Yer Altı Sularının Dağılışı Ve Kullanım Biçimleri |
10-29-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yer Altı Sularının Dağılışı Ve Kullanım BiçimleriYer Altı Sularının Dağılışı ve Kullanım Biçimleri Atmosferden yeryüzüne düşen yağışların bir kısmı (yağmur, kar, buzulların erimesi), yüzeysel akış ile yer üstü sularını meydana getirirken geri kalanı uygun koşullar altında yer altına geçer Bu sular yerin derin kısımlarına sızarak, alt kısmı geçirimsiz kayaçların oluşturduğu zonun üzerindeki geçirimli kayaçların gözenek, yarık, çatlak gibi kısımlarını doldurarak bir su tabakası oluştururlar Yer altı suları, yeryüzüne doğal olarak çıkabildikleri gibi (kaynak), kuyular vasıtası ile de kullanılabilir hale getirilir Kaynaklar, yeryüzüne çıkma tarzlarına göre çok çeşitli tipte olabilirler Sularının sıcaklıkları, kırılmalar veya faylanmalar neticesinde ortaya çıkmaları (fay kaynakları), karstik sahalardan gelmeleri (karstik kaynaklar, voklüzler), akımları ve kimyasal bileşimleri (maden suları), yeryüzüne çıkma tarzları (aralı kaynaklar ve gayzerler) ve yer altında bulunuş özelliklerine göre (serbest ve tünemiş akifer kaynakları, artezyen kaynakları) çeşitli tipte olabilirler Bunlardan özellikle sıcak su kaynakları bir ülkeye ekonomik anlamda önemli katkılar sağlayacak alternatif bir enerji kaynağıdır Sıcak su kaynakları bakımından değerlendirildiğinde ülkemizin oldukça zengin olduğu görülür Bu kaynaklar yurdumuzun belli kesimlerinde toplanmıştır Güney Marmara bölümü, Ege bölgesi, Ankara, Eskişehir ve Kayseri kesimlerini içine alan İç Anadolu Bölgesi, Erzurum, Diyarbakır ve Nur dağları kesimi söz konusu alanlardır Diğer kaynak tipleri ise ülkemizde oldukça değişik alanlara dağılmıştır Bunlardan Toros dağlarının eteklerinde ortaya çıkan, Muğla polyesinde kaybolan ve Gökova körfezinde izlenen, büyük kısmı kullanılmadan denize dökülen karstik kaynaklardan voklüzler, iç bölgelerimizde fosil sular olarak nitelendirilen ve artezyen açılarak faydalanabilecek olan sular, iç kesimlerden gelen akarsuların alüvyal tabanı beslemesi nedeniyle kıyı ovalarının hemen her noktasında dikkati çeken yer altı suları ve her bölgemizde dikkati çeken kimyasal bileşimleri farklı olan maden suları bu tip alanlara örnek oluşturur Ülkemizde yer alan yer altı sularından ısıtma, sulama ve endüstriyel alanlarda, turizm faaliyetlerinde ve dış ticarette yararlanılabilir Söz konusu suların kullanım alanları sıcaklığına bağlı olarak değişiklik gösterir Elektrik Enerjisi Üretimi: Sıcaklığı 60-180OC arasında değişen sular, elektrik enerjisi üretiminde kullanılabilir Bunlardan sıcaklığı 150OC üzerinde olan jeotermal kaynaklar, yüksek basınçlı bir buhar haline geldiğinden buhar makinelerini işleterek elektrik enerjisi üretecek güce ulaştırır Nitekim ülkemizde Afyonkarahisar-Gecek, Denizli-Kızıldere ve Sarayköy, Aydın Germencik, İzmir-Seferihisar ve Balçova, Kütahya-Sivas şu anda tespit edilmiş, en zengin jeotermal alanlardır Ancak bunlardan sadece Denizli-Sarayköy ve Aydın-Germencik yakınlarındaki jeotermal alanlara santral kurulmuş ve üretime geçirilmiştir Söz konusu alanlardan Afyonkarahisar-Gecek yaklaşık120-900m derinlikte dört önemli jeotermal enerji rezervine sahip, oldukça önemli bir kesimdir Diğer enerji kaynakları ile karşılaştırıldığında son derece ekonomik olan jeotermal enerji için, yukarıda adı geçen diğer alanlarımızda da bir an önce santraller kurulmalıdır Santrallerin ekonomik işletme ömürlerinin 40-60 yıl arasında değiştiği, kapasitelerinin ise sınırlı olduğu yolundaki görüşler hatalıdır Çünkü jeotermal enerji, kendini yenileyen ve hammaddesi bedava olan bir enerji türüdür Santral işletmeye açıldıktan 5-6 yıl sonra kendi masraflarını tamamen karşılar Hammaddenin bedava oluşu diğer kaynaklara oranla enerjinin, %50-80 daha ucuza mal olmasını sağlar Son yıllarda buharlaşma noktası düşük gazlar kullanılarak, sıcaklığı 60-90OC arasında değişen sıcak sulardan elektrik enerjisi elde edilmektedir Bu durum enerji açığı bulunan ülkemiz için oldukça sevindiricidir Çünkü ülkemizde sıcaklığı 60OC ve üzerinde çok sayıda termal kaynak vardır Bursa-Merkez ilçe Bademlibahçe kaplıcası (53-84OC),Yalova Valide Hamamı kaynağı, Balıkesir Gönen kaplıcaları (77-83OC), Balya ilçesi Ilıcadağ kaplıcası (58-63OC),Edremit ilçesi Derman kaplıcası (54-60OC), Çanakkale Ayvacık ilçesi Gülpınar kaplıcası (38-100OC), Ezine ilçesi Kestanbol kaplıcası (62-73OC), Yenice ilçesi Hamdibey kaplıcası (38-80OC), İzmir Dikili ilçesi Bademli kaplıcası (41-70OC), Dikili kaplıcası (42-64OC), Manisa Salihli ilçesi Kurşunlu kaplıcası (52-73OC), Turgutlu ilçesi Urganlı kaplıcası (50-78OC), Kula ilçesi Şehitler kaplıcası (60OC), Soma ilçesi Menteş kaplıcası (42-62OC), Afyonkarahisar Sandıklı ilçesi Sandıklı kaplıcaları (60-70OC) ile İhsaniye ilçesi Gazlıgöl kaplıcası (60-80OC), Kütahya Simav ilçesi Eynal kaplıcası (66-78OC), Gediz ilçesi Gediz Ilıcası (57-75OC), Bolu Seben ilçesi Bağlum kaplıcası (62-73OC), Mudurnu ilçesi Sarot kaplıcası (60-63OC), Ankara Kızılcahamam ilçesi Kızılcahamam kaplıcası (44-86OC), Kırşehir Çiçekdağı ilçesi Mahmutlu kaplıcası (63-70OC) bunlara örnek oluşturur Adı geçen hidrotermal kaynaklardan bir kısmının şehir merkezinde yer alması (Bursa-Bademlibahçe kaplıcası), bir kısmının ünlü termal tesisler olmaları (Afyonkarahisar-Sandıklı kaplıcaları, Yalova-Valide Hamamı kaynağı, Balıkesir-Gönen kaplıcaları, Ezine-Kestanbol kaplıcası) nedeniyle santral kurulmasına uygun görünmemektedir Ancak bu sıcak sulardan konut ve işyeri ısıtmasında yararlanılabilir Diğer kaynaklar ise ekonomik fizibilitelerinin araştırılmasından sonra santral yapımına açılmalıdır Sanayi Alanında Kullanımı: Sıcaklığın 90OC ve üzerinde olduğu hidrotermal kaynaklar, sanayide kurutma işleminin yapımı sırasında kullanılabilir Gıda sanayi alanında (pastörize süt yapımı, bira mayalama işlemi, ot, sebze, balık ve et kurutulması, buharlaşma ile şeker rafinajı, buharlaşma ve kristalleşme ile tuz üretimi, konserve imali) sıcaklığı 90-140OC arasında değişen sular kullanılırken, inşaat sanayinde (çimento kurutulması) 110OC, kimya sanayi alanında (damıtma ile saf su elde edilmesi, hidrojen sülfit ve ağır su elde edilmesi, bazı kimyasal maddelerin elde edilmesi) 120-170OC, kağıt ve selüloz sanayi alanında (mobilya ahşabı ve inşaat kerestelerinin kurutulması ve kraft kâğıdı hamurunun hazırlanması, kağıt ağartma işlerinin yapımı,) 160-180OC arasında değişen sular kullanılır Sanayi alanında ihtiyaç duyulan sıcak su Afyonkarahisar-Gecek, Denizli-Kızıldere ve Sarayköy, Aydın-Germencik, İzmir-Seferihisar ve Balçova, Kütahya- Sivas jeotermal alanlarından sağlanabilir Söz konusu alanlar ekonomik açıdan incelendiğinde genellikle tarım ağırlıklı bir özellik gösterirler Bu özellik, yakın çevrelerinde gıda sektörüne yönelik sanayi tesislerinin kurulmasını teşvik etmelidir Sanayinin gereksinim duyduğu hammadde, enerji ve işgücü yakın çevreden (köylerden) temin edileceğinden ekonomik maliyet oldukça düşük düzeyde kalacaktır Nitekim jeotermal enerjiden faydalanılarak yapılan balık kurutma işlemi için Seferihisar çok uygundur Çünkü Sığacık Körfezinde balık üretme çiftlikleri vardır Afyon ve Kütahya şekerpancarının bol yetiştiği alanlar olduğu için şeker rafinajında; İzmir, Aydın ve Denizli illeri başta üzüm ve incir olmak üzere (kuru olarak yurt dışına ihraç edilir) çeşitli sebze ve meyvenin yetişmesi nedeniyle kurutma ve konserve yapımında; İzmir (Çamaltı) ve İç Anadolu bölgesinde (Tuz gölü, Çankırı, Kırşehir, Nevşehir, Yozgat) tuz alanlarının varlığı sebebiyle tuz üretiminde; Sivas- Hafik- Zara çevresi jips ve alçıtaşı bulunan alanlar olduğundan çimento üretiminde kullanılabilir Ayrıca söz konusu alanlarda köylülere kavak yetiştiriminin özendirilmesi kereste ve kağıt sanayini, hayvancılığın geliştirilmesi ise et kurutulması ve pastörize süt yapımını geliştirecektir Sözü edilen sanayi tesisleri bu illerimizde daha önceden kurulmuş ve faaliyete geçmiş olabilirler, ancak ucuz bir enerji olan jeotermal enerjinin kullanılması daha ekonomik olacaktır Diğer taraftan bu kesimlere yeni sanayi tesislerimizin kurulması dış ticaret açısından olumlu bir sonuç yaratacaktır Isıtma İşlerinde Kullanımı: Sıcaklığı 50OC ve üzerinde olan sular çeşitli ısıtma işlemlerinin yapılması için kullanılır Merkezi ısıtma sistemi ile şehirlerdeki konutlar, kamu kuruluşları, caddeler, havaalanları ve pistler, toplu köylerde evler, ahır, kümes ve seralar ısıtılabilir Yurdumuzda Bursa'da, Balıkesir ilinde Balya, Edremit, Susurluk, Gönen, Burhaniye ilçelerinde, Çanakkale ilinde Yenice, Ezine, Biga, Ayvacık ilçelerinde, İzmir ilinde Çeşme, Seferihisar, Balçova, Dikili ilçelerinde, Manisa ilinde Salihli, Turgutlu, Soma, Kula ilçelerinde, Denizli ilinde Sarayköy, Akköy ilçelerinde, Afyon ilinde Sandıklı, İhsaniye ve Merkez ilçelerinde, Kütahya ilinde Simav, Gediz ilçelerinde, Bolu ilinde Seben ve Mudurnu ilçelerinde, Ankara ilinde Kızılcahamam, Beypazarı, Ayaş ilçelerinde, Niğde ilinde Ulukışla ilçesinde, Nevşehir ilinde Kozaklı ilçesinde, Kırşehir ilinde Çiçekdağ ilçesinde, Yozgat ilinde Sorgun ve Sarıkaya ilçelerinde, Tokat ilinde Artova ve Reşadiye ilçelerinde, Ağrı ilinde Diyadin ilçesinde, Bingöl Merkez ilçede bulunan suların sıcaklığı 50OC ve üzerinde olup ısıtma amaçlı kullanım için uygundur Konutların ve hayvan barınaklarının ısıtılmasının yanı sıra sıcak suların seralarda kullanılması ülkemizin tarımsal potansiyelini arttırdığı gibi doğal yetişme sınırları dışında kalan ve etkili kış koşullarının hakim olduğu İç ve Doğu Anadolu bölgelerimizde sebze, meyve ve çiçek yetiştirilmesini sağlayarak bu bölgelerimize ek bir kazanç getirecektir Seraların ısıtılması için 30OC ve üzerinde bir sıcaklığa gereksimin duyulması ülkemizde bu faaliyetin alanını oldukça genişletmektedir Çünkü 30OC ve üzerindeki sıcaklıktaki suların yayılış alanı oldukça geniştir Isıtma işlemi sırasında dikkat edilmesi gereken ısı kaybını en alt düzeye indirecek gelişmiş teknikler kullanmaktır Bu bakımdan İzlanda, Fransa, Rusya, ABD, Macaristan, İtalya, Yeni Zelanda gibi söz konusu tekniği kullanan ülkeler dikkatle incelenmelidir Turizm Alanında Kullanımı: Ülkemiz genç tektonik hareketlerin etkisi ile fayların, volkanik alanların, aktif deprem kuşaklarının bulunduğu bir hat üzerindedir ve bu nedenlere bağlı olarak termal sular bakımından oldukça zengindir Termal kaynakların sayısı 1500'den fazladır, ancak 200 kadarı kaplıca olarak işletilmektedir Kaplıca kaynaklarının mevcut potansiyeline rağmen kaplıca turizmi büyük ölçüde yöresel düzeyde kalmıştır Ülkemizde geleneksel kaplıca tesislerinin yerine modern tesislerin yapılması turizmin gelişmesi açısından çok önemlidir Günümüzde "bacasız sanayi" olarak nitelendirilen ve önemli bir döviz girdisi sağlayan turizmin, sadece yaz turizmi ile sınırlı kalmaması, bütün bir yıla yayılması ülkemiz ekonomisi açısından son derece önemlidir Balneoterapi, hidroterapi, sağlık turizmi gibi çeşitli adlar alan bu turizm biçimi sadece sıcak sular ile sınırlı değildir İçme adı verilen soğuk veya ılık şifalı sular ve çamur banyoları da bu turizm kapsamına girmektedir Ülkemiz 2000'den fazla şifalı suyu ile bu bakımdan da önemli bir konumdadır Söz konusu kaynak alanlarının modern tesisler olması yanında sağlık açısından önemi, bu kaynak alanlarının hava, su ve gürültü kirliliğinden korunmasını ve çevre düzenlemelerinin yapılmasını gerektirmektedir Sıcak su kaynakları fay hatlarına bağlı olarak çıktığından bu bölgeler aktif deprem hatları üzerindedir, bu nedenle yapıların depreme dayanıklı ve az katlı biçimde tasarlanması gereklidir Bu tesislerin, yöreye özgü mimari yapıyı yansıtan eski Türk ve Osmanlı tarzı konutlardan esinlenerek inşa edilmesi turistlerin ilgisini artıracaktır Söz konusu tesislerin bünyesinde yer alacak olan yüzme havuzlarının ısıtılmasında da termal sulardan faydalanılmalıdır Diğer taraftan, modern turizm tesislerinin kurulması yöre insanlarının iş olanaklarını da (yöresel yiyecek ve eşyaların satılması, turizm tesislerinde çalışılması gibi) arttıracaktır Sulama: Yer altı sularının 20OC ve altında olanları ise sulama amacıyla kullanılmalıdır Ancak suların içindeki kimyasal bileşimlerin önceden saptanması, tuz oranı yüksek olanların tercih edilmemesi gerekir Sulamada genellikle klasik kanalet sistemi, basınçlı-alçak basınçlı sulama ve birim alan birim su yöntemleri kullanılır Bunlardan birim alan birim su yöntemi özellikle kuraklık koşullarının hakim olduğu alanlarda su israfını önleyeceğinden olumlu sonuçlar verir Ancak yaz kuraklıklarının hakim olduğu İç ve Güneydoğu bölgelerinde, sulama yöntemlerinin ciddi bir biçimde organize edilmesi gereklidir Çünkü yanlış sulama nedeniyle toprakta bulunan tuzların eriyerek toprak tabakası üzerinde birikmesi tuzlanma sorununu gündeme getirecektir Bu nedenle hem tarımda ürün çeşitliliği ve bolluğu benimsenmeli hem de topraklar koruma altında tutulmalıdır Bu bakımdan benimsenecek en gelişmiş yöntem "damla sulama" yöntemidir Bu sulama sistemi bitkinin gereksinim duyduğu suyu, bitki kök bölgesine doğrudan gönderir Ayrıca bu yöntemle bitkiye gerekli olan besin elementlerinin, sulama suyuna karıştırılarak verilmesi olanağı da vardır Damla yönteminde su, toprak yüzeyinden çok düşük basınçlı bir boru sistemiyle damlatıcılara kadar iletilir Su, damlatıcılardan saatte birkaç litrelik küçük damlalar halinde bitki çevrelerine veya lateral boyunca ince bir hat halinde toprağa verilir Bir damla sulama sistemi su kaynağı, kontrol ünitesi, ana boru hattı, yan boru hattı, lateral boru hattı ve damlatıcılardan oluşur Damlama sisteminde her tür su kullanılabilir ancak suyun sediment ve yüzer madde içermemesi gereklidir Şayet bu tip maddeler içeriyorsa kullanmadan önce temizlenmelidir Bitkiye gerekli olan gübre ise sıvı olarak sisteme enjekte edilir ve vanalar aracılığı ile kontrol edilir Ülkemizde yer altı sularından kuyular açılması ile faydalanılır Ancak bu yöntemle su çok fazla harcanır ve yaz aylarında kuyuların seviyesi düşer veya bazıları kuruyabilir Damla yönteminde ise sarnıç veya kuyularda biriktirilen su kontrollü olarak harcandığından herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmaz Çünkü bu yöntemle buharlaşma ve akış kaybı en alt seviyede tutulur, su kontrollü olarak verilir, toprak yüzeyi minimum düzeyde ıslanarak erozyon, bitki hastalıkları ve zararlılarının gelişmesi önlenir ve gübreleme düzenli olarak uygulanır Yurdumuzun kıyı bölgeleri, iç bölgelere oranla yüzey ve yer altı suları bakımından daha zengindir Toros dağlarının eteklerinden çıkan voklüz kaynakları ve kıyı ovalarının hemen her kesiminden çıkan yer altı suları bunlara örnek gösterilebilir Bu sulardan en üst düzeyde yararlanmak, seviyeleri ve akım değerlerinin düşmemesi ile mümkündür Bu nedenle suların sarnıç gibi büyük depolarda toplanması düşünülmelidir Dış Ticaret Alanında Kullanımı: Yer altı sularından en üst düzeyde yararlanmak ülkemizin dış ticareti üzerinde de olumlu gelişmeler yaratacaktır Özellikle gıda sektöründe (konserve, kuru gıda satışı, pastörize süt, kuru et) düşük maliyetli yöntemlerle üretim miktarı arttırılacaktır Yer altı sularının ekonomi üzerindeki diğer olumlu bir etkisi ise maden suyu satışlarıdır Ülkemiz 2000'in üzerinde içme veya maden suyuna sahip olmasına rağmen bu sulardan yeterince faydalanılmamaktadır Bir kısmında tesisler vardır, ancak çoğu modern standartların altındadır Birçoğunda ise hiçbir tesis bulunmamaktadır ve sular boşa akmaktadır Bu nedenle öncelikle mevcut maden sularının yerleri tespit edilmeli, daha sonra sertlik derecesi (sertlik derecesi 50 Fransız sertlik derecesini aşanlar kalitesiz içme suları olarak kabul edilir) ve pH değeri (pH değeri 0-7 arasında olmalı) belirlenmelidir Sonuçlar standartlara uygun olursa bu sahada maden suyu dolum tesisleri kurulmalıdır Kurulu tesislerde dolumu yapılan maden sularının büyük kısmı yurt içinde tüketilmekte, çok az bir kısmı yurt dışına gönderilmektedir Ancak maden sularının ekonomik değeri küçümsenmemelidir Yeni oluşturulacak tesislerle birlikte, bu sulardan yoksun ülkelere ve maden suyu tüketimi çok yüksek olan Batılı ülkelere ihraç etmek suretiyle önemli bir döviz girdisi sağlanabilir Sıcaklığı 20OC civarında olan, sertlik derecesi standartlara göre belirlenmiş sular, balık çiftlikleri kurulmasına da uygundur Balık çiftlikleri ekonomik güçlük içinde olan köylülerimize alternatif iş sağlayacak bir olanaktır Ekime uygun olmayan kıraç alanlarda oluşturulacak havuzlarda beslenen balıklar ülke içinde tüketildiği gibi yurt dışına ihraç edilebilir Balık artıkları ise gübre ve hayvan yemi olarak kullanılabilir SONUÇ Ülkemiz yer altı suları bakımından oldukça zengindir Ancak bu suların sahalarının, akım değerlerinin ve kalitelerinin saptanması gereklidir Dünyanın kuraklık ve su sorunu ile karşı karşıya olduğu bu dönemde ülkemizde yer alan sular çok dikkatli bir biçimde kullanılmalıdır Termal kaynakların alternatif enerji kaynağı olabileceği unutulmamalı, bunlardan en üst düzeyde yararlanma yolları benimsenmelidir Sıcak suların bulunduğu alanlarda turizm yatırımları teşvik edilmelidir Yeni bulunacak suların daha ekonomik koşullar içinde kullanılması, denize akıtılan sulardan yararlanma olanaklarının bulunması ve israfın önlenmesi, tarımda bilimsel ve ileri teknolojilerin uygulandığı yöntemlerin benimsenmesi gerekmektedir Kentlerin büyüme oranı ile o sahadaki sanayi tesislerinin suya gereksinimleri hesaplanmalı, tesislerin atık suları tekrar kullanabilecekleri sistemler kurulmalıdır Araziden yararlanma açısından planlamalar yapılmalı ve gelecekteki su ihtiyacı saptanmalıdır Ülkemizin bazı bölgeleri büyük ölçüde susuzluk çekerken, başka sahalarda su kaynaklarının ziyan olmasına engel olunmalıdır |
|