Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eri, hüseyin, saka

Saka Eri Hüseyin

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Saka Eri Hüseyin




SAKA ERİ HÜSEYİN

TAK! Bir topuk selâmı, cılız

HAYRABOLULU HÜSEYİN EMRET KUMANDANIM!

Hüseyin oğlum, kaç yaşındasın? diye sordu kumandan Karşısında hazrola geçmiş kibrit çöpünden hallice, çipil gözlü delikanlıya Delikanlı dediysek de, asker kaputunun içinde ha var ha yok gibiydi Henüz bıyıkları bile bitmemiş, parlak yüzlü bir oğlancıktı aslında Hüseyin, Hayrabolulu Hüseyin

Onüçümden ay aldım kumandanım

Küçüksün!

Ama kuma

Çocuksun!

Ama kumanda

Sana silah emanet edemem Seni cepheye süremem

Hüseyin, ağlamaklı oldu

Lakin mühim bir vazife verebilirim Seni Saka Eri yaptım Hüseyin Bu bölüğün su ihtiyacını sen karşılayacaksın Sana bir de katır verecekler Eratı susuz koma Koma ki; koşacak, hendek aşacak, fişenk atacak hâli dermanı kesilmesin

TAK! Bir topuk selâmı, cılız

Emredersin kumandanım!

Kendisine silah emanet edilmeyen Hüseyin, alacakaranlıkta katırını alır yola çıkardı En yakın köye varır, tahta damacanalarını su doldurur ve akşam karanlığında bölüğe taşırdı Görevini hiç aksatmazdı Aman erat susuzluktan yanıyordur şimdi der, hiçbir yerde oyalanmazdı

İkinci Anafartalar taarruzundan sonra, Devlet-i Âlinin ordusu Anafarta Ovasına ve tepelere yerleşmişti Bu birlikler, kendilerine göre siperler kazıyorlar ve zaman zaman da İngilizlerin kısmî taarruzları karşısında, direnemeyip bu siperleri düşmana kaptırıyorlardı

İşte böyle bir günün arifesinde Saka Hüseyin, sabahın alacakaranlığında katırı ile yola çıktı Bigali Köyü�ne gidip, kuyulardan su çekecek, akşam karanlığında da, geri dönecekti

Bir kaç saat sonra köye vardı Kuyuyu bulup, damacanalarını silme doldurdu Kuyunun başında bir miktar oyalanıp, günün batmasını bekledi Hava alacalandı Gün batmak üzereydi Saka Hüseyin yola çıkmadan önce, her zaman yaptığı gibi katırının kulağına eğilerek:

Deh! Büyük Anafarta Köyünün üstünden, Otuzbeşinci Piyade Alayının bulunduğu siperlere! Katır gide gele bu yolu iyice bellemişti Emri alır almaz yola koyuldu Katır önde Hüseyin arkada yola çıktılar

Hüseyin elinde bir değnek taşa çalıya çaktıra çaktıra giderken, bir de türkü tutturmuş:

Çeşmeye varmadın mı

Gül koydum almadın mı

Ben sevdadan ölüyom

Sen sevdalanmadın mı?

Rina rina yarim

Rina, rina

Hava iyice karardığında Hüseyin, alayın yakınlarına varmıştı Varmıştı ama, o gün iş de iyice kızışmıştı İngiliz topçusu, nefes aldırmadan siperlere bomba yağdırıyordu Güllenin merminin sayısı belli değil Saka Hüseyin siperlere yaklaşmanın imkânı olmadığını anlayınca katırıyla birlikte bir çukur bulup sindi Saatler sonra bataryalar durdu Makineli tüfeklerin tarrakası sustu Ses, duman, gümbürtü kıyamet kesildi

Hüseyin çukurdan çıkıp katırı dehledi Katır önde, o arkada, yollarına devam ettiler Bölük su bekler diye iç geçirdi Üstelik yaralılar da vardır şimdi Onlar iki kere su bekler

Ansızın bir ses karanlıkta kükredi Hüseyin bu garip kelâmın ne olduğunu anlamadı ama, hiddetinden ve şiddetinden dur anl***** geldiğini anladı Durdu Birden iki yanında iki karaltı belirdi Yine hiç duymadığı bir lisan ile bağırmaktaydılar Saka Hüseyin vaziyeti farketti Siperler el değiştirmişti Burası artık Otuzbeşinci Piyade Alayının değil, bilmem kaçıncı düşman alayınındı Auckland Taburu�nun Anzak devriyelerine yakalanmıştı

Saka Hüseyini aldılar, katırı da arkasından çeke çeke kumandanlarının karşısına çıkardılar Hüseyin önceleri çok korktuysa da, hissettirmedi Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, ellerini kollarını sallıyor ve katırın üzerindeki su damacanalarını gösteriyordu

İngiliz kumandan Hüseyinin bu tuhaf neşesine bir anlam veremedi Tercüman bulunsun diye emretti Buldular

Kimsin?

Otuz Beşinci Piyade Alayı İkinci Bölükten Saka Eri Hayrabolulu Hüseyin, emret gavur kumandanı

Burada ne işin var?

Bu su damacanalarını kumandanım gönderdi Git dedi Yaralıları vardır Su bizim tarafta kaldı gelip alamazlar, sevaptır Eğer suyun zehirli olduğundan şüphe ederlerse de gözlerinin önünde bir tas iç

Anzak teğmen kıpkırmızı kesildi Bütün gün başlarına gülle yağdırdığı, taş üstünde taş, gövde üstünde baş kalmasın diye yapmadığını bırakmadığı insanlar, nasıl bu kadar iyi olabiliyorlardı Bu akıl alacak iş miydi? Gözleri doldu İlk iş Hüseyini tutup yanaklarından öpmek oldu Oturtup biraz dinlendirdiler Sonra suları katırdan indirip yerine paket paket sarma tütünü, çikolata, et konserve artık ellerinde ne varsa erzak, yığma yaptılar

Haydi, good bye, good bye, yallah!

Saka Hüseyin, gecenin karanlığında siperden sipere atlaya zıplaya alayının mıntıkasına vardı Başından geçenleri bir bir anlattı Gerçi Mehmetçik, domuz etidir diye ete konserveye dokunmadı ama diğer kumanya pek makbule geçti Kumandanı Hüseyini tebrik etti, alnından buseledi Harp sonunda göğsünde nişanını hazır bil diye de muştuladı O gece sessiz geçti Saka Hüseyin, çehresine sabitlenmiş bir tebessümle yıldızları saya saya uyudu Sair erat, yaralarını sardı, şehitlerine dualar etti ve Hüseyinin cinliğini anlatıp anlatıp gülüştü O gün de cephede işte böyle geçti

(Hüseyin Emiroğlu'ndan alıntı)


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.