Resulullah Sav.Sadece Bir Elçi Mi? |
09-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Resulullah Sav.Sadece Bir Elçi Mi?بســـم الله الرحمن الرحيم "İnne aleyke ille'l-belâğ" ayetine bakarak, peygamberin sadece bir elçi ve haberci olduğunu ileri sürenler mühim bir noktayı unutuyorlar Bir peygamberin tebliğ edici veya telkin edici hüviyeti, ancak onun dinine insanların girmesine kadar sürer Yeni dine girip bir ümmet oluşturduktan sonra iman edenler için peygamber kimliği, tebliğ ve telkin edicilikten çıkar, bir lider, hâkim, bir hükümdar, bir hukukçu, bir kadı, bir hoca, bir veli ve bir kumandan haline gelir Artık ümmetinin O'na sadakatini bildirmesi, O'na itaat etmesi şarttır Bazı kimseler, bir insan olarak Muhammed bin Abdullah (as) ile, bir vaiz ve peygamber olarak Muhammed Rasûlullah (as) arasında ayırım yapmaya çalışmışlardır Ancak Kur'ân-ı Kerim böyle bir ayırım yapmıyor Kur'ân-ı Kerim, Hz Muhammed (as)'in sadece bir tek kimliğini bildirmektedir O da, rasûl veya peygamber oluşudur Cenabı Allah'ın, kendisini peygamberlik mertebesine çıkarmasından başlayarak verdiği son nefesine kadar, Hz Muhammed (as) her ân Allah'ın Rasûlü sayılmıştır Her sözü ve fiili Allah'ın peygamberi olarak yapılmıştır Fakat, Peygamber Efendimiz (as) bir peygamber olmasının yanı sıra aynı zamanda bir vaiz, muallim, hoca veli, eğitimci, kadı, hâkim, İmam, emir ve hükümdardı Hatta, özel, ailevî ve vatandaşlık hayatını da aynı hüviyetiyle sürdürdü Bütün bu kimliklere bürünmesine rağmen, mübarek hayatı, mükemmel bir insan ve dindar bir mü'min olarak öylesine temiz öylesine nezih idi ki, O'nu taklit etmek, Allah'ın rızası ve ahiretle şefaat ve selâmetin vazgeçilmez bir kuralı olarak ortaya çıktı Nitekim, Ahzab sûresinin 21 ayetinde şöyle buyurulmuştur: "Sizin için Allah'ın Rasûlünde güzel bir örnek vardır Bu haslet, Allah'ın rızasını ve ahiret sevabını ümid edip, Allah'ı zikredenlere mahsustur" Hazreti Peygamber efendimiz (as)'in peygamberlik, insanlık ve devlet başkanlığı hüviyetlerinde ayırım yapıldığını gösteren en ufak bir işaret ve kaydı Kur'ân-ı Hakim'de görmek mümkün değildir Zaten, ayırım yapılmaya, fark gözetmeye ihtiyaç da yoklu Zira, Hz Muhammed (as) Allah'ın şeriatına göre harekat etmek, bu şeriatın gerçek bir temsilcisi olmakla mükellefti ve dolayısıyla Allah'ın emrine aykırı herhangi bir söz söyleyemez, herhangi bir hareketle bulunamazdı "Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, mü'min bir erkekle mü'min bir kadın için, kendi işlerinde muhayyerlik hakları yoktur Allah ve Rasûlüne âsi olan muhakkak açık bir sapıklık etmiş olur" (Ahzâb; 36) Görüldüğü gibi, bu ayette belirli bir zamandan bahsedilmiyor Burada adları geçen "mü'min erkek ve kadınlardan sadece Hz Muhammed (as)'in zamanında yaşamış olan müslümanlar kastedilmiyor Burada "iş" sözcüğü üzerinde de önemle durulmalıdır Bu iş hem dini, hem dünyevi olabilir Allah ve Rasûl kelimeleri de Allah ve Rasûl kelimeleri olarak kullanılmıştır, onların hakimiyeti veya saltanatı olarak değil Burada bütün mü'min erkek ve mü'min kadınların, bir konuda Allah ve Rasûlü'nün karar vermeleri halinde ona uymaktan başka çareleri olmadığı ifade edil*miştir Onlar, ister erkek ister kadın olsun, ne ferdî ne içtimaî şekilde Al*lah ve Rasûlü'nün emirlerine karşı gelemezler Yukarıdaki ayette, Allah ve Rasûlü'nün emirlerine karşı gelenler de sapıklıkla suçlanmıştır Zaten, Allah ve Rasûlü'nün, İslâm topluluğu için getirdikleri kanun ve düzenin yaşaması ve gelişmesi, onların emir ve kararlarına uyulmaya bağlıdır Eğer her müslüman Allah ve Rasûlü'nün emir ve talimatını bir yana bırakıp keyfine göre hareket etmeye başlarsa kargaşa çıkar |
|