Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahilik, bey, bilgi, hakkında, osman

Osman Bey Ve Ahilik Hakkında Bilgi

Eski 08-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osman Bey Ve Ahilik Hakkında Bilgi





Osman bey ve ahilik hakkında bilgi

Abbasî halifesi en-Nâsir li-Dinillah (575-622/1180-1225) rehberliginde kuruldugu kabul edilen ahilik kisa zamanda Islâm ülkelerinde tesirini göstermeye basladi Son derece düzenli ve disiplinli olarak çalisan bu teskilât miladî X asirda genellikle ilk Müslüman Türk devleti kabul edilen Karahanlilar vasitasiyla Türk dünyasinda da boy göstermeye basladi XI asrin ikinci yansindan (1071Malazgirt) sonra kapilarini Müslüman Türklere açmis bulunan Anadolu'ya dogudan birçok göçler olmustu Daha önce de Anadolu'nun Urfa'dan (Sanliurfa) baslayarak Adana'ya kadar giden sinirlarindan zaman zaman giren Abbasî ordulari Nigde Nevsehir Kirsehir Kayseri Yozgat ve Ankara bölgelerine akinlar yapmislardi Ordu mensuplarindan bir kismi akinlar sonunda ele geçirilen bu yerlerde bazan da yerlesip kaliyorlardi Özellikle VIII yüzyilin ikinci yansindan itibaren Abbasî ordusunun ayrilmaz bir parçasi durumunda olan Türkler de bu ordu ile Anadolu'nun içlerine kadar gelmislerdi Türkler iklim ve jeolojik yapi bakimindan Orta Asya'ya benzeyen Kirsehir yöresini begenerek burayi yerlesim bölgesi olarak seçmislerdi Bundan sonra normal ve isteyerek devam eden göçleri XIII asirdaki Mogol istilasindan kaçma takib etti Bu istiladan önceki göçlerde daha iyi bir iklime gelme hayvanlar için daha iyi bir kislak ve yaylak bulma düsüncesi hakimdi Bu sebepledir ki Mogol baskinindan önce gelenler daha ziyade göçebe asker ve hayvan yetistiricisi idi 1225 tarihinden sonra gelenlerin ekonomik ve sosyal durumlari bu ilk gelenlerden daha farkli idi Zira korkunç bir katliamdan kurtulmak için gelen bu sonuncular çogunlukla esnaf tüccar zengin ve sanatkârdi Bu yeni göçmenler geçimlerini saglayabilmek için yerli ve müslüman olmayan esnafla rekabete girmek zorunda idiler Bu rekabetin kuvvetli tesirli ve kisa zamanda meyvesini verebilmesi için bunlarin birlesip bir teskilât içinde hareket etmeleri gerekiyordu Bu teskilât özellikle hayvancilikla ugrasan baska bir ifade ile atli göçebelerin ihtiyaç duyduklari bir sahaya cevap vermeliydi
BU DIPNOTUN YERI NERESI
Böyle bir çalisma faaliyetinin içinde bulunuldugu sirada yeni bir Mogol tehlikesi bas gösterdi Bu tehlikenin merkez üssü Anadolu idi Daha önce gelip buraya yerlesmis bulunan Müslüman Türkler için büyük bir tehlike olan Mogollara karsi bazi kimselerin farkli sahalarda faaliyette bulundugu görülür Bunlar: Ahi Evran ismiyle bilinen Seyh Nasirüddin Mahmud (ö 1262) Baba Ilyas Haci Bektas ve Mevlânâ Celâleddin Rumî gibi önemli sahsiyetlerdi Bas gösteren Mogol tehlikesine karsi farkli alanlarda halki irsad etmeye yönelik çalismalardan birisi de esnaf ve sanatkâri bir birlik altinda toplamaya muvaffak olan Ahi Evran tarafindan yapiliyordu Böylece o sanat ve ticaret ahlâkini üretici ve tüketici menfaatlerini güven altina almayi bu vesile ile kötü politik ve ekonomik atmosfer içinde onlara yasama ve direnme gücü vermeye çalisiyordu Bu yüzden ilk defa Kirsehir'de XIII yüzyilda kurulan ahilik kisa bir zaman içinde Anadolu'nun hemen her tarafina yayilmis oldu XIV asir Islâm dünyasi ile birlikte Türklük âlemini canli levhalar halinde gözlerimizin önüne seren Ibn Batûta (1304-1369) Anadoludaki seyahatlerinde kaldigi birçok ahi zaviye ve tekkesinden bahsetmekle kalmaz onlar hakkinda genis ve doyurucu bilgiler de verir
Anadolu'daki ekonomik ve sosyal hayatin düzenlenmesinde XIII yüzyildan itibaren büyük bir rol oynadigini gördügümüz Ahilik sanatkâr ve esnaf zümreleri arasinda yayilmis sosyoekonomik özelligi agir basan bir teskilat olarak görünmektedir Anadolu'nun sosyal ve ekonomik yapisina Müslüman Türk sanatkâr ve esnafinin is ahlâki insan terbiye ve egitimi fazilet sahibi olma sosyal yardimlasma ve dayanismada örnek olma gibi hususlarda etkili olan bu teskilat hakkinda bir hayli bilgiye sahip bulunuyoruz
Osmanli Devleti'nin kurulus hamurunda mayasi bulunan ahiligin oynadigi rol küçümsenemeyecek kadar büyüktür Gerçekten de Osman Bey'in faaliyetleri esnasinda Anadolu'da ahilik büyük bir güç olarak faaliyetlerine devam ediyordu Osman Bey ahi reislerinden olan ve Eskisehir civarinda Itburnu denilen mevkide tekkesi bulunan Seyh Edebali'nin kizi ile evlenmekle ahilerin nüfuzundan yararlanabilmistir Seyh Edebali o havalinin en itibarli ve sözü dinlenen kendisine hürmet edilen bir sahsiyeti idi Sam taraflarinda tahsilini ikmal etmis zengin tekke ve zaviye sahibi bir kimse idi Herkese yardim eden bir kimse olmakla birlikte fakir ve dervis görünümlü olmayi tercih eden bu zatin damadi olmakla Osman Bey ahilerin gücünden istifade etmisti Nitekim Seyh Mahmud Gazi Ahi Semseddin ve oglu Ahi Hasan ile sonradan Osmanlilarda kadi kadiasker ve vezir olan çandarli (Cendereli) Kara Halil de ahilerden olup bunlarin tamami Osmanli Beyliginin kurulmasinda ve büyümesinde hizmet etmislerdi
Gerçekten bu dönemde Anadolu'nun sosyal bünyesine hakim olan ulema dervis sanatkâr ve kahramanlar kadrosunu bir arada düsünmemiz gerekir Mücahede sevkini ve Islâm birligi susuzlugunu en ileri ve yüksek voltaja ayarlamasini bilen bu iman adamlarinin Selçuklulara müvazi bir mukadderat çizgisi üstünde yürüyecek olan Osmanli Beyligi'nin kurulusu hadisesine fiilen katilmis olmalari devletin ve Islâm ümmetinin bir talihi olmustur Öyle ki bir tarafta olgun sözü dinlenir ve seviyeli bir seriat ulemasi ile beraber yürüyen Sünnî ve muhtesem bir tasavvuf anlayisinin dogurdugu teskilât; öbür tarafta Âsik Pasazâde'nin Gaziyan-i Rûm Abdalan-i Rûm Ahiyan-i Rûm Bâciyan-i Rûm dedigi organize ve hamasîdinî teskilât Biraz önce de belirtildigi gibi gerek Osman Bey gerekse onu takib eden ilk hükümdar ve sehzâdeler ile idare ve devlet adamlari tasavvuf müessesesinin veya yine bu teskilatin müsterek esaslarina sahip ahiligin gaye terbiye ve disiplinine göre yetismis cesur dinamik mert ve iç âlemleri kontrollü kimselerdi Bu sebeple yeni devlet muhtesem oldugu kadar âdil ve müsavatçi bir idare tezgahina renk sekil ve ahenk yetistiren bir iç ve dis kuvvetler dengesini dünyaya hediye etmeye hazirlaniyordu
Hem akil hem de imanla desteklenen yeni devlet adeta tabiatin himayesine kabul edilerek daha ilk yillarda mücahid ve yekpare çehresini kazanmisti Su da var ki Osman Bey'in etrafini çevreleyen ilim ve hikmet kadrosu yalniz yasadiklari devrin irfan iman ahlâk idare ve hukuk haritasini çizmiyorlardi Onlarin hizmet ve hedefleri bir hanedan veya bir zümre ile belirli bir zamana has degildi Bir medeniyet ve ideolojiyi devirler ölçüsünde gerçeklestirmek için genç padisahin sahsinda gelecek han hakan ve kütlelere yol açip öncülük ediyorlardi
Böylece yeni devlet tam bir ahenk ve üslup ile ise baslamis müsterek bir tezgahin basinda istikbalin dokusunu örmeye ve gelecek zamanlara miras birakmaya hazirlaniyordu
Görüldügü gibi devleti bir yandan mantikî bir yandan da manevî temellere oturtan Osmanlilar merkezî ve idarî otoritenin politika ahlâkini kontrol eden bir yardimci kuvvetler halkasi tesis etmekle de icra ve tesriî organlarini hak ve adalet unsurlarinin murakabesine vermis oldular
Gerçekten Avrupa'nin kuvvetten baska bir güç ve otorite tanimadigi bir dönemde yeni yeni filizlenip gelisen Osmanli Devleti'nde adalet hak ve hukuk prensiplerine göre davranip hareket etmek babadan ogula nesilden nesle (neslen ba'de neslin) vasiyet ediliyordu Hoca Saadeddin Efendi (tarihçi Seyhülislâm) Osman Gazi'nin oglu Orhan'a olan vasiyetini su ifadelerle nakleder:
"Dilerim ey sahib-i ikbâl u câh
Etme sen cânib-i zulme nigâh
Adl ile bu âlemi âbad kil
Resm-i cihâd ile beni sâd kil
Râh-i cihâd içre edüp ictihâd
Memleket-i Rum'da kil adl u dâd"
Görüldügü gibi Osman Gazi devlet iç teskilâtinda sakat ve zayif bir taraf birakmamak bir çatlak ve gedige meydan vermemek için basta devlet adamlari olmak üzere her ferdin kendi durumuna göre Islâm'in arzuladigi adalet anlayisi çerçevesinde hareket etmesini istemektedir Osmanlilarda nesilden nesile vasiyet edilerek devam eden bu anlayisin sonucu olarak ortaya çikan uygulamaya bakan Gibbons Osmanlilari sevmemekle birlikte su sözleri söylemekten kendini alamaz:
"Yahudilerin toptan öldürüldügü ve engizisyon mahkemelerinin ölüm saçtigi bir devirde Osmanlilar idaresi altinda bulunan çesitli dinlere bagli kimseleri baris ve ahenk içerisinde yasatiyorlardi Onlarin müsamahakârligi ister siyaset ister halis insaniyet duygusu isterse lakaydî neticesi meydana gelmis olsun su vak'aya itiraz edilemez ki Osmanlilar yeni zaman tarihinde milliyetlerini tesis ederken dinî hürriyet umdesini (prensibini) temel tasi olmak üzere vaz' etmis ilk millettir Ardi arkasi kesilmeyen Yahudi ta'zibati (iskence) ve engizisyona resmen yardim mesuliyeti lekesini tasiyan asirlar esnasinda Hiristiyan ve Müslümanlar Osmanlilarin idaresi altinda ahenk ve baris içinde yasiyorlardi"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.