Ramazan Ayının Başı Ve Sonunun Tesbiti |
09-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ramazan Ayının Başı Ve Sonunun TesbitiRamazan Ayının Başı ve Sonunun Tesbiti Türkiye'de yetkili olarak kabul edilen mercilerin, Ramazan'ın başlangıcı hakkında, önceden hazırlanmış takvimlere dayalı tesbitleri kabul edilebilir mi? Niçin? Cevap: Türkiye'de yetkili olarak kabul edilen merciler Kandilli Rasathanesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı'dır Bir kanunla, kamerî aybaşlarının tesbiti görevi rasathaneye verilmiştir Diyanet İşleri Başkanlığı da burada tesbit edilen aybaşlarını ilân etmektedir Bu hususu tesbit ettikten sonra sualinize vereceğim cevap "evet, kabul edilebilir" şeklinde olacaktır Çünkü: a) Rasathanenin kurucusu Fatin Hoca aynı zamanda bir İslâm âlimidir Bu zat, kamerî aybaşlarını tesbit ederken astronomiyi şer'i ölçülere tâbî kılan prensipler vazetmiş, bu prensipler geliştirilerek bugüne kadar rasathanece uygulanmıştır Astronomiye göre ay ile güneşin aynı zamanda batmaya başladıkları zamana içtima (kavuşum) zamanı denilmekte ve kamerî ay, bir kavuşumdan diğerine kadar sürüp tamamlanmaktadır Dine göre kavuşum zamanını ve onu takip eden günü, aybaşı olarak kabul etmek mümkün değildir Çünkü kavuşum günü ayın görülmesi imkânsızdır Kavuşumu takip eden günün akşamında da her zaman ay görülmez Dine göre aybaşı, ayın gözle görülmesinin mümkün hale geldiği akşamı takip eden gündür İşte Fatin Hoca, kamerî aybaşlarını kavuşuma göre değil, ayın görülebilir hale gelmesine göre ayarlamış, hesaplarını buna göre yapmıştır; yani Hoca'nın koyduğu prensip, hükmî rü'yete uygun bulunmaktadır ve bu durumda, bir engel bulunmadığı takdirde hakikî rü'yet de gerçekleşebilmektedir b) Diyanet İşleri Başkanlığı 1974 yılında, rasathane, İÜ Fen Fakültesi ve Harita Genel Müdürlüğü yetkilileri ile seri toplantılar düzenlemiş, bu toplantılarda, İslâm dünyasında dinî günlerin başı ve sonu konusunda meydana gelen ihtilafı ve farkı ortadan kaldıracak tedbirleri tesbit etmiştir Bu cümleden olarak, Fatin Hoca'nın, ayın ilk görüleceği, en Batı'daki yer olarak tesbit ettiği Fas'taki bir tepe terkedilmiş, bunun yerine dünyanın neresinde olursa olsun Ramazan hilâlinin ilk görülebileceği yer esası getirilmiştir Bundan önce hiçbir yerde hilâlin görülmesi mümkün olmayacağına göre hiçbir yerde Ramazan ve bayram daha önce başlamayacaktır Sonra başlamamasını önlemek üzere de fukahâ çoğunluğunun kabul ettikleri "ihtilaf-ı metâli'a itibar etmeme" hükmü benimsenmiştir Bundan maksat, İslâm dünyasının bir yerinde hilâl görülünce, başka yerde -Doğu'dan Batı'ya farklı bölgelerde- hilâl görülsün, görülmesin Ramazan ve bayramın başlamasının gerekli bulunduğu hükmüdür 1978 Yılında İstanbul'da toplanan İslâm Milletleri-arası Rü'yet-i Hilâl Konferansı da bu hüküm ve kararı benimsemiştir Diyanet İşleri Başkanlığı takvimini bu esaslara göre yapmakta, dinî gün ve bayramları buna göre ilân etmektedir Bu usul ilme ve dine uygun bulunduğu için muteberdir ve kabul edilebilir niteliktedir Kamerî aylar, özellikle Ramazan, şevval ve zilhicce aylarının tesbit edilmesi bu aylara ait hilâller, gözlemle tesbit edildiği gibi bunlar astronomik hesaplarla da belirlenebilir İslâmın ilk yıllarında astronomi ilmi, ayın hareketleri hakkında kesin ve doğru bilgi verecek seviyede olmadığından Ramazan ayının başlangıcı ile bayram hilâl'i görülerek tesbit ediliyordu Astronomi ilmi bu gün kesin sonuçlar vermekte, astronomik hesaplarla çok önceden ayın hareketleri saat, dakika ve saniyesine kadar tesbit edilmektedir Astronominin bugünkü kadar kesin ve yaygın olmadığı asırlarda bile İslâm âlimlerinin bir bölümü Ramazanın başlangıcı ile bitiminin astronomik hesaplarla tesbit edilebileceğini ve buna göre oruca başlanıp bayram yapılabileceğini belirtmişlerdir Bu gün ise, astronomi ilmi ayın hareketleri hakkında doğru ve kesin bilgi verecek seviyeye gelmiş, kamerî aybaşlarının tesbitindeki şüpheler ortadan kalkmıştır Ramazan ve bayram hilâllerinin tesbiti için yapılan gözlemler de astronomik hesapların doğruluğunu göstermiştir İster hilâli görerek, ister astronomik hesaplarla olsun maksat; Ramazanın başlangıç ve bitiş günleri ile bayram tarihlerinin doğru olarak belirlenmesidir Dinimiz, ilim ve tecrübeye büyük önem vermiş, İslâm bilginleri ilmin hemen her dalında olduğu gibi astronominin gelişmesinde de değerli çalışmalar yapmışlardır Hal böyle iken, ayın ve güneşin hareketleri hakkında kesin bilgiler veren ve pek çok kolaylıklar sağlayan astronomiden oruç vaktinin belirlenmesinde ilme büyük değer veren bir dinin mensupları olan müslümanların yararlanması gerekmez mi? Astronomik hesaplarla kameri ayların tesbiti, bu gün ortaya atılmış bir görüş değildir Asırlarca öncesinden itibaren bu yolla, Ramazan ve bayramların tesbit edilmesinin caiz olduğu görüşünde olan pek çok İslâm âlimi geldiği gibi, günümüzdeki ilim adamlarının çoğunluğu da bu görüşü benimsemektedir Kaldı ki, namaz vakitleri de ilk zamanlar görünüşe göre güneşin hareketine (gerçekte ise dünyanın güneş etrafında dönmesine) bağlı olarak ışık ve gölge durumlarına göre çıplak gözle tesbit edildiği halde, günümüzde yine kitap ve sünnetteki ölçüler esas alınarak önceden hesapla belirlenip takvimlerde gösterilmektedir Günlük orucun başlangıç (imsak) ve bitiş (iftar) vakitlerinin tesbiti de yine güneşe göre namaz vakitlerinde olduğu gibi astronomik hesaplarla yapılmaktadır Hesapla yapılan bu tesbitleri dileyen kimse, gözlemle de yapabilir |
|