![]() |
Balkayalar Efsanesi (Hakkari) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Balkayalar Efsanesi (Hakkari)![]() Balkayalar Efsanesi Yöre: Hakkari Çiyayê Govendê, Balkayalar ya da gerçek adıyla Jüliya Dağı'nın Efsanesi; Bulutların ve sisin dostu, gökyüzünün komşusu ![]() 2006-01-25 22:07:59 Bahar hep vakitsiz gelir ![]() ![]() ![]() Sessiz ve güzel, süslü rengarenk ![]() Ulaşılmaz, ama çok tanıdık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bazen insanlaşır Cudi, Nuh olur, bazen Xecê û Siyamend Sipanlaşır ![]() Biz duymamış ya da öğrenmemiş olsak da her dağın kendi bağrında dönüp duran bu masal ve efsanelerinden biri de benim anlatacağım Juliya Dağı'nın Efsanesi'dir ![]() ![]() Juliya Dağı Şemdinli'nin Derecik Beldesi'nde Baklayalar ya da Çiyayê Govendê adıyla tanınır ![]() Dağın tepesi bir kral tacı gibi kayalarla çevrilidir ![]() ![]() Yine, bal peteğini çağrıştıran bir başka görüntüsünden dolayı Bal kayalar ismi de yakıştırılır ![]() ![]() Niçin Juliya ? Juliya nedir ya da kimdir? Bu soruların cevaplarını içinde taşıyan efsane ilden dile, kulaktan kulağa günümüze kadar gelmiştir ![]() Eski tarihlerde Govend Dağı'nın gölgesinde, görkemli bir saray yükseliyordu ![]() ![]() Mir, yılların yorgunluğuyla takatsız kalmış, yüzünde bu yorgunluğun izlerini taşıyordu ![]() ![]() ![]() Mirin tek oğlunun adı Mirg idi ![]() ![]() Bir gün oğlunu yanına çağırttı ve ona: -"Sevgili oğlum! biliyorsun sen benim canım ciğerimsin"dedi, durakladı, yanağını hafifçe okşadı, bir süre çevresini düşünceli gözlerle süzdü ![]() Konuşmasına devam etti: -"Görüyorsun, artık yaşlandım ![]() ![]() ![]() ![]() Bu konuşmalar karşısında Mirg şaşırdı, aceleci bir konuşmayla: -"Allah uzun ömür versin baba ![]() emrindeyim, her ne isteğin varsa eksiksiz yerine getiririm"dedi ![]() Hafif bir gülümseme Mir'in yüzünü aydınlattı, sevincini gizlemek istese de gözlerindeki pırıltı kaybolmadı ![]() -"Yaşın 20'ye yaklaştı ![]() ![]() ![]() ![]() Mirg bu konuşmalar karşısında utandı, babasıyla göz göze gelmemek için başını eğdi ![]() ![]() -"Sen herkesten daha iyi bilir, daha iyi görürüsün, söylediklerini yerine getirmek için kayıtsız ve şartsızım" Mir tahtından inip Mirg'i kucakladı ![]() ![]() -"İhtiyar babanı, onurlandırdın, mutlu ettin, yüreğim, kafesine sığmıyor artık ![]() ![]() ![]() ![]() Mirg, babasının odasından karışık duygularla dışarı çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan babasının ihtiyarlamış olması onu üzüyor, sevincine gem vuruyordu ![]() düşünüyordu ![]() Birkaç gün sonra mirin oğlu koynunda mirin fermanı, yanında birkaç süvariyle, babasının arzusunu yerine getirmek için yola koyuldu ![]() Dört nala sürdü atını ![]() Mirg yüksek dağları, derin vadileri, geniş ovaları aştı; tehlikeli uçurumlardan, coşkun nehirlerinden geçti ![]() ![]() ![]() ![]() Mirg üzgün, kırgın aylar ve yıllar boyu gezip durdu Köy, kasaba, zoma ne kadar yer arsa altını üstüne getirdi, yine de şans yüzüne bir türlü gülmedi ![]() ![]() Böylelikle iki yıl iki ay geçti, mirin oğlu çaresiz atını baba ocağına doğru sürdü ![]() Mirin oğlu vatanına yaklaştıkça yüreğindeki boşluk büyüyor, düşünceleri beynini kemiriyordu ![]() ![]() ![]() Oysa şimdi serin bir rüzgar bile yüzüne esmiyordu Babasının "Yalnız ölüm dermansızdır" sözü aklına geliyordu; eskiden inandığı bu sözün şimdi yalan olduğunu düşünüyordu ![]() ![]() Bu düşüncelerle vatanına doğru bir sıra dağı daha aştı, üç dört saatlik ya da fazlasıyla yarım günlük bir yolu kalmışken uzakta bir köy gördü, şaşırdı ![]() ![]() Evlerden birine yaklaştı, ömründe ilk defa bu kadar fakir bir ev görüyordu ![]() ![]() Kamburu çıkmış bir ihtiyar, bastonuna dayanarak Mirg'e doğru yürüyüp eliyle selam verdi: -"Hoş geldin mirin oğlu, iki gözüm üstüne buyur otur, bir ayran iç susuzluğun geçsin ![]() Mirg atının yularını kendine doğru çekip durdurdu, ihtiyarın yanında atından indi, tokalaştılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşünceliydi, gözleri uzaklarda bir şeyler arıyordu Bir sesle irkildi, -"Buyur ayranını iç" Mirg başını bu tatlı yumuşak, titrek sesin sahibine doğru çevirdi ![]() ![]() ![]() Karşısında emsalsiz bir güzellik duruyordu ![]() Pürüzsüz ay parlaklığında bir yüzün ortasında elmasi gözler, insanın yüreğine oturan bakışlar, hafif aralık dudakların arasında parlayan mercani dişler, zülüfler, omuzların üzerinden göğüslerine inen örükler ![]() ![]() ![]() -"Buyurun ![]() Bu utangaç ses Mirg'in tüm bedenin titretti ![]() -"Kimsin sen, adın nedir?" Mirg'e bakmadan alçak bir sesle karşılık verdi kız: -"Ben Juliya'yım ![]() Hızlı adımlarla uzaklaştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Juliya'yı arayan gözleri evin kapısında çakılı kaldı, atı yürüdü ![]() ![]() ![]() İki yılı aşkındır gülmeyi unutan mirin oğlu, şimdi kanatlanmış bulutlar üzerinde uçuyordu, keyiften dudakları birbirine değmiyor sürekli gülüyordu ![]() Kendi kendine "Bu ne iştir tüm dünyada arayıp bulamadığım gönlümün sultanı gözlerinin önündeymiş ![]() Kuşkusuz mirin oğlu ilk görüşte Juliya'ya aşık olmuştu ![]() ![]() Ya aşk sınır tanır mıydı? Hayır, Mir kendinden emindi, babasını da tanıyordu ![]() ![]() Juliya ile Mirg'in yavaş yavaş örülüyordu ![]() ![]() ![]() Bir kaç gün sonra Juliya'yı istemek için yollara düşecekti ![]() Juliya'nın Mir gelini olacağı kısa zamanda her tarafa yayıldı ![]() ![]() ![]() Mir güçlüydü ve onun karşısında duracak kimsede yoktu ![]() Mirin sarayında sevinç eğlenceye dönüşmüş, İhtiyarın evi sessizliğe bürünmüştü ![]() ![]() ![]() Bir tarafta coşku, bir tarafta çaresizlikti ![]() Feleğin çarkı birilerinin arzusunu birilerinin başına bela etmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Juliya evlerinin aşağısındaki bir Bıttım (Kezkan) ağacının altında tek başına oturmuştu ![]() ![]() Üzerindeki elbise kasvetli bir hava gibi nazik bedenini sarıp sarmalıyordu ![]() ![]() Bu dört kayalığın üstü her daim karla kaplı ve şu anki gibi sisler içinde olurdu; zaman zaman kısa yağmurlar görülür, kaybolurdu ![]() Juliya kocaman açılmış gözleriyle baktığı bu manzarayı aslında görmüyor, yüreğinde hissediyordu ![]() Tüm çocukluğu buralarda geçmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Coşkun ve deli Besya Çayı'nın kenarında çeşitli oyunlar oynuyorlardı ![]() ![]() ![]() Sularının sesi, makamsız bir türkü gibi kulaklarını tırmalardı ![]() O acı olaydan sonra diğer kardeşleriyle beraber suları, kendi yüreği gibi saf ve temiz olan Avaşin Çayı'na giderlerdi ![]() ![]() Çabuk büyüyordu; en hırçın atlara biniyor, sanki kanat takmış gibi atları adeta uçuyordu ![]() ![]() Deli çayın homurtusu dışında her şey gönlüne göreydi ![]() ![]() Berivanların en hızlısı en güzeliydi ![]() Evde ve ev dışında kimse ondan rahatsız olmazdı; kimse onun ağzından soğuk bir söz işitmemişti ![]() ![]() Herkesin ondan hoşnut olduğu güzel ve alımlı bir genç kızdı ![]() ![]() ![]() Bu yüzden onu meleklere benzetirlerdi ![]() Fakat bu gün kendisini derin ve dar bir kuyunun içinde görüyordu ![]() ![]() ![]() Bağırıyor, yaralı bir kuş gibi çırpınıyor, havar diliyordu ![]() Fakat havarına kimse gelmiyordu ![]() ![]() ipe uzatıp çekti ![]() ![]() -"Juliya Juliya ![]() ![]() ![]() Annesinin sesiyle irkildi ![]() ![]() ![]() ![]() Yürekten bir sesle: -"Akşam oldu kızım ![]() ![]() Juliya annesinin elini tuttu, ovuşturup biraz sıktı ![]() ![]() ![]() ![]() -"Anne, derdimin dermanı yok, yok" Annenin yüzü kızardı; kuzusu, ciğeri yüreğinin tatlısı derin acıların girdabında savruluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlar ne karanlık günlerdi böyle? Bu ne karmaşaydı ![]() Başlarında dönüp duran bu ne kadersizlikti ![]() ![]() ![]() ![]() -"Sabret güzel kızım, yalnız ölümün çaresi yoktur ![]() ![]() Juliya annesinin yaşlı gözlerine baktı, ağlamaklıydı, boğazına düğümlenen hıçkırıkların titrettiği sesiyle ![]() -"Yürekteki acı insanı öldürmez ama ölümden beter yapar ![]() Anne kızını kucakladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Son gece Juliya tek başınaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Juliya sabaha kadar ağladı, kendi kendine ağıtlar yaktı, söylediği her söz evdekilerin yüreğinde yangınlar yakıyordu ![]() Juliya inliyordu: "Ben Juliya'yım Juliya! Derdim var dermansız, dünya ne amansız ![]() ![]() ![]() Gözlerim kan çanağı, ışıksız ![]() ![]() ![]() Ben Juliya'yım ! Garibanların Juliya'sı ![]() ![]() ![]() Nasıl olurum ![]() ![]() istemem ben mir oğlunu Havar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Annesi, kardeşleri, babası derin bir çaresizlik içinde söylenen her sözün kalplerine bir mızrak gibi saplanmasına kayıtsız kalmak zorundaydılar ![]() "Mirg kulak ver sesime! Niçin böyle umursamazsın, yüreğim seninle değil, Karalar çalma kaderime ![]() Tanrım Tanrım, reva mıdır bu baht bana! Kalbim çürüyor, yana yana Sen bari yüzün dön bana ![]() ![]() ![]() Juliya karanlık ve uzun gece boyunca devam eden yakarışları sabah ezanına kadar devam etti ![]() ![]() Mirin konağında coşkulu bir eğlence vardı, uzak yakın tüm akraba ve tanıdıklar toplanmıştı ![]() ![]() Üç adım ileri, üç adım geri; düz kır, omuz salla ![]() ![]() Juliyay'yı almaya giden düğün alayındakiler mirin konağından yükselen bu türküleri ihtiyarın evine varan kadar duyabildiler ![]() Juliya babasının elini öptü, annesini, kardeşlerini kucakladı, sarıldılar, kimse kimsenin gözlerine bakamadı, tek kelime konuşmadılar, yüzü örtülünce Juliya'nın, sessiz gözyaşları bir pınar gibi akmaya başladı ![]() Onu bir ata bindirdiler, iki yanında iki kadın yürüdü ![]() ![]() ![]() Üç gün üç gece aç ve susuz sürekli ağlamaktan gözyaşları kurumuş, kan ağlıyordu ![]() Bu dünyada sırtını dayayacağı kimsesi kalmamıştı, bir dostu sırdaşı yoktu ![]() ![]() çınladı: "Allah her derdin bir dermanını da verir ![]() ![]() Atının yularını bıraktı; ellerini yukarı kaldırıp Havarını bir kez daha Allah'a ulaştırmak istedi: "Allah'ım, artık sığınağım ve korunağım kalmadı, gücüm tükendi ![]() ![]() Juliya'nın havarı o kadar yürekten ve samimiydi ki, en katı yürekler bile etkilenirdi ![]() "Büyük Allah'ım, sendedir iyilik ve çare Yollarım kapandı, kaldım biçare Son ümidim sende, Herkesi taş yap, yekpare ![]() ![]() Juliya, atının sırtında bu dileğini bitirdiği anda tüm yaşayanlar cansız taşlara dönüştüler ![]() ![]() Böylelikle efsane de bitmiş oldu ![]() Juliya Dağı, Çiyayê govendê, Mîrg ve Juliya'nın hikayesi, ard arda dizili düğün halayı, ard arda dizili bu taşlar ![]() ![]() ![]() Efsane ya da masal; doğrudur, değildir, bilmiyoruz tabi ki; ama durup düşündüğümüzde günümüze kadar dilden dile, kulaktan kulağa söylenerek gelen bu söylence dağa bir ayrıcalık bir kutsallık vermiştir ![]() Vesta Kültür ve Edebiyat dergisinden çeviri: Emin Sarı - Şemdinli |
![]() |
![]() |
|