İnsanlığın Yüzkarası = ÖJENİZM |
04-13-2012 | #1 |
tersinim
|
İnsanlığın Yüzkarası = ÖJENİZMÖjenizm genelde teori ya da inançların temel felsefelerine uygun olarak yorumlanıp tarif edilmiştir Kimilerine göre öjenizm bir tür ya da ırkı düzeltme bilimidir Kimilerine göre olumsuz karakterleri pasif ya da aktif yöntemlerle yok etmeye dayalı bilimsel ırkçılıktır Bazıları öjenizmi insanların kalıtımsal değerlerini kıstas alıp, buna göre sınıflandırma yapan düşünce sistemi olarak tarif eder Kimilerine göre öjenizm insanların biyolojik Islahıdır Bir Hitler taraftarına göre öjenizm ortaya konan seçkincilik uygulamasıdır Hitler'in üstün Alman ırkı yaratma çabaları ile ojenizmin bu eğilimleri aynı tarihlere denk gelir Sonuçta öjenizmi şöyle tarif edebiliriz Öjenizm toplumlarda sağlıklı öğelerinin çoğaltılması, sağlıksız öğelerin elenip azaltılması, böylelikle insan soyunun geliştirilmesini amaçlayan bir teori ve bu teorinin eyleme geçmiş halidir Öjenizm biyolojik materyalizm ve sosyal darwinizmin de temellerini oluşturur Öjenizmin tarihçesi: Öjenik kavramının ve uygulanmasının ortaya konulması eski Yunan filozoflarından Eflatun'a kadar uzanır Nitekim doğumların devlet tarafından kontrol edilmesi gerekliliğini öne süren ve uygulamaya konulmasında büyük rol oynayan Eflatun’dur Eski Yunanlılardan Spartalıların yeni doğan çocukları gelişkin, zayıf diye ayırdıkları, gelişkin zannedilenlerin yaşamasına izin verdikleri, diğerlerini öldürdükleri bilinmektedir Eski yunanlılardan sonra unutulmaya yüz tutan öjenist görüşü Charles Darwinin evrim teorisiyle tekrar gündeme getirip canlandırdığı görülür Charles Darwin ortaya koyduğu evrim teorisiyle canlıların doğal seleksiyon adını verdiği bir mekanizmayla güçlü canlıların güçsüzleri yaşam sahnesinden sildiği, bu yolla daha güçlü canlıların ortaya çıktığı, bununda evrimleşmeye neden olduğunu varsaydığından öjenik kavramının daha güçlü bir şekilde bir kez daha ortaya atılmasına ve uygulamaya konulmasına neden olmuştur diyebilmekteyiz Haeckel ve öjenizm: Haeckel evrim teorisinin en güçlü taraftar ve savunucularından biridir Nitekim Darwin canlıların evrimine kanıt olarak Lamarck’ın öngörüleriyle birlikte Haeckel’in embriyo çizimlerinden yaralanmış ve bunları kanıt olarak kullanmıştır Haeckel evrim teorisini ve öngördüğü mekanizmaları yürekten inanıyordu Toplumlardaki zayıf bireylerin ayıklanması yoluyla daha güçlü toplumların oluşturulabileceği görüşündeydi ve bu görüşünü açık şekilde ifade etmekteydi Bu nedenle Ernst Haeckel Alman öjenizminin kurucusu sayılır Haeckel, Wonders of Life adlı kitabında: -Sakat doğan bebeklerin hiç vakit yitirilmeden öldürülmesini istemiş ve bu bebeklerin henüz bir bilince sahip olmadıklarını ileri sürerek bunun bir cinayet sayılmayacağını iddia etmiştir Haeckel sadece sakat doğan bebeklerin değil, toplumun sözde evrimine engel olan tüm hasta ve sakat insanların evrimin temel yasası (doğal seleksiyon) gereğince ayıklanmasını istemiştir Haeckel hastaların tedavi edilmesine karşı çıkmış, bu tedavinin doğal seleksiyonu engellediğini ileri sürerek şöyle yazmıştır: -İyileşmesi mümkün olmayan yüz binlerce hasta, örneğin akıl hastaları, cüzamlılar, kanser hastaları yapay olarak hayatta tutulmakta ama bu kendilerine veya toplumun geneline hiçbir yarar getirmemektedir Bu kötülükten kurtulabilmek için, yetkili bir komisyonun kararı ve gözlemiyle hastalara hızlı ve etkili bir zehir verilmelidir Haeckel ve zamanımızda da yaşayan taraftarları topluma yararsız, yararsız oldukları kadarda zarar verdikleri inanılan bu tür insanların herhangi bir yolla ve en kısa zamanda elemine edilmelerini istemektedir ama bunun sınırının ne olduğunu belirtmemektedirler Örneğin uzun yıllar milletine, devletine hizmet etmiş sonunda emekli olup bir kenara çekilmiş insanlar (örneğin Haeckel ve taraftarları) ne olacaktır? Onlarda ısrarla savundukları ve uygulanmasını istedikleri evrim kurallarının uygulanma sırası kendilerine geldiğinde kaderlerine razı olacaklar mıdır? Hiç zannetmiyoruz Kendilerine ve yakınlarına evrim kurallarının uygulanmasından ayrı tutacakları, her yolu ve yöntemi deneyerek uygulanmayı engel olmaya çalışacakları, başları ağrısa en iyi doktorlara koşacakları, en iyi ilaçları kullanacakları, dertlerine çare aramaya çalışacakları kesindir Çünkü o tür insanların nefisleri ön plandadır, bu nedenle canları çok tatlıdır Devamı var |
Cevap : İnsanlığın Yüzkarası = ÖJENİZM |
04-22-2012 | #2 |
tersinim
|
Cevap : İnsanlığın Yüzkarası = ÖJENİZMÖjenizm-2 Öjenizmin tarihçesi eski yunanlılara kadar uzanırsa da adlandırılıp bilimsel bir teori gibi ortaya konulması on dokuzuncu yüzyılda İngiliz Sir Francis Galton tarafından yapılmıştır diyebiliriz Haeckel’den sonra öjenizmi bilimsel denebilecek yöntemlerle bir kez daha ortaya koyan Sir Francis Galton’dur Kraliçe Viktoriya çağında yaşamış çok yönlü bir İngiliz bilim adamı olan Sir Francis Galton evrim teorisinin kurucusu olan Charles Darwin’in kuzenidir Öjenik ve öjenizm Sir Francis Galton’un iyi tür anlamında eski Yunancadan ürettiği bir kelimedir Sir Francis Galton öjenizmin insanın evrimine yardım edip hızlandıracağını zannediyordu Dolaysıyla öjenizm evrim teorisinin yan ürünü bir felsefedir Galton’a göre öjenizm, sağlıklı ve sağlıksız fertlerin karışık hâlde olduğu bir canlı soyunu iyileştirme bilimidir Öjenizm ile ırkçılık içiçedir = = = Modern öjenizmin kurucusu sayılan Sir Francis Galton = = = Öjenizm en iyi ırklara, daha az iyi olan ırklar üzerinde hâkim olma şansı veren bütün tesirlerle meşgul olur Galtona göre öjenist olmak, yüksek niteliklere sahip, ideal kabul edilen bir modele gitgide daha uygun insanları dünyaya getirmek için mümkün olan tüm imkanları ve araçları olabildiğince kullanmak demekti Irk kavramını farklı manalarda kullanan Galton önce beyaz, siyah, sarı ve diğer ırkları kabiliyetli ve az kabiliyetli olarak ayırıyordu Nobel Tıp Ödüllü Fransız Charles Richet de, üstün insan ırklarının aşağı ırklarla karışmasına izin vermemeliyiz Bir zenciyi bir beyazla nasıl eşit kabul edebiliriz, anlamıyorum! Yeryüzünde ırklar arasında gerçek aristokrasiyi oluşturacağız; Afrika ve Asya’nın içimize soktuğu çirkin etnik unsurlarla karışmamış beyazların, yani saf ırkın aristokrasisini diyecekti Galton’a göre ikinci manada ırk, bazı hususiyetleri irsen devam ettiren homojen bir topluluktu İyi bir ırkın hususiyetleri zekâ, enerji, fizikî kuvvet ve sağlıklı olmaktı Galton ırk kelimesini bazen de kastın eş anlamlısı olarak, bir ülkede sosyal bir gruba, bir toplum tabakasına (irsî sosyal sınıf) karşılık kullanıyordu Irk neticede din gibi algılanır olmuştu Beyaz ırktan milletlere bile farklı değer biçilen bir öjenizme (kuzeyliler ve Akdenizliler) veya aynı ülkede çeşitli vatandaş kategorileri oluşturmayı hedefleyen bir sınıf öjenizmine kapı açılıyordu Tıp Nobel’i alan Macfarlane Burnet 1990’ların başında, genetik, modern tıp ve sistematik bir sosyal hareket yoluyla, üstün kastları çoğaltacak, aşağı kastları izole edecek bir seleksiyon teklif edecekti = = = Galton, kuzeni Charles Darwin’in Türlerin Kökeni kitabında işfade bulan fikirlerinden hareketle tabiî seleksiyona katkıda bulunmanın temel insanlık görevi olduğunu yazıyordu Yani, tabiatın kör ve yavaş şekilde yaptığını, insanlar şuurlu ve hızlı şekilde yapmalıydı: kabiliyetli olanların devamlılığını kolaylaştırmak ve kabiliyetsizlerin çoğalmasını yavaşlatmak (veya durdurmak) Bilhassa üstün kabiliyetli sınıf tehdit altında kaldığında, bu bir mecburiyetti Zayıfları, acımasızca muamele edilebilecek devlet düşmanları olarak gören Galton, öjenizmin insanlık için dinî bir kural hâline geleceğine, dinî geleneğin ortadan kalkmasından sonra, din adamlarının yerini bir çeşit bilim rahipleri sınıfının alacağına inanıyordu Bazı siyasiler bu görüşlere kulak verdi Irkçılık ve öjenizim adına bu gün insalığı utandıran pek çok uygulamalara imza attılar Bu arada, Nobel Tıp Ödüllü Fransız Alexis Carrel 1935 yılında yayınlanan İnsan, Bu Meçhul’de irsî bir biyolojik aristokrasi kurmak gerektiğini söylüyor, uygar milletlerin faydasız ve zararlı varlıkları koruyarak gösterdiği saflığa üzülüyor, az tehlikeli suçluların kamçılanmasını salık veriyor, ötanaziyi insanî ve ekonomik buluyordu Devamı var |
Cevap : İnsanlığın Yüzkarası = ÖJENİZM |
05-19-2012 | #3 |
tersinim
|
Cevap : İnsanlığın Yüzkarası = ÖJENİZMÖjenizm-3 Şüphesiz ki öjenizmin temelleri evrim teorisiyle atılmıştır Darwin, türlerin kökeninin yazımı sırasında Galton’dan niteliklerin ırsiyeti ve seleksiyonun sosyal neticelerine konularında danışmalarda bulunmuş, fikirler almıştı Darwin kuzeninin İrsî Deha (1869) kitabına atfen Otobiyografi’sinde şunu yazıyordu: Eğitim ve çevrenin bir ferdin ruh ve zihninde sadece zayıf bir tesir yaptığına, niteliklerimizin büyük kısmının doğuştan geldiğine inanıyorum Dolayısıyla, hayvan yetiştiricilerce uygulanan yapay seleksiyon üzerine kurduğu doğal seleksiyon yoluyla evrim teorisi insana tatbik edilebilirdi Darwin evrim teorisinin insanlar üzerindeki uygulamaları konusunda; insanlığın gelişiminde doğal seleksiyonun tesiri var mıdır? Zayıf ve geri fertleri korumak toplumların bozulmasında rol oynamış mıdır? Sorularına kendine sormuş ve de bu sorulara evet cevabını vermiştir Darwin insanları vahşi ya da uygar olmak üzere iki gruba ayırıyor, vahşilerde beden ve akılca zayıf fertlerin hızla elendiğini, hayatta kalanların güçlü durumlarıyla fark edildiğini belirtiyordu Darwin bu konuda şunları söylemekteydi -Zayıf ve güçsüzleri korumak doğal seleksiyonu dolaysıyla insanın evrimini engel olmak demektir ki toplumlar için son derece zararlıdır Biz, uygar insanlar, eliminasyonu durdurmak için elimizden geleni yapıyoruz; ahmaklar, sakatlar ve hastalar için hastaneler inşa ediyoruz; sefillere yardım için kanun çıkarıyoruz Neticede uygar toplumların geri fertleri sürekli çoğalıyor İnsan dışında kimse, zayıf hayvanların çoğalmasına izin verecek kadar cahil ve beceriksiz olamaz” Darwin doğal seleksiyonun bazen toplumların lehinde işlediğini belirtiyordu: -ABD’deki harikulâde ilerlemeleri tabii seleksiyona veren hipotezde büyük gerçeklik var Fakat toplumların kaygısız, ihmalkâr, unutkan, hasarlı ve bozulmuş fertleri, daha tedbirli ve daha akıllı olanlara göre daha süratli çoğalma temayülü gösteriyor O hâlde, geri fertlerin çoğalmasının kötü sonuçlarına sızlanmadan katlanmalıyız” = = = = Galton, öjenizmin toplumsal gerekliliğini kanıtlamak için canlılarda kalıtımla geçen özellikleri, özellikle insanlarda farklı zihinsel yetenekleri ve kişisel karakteristikleri ölçerek bulmaya girişti Bireysel farklılıkları gösterebildiğinde genetik etkenleri de göstermiş olacağını zannediyordu Galton, insan fert ve gruplarının gelişmesinde ırkın ortamdan daha önemli olduğunu düşünüyordu Galton, evliliği ve ailenin büyüklüğünü ebeveynin irsî durumuna göre düzenlemeyi savunuyor, daimî bir entelektüel aristokrasi oluşturmak için kabiliyetli kişilerin seçilmesini, erken evlendirilip çoğaltılmasını, kabiliyetsizlerin de uzaklaştırılmasını istiyor ve savunuyordu Irkların hiyerarşik olduğuna inandığından doğuştan yüksek kabiliyetli ırkları geliştirmek arzusundaydı Ona göre siyah ve sarı gibi diğer ırklar fıtrî kabiliyetler sıralamasında beyazların iki basamak altındaydı Diğer ifade ile yeterince evrimleşmemişlerdi Galtona göre Safkan Britanyalıların devamlılığını sağlamak da yeterli değildi Saf kan olmak kadar işe yararlılıkla farklı olmakta önemliydi Bu nedenle Birleşik Krallık ne yapıp edip iyi sanayici, iyi asker, iyi bilim ve devlet adamlarının sayısı artırmak zorundaydı Bunun nedeni de en az kabiliyetli grupların en kabiliyetli gruplara sayıca üstün gelme riskinin büyük olmasıydı Galton’un tespitine göre en az kabiliyetli gruplar kabiliyetli gruplara göre çok daha fazla üremekteydiler Bu ise kabiliyetli gruplar için çok büyük bir tehlike oluşturmaktaydı Galton aynı zamanda mensuplarına bekâr kalma mecburiyeti getirerek en kabiliyetli, en gelişkin insanların çoğalmasını frenleyen kiliseyi de tenkit etmekteydi Galtonun burada görmezlikten bilmezlikten geldiği (belki de gerçekten bilmiyordu) bir gerçek vardı O da insanların bir hayvan olmadığı, insansı özellikler denilen meziyetlerle diğer canlılardan kesin çizgilerle ayrılmasıydı İnsanı insansı meziyetlerini yok sayarak diğer canlılar gibi bir maddeler yığını kabul edip tanımlamaya, gelişkinliği ya da gelişkinsizliği bu tanım üzerine kurgulamaya çalışmak ne kadar akla, mantığa ve bilime uygun olduğu ayrı bir tartışma konusudur Bu tür çalışmalara girişenlerin insanları gerçek anlamda anlamadıkları, bilmedikleri bir gerçektir Temelden yanlış olan bir kavramın ayrıntılarının da yanlış olacağı açıktır Bu nedenle Sir Francis Galtonun bu yoldaki çalışmalarında başarılı olduğu söylenemez |
|