Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dönemi, fetihleri, gazi, orhan

Orhan Gazi Dönemi Fetihleri

Eski 05-11-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Orhan Gazi Dönemi Fetihleri



ORHAN GAZI DONEMI FETIHLERI




Babasinin, kendisine biraktigi vatan topragini dinamik ve faal kadrosu ile kisa zamanda birkaç katina çikaran Orhan Bey, fetih hareketlerine daha babasi hayatta iken baslamisti 1320 yilindan itibaren faal siyasî hayattan çekildigi anlasilan Osman Bey'in yerini, oglu Orhan'in aldigi görülmektedir



BURSA'NIN FETHI


Osmanli Devleti'nin ilk baskentlerinden biri olmasi hasebiyle Bursa, devletin, idarî, siyasî, dinî, ilmî, kültürel, sosyal ve ekonomik hayatinda önemli derecede rol oynayan bir merkezdi Çok daha sonralari gelecek olan Keçecizâde Fuad Pasa'nin "Bursa Osmanlinin dibacesidir" sözü, Bursa'nin Osmanli tarihinde oynadigi role isaret etmektedir


Kurulusu, milattan önceki yillara dayanan Bursa, daha sonra Romalilarin eline geçer Roma'nin Dogu ve Bati olmak üzere ikiye bölünmesinden sonra çevresi ile birlikte Dogu Roma Imparatorlugunun (Bizansin) idaresinde kalmistir


Osmanli Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in siyasi faaliyetlerinden bahsedilirken isaret edildigi gibi Osman Bey, Bursa'yi kusatma altina almis fakat fethine muvaffak olamamisti Bununla beraber Bursa'ya Bizans'tan gelecek yardima mani olmak için, sehrin yakinlarina iki kale yaptirmis, bunlardan birine Ak Timur'u, digerine de Balabancik'i muhafiz olarak tayin etmisti Böylece Osman Bey, Bursa'ya disardan gelebilecek yardim yollarini denetim altina almis oluyordu Bu sebeple 1315 yilindan iti baren Bursa, Osmanlilar tarafindan çevresinde insa edilen kaleler vasitasiyle bir mânâda muhasara altina alinmis oluyordu
Orhan Bey, 1326 yilinda büyük bir kuvvetle Bursa üzerine yürür


Âsikpasazâde ve Nesrî gibi kaynaklar, Osman Gazi'nin, Bursa'nin fethinden önce oglu Orhan'a:
"Ogul, sen önce Adranps (Orhaneli)'a git ki, o kâfirin babasi Dinboz gazasinda benim Bay Koca'min düsmesine sebep oldu" diyerek onu Gazi Mihal (Köse Mihal), Turgut Alp, Seyh Mahmud ve Edebali'nin kardesi oglu Ahi Hasan'la gönderdi Orhan Bey, bu tecrübeli komutanlarla görüserek Bursa'nin güneyinde ve bir bakima Bursa'nin anahtari durumunda olan Adranos kalesini alip yiktirir Orhan Bey'in gelisinden önce kaleyi bosaltip Elete dagina çikmis olan halk ve kale beyi, Orhan'a itaatini bildirirler Bunun üzerine tekrar yerlerine iade edilen halka karsi Orhan Bey, insaf ölçülerini asmayacak derecede merhamet ve hosgörülü bir sekilde davranir


Bundan sonra Bursa önlerine gelen Orhan Gazi, Pinarbasi mevkiinde karargahini kurup kaleyi kusatir Bizans'tan beklenen yardimin gelmeyecegini anlayan ve kaleyi kurtarmaktan da ümidini kesen kale beyi, Gazi Mihal Bey vasitasiyle ve bazi sartlarla Bursa'yi teslim edecegini bildirdiginden 2 Cemayizelevvel 727 (6 nisan 1326) tarihinde Bursa Osmanlilara teslim edilir Kale muhafizi olan Evrenos da Müslüman olarak Osmanlilarin hizmetine girer Orhan Bey, burayi aldiktan sonra babasinin na'sini buraya getirterek sonradan Gümüslü Künbed diye meshur olan yere defn ettirir


Gerek strateji, gerekse psikolojik bakimdan Osmanlilar için büyük bir mânâ ve ehemmiyet ifade eden Bursa'nin fethini küçük bir hadise olarak göstermeye çalisan Gibbons, bunu özellikle Istanbul'daki iç çekismelere ve halkin maddî sikinti içinde bulunmasina baglar Bu arada Bursa'nin fethinden sonra Evrenos Bey'in müslüman oldugunu, birçok kimsenin de ona uyarak yeni fatihlerin (Osmanlilarin) dinini kabul ettigini de belirtir Böylece kurulus dönemindeki Osmanli Beyligi'nin gücünü ve çevrelerindeki insanlar üzerinde meydana getirdikleri olumlu havaya da isaret eder
Bursa'nin fethinden sonra, Orhan Gazi için ele geçirilmesi gereken hedef artik Iznik olmustur Marmara havzasinda bir sanayi sehri olan Iznik, o dönemlerde Bursa'dan daha mühim bir sehir olma özelligine sahipti



Burasi Bizans'in, Anadolu'daki en büyük sehirlerinden biri olmakla kalmiyor, ayni zamanda hiristiyanlik için dinî bir merkez olma hüviyetini de tasiyordu Nitekim miladî takvimin 325 senesinde Büyük Kostantin tarafindan günümüz hiristiyanliginin akidelerinin tesbitinde rol oynayan en mühim konsil burada toplanmisti 1074 yilindan Birinci Haçli Seferi (1097) ne kadar Anadolu Selçuklu Devleti'ne baskentlik eden Iznik, belirtilen tarihten itibaren Bizanslilarin elinde idi Hatta 1204 yilindan 1261 yilina kadar da Bizans Imparatorlugu'nun merkezi olmustu Bundan baska Iznik, Kocaeli yarimadasi bakimindan stratejik önemi haiz olan önemli bir sehirdir


Bursa'nin zaptindan sonra Osmanli Beyligi'nin merkezi buraya nakl edilmistir Yeni hükümdar burayi yeni binalarla süslemisti Insa edilen dinî ve sosyal eserlerle sehir, Müslüman Türk sehri olma hüviyetini kazanip yeni bir çehreye büründü Orhan Bey, daha isin basinda eski kiliseleri mescid ve medreselere çevirdi Bursa'da fakir ve yoksullari doyurmak için imâret yaptirip onlara vakiflar tahsis eyledi Buradaki bilgin ve hafizlara da maas bagladi


PELEKANON MUHAREBESI VE IZNIK'IN FETHI


Gerek Osmanli, gerekse Yakin Sark tarihi bakimindan mühim bir hadise olan Pelekanon muharebesi, VI Mirmiroglu'nun isaret ettigi gibi Osmanli tarihçileri tarafindan üzerinde fazla durulmayan veya kendisinden yeterince bahsedilmeyen bir muharebedir O, bu konuda söyle demektedir:


"Osman Bey, Vatheos (Koyun Hisari) civarinda 27 Temmuz 1302 tarihinde Bizans askerlerini maglub ederek emâretini (beyligini) etrafa tanitmis oldugu gibi, oglu Orhan Bey dahi Bizans askerlerini maglub ederek Pelekanon muharebesini kazanmis ve bu sayede Britinya'nin en güzel yerlerini ve en büyük sehirlerini zapta muvaffak olmustur Bu sebepten nasi Pelekanon muharebesi Yakin Sark (Yakin Dogu) tarihi için mühim bir merhale teskil etmektedir


"Istanbul'un fethinden 124 yil evvel vaki olan bu muharebede Osmanli askerleri, Bizans askerlerini payitahtlarinin yakinlarinda* maglub ve perisan, imparatorlarini yaralayip kaçmaya mecbur ettiklerinden dolayi, Osmanlilar Anadolu'daki Türkmen beylikleri arasinda mümtaz bir mevki almis olduklari halde maalesef Osmanli tarihçileri bu muharebe için ya bir sey yazmiyorlar veya pek az malumat veriyorlar"


Daha önce de temas edildigi gibi Orhan Bey, Bursa'nin fethinden sonra bütün dikkatlerini Iznik üzerinde toplamisti Iznik'in Osmanlilar tarafindan ele geçmesi, Bizans'in Marmara havzasindaki en kuvvetli dayanaklarindan birisini kayb etmesi demekti Gerçekten de Türklerin, Kocaeli yarimadasindaki kaleleri alarak yavas yavas Bogaza dogru ilerlemeleri, Bizans Imparatorlugunu telasa düsürüyordu Hem zapt edilen kaleleri geri almak, hem de uzun zamandan beri muhasara altinda bulunan Iznik'i kurtarmak için bizans Imparatoru III Andronikos (1328-1341) gizlice hazirliklara baslar
Andronikos, planini uygulamaya, Karasi emiri ve Bulgarlarla bir baris antlasmasi yaparak baslar

Ayni maksatla Kizikos (Kapidagi Yarimadasi)'a geçer Süphe uyandirmamak için de Artaki (Erdek)'te bulunan Hz Meryem'in mukaddes Ikonunu (tasvirini) ziyareti bir vesile olarak gösteriyordu Bütün bunlar, Orhan Bey'i hazirliksiz olarak yakalamak içindi Erdek'ten Biga'ya gelen Imparator, burada Karasi Beyi Demir Han ile bir saldirmazlik antlasmasi imzalar Daha önce de benzer bir muahedeyi Bulgar krali III Mihal ile yapmisti Bu sekilde siyasî bir basari kazanmis görünen Imparator, Osmanlilara karsi sefere hazirlandi



Bu sebeple 1329 senesinin Mayis ayinda mümkün oldugu kadar sür'atle Trakya'dan iki bin civarinda asker getirtip Istanbul ve çevresinde bulunan mevcut askerlere katar Bu askerlerle Anadolu yakasinda bulunan Üsküdar'a geçer Bunu haber alan Orhan Bey, Iznik muhasarasinda bir miktar asker birakarak sekiz bin kisilik ordusunun basinda Pelekanon** denen mevkide Imparatorun komutasindaki Bizans ordusu ile meydan muharebesine girisir Böylece, Osmanli tarihinin ilk mühim meydan savasi baslamis oldu Gün boyu deva eden muharebe, aksama kadar sürmüstü Gece muharebeye devamin tehlikeli oldugunu gören Imparator, ordugahina döner Bu sirada vaziyeti fark eden Orhan Bey, firsati kaçirmayarak siddetli bir taarruza geçer Bu ani taarruz, Bizans ordusunda büyük bir panik havasinin yasanmasina sebep olur Yaralanan Imparator, deniz yolu ile zorlukla Istanbul'a ulasir Bu muharebede Orhan'in kardesi Pazarlu Bey de komutan olarak bulunmustu


Orhan Bey, Pelekanon zaferinden sonra tekrar Iznik üzerine döner Artik Bizans'tan herhangi bir yardim imkâninin olamayacagini anlayan Iznik Rum Beyi, bazi sartlarla teslim olur Bursa'nin zaptindan sonra halka gösterilen yumusaklik ve müsamaha ile teslim sartlarina riayet edilmis olmasi, Iznik'in tesliminde de gösterildi Sehir ve kaleyi teslim alan Orhan Bey, halktan, isteyenlerin esyasi ile birlikte gitmesine müsaade etti Hatta bu müsamahakârlik ve müsamahada o kadar ileri gitti ki, Iznik halkindan isteyenlerin kendi tebeasi olma ve sadece cizye vermek sartiyle kendi örf, âdet ve geleneklerini muhafaza edebileceklerini ilân etti Bunun üzerine halkin büyük bir kismi Iznik'te kalmaya karar verdi Fakat Rum Beyi, deniz yolu ile Istanbul'a gitti Iznik, Orhan Bey'e kapilarini açtiktan sonra çevresindeki bazi yerler de alinmisi Iznik, bölge itibariyle harb sahasina yakin olmasindan dolayi geçici bir müddet için beylik merkezi haline getirildi


Iznik kusatmasi esnasinda kalede bulunan Rum muhafizlari ile halktan gerek muharebede, gerekse açlik, hastalik, vs gibi sebepler yüzünden ölen erkeklerin dul kalmis olan kadinlari, Iznik'te bulunan Orhan Bey'e basvurarak kendilerine bakacak kimselerinin bulunmadigini söylemislerdi Bunun üzerine Orhan Bey, askerlerden arzu edenlerin bu kadinlari nikahla alabileceklerini ve bunlarla evlenenlerin Iznik muhafazasinda birakilacaklarini açikladi Böylece, kimsesiz kalan kadinlarin evlenmesini saglayarak bu sosyal problemi de ortadan kaldirmisti


Iznik'in 1330 yilinda feth edilmesi, Avrupa'da büyük bir hadise olarak yankilandi Bu fetih, Bizans için de büyük bir ümitsizlik sebebi oldu Hele buradaki Ayasofya Kilisesinin camie çevrildigi haberi, büsbütün bir teessüre sebep olmustu
Biraz sonra temas edilecegi gibi Orhan Gazi, Iznik'i feth ettikten sonra orada pek çok eser meydana getirdi Halka karsi büyük bir sefkat ve merhamet örnegi gösteren Orhan Bey, halktan isteyenlerin bütün esyasi ile birlikte sehri terk edebilecegini söylemisti Fakat halk, Orhan Gazi'nin idare ve adaletine meftun olmustu Bu yüzden çok az kimse sehri terk etti Hammer bu olayi su ifadelerle nakl eder:


"Iznik muhafizlarinin pek azi bu serbestiden istifade ederek tekfurla birlikte gittiler Idarecilerin haksizligindan dolayi me'yus olmus ve Hiristiyan imparatordan ziyade Orhan'in müsamahasindan ümitvar olmus olan digerleri, sehir halki ile birlikte galibi (Orhan Gazi'yi) karsilamaya çiktilar Padisah, Yenisehir kapisindan sehrin güneyine girdi Orhan'in buradaki davranisi, yüce gönüllü ve zafer haklarini akilli bir siyaset ugruna gözden çikarmasini bilen bir hükümdarin hareketi oldu Böylece hesaplari da bekledigi sonucu verdi"


Göründügü kadari ile Orhan Bey'in hareket ve bu harekete yön veren anlayisi, onun böyle bir siyaset uygulamasina sebep olmustu Nitekim, Orhan Gazi'nin, kocalari ölen veya kimsesiz kalan dul kadinlari gazilerle ser'î nikah üzere evlendirmesi bu anlayisin bir sonucudur Osmanli tarihleri de devrin anlayis ve dili ile bu hadiseyi asagidaki ifadelerle nakl ederler:


"Sonra güzel yüzlü kadinlar geldiler Orhan: "Bu kadinlar nedir?" diye sorunca kendisine:
"Sultanim, bunlarin erlerinin kimisi açliktan, kimisi de savasta kirilmistir Yüksek evlerde de bos kalmislardir" dediler Bunun üzerine Orhan, gazilere bunlari ser'î nikahla almalarini buyurdu Gaziler, bunun üzerine bu kadinlarla evlendiler Hazir ev, hazir avrat buldular, geçip saray gibi evlerde oturuverdiler


Görüldügü gibi kadinlarin ser'î nikahla alinmasi, onlara normal bir vatandas muamelesinin yapilmasi demekti Böylece Orhan, onlari esir veya cariye durumuna düsürmekten kurtarmis oluyordu Halbuki galib olan Orhan ve Osmanli idaresi, onlara karsi istedigi sekilde muamele yapmakta serbest idi Bu sekildeki bir hareketine de mani olabilecek bir güç mevcut degildi Hammer ise Orhan Gazi'nin tamamen insanî olan ve hatta yirmi birinci asra girmek üzere oldugumuz su günümüzde bile uygulanamayan bu insanî muameleye kendi açisindan farkli bir sekilde bakmaktadir Ona göre Orhan, Iznik'in kendiliginden teslim olmasindan dolayi bol ganimetlerden yoksun kalan silah arkadaslarina mükâfati unutmamistir Söz gelimi, uzun bir kusatmanin, alisilmis sayilabilecek veba ve kitligin tesiri ile baba ve anneden, kocalarindan yoksun kalan ve yari yikik saraylarinda oturan Rum kadin ve kizlarini onlara bölüstürdü Böylece, ordusunun subaylarina bu yapilarin mirasçilari ile evlenmelerine izin vermekle bu ihtisamli konutlarin yeniden senlenmelerine yol açilmis oldu


Kaynaklarin verdigi bilgilerden anlasildigi kadari ile Orhan Gazi, Iznik'i feth ettikten sonra derhal sehre bir Müslüman Türk hüviyeti kazandirmak için faaliyetlere girisir Bu sebeple büyük bir kiliseyi Cuma mescidi haline getirir Orhan, umuma ait binalari kitâbe ve güzel sözlerle bezeyip süsleyen, böylece Dogu'nun eski bir gelenegine uyan ilk Osmanli padisahidir Onun, sultanlik günlerinden baslayarak bütün camiler, medreseler, hastahaneler, çesmeler, mezarlar ve köprüler Osmanli ülkesinin hemen her târafinda yaptiranlarin (bânilerinin) adlarini ve yapilis tarihlerini seyyahlara göstermektedirler Bu âbide (anit)ler üzerinde çogu zaman Kur'an'dan alinmis tasvir, tesbih ve benzetme bulunan âyetler okunur Orhan Gazi, Iznik'te bir manastiri da medreseye (yüksek okul = fakülte) çevirdi Medresenin müderrisligini (profesör) Davud Kayserî denilen birine verdi Konya'da Mevlânâ Siraceddin Konevî'nin ögrencisi olan Taceddin el-Kürdî, bu medresede, Davud Kayserî'ye halef olmustu Taceddin'in ölümünden sonra da Alaeddin Esved, daha çok yaygin olan adi ile Kara Hoca o göreve atanmistir


Orhan Gazi'nin Iznik'te bulunan ve bazi kaynaklarda bir manastirdan çevrilmis oldugu belirtilen medresesinin, kilise veya manastirdan degil, bizzat kendisi tarafindan insa ettirildigi Mecdî gibi bazi kaynaklarda belirtilmektedir Mecdî, Seyh Davud Kayserî'nin biyografisinden bahs ederken "Orhan Han Gazi Hazretleri, Iznik nâm kasabada bir medrese-i ulya peyda edüp seyh hazretlerine tayin eyledi" diyerek Osmanli Devleti'nin bu ilk medresesinin bizzat Orhan Gazi tarafindan yaptirildigini anlatir Ayrica Osmanli dönemi ilk medreseleri üzerinde arastirma yapan Mustafa Bilge de Orhan Gazi vakfiyesinden yola çikarak ayni kanaatte oldugunu söyle ifade eder:


"Bu medresenin, Nesrî ve diger bazi kaynaklarda belirtildigi sekilde Iznik'te bulunan manastir veya kiliselerden çevrilmis olmayip insa edilmis oldugunu belirten en kuvvetli delil, elimizde bulunan vakfiyedir Orhan Gazi, Iznik'teki medresesini yaptiktan sonra tanzim ettigi ve Molla Hüsrev tarafindan 841 H/1437 M 'de tescil edilen vakfiye suretinde, medresenin bina edildigi ve Hayreddin Pasa Camii'nin yaninda oldugu açikça belirtilmektedir" Sultan Orhan, bu medreseye sahibi bulundugu Kozluca köyünün gelirlerini sahih ve seriata uygun bir sekilde vakf etmistir Gerçekten çok daha sonraki tarihlere (1136=1724) ait bir arz belgesi, Iznik'e bagli Kozluca köyünün Orhan Gazi medresesine vakf edildigini göstermektedir


Iznik, Türklerin eline geçtikten sonra, Orhan Bey buradaki yerli halktan isteyenlerin mallari ile birlikte sehri terk etmelerine müsaade etti Gitmeyenlerin ise Osmanli tebeasindan olmak ve sadece vergi (cizye) vermek sartiyle din, gelenek ve göreneklerini muhafaza edebileceklerini bildirdi Burayi bir müddet kendisine merkez yaparak Iznik'in bir Müslüman Türk sehri olmasina gayret etti Bunun için orada cami, imâret ve medrese gibi dinî, sosyal ve kültürel müesseselerin temelini atti Ayrica zevcesi Nilüfer Hatun tarafindan bir imâret, oglu Süleyman Pasa tarafindan da bir medrese insa edildi Bundan baska diger hayir sahiplerinin yaptirdiklari tesislerle kisa bir müddet sonra Iznik, istenilen Müslüman-Türk sehri hüviyetini kazandi


Kaynaklar, Orhan Gazi'nin buradaki faaliyetlerinden bahs ederken onun bir hükümdar gibi degil, herhangi bir vatandas gibi davrandigini belirtirler Nitekim onun yaptigi imârette pisirilen yemekleri bizzat kendisinin dagitmis olmasi, aksam olunca kandillerini bizzat kendi eli ile yakmis olmasi bunu göstermektedir


Orhan Gazi, Iznik ve bilahere Izmit'in fethinden sonra idarî bir sistem kurarak memleketi buna göre idarî bölgelere ayirdi Buna göre Izmit, oglu Süleyman Pasa'ya verilmis, onu Yenice, Göynük ve Mudurnu'ya havale etmisti Bursa'yi da oglu Murad Han Gazi'ye vererek adini "Bey Sancagi" koymustu Karacahisari amcasinin oglu Gündüz'e verdi Kendisi de bütün bunlarin üstünde memleketi idare ediyordu


IZMIT'IN FETHI


Bir ticaret merkezi durumunda bulunan Izmit, Iznik'in fethinden hemen sonra Osmanlilar tarafindan alinmak istenmis ve hatta bir ara elde edilmis ise de sonradan yine Rumlara verilmisti Osmanli kuvvetleri Iznik'in fethinden bir sene yani 1331 Haziran'indan sonra sehri kusatmislarsa da Bizans Imparatoru UI Andronikos'un yardima gelmesi üzerine Orhan Bey, Imparatoria anlasarak kusatmayi kaldirmisti Orhan Bey, bu kusatmadan alti sene sonra (1337) sehri siddetli bir sekilde tekrar kusatti



Bu kusatma üzerine disardan yardim alamayan sehir, teslim olmak zorunda kaldi Kale muhafazasinda bulunan Paleologos hanedanina mensup Marika, mallarini alarak bir gemi ile Istanbul'a gitti Izmit'in fethi ile Kocaeli Yarimadasinin tamami Osmanlilarin eline geçmis oluyordu Orhan Gazi, Izmit ve havalisinin idaresini oglu Süleyman Pasa'ya verdi Süleyman Pasa'nin halka karsi din ve milliyet farki gözetmeden âdil bir sekilde davranmasi, ve çevrelerinin tamamen Osmanlilar ile kusatilmis olmasindan dolayi civarda bulunan bir çok kale (Tarakli Yenicesi, Göynük, Mudurnu) de birer teslim oldular Ayni sekilde Izmit Körfezindeki Gemlik, Armutlu gibi mevkiler de Kara Timurtas Bey vâsitasiyle Orhan Bey kuvvetlerinin eline geçmisti


KARESI BEYLIGI'NIN ILHAKI


1340 yilina kadar Bizans topraklarinda fetih hareketlerine girisip sinirlarini genisleten Osmanli Devleti, fethedilen yerlere dogudan gelen Türkleri yerlestiriyordu Bununla beraber Bizans topraklarinda genislemekte olan bir Türk devleti için bu kafi degildi Çünkü Anadolu'da bulunan diger beyliklerin sinirlari, Osmanlilarin dogrudan dogruya bütün Bizansi çevirmesine imkân vermiyordu Bu sebeple Karesi Beyligi topraklarinin alinmasi gerekiyordu Bu, Bizanslilara karsi kazanilan zaferlerden daha önemliydi Zira bu sayede Osmanlilar, Çanakkale'ye kadar gelerek, bogazin güney kiyilarini ellerinde bulunduracaklardi Bu da ilk firsatta Avrupa'ya geçme imkânini saglayacakti Böylece Orhan Gazi, Bizans'in taht kavgalarindan istifade edecek ve hatta topraklarina akinlar düzenleyip isgal edebilecekti Gerçekten de batiya dogru açilip genisleyebilmek için sadece Istanbul Bogazina yaklasmak kâfi degildi


Ayni sekilde Çanakkale Bogazi'na da yaklasmak gerekiyordu Zira sadece bir taraftan tutulan Marmara ile stratejik güç haline gelmek imkansizdi Bu küçük iç deniz (Marmara) iki taraftan kiskaç içine alinmaliydi Ancak bu sayede batiya geçilebilirdi O dönemde batida Karesi ogullan vardi Fakat bunlar, Çanakkale Bogazi'nin Asya yakasini elinde bulundurmanin stratejik nimetini takdir edebilecek deha ve imkâna sahip degillerdi Bu arada Bizans da bütünüyle Güney Marmara'dan çekilmis degildi Osmanlilar ile Karesiler arasinda Bizans'a ait bazi topraklar vardi Osmanlilar, 741 (1342) tarihinde Ulubat, Mihaliç ve Kirmasti gibi yerleri Bizans'tan alip feth etmek suretiyle, merkezi Balikesir'de bulunan Karesiogullari Beyligi ile ayni hududlari paylasir oldular
Bu siralarda Karesi Beyligi'nde çikan bir hadise, Orhan Bey'e Türklerle meskûn bulunan bu topraklarin zaptinda ilk firsati verdi O zamana kadar Osmanlilar, sadece Bizans'la muharebe etmis ve ülkelerini özellikle Bizans Imparatorlarindan aldiklari yerlerle genisletmislerdi Ne Osman ne de oglu Orhan, Küçük Asya'da bulunan diger beylere karsi hasmane bir tesebbüste bulunmamislardi


Osmanli kaynaklarina göre Karesi Beyi'nin ölümünden sonra yerine oglu Demirhan geçmisti Fakat kardesi Dursun Bey, buna muhalefet ederek veya biraderi tarafindan öldürülmekten korkarak Osmanlilara iltica etmisti Beyligin basina geçen Demirhan'in fena ve kötü hareketlerinden dolayi Karesi ileri gelenleri (ümera), Haci Ilbeyi vasitasiyle Orhan Bey'in sarayinda bulunan Dursun Bey'i hükümdar olmak için tesvik ederler O da Osmanli hükümdari Orhan Gazi'ye Balikesir, Aydincik ve Bergama'yi verme teklifinde bulunur Kendisi de Truva mintikasindaki Kizilca Tuzla ile Bayramiç gibi yerlerde hükümdarligini sürdürecekti



Bu teklif ile Orhan Bey'i tahrik ve tesvik eden Dursun Bey, büyük bir ihtimalle 1345 yilinda meydana gelen Karesi seferine Orhan Bey'le birlikte istirak eder Balikesir üzerine yürüyen Orhan'in gelisini haber alan Demirhan, Bergama kalesine siginir Bu arada Balikesir ümerasi basta Haci Ilbeyi oldugu halde Evrenos, Ece Halil ve Gazi Fazil Bey'ler, Orhan Bey'i karsilarlar Orhan Gazi, iki kardesi baristirmak için Dursun Bey'i Haci Ilbeyi ile beraber Bergama kalesine gönderir Bunlar kale önüne gelip görüsmek isterler Fakat kaleden atilan bir okla Dursun Bey maktul düser Bundan çok müteessir olan Orhan Gazi, Bergama'ya gelip kaleyi muhasara eder Halkin israrina dayanamayan Karesi Bey'i kaleden çikip Orhan Gazi'ye teslim olmak zorunda kalir Bundan sonra Bursa'ya getirilen Demirhan gelisinden iki sene sonra Yumrucak (taun, veba) hastaligindan vefat eder


Böylece Karesi Beyligi'ne ait olan Balikesir, Manyas, Kapidagi ve Edincik gibi sehirler Osmanli topragina ilhak olunur Karesi Beyligi'nden birçok sahil bölgesinin Osmanlilara geçmesi ile Rumeli'ye geçis kolaylasir Bu ilhakin Orhan Bey bakimindan önemli bir yönü de bu beylige tabi degerli komutan ve emirlerin Osmanli hizmetine girmis olmalaridir Biraz önce isimlerinden bahs edilen ve Çanakkale bogazi ile çevresini çok iyi taniyan bu degerli komutanlar sayesinde Rumeli fetihleri kolaylasmisti Zira bunlar denizciligi de iyi biliyorlardi Osmanlilar, Haci Ilbeyi, Ece Halil, Gazi Fazil Bey ve Evrenos Bey gibi askerî ve idarî bakimindan yönetici olacak durumdaki bu insanlardan istifade edip bilgilerinden yararlanmislardir


Karesi Beyligi'nin ilhakindan sonra uzun bir müddet önemli sayilabilecek bir fetih hareketine girisilmedigi anlasilmaktadir Hammer bu sessizligin sebebi ve bu konudaki yanlis degerlendirmeler hakkinda asagidaki ifadelerle bir gerçege parmak basarak söyle der:


"Karesi'nin fethinden sonra yirmi sene zarfinda Osmanli ülkesi yeni ve önemli bir fetih ile genislemedi Bununla beraber tarihçilerin buradaki derin sessizlikleri, Bizanslilarin zannettigi gibi devamli kayiplarin ve bozgunluklarin bir soncu degildir Aksine, bu dinlenme çaginda, Alaeddin (ulemadan)'in akillica görüsleri ile kurulan yeni ordunun tam ve disiplinli bir düzene sokulmasi, içerde güvenlik durumunun sarsilmaz sekilde saglanmasi gibi isleri gelistirdi Bu ifadelerin gerçek sahidi ise Karesi bölgesinin fethinden sonra insasina baslanan câmi, medrese, imâret ve kervansaray gibi büyük binalardir Nitekim, Orhan'in dindarligi sebebiyle meydana gelen bu müesseseler, (bes sene önce ilk medrese ve imâretin tesis olundugu) Iznik'teki müesseselerle kisa zamanda rekabet edip boy ölçüsebilecek duruma geldiler"


îleride daha genis bir sekilde ele alinacagi gibi Osmanli Devleti'nin ilk teskilâti, Orhan Gazi zamaninda kurulmustu Bursa ve Iznik'in zapt edilmesi, Osmanli Beyligi'nin ilk devir tarihinde önemli hâdiseler olarak mütalaa edilebilir Orhan Gazi Beyligi'nin hududlari, artik devamli olarak genisliyordu Yeni müesseseler ile saglam temellerin atilmasi bu siyasî varliga ve birlige bir hayatiyet saglayacakti Zira bu beylik, yavas yavas eski asiret usûl ve kaidelerinden ayrilmak zorunda idi Ancak bu sayede modern bir devlet olma özelligini kazanabilirdi Bu sebeple devlet, idarî sahada adalet, askerî sahada da yeni bir sistem ve teskilât meydana getirmek ihtiyacini hissetmeye basladi Bu konularda ulema sinifindan gelmis olan vezir Alaeddin Pasa ile Bursa kadisi Cendereli (Çandarli) Kara Halil faaliyetlerde bulundular


Osmanli Devleti'nin mucizeli bir sür'atle yükselis ve inkisafini bir yandan tarihî halet ve gerçeklerde, bir yandan da Islâmî prensiplerin adalet, insaf ve dinamizmine gösterilen sadakat ve saygida aramak icab eder


Onun için de, devletin kurulus ve yükselis hadisesini fikirden aksiyona çeviren ve kuvvetler birligini vücuda getiren faaliyetin sirrini, bu faaliyete istirak eden din, ilim, hukuk ve idare otoritelerinin kollektif idealizmi ile izah, isabetli bir inanis olsa gerekir
Orhan Gazi, Mevlânâ Sinan, Dursun Fakih, Davud Kayserî ve Taceddin Kürdî gibi büyük âlimler; Akça Koca, Konur Alp, Abdurrahman Gazi gibi seçme yigitler; Taptuk Emre, Gülsehrî gibi mutasavvif sairler; Abdal Musa, Abdal Murad, Doglu Baba, Geyikli Baba, Ahi Evren, Ahi Semseddin gibi ululara, çevresinde yer vermekle gerek devleti, gerek hükümdarlik makamini bir idealist üreticiler zümresine dayamis oluyordu


Gerçekten, seneler süren ve Osmanlilari bir hayli yoran cenklerden sonra orduyu, idareyi ve cemiyeti mayalayip yoguran manevî temsilcilerin fetih tarihindeki hikâyeleri, Asikpasazâde, Nesrî ve Ibn Kemâl gibi kaynaklarda anlatilir Biz bu ulularin hizmet ve hikâyelerine örnek olmasi bakimindan Asikpasazâde tarihindeki bir rivayeti nakl etmekle yetinmek istiyoruz Olay, Âsikpasazâde'nin dilinden söyle ifade edilir:


"Hele simdi görelim Orhan Gazi Bursa'da neyler: Devletle geldi imâret yapti Vilâyetin dervislerini teftis eylemeye basladi Inegöl yöresinde Kesis Dagi (Uludag)'nin arasinda bir nice dervis gelmisti Anda makam tutmuslardi Bu dervislerden biri ayrilir varir dagda geyiciklerle yürür ve ol Turgud Alp âni sever Orhan Gazi'ye adam gönderdi kim benim köylerim yaninda bir dervis daim ânin yanina gelir Âninla musahabet eder Turgut Alp pir olmustu (yaslanmisti) Geldi mukim oldu Hayli mübarek dervistir dedi Orhan Gazi eydür: Aceb kimin mürididir? Eydür: Sorun kendinden der Geldiler sordular Eydür: "Baba Ilyas müridiyim" der "Seyyid Ebu'l-Vefa tarikatindanim" dedi Emr etti kim getirin dedi Geldiler davet ettiler, gelmedi Dervis dahi haber gönderdi kim sakin gelmesin Orhan Gazi'ye haber verdiler Orhan Gazi yine haber gönderdi kim niçin gelmez Veya beni niçin komaz anda varmaya Cevab verdi kim dervisler göz ehli olur Gözetirler dahi vaktinde varirlar kim dualari makbul olur


Bir nice günden sonra bir kavak agacini omuzuna kodu Dogru Bursa'nin hisarina geldi, padisahin hisarina (sarayina) girdi Gördüler, Han'a haber verdiler Ol dervis geldi bir agaç dahi getirdi, kapida dikiyor Orhan Gazi çikti gördü tamam dikmis Dahi sormadin, Han'a eydür teberrükümüz oldukça dervislerin duasi makbuldur dedi Hemandem dua etti, durmadi geri mekânina vardi


Kavak agaci simdi dahi vardir (Asikpasazâde zamani) Orhan Gazi dahi dervisin mekanina vardi (Ey) Dervis bu Inegöl nevahisi senin olsun dedi Dervis eydür: Mülk ve mal Hakk (Allah)'indir, ehline verir biz ânin ehli degiliz, der Sordular: Ehli kimdir? Ayudtu: Hak Teâlâ dünya mülkünü sizin gibi Hanlara ismarladi Kullari birbirleri ile mesalihin görsün deyü Orhan Gazi eydür: Dervis! Nola benden su sözü kabul etsen Dervis eydür:


Sol karsiki tepecikten bericigi dervislerin havlicigi olsun dedi Orhan Gazi dahi bu sözü dua aldi yine mekânina gitti"


Kendisiyle görüsmek isteyen hükümdardan köse bucak kaçan, ne onun yanina varmaya yanasan, ne de onu kendi mekânina isteyen büyük istigna, iç zenginligi, ezeli tokluk ve gönül saltanati Ne malda gözü var, ne mülke tamah düsürmüs Gazi Hünkâr: "Sol Inegöl nevahisini al senin olsun" deyince "biz onun ehli degiliz" diyor Beyin israrlari karsisinda ufku göstererek "Su tepecikten bericigi dervislerin avlucugu olsun" diyor Sirtladigi fidani hünkarin bahçesine dikmekle de, Allah'in, mülk ve mali kendilerine ismarladigi han ve hükümdarlara yardimci ve destek oldugunu açiklamak istiyor
Âsikpasazâde sözlerine devamla söyle der: "Orhan Gazi o dervisin üzerine kubbe yapti Yaninda tekye yapti Bir de Cuma mescidi yapti Simdiki vakitte onarilip bes vakitte padisahin ruhuna dua ederler O zâviyeye "Geyikli Baba Tekkesi" derler"
Devletin kurulus hamurunda mayasi bulunan tasavvuf erbabi ile Orhan Gazi'nin ilgi ve münasebetlerini anlatan Hammer, Orhan'in bu konuda babasini örnek aldigini söyleyerek su sekilde fikrini beyan eder:


Orhan, Dervis Turud ile Kumral Abdal için tekke insa eden babasina uyarak Geyikli Baba'ya uygun bir zâviye bina ettirdi Pek çok ziyaretçisi bulunan bu zâviye, Uludag'in eteginde ve sehrin dogu taraflarinda idi Adi geçen dagin yüksek bir yerinde ve Gökpinari denilen yerde Doglu Baba'nin türbesi bulunur Sehrin kapilarinda ve Uludag'in zirvesinden dogan Alisir Irmagi kenarinda Horasan'da dogmus olan Dervis Abdal Murad'in tekkesi, batida ve Kaplica yakininda Abdal Musa'nin tekke ve mezari bulunmaktadir Bu iki baba, Bursa muharebesinde iki Abdal veya iki aziz kisi ile Sultan Orhan'a refakat ederek, gerek dualari gerekse kerametleri ile neticenin kisa zamanda alinmasina vesile olmuslardir Bursa fatihi (Orhan Gazi), bu insanlarin civarlarinda medfun bulunduklari birçok zâviyenin insasiyle onlara karsi minnettarligini ebedîlestirmistir


Bu iki muttaki zatin (Geyikli ve Doglu Baba) isimleri, onlarin tabiat ve ahlâklarini çok güzel izah etmektedir Bunlardan ilki geyiklerle birlikte yasadigi, digerinin de sadece yogurt yiyerek hayatini sürdürdügünü göstermektedir
Rivayete göre Geyikli Baba muhasara ordusunun önünde elinde altmis okkalik bir kiliçla bir ceylana binmis olarak harb etmistir Abdal Murad'in, dört arsin uzunlugundaki agaç kilicindan baska bir silahi olmadigi halde hayrete deger yigitlikler gösterdigi de söylenir Abdal Musa da pamuk ile ates toplamistir


Geyikli Baba Hoy'da dogmus, Osman zamaninda kerameti ile söhret bulmustu Bu zat, daima tasavvufu vecd içinde yasar ve Uludag'da ormanlar arasinda geyiklerle birlikte günlerini geçirirmis Orhan çagirmadikça oradan inmezmis


Rivayete göre yine bir gün geyige binmis ve omuzunda bir çinar dali bulundugu halde sultanin sarayina gelir Devletin bahtliligina bir isaret ve belirti olmak üzere fidani bahçeye diker Osmanli Devleti'nin, bu agaç gibi kök salarak dallarini uzaklara ulastiracagini ve göklere kadar yükselecegini söyler Bu ve benzeri rivayetler, toplumun maserî vicdaninda bir karsilik (makes)bulmus olacak ki, sosyal bir vak'a olarak günümüze kadar uzantisi devam etmektedir



ANKARA'NIN ZAPTI


Osmanlilar, Anadolu'da bulunan devlet ve beyliklerin topraklarini zapt edip anlari hakimiyetleri altina almak yerine bati ve hatta Trakya'da bulunan bölgeleri feth etmeyi yegliyorlardi Çünkü Anadolu'daki beylikler de kendileri gibi Müsluman ve Türk unsurlardan meydana geliyordu Bu bakimdan kendileri ile hasmane hareketlerde bulunmayan bu beyliklerin topraklarina karsi tamahkârlikta bulunup hiç bir sebep yokken onlari ele geçirdikleri söylenemez


Kurulus dönemindeki mütevazi imkânlarina ragmen, Islâm'i Anadolu'nun batisindaki topraklara tasimayi hedefleyen Osmanlilar, bu gayelerini gerçeklestirmek ve daha fazla müslüman nüfustan istifade için zaman zaman komsu Müslüman beyliklere de müdahalede bulunmuslardi Bu sayede Istanbul ve Çanakkale bogazlarinin batisinda bulunan bölgelere de Islâm'in sesini ulastirabileceklerdi Bunun için de Rumeli'nin fethedilmesi ve Müslümanlarin eline geçmesi gerekiyordu Fakat bu da büyük bir nüfus ve insan gücüne sahip olmaya bagliydi Bu sebeple Müslüman Türk nüfusu çogaltmak gerekiyordu Bu düsüncede bulunan devlet ve idare adamlari, Bolu taraflarindan baska Ankara cihetine dogru da genislemek ve buradaki Türk nüfusundan istifade etmek gerektigine kanaat getirdiler Öyle anlasiliyor ki Orhan Bey, Germiyan ve Karamanlilar'dan toprak kazanmayi düsünmüyordu Zira güçlü ve kuvvetli olan bu iki Müslüman Türk Beyligi ile, ne kadar sürecegi süpheli olan bir maceraya girismek, Osman Gazi ile oglu Orhan'in takip ettikleri politikaya tamamen aykiri idi Halbuki Bizans ve Müslüman olmayan diger devletlere karsi elde edilecek muvaffakiyetlerin verecegi san ve seref Osmanlilari o kadar yükseltecekti ki, zaman içinde Germiyan, Karaman ve diger beylikler herhangi bir çatismaya mahal kalmadan Osmanlilarin idaresini kabul edebilecek hale geleceklerdi Osman Bey, oglu ve torununun bu politikasi ile dinî ve siyasî anlayisi, onlarin bütün davranislarinda kendini açik bir sekilde ortaya koymaktadir Bu sebeple, Türk devletleri ile harbe girisip kuvvetlerini yipratmak Osmanlilarin aklindan bile geçmiyordu Zira bu yol, onlari ileriye degil, geriye sürüklerdi Öztuna'nin dedigi gibi "Rumeli maddî, fakat Anadolu mânevî güçle feth olunacakti"


Osmanlilarin, komsu ve kardes beyliklerle herhangi bir çatismaya girismeksizin ihtiyaç duyduklari Türk nüfusunu çogaltmak, bir bakima Aricara'nin ele geçirilmesi ile mümkündü O dönemde Ankara Ahi'lerce idare edilen müstakil bir sehir devleti idi Karamanogullari'nin Ankara üzerinde birtakim emelleri varsa da fiilen onlarin topragi ve sinirlari içinde bulunmadigi için bu yüzden Osmanlilarla harb etmeyi göze alamazlardi
Anadolu'nun mühim merkezlerinden birisi olan Ankara, merkezi Sivas olmak üzere kurulmus bulunan Eretna Beyligi (1335-1381)'nin idaresi altinda bulunmakta ve bu beyligin en bati ucunda yer almakta idi



Eretna Beyi Alaeddin'in vefati üzerine yerine geçen ogullari zamanindaki karisiklik, Ankara'yi bir müddet Karamanogullari'na daha sonra da müstakil bir idarenin, Ahilerin eline geçmesine sebep oldu Bu karisikliklardan istifadeyi düsünen Orhan Bey, oglu Süleyman Pasa komutasinda gönderdigi bir ordu ile Ankara'yi zapt ederek (1354) Osmanli ülkesine katar Böylece Osmanlilarin dogu hududunda bulunan kuvvetli bir nokta elde edilmis oldu Ankara'nin Osmanlilar'a ilhaki mühim bir hadisedir Bu hadise (Ankara'nin ilhaki), Osmanlilari Sakarya ile Kizilirmak arasindaki topraklara hakim kilmistir Kizilirmak çevresinin bütünüyle fethi de bir mânâda Anadolu hâkimiyeti demekti Ankara 1361-1362 arasinda 1 yil kadar Osmanlilarin elinden çikmissa da, 1362'de Sultan Murad tarafindan çevresi ile birlikte tekrar Osmanlilara kazandirilmisti

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.