Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiOsmanlıca Sözlük Lügat T Harfi TA Kur´anın alfabesinde üçüncü harfin adıdır Ebcedî değeri 400´dür TA f Kat Kıvrım Büklüm Misil, mânend Nihayet Gayet Kadar, beri, dek (mânalarına gelir) Meselâ : TÂ BEKEY Ne vakte kadar TÂ BE KIYAMET Kıyamete kadar TÂ HAŞRE DEK Haşre kadar TA´ (TAE) Alçak, iniş yer * Başı aşağı etmek TAA Muti olmak İtaat etmek TAAB Yorgunluk Sıkıntı Zahmet Bezginlik Eziyet TAAB-I DİMAĞÎ Zihnî yorgunluk Dimağın yorgunluğu TAAB-ÂVER f Yorgunluk veren TAABBÜD İbadet etmek Kulluk etmek(Ey insan! Kur´ânın desâtirindendir ki, Cenab-ı Hakk´ın mâsivâsından hiçbir şeyi ona taabbüd edecek bir derecede kendinden büyük zannetme Hem sen kendini hiç bir şeyden tekebbür edecek derecede büyük tutma Çünkü mahlukat, ma´budiyetten uzaklık noktasında müsâvi oldukları gibi, mahlukiyet nisbetinde de birdirler L) TAABBÜDÎ İbadete ait olup emrolunduğu için yapılan Sebeb ve illeti sadece emir olan, aklın muhakemesine bağlı olmayan İbâdete âit ve müteallik(Mesâil-i şeriattan bir kısmına "Taabbüdî" denilir; aklın muhakemesine bağlı değildir; emrolduğu için yapılır İlleti, emirdirBir kısmına "Mâkul-ül mâna" tâbir edilir Yâni: Bir hikmet ve bir maslahatı var ki, o hükmün teşriine müreccih olmuş; fakat sebep ve illet değil Çünkü: Hakiki illet, emir ve nehy-i İlâhidirŞeairin taabbüdî kısmı; hikmet ve maslahat onu tağyir edemez, taabbüdîlik ciheti tereccuh ediyor, ona ilişilmez Yüzbin maslahat gelse, onu tağyir edemez Öyle de: "Şeairin faidesi, yalnız mâlum mesâlihtir" denilmez ve öyle bilmek hatâdır Belki o maslahatlar ise, çok hikmetlerinden bir faidesi olabilir Meselâ biri dese: "Ezanın hikmeti, müslümanları namaza çağırmaktır; şu halde bir tüfenk atmak kâfidir "Halbuki o divane bilmez ki, binler maslahat-ı ezaniye içinde o bir maslahattır Tüfenk sesi, o maslahatı verse; acaba nev´-i beşer namına, yahut o şehir ahalisi namına hilkat-ı kâinatın netice-i uzması ve nevi beşerin netice-i hilkatı olan ilân-ı Tevhid ve Rububiyet-i İlâhiyeye karşı izhar-ı ubudiyete vasıta olan ezanın yerini nasıl tutacak Elhasıl: Cehennem lüzumsuz değil; çok işler var ki, bütün kuvvetiyle "Yaşasın Cehennem!" der Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiat ister M) TAABBÜS (C: Taabbüsât) Yüz ekşitme, somurtma, surat asma TAABBÜS Sayıklama * Havadaki bir şeyi tutmağa çalışır gibi ellerini sallıyarak hareket ettirme TAACCÜB şaşma, hayret etme Tahayyür"Resul-ü Ekrem´den (ASM) rivayet olunuyor ki: "Taaccüb bütün taaccüb ona ki: Cenab-ı Hakk´ın halkını görüp dururken Allah´da şek eder Şuna taaccüb olunur ki: Neş´et-i ulâyı tanır da neş´et-i uhrâyı inkâr eder Şuna da taaccüb olunur ki: Her gün her gece ölüp dirilip dururken ba´s-ü nüşuru inkâr eder şuna da taaccüb olunur ki: Cennet´e ve naim-i Cennet´e iman eder de yine dâr-ül gurur için çalışır Şuna da taaccüb olunur ki: Evvelinin bulaşık bir nutfe, âhirinin mülevves bir ciyfe olduğunu bilir de yine tekebbür ve tefâhur eder" (ET) TAACCÜC Şamata, gürültü, patırtı TAACCÜL Acelecilik Acele etmek TAACCÜLAT (Taaccül C) Acele etmeler Acelecilikler TAACCÜN (Acn dan) Hamurlaşma, hamur hâline gelme, mâcun gibi olma TAACİB Acayib şeyler Tuhaf şeyler TAAC´UC Çeşitli seslerin birbirine karışması TAADDİ Saldırma * Düşmanlık * Ezme * Şeriattan ayrılma Tecavüz etme Zulmetme Örf âdet ve mukavelenin hilâfına hareket etme * Gr: Fiilin geçer halde olması, müteaddi olması TAADDÜD Çoğalma Birden fazla olma Tekessür etme TAADDÜD-Ü EZVAC (Bak: Taaddüd-ü zevcat) TAADDÜD-Ü ZEVCAT Bir kaç kadınla evlilik hali (Bak: Aile)(Medeniyet, taaddüd-ü ezvacı kabul etmiyor Kur´anın o hükmünü, kendine muhalif-i hikmet ve maslahat-ı beşeriyeye münâfi telâkki eder Evet, eğer izdivacdaki hikmet, yalnız kaza-yı şehvet olsa, taaddüt bilâkis olmalı Halbuki, hatta bütün hayvânatın şehâdetiyle ve izdivac eden nebâtatın tasdikıyle sabittir ki; izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür Kaza-yı şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz´iyyedir Madem, hikmeten, hakikaten, izdivaç, nesil içindir, nev´in bekası içindir Elbette, bir senede yalnız bir defa tevellüde kabil ve ayın yarısında kabil-i telâkkuh olan ve elli senede ye´se düşen bir kadın, ekseri vakitte tâ yüz seneye kadar kabil-i telkih bir erkeğe kâfi gelmediğinden, medeniyet pekçok fâhişehâneleri kabul etmeye mecburdur S) (İslâmiyet´in ahkâmı iki kısımdır:Birisi: Şeriat ona müessistir, bu ise hüsn-ü hakiki ve hayr-ı mahzdırİkincisi: Şeriat muaddildir Yâni; gayet vahşi ve gaddar bir suretten çıkarıp, ehven-i şer ve muaddel ve tabiat-ı beşere tatbiki mümkün ve tamamen hüsn-ü hakikiye geçebilmek için zaman ve zeminden alınmış bir surete ifrağ etmiştir Çünki, birden tabiat-ı beşerde umumen hüküm-ferma olan bir emri birden ref´etme, bir tabiat-ı beşeri birden kalbetmek iktiza eder Binaenaleyh, Şeriat, vâzı-ı esâret değildir Belki en vahşi suretten, böyle tamamen hürriyete yol açacak ve geçebilecek surete indirmiştir, tâdil etmiştir Hem de dörde kadar taaddüd-ü zevcat tabiata, akla, hikmete muvâfık olmakla beraber, şeriat bir taneden dörde çıkarmamış, belki sekiz dokuzdan dörde indirmiştir Bahusus taaddüdde öyle şerâit koymuştur ki; ona mürâat etmekle hiç bir mazarrata müeddi olmaz Bazı noktada şer olsa da ehven-i şerdir Ehven-i şer ise bir adâlet-i izâfiyedir Münâzarat) TAADİ Düşmanlık etmek TAADÜL Beraberlik, eşitlik TAAFFÜF İffetli olma İffetli görünme * Tekellüfle salihlik yapma Ahlâk dışı şeylerden kaçınma * İstemekten uzak durma TAAFFÜN (Ufunet den) Çürüyüp kokuşma Leş kokusu Fena ve pis kokular TAAFFÜN-İ NEFES Nefesin kokması TAAFFÜNAT (Taaffün C) Fena ve pis kokular TAAHHÜD (Ahd den) Bir işin veya bir şeyin yapılması için söz verme, üzerine almak İltizam etme Resmi söz verme Yüklenme * Postaya verilen bir şeyin, yerine varmasını sağlama TAAHHÜDÂT (Taahhüd C) Üzerine alınan işler Taahhüdler TAAHHÜDNÂME f Söz verdiğine ve taahhüd ettiğine dair yazılan vesika TAAKKUD (Ukde den) Bağlanma Düğümlenme Anlaşılmaz hâle gelme TAAKKUL Hatırlama Zihin yararak anlama Akıl erdirme Hatıra getirme (Bak: Dimağ) TAALA (Bak: Teâlâ) TAALLUK Bağlılık Münasebet Alâkalı oluş Ait olma * Dünya alâkası * Sevme TAALLUKAT Bir kimsenin yakınları, akrabaları Alâkalılar TAALLÜL (İllet den) Vesile ve bahane arama Bir işten kaçınma * Mâzeret TAALLÜLÂT (Taallül C) Ağır davranma TAALLÜM (İlim den) İlim edinme Öğrenme Ders okuyarak öğrenme TAALLÜN Aleni, âşikâr, meydanda olma Herkesin gözü önünde gibi bilinme TAAM Yemek Yenilen şey TAAMİYE Yemeklik Yemek parası TAAMMİ Kör olma Görmez hale gelme TAAMMUK (Umk dan) Derinleşme Mes´elenin iç yüzüne vakıf olma TAAMMUKAT (Taammuk C) Derinleşmeler TAAMMÜD (Amd den) Bilerek ve isteyerek suç işlemek Kasıt ve niyet etme, bilerek ve isteyerek bir iş yapma TAAMMÜDÂT (Taammüd C) İsteyerek ve bilerek yapılan işler TAAMMÜDEN Evvelden hazırlanarak Kastederek Bile bile TAAMMÜDÎ (Teammüdiyye) Kasıt ve niyet ile olan, taammüdle alâkalı TAAMMÜL Amel etme Çalışma Vazife yapma TAAMMÜM Umumileşme Umumi olma * (İmame den) Sarık sarma * (Amm den) Amca olma Birisini "amca" diye çağırma |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TA´AN(E) (Ta´n dan) Çok zemmedip yeren Çekiştiren TAANNÜD (İnad dan) İnad etme Ayak direme TAANNÜDÂT (Taannüd C) İnad etmeler, ayak diremeler TAANNÜF Azarlama Darılma TAANNÜT Herkesin yanlışını arama TAARR Ari olmak, temiz ve pâk olmak, beri olmak Döşeğinde dönüp ızdırap çekmek TAARRUK (Arak dan) Terleme * Kemikten et kazımak * Ağaç kabuğunu soymak TAARRÜB Araplaşma Arap kılığına girme TAARRUS (C: Taarrusât) Kocanın, karısına karşı sevgisini göstermesi TAARRUZ Bir şey veya bir kimse üzerine şiddetle saldırma Çatma Düşmana hücum etme Sataşma İlişme TAARRÜF Karşılıklı anlaşma, tanışma * Bir şeyi herkesin bilmesi * Kendini hünerleriyle tanıttırma TAARRÜM Kemikten et soymak TAARÜC Aksaklanmak TAARÜF Birbirini bilmek, tanımak TAARÜZ Muaraza edişmek, çekişmek TAASSUB (Asab dan) Bir şeye veya bir kimseye taraflı olma * Din bakımından fazla salâbetli olma * Kendi dinini çok üstün görmek * Haksız yere husumet etmek * Bir düşünüşe, bir inanışa körü körüne bağlanıp ondan başkasını düşünmemek hâli (Bak: Dimağ)( Evet İslâmiyetin şe´ni metanet, sebat, iltizam-ı hak olan salâbet-i diniyedir Yoksa cehilden, adem-i muhakemeden neş´et eden taassub değildir Bence taassubun en dehşetlisi bazı Avrupa mukallidlerinde ve dinsizlerinde bulunur ki; sathi şüphelerinde muannidâne ısrar gösteriyorlar Bürhan ile temessük eden ulemânın şanı değildir Münâzarat) TAASSUBKÂR f Taassub gösteren Mutaassıb TAASSÜF Sapmak, doğru yoldan çıkmak TAASSÜFÂT (Taassüf C) Yolsuzluklar, haksızlıklar TAASSÜR (Usur dan) Güçleşme Güç olma TAASÜR Güç yapmak, zor yapmak TAAŞŞUK Âşık olmak Çok fazla derecede sevgi beslemek TAAT İbadet etmek Allah´ın (CC) emirlerini yerine getirmek İtaat etmek TAATGÂH f İbadet yeri İbadetgâh TAATTUF (Atıf dan) Acıma, şefkat gösterme * Verme * Esirgeme TAATTUFÂT (Taattuf C) İhsanlar, lütuflar, bağışlar TAATTUL (Atalet den) İşsiz kalma İşlemez ve boşta olma TAATTUR (Itr dan) Güzel kokular sürünme TAAVVUK (Avk dan) Oyalanmak Gecikmek TAAVVUZ (İvaz dan) Bedel almak Bir şeye karşılık almak * Bir şey karşılığı olarak alınmak TAAVVUZ-I TAMS Kadınların âdet görmesi TAAVVÜC (C: Taavvücât) Eğrilme, eğri olma TAAVVÜD (Âdet den) Âdet edinmek * Geri dönmek TAAVVÜZ Allah´a (CC) sığınırak "Euzubillâh" demek, yani Allah´a sığındığını ifade etmek TAAYYÜN Meydana çıkmak, âşikâr olmak, belli başlı ve itibarlı görünen insanlardan olmak TAAYYÜNAT Meydana çıkmalar Belli olmalar Belli başlı adam sırasına geçmeler TAAYYÜŞ (Ayş dan) Yaşamak Geçinmek Yaşama tarzı Beslenmek TAAZİ (TAAZZİ) Musibet vaktinde" İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciun" demek TAAZUM Gözünde büyümek Büyük görünmek TAAZZİ Uzuv peydâ etme Şekillenme TAAZZUM (Azm dan) Kibirlenmek Büyüklük taslamak * Kemikleşmek TAAZZUMÂT (Taazzum C) Kibirlenmeler * Kemikleşmeler TAAZZÜB Evlenmeyip bekâr kalmak TAAZZÜR Özür bildirmek * Güçleşmek Güç olmak TAAZZÜR Tâzim etmek Hürmet etmek TAAZZÜZ Aziz saymak Tenezzül etmeme * Çekinme |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TAB f Parıltı Parlayıcı * Güç Kuvvet Takat * Hararet TAB´ Tabiat Karakter * Damga basmak Mühür basmak Kitab basmak Mühür TAB f "Parıldayan, parlayan, parlatan, aydınlatan" anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Âlem-tab $ : Dünyayı aydınlatan, âlemi ışıklandıran TA´B Latife etmek, şaka yapmak TAB´A Bir kere basılma TAB´A-İ ÛLÂ Birinci baskı TABA´ Bulaşmak * Kir * Demirin paslanması TABABET Hekimlik Doktorluk TABAH Kuvvet TABAHAT Aşçılık Yemek pişirme san´atı TABAHECE Etli ve yumurtalı kalye (Bazı yerde kaygana diye söylenir) TABAK (C: Etbâk) Örtü * Hâl * Cemaat, topluluk * Kabile TABAK (Bak: Debbag) TABAKA Kat Katmer * Sınıf, topluluk * Sigara paketi * Bir veya iki yapraklı kâğıt TABAKA-İ HAYAT Hayat tabakası Kabirdeki hayat, dünya hayatı gibi (Bak: Meratib-i hayat) TABAKA-İ MESTURİYET Gizlilik tabakası Örtülü oluş TABAKA-İ SEVÂBİT Sabit bilinen yıldızlar tabakası TABAKA´ Kelâmdan âciz kimse, konuşamayan kişi * Cimaı yerince yapamayan kimse TABAKAT Tabakalar Katlar Gruplar Dereceler TABAK-ÇE f Küçük tabak TABAKHANE Ham derilerin işlendiği yer (Aslı: Debbağhane) (Bak: Debbağ) TAB´AN Yaratılıştan Doğuştan Huy ve tabiat itibariyle TABAN f Işıklı Parlak * Parlayan güneş TABANÇE f El ayası, avuç içi TABANKEŞ f Yaya yürüyen piyade TABASBUS Yaltaklanmak Kendini küçülterek riyakârlıkla kendini beğendirmeğe çalışmak TABASBUSÂT (Tabasbus C) Tabasbuslar, alçakça yalvarmalar, yaltaklanmalar TABASSUR (Basar dan) Dikkatle bakıp, esasını kavrama Dikkatle gözetiş TABAŞİR "Hind hıyarı" denilen bir deva TABAVER (Tâb-âver) f Güçlü, kuvvetli Dayanıklı Dayanan TABAYİ´ Mizaçlar, tabiatlar, huylar Yaratılışlar TABAYİ´-İ ESASİYE Temel ve esas olan tabiatlar, karakterler, yaradılışlar * Toprak, su, hava gibi veya oksijen, hidrojen karbon, azot gibi unsurların hususiyetleri TABAYİ´-İ ZİRUH Ruhlu mahlukatın yaratılışları TABB Âdet * Maharet Ustalık * Âlim TABBAĞ Kılıç yapan kimse TABBAH (C: Tabbahîn) (Tabh dan) Aşçı TABBAHÎN (Tabbah C) Aşçılar TABBAL Davulcu TABDADE f Parlatılmış, yandırılmış TABDAR f Işıklı, parlak Büklümlü, kıvrımlı TABDARÎ f Parlaklık TABDİH f Işık veren * İplik bükücü TABE f Tava TABE-İ ZER Altun tava * Mc: Güneş TABE Hurma * Hamr TA-BE f " e kadar" mânasına gelir ve kelimelerin başlarına eklenir TÂ-BE-KEY Ne vakte kadar TÂ-BE-SABAH Sabaha kadar TABE (Tayyib den) " İyi ve temiz olsun" mânasınadır TABEL (Tâbil) (C: Tevâbil) Yemeklere konulan baharat TABEN (Tabâne-Tabâniye) Akıllılık TABENDE f Işık veren, parlayan TABERÎ (Ebu Cafer Muhammed bin Cerir İbn-i Yezid) (Hi: 224 - 310) İslâm tarihçisi ve müfessiri olup Taberistan´da doğmuş, 7 yaşında Kur´anı hıfz edip bütün ömrünü ilme vakf etmiştir Babasının adına izafetle Ceririye adlı bir fıkıh mektebi kurmuştur İbn-i Cerir-et Taberî adı meşhurdur Kur´an-ı Kerimin bütün kat´i sarih mânâlarını müteselsilen, an´aneli senetle menba-ı Risalete îsal ederek tefsirini yazmıştır TABERZED Bir cins şeker TABESEHER Sabaha kadar TABH Pişirme Pişirilme * İlâç kaynatma TAB´HANE f Matbaa Tab´ işleri yapılan yer TABH-HANE Lokanta, mutfak TABHÎ Pişirmekle veya pişirilmekle ilgili TABIK Büyük kiremit TABİ´ Birinin arkası sıra giden, ona uyan Boyun eğen İtaat eden * Gr: Kendinden evvelki kelimeye göre hareke alan * Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm´ı görmüş olanları, ashabını görüp, onlardan hadis dinlemiş olan TABİ´ Kitap basan, tab´eden Kitap bastıran Matbaacı Editör TABİAT (Tabia) Yaratılış, huy, karakter * Âlem ve içindekiler Şeriat-ı fıtriyye Hadiselerin ve varlıkların bağlı olduğu kanunlar Allah, tabiatı yarattığı ve varlıkların nasıl hareket edeceğini kanunlariyle ve emirleriyle tayin ettiği halde Allah´ı inkâr edip tabiat yapıyor diyenler büyük bir sapıklık içindedirler Tabiatta hiçbir şey kendi başına buyruk bağımsız, hür değildir Herşey Allah´ın emirlerine bağlıdır Oksijenle hidrojen, Allah´ın emrine yâni, koyduğu kanuna göre birleşir ve bu kanuna göre bir birleşim (su) meydana gelir Işık, hangi eğimle gelirse yansırken o eğimle yansır Bunu değiştiremez Çünkü Allah´ın emri böyledir ve ona uyar İki cisim birbirini kütleleriyle doğru ve aradaki mesafe ile ters orantılı olarak çeker, başka türlü davranamazTabiatta herşey kopmaz zincirle bağlı olduğuna göre, tabiat yaratıcı da olamaz Çünkü yaratma hür irade, önceden plânlama ve bir gayeyi gerektirir Tabiatta ise bu yoktur Halbuki tabiatta her an sayısız varlıklar yaratılıyor Düşünebilenleri hayrette bırakan güzellikte ve mükemmellikte O halde tabiatı, emrine bağlı kılan sonsuz irade, ilim ve kudret sahibi bunları yaratabilir O da Allah´dır Bir daktilo makinasının çalışma tarifesini gören kişi, makinanın mühendisini inkâr edip daktiloyu icad eden ve çalıştıran bu tarifedir demek ne kadar ahmaklıksa, tabiat kanunları denilen Allah´ın emir ve tarifenamesini görüp bunu varlıkların yaratıcısı sanmak, ondan bin derece daha ahmaklıktır Varlıkların yaratılışı, tesadüfle de açıklanamaz Esasen ilimde determinizm prensibi yâni kanuniyet ve zarurilik muayyeniyet kabul edilmiştir Bu prensip tesadüfü reddeder Tabiatta kapris yoktur, herşey belirli kanunlara bağlıdır der Şansa ve ihtimaliyete göre meydana geliyor gibi görünen hadiselerin de bir kanuniyeti vardır Esasen tesadüfle varlıkları açıklamak imkânsızdır Birden ona kadar sayılan yazılı kartları tesadüfen bir torbadan sırayla çekme şansı 10 milyonda bir iken bir canlı hücrenin yapısında yer alan bir protein molekülünün tesadüfen meydana gelme şansı, birin önüne 300 tane sıfırı koymakla elde edilen sayıda birdir Ancak bunun için milyarlı milyarlarca tekrarla elde edilecek sayı kadar kâinatın ömrü geçmesi lâzımdır Tabiat bir makinedir, mühendisi değil, bir matbaadır, matbaacısı değil; bir kitapdır, kâtip değil; bir eserdir, müessir değil, bir kanundur, kanun koyucu değil"Tabiat iktiza ediyor, tabiat yapıyor" deyip Allah´ı inkâr etmek isteyenlere cevapEğer mevcudatta, hususan zihayatta görünen; basirâne, hakimâne olan san´at ve icad, Şems-i Ezelî´nin kalem-i kader ve kudretine verilmezse; belki kör, sağır, düşüncesiz olan tabiata ve kuvvete isnad edilse, lâzım gelir ki: Tabiat, icad için her şeyde hadsiz mânevi makine ve matbaaları bulundursun; veyahut her şeyde kâinatı halk ve icad edecek bir kudret ve hikmet dercetsin Çünkü, nasıl şemsin cilveleri ve akisleri, zemin yüzündeki zerrecik cam parçalarında ve katrelerde görünüyor Eğer o misâli ve aksi güneşcikler, semadaki tek güneşe isnad edilmese, lâzım gelir ki: Bir kibrit başı yerleşmeyen bir zerrecik cam parçasında tabii, fıtri ve güneşin hâsiyetlerine mâlik, zâhiren küçük, mânen çok derin bir güneşin hârici vücudunu kabul ederek, zerrât-ı züccaciye adedince tabii güneşleri kabul etmek lâzım geldiği gibi Aynen bu misâl gibi; mevcudat ve zihayat doğrudan doğruya Şems-i Ezelinin cilve-i esmâsına verilmezse, her bir mevcudda, hususan her bir zihayatta; hadsiz bir kudret ve irâde ve nihayetsiz bir ilim ve hikmet taşıyacak bir tabiatı, bir kuvveti, âdetâ bir İlâhı içinde kabul etmek lâzım gelir Bu tarz-ı fikir ise; kâinattaki muhalâtın en bâtılı, en hurafesidir Hâlik-ı Kâinat´ın san´atını, mevhum, ehemmiyetsiz, şuursuz bir tabiata veren, elbette yüz defa hayvandan daha hayvan, daha şuursuz olduğunu gösterirTabiat, bir san´at-ı İlâhiyedir, Sani´ olamaz Bir kitab-ı Rabbanidir, kâtip olamaz Bir nakıştır, nakkaş olamaz Bir defterdir, defterdar olamaz Bir kanundur, kudret olamaz Bir mistardır, mastar olamaz Bir kabildir, münfail olur; fâil olamaz Bir nizamdır, nâzım olamaz Bir şeriat-ı fıtriyedir, şâri´ olamaz L)(S - Onların daima iftiharla bahsettikleri tabiat, nevamis ve kuva nedir ki, kendilerini onlarla iknaa çalışıyorlar C - Tabiat dedikleri şey, bir matbaadır, tâbi´ değildir Tâbi´, ancak kudrettir Kanundur, kuvvet değildir Kuvvet, ancak kudrettedir Yahut, nasıl ki bildiğimiz şeriat, insanlardan sudur eden ef´âl-i ihtiyariyeyi bir nizam ve bir intizam altına alıp tahdit eden kaidelerin hülâsasıdır; veya devletin işlerini tanzim eden nizamların, düsturların, kanunların mecmuasıdır Kezalik, tabiat denilen şey de, âlem-i şehadetin uzuvlarından ve eczalarından sudur eden ef´âl arasında bir nizam ve bir intizamı ika´ eden İlâhi bir şeriat-ı fıtriyyedir Binaenaleyh, şeriat ile devlet nizamı, mâkul ve itibari emirlerden oldukları gibi, tabiat dahi itibari bir emir olup, hilkatte yâni yaratılışta câri olan Adetullah´tan ibârettir Amma tabiatın bir mevcud-u hârici olduğunu tevehhüm etmek, bir fırka askerin, idman ve tâlim esnasında yaptıkları o muntazam hareketlerini gören bir vahşinin, "Aralarındaki o nizami idare edip birbiriyle bağlayan ip gibi bir şey mevcuttur" diye vahşice ettiği vehme benzer Binaenaleyh, vicdanı ve aklı vahşi olan bir adam, sathi ve tebai bir nazarla devam ve istimrarını muhafaza eden tabiatın müessir bir mevcud-u hârici olduğuna ihtimal verebilirHülâsa : Tabiat, Allah´ın san´atı ve şeriat-ı fıtriyesidir Nevamis ise, onun mes´eleleridir Kuva dahi, o mes´elelerin hükümleridir İİ) TABİAT-I MA´SİYET f İsyan etmek, günah işlemek ahlâkında ve huyunda olmak TABİATI TAKLİD Tabiatta cari olan kanunları kelâmda da kendine göre tatbik etme TABİATPEREST f Her şeyin kendi kendine olduğunu veya tabiatın meydana getirdiğini kabul eden Allah´tan (CC) gaflet edip, kâinatın tesadüfen olduğunu zu´meden TABİB (C: Tabibân-Etibbâ) Doktor, hekim TABİBÂN (Tabib C) Doktorlar, tabibler, hekimler TA´BİD Mükerrem etmek * Katran bulaştırmak * Hizmet etmek * Zelil etmek * Zelil etmek, kepaze yapmak TA´BİE Karıştırmak * Beslemek, terbiye etmek * Hazırlamak TABİH (Tabh dan) Pişiren, aşçı TABİH Suda pişmiş et yahnisi TABİHA Öğle sıcağı TABİÎ Tabiat icabı olan Tabiatla alâkalı Normal Kendiliğinden(İşte meşiet-i İlâhiyye ile vücuda gelen işlerde "inşâallah inşâallah" yerine "Tabiî tabiî" demek ne kadar hata ve muhalif-i hakikat olduğunu kıyas et M) TABİÎ Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm´ı sağ iken görmüş olan mü´minlerle yani Ashabla görüşmüş ve onlardan ders almış olan sâlih müslümanlar (Bak: Ashab) TABİİYYET Tabi´lik Tâbi olma Bir kimseye mensub bulunma Bir devletin teb´asından olma TABİİYYUN Tabiatçılar Naturalistler "Her şeyi tabiat yapıyor" diyen, maddeye dalmış, Allah´tan (CC) mânen uzaklaşmış kişiler TABİL (C: Tevâbil) Yemeklere katılan biber, nane, tarçın gibi şeyler * Çömlek içinde pişen nesne TA´BİR (Tâbir) İfade, anlatma Söz Mânası olan söz Deyim * Terim * Rüya yorma (Ubur dan) Herhangi bir şeyden ve hâdiseden, başka bir hak ve faydalı mânaya geçmek, intikal etmek ve ibretlendirmek ve ders almak TA´BİR-İ SAMEDANÎ Allah´a mahsus tâbir Kur´an´da beyan buyurulan en iyi tabir TA´BİRAT (Ta´bir C) Tabirler İfade şekilleri Anlatmalar TABİSTAN f Yaz mevsimi TABİŞ f Parlayış, parıldayış TABİŞ-GEH f Parıltı yeri TABİÛN (Tâbiîn) (Tâbiî C) (Bak: Tabiî) TA´BİYE Askerleri bir arazide düşmana karşı tam tedbir ve nizam üzere yerleştirme * Muharebe toplarının yeri, istihkâm parçası * Muvaffakiyet için kullanılan vâsıtalar ("Tabya" yanlıştır) |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TABL Davul * Kulak zarı TABL-BAZ f Davulcu TABLDOT Fr Lokanta, okul ve otellerde belli bir miktar para karşılığında verilen belirli çeşitlerden ibaret bir öğün yemek TABLE Dirhem TABLEK Dünbelek TABL-HANE f Büyük davul TABL-ZEN f Davulcu TABN Defnetmek, gömmek * Tanbur TABNAK f Parlak, ışıklı, ziyadar, münevver TABS İnsan TABTABA Su çağıltısı * Tıpırtı TABU (Polinezya dilinden) Var olduğu sanılan, mukaddes hususiyetlerinden dolayı dokunulamıyan Uğursuz ve korkunç olan şey TABUT (C: Tevâbit) Sandık * Ölü nakline mahsus sandık * Dönüp dolaşıp gelinecek merci-i küll * Hz Musa Aleyhisselâm´a inen evâmir-i aşerenin konulduğu sandık * Su kovası TABV (TABY) Sarfetmek, harcamak * Dâvet etmek TABY (TIBY) At, katır, eşek ve geyik memesi TAC Hükümdarların başlarına giydikleri mücevherli ve kıymetli taşlarla süslü başlık * Müslümanların, Peygamberimizin sünnetine uygun olarak veya onu temsilen başlarına sardıkları örtü; sarık, imame * Gelinlerin başlarına koydukları cevahirli süslü başlık * Kuşların başındaki uzunca tüy * Çiçeklerin ortalarındaki renkli parlak kısım TAC-I SER Baş tacı * Mc: Çok sevilip itibar edilen şey veya kimse Muhterem, aziz TACBEYT Edb: Bir kasidenin sonlarında nazmedenin ismi bulunan beyit TACDAR f Taçlı Taç giyen padişah Hükümdar TACDARANE f Hükümdarlara yakışacak şekilde Hükümdarca TACDARÎ f Padişahlık, hükümdarlık TACEN Tava * Büyük kiremit TACGAH f Hükümet merkezi TA´CİB Hayrete düşürme, şaşırtma TA´CİF Arkalamak * Doymaya yakın olana kadar yemek TA´CİL Acele ettirme, hızlandırma TA´CİLÂT (Ta´cil C) Çabuklaştırmalar Acele ettirmeler Hızlandırmalar TA´CİM Noktalama, noktalatma TA´CİN (Acn dan) Hamur yapma, yoğurma, hamur hâline getirme TACİR Ticaret yapan, ticaretle uğraşan TA´CİZ (Acz den) Huzursuz kılmak, rahatsız etmek, sıkıntı vermek, canını sıkmak * Eğlendirmek * Âciz etmek * Kadının ihtiyarlayıp âcizleşmesi TA´CİZÂT (Ta´ciz C) Tacizler Rahatsız etmeler, sıkıntı vermeler TACSER (Bak: Tâc-ı ser) TAC Ü SERİR Taç ve (üzerine oturulan) taht TACVER f Hükümdar, pâdişâh TADABBÜB Besililik Semizlik TADABBÜR Muhkem olmak, sağlamlaşmak * Bağlanmak TADACCU´ Üşenme, gevşek davranma TADACCUR (Ducret den) Sıkılma, sıkıntı, iç sıkılması TADACÜM İhtilâf Anlaşmazlık * Eğrilik TA´DAD Sayı saymak Sayıp dökmek Birer birer söylemek Sıralamak TADADD Birbirine düşmanlık etmek TADA´DU Alçak gönüllülük gösterme * Viran olma * Aklını kaybetme TADAFÜR Bir yere toplanmak * Yardım etmek, muâvenet etmek TADAGUN Birbirini istemeyip garaz edişmek TADAHDUH şarap dökülmek TADAHHUM Ağızla tutmak TADAHUK Gülüşmek TADALLU´ Dolmak * Suya kanmak TADALLÜL Gedik olmak TADAMM Bir yere cem´olmak, toplanmak TADAMMUH Bulaşmak TADAMMUN (Bak: Tazammun) TADAMMÜD Yaraya merhem sürüp bezle bağlamak TADARR Birbirine zarar etmek TADARRU´ İnlemek TADARRUS Diş kamaşması TADARUG Sıkılmak TADARUT Yellenmek TADAUF Kat kat olmak TADAVVU´ Kokmak TADAVVÜC Derenin dar ve kısık yerleri çok olmak TADAVVÜR Çağırmak, bağırmak, feryad etmek * İnlemek * Açlık TADBAS Sabun TADBİB Semiz etmek, beslemek * Geri koymak TADBİR Tabiatı muhkem olmak * Nameyi iplikle bağlamak TADBİS Sabun TADCİ´ Süstlük etmek, zayıflamak TADCİR Can sıkma, yürek daraltma TADFİR Saç örmek * Yürürken çok sallanmak * Çok çalışmak TADHİK Güldürmek TADHİYE Kurban kesmek TADÎ Âdet TA´DİD Sayma * Hazırlanma, hazırlanılma TA´DİD Mübâlağa ile ısırmak TAD´İF İki kat yapmak * Çoğaltmak * Zayıflatmak TA´DİL (Adl den) Aslına zarar vermeden değiştirmek Tebdil etmek* Hafifletmek * Doğrulaştırmak Vasat hale koymak TA´DİL-İ ERKÂN Fık: Namazın bütün rükünleri, esaslarını usulüne uygunca yerine getirerek ve namazın tertib ve düzeninin hakkını vererek kılmak Meselâ : "Secdeyi sükunetle yerine getirmek ve iki secde arasında "Sübhânallah" diyecek kadar doğrularak oturmak Kıyamda ve rüku´dan sonraki kıyamda sükunet üzere olmak ve namazın bütün duâlarını dikkatle okumak Namazın her rüknünü yerine getirmek, acele ile kılmamak" gibi TA´DİL Darlık vermek * Veledi karnında büyük olup doğurması güç olmak TA´DİLAT Değişiklikler, doğrultmalar, değiştirmeler, tebdil etmeler TA´DİYE Tecavüz ettirmek, geçirmek * Gr: Bir fiili müteaddi hâle koymak Meselâ: "Gülmek den: Güldürmek Ölmek den: Öldürmek" gibi TA´DİYE Dağılmak * Koyunun yününü kırkmak TADLİ´ Kavunu dilim dilim kesmek TADLİL Doğru yoldan sapıtmak * Azdırmak, ayartmak Günah işletmek Dalâlete saptırmak TADLİL-İ GAYR Başkalarını dalâlete nisbet etmek Sapıklığına hükmetmek TADMİD Başına veya koluna merhem sürüp bez bağlamak TADMİR Atı semirince yulaf verip beslemek (Kırk günde olur) * İnce belli yapmak TADRİ´ Yakın etmek, yaklaştırmak TADRİB Kebabı iyi pişirmek * Avazı güzelce çekip nağmelendirmek (Buna "tadrib-i fi-s-savt" denir) TADRİC Kanatmak TADRİM Ateş yakmak TADRİS Tecrübe görmüş olma TADRİYE Kandırmak * Çok hırslı olmak TA´DUD Çok tatlı kara hurma TADYİ´ Zâyi etmek, kaybetmek TADYİF Konuk almakTAF´ : Ateşin sönmesi |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TAFA İnce bulut TAFADDUL Faziletlilik iddia etmek, üstünlük iddiasında bulunmak TAFADUL Fazilet göstermek TAFAF Dolu olmak TAFA´FU´ Evmek, acele etmek TAFASSİ Halâs olmak, kurtulmak TAFATTUN (Fatanet den) Anlama, farkına varma, akıl erdirme TAFATTUR Yarılma, ayrılma, açılma TAFAZZU´ Kesilmek TAFAZZUH Rezillik, kepazelik Rüsvaylık TAFAZZUL (Fazl dan) Üstünlük taslama TAFDİH (Fedahat dan) Rezil etme Kötülüklerini yayarak adını kötüleme TAFDİL Bir şeyi üstün kılmak Birisini ötekisinden mühim görmek * Gr: Bir şeyi "en üstün, daha üstün daha çok, en iyi, daha iyi" gibi mânâ ifâde etmesi için mukayese ve üstünlük gösteren ismini söylemek ki, buna "ism-i tafdil" denir Ef´al () vezninde; efdal (daha faziletli), ekber; (en büyük), ahsen; (en güzel, daha güzel) gibi Türkçede; kelimenin başına daha, en, pek, pek çok gibi kelimeler getirilerek yapılır Farsçada ise; kelimenin sonuna "ter, terin" gibi ekler getirilir Bed den; bedter, bedterin (daha kötü, en kötü) gibi TAFE Yağmur * Karanlık * Güneşin, batmaya yaklaşması TAFES Kir, necis TAFF Tamam alıp eksik vermek TAFH Kaldırmak * Dolu olmak TAFİ Her nesnenin üstüne gelen * Hâriç, dış TAFİF Az, kalil TAFİH Dolu, mümteli TA´FİR Tozlu ve topraklı yapmak * Ağartmak, beyazlatmak * Kirletmek Mülevves etmek * Oğlan kaçsın diye kadının, emziğine toprak sürmesi * Güneşte et kurutmak (O kurumuş ete "afir" derler) TAFK (Tafak) Bir işe başlamak, mülâzemet etmek, başlayıp devamda sebat etmek TAFN Ölüm, mevt * Haps TAFR (TUFUR) Yukarı sıçramak Kalkmak TAFRA Yukarıya sıçrama atlama * Yukarıdan atıp tutma * İlmiye sınıfında rütbe ve derece alma TAFS (TUFUS) Ölüm, mevt TAFSİL Etraflı olarak bildirmek * Açıklamak, şerh ve beyan etmek İzah etmek TAFSİLÂT (Tafsil C) Açıklamalar, izahlar TAFSİLEN Uzun uzadıya, tafsilâtlı olarak TAFSİYE Halâs etmek, kurtarmak TAFŞELE Kaygana aşı * Baklava TAFTAF Yumuşak taze ot * Ağacın çevresi TAFTAFE (C: Tavâtıf) Böğür, hâsıra TAFTHANE f Matbaa Basımevi TAFTİN (Fatanet den) Anlatma, akıl erdirtme TAFTİR Orucunu açmak TAFV Bir şeyin batmayıp su üzerinde kalması * Ağaç üzerinde yaprağın belirmesi * Bir işe girmek * Hayvanın tepe üzerine çıkması * Ceylânın koşması TAFZİH (C: Tafzihât) Rezil etme TAFZİZ Gümüş kaplama, gümüşleme TAGADDİ (Gıda dan) Gıdalanmak, beslenmek * Sabah yemeği TAGADDİYÂT (Tagaddi C) Gıdalanmalar, beslenmeler TAGALLÜB Zorbalık * Hilâf-ı hak olarak musallat olmak İstilâ etmek * Üstün gelmek TAGALLÜBÂT (Tagallüb C) Zorbalıklar, tahakkümler TAGAME (C: Tıgâm) Hor ve zelil kimse * Ufacık kuşlar TAGAMGUM Anlaşılmaz söz TAGANNİ (Gınâ dan) Muhtaç olmamak * Kâfi bulmak * Zengin olmak * Şarkı söylemek Bir ibareyi makamla okumak * Bir şâirin birisini medih veya hicvetmesi TAGANNÜM (Bak: Tegannüm) TAGAŞŞİ (Gışâ dan) Bürünmek, örtünmek TAGAVVÜL Renkten renge girmek Rengini değiştirmek TAGAYYÜB (Gayb dan) Gözden kaybolma, görünmeme TAGAYYÜR Değişmek Başkalaşmak * Bozulmak Renk değiştirmek * Kokmak(Tagayyür ve tebeddül; hudûsten ve tekemmül etmek için tazelenmekten ve ihtiyaçtan ve maddilikten ve imkândan ileri geliyor Zât-ı Akdes ise; hem kadîm, hem her cihetçe kemal-i mutlakta, hem istiğna-yı mutlakta, hem maddeden mücerred; hem Vâcib-ül-Vücud olduğundan; elbette tagayyür ve tebeddülü muhaldir, mümkün değildir L) TAGAYYÜRAT (Tagayyür C) Başkalaşmalar, bozulmalar Değişmeler TAGAYYÜZ Gayzlanma, kin besleme * Kızma, hiddete gelme TAGAYYÜZAT Hiddetlenmeler Kızmalar TAGAZZİ (C: Tagazziyât) Gıdalanma, beslenme TAGBİR (C: Tagbirât) (Gubar dan) Toza bulaştırma * Gücendirme, muğber etme TAGDİYE Sabah yemeği yedirmek * Gıdalandırmak, beslemek Beslenmek TAGFİL (C: Tagfilât) (Gaflet den) Gafil avlama veya gafil avlanma TAGIYE Salak, kibirli ve inatçı adam * Yıldırım TAGİ (Tagy) (Tuğyan dan) Azgın Azmış Asi Mütekebbir ve ahmak olan * Dindar olmayan padişah TAGLİB Edb: Bir alâkadan dolayı bir kelimeyi, başka bir mânayı da içine alacak şekilde kullanma Baba ile anaya "Ebeveyn" denilmesi gibi TAGLİF (Gılaf dan) Kınına koyma, kılıfına sokma * İyi kokulu nesneler yapmak TAGLİF-İ SÜYUF Kılıçları kılıfa koyma * Mc: Sulh yapma, barışma TAGLİK (C: Taglikat) (Galak dan) Kapama, kapanılma * Kilitleme * Edb: Muğlak ve kapalı söz söyleme TAGLİS Fık: Kurban bayramının ilk gününde Müzdelife´de bulunanlar için o günün Sabah Namazını fecri müteakib daha ortalık karanlık iken kılmak (Bu çok efdaldir) * Bir işi üzerine almak * Sabah karanlığında sefer etmek TAGLİT (Galat dan) Yanlışını çıkarma Yanıltma * Karıştırma TAGLİYE Pahalanma * Kaynatma TAGLİZ (Gılzet den) Kabalaştırma Kaba ve galiz yapma * Kaba söyleme * Pahalanma TAGMİD Kınına koyma TAGMİS Batırma, daldırma TAGMİYE Evin üstüne direk yapmak * Yüzü bir şeyle örtmek TAGMİZ Sıkmak * Gövdesini sıktırıp ovdurmak TAGMİZ Göz yummak * Sözü müşkil söylemek TAGNİYE (Gınâ dan) Birini zengin etmek TAGR (C: Tagrân) Bir küçük kuş TAGRİB (Gurbet den) Birini gurbete gönderme * Memleketten çıkarma, uzaklaştırılma * Kovma TAGRİD Çağırmak * Kuş ötmek TAGRİK (Gark dan) Suda boğma TAGRİM Ödetme Ödenme TAGRİM-İ DÜYUN Borçların ödenmesi TAGRİR (C: Tagrirât) (Gurur dan) Müşteriyi aldatma Gurur verip aldatma * Tehlikeli yerlere düşürmek TAGRİS (Gars dan) Yere dikme TAGRİS Aç etmek TAGRİZ Batırmak * Çekirgenin kuyruğunu yere batırması TAGŞİŞ (Gışş dan) Karıştırmak saflığını gidermek Değerli bir şeyi değeri olmayan şeylerle karıştırmak * Aklı gidermek * Hayran etmek TAGŞİYE (Gışâ dan) Örtmek, örtünmek Bürünmek * (Gaşi den) Kendinden geçirilmek TAGTİYE Örtme, örtülme TAGUN Azgın kimseler * Cenab-ı Hakk´ın emir ve kanunlarından gaflet edip haksızlık edenler, zulüm edenler TAGUT İnsanları Allah´a (CC) karşı isyana sevkeden İsyankâr * Her bâtıl mâbud * Şeytan * İslâmiyetten önce Kâbe´deki putlardan birinin ismi TAGVA Tuğyan Azgınlık TAGVİR Sonuna yetişmek * Çukur yapmak * Öğle vaktinde uyumak TAGVİS Medet istemek, yardım istemek TAGVİYE Azdırıp yoldan saptırma, baştan çıkarma TAGYİB Kaybetmek TAGYİM (Hava) bulutlu olmak TAGYİR Başkalaştırma Değiştirme Bozma * İyiden kötüye değiştirme TAGYİRÂT (Tagyir C) Değiştirmeler, başkalaştırmalar; bozmalar TAGYİZ (Gayz dan) Hiddetlendirme, kızdırma, öfkelendirme TAGZİN Hışım etmek, kızmak * Buruşturmak TAGZİT Çok sıkı bağlama Tazyik etme, basınç yapma TAGZİYE Gazâ ettirme, din uğrunda savaştırma TAGZİZ Gümüşle süslemek |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TAH Hamur TAH Atmak * Uzaklaştırmak, ırak etmek * Cimâ etmek TAHA ("Serdi" manasında fiil) Yaymak, döşeyip düzgün sermek * Arzın hayata münasip şekilde döşenmesi Düzgün arz TÂHÂ Kur´an-ı Kerim´de mukattaat-ı hurufiyeden olup Cenab-ı Hak ile Peygamberimiz (ASM) arasında bir şifredir * Peygamberimizin (ASM) bir ismidir Mânası hakkında muhtelif rivayetler vardır TÂHÂ SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 20 suresidir Mekkîdir TAHA Bulut TAHA´ Döşenmiş ve yayılmış yer * Bir nebat cinsi TAHA´ Yüksek bulut * Gam, hüzün, keder TAHAB Birbiriyle sevişmek TAHABBUT Düşünmek * Aklını eksiltmek, fâsid etmek TAHABBÜB Sevgi göstermek, muhabbet beslemek Bir kimseyi dost ittihaz etmek Sevdirmeği istemek(Aç canavara karşı tahabbüb, merhametini değil, iştihasını açar; hem de diş ve tırnağının kirasını da ister M) TAHABBÜŞ Cem´olmak, toplanmak TAHACC Husumet etmek, düşmanlık yapmak, kin tutmak TAHACCÜM (Hacm den) Büyüme, irileşme, hacim peyda etmek TAHACCÜR Taşlaşmak Taş kesilmek Donup kalmak TAHACCÜRAT (Tahaccür C) Taşlaşmalar, taş kesilmeler TAHACİ´ Eğlenmek * Tenbellik etmek TAHACU Hicvedişmek Mesel söyleşmek TAHACÜC Hüccetleşmek Birbirinden hüccet talep etmek, delil istemek TAHACÜZ Men´edişmek, karşılıklı engel olmak TAHADD Muhalefet edişmek, birbirine karşı gelmek TAHADDİ Meydan okuma TAHADDİ MU´CİZESİ Cenab-ı Hakk´ın, Resülüne inzal ettiği Kur´anın şeksiz, şüphesiz bir mu´cize-i ebediye olduğunu sarahaten göstermek için, şüphesi olanlara karşı "Kur´an´ın mislini ve nazirini yapın" diye meydan okuması TAHADDU´ (Hud´a dan) Bilerek aldanma TAHADDÜB (C: Tahaddübât) (Hadeb den) Kamburlaşma TAHADDÜR (Hader den) (Kadının) örtünme(si) Tesettür * Uyuşma, uyuşturulma TAHADDÜR (Hadr dan) İnişe doğru akıp gitme * Yokuş aşağı hızla inme TAHADDÜR-İ MİYÂH Suların akıp gitmesi TAHADDÜS Yok iken peyda olmak Ortaya çıkmak Meydana gelmek Olmak * Haber vermek, sezgi TAHADDÜS Bilmediği ve duymadığı ihbar ve havadisi idrak eylemek Zan ve tahmin etmek * Sür´atle idrak etmek TAHADDÜŞ Tırmalanma * Üzüntü duyma TAHADU´ Aldanmış gibi görünme TAHADÜS Haberleşmek TAHAF İnce ve şeffaf bulut TAHAF Yüksek bulut TAHAFFUZ Korumak, sakınmak Kendini muhafaza etmek * Barınmak TAHAFFUZÎ Korunma ile ilgili TAHAFFUZKÂR f Korunan, sakınan Kendisini muhafaza eden TAHAFFÜF (Hiffet den) Hafiflemek Hafif olmak * Ayağa mest gibi bir şey giymek TAHAİ Birbiriyle kardeş olmak TAHAKKUD Kin tutma, kin gütme TAHAKKUK Bir şeyin doğruluğunun meydana çıkması Gerçekleşmek Delil ile isbat edilmek Sabit ve hakikat olduğu aşikâr olmak TAHAKKÜK Kaşınmak Ovunmak TAHAKKÜM (Hüküm den) Tekebbür, zorbalık etmek Zorla hükmetmek(Evet imanlı fazilet, medar-ı tahakküm olmadığı gibi, sebeb-i istibdad da olamaz L) TAHAKKÜMÂT (Tahakküm C) Tahakkümler, zorbalıklar TAHAKKÜMÎ Mânasız iddia Delilsiz, isbatsız haklılık dâva etmek, Mânasız mücerred dâva TAHAKÜM Hükmedişmek TAHALHUL Deprenmek, harekete gelmek * Aşağı etmek TAHALHUL (Halhal dan) Ayağa bilezik takma * Bir cismin hacminin büyümesi, şişmesi * Hava cereyanı olması TAHALLİ (Halâ dan) Boşalmak Boş kalmak Tenhaya çekilmek Yalnız kalmak TAHALLİ (Halâvet den) Kendi kendini donatmak Süslenmek TAHALLUK Ahlâklanmak İyi huy edinmek Yüksek İslâmi ahlâkla ahlâklanmak TAHALLUT (Halt dan) Karışma Karışık olma TAHALLÜB Sızma Ter çıkarma * Sütlenme Süt peyda etme * İmrendiğinden ağzının suyu akmak * Pâre pâre etmek, dağıtmak, parçalamak TAHALLÜD (Huld dan) Bir yerde devamlı kalmak Devamlı olmak TAHALLÜF Geride bırakılma Arkada kalma * Değişme Uygun olmama TAHALLÜL (Hall den) Hallolmak Eczası birbirinden ayrılmak TAHALLÜL (Halel den) Bozulmak Ekşimek Sirke olmak * Araya girmek Başka bir şeyin müdahale etmesi, karışması * Dişleri hilâllamak(Haşirde bütün zevil-ervahın ihyası; mevt-âlud bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sineğin baharda ihyâ ve inşâsından kudrete daha ağır olamaz Zira kudret-i ezeliye zâtiyedir; tagayyür edemez, acz tahallül edemez, avâik tedâhül edemez, onda meratib olamaz, her şey O´na nisbeten birdir H) TAHALLÜM Bâliğ olmak TAHALLÜS Halâs olmak Kurtulmak * Edb: şiirde mahlâs kullanmak TAHALÜS Sövüşmek TAHAMHUM Atın yulaf görünce kişnemesi TAHAMİ İhraz etmek Erişmek Kazanmak TAHAMMİ (Hamy ve Himayet den) Korunma, kendini himaye etme * Perhiz etme TAHAMMUK Ahmaklaşma TAHAMMUS Büzülme Büzülüp buruşma TAHAMMUZ Ekşimek Mayalanmak Oksitlenmek TAHAMMÜC Dikkatle bakmak TAHAMMÜD Ateşin sönmeğe yüz tutması TAHAMMÜL Yüklenmek Bir yükü üstüne almak * Sabretmek Katlanmak * Kaldırmak TAHAMMÜLGEZÂ f Dayanılmaz, tahammül edilmez TAHAMMÜLGÜDÂZ f Tahammülü ve dayanmayı yırtıp geçen TAHAMMÜLSUZ f Tahammülü yok eden Sabırsızlık veren TAHAMMÜR Mayalanmak Ekşimek * Sarhoşluk verecek hâle gelmek TAHAMMÜRÂT (Tahammür C) Ekşimeler, mayalanmalar TAHAMMÜS Sağlamlık, muhkemlik TAHAMUK Ahmaklaşmak TAHAMÜL Başkasının zahmetini yüklenmek TAHAMÜR Uyuşturmak * şarap yapmak TAHAN Kendini deli olarak göstermek TAHAN Kendini toprağa gömerek yatan küçük bir hayvan TAHANET Değirmencilik TAHANNİ (Hany dan) Eğilmek, eğrilmek * Kınaya boyamak TAHANNÜF Hanefi mezhebinden olma Hanefî Mezhebine girme TAHANNÜK Tülbendi çenesi altından dolamak TAHANNÜN Çok istekle sızlanma * Şefkat etme * Meyl ve muhabbet TAHANNÜS Tehir etmek, sonraya bırakmak TAHANNÜS İbadet etmek * Andını bozmak TAHANNÜS Kırılmak * Eğilmek * Kırılıp bükülür olmak TAHANNÜT Ölü üzerine güzel kokular serperek kefenlemek TAHARET Temizlik Nezafet Temizlenmek * Fık: Habes, necaset denilen maddeten en pis şeylerin veya hades denilen şer´î bir mâninin zevalidir TAHARET-İ KÜBRAÂ Cünüblük veya hayız, nifas gibi hallerden çıkmak için gusül abdesti alarak temizlenmek TAHARET-İ SUĞRA Abdestsizlik denilen hali, abdest alarak gidermek TAHARRİ (Hary dan) Aramak Araştırmak İncelemek Araştırılmak TAHARRİ-İ HAKİKAT Hakikatı, doğruyu araştırmak, aramak TAHARRİYÂT Araştırmalar Aramalar Aratmalar TAHARRUK Yırtılma Koparılma Sökülme Yarılma TAHARRÜC Zahmetli yerden uzaklaşmak * Günah işlemek TAHARRÜC Günahtan içtinab etmek, günahtan çekinmek TAHARRÜF Sapmak İnhiraf etmek TAHARRÜK (Bak: Teharrük) TAHARRÜM (Haram dan) Haramdan sakınma Kaçınma, sakınma, çekinme TAHARRÜM Yarılmak TAHARRÜS Sakınmak, korunmak TAHARRÜS Ekin ekmek TAHARRÜŞ (C: Taharrüşât) Tırmalanma TAHARRÜZ Sakınma, çekinme, korunma TAHARÜC Tevzi etmek, dağıtmak TAHARÜS Ekin ekmek, tahıl ekmek TAHASSUL Hâsıl olmak Üremek Husule gelmek Bir araya birikip sâbit ve bâki olmak Netice olarak çıkmak TAHASSUN Bir kaleye kapanmak Korunmak İstihkâma çekilmek Tahkim edilmiş bir yere sığınmak TAHASSUNGÂH f Sağlam korunulacak yer Sağlam sığınak TAHASSUS (Husus dan) Hususi ve mahsus olmak Bir kimseye mahsus kılınmak TAHASSUR Eli böğüre koymak TAHASSÜN (Bak: Tahassun) TAHASSÜR Pıhtılaşmak Kanın pıhtılaşması TAHASSÜR-İ DEM Kanın pıhtılaşması TAHASSÜR (Hasret den) Hasret çekmek Elde edilmesi istenilen ve ele geçirilemeyen şeye üzülmek TAHASSÜRÂT Tahassürler Hasret çekmeler TAHASSÜR Dili tutulup konuşamamak TAHASSÜS İyi bir haber duyup memnun olmak Kalben ve ruhen hislenmek, hissetmek * Casuslamak * Aratmak TAHASSÜSÂT (Tahassüs C) Duygulanmalar, hislenmeler TAHASÜB Hesaplaşmak TAHASÜD Hased edişmek, düşmanlık etmek TAHASÜM Husumet edişmek, düşmanlık yapmak TAHASÜR Birbirinin beline elini sokup yürümek * Eli böğürüne koymak TAHAŞHUŞ Kâğıt hışırtısı * Yeni kaftan avazı Silâhların sürtünmelerinden çıkan ses TAHAŞHUŞ Deprenmek, harekete geçmek TAHAŞİ Bir yana olmak * Utanmak * Sıkılmak TAHAŞŞİ (Haşyet eden) Korkmak Çekinmek Ürpermek TAHAŞŞU´ (Huşu dan) Mütevâzi olmak Alçakgönüllülük gösterme TAHAŞŞÜD Birikme, yığılma Toplanma TAHAŞŞÜN (Huşunet den) Katılaşma, sertleşme TAHAŞŞÜN Kin tutmak * Kokup yemek TAHAT Ufak etmek Ufalamak TAHATIH Karanlık * Bulutluluk TAHATTİ (Bak: Tahaddi) TAHATTİ (Hatve den) Bir şeyi atlayıp geçmek * Sınırı aşmak * Saldırış TAHATTİAT (Tahatti C) Saldırışlar, tecavüzler TAHATTUM Kin, hiddet ve öfke içinde olmak TAHATTUR Hatırlamak * Muhatara ve tehlikeden kaçıp uzaklaşmak TAHATTÜM (Hatem den) Hatem, yüzük takınmak * Tas: Ariflerin gönlüne Allah´ın koyduğu işaret TAHATTÜM (Hatm dan) Lüzumlu ve gerekli olma Vâcib olma TAHATTÜM Kırmak TAHATTÜR Tembel tembel yürümek TAHATÜL Birbirini aldatmak TAHAVUS Göz ucuyla bakmak TAHAVVU´ Eksilmek, noksanlaşmak TAHAVVÜB Bir nesneye acınmak ve mahzun olmak TAHAVVÜF Korkuya düşmek Korkmak * Bir şeyi eksiltmek TAHAVVÜL (Hâl den) Birinden diğerine geçmek Tebdil olunmak, değişmek Dönmek Bir hâlden başka bir hâle geçmek TAHAVVÜLÂT (Tahavvül C) Tahavvüller Değişmeler TAHAVVÜLÂT-I KÜLLİYE Büyük değişiklikler TAHAVVÜLÂT-I ZERRAT Zerrelerin tahavvülü(Tahavvülât-ı zerrat, Nakkaş-ı Ezelî´nin kalem-i kudreti, kitab-ı kâinatta yazdığı âyât-ı tekviniyenin hengâmındaki ihtizazatı ve cevelânıdır Yoksa; maddiyyun ve tabiiyyunların tevehhüm ettikleri gibi tesadüf oyuncağı ve karışık, mânasız bir hareket değildir Çünkü; bütün mevcudat gibi zerreler ve her bir zerre, mebde-i hareketinde "Bismillah" der Çünkü nihayetsiz, kuvvetinden fazla yükleri kaldırır Ve buğday dânesi kadar bir çekirdeğin koca bir çam ağacı gibi bir yükü omuzuna alması gibi Hem vazifesinin hitamında "Elhamdülillah" der Çünkü: Bütün ukulü hayrette bırakan hikmetli bir cemâl-i san´at, faydalı bir hüsn-ü nakş göstererek Sâni-i Zülcelâl´in medâyihine bir kaside-i medhiye gibi bir eser gösterir Meselâ: Nar ve mısıra dikkat et S) TAHAVVÜN Eksilmek * Ziyafet vermek * Söz vermek, ahdetmek TAHAVVÜR Tezlik, acelecilik TAHAVVÜS Bahadırlık, kahramanlık * Sefer niyyetiyle bir yerde durmak TAHAVÜZ Birbirini cenkten men´etmek Dövüşten alıkoymak TAHAYYÜL (C: Tahayyülât) Hayale getirmek Hayalde canlandırmak Fikir kurmak (Bak: Dimağ) TAHAYYÜLÂT (Tahayyül C) Tahayyüller, hayale dalmalar, hayalde canlandırmalar TAHAYYÜR Beğenip seçmek, muhayyer olmak TAHAYYÜR Şaşakalmak Hayret etmek Şaşırmak Hayran olmak TAHAYYÜRÂT (Tahayyür C) Hayrete düşüp şaşakalmalar Hayran olmalar TAHAYYÜZ (Hayz den) Yer tutmak, yer almak * Ehemmiyet kazanmak * Fiz: Herhangi bir cismin boşlukta yer alması TAHAZ Birbirini kandırmak, aldatmak TAHAZHUZ Suyun deprenmesi, hareket etmesi TAHAZÜL Birbirini rüsvay etmek, kepaze etmek TAHAZZU´ (Huzu dan) Alçakgönüllülük gösterme Mütevazi olma TAHAZZUR (Hıdr dan) Yeşillenme TAHAZZUR (Hazır dan) Hazır bulunma Hazır olma TAHAZZÜB (Hizb den) Toplanma, birikme Küçük topluluk meydana getirme TAHAZZÜN Kederlenmek, hüzünlenmek Birine acımak Mükedder olmak TAHAZZÜN Hazineye girmek * Yığılmak TAHAZZÜR (Hazer den) Sakınma, korunma, çekinme TAHBİB Fâsid etmek, bozmak TAHBİE Gizlemek, saklamak * Kadını perdeye koyup kimseye göstermemek TAHBİR (Haber den) Haber etme Haber verme TAHBİR Tahsin etmek, tezyin etmek Güzelleştirmek, süslemek TAHBİYE Hıfzetmek, korumak * Engel olmak, men´etmek TAHCİL (C: Tahcilât) (Hacl dan) Utandırma TAHCİL Atın dört veya üç ayağında veya ikisinde bileklerinden yukarı olan beyazlık TAHCİR Bir yere taş koymak, taş yığmak * Fık: Kimsenin girmemesi için arazinin etrafına taştan sınır yapmak * Hayvanı dağlayıp nişanlamak TAHDİ´ Aldatmak TAHDİB Kamburlaştırma Kubbelendirme TAHDİC Dikkatle bakmak * Atmak TAHDİD Hudutlandırmak Sınırlamak Sınırı belli etmek * Tarif etmek * Bir şeyi kasdetmek * Keskin etmek Bilemek TAHDİD-İ SİNN Yaş haddi Emeklilik TAHDİDÂT Tahditler Sınırlamalar TAHDİK (Hadeka dan) Gözünü dikip, ayırmadan ve dikkatle bakma TAHDİM Hizmet ettirmek * Atın ayaklarının beyazlığı dirseklerinden aşağı olmak TAHDİR (Hader den) Örtülendirme, örtülü bulundurma * Uyuşturmak TAHDİR Acele ettirmek * Nüzul ettirmek, indirmek TAHDİS (Hudus dan) Söylemek Anlatmak Rivayet etmek * Şükür ve teşekkür ile bildirmek Görülen iyiliği herkese söylemek * Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm´ın sözünü tekrarlamak TAHDİS-İ NİMET Cenab-ı Hakk´a karşı şükrünü edâ etmek ve teşekkür etmek maksadiyle nâil olduğu nimeti anlatmak, onunla sevincini ve şükrünü bildirmek (Bak: Küfran-ı ni´met)(Bâzan tevâzu´, küfran-ı ni´meti istilzam ediyor, belki küfran-ı ni´met olur Bâzan da tahdis-i ni´met, iftihar olur İkisi de zarardır Bunun çâre-i yegânesi ki; ne küfran-ı ni´met çıksın, ne de iftihar olsun Meziyet ve kemalâtları ikrar edip, fakat temellük etmiyerek, Mün´im-i Hakiki´nin eser-i in´âmı olarak göstermektir Meselâ: Nasılki murassa´ ve müzeyyen bir elbise-i fâhireyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleşsen, halk sana dese: "Mâşâallah çok güzelsin, çok güzelleştin "Eğer sen tevazu´kârâne desen: "Hâşâ! Ben neyim, hiç Bu nedir; nerede güzellik " O vakit küfran-ı ni´met olur ve hulleyi sana giydiren mahir san´atkâra karşı hürmetsizlik olur Eğer müftehirane desen: "Evet ben çok güzelim, benim gibi güzel nerede var, benim gibi birini gösteriniz "O vakit, mağrurane bir fahirdirİşte, fahirden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: "Evet ben güzelleştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısiyle libası bana giydirenindir; benim değildir" M) TAHDİSÂT Anlatmalar Rivayet etmeler * Teşekkürle bildirmeler * Hadis anlatmalar TAHDİŞ (Hadeş den) Kurcalamak Tırmalamak * İncitmek * Kaşımak TAHDİŞ-İ EZHAN Zihinleri kurcalamak, tırmalamak TAHDİŞAT (Tahdiş C) Tırmalamalar Kurcalamalar TAHE Helâk oldu, berbad oldu (meâlinde fiil) TAHF Gam, tasa TAHFE Mekân, mevzi TAHFE Bakla otunun yukarı ucu TAHFİF (Hıffet den) Hafifletme, yükünü azaltma Kolaylaştırma * Lâyıkı vechiyle hürmet etmemek * Maddî-manevî bir ızdırabı azaltmak * Kelimelerin bazı harflerini terketmekle telâffuzunu kolaylaştırmak TAHFİFÂT (Tahfif C) Hafifletmeler; yükünü eksiltmeler, kolaylaştırmalar TAHFİL Koyunun sütü çoğalsın diye birkaç gün sağmayıp bırakmak TAHFİR (C Tahfirat) (Hufre den) Çukur kazma TAHFİR Utandırmak * Aman vermek TAHFİZ Aşağı indirmek * Asan etmek, kolaylaştırmak TAHH Ekşi hamur * Susam posası TAHH Kırmak TAHHAN (Tahn dan) Değirmenci, öğütücü TAHHANE Çokluk deve Deve sürüsü * Çok asker TAHIL Bayat su Bekleyerek bozulmuş su TAHILLE Gerçek yere yemin etmek * Yeminden kurtulmak için verilen keffaret TAHILLET-ÜL KASEM Yemin keffareti TAHINE (C: Tavâhın) Azı dişlerinden birisi TAHİ Çekilmiş Uzatılmış * Kesret, çokluk TAHİN Darı unu * Öğütülmüş tahıl * Şekerle karıştırılarak helvası yapılan öğütülmüş susam TAHİNE (C: Tavâhin) Öğütücü diş, azı dişi TAHİR Yüksek nefes TAHİR(E) Temiz Pâk Abdesti bozacak veya guslü icab ettirecek şeylerden birisiyle özürlü olmayan * Zâhir ve bâtında bütün ayıp ve kirlerden temiz, pâk olduğu için Hz Peygamberimize de (AS) bu isim verilmiştir * Müzikte: Makam ismi TAHİRAT Pâk ve temiz olanlar TAHİYYAT Selâmlar Duâlar Manevî hayat hediyeleri Tezahürat-ı hayatiye * Mâlikiyet, beka ve mülk (Bak: Et-tahiyyatü) TAHİYYE Selâmlar, dualar Hayır duâları * Mülk, beka ve devamlılık * Namazın iki ve dört rek´atı sonunda okunan Ettahiyyat duası * Selâm verme ve hayır dua etme * Mülk ve mâlikiyet TAHİYYET-ÜL MESCİD Bir mescide veya bir camiye girildiğinde, sevab niyetiyle, oturmadan evvel kılınan namaz TAHKİK Doğru olup olmadığını araştırmak veya doğruluğunu, yanlışlığını meydana çıkarmak İncelemek İçyüzünü araştırmak * Bir şeyi eksiksiz ve ziyâdesiz yapmakta mübâlağa etmektir Bir şeyin hakikatına ermek, künhüne vâkıf olmak, nihayetine erişmek demektir Kur´an kıraat ıstılahında ise: Her harfin hakkını vermek, özel sıfatlarına riayet etmek, sesi tam mahrecinden çıkarmak, medleri gerektiği kadar uzatmak, hareke, ızhar ve gunneleri okuyuş hassasiyetinin en son imkânını kullanarak okumaktır TAHKİKAN İnceleyerek Araştırma suretiyle Hakikatını öğrenerek TAHKİKAT Araştırmalar Hakikati ve doğruyu inceleyip öğrenmek için yapılan taharriyat TAHKİKAT-I İBTİDAİYYE Huk: İlk tahkikat İlk soruşturma TAHKİKÎ (TAHKİKİYE) Araştırma ile alâkalı Tahkikata ait TAHKİKÎ İMAN (Bak: İman-ı tahkikî) TAHKİM Hakem tayin etmek Hâkim nasbeylemek * Kuvvetlendirme Sağlamlaştırmak, kavileştirmek * Birisini fesattan men´eylemek * Mahkemede hasmın dâvalarının açıkça belli olması için hâkimi değiştirmek TAHKİMÂT Ask: Bir yeri düşmanın hücumuna karşı sağlamlaştırmak TAHKİR Hareket etmek Hor görmek Küçük görmek Aşağı ve alçak addetmek TAHKİR-ÂMİZ f Hakaretle karışık söz * Tahkir edici TAHKİRÂT (Tahkir C) Tahkirler Hor ve küçük görmeler Hakaret etmeler TAHKİYE Anlatmak Hikâye etmek TAHL Dalak ağrısından incinmek * Bozulmak, değişmek TAHL Durmakla değişen su TAHLEE Bulut TAHLİ´ (Hal´ dan) Söküp çıkarmak Koparmak * Tahttan indirmek TAHLİD (Huld dan) Devamlı olarak oturtma veya oturtulma TAHLİF (Halef den) Birini kendi yerine bırakmak TAHLİF (Half dan) Yemin ettirmek Yemin vermek TAHLİK (C: Tahlikat) Tıraş etme TAHLİK Yaratmak * Eskitmek TAHLİL (Hall den) Sirkeleştirme Ekşitme * Dişlerini hilâllamak Gerçek yere yemin etmek * Açmak TAHLİL Müşkül meseleyi halletmek * Bir şeyi kolaylıkla tutmak * Eritmek * Bir şeyi helâl kılmak * Yemine kefaret etmek * Man: Terkibin zıddıdır Bir kıyas neticesinin mantık şekillerinin hangisinden olduğunu bilmek için delilin tahlili, araştırılması * Fiz: Mürekkep bir cismi tetkik etmek için esas unsurlara ayırma, çözümleme * Kim: Analiz * Tıb: İlâçla şişliği gidermek TAHLİL-İ HURDEBİNÎ Mikroskopla tahlil TAHLİLAT (Tahlil C) Tahliller, analizler TAHLİM (Hilm den) Kızgınlığını ve öfkesini giderme Sâkinleştirme, yumuşatma, teskin etme TAHLİS Kurtarmak Halâs etmek * Bir şeyin özünü, hülâsasını almak TAHLİS-İ GİRİBAN Yakayı kurtarma, kurtarılma TAHLİSEN Hülâsa ederek Özünü söyleyerek TAHLİSİYYE Can kurtaran TAHLİT (Halt dan) Karıştırma Karıştırılma Bozma Saflığını giderme Fâsid etme TAHLİYE (Haly den) Süslemek Donatmak Donatılmak * Tatlılandırmak * Kim: Bir madde içine hassasını veya kokusunu değiştirmek için şeker, baharat ve benzeri gibi şeyleri katmak TAHLİYE (Halâ veya halvet den) Boşaltmak Boş bırakmak Serbest bırakmak * Tathir etmek Temizlemek TAHLİYE-İ SEBİL Bir suçluyu bırakma, salıverme TAHLİZ Bir kimsenin kulağına küpe ve koluna bilezik takmak TAHMA Bir ot cinsi TAHME İnsan cemaatı, topluluk * Büyük sel TAHMEL(E) (C: Tahamil) Ahlâkı kötü kimse TAHMER Sıçramak * Doldurmak TAHMİC Şiddetle bakmak * Gözünü açıp yummak TAHMİD (Hamd den) Hamdetmek * Medhetmek, övmek * Elhamdülillâh" kelâmının mânasını ifade etmek TAHMİDÂT Hamdler ve şükürler (Bak: Hamd) TAHMİDİYE Hamdetmeğe dair Hamdetmek hakkında * Çok mühim bir duânın ismidir TAHMİK (Humk dan) Ahmak demek, ahmak olduğunu söylemek TAHMİL Yüklemek Taşıtmak Bir kimse üzerine bir işi bırakmak TAHMİL-İ MİNNET Birini minnet altında bırakma TAHMİL-İ ZAHMET Zor bir işi birine yükletme TAHMİLÂT (Tahmil C) Yükletmeler, yükletilmeler, yüklemeler TAHMİM Zina eden kimseyi ziftleyip, dövüp, yüzüne kara vurup, ters olarak eşeğe bindirip gezdirmek TAHMİN (Hamn dan) Aşağı yukarı bir fikir söylemek İhtimallere dayanan düşünce Zayıf delil ile hüküm ve kıyas etmek TAHMİNEN Takriben, aşağı yukarı TAHMİNÎ Tahmin yoluyla Tahminle alâkalı TAHMİR (Hamr dan) Mayalandırma * Yoğurma, yoğurtma TAHMİR Kızartmak * Birine "eşek" demek TAHMİRE Bulut TAHMİS (Hums dan) Bir şeyi beş kat veya beş köşe haline getirmek * Edb: Bir şiirin her beytine üçer mısra ilâve ederek beşe çıkarmak TAHMİS Ateşte kızdırıp kavurmak * Kahve kavrulan ve satılan yer TAHMİS-HÂNE f Kahvenin kavrulup öğütülüp satıldığı yer TAHMİŞ Tırmalamak * Hiddetlendirmek TAHMİZ Azaltmak TAHN (C: Tahniyât) Öğütme, öğütülme TAHNİB Atın belinde ve ayaklarında eğrilik olmak TAHNİK (Hunk dan) Boğmak TAHNİK (Oğlan) damağını ovmak * Fikrini düzeltmek TAHNİT Mumyalamak Ölüyü bozulmadan muhafaza etmek için ilâçlamak TAHNİYE Kınaya boyamak TAHR Uzaklaştırmak Irak etmek * Atmak * Göz çapağını dışarı atmak * Seri, hızlı * Oku uzak giden yay TAHREBE Ağaç kurdunun ağacı oyup delmesi TAHRİB (C: Tahribât) Harab etme, edilme Yıkma Bozma TAHRİBÂT (Tahrib C) Tahribler, yıkıp bozmalar, harab etmeler TAHRİBKÂR Tahrib eden, yıkan TAHRİC (Huruc dan) Çıkartma Meydana koyma * Şehadetname vermek * Fık: Müçtehidlerin istinad ettikleri naslara, kaidelere, asıllara tatbikan şer´î hükümleri istihrac etmek Bu tarz ile hüküm çıkarabilmek salâhiyetinde olanlara: Muharric, sahib-i tahric, ashâb-ı tahric denir TAHRİC Darlık ve zahmet vermek, tazyik TAHRİF (Harf den) Harflerin yerini değiştirmek Bozmak Kalem karıştırmak * Kendi menfaati veya başkasının zararı için bir ibârenin mânasını değiştirmek * Başka tarafa meylettirmek TAHRİFÂT (Tahrif C) Bozmalar Kalem karıştırmalar TAHRİF Genç bir adama bunaklık isnad etme TAHRİK Kımıldatma Kımıldatılma Yerinden oynatma Hareket ettirme * Gr: Cezimli bir harfi harekeli okuma * Yola çıkarma * Azdırma, kışkırtma * Uyandırma TAHRİK Yarma, yarılma * Yırtma, yırtılma TAHRİK Yakma Yakılma * Susatma Susatılma TAHRİK-AMİZ f Kışkırtıcı Tahrik edici TAHRİKAT Ayaklandırmalar, kışkırtmalar Hareket ettirmeler TAHRİM Haram kılma Haram kılınma Dince yasak edilme * Kudsî sayarak yaklaşmayı yasak etme TAHRİM SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 66 Suresidir "Lime tüharrimu" da denir Medine´de nâzil olmuştur TAHRİM Yarmak Pâre pâre kesmek, parçalamak TAHRİME Namaza başlanırken söylenen tekbir * Hacıların ihrama bürünmeleri TAHRİMEN Haram olarak Harama yakın olarak TAHRİMEN MEKRUH (Vâcibin zıddı) Harama yakın iş olup, zannî delil ile olan nehiydir TAHRİMÎ (Tahrimiyye) Haramla ilgili, harama ait TAHRİM TEKBİRİ İftitah tekbiri de denir (Bak: İftitah tekbiri) TAHRİR Yazmak Yazılmak Kaydetmek * Hürriyete kavuşturmak TAHRİR-İ RAKABE Köle veya cariye azad etme TAHRİRÂT Tahrirler Yazı Resmî mektup TAHRİREN Yazmak suretiyle, yazı ile TAHRİS (C: Tahrisât) (Hırs dan) Hırslandırma TAHRİS Elbisenin eteğine konulan parça TAHRİS Kendini hıfzetmek, kendini korumak TAHRİŞ (C: Tahrişât) Tırmalama Yakıp kaşındırma * Azdırma Rencide etmek TAHRİŞ Aldatıp kandırmak * Koparmak TAHRİZ (C: Tahrizât) (Hırz dan) Kışkırtma, kışkırtılma * Kandırmak * Koparmak |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TAHS Eliyle defetmek, eliyle itip kovmak TAHS İfsad etmek, bozmak TAHSA´ Toprak saçmak TAHSİB Ölüyü taş altına gömmek TAHSİB Ufak taşları mescide veya başka yere döşemek TAHSİF Nâlin yaptırmak TAHSİL Hâsıl etmek * İlim edinmek İlim öğrenmek veya öğretmek için çalışmak * Vergi toplamak * Aşikâre eylemek TAHSİLÂT Devlet gelirlerinin toplanması TAHSİLDÂR f Devlet gelirlerini vazifeli olarak toplayan, tahsil eden memur TAHSİM Kestirmek * Dağılmak TAHSİN (Hısn dan) Kale gibi sağlamlaştırma * Muhafaza altına alma TAHSİN Beğenmek ve alkışlamak * Tezyin eylemek, güzelleştirmek * İyi ve güzel bulmak TAHSİN-İ KELÂM Bir sözü beğendiğini ifade etmek Sözü güzelleştirmek TAHSİN-İ LÂFZ Lâfı süsleme, sözü güzelleştirme TAHSİNAT Alkışlamalar Güzelleştirmeler Beğenmeler(Bilbedahe şöyle tahsinat ve tezyinat, onların Sâniinde gayet şiddetli bir irâde-i tahsin ve kasd-ı tezyin var olduğunu gösterir Ve irade-i tahsin ve tezyin ise bizzarure o Sâni´de san´atına karşı kuvvetli bir rağbet ve kudsi bir muhabbet olduğunu gösterir Ve masnuât içinde en câmi´ ve letaif-i san´atı birden kendinde gösteren ve bilen ve bildiren ve kendini sevdiren ve başka masnuattaki güzellikleri mâşâallâh deyip istihsan eden bilbedahe o san´atperver ve san´atını çok seven Sâni´in nazarında en ziyade mahbub, O olacaktır S) TAHSİNHÂN f Aferin diyen Beğenip alkışlayan TAHSİNKERDE f Beğenilmiş TAHSİR Hasret bırakma Hasret etme * Kuşun tüyünü bırakması, dökmesi TAHSİR (Hasar dan) Zarara sokma, ziyana uğratma TAHSİR İnce belli etmek TAHSİS Rağbet ettirmek Meylettirmek, yöneltmek TAHSİS (Husus dan) Belli bir gaye için kullanmak * Bir şey veya bir kimse için ayırmak * Kredi Tazminat TAHSİSAT Bir kimse veya bir daire için ayrılmış para veya mal TAHSİSAT-I MESTURE (Bak: Mesture) TAHSİSEN Tahsis suretiyle * Hele, en çok TAHŞİD Yığma Toplama Biriktirme Yığınak * Bir mevzu hakkında çok izah ve konuşmalar TAHŞİDÂT Birikmeler Toplamalar Yığınaklar * Konuşarak fazla üzerinde durma TAHŞİM Öfkelendirme, kızdırma, gazablandırma TAHŞİN İri ve kaba etmek TAHŞİR Noksan etmek, eksiltmek TAHŞİYE Derkenar, haşiye yazma veya yazılma TAHŞİYE (Haşyet den) Korkutma Ürpertme TAHT f Yağma, talan, soygun, çapul TAHT Alt Aşağı * Gr: Gelecek olan zamir TAHT-EL ARZ Yer altı Toprak altı TAHT-EL BAHİR Denizaltı Denizaltı gemisi TAHT-EŞ ŞUUR Şuur altı Şuur haricinde olarak açılıp yayılan zihnî faaliyet(Taht-eş şuur, gayr-ı meş´urdan vâzıhan farklıdır Hâfızada teraküm etmiş, fakat bu anda kendisini düşünmediğimiz hâtıralar, gayr-i meş´ur ve kaimdirler Fakat taht-eş şuur değildirler LR) TAHT-I ESARET Esaret altı TAHT-I HÜKÜM Hüküm altına TAHT-I MÜZAKERE Konuşulmakta olan TAHT f Hükümdarların oturduğu büyük koltuk Hükümdarlık makamı TAHT-I BELKIS Belkıs´ın tahtı (Çok eski mecusi Yemen padişahlarından Şerahil´in kızı Belkıs, başka kardeşi olmadığından babasının yerine Yemen´e hükümdar olmuş idi Sonra Süleyman Aleyhisselâm ile evlendi Onun mu´cizeleriyle imana geldi) Bak: Hüdhüd, Süleyman (AS) TAHT-I HÜMÂYUN Padişahların merasim sırasında oturdukları sedir TAHT-I REVAN Dört kişi veya iki katırla taşınan nakil vasıtası TAHTAH Arslan TAHTAHA Bir şeyi doğrultmak * Beraber etmek * Bazısını bazısına katmak TAHTAHA Hastalıktan veya zayıflıktan sesin değişmesi TAHTANÎ Alt kat Alt katla alâkalı TAHTANİYE Altta olan, alttaki * Noktası altta olan harf TAHTE f Yağmalanmış, soyulmuş, talan edilmiş TAHTE Alt, altta, altında TAHTE f Tahta TAHTELHIFZ (Taht-el hıfz) Muhafaza altında TAHTESSERA (Taht-es serâ) Toprak altı TAHTGÂH f Başşehir, başkent * Taht yeri TAHTİB Odun toplamak TAHTİE Bir kimseyi veya bir şeyi hatalı görmek, hata isnad etmek, yanıltmak "Bu hatadır" diye iddia etmek * Ist: "Mezhebim haktır, hata ihtimali var Başka mezheb hatadır, savaba ihtimal var" diyenler ki, bu hatalı anlayışa izafeten "Tahtie" denmiştir TAHTİM Mühürleme Mühür basma * Tamamlama TAHTİT (Hatt dan) Çizme Çizgi ile belli etme * Çizgi TAHTİT Zayıflık * Kurmak * Pare pare etmek, parçalamak TAHTİYE Hatâya düşürmek, yanıltmak TAHT-NİŞİN Taht´a oturan Hükümdar Padişah |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TAHUN(E) (C: Tavâhin) Su değirmeni TAHUR Tâhir Hem temiz hem temizleyici Çok temiz TAHV Düşmek * Çekip uzatmak TAHVE Eti pişirmek TAHVİD Sür´atle gitmek, hızla gitmek TAHVİF Korku vermek Ürkütmek Korkutmak TAHVİFÂT (Tahvif C) Korkutmalar Korkuya düşürmeler TAHVİFEN Korkutarak TAHVİL Bir halden başka bir hale getirmek Değiştirmek * Döndürmek * Faizli borç senedi TAHVİLÂT Tahviller * Borç senetleri TAHVİN (C: Tahvinât) Birisine hâin deme Hıyânet nisbet etme TAHVİR Rücu ettirmek, döndürmek * Ağartmak, beyazlatmak, tebyiz TAHVİT (Havt dan) Duvar çekme TAHVİYE Dizleri, dirsekleri, yanları, karnı ve uyluğun arasını ayırmak TAHVİZ Suya dalmak TAHYA Karanlık gece TAHYE Bulut parçası TAHYİB (Haybet den) Eli boş, kederli ve mahrum kılma TAHYİL (C: Tahyilât) (Hayal den) Akla getirme Fikre getirme, zihinde canlandırma TAHYİR (Hayır dan) İki şeyden birisini seçme durumunda bırakma İstediğini seçmesini teklif etme TAHYİS Zelil etmek, kepaze etmek * Boyun eğdirmek Muti etmek TAHZİ´ Yarma, kesme * Ameliyat TAHZİ´ Tevâzu etmek, alçakgönüllü olmak TAHZİB (Hizb den) Takım haline getirmek Hizibleştirmek Gruplaştırmak TAHZİB (Hizab dan) Saç, sakal boyama TAHZİF Saçını düzüp bezemek, süslemek TAHZİL Aşağılatmak, alçaltma, bayağılaştırma TAHZİM Kesmek TAHZİN (Hüzn den) Kederlendirme, tasalandırma * Hazin hazin Kur´an-ı Kerim okuma TAHZİN Hazinede saklama TAHZİR Yeşil renk verme Yeşillendirme * Hazırlama TAHZİR (C: Tahzirât) (Hazer den) Menetme, sakındırma, önlemeTAHZİR : Korkutmak TAHZİZ İsteklendirme, rağbet ettirme TAÎ Arabistan´da mevcut Tay kabilesinden olan TAİB Tövbe eden Günahlarına pişman olan TAİF Etrafını dolaşarak ziyaret eden Tavaf eden Dolaşan * Hicaz´da Mekke-i Mükerreme´nin yüz kilometre güneydoğusunda, Gazva Dağı´nın güney eteklerinde ve bir takım tepelerin batı eteklerinde olarak 1882 metrelik yükseklikte bir şehirdir Peygamber (ASM) hicretin sekizinci yılında Huneyn muharebesinden döndüklerinde Taif şehrini fethetmek arzu etmişlerse de, ahalisi kaleye sığınıp şiddetli bir şekilde karşı koymağa başladıklarından Peygamber Efendimiz kuşatmayı terkedip geri dönmüşlerdir Bir sene, sonra, yani hicretin dokuzuncu yılında Taifliler bir heyet tertip ederek barış yoluyla Peygamberimize itaat etmek için yollamışlardır TAİFE Hususi bir sınıf meydana getiren insanlar Kavim, kabile Takım TAİFE-İ EFRENC Frenk, Avrupalı, Fransız TAİFE-İ NİSÂİYE (Taife-i nisâ) Kadınlar taifesi, grubu TAİH Kibreden Kibirlenen Büyüklenen TAİL Uzayan * Kudret ve gına * Fayda Menfaat TAİN Süngü ile vurulmuş TAİR (Tayeran dan) Uçucu Uçan * Kuş TAİS Hafif başlı |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TÂK Bina kemeri Yarım daire şeklinde kapı ve pencere üstü Çardak Kubbe Kavisli bina Eyvan TÂK-I MUALLÂ Yüksek şerefe Yüksek kubbe * Yüksek haysiyet ve şeref sahibi TÂKA Kubbeli mahfe Pencere * Takat Güç, kuvvet, iktidar TAKA İki-üç kişi ile idare edilen küçük yelkenli TAKA Korkutmak * Hazer etmek, çekinmek, korunmak TAKABBUH Çirkinlik TAKABBUZ (C: Takabbuzât) (Kabz dan) Toplanıp çekilme Büzülme * Kabız olmak, peklik TAKABBÜB Binaya kubbe yapmak TAKABBÜL (Kabul den) Kabullenme Üstüne alma Bir şeyi taahhüd ve iltizam etme * Öpülme TAKABUZ Kabz edişmek TAKADDES Mukaddes olsun (mânasında) TAKADDÜM (Kıdem den) Önde bulunma İleri geçme * Zaman veya mevki bakımından ileride olma TAKADDÜS Mübarek kılmak Kudsî kılmak * Çok temiz olma * Mukaddes olma TAKADİ Birbirine hakkını vermek TAKADU´ Birbirine süngü ile vurmak TAKADÜM Üzerinden zaman geçmek TAKAFFÜL Kapamak * Kilitlemek * Tilki eniği TAKAFKUF Titremek TAKAHHUM Ansızdan bir nesneye dühul edip girmek TAKAHHUR Kahrolmak TAKAHHÜL şikâyet etmek TAKA´KU´ Deprenmek, hareket etmek * Ötmek TAKALİ Birbirini düşman kabul etmek TAKALKUL Deprenmek, hareket etmek TAKALLU´ Ayağını kuvvetiyle kaldırmak * Yerinden kopmak TAKALLUS Kısa olmak, kısalmak * Toplanmak, cem´olmak TAKALLÜB Bir taraftan diğer tarafa dönmek * Bir halden başka bir hale değişmek * Başka kalıba girmek TAKALLÜD (C: Takallüdât) (Kald dan) Bir işi üstüne almak * Takınma, kuşanma Gerdanlık veya muska gibi boyuna geçirme * (Kılıç) kuşanma TAKALLÜL (Kıllet den) Azalma, az olma TAKALLÜS Kasılma Bir şeyin büzülüp gerilmesi Bir uzvun çekilip toplanması Kıvrılma TAKAMMÜL Bitlenme Bitli olma TAKAMMÜM Evin süprüntüsünü ayırmak TAKAMMÜS Gömlek giymek TAKAMÜR Kumar oynamak TAKANNU´ Başına örtü örtmek TAKANNÜN Kanunlaşma Değişmez halde, kat´i olarak belirme TAKARR Birbiriyle kararlaşmak TAKARRUH (Karh dan) Yara derinleşip büyüme * Yara çıban olma TAKARRÜB Yakınlaşmak Yaklaşmak * Zamanı gelmek Vakti yakın olmak TAKARRÜM Tatlı tatlı yeme TAKARRÜR Kararı verilmek* Yerleşmek Kararlaşmak TAKARRÜŞ Kesbetmek, almak, kazanmak TAKARU´ Kur´a atışmak TAKARÜB Birbirine yakın olmak TAKAS Vereceğini alacağına karşılık tutmak suretiyle ödeşmek, sayışmak, değişmek TAKASSİ Bir şeyin aslını esasını araştırma TAKASSU´ Dühul etmek, girmek TAKASSUF Kırılmak TAKASUR (Kasr dan) Bir işi mümkün iken yapmama Esirgeme TAKASÜM Kısmet edişmek * Birbirine yemin vermek TAKAŞKUŞ Hastanın iyi olması * Derinin soyulması * Her yerden yiyecek istemek TAKAŞŞU´ Havanın açılması TAKAŞŞUR (Kışr dan) Kabuk bağlama, kabuklanma TAKAŞŞÜF Maişet şiddeti, geçim zorluğu TÂKAT Güç, kuvvet İktidar TÂKAT-I BEŞER Beşer gücü ve kuvveti İnsana mahsus kuvvet TÂKATFERSÂ f Dayanılmaz, tâkat götürmez TÂKATGÜDAZ f Tâkati kaldıran, gücü kuvveti eriten, mahveden TÂKATŞİKEN f Tâkati tüketen TAKATTUB Kaşların çatılması * Buruşma TAKATTUF Yüz ekşitmek TAKATTUR Damla Damlama Damla damla akma * Ud ağacı ile buhurlanma * Vuruşmağa hazırlanma * Bir kimse kendini bir yerden atma * Ağacın dalı kopup düşme * Bir adamı yanı üzere düşürmek (Kamus´dan) TAKATU´ Kesilmek Kesişmek TAKATÜL Kıtal edişmek, döğüşmek, vuruşmak TAKAUD Oturmak TAKA´UR (Ka´r dan) Çukurlaşma * Kuyunun derin ve çukur olması TAKAUS Durdurmak Sonraya bırakmak TAKAVİM (Takvim C) Takvimler TAKAVÜL Birbiriyle söyleşmek TAKA´VÜS Çok yaşlanma * Evin eskiyip köhne olması TAKAVÜM Dövüşmek, vuruşmak Birbiriyle cenge durmak TAKAVVİ (Kuvvet den) Kuvvetlenme TAKAVVUZ Ayrılmak Dağılmak * Yıkılmak TAKAVVÜB Bir şeyin kabuğu soyulmak TAKAVVÜL Haber vermek * Yalan söylemek TAKAYYUZ Kırılmak * Benzetmek TAKAYYÜ´ Kusar gibi olup kusamama TAKAYYÜD Bağlanma Bağlı olmak Kayıtlı bulunmak * Çalışmak Çabalamak Uğraşmak * Dikkatli davranmak TAKAYYÜL Uymak, iktida etmek TAKAZA Başa kakmak * Sıkıştırmak * Hakkını isterken borçluyu zorlamak TAKAZİC Dövülüp ufalanarak yemeklerin üstüne ekilen otlar Baharat TAKAZÜF Birbirine iftira edip atışmak TAKAZZUB Kesilmek TAKAZZÜR İstikrah etmek, kerih görmek, beğenmemek TAKAZZÜR Çirkin şeylerden uzak olmak TAKBİB Kubbe gibi yapma TAKBİH Çirkin görmek Beğenmemek * Kabahatli bulmak * Kötü gördüğünü bildiren söz söylemek TAKBİHÂT (Takbih C) Ayıplamalar, çirkin görmeler TAKBİL Öpmek TAKBİR Defnetmek, gömmek TAKBİZ Toplayıp bir yere getirmek TAKDANE f Üzüm çekirdeği TAKDİD Eti kurutmak * Uzunlamasına yırtmak veya kesmek TAKDİH Beğenmeme, zemmetme * Atın belini inceltmek TAKDİM (Kıdem den) Arzetmek Sunmak * Küçük bir kimseyi yaş, amel, mevki ve takva itibariyle büyük bir kimse ile tanıştırmak * Öne geçirmek, bir şeyi başka bir şeyden önde tutmak * Bir büyüğün önüne geçip bir şey vermek TAKDİMÂT Takdim edilenler Büyüklere verilen şeyler TAKDİME (C: Tekadim) Kendisinden üstün kişiye sunulan armağan, hediye * Takdim TAKDİMEN Takdim ederek, öne geçirerek TAKDİM-TE´HİR Öne geçirmek, sonraya bırakmak TAKDİR Kıymet vermek Değerini, kıymetini, lüzumunu anlamak * Kader * Düşünmek * Öyle saymak TAKDİR-İ KELÂM Söze değer vermek * Sözün kıymeti Sözden anlaşılan husus TAKDİREN Değer ve kıymetini anlıyarak Takdir ederek TAKDİRÎ Kaderden olan Takdir-i İlâhîye ait ve müteallik olan * İtibarî * Farazî * Gr: Yazılı olmayıp var bilinen mâna veya kelime (Bak: Mukadder) TAKDİRNAME f Bir işin beğenildiğine ve istihsan edildiğine dâir alâkadarların imzasını taşıyan yazı Beğenildiğine dair yazılı kâğıt TAKDİS Büyük hürmet göstermek Mukaddes bilmek * Cenab-ı Hakk´ın kusursuz, pâk ve her hususta noksansız olduğunu bildirmek, söylemek ve Allah´a (CC) şükretmek TAKDİYE Hâcet bitirmek, ihtiyaç gidermek TA KEY f Ne vakte kadar TAKFİL (Kufl dan) Kilitleme veya kilitlenme TAKFİYE Kafiye yapmak * Bir kimsenin ardınca olmak TAKHİM İthal etmek, içeri sokmak, girdirmek TAKHİR (C: Takhirât) (Kahr dan) Kahretme TAKIYYE Sakınmak Kendini koruyup çekinmek * Birinin mensub olduğu mezhebi gizlemesi * Mümâşât TÂKIYYE Takke TÂKIYYE-DUZ f Takkeci, takke diken TAKİ Kendini koruyan, saklayan * Takvalı kimse Günahtan çekinen TA´KİB Gözlemek * Yolunda gitmek * Peşinden yürümek * Suçlunun suçunu araştırmak * Bir kimsenin aynı senede yine gazaya gitmesi * Bir şeyi ciddiyetle istemek TA´KİBÂT Suç işleyene karşı harekete geçmek ve suçluluk derecesini araştırmak TA´KİBEN Takip ederek, takip suretiyle TA´KİD Edb: İbareyi veya cümleyi anlaşılmaz şekle koyma * Düğümlenme, düğümleme TA´KİF Eğriltmek TA´KİL Devenin ayağına ip takıp bağlamak TA´KİM (Akm dan) Kısırlaştırma Neticesiz bırakma TA´KİR Suyu bulanık etmek TA´KİR Bir uzvu, organı yararak sinirleri kesme TAK´İR (Ka´r dan) Çukurlaştırma, çukur yapma TAKLİ´ (Kal´ den) Yarmak * Mübalâğa ile koparmak Kökünden söküp koparmak TAKLİB (C: Taklibât) (Kalb dan) Döndürme, çevirme * Bir şeyin kalıp ve şeklini değiştirme TAKLİD Takma, asma, kuşatma * Benzetmeğe ve benzemeğe çalışmak Benzerini yapmak Birine benzemeğe çalışarak alay etmek Sahte Bir şeyin sahtesini yapmak(Kur´an baştan aşağıya kadar, nâzil olduğu hey´et üzerine bâkidir Bu kadar Kur´anı taklid etmeğe müştak olan dostlar ve mütehacim düşmanlara rağmen, şimdiye kadar Kur´anın ne taklidi yapılmış ve ne de bir misâli gösterilmiştir Evet, Kur´an milyonlarca Arabî kitablarla mukayese edilirse benzeri bulunamaz O halde Kur´an ya hepsinin altındadır Bu ise muhaldir; öyle ise; hepsinin fevkindedir Öyle ise Allah´ın kelâmıdır İİ)(Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız Ayâ, Avrupa´nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz Yok! Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşinizi idam ediyorsunuz Âgâh olunuz ki; siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz! Çünkü şu surette ittibaınız milliyetinize karşı bir istihfaftır Ve millete bir istihzadır MN) TAKLİD-İ SEYF Kılıç kuşatma TAKLİD-İ TUFEYLÂNE Küçük çocuklara yakışır şekildeki taklid TAKLİDEN Taklid ederek, benzeterek TAKLİDGÂH f Taklid yeri TAKLİDÎ Taklide ait Sathî * Delil ve sened istemeden kabul edilen TAKLİDÎ İMAN (Bak: İman-ı taklidî) TAKLİH Dişin sarılığını gidermek TAKLİL Azaltma Azaltılma İndirme Tenkis TAKLİL-İ MASÂRİF Masrafların azaltılması TAKLİM (Kamış, tırnak, kalem gibi şeyleri) yontma, kesme TAKLİS Büzme TAKLİS Def çalıp nağme söylemek TAKMİS (Kamis den) Gömlek giydirme TAKMİŞ Cem´etmek, toplamak TAKNETU (Bak: Lâtaknetu) TAKNİ´ Başına örtü örttürmek TAKNİN (Kanun dan) Kanun koyma TAKNİYE Çok kırmızı yapmak |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TAKRİ´ (C: Takriât) Tevbih Azarlama * Birini telâşa düşürme * Te´nif Başa kakma TAKRİÂT (Takri´ C) Azarlamalar, paylamalar, başa kakmalar TAKRİB Yaklaştırma Aşağı yukarı ve tahmin ile kat´i olmayan şey söyleme Tahmin * Yolunu bulma TAKRİBEN Tahminen Yaklaşık olarak Aşağı yukarı TAKRİBÎ İhtimale göre olan Takribe ait TAKRİD Devenin gövdesinde olan keneyi yolup gidermek * Hor ve zelil etmek TAKRİN (Karin den) Birlikte bulundurma Yaklaştırma TAKRİR İyi ifade etmek Bildirmek * Ağzından anlatmak * Yerleştirmek Kararlaştırmak Yerini belirtmek * Resmî olarak yazı ile bildirmek * Tapuda, mülkünü başkasına sattığını bildirmek * Siyasî nota TAKRİR-İ KELÂM Söylemek İfadede bulunmak TAKRİRÂT (Takrir C) Ağızdan anlatılan şeyler TAKRİREN Ağızdan anlatarak TAKRİRÎ SÜNNET Hazret-i Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm´ın, sahabelerinden birinin söylediğini veyahut işlediğini gördüğü halde, onu menetmiyerek sükût buyurmaları TAKRİS Soğutmak * Dondurmak TAKRİS Parmak ucuyla veya tırnakla bir nesneyi ovup yıkamak TAKRİŞ Birbirine rağbet etmek TAKRİT Kulağına küpe takmak * Davarın başına yular takmak TAKRİZ (Karz dan) Ödünç vermek * Bir şeyi veya bir eseri beğendiğini söylemek Beğendiğini bildiren yazı yazmak Bir eserin takdir ve tahsin edildiğini bildiren yazı yazmak TAKRİZ Hayatında bir kimseyi methetmek, övmek TAKSİB Kıvırcık yapmak TAKSİF Çok kırmak TAKSİM (Kısım dan) Bölme Parçalara ayırma TAKSİM-İ A´MÂL İş bölümü, iş taksimi(Sani´i-i Zülcelâl´in hilkat-i âlemde câri ve taksim-ül-a´mâl kaidesinden akan kanun-u tekemmül ve terakkide mündemiç olan rıza ve işaretinin imtisali farz iken, itaat tamam edilmemiştir Şöyle: Kaide-i taksim-ül-a´mâli muktazi olan hikmet-i İlâhiyenin dest-i inayetiyle beşerin mahiyetinde ekmiş olduğu istidadât ve muyulâtla şeriat-ı hilkatin farz-ül-kifayesi hükmünde olan fünun ve sanayiin edasına bir emr-i manevî vermişken su-i istimalimiz ile o istidaddan tevellüd eden meyle kuvvet ve meded verici olan şevki bu hırs-ı kâzib ve şu re´s-i riya olan meylü´t-tefevvuk ile zayi edip söndürdük Elbette isyan eden cehenneme müstehak olur Biz de bu hilkat denilen şeriat-ı fıtriyenin evamirine imtisal edemediğimizden cehennem-i cehl ile muazzeb olduk Bu azabdan bizi kurtaracak taksim-ül-a´mal kanunuyla amel etmektir Zira seleflerimiz taksim-ül-a´mâlin ameli ile cinan-ı ulûma dâhil olmuşlardır RN) TAKSİM-İ GURAMÂ Kârı veya zararı ortaklar arasında koydukları sermaye nisbetinde taksim etmek * Fık: Bir borçlunun terekesini alacaklıların borç miktarları nisbetinde aralarında taksim etmek TAKSİMÂT Taksimler Bölmeler Cüz cüz ayırmalar TAKSİR (Kasr dan) Kısaltma, kısma * Kusur, hata, kabahat, suç Günah * Bir işi eksik yapma * Bir şeyi yapabilir iken yapmama * Zayıflatmak, süstlük etmek * Geri kalmak TAKSİRAT (Taksir C) Kusurlar, suçlar, günahlar, kabahatlar TAKSİS Kireç ile bina yapmak * Kireç ile sıvamak TAKSİT (Kıst dan) Belli zamanlarda parça parça ödenecek para TAKŞİR (Kışr dan) Kabuğunu soyma TAKTAKA (Tıktıka) Taşlardan çıkan ses * Hayvanların ayak sesleri veya bunları anlatmak için söylenen kelime TAKTİ´ Kesme Kesilme Parça parça etme Parçalara bölme TAKTİB Kaş çatıp yüz ekşitme TAKTİK Fr Asker kuvvetlerini harb meydanlarında düşmanı şaşırtarak kullanma Bu işi tedkik eden ilim * Mc: Bir işte muvaffakiyet için lüzum eden yolları kullanma TAKTİL (Katl den) Çok öldürmek, çok katletmek * Muti etmek, itaat ettirmek, boyun eğdirmek TAKTİN Filiz sürme TAKTİR Damla damla akıtmak Damlatmak İnbikten çekmek TAKTİRAT Damla damla akıtmalar TAKTİR Eksik etmek * Güç olmak TAKUT Feryun adı verilen darı cinsi TAKVA Bütün günahlardan kendini korumak Dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekinmek (Bak: Amel-i-sâlih, İttika, Vicdan)(Takva, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek; ve amel-i salih emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır Her zaman def´-i şer, celb-i nef´a racih olmakla beraber; bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında bu takva olan, def-i mefasid ve terk-i kebair üss-ül esas olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş RN)(Ey muhatab olan insanlar! Havf ve reca ortasında bulunmakla, takvayı recâ ederek Rabbinize ibadet ediniz Bu itibarla insan, ibadetine itimad etmemelidir ve daima ibadetinin artmasına çalışmalıdır Reca mânası, sâmi´ ve müşahidlere göre olursa şöyle te´vil edilecektir:Ey müşahidler! Arslanın pençesini gören adam, o pençenin iktizası olan parçalamayı arslandan ümid ve reca ettiği gibi; siz de, insanları ibadet techizatiyle mücehhez olduklarını gördüğünüzden, onlardan takvayı reca ve intizar edebilirsiniz Ve keza, ibadetin fıtrî bir iktiza neticesi olduğuna işarettir Takva, tabakat-ı mezkurenin ibadetlerine terettüb ettiğinden, takvanın bütün kısımlarına, mertebelerine de şamildir Meselâ: Şirkten takva; kebairden, masivaullahdan kalbini hıfzetmekle takva; ikabdan içtinab etmekle takva; gazabdan tahaffuz etmekle takva Demek kelimesi bu gibi mertebeleri tazammun eder Ve keza, ibadetin ancak ihlâs ile ibadet olduğuna ve ibadetin mahzan vesile olmayıp maksud-u bizzat olduğuna; ve ibadetin sevab ve ikab için yapılmaması lüzumuna işarettir İİ) TAKVİB Bir şeyi yerinden çekip koparma * Yeri kazma TAKVİD Çok uzun boyunlu olmak TAKVİL (C: Takvilât) İftira Yalan söyleşmek * Haber vermek TAKVİM Düzeltme Doğrultma Kıvamına koyma Eğriyi doğru tutma * Ta´dil etme * Bir şeye kıymet tâyin eylemek * Her gün güneşin doğuşu, batışı, ay ahkâmı ve süresi kaydedilmiş olan defter * Günlük olaylardan bahseden gazete TAKVİM-İ ARABÎ Hicretten 17 sene sonra görülen lüzum üzerine Hazret-i Ömer (RA) tarafından Kamer senesi esas ve hicret tarihi başlangıç sayılmak suretiyle tertiplenen takvim TAKVİMÇE f Küçük takvim TAKVİR (TAKAVÜR) Bir cismi yuvarlak kesmek TAKVİS (Kavs den) Kavislendirme Yay şekline koyma TAKVİT Besleme Tagaddi TAKVİYE Kuvvetlendirmek * Kuvvetlendirilmek TAKVİZ Binayı yıkmak TAKYİD (Kayd dan) Kayıt ve şarta bağlanma Şart koşma Bağlama Deftere yazmak * Harfe nokta ve hareke koyma TAKYİH (Yara) İrinlenmek TAKYİN Tezyin etmek, süslemek TAKYİR Zifte bulaştırmak TAKYİZ Kırılmak * Takdir etmek * Sövmek TAKZİB Kesmek TAKZİF Çok iftira atmak TAKZİYE (Kaza dan) Eksiği yerine getirme Kaza etme TAKZİYE Gözün çapağı dışarı itmesi |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TAL f Bakır veya gümüş tepsi * (Parmaklara takılan) zil TAL´ Tomurcuk * Miktar Kadar * Çiçeklerin üremelerine sebep olan sarı tozları TAL´A Görmek (Bak: Tal´at) TALA´ (C: Etlâ) Geyik buzağısı * Çatal tırnaklı hayvanların yavrusu * Buzağının ayağını bağladıkları ip * Şahıs TALAC f Bağırma, feryad, çığlık * Ses, sada * Kavga * Meş´ale TALAH Salih olmayan Bozuk TALAH Yorulmak, zayıflamak TALÂK Boşamak Boşanmak * Bağlı olan bir şeyi çözmek, ayırmak * Nikâhlı karısını bırakmak TALÂK-I BÂYİN Yeniden evleniyorlarmış gibi kadının rızası ile tekrar nikâh edilmedikçe geri alınamayacağı talâk Kadın istemiyorsa erkek zorla alamaz İddet sırasında kadın, erkeğin evinde kalmaz Erkek üçüncü defa verdiği bâin talaktan sonra, üzerinden hulle geçmeden karısını bir daha (kadın istese de) alamaz (Bak: Hulle) TALÂK SURESİ Medenîdir Nisâ Suresi de denir Kur´an-ı Kerim´in 4 Suresidir TALAK (At) sıçramak ve kalkmak TALAKAT Dil açıklığı Selâset Düzgün sözlülük * Güler yüzlülük TALAK-NAME f Boşama kâğıdı TALAM Esrar otunun tohumu TALAN f Çapul, yağma * Birisinin malının, herkes tarafından kapışılması TALANGER f Yağmacı, talancı, çapulcu TALANGERÎ f Çapulculuk, yağmacılık TALAR f Dört direk üzerine yapılan ve geceleri yatılan yer * Salon, büyük oda TALASİM (Tılsım C) Tılsımlar TAL´AT Vecih, yüz Çehre * Görünüş Görüşmek * Güzellik * Görmek * Bir şeye çok rağbet etmek TAL´AT-EFRUZ f Parıldayan TALAVET Güzel, hüsün Şirinlik, zariflik * Ağızda çıkan bir nevi yara TALAZZİ (Lazâ dan) Alev çıkarma Alevlenme TALE (Tavl dan) "Uzun olsun" mânâsındadır TALEB İsteme İstenme Dileme İstek TALEB-İ RÜ´YET Görmeyi istemek Hz Musa´nın (AS) Cenab-ı Hakk´ı görmek istemesi TALEBDÂR f Alacaklı TALEBE (Tâlib C) İstekliler * Şakird Tahsile çalışan Öğrenen Öğrenci TALEBE-İ ULÛM Yüksek dinî ilimleri okuyan talebe (Bak: Âlem-i berzah)(İmam-ı Şâfiî (KS) gibi büyük zâtlar: "Talebe-i ulûmun hattâ uykusu dahi ibadet sayılır" diye ziyade ehemmiyet vermişler Ş) TALEBKÂR f İstekli, talebli, arzulu TALEF Fazl Atâ, hediye, bahşiş, hibe * Kanı heder olmak TALEL (C: Tulul-Atlâl) Yıkılmış binada kalan duvar temeli TALH Muza benzer meyve Akasya ağacı TALH Necis bulaşmak, pislik bulaşmak * Havuz dibinde kalan tortu * Kene böceği TALHA BİN UBEYDULLAH (RA) : Aşere-i mübeşşeredendir Çok muharebelere iştirak etti, fedakârlığı büyüktü Peygamberimiz (ASM) ile muharebede iken kılıç darbesine karşı kolunu gerer ve onu muhafazaya çalışırdı, kendisinden ziyade Hz Peygamber´i (ASM) muhafazaya azmederdi Kolu bu yüzden sakatlandı Hz Ali (RA) buyuruyor ki: "Resul-i Ekrem´den (ASM) duydum Dedi ki: Talha ile Zübeyir, Cennet´te benim komşularımdandır" Hicretin 36´ncı yılında Cemel Vak´asında şehid oldu TALİ ´ Doğan Tulu´ eden * Kısmet, kader, baht * Nişangâhın arkasına düşen ok * Yeni hilâl TALİ Tilavet eden, okuyan * İkinci derecede Sonradan gelen * Man: Birbirine bağlı iki kaziyeden ikincisi Meselâ: "Duman çıkıyorsa ateş vardır" sözünde "Ateş vardır" sözü tâli´dir TALİA Casus * Nişancı Asker önünden giden tabur * Rehber, kılavuz; kafilenin önünde giden TALİA Doğan Ufuktan görünen Tulu´ eden TALİB (C: Tulleb-Tullâb-Talebe) İsteyen, istekli * Talebe, öğrenci TALİBE (C: Tâlibât) Kız talebe Mektebli kız TALİD Bir kimsenin (köle, câriye, hayvan gibi) canlı eşyası TALİF Alınmış şey TALİH Faydasız, yaramaz iş (Kısmet ve kader mânasında: Bak: Tâli´) TALİK Güleryüzlü adam Mütebessim kimse * Düzgün söz söyleyen kimse TA´LİK Asmak * Geciktirmek * Bağlanmak * Bir cümlenin mazmununun husulünü diğer bir cümlenin mazmununun husulüne edat-ı şart ile rabt etmektir Şu işi görürsen, şuna vâris olacaksın denilse, vâris olma, işin görülmesine bağlanmış olur Buna ta´liki şart denir * Muallak kalmak Bir zamana bıraktırmak * Kur´an yazısının bir çeşidi * Tefsir TA´LİKAT Bir eseri açıklamak üzere kenarına yazılan veya ayrıca eser olarak hazırlanan notlar * Bediüzzaman Hazretlerinin İlm-i Mantık üzerine te´lif ettiği bir eserinin ismi TALİK Azad olunan esir Serbest bırakılan esir TA´LİL Sebep göstermek * İllet Bahane * Müessirden esere yapılan istidlâl (Bak: Bürhaân-ı limmî) TA´LİL BA´D-EL-VUKU´ Bir şeye sonradan uygun bir sebep uydurma TALİL Hasır TA´LİM Öğretmek Yetiştirmek Alıştırmak Belli etmek İdman TA´LİM-İ ESMÂ İsimleri öğretmek * Cenab-ı Hak tarafından Hz Âdem´e (AS) Esmâ-i hüsnânın öğretilmesi(Hazret-i Âdem´in melâikelere karşı kabiliyyet-i hilâfet için bir mu´cizesi olan tâlim-i esmâdır ki, bir hâdise-i cüz´iyyedir Şöyle bir düstur-u küllînin ucudur ki: Nev-i beşere câmiiyet-i istidat cihetiyle tâlim olunan hadsiz ulûm ve kâinatın envaına muhit pek çok fünun ve Hâlik´ın şuunat ve evsafına şamil kesretli maârifin talimidir ki; nev-i beşere, değil yalnız melâikelere, belki Semâvat ve Arz ve dağlara karşı Emanet-i Kübrayı haml dâvasında bir rüçhaniyet vermiş ve hey´et-i mecmuasiyle Arz´ın bir halife-i mânevisi olduğunu Kur´an ifham ettiği misillü "Melâikelerin Âdem´e secdesiyle beraber, Şeytan´ın secde etmemesi" olan hâdise-i cüz´iye-i gaybiyye, pek geniş bir düstur-u külliyye-i meşhudenin ucu olduğu gibi, pek büyük bir hakikatı ihsas ediyor S) TA´LİMAT Bir iş hakkında hareket tarzını bildiren emirler TA´LİMAT-NAME f Yönetmelik TA´LİMGÂH Tâlim ve öğrenme yeri TA´LİMHANE f Öğrenme yeri Ta´lim yeri TA´LİN Aşikâr etme Meydana çıkarma Açığa vurma TA´LİT Devenin yularını başından indirmek * Deve boynuna nişan etmek TA´LİYE Yükseltme TA´LİYE-İ NAME Mektuba başlık koyma TALK Doğum ağrısı TALL Çiğ, kırağı İnce yağan yağmur, çisinti Şebnem * Helâk etmek, iptal * Güzel, lâtif şey * Şiddet TALLASE Kendisiyle levha silinen paçavra TALS Su akmak TALS (C: Atlâs) Mahvetmek TALTİF İltifat etmek Bir iyilik yaparak gönül almak Yumuşatmak TALTİFÂT (Taltif C) Taltifler, ihsanlar, lütuflar, bağışlar TALTİFEN Taltif suretiyle TALTİH Bulaştırma, bulaşık etme TALUT (Bak: Yuşa) TALVE Vahşi canavarların yavrusu * Keçi bağladıkları ip parçası TALY Karışmak TALZİYE (Lezâ dan) Alevlendirme veya alevlendirilme |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TA´M Yeme Tad Lezzet Zevk TAMA´ Hırsla istemek Doymazlık Aç gözlülük Çok isteme * Askerî fertlerin maaşları (Kamus) TAMAEN Tama´ ederek Hırsla Cimrilikle TAMAH (Tımah - Tumuh) Bir şeye göz dikip bakma TAMA´KÂR Aç gözlü Cimri TAMAM Bitme, bitirme, son, nihayet * Tam, eksiksiz, noksansız * Ne eksik ne fazla * Münasib, uygun TAMAM-I ITTIRAD-I AHVAL Bir kimsede var olan huy ve hasletlerin sekteye uğramadan biteviye devam etmesi, her zaman aynı durumu göstermesi TAMAMEN Büsbütün, eksiksiz ve tam olarak, mükemmel biçimde TAMAMİYET Bütünlük, tamamlık, tamlık TAM´AN Tama´ suretiyle, tama´ ederek TAMAR (TIMÂR) Yüksek mekan, yüce yer TAMAT f Mânâsız ve uygunsuz söz TAMELE (TAMLE) Havuzun dibinde kalan balçık ve tortu TAMH (TIMÂH) Gözünü yukarı kaldırıp bakmak TA´MİD Vaftiz etmek TA´MİK (Umk dan) Derinleştirmek Derin kazmak * İnceden inceye araştırmak Esasına varacak şekilde araştırmak TA´MİKAT (Ta´mik C) Derinleştirmeler İncelemeler, tedkik etmeler, araştırmalar TA´MİM Umumileştirme Herkese bildirme TA´MİMEN Ta´mim suretiyle Herkese bildirmek suretiyle TA´MİR Bozuk şeyi düzeltmek Eski şeyi düzeltip yeni hâline getirmek TA´MİRÂT (Tamir C) Noksanları gidermek Eksik ve bozukları düzeltmeler ve tamamlamalar Ta´mirler TAMİR Sıçrayıcı, sıçrayan TAMİR BİN TAMİR Aslı bilinmeyen kimse * Pire TAMİR Hurması olan kişi TAMİS Uzak TA´MİYE (Amâ dan) Körletme Kör etme * Kapalı şekilde anlatmak * Edb: Ebced hesabiyle düşürülen bir tarihin, hesabı doldurmak için çıkartılacak veya eklenecek sayılarını işaret etme TAMİYE Dudak kabarmak TAMLES (TAMELLES) Çörek TAMM Saçını kesmek * Galebe etmek Galib gelmek * Yükselmek, yüce olmak * Defnetmek, gömmek TAMMA´ (Tama´ dan) Çok tama´ eden TAMMAH Her şeye göz diken pek hırslı kimse TAMMAT Kıyamet TAMME (Tâmmât) Kıyamet vakti * Belâ Dâhiye * Keskin çığlık TAMME Bütün, noksansız, eksiksiz, tam TAMN Sâkin olmak, sessiz olmak TAMS Yok etme, belirsiz kılma * Eskimek * Mahvolmak TAMS Kadının hayız görmesi, aybaşı olması * Kir, vesah * Cima etmek * Yapışmak TAMŞ Halk, nâs, insanlar TAMTAME Pelteklik, kekemelik, tutukluk TAMU (Aslı: Tamuğdur) Cehennem TAMUR Kan * Nefes TAMURE Kalb gılâfı * Emzikli bardak * İbrik TAMV Yüksek olmak * Dolu olmak TA´N Hoş görmemek Kötülemek Birisinin ayıp ve kusurlarını beyan etmek * Küfretmek * Muhalifin iddialarını çürütmek * Vurmak * Duhul etmek, dâhil olmak, girmek TANA Susuzluktan ciğerin yapışması TANAGGUZ Taaccüb edip, şaşırıp, hayrette kalıp başını sallamak TANAZZUC Pişmek * Olmak TANCİR (TANCERE) (C: Tanâcir) Tencere TANDIR Ufak fırın * Elleri ve ayakları ısıtmak için üstü kapalı küçük mangal TA´NE Sövme, zemmetme, yerme, çekiştirme TANEF Kayış * Dağ burnu Dağ başı * Kapı üstüne yapılan örtü * Duvar üzerine yapılan saçak TA´NE-ZEN f Söven, zemmeden, hicveden, yeren, çekiştiren TANFESE (C: Tanâfis) Uzun saçaklı halı * Hurma yaprağından yapılan ve eni bir zira´ miktarı olan hasır TANGİM Avazlandırmak, seslendirmek TANGİS Dirliğini tatsız etmek TANGO Fr Züppe giyinişli kadın * Turuncuya çalar renk * Bir dans çeşidi TANGÜB Ok yapımında kullanılan sağlam bir ağaç cinsi TANH Semiz olmak, besili ve şişman olmak * Yemeğin hazmolmaması, sindirilmemesi TA´NİF Şiddetle azarlamak * Darılmak * Meşakkat vermek Melâmet etmek TA´NİFÂT (Ta´nif C) Şiddetle azarlamalar, darılmalar TA´NİK (Unk dan) Boğazını tutup sıkmak TAN´İM Nimet vermek, nimetlendirmek TANİN Sinek vızıltısı * Kaz sesi * Avaz ve gürültü * Çınlamak Tınlamak TANİN-ENDÂZ f Çınlayan, tınlayan TA´NİS Büluğdan sonra kızın kendi evlerinde çok durması TA´NİYE İncitmek TANKER ing Akaryakıt taşıyan gemi veya kamyon TANNAN Tınlayan, çınlayan TANNAZ Herkesle eğlenip alay eden Müstehzi TANNE Balçığı çok olan yer TANSİB Yükseğe kaldırma TANSİF (Nısıf dan) Yarı yarıya bölmek Ayırmak TANSİR Hristiyanlaştırma TANSİS Tetkikten sonra karar vermek * Bir mes´eleyi ve hükmü, şer´î delillere isnad etmek TANSİYON Fr Tıb: Kanın damarlara içerden yaptığı tazyik, basınç TANTANA Çok lüks içinde olmak Gösteriş Gürültü patırtı TANTİF Kulağına küpe geçirmek TANTİK Bir kimsenin beline kuşak bağlamak TANTİL Hasta olan uzuv üstüne sıcak su ve yağ dökmek TANZ Herkesle eğlenme Alay etmek TANZİC Çok pişirmek * Yakmak TANZİD Bir yere toplayıp yığmak İstif etme TANZİF (Nezafet den) Temizlenmek Temizlemek TANZİFÂT Temizlik işleri Temizlemeler TANZİM (Nazım dan) Sıraya koymak Sıralamak Dizmek * Düzenlemek Tertiblemek * Islah etmek * Manzum veya mensur olarak yazmak TANZİMAT-I HAYRİYE Osmanlı Devletinde Sultan Abdülmecid zamanında başlayan ve (1839-1876) tarihleri arasındaki devreye Tanzimat-ı Hayriye denir Sözde ıslahat için çalışılan devirdir Bu, Gülhane Hatt-ı Hümayunu namında padişah fermanı ile başlatıldı Bu devirde her şey yeniden tanzim edilecekti, yeni müesseseler kurulacaktı Avrupa-vâri terakki esasları her yerde öğretilecek, Osmanlı Devleti ve İslâm Alemi ilerliyecekti Fakat ıslaha ferdlerden başlayacakken ve İslâmî çareler düşünülecekken, geniş daireden başlandı Evvelki dairelerdeki iktisadî, içtimaî fikir hastalıklarımıza zâhirde çâre bulmak için doktor gibi içimize giren yabancılar ve ecnebi zihniyetin meyveleri gittikçe bünyemizi daha ziyade felce uğrattılar TANZİR Tazeleştirme, tazelendirme TANZİR Benzetme Benzetilme Nazire yapma * Bir yazının şekil ve mâna bakımından benzerini yazma TANZİREN Nazire olarak Benzetme suretiyle |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TÂR f Karanlık * Tel Saç teli * Tepe * İplik TÂR-I ANKEBUT Örümcek ağı TÂR-I ZÜLF Saç teli TARA f Yıldız TARAB Sevinçlik Şenlik Şâdlık TARAB-EFSÂ f Neşe ve ferahlığı artıran TARAB-ENDUZ Ahenk kazanan TARAB-GÂH f Coşkunluk ve sevinç yeri TARAB-NÂK f Sevinçli, neşeli, coşkun TÂRÂC f Yağma, talan, çapul * Yağmalama, talan etme TÂRÂC-GER f Yağmacı, çapulcu TÂRÂC-KERDE f Yağmalanmış, talan edilmiş TARAF Yan, yön * Yer, memleket, ülke Kıt´a * Taraftarlık, sahip çıkmak, korumak * Aralarında anlaşmazlık bulunan iki kişiden veya iki topluluktan her biri TARAFDAR f Birinin tarafını tutan, bir tarafı tutan, bir tarafı kayıran TARAFDARÎ f Kayırıcılık, taraftarlık TARAFEYN İki taraf İki nihayet * Dâvada karşılıklı iki hasım Her iki taraf TARAFGİR f Taraf tutan Taraflardan birine sahip çıkan TARAH Uzak mekân TARAH (C: Etrâh) Tasa, keder, hüzün, melâlet TARAHHUM (Bak: Terahhum) TARAİF (Tarife C) Az bulunur şeyler TARAİK (Tarikat C) Tarikatlar, meslekler TARAK Bulutların bir yere toplanması * Aynı cinsten olan şeylerden bazısı bazısının üstünde olması TARAN f Karanlık TARANCİBİN Kudret helvası TARARET Semizlik, besililik, şişmanlık TARAS İzdihamlık, çok kalabalık TARASRUS Katı olmak, şiddetlilik * Sağlam olmak TARASSUD Bir şeyi çok dikkat ederek gözetleme İntizar üzere olma Gözetleme TARASSUDÂT (Tarassud C) Gözlemler, tarassutlar, gözetlemeler TARAT f Çapul, yağma, talan TARATUN Fârisî dilince söyleşmek Farsça konuşmak TARAVET Tazelik Körpelik TARAVET-DÂR (Terâvettar) f Tâzece, eskimemiş, tâze TARAYYUH Zayıflık, süstlük TARAZİ Hoşnutlaşmak TARAZRUZ (Taş) Parça parça olmak TARAZÜM Üzümü ekmekle yemek TARD Sürme, kovma, uzaklaştırma * Mektebden veya vazifeden uzaklaştırma Hizmetten çıkarma TARDETMEK Kovmak, def etmek, uzaklaştırmak TARDİN Kaftana yen etmek TARDİYE Allah râzı olsun demek (Bak: Tarziye) TARDİYE Red olundurmak TARE Defa, kerre TARED Irak etmek, uzaklaştırmak * Sürüp reddetmek TAREK f Tepe Başın tepesi TAREM Dam, kubbe, künbet Sakf Satıh TAREŞ Sağırlık TARETEN Bir kere veya bazı defa TÂRETEN UHRÂ Bir kere daha, başka bir kere daha TAREYAN Oluverme, geliverme, birdenbire çıkma TARF Göz, bakış, nazar Göz ucu * Soyu temiz kimse * Her şeyin nihayeti, sonu * Göz kapaklarını yummak veya oynatmak * Göze bir şey dokundurmakla yaşartmak * Koz: Menazil-i Kamer´den bir menzil adı (Kamer menzillerinden birisinde aslanın alnını teşkil eden dört yıldızdan ikisi aslan gözüne benzetildiğinden bu menzile de "Tarf" denilmiştir Bu iki yıldız daha evvel doğarlar) TARFA Ilgın ağacı TARFE Göz kapağının bir defa kapanıp açılması * Göz kırpmak * Bir yıldız ismi * Ayın bir menzili TARFET-ÜL AYN Göz kapağının bir kere açılıp kapanması kadar geçen kısa ân TARFES Kum yığını TARH Uzaklaştırmak * Vaz´ etmek * İndirmek * Bırakmak, elinden atmak * Yerleştirmek * Temel bırakmak * Mat: Çıkarma TARH-I ESAS Temel atmak TARH-EFGEN f Düzenleyen, kuran, tertib eden * Temel kuran, bina yapan TARH-ENDAZ f Temel atan Düzenleyen, tertib eden TARHİB "Merhaba" demek TARHUN (C: Tarâhin) Tarhun otu TÂRIK Gece gelen kimse * Zulmette hâsıl olan belâ ve musibetler * Parlak yıldız * Sabah yıldızı (Zühre) TÂRIK SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 86 Suresinin ismidir Mekkîdir TARIM (TARİME) (C: Tıram) Kara çadır TARÎ (Taravet den) Taze, taravetli TARÎ Karanlık, meçhul TARÎ (Tarâ dan) Birdenbire çıkan, ansızın görünen TA´RİB Bir kimseden söz nakletmek * Çirkin etmek * Arabî olmayan kelimeyi arabi lügatına nakletmek TA´RİC Meyletmek, eğilmek * Bir nesne üzerinde durmak * Çıkıntı Tümsek peyda etme TARİD (Tard dan) Kovan, çıkartan, süren, tardeden TA´RİD Kaçmak * Gitmek TARİD Kovulmuş, uzaklaştırılmış, sürülmüş, çıkarılmış * Bir kimsenin birinci çocuğundan sonra doğan ikinci çocuğu TARİDE Arap çocuklarına mahsus bir oyun * Okları cilâ edip parlattıkları ağaç TA´RİF (İrfan dan) Bir şeyi belli noktalar ve işaretlerle inceden inceye anlatıp bildirmek, tanıtmak Kavl-i şârih * Bir maddeyi bütünüyle bir ibare halinde anlatmak * Gr: Bir ismi marife etmek * Arafat´ta vakfe yapmak TA´RİFE Bir şeyi lâzım olduğu şekilde anlatıp bildiren yazı TARİH Hâdiseye vakit tayin etmek * Vak´anın vukuuna tayin olunan vakit Zaman tesbiti * Geçen hâdiseleri kaydetmekten hâsıl olan ilim * Vak´anın vukuuna vakit tayin eden söz ve makam * Memlekette vâki olan hâdiseleri zamana nazaran tertip ve sırasıyla zikir ve beyan eden kitap TARİH-İ KADÎM Eski zaman tarihi TARİH-İ MU´CEM Bir mısra, beyit veya cümledeki noktalı harflerin ebced hesabı ile yekûnunun delâlet ettiği tarih * Edb: Ebced hesabında noktalı harflerin hesap edilerek düşürülen tarih Bir ilmi, müfredâtı ile belirten eser TARİH-İ UMUMÎ Umumî tarih TARİH İşe yaramaz diye bir kenara atılmış nesne TARİHNÜVİS (C: Tarihnüvisân) f Tarih yazan Müverrih TÂRİK Terkeden, vazgeçen, bırakan TÂRİK-İ DÜNYA Hevâ ve hevesi terkeden Dünyanın fâni olan cihetini terkedip Allah rızası yolunda olan TÂRİK-ÜS SALÂT Namaz kılmayı terketmiş olan kimse(Çok tembellerden ve târik-üs salâtlardan işitiyoruz; diyorlar ki: Cenab-ı Hakk´ın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var ki, Kur´ân´da çok şiddet ve ısrar ile ibâdeti terkedeni zecredip Cehennem gibi dehşetli bir ceza ile tehdit ediyor İtidalli ve istikametli ve adaletli olan ifade-i Kur´âniyeye nasıl yakışıyor ki, ehemmiyetsiz bir cüz´î hataya karşı, nihayet şiddeti gösteriyor Elcevab: Evet, Cenab-ı Hak, senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil Fakat sen, ibadete muhtaçsın; mânen hastasın İbadet ise, mânevi yaralarına tiryaklar hükmünde olduğunu çok risalelerde isbat etmişiz Acaba bir hasta, o hastalık hakkında, şefkatli bir hekimin ona nâfi´ ilaçları içirmek hususunda ettiği ısrara mukabil, hekime dese: Senin ne ihtiyacın var, bana böyle ısrar ediyorsun Ne kadar mânâsız olduğunu anlarsınAmma Kur´ânın, terk-i ibadet hakkında şiddetli tehdidatı ve dehşetli cezaları ise; nasılki bir Padişah, raiyetinin hukukunu muhafaza etmek için; âdi bir adamın, raiyetinin hukukuna zarar veren bir hatasına göre, şiddetli cezaya çarpar Öyle de; ibadeti ve namazı terk eden adam, Sultan-ı Ezel ve Ebedin raiyeti hükmünde olan mevcudatın hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve mânevi bir zulüm eder Çünkü; mevcudatın kemalleri, Sânia müteveccih yüzlerinde tesbih ve ibadet ile tezahür eder İbadeti terkeden, mevcudatın ibadetini görmez ve göremez Belki de inkâr eder O vakit ibadet ve tesbih noktasında yüksek makamda bulunan ve herbiri birer mektub-u Samedani ve birer âyine-i Esmâ-i Rabbaniye olan mevcudatı âlî makamlarından tenzil ettiğinden ve ehemmiyetsiz, vazifesiz, câmid, perişan bir vaziyette telâkki ettiğinden, mevcudatı tahkir eder; kemalâtını inkâr ve tecavüz eder Evet herkes; kâinatı kendi âyinesiyle görür Cenab-ı Hak, insanı, kâinat için bir mikyas, bir mizan suretinde yaratmıştır Her insan için, bu âlemden hususi bir âlem vermiş O âlemin rengini, o insanın i´tikad-ı kalbîsine göre gösteriyor Meselâ; gayet me´yus ve matemli olarak ağlayan bir insan, mevcudatı ağlar ve me´yus suretinde görür gayet sürurlu ve neş´eli, müjdeli ve kemal-i neş´esinden gülen bir adam; kâinatı neş´eli, güler gördüğü gibi, mütefekkirâne ve ciddi bir surette ibâdet ve tesbih eden adam; mevcudatın hakikaten mevcud ve muhakkak olan ibadet ve tesbihatlarını bir derece keşfeder ve görür gafletle veya inkârla ibadeti terkeden adam; mevcudatı, hakikat-ı kemalâtına tamamiyle zıd ve muhalif ve hatâ bir surette tevehhüm eder ve mânen onların hukukuna tecavüz eder Hem o târik-üs-salât, kendi kendine mâlik olmadığı için, kendi mâlikinin bir abdi olan kendi nefsine zulmeder Onun mâliki, o abdinin hakkını onun nefs-i emmâresinden almak için, dehşetli tehdit eder Hem netice-i hilkatı ve gaye-i fıtratı olan ibadeti terk ettiğinden, hikmet-i İlâhiyeye ve meşiet-i Rabbaniyeye karşı bir tecavüz hükmüne geçer Onun için cezaya çarpılırElhasıl: İbadeti terkeden, hem kendi nefsine zulmeder; -nefs ise, Cenab-ı Hakk´ın abdi ve memlüküdür- hem kâinatın hukuk-u kemalâtına karşı bir tecavüz, bir zulümdür Evet, nasılki küfür mevcudata karşı bir tahkirdir; terk-i ibadet dahi, kâinatın kemalâtını bir inkârdır Hem hikmet-i İlâhiyyeye karşı bir tecavüz olduğundan, dehşetli tehdide, şiddetli cezaya müstahak olurİşte bu istihkakı ve mezkur hakikatı ifade etmek için, Kur´ân-ı Mu´ciz-ül-Beyan; mu´cizane bir surette o şiddetli tarz-ı ifadeyi ihtiyar ederek, tam tamına hakikat-ı belâgat olan mutabık-ı muktezâ-yı hale mutabakat ediyor L) TARİK f Karanlık TARÎK Yol Tarz, usûl * Vâsıta Meslek * Bir maksada nâil olmak için icrâsı lâzım olan husus veya bu hususların hey´et-i mecmuası TARÎK-İ ÂMM Herkesin geçmesine mahsus yol TARÎK-İ BERZAHİYE Berzaha giden ve ona ait yol TARÎK-İ CEHRÎ Açık olarak ve yüksek sesle zikir yapan tarikat (Kadirî gibi) TARÎK-İ NAKŞÎ Şeyh Bahaüddin Nakşbendî Hazretlerinin kurduğu tasavvuf yolu (Bak: Nakş-bendî)(Tarîk-i Nakşî´de dört şeyi bırakmak lâzım: Hem dünyayı, hem nefis hesabına âhireti dahi maksud-u hakiki yapmamak; hem vücudunu unutmak; hem ucbe, fahre girmemek için bu terkleri düşünmemektir S) TA´RİK Şaraba biraz su katmak * Kovayı doldurmak * Terletmek * Hastalık veya perhizden dolayı zayıflamak TA´RİK Ovmak TARİKAT Yol, manevî yol * Usûl, tarz Hal ü şan (Bak: Müteşeyyih, Seyr-i âfâkî, Tasavvuf) TARİK-BAHT f Bahtı kara, şanssız, tâlihsiz TARİM Kalın bulut * Elleri ve ayakları kaba olan kimse TA´RİR Yere dökmek TA´RİS Düğün yapma Bir kızı gelin etme TA´RİS Et kurutmak TARİS Kavi, kuvvetli TA´RİŞ Üzüm çubuğuna çardak yapmak * Temel yapmak TA´RİYE Soyma Çıplaklaştırma TARİYE Ansızın gelen belâ, dâhiye TARİZ Cansız, kuru nesne * Meyyit, ölü TA´RİZ Gizleme, saklama * Sağlamlaştırma * Alıp götürme TA´RİZ Dokunaklı söz söylemek Kapalıca yapılan sitem Kinâye ile söylemek TA´RİZÂT (Ta´riz C) Dokunaklı konuşmalar, sözle dokundurmalar, taş atmalar TARK Vurmak * Dövmek * Yünü ve pamuğu ağaçla vurmak * Bulanık su * İçine deve bevlettiğinden dolayı pislenmiş olan yağmur suyu * Vücuttaki gevşeklik TAR-MAR (Bak: Tar ü mar) TARMESE Münkabız olmak TARR Kesmek * Keskinletmek * Yapmak * (Bıyık) gelmek * Çolak olmak * Düşmek TARRAKA Gümbürtü TARRAR Yankesici, hilekâr TARRİYAN Sepet * Büyük tabak TARSİ´ (Göz) yaramaz olmak TARSİ´ Bezemek, süslemek * Sevinç, neşât TARSİF Birbirine bitiştirip kuvvetlendirme, sağlamlaştırma TARSİG Vüs´at vermek, genişlik vermek TARSİN Sağlamlaştırmak Bir şeyi tahkik etmek * Bilmek * Metanet ve cesaret vermek TARSİNÂT (Tarsin C) Sağlamlaştırmalar TARSİS (Rasas dan) Kurşunla perçinleme, kurşunlaştırma, sağlamlaştırma * Kadının sadece gözleri görünecek şekilde örtünmesi TARTABE Keçiyi sağmak için çağırmak TAR TAR Tel tel İplik iplik TARTİB Islatma, rutubetlendirme Islatılma * Tâzelik verme * Hoşlandırılma * Hurmanın rutubetli olması TARTİB-İ LİSAN Güzel bir söz söyleyerek dili mânen tatlılaştırma TARTİL Saçı yağlamak TAR Ü MAR f Dağınık, karmakarışık, perişan TARY Taptaze Çok taze TARZ Usul, şekil, üslub * Yol Hey´et TARZE şekil, suret TARZİM Bir çok şeyi bir yere getirip, toplayıp bir yük yapmak TARZİYE Pişmanlık duyduğunu anlatarak özür dilemek * Râzı etmek * "Radıyallahü-anh" diyerek duâ etmek TARZİYE Cübbe veya zırh giymek |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TAS (C: Atvâs) Meşhur bir kabın adı Tas TASABBİ (Saby dan) Çocuk tavrı takınma Çocuklaşma TASABBU´ Parmak parmak ayırma TASABBUH Sabahleyin uyumak * Sabah kahvaltı yapmadan yemek yemek TASABBUN Sabunlaşma * Sabun gibi köpürme TASABBUR (Sabr dan) Sabırlanma Sabretme TASABBÜB Dökülmek * Bahadır olmak, kahraman olmak * Sıcaklığın artması TASABİ Aşkını izhar etmek, muhabbetini açığa vurmak TASADDİ Bir işe başlamak * Taarruz etmek * Yüz döndürmek * Tesadüf etmek * Vuku bulmak TASADDU´ Yarılıp çatlama * Dağılma TASADDU´ (Demir) Paslanmak ve küflenmek TASADDUK Sadaka vermek Allah rızası için fakirlere ve ihtiyacı olanlara, para veyahut ihtiyaca göre herhangi bir şey vermek * Sadık ve gerçek olduğu tahakkuk etmek, meydana çıkmak(İlmi olan kimse ilminden, malı olan kimse malından tasadduk etsin) (Hadis meâli) TASADDUKAT (Tasadduk C) Sadakalar TASADDUR (Sadr dan) En başta oturma Başa geçme * Öğretmek * Yücelik talep etmek, yükseklik ve ululuk istemek TASADUK Birbirine inanmak TASADÜM Tokuşmak TASAFFİ Saflaşmak Durulmak Temizlenmek TASAFFUH Yaprak yaprak olma * Levha biçiminde olma, levha hâline konulma TASAFFÜR Sararmak TASAFÜH Musafaha edişmek TASAFÜN Suyun az olduğu zamanlarda herkese eşit miktar su vermek TASALLİ Ateşte yanmak TASALLUB Sertleşmek Katılaşmak * Sağlamlaşmak * Gayret etmek TASALLUT Musallat olmak Birini rahatsız etmek Tebelleş olmak Tahakkümane hareket etmek TASALLUTEN Musallat olarak, tasallut ederek, sataşarak TASALLÜF Kibirlenmek, övünmek, söz atmak TASALLÜFÂT (Tasallüf C) Gösteriş olarak yapılan nezaketler TASALSUL Demir ve ona benzer madenlerin birbirine değmelerinde ses çıkarmaları TASA´LÜK Fakirlik göstermek TASAMM Kendini sağır etmek TASAMÜM Sağırlığa vurmak TASANNU´ Yapmacık hareket Zorla bir şeyi daha iyi göstermeğe çalışmak Suni hareket TASANNUF Zorla yapılan sınıflandırma veya te´lif TASARRUF İdare ile kullanmak Sarfetmek Tutum Sâhib olmak İdare etmek Sâhiblik Kullanma hakkı * (Para veya mal) artırma * Bir şeye karışıp müdahale etme TASARRUFAN Tasarruf ve tutum gayesiyle İktisad maksadıyla TASARRUFÂT (Tasarruf C) Tasarruflar TASARRUH Şiddetle çağırmak TASARRUM Cesaretlenme, yiğitlenme * Kesilmek TASARU´ Birbiriyle güreşmek TASARUM Birbirini kesmek TASA´SU´ Deprenmek, hareket etmek * Perakende olmak, dağılmak TASA´UB Güçleşme Güç olma TASA´UD (Suud dan) Yukarı çıkma * (Gaz veya buhar) yükselme TASAVİR (Tasvir C) Tasvirler, resimler TASAVÜL Karşılıklı hamle etmek TASAVÜN Hıfzetmek, korumak TASAVVU´ Ayrılmak, perâkende olmak TASAVVUF Kalbi dünyanın fâni işlerinden ayırıp Allah (CC) sevgisi ile bağlamak Tarikat ehli olmak (Bak: Tarikat)(İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbanî gibi muhakkıkin-i ehl-i tarikat derler ki: "Birtek Sünnet-i Seniyyeye ittiba´ noktasında hâsıl olan makbuliyet, yüz âdâb ve nevâfil-i hususiyeden gelemez! Bir farz, bin sünnete müreccah olduğu gibi; bir Sünnet-i Seniyye dahi, bin âdâb-ı tasavvufa müreccahtır!" demişler M) TASAVVUFÎ Tasavvufla alâkalı Tasavvufa ait TASAVVUH Yaş otun üstü sıcaktan kurumak TASAVVUR Bir şeyi zihinde şekillendirmek Tasarlamak * Düşünce, tasarı Arzu (Bak: Dimağ) TASAVVUR-U ŞAHSÎ şahsî düşünce şahsa ait tasavvur (Bak: Himmet) TASAVVURÎ Tasavvurla alâkalı Tasavvura ait TASAVVURAT (Tasavvur C) Tasavvurlar TASAVVÜN Kendini sakınmak TASAYKUL Pürüzsüzlük TASAYUH Birbirine çağırmak TASAYYUD (Sayd dan) Ava gitme Avlanma Ava çıkma TASAYYUF (Sayf dan) Yazlıkta oturma, yazlama, bir yerde yaz mevsimini geçirme TASBİH Rüzgârdan dolayı otun kuruması * Sütü su ile karıştırıp içirmek TASDİ´ Rahatsız etmek Sıkmak Baş ağrıtmak * Yarmak * Perâkende etmek, dağıtmak TASDİK Doğruluğunu kabul etmek Bir kararın nizama, şeriata, kanuna uygun olduğunu kabul edip imzalamak (Bak: Dimağ) TASDİKAN Tasdik için Tasdik suretiyle TASDİKAT (Tasdik C) (Ka, uzun okunur) Tasdikler, onaylamalar, doğrulamalar TASDİKGERDE Kabul edilmiş, tasdik edilmiş Doğru olduğu bilinmiş TASDİM Tokuşmak TASDİR İcra etme Vaz´ etme * Başlama * Başlangıç yazma * Örtme * Başa geçirme, başa koyma * Yazma * Çıkarma, çıkartma TASDİYE Alkış El çırpma (Sadadan veya saddan me´huz olarak ses çıkartmak veya vazgeçirtmek demektir ki, bu iki itibar ile birini çağırmak veya eğlenip oynamak gibi herhangi bir maksadla el vurmaktır) (ET) TASE f Tasa, keder, kaygı TASEL Serabın uzaktan su gibi görünmesi TA´SENE Ahlâkı yaramaz kadın * Çok, kesir TASFİD Muhkem ve sağlam bağlamak TASFİF (C: Tasfifât) (Saff dan) Sıralama, saf saf dizme * Sağ elinin ayasını sol elinin arkasına vurmak TASFİH (Safh dan) (C: Tasfihât) Alkışlama, el çırpma * Yaprak yapma * Tağyir etme, değiştirme TASFİK (C: Tasfikat) Kanat çırpma TASFİK-İ ESNAN Soğuktan dişlerin birbirine çarpması TASFİR (C: Tasfirât) (Safir den) Sarartma, sarıya boyama * Islık çalma TASFİYE Saflaştırmak Olduğundan daha temiz bir hâle getirmek Temizlemek * Hesabı kapatmak TASFİYE-İ KALB Kalbini temizleme, yüreğini temizleme TASGİR Küçültmek Cirm ve kadrini eksiltmek Hakir eylemek TASGİRÂT (Tasgir C) Küçültmeler TASHİF (C: Tashifât) Yanılarak yanlış kelime yazma Yazı yazarken kelimeyi yanlış yazma * Hatâ yapma * Tağyir etme, değiştirme TASHİH Daha iyi ve daha doğru hale getirmek Düzeltmek * Hastanın ağrı ve acısını ilâçla gidermek TASHİHÂT (Tashih C) Düzeltmeler, tashihler TASHİN (Sahn den) Sahneye koyma TASİ´ (TÂSİA) Dokuzuncu TASİAN Dokuzuncu olarak TAS´İB Güçleştirmek TAS´İBAT (Tas´ib C) Zorlaştırmalar, güçleştirmeler TA´SİB İhata edip kaplamak, içine almak * Bir kimsenin başına taç koymak * Açlıktan dolayı karnını bağlamak TAS´İD Eritme * Yukarı çıkma ve çıkarılma * Buharlaştırarak temizleme İnbikten geçirip buhar haline getirme TASİG Gayretsiz kişi TA´SİL (Asel den) Bal katma, ballandırma TA´SİL-İ KELÂM Sözü ballandırma Kelâmı tatlılaştırma TA´SİR (C: Ta´sirât) (Usr dan) Güçleştirme TAS´İR Kibirlenmekten dolayı karşısındakinin yüzüne bakmayıp, yüzünü çevirmek TA´SİR (C: Ta´sirât) (Asr dan) Sıkıp suyunu çıkarma TASİR Galiz süt TASKİL Cilâlandırmak Saykal, cilâ vurmak, cilâ verilmek TASKİLÂT (Taskil C) Cilâlamalar Cilâ yapmalar TASLİB (Salb dan) Haça germek Haç çıkarmak * (Sulb dan) Sertleştirmek Katılaştırmak, katılaştırılmak TASLİM Kulağı dibinden kesmek TASLİT Musallat etmek Birini başka birine belâ etmek Sataştırmak TASLİYE "Sallâllahü Aleyhi Vesellem" diyerek dua etmek * Bir şeyi yakmak için ateşe atmak (Bak: Sallâllahü Teâlâ) TASM Âd taifesinden bir kabile * Mahvetmek veya mahvolmak TASME f Kayış halka Tasma TASMİD Hükmetmek İçini doldurmak TASMİM Bir şeyi önceden iyice kararlaştırmak Azimet-i sadıka ile kastetmek * Muhkem kılmak * İnkâr etmek * Endişe edip kaçınmamak TASMİT Susturma TASNİ´ Düzme Uydurma Yakıştırma * Bir san´atla meşgul kılma * Güzel terbiye etme TASNİÂT (Tasni´ C) Hakiki olmayan yapmacık hareketler TASNİF Sınıflara ayırmak Sınıflandırmak * Kitap yazmak Kitap tertib etmek TASNİFÂT (Tasnif C) Tasnif edilmiş eserler TASRAH Karınca * Bit TASRE (Süt) koyu olmak * Su dibinde olan balçık * Balçıklı su * Dirlik, iyi olmak TASRİ´ Bir beytin iki mısraını da kafiyeli yapma * Bütün mısraları kafiyeli manzume yazma * Yere vurmak * İki parça etmek TASRİD Azaltmak TASRİF İstediği şekilde idare etmek Maslahatta tasarrufa izin vererek mutasarrıf kılmak * Bir şeyi bozup değiştirerek türlü şekillere koymak, evirip çevirmek * Gr: Bir kelimenin veya fiilin çeşitli zamanlara göre sıra ile söylenişi Sarf kaidesi üzere kelimenin şeklini başka kelimelere tebdil eylemek Meselâ: Türkçe´de bir fiilin tasrifi: Hal sigasına göre: Gelmek fiilinin şekli: Geliyorum, geliyorsun, geliyor, geliyoruz, geliyorsunuz, geliyorlar gibi TASRİH Belirtmek Açık açık anlatmak Zâhir ve ayân kılmak TASRİHAT (Tasrih C) Açık açık anlatmalar İzah etmeler TASRİHEN Açık olarak, açıktan bildirerek TASRİYE Koyunun sütü çoğalsın diye birkaç gün sağmayıp bırakmak TASS (TASSE) (C: Tâs-Tusûs-Tassât) Tas, çukurca kap TASS (Tasse) Oğlancıklar oyunundan bir oyun TASSUC (C: Tasâsic) Cânip Nâhiye İki tane TAST (C: Tısâs-Tısât) Büyük tas TASTİM Tamamlamak Tekmil etmek * Muhkem etmek, sağlamlaştırmak TASTİR (Satr dan) Yazı yazma Satırlar meydana getirme TASVİB Münasib görmek Uygun ve doğru bulmak * Aşağı indirmek TASVİBÂT (Tasvib C) Tasvib edilip uygun görülen şeyler TASVİBEN Doğru bularak, tasvib ederek, münâsib görerek TASVİBKERDE f Doğru bulunmuş, tasvib edilmiş, münasib görülmüş TASVİG (C: Tasvigat) (Siga dan) Kalıp şekline koymak Eritip kalıba dökme * Batırmak * Kuyumculuk yapmak TASVİR Hiss ve mahsusata münhasır olan ifâde * Bir şeyi söz veya yazı ile anlatmak Resim yapmak * Bir şeye şekil ve suret vermek Resim * Edb: Görebildiğimiz ve hissedebildiğimiz şeyleri bize gösterebilecek veya hariçte vücudu olmayan fakat hissedilen şeyleri duyurabilecek meleke TASVİRAT (Tasvir C) Tasvirler TASVİRÎ Tasvire dair, tasvirle ilgili TASVİT (Savt dan) Seslendirme, seslenme, ses çıkarma TASY Sütü ve suyu çok içmekten dolayı vücudun ağırlaşması * Süst olmak, zayıflamak TASYİR Bir surete koyma Bir şekle vardırma TAŞAŞ Nezleye benzer bir hastalık TA´ŞİR (C: Ta´şirât) (Öşr den) Öşürünü alma Onda birini alma * Ona bölme TA´ŞİŞ Hurmanın yaprağının az olması * Kuşun yuva yapması TA´ŞİYE Akşam yemeğini yemek TAŞR Zayıf yağan yağmur TAŞRA Hariç ve dış taraf * İstanbul harici olan memleket * Merkez-i hükümet hâricinde olan yerler TAŞRAH Hurma ağacı TAŞŞ (TAŞİŞ) Yağmur çisintisi TAŞT Lâkin, fakat, amma TAŞT Büyük leğen TAŞT-GEN f Leğenci * Leğen yapan |
Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi |
11-04-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat T HarfiT Harfi TATABUK Muvafık ve müttefik olmak Uygun olmak TATAHHUR Temizlenmek Pâklanmak * Günah işlemekten teberri ve imtina eylemek TATAL Görmek için yüksek bir yere çıkmak TATALLU´ Nazar etmek, bakmak * Beklemek, gözlemek, muntazır olmak TATALLUK Açılmak TATALLÜB Bir defa daha istemek TATALU´ Birbirine bakmak Gözlemek TATAMÜN Aşağı düşmek * Meyelân etmek, eğilmek TATAR (Tetar) (Arapçada: Teter) Bu isim, asıl itibariyle Moğol milletlerinden bir kavmin adıdır Bu kavmin efrâdı, Cengiz Han askerlerinin pişdarları hükmünde olduğundan eski zamanlarda Moğollar mânasında kullanılmıştırArap ve Fars tarihlerinde de yukardaki mânada kullanılmıştır Sonra bu isim bütün Turanî milletlerine verilerek "Akvam-ı Tatariye" diye adlandırılmıştır Ve bütün bu milletlerin meskenine Tataristan ismi verilmişse de, bu tabirin yersiz olduğu sonra anlaşılmış ve bu mânada kullanılışı terkedilmiştir Tatar milleti dil, ahlâk ve âdetler bakımından Moğollardan fazla Türklere yakındırlar * Eskiden, mektup taşıyan postacı TATARRUB şevke gelme, coşma, neşelenme, keyiflenme TATARRUF (Taraf dan) Bir yana veya bir tarafa çekilme TATARRUK Yol bulma Yol bulup girme TATA´TU´ Başını aşağı eğmek TATAVÜL Uzun olmak * Büyüklenmek, kibirlenmek * Birbirine muhalefet etmek, karşı gelmek TATAVVU´ Müstehab ve mendub olan namazlar * İbadeti sırf kendi isteğiyle yapmak * Nafile namaz kılmak * Üzerine lâzım olmayan işler yapmak TATAVVÜF Ziyaret etmek * Dönmek TATAVVÜL Büyüklenmek, kibirlenmek TATAYYUB Güzel koku sürünme TATAYYUR Teşe´üm addetmek Uğursuzluk * Uçmak TATBİ´ Doldurmak TATBİB Kırbayı ev direğine asmak * Tabiblenmek, doktor olmak TATBİK Yakıştırmak Yerine getirmek * Karşılaştırmak * Bir kaide, kanun veya emri yerine getirmek Kıyas ve tahmin etmek * Benzetme, uydurma TATBİKAN Tatbik ederek, uygun yaparak Fiilen işleyerek TATBİKÎ Tatbike ait Pratik ile alâkalı Fiilen işlemek suretiyle TATBİL Davul çalma TATBİN Bir şeye çamur sürme TA´TE Cinli olmak Delirmek TATFİF Alırken dolgun, verirken eksik ölçmek TATFİF SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 83 suresidir Mekkîdir TATFİH Doldurmak TATFİL Uyuntuluk etmek * Güneşin batı tarafa doğru hareket etmesi TATHİM Gökçek etmek, güzelleştirmek, tahsin TATHİN (C: Tathinât) (Tahn dan) Öğütme Un haline getirme TATHİR Temizlemek Yıkayıp pâk etmek Tâhir kılmak TATHİRÂT (Tathir C) Temizlikler TA´TİF Şefkat uyandırmak Acındırmak TA´TİK Eskitmek TA´TİL Çalışmağa ara vermek Çalışmayı durdurmak İzine başlamak * Kesmek * Muattal bırakmak * Ziynetsiz etmek, süssüz yapmak * Allah´ın sıfatlarını inkâr eden felsefecilerin mesleği(İ´lem eyyühel aziz! Enaniyetten neş´et eden şirk-i hafi katılaştığı zaman esbab şirkine inkılâb eder Bu da devam ederse küfre tahavvül eder Bu dahi devam ederse, ta´tile, yâni Hâliksızlığa incirar eder El-iyâzü billah MN) TA´TİR Dizmek TAT´İR Sütü yoğurt yapmak TA´TİR (Itr dan) Güzel koku ile kokulandırma TA´TİS (Atse den) Aksırtma, aksırtılma TA´TİŞ Susatma, susatılma TATLİK Boşamak Karısını terk edip nikâhını feshetmek TATLİM Yüzüne eliyle vurmak TATMİ´ Tamâ vermek TATMİN İkna etmek Kandırmak * İnsanın kalbini emin etmek Rahatlandırmak TATRİB Zevklendirme, neşelendirme, keyiflendirme TATRİD Reddetmek TATRİH Bırakmak TATRİK Kuşun yumurtalamaya, kadının doğum yapmağa yakın olması TATRİM Tamamlamak * Ata tâlim ettirip hünerli ve iyi huylu yapmak TATRİR Keskin etmek, keskinleştirmek TATRİZ Elbiseye veya kumaşa süs için kenar işleme, oya yapmak TATURE f Hayvanların ayağına vurulan köstek, bukağı TATVİ´ Muti etmek, itaat ettirmek, boyun eğdirmek TATVİF Tavaf ettirmek TATVİK Boynuna gerdanlık takınmak TATVİL Uzatma Uzatılma TATVİL-İ KELÂM Uzun konuşma Sözü uzatma TATVİLÂT (Tatvil C) Boş, beyhude ve fazla sözler TATVİŞ Burma, iğdiş etme TATYİB İyi davranma İyi muâmele etme Hoş etme Gönlünü hoş etme TATYİB-İ HÂTIR Gönlünü hoş etme, gönlünü alma TATYİBAT (Tatyib C) İyi muâmeleler, gönlü hoş etmeler TATYİR Kötü görme " Bu, filanın şerrinden oluyor" deme TAUN Vebâ denen dehşetli bir bulaşıcı hastalık Bu hastalıkta lenf bezlerinde hâsıl olan yumruların herbiri TAUS-U YEMENÎ Yemen´li Tâus Ebî Abdurrahman (Kırk defa hacceden ve kırk sene yatsı abdesti ile sabah namazını kılan ve Sahabelerle görüşen ve Tâbiînin azîm imamlarından olan zât (RA) TAV´ İsteyerek uymak Bir şeyi istekle yapmak Muti´ olmak * Mer´anın genişliğinden dolayı davarın her tarafta otlamasının mümkün olması TAVA Darı TAVADDU´ Abdest almak TAVAF Ziyaret etmek Ziyaret maksadiyle etrafında dolaşmak * Hacıların Kâbe etrafında yedi defa dolaşmaları TAVAGGUL Çok meşgul olmak, uğraşmak, kendini birşeye tamamen vermek TAVAGİ (Tâgut C) Putlar Tâgutlar TAVAHİ Lâşe etrafında dolaşıp uçuşan akbaba kuşları TAVAHİN (Tâhine C) Azı dişleri, öğütücü dişler TAVAHİN (Tâhun ve Tâhune C) Öğütülmüş şeyler * Su değirmenleri TAVAİF (Taife C) Gruplar Milletler, kavimler Bölükler TAVAİF-İ MÜLÛK Abbasi Devletinin parçalanması ile meydana gelen küçük devletler TAVALİ´ (Tâli´ C) Kısmetler, bahtlar, tâlihler TAVAMİR Tomarlar TAV´AN İsteyerek Zorlanmadan Kendi isteğiyle TAV´AN EV KERHEN İster istemez İsteyerek olsun yahut istemiyerek olsun TAVARIK (Târika C) Gece gelen belâlar TAVASİM (Tavâsin) : Kur´an-ı Kerim´den tâ-sin, tâ-sin-mim sureleri TAVASSUB Hastalanıp perişan olma TAVASSUL (Bak: Tevessül) TAVASSUL (Bak: Tevassul) TAVASSUT Ara bulma için araya girmek Aracılık Vasıtalık * İyi ile kötü arasında mu´tedil olanını almak TAVAŞİ (C: Tavâşiye) Tar: Hadım ağası Harem ağası TAVAŞİR Tebeşir TAVATTUN Bir yeri vatan edinmek Bir yerde yerleşmek TAVATU´ Muvafık olmak, uygun olmak TAVAUD Sözleşmek TAVA´UR Güçlük, zorluk TAVAVİS (Tavus C) Tavus kuşları TAVA´VU´ Tilki, çakal, kurt ve köpeğin ürümeleri TAVAZZU´ Abdest alma TAVAZZUH Açıklanmak Aydınlanmak Kesb-i vuzuh etmek * Ruşenlik ve ayânlık peyda etmek TAVB Kırmızı kiremit TAVD Büyük dağ Tepe * Sebât TAVDİ´ Atılmış pamuğu kaftana koyup cübbe dikmek TAVF (TAVÂF) Dönmek * Fırat Nehri gibi sularda üstüne binilen vasıta TAVH Helâk olmak * İftira etmek TAVIR (Tavr) Suret Hareket, hal, vaziyet * Bir kerre, bir defa * İki şey arasındaki had ve fasıla * Kader * Miktar TAVR-I BÂTIL Bâtıl, kötü hal ve vaziyetler TAV´Î Kendiliğinden İçinden TA´VİC Eğme, eğip bükme Eğriltme TA´VİD (Deve) çok yaşamak * Âdet edinmek Alıştırmak, âdet ettirmek TAV´İD Korkutmak TA´VİK İlerlemesine mâni olmak Geciktirmek * İşinden alıkoymak TAVİL Uzun * Çok süren TAVİL-ÜL B´ Uzun kulaçlı Gücü yeter * Eli açık, vergili, verimli TAVİL-ÜN NİCAD Kılıç bağı uzun * Mc: Uzun boylu TA´VİL İtimat etmek * Sesle ağlamak TAVİLE Birbiri ardına bağlanmış bir sıra hayvan Hayvan katarı * Tavla, ahır * Çayıra salınan hayvanın ayağına bağladıkları tavla ipi TA´VİM Arpayı ve buğdayı tutam tutam biçip yığmak TA´VİN Evde kâhyâ kadın TAV´İR İri ve kaba yapmak TA´VİR Gözsüz etmek Kör etmek TA´VİS Güç etmek, zorlaştırmak TAVİYYET İnsanın gönlünde gizli olan istek veya niyet TAV´İZ Korkutmak * Söz vermek, va´detmek TA´VİZ Nazar veya kötü şeylerden muhafaza için takılan dualı kâğıt, nüsha Muska TA´VİZ Bedel, bir şey vermek Karşılık, bedel göstermek * Değiştirmek TA´VİZÂT (Ta´viz C) Karşılık olarak verilen şeyler Ödünç verilen para TA´VİZEN Karşılık olarak, karşılık alınmak suretiyle Gelecekte gelirinden kesilmek şartıyla TAVK Tâkat Güç * Boyuna takılan zinet Gerdanlık * Tasma TAVK-I BEŞER Beşer takatinin, güç ve kudretinin son haddi TAVK Arzu etmek, istemek TAVL (Bak: Tul) TAVLA Hayvan bağlanan ahır (San´at Ansiklopedisinde "Tavla" maddesi: "Hayvanların tavlanması yani istirahat edip çalışacak kıvama gelmesi, kuvvet ve tâkat kazanması için beslendiği yer" şeklinde tarif edilmiştir) TAVME Tosbağanın dişisi TAVR (Bak: Tavır) TAVRÎ Vahşi adam veya kuş * Ehad, vâhid, bir TAVS Örtmek TAVSİB Tenbellik ve süstlük TAVSİF Vasıflarını söylemek Bir şeyin iç yüzünü, ne ve nasıl bir şey olduğunu anlatmak Vasıflandırmak * Bilgi, ilim TAVSİF-İ Bİ-L-FEZAİL Faziletlerini zikrederek tavsif etmek TAVSİFÂT (Tavsif C) Tavsifler Vasıflandırmalar TAVSİL (Vasl dan) Ulaştırma, vardırma TAVSİM Azalardan bir uzva zahmet vermek * Kırmak * Tenbellik TAVSİT (C: Tavsitât) (Vasat dan) Aracı bulma Aracılık yaptırma TAVSİYE Vasiyet bırakma * Ismarlama, sipâriş etme * Birini iyi tanıtma Öğütleme TAVŞ Akıl hafifliği, akıl azlığı TAVTİE Anlatılacak maksadı destekleyecek tarzda önceden bazı sözler söyleme TAVTİD Bir nesneyi yerinde tutmak * Muhkem etmek, sağlamlaştırmak TAVTİN (Vatan dan) Bir yerde yerleştirme Yurtlandırma * Birşeye bağlanıp onu neticelendirme Makam tutunmak * Gönlünü bağlamak TAVTİŞ Karşılıklı olarak reddetmek TAVUS Meşhur bir süslü kuşun adı TAVVAF Kâbe´yi ziyaret ve tavaf eden * Resmî dairelerde gece bekçisi * Çok tavaf eden TAVVAFİYYE Resmî dairelerdeki gece bekçilerine verilen ücret TAVVAFE Kedi TAVVAS Tas yapan TAVY Açlık TAVZİF Vazifelendirmek, iş vermek TAVZİH Açıklamak Açık olarak beyanda bulunmak |
|