Mavri Mira Cemiyeti |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mavri Mira CemiyetiMavri Mira Cemiyeti / Bilge Orhunlu 30 Kasım 1918de Mondros Mütareke Antlaşmasının imzalanmasından hemen sonra, 1 Aralık 1918 gününden itibaren galip emperyalist devletler tarafından Osmanlı toprakları işgal edilmeye başlanır Bu işgallerin yanı sıra, bir yandan da gerek azınlıklar ve gerekse yerli işbirlikçiler tarafından işgalci emperyalist devletlerden himaye veya bağımsızlık talep eden dernekler kurmaya başlanır İngilizlerin himayesini sağlamak için Müslüman Osmanlı vatandaşları tarafından İngiliz Muhipleri Cemiyeti, ABDnim himayesini sağlamak için Wilson Prensipleri Cemiyeti kurulup, arzulanan devletlerden himaye istenilir Kezâ, kendini Türk kabul etmeyen veya Millî Mücadeleye karşı olan teslimiyetçi bazı kişiler tarafından etnik nitelikli ayrılıkçı dernekler kurulur ve emperyalistlere başvuru yapılarak kendilerine himaye veya bağımsızlık talep edilir Bütün bu ihanet ortamı içinde, Rumlar da emperyalistlerden aldıkları taviz ve talimatlar ile yoğun ve süratli bir şekilde İstanbulda ve Anadoluda daha önceden devam eden teşkilatlanmalarını geliştirmeye çalışıp, yeni dernekler ve komiteler kurarlar Türklüğü kabul etmeyenler o hale gelirler ki, Ermeni Rumla, Kürt Ermeniyle, Yahudi Rumla vs ittifaklar oluşturup, adeta avdan bir parça kapma yarışı gibi herkes ülkenin bir bölgesini ele geçirmeye veya bir yerlere bağlanmaya çalışır Mondros mütarekesinden sonra ortaya çıkan bu pay kapma yarışında, Fener Patrikhanesi ve Rumlar da geri kalmayarak, hatta en aşırı ve fanatik bir şekilde, bu ortamı Megali İdea için tarihî bir fırsat olarak görürler ve süratle bir takım faaliyetlere başlarlar Bu amaçla Osmanlı Rumları, hemen “Millî Komite” adında bir teşkilat kurarak, düzenli mücadeleye girişirler Komitenin adındaki millî kelimesi, Rum emellerini ifade eder Bir Bu komite ile Fener Patrikhanesi arasında ilişkileri düzenlemek amacıyla Patrikhane içinde “Patrikhane Merkez-i Millî Komitesi” kurulur (1) Millî Komite, daha kurulur kurulmaz, komite yetkilileri 2 Aralık 1918 tarihinde Amiral Colthorpe ile görüşerek çalışmalarına destek isterler Bir süre sonra, Rum Edebiyat Cemiyeti, Clemenso ve Poincaréyi cemiyete üye kaydeder; 28 Aralık 1918 tarihinde yaptığı toplantıda da Wilson, LGeorge, Balfor ve Venizelosu fahrî üyeliğe seçer (2) Millî Komite, bu arada Patrikhaneden, daha etkin olmasını ister ve o bunun üzerine Patrikhane, Osmanlı hükümeti ile bağlarını kopartarak adeta Yunanistana bağlıymış gibi çalışır (3) Bu süreçte meydana çıkan başlıca Rum kuruluşları şunlar olur: Rum Matbuat Cemiyeti, Rum İzcilik Teşkilatı, Rum Muhacirin Cemiyeti, Rum Tüccar Cemiyeti, Rum Küçük Asya Cemiyeti, Rum Edebiyat Cemiyeti ve Rum Pontus Cemiyeti (4) Ayrıca, İstanbulun Yunanistana ilhakı ve eğer ilhak gerçekleşmezse Rumlara özerklik verilmesi hususunda çalışmak üzere “Yeni Hayat” adında bir Rum Kulübü kurulur (5) Ayrıca bu derneklerin adeta bir merkezi gibi olan, Patrikhaneye bağlı faaliyet yürüten Mavri Mira Cemiyeti ve onunla ilişki halinde olan Pontus Cemiyeti ve daha bir çok teşkilat kurulur Mavri Mira, “Kara Baht” veya “Kara Kader” demektir Bu cemiyet, esas olarak Fener Rum Patrikhanesi ve din adamları ile Yunan hükümetinin destek ve yardımları ile kurulur Cemiyet, on iki Rum cemiyetinin kendi aralarında birleşerek yeni bir cemiyet kurmaları suretiyle ortaya çıkar Cemiyetin başkanı önce Patrik vekili,sonra seçim oyunları ile Patrik olan Doreteosdur Mavri Mira Cemiyetinin amacı, Megali İdea emelini gerçekleştirmek maksadıyla İneboludan Muğlaya kadar çekilen bir çizginin batısında kalan İstanbul, Trakya ve Batı Anadolunun Yunanistana ilhakı için gerekli zemini hazırlamaktır (6) Aşağıda değineceğimiz üzere, Rum çetelerini oluşturma ve bunlara silah temini ile bu çetelerin insanlık dışı faaliyetlerini, Mavri Mira Cemiyeti yürütür Cemiyet, diğer yandan da Kuzey Anadoluda bir Rum Devleti kurmak için uğraşan Pontus Cemiyeti ile irtibat halinde bulunur Kezâ, Yunan Kızılhaçı ile Yunan Göçmenler Komisyonu da, Mavri Mira Cemiyetinin emir ve talimatları ile çalışır Patrikhane ve Rumlar, aynı zamanda Ermenilerle de yoğun ilişkilere girerler ve Birinci Dünya Savaşının başında ortaya çıkan Ermeni-Rum beraberliği, Ermeni Patriği Zaven Efendinin çabalarıyla doğrudan Osmanlı devletine ve Türklüğe karşı, bir dayanışmaya dönüşür Bu amaçla Mütarekeden hemen sonra 6 Aralık 1918de RumErmeni Birliği Komitesi kurulur 4 Ocak 1919 tarihinde Büyükadada (muhtemelen Ruhban Okulunda), Türke karşı birleşmek ve daha etkin bir mücadele yapmak amacıyla bir toplantı yapılır 8 Şubat 1919da Fatihe özenerek ve ona nispet yaparcasına beyaz at üzerinde İstanbula giren Fransız General Franchet dEspereyi Rumlar ve Ermeniler taşkınlığa varan bir coşkuyla karşılarlar dEsperey, iki hafta sonra, Büyükadayı (Ruhban Okulunu) ziyaret eder İki Patrik genellikle birlikte harekette bulunurlar Meselâ 1919 Ağustosunun son günlerinde Ermeni ve Rum Patrikleri İstanbula gelen General Harbordu birlikte ziyaret ederler (7) Ermeni Patriği Zaven Efendi de Rum Patriği gibi, Türk düşmanlığının başını çekenlerdendir Öyle ki, Zaven Efendi, ikide bir Ermeni katliamı suçluları olarak listeler düzenleyerek, Damat Ferit Paşanın eline verdirir, Damat Ferit Paşa da listeleri hiç araştırma yapmaksızın, yine bir azılı Türk düşmanı olan Nemrut Mustafa Paşanın Divanıharbine havale eder Boğazlıyan Kaymakamı şikayet eden de Zaven Efendidir (8) Bütün bu gelişmeler içinde, Mavri Mira Cemiyeti, Etniki Eteryanın devamı niteliğinde bir kuruluş olarak faaliyet gösterir Rumları silahlandırarak çeteler oluşturur ve tedhiş olayları düzenler Kurulan Rum çeteleri Türk köyleri ve kasabalarında katliamlar yapar Çete faaliyetleri Ege, Marmara Denizi Kıyıları ve Trakya çevresine kadar yayılır (9) Şehirlerde ve köylerde, katliam ve hırsızlık yaparak, halkı taciz ederler Mondros Mütareke Antlaşmasından sonra, sadece Rumlar değil, İngilizlerin tahrik ve teşviki ile Yunanistan sürekli olarak Anadoluyu işgal etmek ve ele geçirmek hayâli ile yaşar Türkiyedeki Rumlar da hep bu hayali kurarlar Venizelos Batı Anadoluya, Trakyaya ve Kıbrıs, Rodos ve Ege adalarına tamamen hakim olmak için çalışır Ege kıyılarına ve Trakyaya Rum nüfus iskan edilmeye başlanır Rum nüfusunu çok gösteren raporlar düzenlenir Fener Rum Patrikhanesi, Rumlara silah temini ve çete oluşturma faaliyetine devam ederken, İstanbulda, Rum çocukları ile Türk çocuklarını taciz ettirir, sokaklarda onlara taş attırır, hakaret ettirir (10) İzmirin işgal edilmesinden sonra Patrikhane temsilcileri İtilaf Devletleri Yüksek Komiserlerine birer mektup sunarak, İzmirin Yunan ordusu tarafından işgal edilmesine izin verilmesinden dolayı sevinçlerini belirtirler ve teşekkür ederlerBu mektuplarla ilgili olarak Rum gazetelerin verdiği habere göre, Patrikhane, mektuplarda, Türkiye Rumlarının her zaman ve “Türklerin bütün işkencelerine rağmen” Yunanistana bağlı kaldıklarını ve İngiltere, Fransa ve Amerikayı desteklediklerini ifade ederler (11) Ki muhtemelen bu mektupları da Doreteos ve adamları göndermişlerdir İzmir Rum Metropoliti Hrisostomos, altın sırmalı bir elbiseyle ve arkasında bir grup papazla Albay Zafiruya gelip, “Hoş geldiniz” derler ve diz çökerek Yunan bayrağını hürmetle öpüp tuz dökerler Heyecanlı bir şekilde konuşma yapan Hrisostomos, konuşmasında; “Yunan milletinin 3000 yıllık bir ayrılıktan sonra ve buradaki ırkdaşlarını Türklerin zulmünden ve esirlikten kurtardıklarından dolayı Tanrıya minnet ve şükran duygularını” sunar Hrisostomos, sevinç gözyaşları içinde gelenleri takdis eder (12) İzmirin işgali, sadece Rumlar tarafından sevinçle karşılanmaz; bu işgal aynı zamanda diğer bir çok cemaat liderlerinin de gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasına sebep olur Meselâ, İzmirin işgali münasebetiyle, İzmir Ermeni cemaati tarafından Venizelosa bir kutlama telgrafı çekilir Venizelos ta verdiği cevapta: “Eminim ki, İzmirin Yunan askeri tarafından işgali, Ermeni cemaatine bir hürriyet ve eşitlik devresi açacaktır” der Öte yandan işgalden sonra, Musevi liderlerinden Durdoğlu Efendi, 10 Haziran 1919da İzmir Puntoda lunaparkta İzmirdeki yüksek rütbeli Yunan subayları şerefine mükellef bir ziyafet verir ve “işgalin mesut bir olay olduğunu” söyler (13) Daha önce Rum çeteleri tarafından Türklere karşı yapılan hareketler, İzmirin işgalinden sonra, işgalle gelen Yunan askerleri ile birlikte büyük bir zulme,işkenceye ve katliama dönüşür Fakat, Avrupa tarihçileri, Türklere yapılan diğer katliam ve zulümlerde olduğu gibi, bunu da görmemezlikten gelirler Patrikhane, Türk düşmanlığı ve Türkiyeyi ele geçirme faaliyetlerini giderek artırır Hatta Temmuz 1919da, Patrikhane kapısına çift kartallı Bizans ve Yunan bayrakları çekilir(14) Patrikhanede her ne kadar, Statükocu grup ile Venizelosçular arasında özellikle Patrik seçimlerine Yunanlıların da katılıp katılmaması tartışmalarında ortaya çıkar Sonunda Patrik Vekili Doreteosun etkinliği ile Venizelosçular üstün gelir ve Patrikhane Nizamnamesinin değiştirilmesi amacıyla Patrik seçimlerini boykot kararı çıkar (15) Patrikhanenin, Venizelosın emirleri altında tam bir “fesat yuvası” olarak çalışan, Patrik Vekili seçilen ve Yunanistan emrinde çalışan Patrik Vekili Doreteos ile sağlanır Öyle ki Megali İdea hayaliyle gözü dönmüş olan bu Doreteos, daha 9 Mart 1919 tarihinde; “Patrikhane ile Osmanlı hükümeti arasındaki münasebetleri kesen ve Rumları tebaa görevlerinden affeden” bir bildiri yayınlar (16) Yine aynı Doreteos, Gregoryen Ermeni Patriği ile birlikte, 3 Temmuz 1919da İstanbuldaki İngiliz Yüksek Komiserliğine şu ortak dilekçeyi verirler: "Asayişsizlik Türkiye de bu son zamanlarda özel surette endişe ve telaşı mucip olmuştur Millî Savunma bahanesi altında Hıristiyanlara saldırmaları için çetelerle milisler teşkilatlandırılmıştır Bâbıâlî bu hareketi doğrudan doğruya desteklemektedir Osmanlı hükümet adamları yeniden kitle halinde adam öldürmelerin önüne geçmek için, vatanseverlik duyguları hırpalanmış olan Türk milletinin heyecan halinin dikkate alınması lüzumunu, Müttefiklerin göz önünde tutmalarını teminen, ileri sürüyorlar Asayişsizlikten esas itibariyle, Türk hükümeti sorumludur Doğu Hıristiyanlarının koruyucusu ve mazlum milletlerin kurtarıcısı olan Müttefiklerin münasip görecekleri tedbirleri almaları için dileklerimizi ortaya koymamız hususuna müsaadelerini rica ediyoruz” (17) İşte işgalcilere, bu dilekçeyi veren Doreteos, bu sıralarda kurulan Mavri Miranın başı olduğu gibi, öte yandan aşağıda değineceğimiz üzere, Kasım ayında da Venizelosun talimatlarıyla Patrik seçilir Mustafa Kemâl, 2281919 tarihli “çok gizli” kaydını taşıyan genelgesinde Mavri Mira hakkında şu tarihî bilgileri verir: Çok gizli tutulacaktır Erzurum, 2281919 |
Mavri Mira Cemiyeti |
11-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mavri Mira CemiyetiGENELGE Pek sağlam kaynaklardan elde edilen bilgilere göre (İstanbul) Rum Patrikhanesinde Mavri Mira adında bir kurul oluşmuştur Bunun başkanı Patrik Vekili Doreteos, üyeleri: Atenagoras, Enez Metropolidi, Yunan Kaymakamı Giritli Katekhakis, Katelopulos, Dipasimas, Ayinpa, Polimitis, Siyari adındaki kimselerdir Kurul doğrudan doğruya Venizelostan talimat alıyor Rumların ve Yunan Hükümetinin para yardımıyla, pek büyük bir sermayesi vardır Görevi, Osmanlı illeri dahilinde çeteler oluşturmak ve yönetmek, mitingler ve propaganda yapmaktır Yunan Kızılhaçı da bu Mavri Mira kuruluna bağlıdır Görevi görünüşte göçmenlere bakmak gibi insanî bir perde altında çete teşkilatı yapmak, ihtilal düzenini hazırlamaktır Bu suretle tıbbî ilaçlar ve sağlık gereçleri adı altında silah, cephane ve teçhizatı, Osmanlı ülkesine sokmaktır Hatta resmî Göçmen Komisyonu da Mavri Mira kuruluna tâbidir İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsoloshanesi, silah ve cephane deposu halini almıştır ve hatta kiliseler ibadet yerinden çok askerî ambarlar gibi kullanılmaktadır Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira kurulu tarafından satın alınmıştır Rum okullarının, önceden bizim yapıp ta tam şimdi sırası iken maalesef terk ettiğimiz, izci teşkilatları tamamen Mavri Mira kurulu tarafından yönetilmektedirİstanbul, Bursa, Bandırma, Kırkkilise, Tekirdağ ve bunlara bağlı yerlerde izci teşkilatı tamamlanmıştır İzciler yalnız çocuklar değildir Yirmi yaşını aşkın gençler de dahildir Anadoluda Samsun ve Trabzon, cephane dağıtım yeridir Uygun bir halde bir yelkenli Yunan gemisi, durmuş bir halde cephane ve silahlarla yüklü olarak bu yerlerde bulundurulacaktır Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibidir Mustafa Kemâl (18) Patrikhanenin Yunan emellerine en iyi şekilde hizmet etmesi için, seçimlerin boykotundan sonra istenilen şekilde Patrikhane yönetiminde yeni düzenlemelere gidilir Yunanistana daha iyi hizmet edeceğine inanılan ve Mavri Miranın başkanı olan Doreteos, Kasım 1919da Patrik yapılır Böylece Fener Rum Patrikhanesi giderek kendine “Doğu Büyük Kilise Merkezi” sıfatıyla bir bağımsızlık havası vererek uluslar arası ilişkilere girmeye başlar Bunun yanı sıra, içeride, yani Türkiyede ise tam anlamıyla bir ihtilal faaliyeti zemini hazırlamaya girişir (19) |
Mavri Mira Cemiyeti |
11-04-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mavri Mira CemiyetiMustafa Kemâl Harbiye Nazırı Cemal Paşaya gönderdiği 8 Kasım 1919 tarihli Fener Rum Patrikhanesi hakkındaki raporunda da şu bilgileri verir: ”Geçen ay kiliselerin yönetim kurulu seçimi yapılmış, bir çok Yunanlı kimse yönetim kurulu üyeliğine seçilmiştir Rum Patrikhanesi Yunan elçiliğinden aldığı emir üzerine kilise kurul mütevellilerinden başka kırk kişilik (başka) bir kurul seçtirmiş ve bunlara İstanbul Rum mebusları adını vermiştir Bu kurulun görevi, İstanbul meselesi konferansta söz konusu olunca propaganda için uygun görülecek kişilerin Paris, İngiltere, İsviçre, Yunanistana izâmile tahrikat ve teşvikatta bulunmak umum Rumlar adına İstanbulun ilhakını sarf-ı mesaide bulunmak ve Yunanistandan gelen emirleri uygulamak ve sevk edilen çeteleri icab eden yerlere izam velhasıl hukuk hakimiyet-i Osmaniye ile gayr-ı kabil-i ahval ve harekatı idare etmektir Kurul İzmire de gönderilecektir Yunanlı Miralay Aleksandros Simrafadaki 12 gün önce buraya gelerek Elçilikte Yunan hafiye zabitasının İstanbul teşkilatına memur olmuş ve işe başlamıştır Görevi bitince Atinaya gidecektir Bunun bir kaymakam, iki mülazım, iki yüzbaşı yardımcısı vardır Bu yardımcılardan Yüzbaşı Dirikis Kalokilas bu günlerde Zalpili adlı Torpido ile Pontus Cumhuriyeti hükümetinin jandarma teşkilatını tensik etmek üzere Trabzon cihetlerine hareket edecektir” (20) Yeni Patrik Doreteos, Kasım ayında Batı kiliseleri ile temasa geçer ve onların desteğini almaya çalışır Türkiyedeki Rum Okullarından Türkçe dersleri kaldırılırİtilaf Devletleri ve Yunan Donanmasının karşılanması için Rum okulları tatil edilirBu arada diğer işgalci emperyalist devletlerin yetkilileri ile temas kurulmaya çalışılır İstanbuldaki Yunan ateşemiliteri işgal güçleri ile Patrikhane arasında irtibat subayı görevini yapar Patrikhane, devamlı olarak Yunan Konsolosluğu ile işbirliği içinde bulunur Yunan Konsolosu, İstanbul Rumlarının Osmanlı Devletine vergi vermemeleri için onlara sahte Yunan pasaportları düzenler Tabi bu faaliyetler, para yardımları ile de sürekli olarak desteklenir Para yardımları İstanbuldaki Özel Teşkilata yapılır Amerikada oturan İstanbul kökenli bir Rum olan Nikopulos, 4 milyon Drahmi bağışlar Kezâ, Venizelos, propaganda faaliyetleri için birkaç milyon Drahmi ile ayrıca Yunan İçişleri Bakanının Anadolu ve Rumeli göçmenlerinin yerleştirilmesi için ayırdığı yarım milyon Drahmiyi bu Özel Teşkilata tahsis ederPatrikhanenin gücünü artırmak için ruhanî kadrosunun takviyesi amacıyla Drama, Amasya, Ankara, İnoz, Viz, Çanakkale, Trabzon ve Kayseri metropolitleri İstanbula getirilerek Ruhanî Meclise üye olarak iştirak ettirilir (21) Patrikhane, Rum çetelerini korumak amacıyla, bu eşkıyalara göçmen olduklarına dair resmî belgeler düzenleyip verir Nitekim bu durum, Osmanlı polisi tarafından tespit edilir ve belge verilen kişilerin göçmen değil, çete üyesi olarak görevlendirilen kişiler olduğu anlaşılır (22) Türkiyedeki Rum din adamlarının niyet ve düşüncelerini, İznik Başpiskoposu Vassilios bu sıralarda verdiği beyanatında şöyle dile getirir: “Geride bir tek ferdi kalmamak üzere Türklerin tamamiyle yok olmasını ne kadar isterdim” (23) Fener Patrikhanesi, Bizansı diriltme hayaliyle yaşar Fener Patriği, Doreteos, 14 Şubat 1920 tarihinde LGeorge!a yazdığı mektupta; “İstanbulun Türklük ile alâkasının kalmadığını ve Yunanistan ile birleşmek istediklerini” açıkça ifade eder (24) Kısacası, Fener Rum Patrikhanesi ve Türkiyedeki diğer Rum din adamları, Millî Mücadele süresince, din adamlığı ile ilgisi olmayan fanatik ve gözü dönmüş bir şekilde Türk düşmanlığı yapıp, Yunanistana hizmet ederler ilgisi olmayan fanatik ve gözü dönmüş bir şekilde Türk düşmanlığı yapıp, Yunanistana hizmet ederler İşte bütün bunlardan dolayı da Mustafa Kemâl, 20 Ocak 1923 tarihinde Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan beyanatında, Fener Rum Patrikhanesi hakkında tarihî bir tespit değeri taşıyan nitelikte şunları söyler: ”Bir fesat ve hiyânet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refâhı için de uğursuzluğa ve felâkete sebep olan Rum Patrikhanesini artık topraklarımız üzerinde bırakamayız Bu tehlikeli teşkilâtı memleketimizde muhafaza etmeye bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir Türkiyenin, Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde bir sığınılacak yer göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının gerçek yeri, Yunanistan değil midir? Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilmekte olan yeni Türkiye, Babıâlînin yönetimi altındaki eski Osmanlı İmparatorluğu değildir Yeni Türkiye; şeref ve haysiyet, kudret ve kuvvetini müdrik ve haklarını koruma için mevcudiyetini tehlikeye atmaya hazır ve âmadedir” (25) |
Mavri Mira Cemiyeti |
11-04-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mavri Mira CemiyetiMustafa Kemâl, bundan dört yıl sonra 1927 yılında verdiği Nutukta da Mavri Mira hakkında şöyle söyler: ”Memleketin her tarafında Hristiyan unsurlar, gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devletin bir an önce çökmesine çalışıyorlar Daha sonra elde edilen gerçek bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira Heyeti, iller dahilinde çeteler kurmak ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul Yunan Kızılhaç'ı ve Resmî Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Heyetinin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli Mavri Mira Heyeti tarafından idare olunan Rum okullarının izci teşkilâtları, yirmi yaşından büyük gençler de dahil olmak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Heyeti ile hemfikir olarak çalışıyorErmeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde kurulmuş ve İstanbuldaki merkeze bağlı Pontus Cemiyeti kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor” (26) Ama maalesef, Patrikhanenin Mavri Mira cemiyeti, Türkiyede bugüne kadar ayrıntılı bir şekilde Patrikhane ve Yunan arşivleri araştırılarak başlı başına ve kapsamlı bir inceleme konusu yapılmamıştır! Ve bazı çalışmalar içinde Mavri Mira hakkında yazılanlar da maalesef Atatürkün tarihe geçirdiği kayıtlardan fazla bir bilgi ortaya koyamamışlardır Bu sebeplerle, üniversitelerimizde bu konunun derhal ve bir çok yönden tez olarak verilerek araştırılmasının sağlanılmasını bekliyoruz! Burada bir bilgi notu olarak şu hususu da aktaralım ki; mevcut uygulamaya göre Fener Rum Patrikhanesine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir kişinin getirilmesi gerekirken, 1947 yılında ABDden Athenagoras adlı bir Patrik gönderilir Athenagoras, Fener Rum Patrikhanesinin Patriği olur 12 Temmuz 1947 tarihinde “Marshall Yardımı” olarak anılan Yardım Antlaşmasını imzalayan Hükümet, Athenagorası da, işi usulüne uygun hale getirmek için, bir gecede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapar İşte bu Athenagorasın, Mavri Mira Cemiyetinin üyesi olan Athenagoras ile aynı kişi olduğu söylenilmektedir!(27) |
Mavri Mira Cemiyeti |
11-04-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mavri Mira CemiyetiBilge ORHUNLU TÜRK YOLU dergisi, 2006 Temmuz -Ağustos, 12sayısı NOTLAR : 1) Bülent ATALAY, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin Siyasi Faaliyetleri (1908-1923), Tatav yay, İstanbul-2001, sah:114-115 2) ATALAY, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin, sah:115 3) ATALAY, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin, sah:115 4) DoçDrMSüreyya ŞAHİN, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, Ötüken Yay,İstanbul-1996, sah:214 5) ATALAY, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin, sah:115 6) YrdDoçDrCengiz DÖNMEZ, Millî Mücadele Döneminde Anadoluda Faaliyet Gösteren Zararlı Cemiyetler, Yeni Türkiye dergisi, Türkoloji ve Türk Tarihi Özel Sayısı, C:II, Mart-Nisan 2002, Yıl:8, Sayı:44, Ankara-2002, sah:370-386 7) ATALAY, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin, sah:115 8) Hüsamettin ERTÜRK, İki Devrin Perde Arkası, Haz:Samih Nafiz TANSU, Sebil Yay,İstanbul-1996, sah:288 9) Fatih AKIN, Türkiyede Azınlık Politikaları ve 6-7 Eylül Olayları, Kum Saati Yay, İstanbul-2006, sah: 44,45 10) Dr Adnan SOFUOĞLU, Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, Turan Yayıncılık, İstanbul-1996, sah:94 11) DoçDrMustafa TURAN, Yunan Mezalimi (İzmir, Aydın, Manisa, Denizli 1919-1923) AAM Yay, Ankara-1999, sah42 12) TURAN, Yunan Mezalimi, sah74 13) TURAN, Yunan Mezalimi, sah67 14) SOFUOĞLU, Fener Rum Patrikhanesi, sah:100 15) ATALAY, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin, sah:114-115 16) Gotthard JAESCHKE, Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, Çev:Cemal Köprülü, TTK Yay, Ankara-1991, sah:51 17) JAESCHKE, Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, sah:51 18) Mustafa Kemâl ATATÜRK, Nutuk, Cilt:III Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, MEB Devlet Kitapları Yay, İstanbul-1973, sah: 899 19) ŞAHİN, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, sah:212-213 20) HTVD, Sayı:II, Vesika:256dan aktaran: SOFUOĞLU, Fener Rum Patrikhanesi,sah:112-113 Metin tarafımızdan sadeleştirilmiştir 21) SOFUOĞLU, Fener Rum Patrikhanesi, sah:100-101 22) SOFUOĞLU, Fener Rum Patrikhanesi, dipnot:190 23) JAESCHKE, Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, sah:52 24) ATALAY, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin, sah:116-117 25) ŞAHİN, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, sah:263-264 26) Mustafa Kemâl ATATÜRK, Nutuk, C:I, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, MEB Devlet Kitapları, İstanbul-1973, sah:2 27) Uğur YILDIRIM, Dünden Bugüne Patrikhane, Kaynak Yay, İstanbul-2004, sah:93 |
|