Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dünya, düzeni, türkiyekitap, yeni, özeti

Yeni Dünya Düzeni Ve Türkiye-Kitap Özeti

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yeni Dünya Düzeni Ve Türkiye-Kitap Özeti



Yeni Dünya Düzeni Ve Türkiye kitap özeti

Yazar: Sabahattin ŞEN

Yazar kitabını değişik kişilerin makaleleri ile oluşturmuş ve dünyadaki dengeleri anlatmaya çalışmıştır

1945′lerden 1980′li yılların sonlarına kadar,dünya siyasetine iki kutuplu bir sistem egemendi Avrupa ise bu iki süper devlet çevresinde ikiye bölünmüştü İki Almanyanın varlığı ve Berlin duvarı, uzun yıllar, bu bölünmüşlüğün simgesi olarak kaldılar

Bu iki süper güç, ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler uzlaşmacı değil, güç yarışması ve çatışma temeline dayalıydı Kapitalist dünya ile komünist dünya askeri, ekonomik, siyasal ve ideolojik bir kavgaya tutuşmuşlardı Bu nedenle o döneme Soğuk Savaş dönemi adını veriyoruz Soğuk Savaşın simgeleri ise NATO ve Varşova Paktları olmuşlardır

Bu iki süper güç arasındaki çatışma dünyanın diğer bölgelerindeki küçük çaplı savaşlarda sürekli olarak kendini gösterdi Ancak bunların bir sıcak Avrupa ve dünya savaşına dönüşmemesi, iki süper devlet arasındaki kitle imha silahlarının sağladığı denge sayesindedir Bu nedenle bazı düşünürler, bu dengenin şemsiyesi altındaki kutuplu sistemin dünya barış ve güvenliği açısından yaşanan en güvenli sistem olduğunu savunmaya devam ediyorlar

İki bloklu sistem başlangıçta bloklar arasında hiçbir diyaloğun gelişmesine izin vermeyen bir katılıktaydı Ama bu durum 1950′li yılların ortalarına kadar sürdü Bundan sonra sistemde ilk değişiklikler, blokların kendi içlerindeki gevşemeyle başladı Bunu bloklar arasındaki yumuşama izledi Bu gevşemenin nedeni nükleer silah dengesinin yarattığı bir arada ve savaşmadan yaşama zorunluluğudur Bu zorunluluğu iki tarafa da en iyi anlatan 1962 Küba bunalımıydı Bu bunalım her iki tarafı da nükleer silahların eşiğine getirince, ABD de, Sovyetler Birliği de, insanlığı yok edecek bir savaşı göze alamadılar

Bu olaydan sonra iki taraf da silahsızlanma anlaşmalarına sıcak bakmaya başladı 1975 Helsinki Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı ile Avrupadaki gerginlikleri ortadan kaldırmak amacıyla Avrupa devletlerinin sınırlarının dokunulmazlığı ilkesi tanındı

Sonraları bu gelişmelerin ışığında uzak doğuda Çin ve Japonya, Avrupada da Avrupa Topluluğu ortaya çıktı Fakat bu gelişmeler iki kutuplu sistemin niteliğini değiştirmedi Avrupadaki ve dünyadaki askeri, ekonomik, siyasal ve ideolojik bölünmüşlük varlığını sürdürdü En bağımsız dış politikayı izlediğini öne süren devletler bile dış politika saplarken, Washington ve Moskovadan hiza almaya devam ettiler Ta ki Mihail Gorbaçov dünya siyasetinde ortaya çıkana kadar…

Gorbaçovun amacı kitlelerin ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verecek yeni bir komünizm düzeni ortaya koymaktı Silahsızlanma konusunda yeterli bir düzey seçerek ve orduyu küçülterek savunma harcamalarını kısıtlamayı hedefliyordu Fakat Gorbaçovun bu niyetlerle başlattığı “açıklık” ve “yeniden yapılanma” politikalarının getirdiği özgürlük ve demokratikleşme ortamı, Sovyet liderinin siyasal ve ekonomik alanlarda yaptığı bazı yanlışlarla birleşince, hem Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyetler Birliğinden kopmasına , hem de Sovyetler Birliğinin dağılmasına ve bir süper güç olarak dünya siyasetinden silinmesine neden oldu

Böylece NATOda büyük ölçüde varlık nedenini kaybetmiş oldu Bugün NATOnun tek varlık nedeni, Avrupayı Amerikan güdümünde tutmaktır Sovyetlerin dağılmasıyla ortak düşmanını kaybeden ABD ve Avrupanın yolları ayrılmaya başladı Üretim alanındaki ayrılıklar sonucunda ABD, Avrupa ile özellikle tarım piyasasında rekabet edemez oldu Avrupada birleşen Almanya kıtanın en büyük gücü olarak yükselmeye başladı

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ortaya çıkan öteki gelişme, komünist baskısının kalkması üzerine dünyada özellikle Balkanlarda ulusçu duyguların zincirlerinden boşanması ve bunun sonucunda Yugoslavyanın parçalanmasıdır Birleşmiş Milletler Antlaşması ile uluslararası hukukun iki temel ilkesini,”Ulusların kendi geleceklerini belirleme (self-determination)” ve “Ülkelerin toprak bütünlüğünün dokunulmazlığı” ilkelerini karşı karşıya getirmiştir

ABD, dünyada bu gelişmeler yaşanırken ortaya çıkan yeni güç merkezleriyle uğraşmanın yollarını aramaya koyulmuştur Pentagon dan sızan bir raporda şu tespitler yapılmıştır: Amerikan dış ve savunma politikasının bundan böyle tek bir amacı olmalıdır Bu amaca göre; Batı Avrupadaki, Asyadaki ya da eski Sovyetler Birliğindeki devletlerden hiçbirinin Birleşik Devletler in karşısına dikilecek, ona kafa tutacak güce erişmesine izin verilmemelidir

Ne var ki bu rapor Sovyetlerin çökmesinden sonra uluslararası politikada daha büyük etkinlik kazanmaya soyunan Avrupada büyük rahatsızlık yarattığı gibi, Birleşik Devletlerde de gerçekçi bulunmadı Örneğin bir Amerika üniversitesinde uluslararası ilişkiler hocası James Chase, The New York Times gazetesinde yazdığı bir yazıda,”Bu nasıl bir süper devlettir ki, Körfez Savaşını bile, Almanya ve Japonyadan aldığı paralarla kazanır?”diye soruyor Zaten Sovyetler Birliğinin dağılması ile oluşan boşluğun tek bir devlet tarafından kapılmasını düşünmek oldukça zordur

Sovyetler Birliğinin çöküşüyle birlikte, 1953′lerden sonra zaten azalmaya başlayan Sovyet tehdidi, tüm Avrupa ülkeleri için olduğu gibi Türkiye için de ortadan kalkmış görünüyor Bunun askeri açıdan bize bir ferahlık getirdiğine hiç kuşku yok Yalnız Sovyetler Birliğinin çöküşü üzerine gelişen olaylar Türkiye için, çeşitli olanaklar kadar tuzaklarda getiriyor

Örneğin, Sovyetler Birliğinin dağılması ve Karadeniz kıyılarında bağımsız Ukraynanın, Kafkaslarda Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycanın kurulmasıyla birlikte Türkiyenin kuzeyinde ve doğusunda… Balkanlardaki komünist rejimin yıkılması ve Yugoslavyanın parçalanması üzerine batısında da istikrarsız bölgeler çıkmış bulunuyor

Gerçi bu gelişmeler Türkiyenin “Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bölgesi” gibi bir girişimin öncülüğünü yapmak olanağını veriyor Buralardaki Sovyet hegemonyası sırasında böyle bir girişim düşünülemezdi Ama aynı gelişmeler, Türkiyeye “yeni dış politika ve güvenlik” sorunları da yaratıyor

Sovyetler Birliğinin dağılması üzerine Türkiye, Balkanlarda da yeni sorunlarla uğraşmak zorundadır Çünkü Balkan dengesi tümden değişmiş, eski yerleşmiş katı düzenin yerini, Balkan Devletleri içinde yaşayan ulusal azınlıkların; örneğin Yugoslavyanın parçalanmasına ve sınırlarımızın hemen ötesinde Makedonya ve Bosna-Hersek gibi Müslüman toplulukların yaşadığı iki yeni bağımsız devletin kurulmasına kadar giden düzen bozucu eylemlerin getirdiği değişiklik ve belirsizlik almıştır Üstelik, Balkanların altüst olmasına, yerleşik sınırların değişmesine neden olan “self-determination” ilkesi, Türkiye içindeki ayrılıkçıların da isteklerle ortaya çıkmalarına ve batıda destek bulmalarına neden olmuştur İki kutuplu sistemin çöküşünün bize oynadığı en kötü oyun budur

Bunların yanı sıra Türkiye, Balkanlar, Kafkasya ve Doğu Akdeniz bölgelerinin kesişme çizgilerinin tam ortasındaki mihver durumu ile Avrupanın jeopolitik uzantılarında önemli bir statü de kazanmıştır Bu da Avrupa ile ilişkilerini ancak güçlendirici bir etki yapabilir Akılcı bir yaklaşımla Türkiyenin bu durumu lehine çevirebileceği de bir gerçektir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.