Doğu Türkistan'da, Osmanlı Savaş Timi |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Doğu Türkistan'da, Osmanlı Savaş TimiDoğu türkistan'da, osmanlı savaş timi Sultan Abdülaziz zamanında Doğu Türkistana yapılan savaş yardımının gerçek hikâyesidir Doğu Türkistandan gelen Yakup Hanın elçisi, namesini Sultana sundu ve Çin zulmü altındaki halkının içler acısı durumunu anlatarak Padişahın engin kanatları altına sığınma dileğini dile getirdi Elçi tarafından örneklerle sunulan Doğu Türkistan halkının vahim durumu, Abdülazizin ince ruhunda derin akislerle yankılandı Her ne kadar sıkıntılar içinde de olsa, dünyada nerede bir mazlum varsa Osmanlının eli oradaydı Osmanlının, Afrikadaki Batı sömürgelerine uzanan yardım eli, kendi dindaşlarına uzanmazsa olur muydu hiç? Yakup Hanın elçisi, ülkesine donanımlı bir Osmanlı gemisi ve donanımlı bir savaş timiyle İstanbuldan mutlu bir şekilde ayrıldı Hindistanın Bombay şehrine varan gemi, yükünü burada boşalttı Heyet, uzun bir kara yolculuğundan sonra Kaşgara vardı Türk heyetinin şehre varmasıyla şehirde bir anda bayram havası esmeye başlamıştı Yakup Han, Osmanlı heyetini yüz pare top atışıyla selamlarken, halk da Osmanlı heyetini gözyaşları arasında karşıladı Kafilenin başında bulunan Yüzbaşı Ali Kâzım; etrafındaki dağlarda kimi yeşil, kimi sarı, hatta kimi kırmızı yeşim taşları bulunan bu gizemli Kaşgar şehrini tanımaya koyuldu Burası herhangi bir Anadolu şehrinden farklı değildi Hatta daha gizemli, daha sihirli, üstü açılmamış bir hazine gibi duruyordu Doğu Türkistana gönderilen Türk bayrağı geciktirilmeden Kaşgar semalarında dalgalanmaya, Kaşgar camilerindeki hutbeler Osmanlı Padişahı adına okunmaya başlandı Yüzbaşı Ali Kâzım, Kaşgarda kısa zamanda bir topçu taburu kurdu Kendi kurduğu birliğe de Nizam-ı Cedid adını verdi Ancak bu durum, Çinlilerin hoşuna gitmemişti O günkü Çin ordusu bütün donanımıyla ve ezici çoğunluğuyla Doğu Türkistana saldırdı Çinlilerle giriştikleri bağımsızlık mücadelesi sonucunda Osmanlı timi Çinlilere esir düştü Uzak bir şehre götürüldüler Yüzbaşı Ali Kâzım ve arkadaşları zindana atılıp zincire vuruldular Günlerce işkence gördüler Sırtlarında kamçı yarası olmayan bir deri parçası kalmamıştı Tırnaklarına demirden iğneler sapladılar Bu işkence faslı, tam otuz üç gün sürdü Nihayet başta Yüzbaşı Ali Kâzım olmak üzere hepsinin idamına karar verildi Elleri ve ayakları zincirlenmiş olan Yüzbaşı Ali Kâzım, omuzlarına gömülen başını kaldırdı Sırtını duvardan ayırdığında derisinin bir kısmının duvara yapışıp kaldığını hissetmedi bile Dua makamına varacağı için kendisini toparlamaya çalışıyordu Rabbi Rahimine duada bulunmaya başladı: Rabbim, dedi, Rabbim, Sen biliyorsun ki buraya gelişimizde Senin rızandan başka bir beklenti içinde değildik Zalimin zulmünü durdurup, mazlumun gözyaşını dindirip Senin rızana kavuşmaktı niyetimiz Senin bizim için göreceğin her duruma rızamız vardır Yeter ki hakkımızda hayırlısı olsun Şimdi senin merhametine her zamankinden muhtacız Başı öne düşüverdi Daha fazla takati kalmamıştı O sabah görevine yeni atanan Vali, idamlık mahkûmları görmek için hapishanedeydi Şehrin Valisi aslen doğu Türkistanlıydı Ancak çocukluğundan bu yana Çinliler tarafından eğitilmişti Esirlerin idam edilişlerine Vali de eşlik edecekti İnfaz öncesi esirlere son istekleri soruldu Ali Kâzım kendisi ve arkadaşları için iki rekât namaz kılma isteğini belirtti Namaz kılma istekleri kabul edilen askerler abdestliydiler Ali Kâzım öne geçip imamlık yaptı Diğer mahkûmlar onun arkasında saf tuttular Vali, mahkûmların yaptığı hareketleri dikkatle inceliyordu Mahkûmların namazı bittiğinde Vali, Ali Kâzım Beyin yanına geldi Gözleri yaşarmıştı İkisinin duyacağı bir sesle ve aklında kalan Türkçesiyle: — Bu işlediğiniz neçedir? — Biz Müslümanların ibadetidir — Babam da böyle yapardı İdam, Vali tarafından ertelenmişti Valinin içindeki Doğu Türkistan ruhu, yıllar sonra dirilmişti… Bir zaman sonra Ali Kâzım ve arkadaşları, İstanbul yolarındaydılar… Arifhan Akpınar İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü |
|