Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşk, hayyam, rubaileri, ömer

Ömer Hayyam Rubaileri Aşk

Eski 09-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ömer Hayyam Rubaileri Aşk



Ömer Hayyam Rubailer

ömer hayyam rubaileri şarap

ömer hayyam rubaileri aşk

Ömer Hayyam Rubailer

Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;

Suçumuza, duamıza önem vermeyen;

Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;

Umudumu rahmetine bağlamışım ben

Büyükse de isyanım, kötülüklerim,

Yüce Allah'dan umut kesmiş değilim;

Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın

Rahmete kavuşur elbet kemiklerim

Allah'ım bir geçim kapısı açıver bana;

Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;

Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni

Haberim olmasın gelen dertten başıma

Rahmetin var, günah işlemekten korkmam;

Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;

Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm

Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam

Derde gama yatkın yüreğime acı;

Bu tutsak cana, garip gönlüme acı;

Bağışla meyhaneye giden ayağımı,

Kızıl kadehi tutan elime acı

Akıl bu kadehi övdükçe över;

Alnından sevgiyle öptükçe öper;

Zaman Usta'ysa bu canım nesneyi

Hem yapar hem kırıp bin parça eder

Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?

Sana düşer azapların, tövbelerin beteri

Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:

Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri

Her sabah yeni bir gün doğarken,

Bir gün de eksilir ömürden;

Her şafak bir hırsız gibidir

Elinde bir fenerle gelen

Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;

Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;

Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,

Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim

Yaşamanın sırlarını bileydin

Ölümün sırlarını da çözerdin;

Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:

Yarın, akılsız, neyi bileceksin?

İçin temiz olmadıktan sonra

Hacı hoca olmuşsun, kaç para!

Hırka, tespih, post, seccade güzel;

Ama Tanrı kanar mı bunlara?

Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:

Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;

Bana kötü deyip kötülük edeceksen,

Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle

Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!

Han hamam, dolap değirmen, hep onlara

Kendini satmıyan adama ekmek yok:

Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!

Bilgenin yüreğinde her dilek,

Anka kuşu gibi gizli gerek

Damla nasıl inci olur denizde:

Sedefler içinde gizlenerek

Ovada her kızıl lalenin teni

Bir padişahın kanıyla beslendi

Yerden biten şu mor menekşe yok mu?

Bir güzelin yanağındaki bendi

Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,

Bin bir derde düşer, canlarından bezerler

Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,

Onlar gibi olmayana adam demezler

Gül verme istersen, diken yeter bize

Işık da vermezsen, ateş yeter bize

Hırka, tekke, post most olasa da olur,

Kilise çanları bile yeter bize

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!

Ne yapacağımı da yazmışın önceden

Demek günah işleten de sensin bana:

Öyleyse nedir o cennet cehennem?

İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:

Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili

duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?

Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!

Hak er geç cimrilerin hakkından gelir;

Cehennem ateşleri onlar içindir

Ne der, dili inciler saçan Muhammet:

Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir

Varlığın sırları saklı, benden;

Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben

Bizimki perde arkasında dedi-kodu:

Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben

Bir geldi mi derin ölüm uykusu,

Biter bu dünyanın dedi-kodusu

Ölenden bir haber bekler insanlar:

Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!

Yel eser, umutlar savrulur gider;

Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;

Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!

Ölür gidersin, düşmanın gelir yer

Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:

İki başımız var, bir tek bedenimiz

Ne kadar dönersem döneyim çevrende:

Er geç baş başa verecek değil miyiz?

Dünyada akla değer veren yok madem,

Aklı az olanın parası çok madem,

Getir şu şarabı, alsın aklımızı:

Belki böyle beğenir bizi el alem!

Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:

Senden ayığız bu sarhoş halimizde

Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:

İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?

Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama;

Senden benden başka düşünen yok, arama!

Vaz geç ötelerden, yorma kendini:

O var sandığın şey yok mu, o yok arama!

Şu serviyle süsen neden dillere destan?

Neden hep onlara benzetilir hür insan?

Birinin on dili var, boşboğazlık etmez,

Ötekinin yüz eli var el açmaz, ondan!

Benim halimden haber sorarsan,

Bir çift sözüm var sana, yürekten:

Sevginle gireceğim toprağa,

Sevginle çıkacağım topraktan

Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,

Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?

Ev mi dayanır, bu sel yatağına?

Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?

Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana:

Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?

Kendine gel de düşün, içine iyi bak:

Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!

Sabah doldu göklere mavi mavi;

Doldur, ışık döker gibi, kaseyi!

Acı olmasına acıdır şarap:

Ama gerçek acıdır demezler mi?

Adam olduysan hesap ver kendine:

Getirdiğin ne? Götüreceğin ne?

Şarap içersem ölürüm diyorsun:

İçsen de öleceksin, içmesen de!

Camiye gittim, ama Allah bilir niye:

Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye

Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:

O eskidi gittim yenisini yürütmeye

Kimi dinde imanda buldu yolu

Kimi akıl, bilim yolunu tuttu

Derken ses geldi karanlıklardan:

Gafiller! Doğru yol ne odur, ne bu!

Her gece aklım dalar gider engine

Ağlarım, inciler dolar eteğime

Sevdalıyım, şarap dayanmıyor bana:

Kafam baş aşağı çevrik bir tas mı ne!

Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert!

Güzel canın da bir gün elbet

Toprağında yeşillikler bitmeden

Uzan yeşilliğe, gününü gün et

Şarap sen benim günüm güneşimsin!

Öyle bir dolsun ki seninle içim

Bir bildik görünce beni sokakta:

Ne o şarap nereye böyle? desin

Ben ne camiye yararım, ne hayvana!

Bir başka hamur benimki, başka maya

Yoksul gavur, çirkin ------ gibiyim:

Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!

Bir kuş gördüm yüce Tus kalesinde,

Keykavus'un kafa tası pençesinde

Sorup duruyor kafaya: Hani? Nerde?

Adamların, davun dümbeleğin nerde?

Şu testi de benim gibi biriydi;

O da bir güzele vurgun, dertliydi

Kim bilir, belki boynundaki kulp da

Bir sevgilinin bem beyaz eliydi

İnciyi isteyen dalgıç olacak;

Varı yoğu dosta verip dalacak

Canı avucunda, nefesi göğsünde:

Ayağı baş olacak, başı ayak!

Girme şu alçakların hizmetine:

Konma sinek gibi pislik üstüne

İki günde bir somun ye, ne olur!

Yüreğinin kanını iç de boyun eğme

Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında

Küfretmesin bana da, benim zamanıma da

Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün:

Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında

Güneş attı göğe sabah kemendini:

Aydınlık padişahı atına bindi

İçin! için! diye bağırdı dört yana

Canım sabah şarabının müezzini

Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!

Bir yasemindir, erguvana gebe!

Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu:

Bir sudur, bir su ki yangına gebe!

Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;

Bir öküz de altındaymış yerin

Sen asıl iki öküz arasında

Tepişmesine bak şu eşeklerin!

Ne bilginler geldi, neler buldular!

Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar

Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?

Birer masal söyleyip uyuya kaldılar

Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!

Bir ışık daha var, ışıklardan başka

Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye:

Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka

Bir damla şarap ver Çin senin olsun;

Bir yudumu bütün dinlerden üstün

Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş?

O acıya tatlılar feda olsun

Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:

Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz

Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer ikişer;

Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz

Dünya üç beş bilgisizin elinde;

Onlarca her bilgi kendilerinde

Üzülme; eşek eşeği beğenir:

Hayır var sana "kötü" demelerinde

Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok;

Şu dünyanın sırına ermişim az çok

Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:

Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim yok

Cennette huriler varmış, kara gözlü;

İçkinin de ordaymış en güzeli

Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:

Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili

Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;

Bana da sapık, dinsiz der durursun

Peki, ben ne görünüyorsam oyum:

Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?

Varlık yokluk derdini aklından sil;

Bırak öteleri de kendini bil

Doldur şarabı, geniş bir nefes al:

Kaç nefes alacağın belli değil

Bir elde kadeh, bir elde Kuran;

Bir helaldir işimiz, bir haram

Şu yarım yamalak dünyada

Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!

Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!

Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş!

Şu durmadan kurulup dağılan evrende

Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!

Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı;

Kendinden de, dünyasından da geçmeli

Sevenlerin sofrasına çağrılınca

Ben körüm, ben dilsizim demeli

Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;

Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin

Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?

Beni böyle yaratan sen değil misin?

Ben kadehten çekmem artık elimi;

Tutmam senin kitabını, minberini

Sen kuru bir sofrasın, ben yaş bir sapık:

Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?

Eşi dostu verdik birer birer toprağa;

Kiminden bir taş bile kalmadı ortada

Sen, yorgun katır, hala bu kalleş çöldesin:

Sırtında bunca yük, yürü bakalım hala

Gözüm, kör değilsen, bunca mezarı gör;

Dünyayı saran yalan dolanları gör;

Krallar, padişahlar çürüyüp gitmiş:

Ela gözlerine kurt dolanları gör!

Felek doğruyu eğriyi tartaydı,

Her işine güzel demek kolaydı

Böyle özü doğruluk olaydı?

Evrenin özü doğruluk olaydı?

Duman değil mi dünya mutfağında payın?

Öyleyse ha olmuşsun ha olmamışsın

Senin zorunsa sermayeden yememek:

Bekle, bekle de başkası yesin yarın

Bayram geldi; işimiz iştir bu aralık;

Horoz kanı gibi şarap bollaşır artık

Gel gelelim eşekler de boş gezer şimdi:

Oruç gemi ağızlarından çıkar, yazık!

Hep arar dururdum, dünyaya geleli,

Alın yazısı, cenneti, cehennemi

Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle:

Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi

Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?

Kimselerin kulu kölesi değil misin?

Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?

Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin

Bahar geldi; başka şey istemem kafamda;

Hele akla hiç yer vermem bahar soframda;

Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni:

Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma

Tanrı, "cennette şarap içeceksin" der;

Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?

Hamza bir Arab'ın devesini öldürmüş:

Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber

Nerde yüreği tertemiz uyanık insan?

Nerde güzel düşünceler ardında koşan?

Herkes kendi kafasının kulu kölesi:

Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman?

Kim için bu yerler gökler? Bizim için

Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün

Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre

İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün

Yüce varlık bize bir beden verince

Sevmesini öğretti her şeyden önce

Sonra şu delik deşik yüreğimize

Mana incileri sakladı binlerce

Niceleri geldi, neler istediler;

Sonunda dünyayı bırakıp gittiler;

Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?

O gidenler de hep senin gibiydiler

Vakit geldi, dünya yeşiller giyecek;

Ağaçlara Musa'nın eli değecek,

Kuru tohumlara İsa'nın nefesi;

Gözler açıp buluta çevrilecek

Gerçek eren içinde kir tutmayandır;

Varlığını korkusuzca hiçe sayandır;

Bu topraklar üstünde en temiz kişi

Sağlığında toprak kesilmiş olandır

Ey can, sana aklı niçin vermiş veren?

Kendini bil, yolunu bul yitip gitmeden

Baykuş gibi ne gezersin viranelikte,

Yerin akdoğan gibi sultanın emrindeyken?

Onlar ki kurtulamaz ikiyüzlülükten

Canı ayırmaya kalkarlar bedenden;

Horoz gibi tepemde testere olsa

Aklımın kafasını keser atarım ben

Bir yanarım Tanrı özlemiye Musa gibi;

Bir ölürüm murada ermeden Yahya gibi;

Yarı gökte kalırım hep bir iğne yüzünden

Hep bir başka derdin terzisiyim İsa gibi

Dert çekme boşuna, hep gül de yaşa;

Zulüm yolunda hakkı bul da yaşa;

Sonu yokluk madem bu dünyamızın

Yok bil kendini, özgür ol da yaşa

Ramazan ayı bu yıl da geldi yine;

Vurdu bukağıyı aklın bileğine;

Tanrım bu halka bir gaflet ver de bari

Ramazanı Şevval sansınlar bu sene

Ey doğru yolun yolcusu, çaresiz kalma;

Çıkma kendinden dışarı, serseri olma;

Kendi içine sefer et erenler gibi:

Sen görenlerdensin, dünya seyrine dalma

Duru sudan daha temizdir benim sevgim;

Sevgiyle bu oynayış da hakkımdır benim;

Halden hale girer başkalarında sevgi:

Neyse hep odur benim sevgim ve sevgilim

Dünya padişahın, kayserin, hakanın olsun;

Cehennem kötünün, cennet iyinin olsun;

Tesbih meleklerin olsun, temizlik Rızvan'ın:

Sevgili bizim olsun, canı canımız olsun

Ey güzel, sen ki bana derdi derman edensin;

Şimdi: "Çekil önümden" diye ferman edersin;

Senin yüzün canımın kıblesi olmuş bir kez;

Ne yapsın, kıble mi değiştirsin bu can dersin?


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.