaptığı Şefaatli İlçesi olmuştu Fatma’nın düşüncelerine noktayı, otobüsün Yerköy kavşağında durup, yolcuların bir bölümünü indirmesi koydu Şoför, ‘’İhtiyacı olan varsa gidersin, benzin alacağım’’ uyarısıyla yerinden kalkan Fatma, otobüsten indi, benzin istasyonunun yanında bulunan markete girip, bisküvi ve kolonya alıp çıktı Kolonyadan bir miktar eline boşaltıp, yüzene, alnına sürdü Yerine geçti, kısa bir süre sonra şoför de binip, ‘’Yanında gelmeyen var mı?’’ diye sorup, ses çıkmayınca yoluna devam etti Yaklaşık 30 dakikalık bir yolculuk sonrasında Şefaatli İlçesi’ne geldi Otobüsten indi Çocukluğunda bıraktığı İlçe çok değişmişti Kendisini babasının arkadaşı Mustafa amca karşıladı Götürüp öğretmen evine yerleştirdi Fatma, sabahın ilk saatlerinde uyanıp, kahvaltısını yaptı, İlçede kısa bir tur yapıp, Ziraat Bankası’ndan bir miktar para çekip, Kaymakamlık binasının yolunu tuttu Küçük bir İlçe ve çocukluk yıllarının bir bölümünün geçtiği için fazla yabancılık çekmedi Kaymakamlığı kolayca bulup, içeriye girdi, ikinci kattaki Milli Eğitim Müdürü'’ün kapısı çaldı Evraklarını verdi, işlemlerini yaptırdı Görev yeri olan köye gitmek üzere yazılı belgesini aldı Kaymakamlıktan dışarıya çıkarken Mustafa amca ile karşılaştı Birlikte önce öğretmen evine daha sonra da görev yeri olan köyün dolmuş durağına gittiler Fatma, minibüse binip, köy yoluna doğru yöneldiklerinde hem heyecanlandı, hem de kendisinin nelerin beklediğini düşünmeye başladı Minibüs şoförü köyün içerisine girip, sarı renkli, tek katlı, duvarlarının bir bölümünün boyası dökülmüş binanın avlu kapısının önünde durdu, arkasına dönüp, ‘’Hoca hanım, okul burası Yan tarafında da kalacağınız yer var Siz gidip yerleşin, ben muhtara söylerim’’ diye uyardı Fatma elindeki bavulu ile birlikte minibüsten indi, bir taraftan okulun dış cephesini incelerken, bir taraftan da ağır adımlarla öğretmen lojmanına doğru ilerlemeye başladı Tam bu sırada henüz 18-19 yaşlarında bir genç karşısına dikildi, ‘’Siz yeni öğretmenimizsiniz herhal’’ dedi Fatma öğretmen, kafasını sallayarak ‘’Evet’’ karşılığını verdi Genç, kendisinin muhtarın oğlu olduğunu söyleyip, kendisini tanıtmaya başladı: -Adım Rüstem öğretmenim -Memnun oldum Rüstem, bende Fatma öğretmen -Verin bavulunuzu ben taşıyayım -Zahmet etmeyin ben taşırım -Olur mu öğretmenim, verin ben taşırım Rüstem bavulu aldı, önden lojmana girip, Fatma’ya lojmanın içerisini göstererek, lojmanın iç kısmını anlatmaya başladı: -İşte burası salon, burası yatak odası, mutfak, tuvalet ise çıkınca hemen yanda -Tamam ben gerisini hallederim -Olmaz öğretmenim, ihtiyacınızı karşılamak üzere ben buradayım, siz yerleşin, bizim evimiz hemen ilerde, birazdan annemde gelecek -Sizden iki ricam olacak! -Söyleyin öğretmenim! -Birincisi bana öğretmenim demeyin, ismim Fatma, Fatma öğretmen diyebilirsiniz, ikincisi izin verirseniz ben yorgunum, biraz dinlenmem ve yerleşmem gerek, annende sonra gelsin, anlaştık mı? -Tamam öğretmenim de! -Tamamı ne? -Ben size nasıl Fatma Öğretmen diyeyim ki? -Bayağı diyeceksin -Diyemem, herkes bana güler -Neden? -Okul dışında derim ama ya okulda -Nasıl yani, sen öğrenci misin? -Evet öğrenciyim, bir türlü bitiremedim, kısmetse bu yıl bitireceğim -Kaç yaşındasın? -19 yaşımı bitirdim -Bu yaşa kadar ilkokulda kalınır mı? -Ne yapayım, köylük yer burası, babam okulu bitirememiş, askerden sonra diploma aldı -Neyse, şimdi git sonra konuşuruz Rüstem evden ayrıldı, Fatma’yı da kara bir düşünce aldı Kendi kendine ‘’Ya tüm öğrenciler böyleyse, ne yaparım ben kazık kadar adamlarla, kızlarla’’ diye hayıflandı Sonra eşyalarını yerleştirip, uzandı Kapının çalmasıyla yerinden fırlayıp, kapıyı açtı, Rüstem, annesiyle birlikte kapıda göründü Rüstem, ‘’Anamla birlikte size yemek getirdik’’ diyerek atıldı -Zahmet etmişsiniz, buyurun içeri -Yok biz girmeyelim, yarın okulda görüşürüz -Peki teşekkür ederim Rüstem ile annesi yemek d6olu kapları verip, lojmanın önünden ayrılırken, Fatma’nın gözü Rüstem’e takıldı Arkasından bir kez daha baktı, kendi kendine gülümseyip, içeriye girdi Zira, Rüstem’in daha önce saçları dağınık, üzerinde eski bir ceket, ayağında lastik ayakkabı vardı, şimdi saçlar taranmış, parlamış, üzerine bedeni biraz büyük bir takım elbise giymiş, kravat takmış, iskarpin ayakkabılar giymişti Fatma öğretmen köydeki ilk günlerini gariplikler ve bol iltifatlı geçirdi En büyük yardımcısı ve destekçisi de hep Rüstem oldu Rüstem oldukça duygulu ve uysal bir gençti Fatma öğretmenin bir dediğini iki etmiyor, derslerine çalışıyor, her yazılıda ve sözlüden en yüksek notu alıyordu Sene sonu yaklaşmış, Fatma öğretmen her öğrenciye bir ev ödevi vermiş, ‘’Takıldığınız bir şey olursa gelip bana sorun, ben yardımcı olurum’’ diye de öğrencilerini uyarmıştı Rüstem, ev ödevini yaparken, takıldığı bir konuyu danışmak üzere gece Fatma öğretmenin evine gitmek üzere ayrıldı Fatma öğretmenin tam kapısının önüne geldiğinde, kulağına içerden Fatma öğretmenin söylediği şarkının yankıları gelmeye başladı, ‘’Seviyorum seni deliler gibi/ terk edip gitme ne olursun beni’’ diye devam eden şarkıya kendisini kaptıran Rüstem, kapıyı çalmaktan vazgeçip, pencerenin yarı kıvrık olan bölümünden içeriye baktı, yerde serili minderlerin üzerinde Fatma öğretmeni görünce, içinden bir ılık su akıverdi Fatma öğretmen minderin üzerine uzanmış, üzerine giydiği geceliğinin eteği kıvrılmış, bacakları dışarıda kalmıştı Bu görüntü Rüstem’in aklını başından aldı, bir süre baktı Sonra arkasına bile bakmadan evlerinin yolunu tuttu Rüstem ev ödevini unutmuş, aklı hep Fatma öğretmende kalmıştı Düşüncesinden Fatma öğretmenin o halini atmak istiyor ama bir türlü atamıyordu Daha sonraki günlerde Rüstem’in Fatma Öğretmene olan ilgisi giderek arttı Görmediği an kendisini çok kötü hissediyor, sürekli Fatma Öğretmenin kapısının önünde geziniyordu Yıl sonu geldi, Rüstem yıllardır bitiremediği okuldan mezun oldu Diplomasını aldığı gün de Askerlik yoklaması geldi Rüstem, 6 aya kalmaz askere gidecekti Fatma öğretmen yaz tatili için köyden ayrılacaktı Anne ve babasına gitti, ‘’Fatma öğretmeni bana isteyin’’ talimatını verdi Anne ve babası çok şaşırdı, ‘’Olur mu oğlum, o senin öğretmenin’’ diye karşı çıktı Rüstem, ‘’Artık öğretmenim değil, ben mezun oldum, eğer Fatma öğretmeni istemezseniz, intihar ederim’’ diyerek anne-babasını tehdit etti Rüstem’in anne ve babası çaresiz, Ankara’ya gitmek üzere hazırlık yapan Fatma öğretmenin kapısını çaldı Durumu izah ettiler Fatma, gülümseyerek ‘’Anlamıştım ama elimden bir şey gelmezdi Eğer buna engel olmaya kalkışsaydım, yine başarısız olacaktı, aslında suç benim, umut verdim tavırlarımla’’ kafasından kurgu yaptı Sonra Rüstem’in anne ve babasına, ‘’Bakın’’ dedi, ‘’Ben 26 yaşındayım, oğlunuz 20 yaşında, ben öğretmenim, o henüz yeni okulu bitirdi, bu sizce mümkün mü? Normal mi?’’ diye sordu Rüstem’in babası boynunu büktü, ‘’Biliyoruz öğretmen hanım, normal değil ama deli oğlan, gönlünü kaptırmış, zaten askere gidecek, bize yok de ama Rüstem’e yok deme Yarın sabah gideceksin, o da askere gidecek, unutur’’ dediler Fatma öğretmen, ‘’Peki’’ dedi, ‘’Evet demiyorum, sabah minibüsle yola çıkacağım, aileme danışacağımı söyleyin, bana sorarsa bende öyle söylerim’’ Rüstem’in anne ve babası eve gittiler, durumu anlattılar, ‘’Ailesine soracak, bizde gidip, yüksük takacağız Onun da gönlü sendeymiş’’ diyerek, ikna ettiler Rüstem, sabah erkenden kalkıp, bayramlıklarını giydi, Fatma öğretmeni minibüse bindirip, gönderdi Arkasından bir kova su döktü Fatma öğretmen gitti, Rüstem asker oldu Fatma öğretmen tekrar köye dönmedi, Rüstem askerlik görevini yaptı, yüreğine sakladığı sevgisini hiç kimseye söylemeden yaşamına kaldığı yerden devam etti 27122005 - Yozgat |
|