|
|
Konu Araçları |
bilgi, bilmek, genel, hakkında, hersey, istediğiniz, oruç |
Oruc Hakkında Bilmek İstediğiniz Hersey / Oruç Hakkında Genel Bilgi |
09-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Oruc Hakkında Bilmek İstediğiniz Hersey / Oruç Hakkında Genel Bilgioruc hakkında bilmek istediğiniz hersey [ Oruç Neye Denir? ] İslâm'ın beş temelinden biri de Ramazan ayında oruç tutmaktır Oruç; niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından (imsak vaktinden) itibaren güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir [ Orucun Farz Oluşu ] Oruç, hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır Orucun müslümanlara farz olduğu Bakara sûresindeki: "Ey İman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizlere de farz kılındı Ta ki, korunasınız" 15 âyetiyle bildirilmiş, ayrıca aynı sûrenin 185 âyetinde de "sizden kim bu aya (Ramazan'a) erişirse oruç tutsun" buyurularak oruç ibadetinin yerine getirilmesi emredilmiştir Peygamber Efendimiz de, İslâm'ın beş temelinden birinin Ramazan ayında oruç tutmak olduğunu bildirmiştir 16 Birinci ayetten açıkça anlaşılıyor ki oruç, ilk peygamber Âdem (as)'den itibaren bütün peygamberlere ve onlara inananlara farz kılınmıştır Oruç, insanlığın ilk zamanlarından beri yerine getirilmesi emredilen bir ibadettir Çünkü, ruhen arınıp ahlâken olgunlaşmak bakımından insanın oruca ihtiyacı olduğu gibi maddî ve manevî pek çok faydaları da vardır Anlamlarını sunduğumuz ayetlerde orucun, müslümanlara farz olduğu bildirilmiş; hasta, yolcu ve oruç tutmaya gücü yetmeyenler için getirilen kolaylıklar hakkında da şöyle buyurulmuştur: "(Oruç) sayılı günlerdir Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler kadar diğer günlerde oruç tutar (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir yoksulu doyuracak fidye gerekir"17 Bu ayette, geçerli mazereti olanların, orucu Ramazan'dan sonraya erteleyebilecekleri bildirildikten sonra sürekli mazereti olup da ömürboyu oruç tutmaya gücü yetmeyenlere bunun karşılığında fidye vermeleri emredilerek gerekli kolaylık sağlanmıştır Ciddî ve geçerli bir mazeret olmadıkça belirli şartları taşıyan müslümanların ise bizzat oruç tutarak Allah'ın emrini yerine getirmesi gerekir [ Orucun Karşılığı ] Oruç tutmak suretiyle Allah'ın emrini seve seve yerine getiren mü'minlerin bağışlanacağını, günahlarının affedileceğini müjdeleyen peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Bir kimse inanarak ve mükâfatını umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır" 19 Lütuf ve rahmeti sonsuz olan Yüce Allah, ibadetlerimize ve yaptığımız iyiliklere en az bire on kat mükafat vereceğini bildirmiştir Bu mükâfatın bazı ibadetlerde bire yediyüz katına kadar artırılacağını peygamberimiz haber vermiştir Ancak oruç bununla da sınırlı değildir, onun mükâfatı çok daha fazla olacaktır Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Âdemoğlunun her amelinin karşılığı kat kat verilir Bir iyilik on katından yediyüz katına kadar mükâfatlandırılır" Allah Tealâ buyuruyor ki: -"Ancak oruç müstesna, zira oruç, doğrudan doğruya bana edilen (riya karışmayan) bir ibadettir Onun mükâfatını ben veririm Oruçlu yemesini, içmesini ve cinsel arzularını benim için bırakmıştır" 20 Görülüyor ki, Yüce Allah, oruca ayrı bir değer vermiş, mükâfatının çok fazla olacağına işaret etmiştir Çünkü oruç, büyük bir sabır ve fedakârlıkla yerine getirilen bir ibadettir İnsanın yılda bir ay süre ile imsak vaktinden güneş batıncaya kadar en tabiî hakkı ve zorunlu ihtiyacı olan yemesini, içmesini bırakması, cinsel arzularından uzak durması sağlam bir inancın ve Allah'ın emirlerine tam bir teslimiyetin göstergesidir Bu sabır ve fedakârlık; Ancak Allah için yapılır İnsanların görmediği ve vicdanı ile başbaşa kaldığı yerlerde de orucunu tutan bir mü'min, inancında samimî olduğunu ispat etmiş, büyük bir sınav kazanmıştır Mükâfatı da ona göre büyük olacak, kat kat verilecektir Dünya işlerinde de görevinde üstün başarı gösteren kimseye ödülünü bizzat devlet başkanının verdiğini görürüz Devlet başkanının verdiği bu ödül, maddî ve manevî büyük bir değer taşır Oruç ibadetinin mükâfatı da böyledir Oruç ibadetini yerine getirenler, Cennete kendileri için özel olarak ayrılan bir kapıdan gireceklerdir Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Cennette "Reyyan" denilen bir kapı vardır Bu kapıdan kıyamet gününde Cennete yalnız oruçlular girerler; o kapıdan onlardan başka hiç bir kimse giremez" 21 Oruç ibadetini yerine getiren ve gerçek anlamda büyük bir sınav kazanan mü'min; ahirette Allah'a kavuşup mutluluğun zirvesine çıktığı gün en büyük sevinci tadacaktır Peygamberimiz şöyle buyuruyor: " oruçlu için iki sevinç vardır Biri iftar vaktindeki sevinci, diğeri de (orucunun mükâfatını almak üzere) Ahirette Rabbine kavuştuğu andaki sevincidir" [ Niçin Oruç Tutuyoruz? ] Biz, herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil yalnız Allah'ın emri olduğu için ve onun rızasını kazanmak maksadıyla oruç tutarız Hz Ali (Allah ondan razı olsun) diyor ki: - Karşılığında bir menfaat umarak yapılan ibadet, ticaretçinin ibadetidir - Korku sebebiyle yapılan ibadet kölenin ibadetidir - Allah'ın nimetlerine şükretmek maksadıyla yapılan ibadet, hür olan kimsenin ibadetidir 23 Makbul olan ibadet, Hz Ali'nin de belirttiği gibi Allah'ın nimetlerine karşı şükran borcunu yerine getirerek onun rızasını kazanmak maksadıyla yapılan ibadettir Allah, ancak böyle samimi bir düşünce ile yapılan ibadetleri kabul eder [ Orucun Hikmetleri ve Faydaları ] Allah'ın her emrinde olduğu gibi oruçta da birçok hikmetler ve bizim için pek çok faydalar olduğu bilinen bir gerçektir Orucu Allah rızası için tutmakla beraber, bunları da gözönünde bulundurarak değerlendirmek durumundayız Orucun başlıca faydaları şunlardır: [ Oruç Kötülüklerden Korur ] Kur'an-ı Kerimde orucun farz kılındığını bildiren ayetin sonundaki "ta ki korunasınız" ifadesi orucun hikmetine dikkatimizi çekmektedir Allah Tealâ, her derde bir deva, her hastalığa bir ilaç verdiği gibi kötülüklere karşı da korunma vasıtaları vermiştir İşte orucun bir özelliği de bizi kötülüklerden koruyan bir ibadet oluşudur Nitekim Peygamberimiz orucun bu özelliğini hepimizin kolayca anlayabileceği şekilde güzel bir benzetme ile açıklayarak şöyle buyurmuştur: "Oruç bir kalkandır, o halde oruçlu kötü söz söylemesin Kendisi ile çekişip kavga etmek isteyen kimseye iki defa, "ben oruçluyum" desin" 24 Bilindiği gibi kalkan, savaşlarda kişiyi düşmanın kılıcından koruyan bir vasıta idi Kalkan, sahibini düşmandan koruduğu gibi oruç da aynı şekilde kişiyi kötülüklerden ve günah işlemekten korur Oruçlu, kötülüğü başlatan kişi olmayacağı gibi, kendisine fena söz söyleyen ve kavga etmek isteyenlerin bu davranışlarına karşılık: "Ben oruçluyum, ben oruçluyum" diyerek nefsine hakim olacak ve kendisini kavganın içine çekmek isteyenlere uymayacaktır Böylece oruç, bir kalkan gibi kişiyi kötülüklerden korumuş olacaktır Oruç, kişiyi sadece kötülüklerden korumakla kalmayacak, onu cehennem ateşinden de koruyacaktır Çünkü, insanı cehenneme sürükleyen kötülüklerdir, bunlardan uzaklaşan cehennemden de uzaklaşmış demektir Her kötülüğün başı, Allah'ı unutmak ve sorumluluk duygusunu kaybetmektir Halbuki oruç, bize daima Allah'ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir Bir ay boyunca devam eden bu manevî eğitim sonucu Allah korkusu kalblere iyice yerleşir,bunun olumlu tesiri ile de insan davranışlarını kontrol altına alarak her türlü kötülükten uzaklaşmış olur [ Oruç Ahlâkımızı Güzelleştirir ] Oruç, belirli bir süre basit bir aç kalma olayı değildir Onu sadece bu yönüyle değerlendirmek son derece yanlış olur Oruç, köklü bir irade terbiyesi, insanı kötü alışkanlıklardan temizleyen, çirkin davranışlardan uzaklaştıran ve iyi huylar kazandıran bir ahlâk eğitimidir Peygamberimiz (sas) şöyle buyuruyor: "Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa Allah onun yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez" 25 Bu hadis-i şerifte orucun yüksek hedefi açıkça gösterilmiş, oruç tuttuğu halde kötü huyları terketmeyenlerin oruçlarına Cenab-ı Hakk'ın değer vermeyeceği bildirilmiştir Konunun önemi hakkında peygamberimiz diğer bir hadis-i şerifinde biraz daha açıklık getirerek buyuruyor ki: "Çok oruç tutanlar var ki onlara tuttukları oruçlardan sadece açlık ve susuzluk kalır Çok gece ibadet edenler vardır ki onlara da bundan kalan sadece uykusuzluktur" 26 Bu kimseler, helâl olan şeylerden uzaklaştıkları halde, esas uzaklaşmaları gereken haramlardan uzaklaşmadıkları için ibadetlerinden bekledikleri karşılığı bulamayacaklardır Görülüyor ki orucun asıl gayesi, insanı kötülüklerden uzaklaştırarak olgunlaştırmak, ahlâk ve fazilet sahibi olmasını sağlamaktır İslâm bilginleri orucun üç mertebesi olduğunu bildirmişlerdir: Birincisi; imsaktan akşama kadar yemekten, içmekten ve cinsel arzulardan sakınmak suretiyle tutulan oruçtur Bu oruç, şartları yerine getirildiği için sahihtir Ancak bunun gayesine ulaşması için oruçlunun ikinci basamağa yükselmesi lâzımdır İkincisi; birinci maddedekilerle birlikte, kulak, göz, dil, el, ayak ve diğer organları günahlardan uzaklaştırmak suretiyle tutulan oruçtur Makbul olan oruç budur Çünkü bu, organlar üzerinde olumlu etkisini gösteren ve sahibine ahlâkî faziletler kazandırarak gayesine ulaşan oruçtur Üçüncüsü; birinci ve ikinci maddedekilerle beraber gönlünde Allah'tan başkasına yer vermemek, kalbini Allah'tan başka şeylerle meşgul etmemek suretiyle tutulan oruçtur Oruçta ulaşılan en yüksek derece budur Peygamberlerin ve Allah'ın veli kullarının tuttuğu oruç budur Oruçlu, önce helâl olan yiyecek içecek ve cinsel arzularından geçici bir süre uzak kalarak iradesine hakim olmayı öğrenir Bu irade terbiyesi ile organlarının her türlü kötülükten uzaklaşmasını sağlayan mü'min, nihayet kalbini de kötü duygulardan arındırarak âdeta melekleşir Maddî bağlardan, fani ihtiraslardan uzaklaştıkça kulluğun zirvesine ulaşır ve Allah'a yaklaşır [ Oruç İnsanı Sağlıklı Yapar ] Orucun, ruh ve beden üzerinde olumlu etkileri ve vücut sağlığı bakımından faydalı sonuçları tıbben de kanıtlanmış bir gerçektir Pek çok hikmetleri olan oruç emrinin bu yönüne de Peygamber Efendimiz dikkatimizi çekerek şöyle buyurmuştur: "Oruç tutunuz ki sağlıklı olasınız"27 Peygamberimizin bu evrensel mesajının taşıdığı mânâ, çağlara ışık tutmakta, dinimizin emirlerindeki sır ve hikmetler zaman geçtikte daha iyi anlaşılmaktadır Burada sözü, konunun uzmanı olan tıp doktorlarına bırakarak orucun sağlık yönünden faydalarını bir kere de uzmanlarından dinleyelim: "Sağlam insanlara orucun hiç bir zararı yoktur Aksine "Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz" hadis-i şerifinde işaret buyurulduğu veçhile, vücûda faydası vardır 8-16 saat sindirim cihazının, karaciğerin dinlenmesi kendi kendini toparlaması büyük bir faydadır" 28 "Oruç normal sıhhatli olan insanlar için çok faydalı bir perhiz teşkil eder Az yemek ve itidal ile yaşamak sonucu oruç tutanlar genellikle Ramazanda bir kaç kilo zayıflarlar Bu suretle 11 ay zarfında vücutta depo edilen zararlı yağlar erimiş olur Bu ise asrımızda herkese tavsiye edilen en mühim sağlık kuralıdır Çünkü şişmanlık şeker hastalığına pek yakındır Ayrıca damar sertliği, kalb hastalığı, tansiyon yüksekliği ve buna bağlı pek çok hastalığa müsait bir zemin hazırlar Demek oluyor ki oruç, bütün bu dertlerden insanı koruyucu bir etki yapar"29 Bu gerçeği, sadece bizim bilim adamlarımız değil, konuyu inceleyen yabancı bilim adamları da dile getirmektedir: 1940 Nobel Tıp ödülünü kazanan ünlü bilim adamı, Dr Alexis Carrel (Aleksi Karel) "L'Hamme, Cet İnconnu" adlı eserinde: "Oruç sırasında organizmalarda depo edilmiş besin maddelerinin harcandığını, sonradan bunların yerine yenilerinin geldiğini, böylece bütün vücutta bir yenilenme olduğunu ve orucun sağlık bakımından çok yararlı olduğunu" söyler 30 Orucun faydaları sadece bedenimizle ilgili değildir Onun ruhumuzda ve sinir sistemi üzerindeki olumlu etkileri ve bu ibadetten oruçlunun duyduğu iç huzuru, pek çok manevî rahatsızlığı tedavî ederek kişiye güçlü bir moral kazandırır "Oruçta asıl sinir sistemi tam bir rahatlama içindedir Bir ibadeti yerine getirme mutluluğu bizdeki gerginliklerin, huzursuzlukların hemen hemen tümünü yok eder Günümüzün en önemli iç sorunlarından olan stresler böylece büyük ölçüde kalkar" [ Oruç Nimetlerin Kıymetini Öğretir ] Nimet elde iken değeri gereği gibi bilinemez İnsan sahip olduğu nimetlerin değerini ancak bunlar elden çıktıktan sonra anlayabilir Fakat iş işten geçtiği için artık bunun yararı olmaz Oruç tutmakla bir süre nimetlerden uzak kalan kimse bunların değerini daha iyi anlar Sahip olduğu nimetlerden bir süre uzak kalmak insana, onları daha iyi korumasını, israf etmemesini ve nimetleri kendisine veren Allah'a daha çok şükretmesini öğretir Nimetlere şükür ise onların çoğalmasına vesile olur Allah Tealâ şöyle buyuruyor: "Andolsun, şükrederseniz elbette (nimetimi) artırırım" 32 Oruçlu Sabırlı Olmayı Öğrenir Sabır, başarıya ulaşmanın en önemli şartlarından biridir Sahip olduğu helâl şeylere oruçlu olduğu için el sürmeyen kimse; iradesine hakim olmuş, nefsini zorluklara alıştırarak terbiye etmiş ve üstün bir meziyet kazanmış olur Böyle bir insan hayatta karşısına çıkabilecek sıkıntılar karşısında sarsılmaz, bunlara kolaylıkla sabreder ve güçlükleri yenerek başarıya ulaşır Acılı ve üzüntülü durumlar karşısında sabır ve tahammül göstererek soğukkanlılığını korur Orucun askerlik ve yurt savunması bakımından da ayrı bir önemi vardır Savaş zamanlarında cephedeki asker, yiyecek ve içecek bulamadığı zaman açlığa ve susuzluğa katlanmak zorunda kalabilir oruç tutmaya alışmış olanlar, böyle zorluklara daha kolay dayanırlar [ Orucun Sosyal Faydaları ] Orucun fert bakımından pek çok faydaları yanında toplumun huzuruna da sağladığı çok önemli faydaları vardır Oruç, insanın şefkat ve merhamet duygularını geliştirerek bunun topluma sevgi ve yardım şeklinde yansımasını sağlar Hayatında açlık nedir bilmeyen bir insan yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gereği gibi anlayabilir mi? "Bir eli yağda, bir eli balda" olan varlıklı bir kimse yoksulların çektiği ızdırabı yüreğinde duyabilir mi? Elbetteki, gereği gibi duyamaz Fakat oruç tutan kimse açlığın ne demek olduğunu bizzat tatmış olduğundan yokluk içinde kıvranan fakirlerin, kimsesizlerin çektikleri sıkıntıları içinde duyarak şefkat ve acıma duyguları gelişir Bunun sonucu olarak da fakirlere yardım elini uzatarak sıkıntılarını giderir, toplumun huzur ve mutluluğuna katkıda bulunur Dinimiz, bütün müslümanları tek bir vücut gibi kabul etmiş, müslümanların birbirlerinin dertleri ile ilgilenmelerini istemiştir Peygamberimizin, "Yanıbaşında komşusu aç olduğu halde tok yaşayan, olgun mü'min değildir" 33anlamındaki sözü, konunun önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır Bizim için en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz insanların en cömerdi idi Ramazan ayında cömertliği doruk noktasına ulaşır, elinde ne varsa yoksullara dağıtırdı Peygamberimizin saygı değer eşi Hz Aişe diyor ki: "Allah'ın Rasûlü üç gün peşpeşe karnını doyurmamıştır İsteseydi doyururdu Lâkin o, yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercih ederdi" 34 Onun ahlâk ve fazilet dolu yaşayışını örnek alan müslümanlarda da aynı davranışları görüyoruz Hz Ömer'in halifeliği zamanında dokuz ay süren bir kıtlık olmuştu Ömer, "ihtiyaç sahipleri bize gelsin" diye halka duyuru yapmış; kendisi de, müslümanlar bolluğa kavuşuncaya kadar ekmekle beraber zeytin yağından başka katık yemeyeceğine yemin etmişti [ Makbul Olan Oruç ] Oruç, belirli bir süre sadece yemeyi, içmeyi bırakmak değil, aynı zamanda her türlü kötülükten de uzaklaşmıştır Helâl olan yiyecek ve içeceklerden uzak durduğumuz gibi; - Dilimiz, yalandan, - Ellerimiz, haram işlerden, - Midemiz, haram lokmadan, - Gözlerimiz, harama bakmaktan, - Kulaklarımız, yalan ve dedikodu dinlemekten, - Ayaklarımız kötü işler peşinde koşmaktan uzaklaşarak, oruçtan nasibini almalı ve ömür boyu böyle devam etmelidir Oruçlu, çeşitli yemeklerle donatılmış sofranın başında iftar vaktine bir dakika kalsa bile, helâl olan yiyecek ve içeceklere elini sürmez Çok acıkmış ve susamış olsa bile sabırla iftar vaktini bekler Bu, zoraki bir bekleyiş değil, içten gelen umut dolu huzurlu bir bekleyiştir Mü'minin, Allah'ın emri karşısında gösterdiği bu teslimiyet nefis terbiyesi ve iradeye hakim olma eğitiminin çok olumlu bir sonucudur İnsanı, nefsanî arzularının esiri olmaktan kurtarıp âdeta melekleştiren gerçek bir eğitimdir bu Böyle bir eğitimden geçen mü'min; - Helâl olan şeylere bile elini sürmezken, nasıl olur da harama el uzatabilir? - Vücuda faydalı olan yiyecek ve içecekleri istediği zaman bırakabildiği halde, nasıl olur da vücuduna zararlı olan içkilerden ve kötü alışkanlıklardan vazgeçmez? - Meşru olan cinsel arzularından vazgeçen mü'min, nasıl olurda haram yollara düşebilir? Zina ve fuhuş gibi meşru olmayan ilişkilerde bulunabilir? Orucun olumlu etkileri hayatımıza yansıdığı ölçüde oruç gayesine ulaşmış ve oruçludan beklenen gerçekleşmiş olacaktır [ Orucun Vakti ] Farz olan orucun vakti, Ramazan ayının günleridir Oruç ay takvimine göre tutulur Bilindiği gibi kameri aylar güneş takvimindeki aylara göre on gün önce gelir Böylece Ramazan orucuna her yıl on gün erken başlandığından Ramazan ayı yaklaşık 33 yılda sıra ile yılın bütün mevsimlerini dolaşmış ve oruç tutacağımız zamanlar da değişmiş olur Bu durum, müslümanın değişik mevsimlerde oruç tutmasını ve dolayısıyla her mevsimin zorluklarına kendini alıştırmasını ve yoksulların çeşitli mevsim şartlarında çektikleri sıkıntıları anlamasını sağlar Bilindiği gibi dünya üzerinde bölgeler arasında önemli farklar vardır Meselâ; Kuzey yarım kürede kış iken güney yarım kürede yaz hüküm sürmektedir Eğer oruç, güneş takvimine göre belirli bir mevsimde tutulsaydı, bazı bölgelerdeki müslümanlar ömür boyu soğuk mevsimde oruç tutarken bazıları daima sıcak günlerde tutacak, aynı şekilde müslümanların bir kısmı daima uzun günlerde oruç tutarken, bir kısmı da kısa günlerde tutmuş olacaktı Böylece bazı müslümanlar orucu her zaman kolaylıkla tuttuğu halde bazıları da daima güçlük içinde tutmak zorunda kalacaktı Orucun, yılın bütün mevsimlerini sıra ile dolaşan kameri bir ayda (Ramazanda) tutulması ile bu sakıncalar ortadan kalkmıştır [ Ramazan Orucu Kaç Gündür? ] Ramazan ayı, bazı yıllarda 30 gün, bazı yıllarda da 29 gün olur Peygamber Efendimiz bir kere iki elinin on parmağını açarak: - Bir ay: "şöyledir, şöyledir" buyurmuş ve üçüncüsünde serçe parmağını kısarak: "şöyledir" demiştir ki bu, 29 oluyor Sonra: - Bazı ay da: "şöyle, şöyle, şöyledir" demiş ve on parmağını üç defa açıp kapayarak bazı ayın otuz olduğuna işaret etmiştir 36 Ramazan ayının 30 gün çektiği yıllarda tutulan oruç tam olduğu gibi, 29 gün olduğu yıllarda da yine tamdır Çünkü farz olan ayın tamamını oruç tutmaktır Bu sebeple Ramazan ayının 29 gün olduğu yıllarda orucun eksik olması sözkonusu değildir Nitekim Peygamber Efendimiz dokuz Ramazan orucu tutmuştur Bu Ramazanların dördü 29 gün, beşi de 30 gün olmuştur Ramazan ayı girmeden önce, onu karşılamak maksadıyla bir veya iki gün oruç tutmak doğru değildir Böyle bir oruç, farz olan ve kaç gün olduğu kesinlikle bilinen Ramazan orucuna ilâve endişesi taşıdığı için mekruh görülmüştür Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz Ramazanı bir gün veya iki gün oruçla karşılamasın Ancak mu'tadı olan bir orucu tutuyorsa onu tutsun" 37 Ancak, ayın ve haftanın belirli günlerinde oruç tutmayı alışkanlık haline getiren kimsenin oruç tuttuğu günler Ramazan öncesindeki iki güne rastlarsa bu oruçları tutmak mekruh olmadığı gibi, Ramazandan önce iki günden fazla oruç tutmak da (Ramazana ilâve endişesi ortadan kalktığından) mekruh değildir |
|