Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
sonbahar, türk, şiirlerinde

Türk Şiirlerinde Sonbahar

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Şiirlerinde Sonbahar





Sonbahar
temasının
Halk Şiirimizden çok Divan Şiirimizle içselleştiğini ve daha çok kullanıldığını görüyoruz

Karacaoğlan?ın şu dizelerinde gördüğümüz gibi:

?Aşam dedim, karlı dağlar başından
Yüce dağlar koç yiğide dağ m?olur
Ağrır bedenim, sızlar yaralarım
Bu yarayı çeken yigit sağ m?olur? ?ya da:

?İncecikten bir kar yağar

Tozar Elif Elif diye

Deli gönül abdal olmuş

Gezer Elif Elif diye??

gibi dizelerinden de gördüğümüz gibi kış teması; acının, sıkıntının, mutsuzluğun, umutsuzluğun sembolüdür

Erzurumlu Emrah?ın şu dizelerinde:

??Gene bahar oldu, açıldı güller

Bülbülü Şeydalar bağlarda gezer

Bir saçı Leyla?ya meyil verenler

Elbet mecnun olur, dağlarda gezer???

Ya da Gevheri?nin şu dizelerinde:

??Tazelendi âlem nevbahar oldu

Gel sevdiğim senin ele gidelim

Açıldı her taraf sebzezar oldu

Gel efendim Şam?a doğru gidelim??

gördüğümüz gibi ilkbahar ve yaz mevsimi umuda daha açıktır Bülbülün güle tutkusu ancak bu mevsimlerde dillenir, şair de bülbülle hemdem olmanın zaman zaman hüznünü zaman zaman mutluluğunu bu mevsimlerde yaşar

Erzurumlu Emrah?ın:

??Hazan ile geçti gülşeni butsan

Eyler dertli bülbül zâr garip garip

Haraba yüz tuttu bezmi gülistan

Ağla şimden geru var garip garip???

gibi bazı örneklerinde işlenen ?hazan? konusu çok yaygın olmamakla birlikte yine hüznü, acıyı ve ayrılığı anlatır

Divan Şiirimize gelince, ?hazan? yine hüznün sembolüdür Özellikle kasidenin nesip bölümlerinde ?Hazaniye? adını alan Hazan, betimlemelerle canlılık kazanır Örneğin Fuzulî:

Kat? edip fasl-ı hazân âb-ı revân şirâzesin

Nüsha-i gül-zârın evrakın perişan eylemiş

(Hazan mevsimi, akarsuyun gidişatını bozup gül bahçesi kitabının yapraklarını perişan etti) derken Sonbahar yağmurlarının gül bahçelerini dağıttığını söyleyerek farklı ve suçlayıcı bir bakış açısı geliştirir

Bağdatlı Ruhî de şu beytiyle hak verir Fuzulî?ye:

Âşiyânsuz n ?eylesün gülşende bülbül Rûhiyâ

Derd-mendün eylemiş bâd-ı hazân evin harâb

(Ey Ruhî bülbül gül bahçesinde evsiz barksız ne yapsın? Zavallı, dertli bülbülün evini hazan rüzgârı harap etmiş)

Çünkü Divan şiirinde gül ve bülbül, olmazsa olmaz mazmunlardandır Gülün ve bülbülün perişan olması hazana karşı duyulan öfkenin nedenini oluşturur Zaman zaman ?köhne bahar? diye adlandırılır Sonbahar

Keçecizâde İzzet Molla:

??Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin

Bülbül hamûş, havz tehî, gülistan harâb??

( Bu alemin öyle bir bahar mevsimine geldik ki, bülbül suskun, havuz boş, gül bahçesi harap) diyerek zamandan şikayetini köhne bir baharla açıklar

Nabî?nin:

Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem baharın görmişüz

Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmişüz

(Biz bu dünya bağının hem hazanını hem baharını görmüşüz, biz sevincin de kederin de zamanını görmüşüz) diyerek hazanla, hüzün ve acıya işaret etmesi Sonbahar mevsimine yine aynı anlayışla baktığının ifadesidir

Halk şiirinin doğaya açık, yalın ama derin felsefi bakışı içinde kış ve yaz aylarının daha keskin çizgileri ortaya koyması; Divan şiirinin ise sevgiliye, aşka, tasavvufa, sosyal olaylara bakışındaki ince, zaman zaman karmaşık, zaman zaman aşikâr bakış açısını sonbahar, köhne bir bahar oluşuyla daha güzel ortaya koyar

Belki de Türk şiirinde Sonbahar teması Batı Edebiyatı etkisinde gelişen Türk şiirinde gerçek değerini Sembolist ve Empresyonist anlayış içinde bulur Sembolistlerin hayata bakışlarındaki karamsarlık, sembollerle dış dünyayı betimleme ve algılama arzusu için sonbahar en uygun mevsimdir

Paul Verlaine, Orhan Veli Kanık?ın çevirdiği şiirinde sembolizmin Sonbahara bakışının en güzel örneklerinden birini verir:

?Hâtıralar, ne istersiniz benden?? Sonbahar? Durgun gökte ardıç kuşları uçuşmadalar Güneşten ölgün ve soluk bir ışık vurmada İçinde poyrazlar esen sararmış ormana Yapayalnızdık, yürüyorduk, türlü hülyalarda, Saçlarımız ve düşüncelerimiz rüzgârda Çevirip güzel gözlerini bana: ?Hangisi? En güzel günün? diye sordu o billur sesi Bir melek sesi kadar tatlı, o kadar derin Hafif bir gülümseyiş cevap verdi sesine, öptüm ellerini, ibadet edercesine?

? Ah! İlk çiçekler! Ne güzel kokuları vardır! Ne kadar sevimli bir mırıltıları vardır! Sevilen dudaklardan çıkan ilk evet?lerin!

Sembolizm edebi akımının önemli isimlerinden Charles Baudelaire, ??Alıp Götüren Koku?? adlı şiirinde:

?Gözlerim kapalı, bir sonbahar akşamında
Sıcak göğsünün kokusunu içime çeker
Dalarım, gözlerimden mesut kıyılar geçer
Hep aynı günün ateşi vurur sularına? ?

derken sonbaharın ve akşamın gizemini büyülü bir atmosfere çevirir, sözcüklerle resmeder

Paul Verlaine:

?ŞİİR SANATI
Musiki, her şeyden önce musiki;
Onun için tekli mısradan şaşma
Kıvrak olur, erir havada sanki;
Ağır aksak söylenişe yanaşma
Kelime seçerken de meydan senin;
Bile bile bir nebze aldanmalı
Dumanlısı güzeldir türkülerin;
Öyle hem seçik olsun hem kapalı
Güzel gözler tül ardında görünsün
Gün ışığı titremeli şiirinde
Ak yıldızlar maviliğe bürünsün
Ilgıt ılgıt sonbahar göklerinde? ?

şiirinde flu bir resimden, derinden ruhumuza işleyen bir musikinin büyüsünü sonbahar mevsiminin sisli ve bulutlu havası içine yerleştirir

Bizim edebiyatımızda Sembolist akımdan etkilenen; Ahmet Haşim, Ahmet Muhip Dranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar vb isimler bu konuda en çarpıcı örnekleri verirler:

Ahmet Haşim?in:

?Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak

Sular sarardı yüzün perde perde solmakta,

Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,

Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta?

şiirinde Sembolistlerin hayata bakışı ve gizemi sonbahar ve akşam sembollerini kullanarak

en çarpıcı biçimiyle ortaya çıkar

Ahmet Muhip Dranas:

Yağmur, Gül, Eller, adlı şiirinde:

?Yel yapraklarımı savurur,
Dört yanım yağmurla örtülü;
Güz vaktim gerçek ya, ne yağmur!?

diyerek yağmurla sonbaharı özdeşleştirir

Cahit Sıtkı Tarancı?nın Otuz Beş Yaş şiiriyle Sonbahar, acıtır içimizi:

?Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim
Ne dönüp duruyor havada kuşlar??

Ahmet Hamdi Tanpınar Sonbahar adlı şiirinde:

"Durgun havuzlara işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle,ufuklara bak
Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu yeter
Eser rüzgarların durgun ahengi
Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver"

diyerek hüzünden ve melankoliden uzaklaştırır Sonbaharı Sonbahar gelse de hayat hissettiklerimizden ibarettir Duygularımız ve yüreğimiz güzelliklerle dopdolu olursa mevsim bu güzellikleri etkileyemeyecektir Şu ana kadar olan tespitlerimizin içerisinde altını çizmemiz gereken bir söylem bu Tabiatı algılayış biçimimizdeki öznellik de buradan kaynaklanmaktadır

Parnasizm?in temel ilkesi gerçekçiliktir Şairin bütün amacı doğada var olan güzellikleri gerçekçi şekilde aktarmaktır Bu nedenle Sonbahar Yahya Kemal Beyatlı?nın ?Sonbahar? şiirinde gördüğümüz gibi aşikâr gözlerimizin önünde resmedilir

?Fani ömür biter,bir uzun sonbahar olur
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ

Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir
Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere
Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere?

1940 sonrası şiirimizin önemli isimlerinden biri de Bedri Rahmi Eyüboğlu?dur Bedri Rahmi, aynı zamanda bir ressam olduğu için şiirlerini yazarken bol renkli, canlı betimlemeler kullanır Biçim ve konu yönünden Garipçilere yakın bir anlayış içinde; ancak bir resim estetiğinde şiirler yazar Doğa ve insan doğal ve yerli bir atmosferde birliktedirler şiirlerinde Sonbahar onun şiirlerinde şöyle biçimlenir:

?Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim
Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim
Yâr yâr ?Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar?

?Sonbahar Geliyor? adlı şiirinde ise Cahit Külebi serçe için duyduğu endişeden söz ederken, somutla soyut arasında lirik bir anlayışla şairane bir gezinti yapar:

Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın

Halbuki ne kadar sıcaksın!

Edebiyatımızda Maviciler adı verilen grubun en önemli ismidir Atilla İlhan Atilla İlhan?ın sosyal realizminin egemen olduğu şiirlerde duygu ve romantizm ön plandadır ?Adım Sonbahar? bunlardan biri:

?Nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır

oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar?

Sosyal Gerçekçi?lerin en önemli ismi olan Nazım Hikmet, gerek manzum öykülerinde gerekse destanlarında, Türkçenin olanaklarını zorlamış, eski ve yeni edebiyatın tüm öğelerinden yararlanmış, özellikle son dönem şiirlerinde insan sevgisine ulaşan, özümlenmiş bir şiir anlayışı geliştirmiştir ?Güz? şiirinde:

Günler gitgide kısalıyor,
yağmurlar başlamak üzre
Kapım ardına kadar açık bekledi seni
Niye böyle geç kaldın?

Soframda yeşil biber, tuz, ekmek
Testimde sana sakladığım şarabı
içtim yarıya kadar bir başıma
seni bekleyerek
Niye böyle geç kaldın?

Fakat işte ballı meyveler
dallarında olgun, diri duruyor
Koparılmadan düşeceklerdi toprağa
biraz daha gecikseydin eğer

Bir bunaltı ve sıkıntı edebiyatı olan Varoluşçuluk da Sembolizm ve Empresyonizm kadar konu ve duygu itibariyle sonbaharı işlemeye ve imge olarak kullanmaya müsaittir (Demir Özlü?yle ilgili tespitlerini Sayın Metin Turan dile getirecekler) Ben İkinci Yeni şiirinin sonbahara bakışından kısaca söz etmek istiyorum:

Egzistansiyalizmin yani Varoluşçuluk akımının izlerini taşıyan özellikle İkinci Yeni şiirinde de Sonbahar temi farklı biçimlerde işlenir:

Cemal Süreyya kendi biçemiyle anlatır Sonbaharı :

Sevdiğin kentlerin selamı sanki
Sülüs kamyon şoförleri
Kufi hamallar

Anılar hep sonbaharda gibidir
astrakan gecede
süt yıldızlar

Ne varsa yarım kalmış, geleceğindir
Bir kez girilmiş sokaklar
Açılmamış kapılar

Bilir misin iki kökeni var hüznüniyetinin:
çiçek durumu aşklar,
yaprak düzeni siyasalar

Turgut Uyar?da ölümü çağrıştırır Sonbahar:

Bir gün, bir parkta otururken, biliyorum

Bir el yağmurla dokunacak omuzuma

Bir çift göz, bir davet, bir kalp

Çoluğu çocuğu terk edeceğim

Yapraklar dökülecek, çiçekler solacak

Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak

Toprak ve insan kokularıyla,

Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için

Başımı alıp gideceğim

Sezai Karakoç Hz Muhammed?e seslenişinde ömrün son günlerini benzetir sonbahara :

yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
çatı katlarında bodrum katlarında
gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
hep kanlıca?da emirgan?da
kandilli?nin kurşuni şafaklarında
seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Şiirimizde konusu, imgesi ?Sonbahar? olan o kadar çok örnek var ki?

Hilâl ERBOYACI


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.