Darwın'in Türk Milletine Bakışı |
11-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Darwın'in Türk Milletine BakışıDARWIN'İN TÜRK MİLLETİNE BAKIŞI Charles Darwin'i tüm dünyaya tanıtan kitabı, 1859'da yayınlanan ve teorisinin temel çatısını içeren Türlerin Kökeni (Origin of Species) adlı çalışmasıydı Bir ikinci ünlü çalışması ise, "insanın evrimi" konusundaki iddialarını ve ırkçı teorilerini dile getirdiği 1871 tarihli İnsanın Türeyişi (The Descent of Man) adlı kitabıdır Bunların dışında Beagle gemisiyle yaptığı yolculuğu ya da bazı bitki ve hayvanlar üzerindeki gözlemlerini konu alan çalışmaları yayınlanmıştır Bunlar çoğunlukla teknik kitaplardır Darwin'in görüşlerini, özellikle de iç dünyasını ve yakın çevresi ile paylaştığı düşüncelerini en iyi yansıtan kaynak ise, ölümünden altı yıl sonra oğlu Francis Darwin tarafından yayınlanan Life and Letters of Charles Darwin (Charles Darwin'in Hayatı ve Mektupları) adlı kitaptır Bu kitapta Darwin'in çok sayıda mektubu vardır ve bu mektuplarda ilginç görüşler dile getirilmektedir Bu kitap yayınlandıktan sonra İngiliz fikir adamları arasında önemli bir yankı uyandırmış, özellikle de Darwin'in taraftarları, kitabın her satırını inceleyerek kendilerine akıl hocalığı yapan kişinin görüşlerini etüd etmişlerdir Kitapta yer alan mektuplardan bir tanesi ise, oldukça önemli siyasi mesajlar taşıdığı için büyük dikkat çekmiştir Özellikle İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğu'na cephe aldığı, İngiliz başbakanı Gladstone'un "Türkler insanlığın insan olmayan numuneleridir Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz"46 gibi sözleri ısrarla tekrarladığı bir dönemde yayınlanan bu mektup kısa sürede önemli bir propaganda malzemesi haline gelmiştir Çünkü Darwin'in bu mektuptaki fikirleri Gladstone'unkiyle aynı, hatta daha da fanatiktir Söz konusu mektup, Charles Darwin tarafından 3 Temmuz 1881 tarihinde W Graham adlı bir bilim adamına yazılmıştır Darwin, mektubun girişinde doğada bir amaç ve anlam olmadığı yönündeki klasik materyalist mantıklarını tekrar etmektedir Ancak sonra konuyu doğal seleksiyon kavramına çekmekte ve doğal seleksiyonun "geri ırkları" eleyerek medeniyetin gelişmesine katkıda bulunduğunu öne sürmektedir Darwin'in "geri ırk" kavramına kendince örnek olarak gösterdiği millet ise Türk Milleti'dir Darwin aynen şöyle yazmaktadır: "Doğal seleksiyona dayalı kavganın, medeniyetin ilerleyişine sizin zannettiğinizden daha fazla yarar sağladığını ve sağlamakta olduğunu ispatlayabilirim Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Avrupa, TÜRKLER tarafından işgal edildiğinde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk altında kalmıştı, ama artık bugün Avrupa'nın TÜRKLER tarafından işgali bize ne kadar gülünç geliyor Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde TÜRK BARBARLIĞINA karşı galip gelmişlerdir Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, BU TÜR AŞAĞI IRKLARIN ÇOĞUNUN MEDENİLEŞMİŞ YÜKSEK IRKLAR TARAFINDAN ELİMİNE EDİLECEĞİNİ (YOK EDİLECEĞİNİ) GÖRÜYORUM"47 Bu satırlarda Türk Milleti için söylenen sözlerin birer hezeyan oldukları, fanatikçe bir nefretin ve Türklük hakkındaki derin bir cehaletin ürünü oldukları açıktır Nitekim bir sonraki bölümde Darwin'in bu hezeyanlarının ne denli gerçek dışı olduğunu Türk Milleti'nin tarihini ele alarak inceleyeceğiz Ancak bu noktada yapılması gereken, Darwin'in bu sözlerini detaylı olarak analiz etmek ve bu sözlerin amacını belirlemektir Darwin'in bu hezayanını cümle cümle inceleyelim: 1) Doğal seleksiyona dayalı kavganın, medeniyetin ilerleyişine sizin zannettiğinizden daha fazla yarar sağladığını ve sağlamakta olduğunu ispatlayabilirim Darwin burada klasik Sosyal Darwinist mantığı kullanmakta ve insanlığın ırklar arasındaki savaş ve mücadele ile geliştiğini öne sürmektedir Kitabın önceki bölümlerinde incelediğimiz gibi, bu, 19 yüzyıl İngiliz emperyalizminin temel fikri dayanağını teşkil eden koyu ırkçı bir görüştür 2) Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Avrupa, Türkler tarafından işgal edildiğinde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk altında kalmıştı, ama artık bugün Avrupa'nın Türkler tarafından işgali bize ne kadar gülünç geliyor Darwin burada ise Türk Milleti'nin Osmanlı döneminde Avrupa'daki, özellikle Balkan Yarımadası'ndaki fetihlerinden söz etmektedir Ancak kullandığı "işgal" kavramı tarihsel olarak yanlıştır ve aslında Türklere duyduğu kinin bir ifadesidir Çünkü Türk Milleti Balkanlar'ı "işgal" etmemiştir, fethetmiştir Bu ikisi arasında önemli bir fark vardır Bir devlet bir toprağı işgal ederse, amacı orayı yağmalamak, üzerinde yaşayan halkı ise ya sürmek ya da sömürmektir Ancak "fetih" farklı bir kavramdır Fetih yapan devlet, ele geçirmiş olduğu toprağı ve üzerinde yaşayan halkı sahiplenir, onu kendi bünyesine katar, onları diğer vatandaşları ile eşit konuma getirir Fethettiği ülkeyi de imar eder, güzelleştirir, kalkındırır Osmanlı İmparatorluğu da Balkanlar'ı fethetmiştir Fethettiği bu topraklardaki halklara büyük saygı ve hoşgörü göstermiş, onları kendi tebaasının bir parçası saymıştır Balkanlar'ın dört bir yanını da imar etmiş, kalkındırmış, geliştirmiştir Bölgede çok sayıda kervansaray, hamam, köprü, cami, kütüphane, aşevi inşa edilmiştir ve bunların üstün bir kültürün ürünü oldukları bugün herkesçe kabul edilmektedir Kısacası "işgal" ile "fetih" çok farklı kavramlardır Bu nedenle 1453'teki zafer, dünya literatüründe "İstanbul'un işgali" olarak değil, "İstanbul'un fethi" olarak geçmektedir Darwin ise bu kavramları kasıtlı olarak karıştırmakta ve özellikle "işgal" kavramını kullanmaktadır Amacı, elbette, Türk Milleti'ni "barbar" bir toplum olarak gösterebilmektir 3) Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türk Barbarlığına karşı galip gelmişlerdir Darwin bu cümlesinde üç ayrı önemli mesaj vermektedir Birincisi, Avrupalı ırkları "medeni ırklar" olarak tanımlayarak klasik ırkçı ve Sosyal Darwinist bakış açısını tekrarlamaktadır İkincisi, Sosyal Darwinizm'in bir diğer önemli iddiasını yinelemekte ve "ırklar arası yaşam mücadelesi" kavramını kullanarak savaş ve çatışmanın milletleri geliştirdiğini, uygarlığı ilerlettiğini öne sürmektedir Darwin'in üçüncü mesajı ise, Türk Milleti'ni "barbar" olarak niteleyişidir Darwin'in burada kullandığı kelime (hollow) eğer birebir çevrilirse "karaktersizlik" anlamına gelir Bu ifadeyle, Türkleri herhangi bir özgün karakterden, meziyetten ve kültürden yoksun bir toplum, yani "barbar" bir millet olarak tanımlamaya çalışmaktadır (Bu tanımlamanın asılsızlığı açıkça ortadadır Ancak ilerleyen sayfalarda bu konuya daha geniş olarak yer vereceğiz) 4) Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, bu tür aşağı ırkların çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini (yok edileceğini) görüyorum Darwin, en önemli mesajını—ve hezeyanını—bu cümlesinde sergilemektedir Söyledikleri açıktır: Türk Milleti'nin yakında Avrupalılar tarafından yok edileceğini öne sürmektedir Bu işi gerçekleştirmesini umduğu Avrupalıları "medenileşmiş yüksek ırklar" olarak tarif etmekte, Türk Milleti'ne de kendince "aşağı ırk" yakıştırması yapmaktadır Ancak burada Darwin'in bu hezeyanını önemli bir mesajla birlikte dile getirdiğine dikkat etmek gerekir Darwin, bu cümleleri, "doğal seleksiyon medeniyetin ilerleyişine katkıda bulunmaktadır" şeklinde bir giriş yaparak söylemektedir Yani Türk Milleti'nin yok edilmesi hedefinin, doğa kanunlarının bir gereği olduğunu ve medeniyetin ilerleyişine de katkıda bulunacağını iddia etmektedir! DARWINİZM İLE TÜRK DÜŞMANLIĞI'NIN KOPMAZ İLİŞKİSİ Darwin'in ortaya koyduğu bu mantıkların İngiliz emperyalizminin Osmanlı düşmanlığı ile birebir uyum sağladığı ise çok açıktır Darwin, İngiltere'nin Osmanlı'yı sömürgeleştirme ve Türk Milleti'ni de tarihten silme planına sözde bilimsel bir zemin sağlamaya çalışmıştır İngiltere'nin körüklediği Türk düşmanlığı akımına, bilimsel bir görüntü kazandırmayı hedeflemiştir Darwin'in Türk Milleti ile ilgili bu sözlerinin, İngiltere'nin Mısır'ı işgalinden bir yıl önceye rastlaması da oldukça anlamlıdır Anlaşılan Darwin, İngiliz yönetiminin Mısır'ın işgali ile başlayacak bir "Osmanlı'yı parçalama" stratejisini kurduğu sıralarda, "Türklerin yakında yok olacaklarını görüyorum, bu doğal seleksiyonun gereğidir" diyerek, bu stratejiye katkıda bulunmuştur Darwin'in bu sözlerinin o dönemde son derece etkili olduğunu ise yeniden vurgulamak gerekir Darwin fikirlerini kuşkusuz sadece bu mektupta değil, İngiliz devlet adamları ile olan temaslarında da ifade etmiş ve onlara Türk Milleti'nin yok edilmesi planına sağladığı "bilimsel" desteği sunmuştur Darwin'in bu mektubu 1888 yılında yayınlandığında ise, Türk Milleti'ne karşı yürütülmekte olan propaganda savaşına büyük bir destek sağlamış, Türk düşmanları Darwin'in hezeyanlarından güç bulmuşlardır Darwin'in Türk düşmanlığına sağladığı bu desteğin etkisi, günümüzde bile sürmektedir Başta Almanya olmak üzere çeşitli Batılı ülkelerdeki neo-Nazi ve faşist gruplar, Türklere karşı yürüttükleri karalama kampanyasında hala Darwin'in bu sözlerine atıfta bulunmaktadırlar Internet'teki çeşitli neo-Nazi sitelerinde, Darwin'in "Ari ırkın üstünlüğü" hakkındaki sözlerinin yanında Türk Milleti hakkındaki hezeyanı da yer almaktadır Almanya'daki Türk soydaşlarımızı acımasızca katleden, evlerini kundaklayan, işyerlerini yağmalayan "dazlak"lar, Darwin'in görüşlerinden güç bulmaya devam etmektedirler Bu gerçek, 19 yüzyılda Batı emperyalizmi tarafından körüklenen, o zamandan bu yana da çeşitli çevreler tarafından ısrarla ayakta tutulan "Türk düşmanlığı" akımının ardında, Darwinizm'in önemli bir yeri olduğunu göstermektedir Elbette ki Türklere düşman olan toplum, grup ya da kişiler tarihin her döneminde var olmuştur Ancak ilk kez Darwin bu düşmanlığa sözde bilimsel bir dayanak sağlamış, Türk Milleti'nin "geri ve ilkel" bir millet olduğu şeklindeki safsatalara bilimsel bir kılıf bulmuştur Bu ise elbette milletini ve vatanını seven her Türk'e, Darwinizm'e karşı tavır almak, bu ırkçı ideolojiyi reddetmek ve geçersizliğini de elinden geldiğince ortaya koymak görevini yükler Aksi takdirde, eğer Darwinizm'i savunursa, kendi milletini yok etmek isteyen bir dünya görüşüne hizmet etmiş olacaktır Darwinizm'e hala körü körüne bağlı kalan, bu safsataya akla ve bilime rağmen arka çıkan birtakım Türk bilim ve fikir adamlarına duyurulur |
|