Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
döneminde, fünun, genel, metinlerin, nelerdir, serveti, öğretici, özellikleri

Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?

Eski 08-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?





Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?
BakımlıyızCom - Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?
Servet-i Fünûn dönemi öğretici metinlerinde bireysel ve edebi konular işlenmiştir
-Servet-i Fünûn öneminde edebi tenkit daha çok kendilerine yapılan eleştirilere cevap verme ve Serveti Fünun edebiyatının tanıtılması önlerinde yoğunlaşmıştır
-Dil ağırdır
-Servet-i Fünûn dönemi öğretici metinler edebî tenkit anı türünde yoğunlaşır
-Gezi yazısı mizah hiciv ve fıkra türünde de eserler verilmiştir
-Hüseyin Cahit Yalçın Cenap Şahabettin Halit Ziya Uşaklıgil Ahmet Şuayp Hüseyin Suat Yalçın öğretici metin alanında eser verin sanatçılardır
-Oluşturulan ürünler halkın sorunlarından uzaktır
-Edebiyat tarihi ve felsefe alanında hiçbir çalışma yoktur
SERVETİFÜNUN DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLER
Servetifünun yıllarında eski veya mutedil edebiyat taraftarlarıyla yeni edebiyatın ateşli mensupları arasında yapılan hayli şiddetli edebiyat münakaşalar olmuştur Buna rağmen bu devirde çok az gelişen bir edebî tür ciddi bir tenkit edebiyâtı’dır O kadar ki bu edebiyatın kuruluşunda hissesi olan kafiye münakaşaları gibi edebiyatın devamı boyunca bilhassa Hüseyin Cahit tarafından karşı tarafa yöneltilen şiddetli ve cesur yazılar da disiplinli ilmin gerektirdiği bilgi ve felsefenin dışında yazılardır Bu arada bâzı Servetifünuncuların Batı Edebiyâtı’na dâir bilgiler vermeğe çalışan çeşitli makalelerini de meselenin esâsını kavramış kuvvetli birer tenkit yazısı diye karşılamak kolay değildir
Vezinlerin kafiyelerin ve nazım şekillerinin şiirdeki tarihî-müzikal yeri ve felsefesi bu münakaşalarda belirtilememiştir Yaşanılan devrin bediî-içtimaî ihtiyaçlarını kavrayarak sanatkârlara bu ihtiyaçlara cevap vermeleri için yol gösterebilecek bir edebî otorite de devrin tenkitçileri arasında mevcut değildir Esasen her şeye rağmen taklidî bir zümre edebiyatı yapmakta olan bir buhran devri edebiyatçıları arasından böyle bir şahsiyet çıkması da beklenilmez
Bunun dışında Hüseyin Cahit’in nispeten daha ürkek olan îtidâl taraftarlarına karşı giriştiği yazılı kavgalar o devir için oldukça faydalı ve elektrikli bir münâkaşa havası yaratmıştır Hatta onun kendi arkadaşlarının neşriyatı hakkında yürüttüğü fikirlerle bu fikirleri besleyici mana taşıyan tercüme makaleleri o devrin edebî hayatının ve edebî kıymetlerinin gelişmesinde rol oynamış; Garba dâir bilgi ve fikir verici yazılar olmuştur Fakat Servetifünun Edebiyatı’nın daha çok Fransız Edebiyatı üzerinde araştırmalar yaparak elde ettiği bilgileri Türk Edebiyâtı’na tanıtmak yolunda ağırbaşlı yazılar yazansa Ahmed Şuayb’dır
Genç sayılacak bir yaşta ölümü Türk edebiyatının ciddî kayıpları arasında bulunan Ahmed Şuayib’in tanınmış bir kısım Fransız ve Alman tarihçileri ile Fransız realizminin en mühim münekkit ve edipleri hakkında ciddi etütleri olmuştur Bunları önce Tevfik Fikret‘in teşvik ve ısrarı ile Servetifünûn’da Hayat ve Kitaplar başlığı altında neşreden Ahmed Şuayib aynı yazıları 1913′de yine Hayat ve Kitaplar isimli bir kitapta toplamıştır Bu kitaptaki Taine ve Asarı ile Gustave Flaubert başlıklı etütler edebiyatımızda Fransız yazarları ve mensup oldukları edebî mektepler hakkında yapılan araştırmaların ilk başarılı örneklerindendir
Aynı kitapta Gabriel Monod Ernest Lavisse Niebuhr Ranke ve Mommsen gibi tanınmış Fransız ve Alman tarihçileri hakkındaki etütler de zevkle okunan ve ilmî-içtimâi problemlerin hangi târihî hâdiseler sebebiyle nasıl ele alındığını belirten yazılardır Bütün bu etüdler edebiyatımızda Avrupalı yazarlar ve mensup oldukları edebiyat mektepleri hakkında yapılan tetkiklerin başarılı örnekie-ndendir Şuayib bu etütleri meydana getirmek için belli başlı Batılı yazarların eserlerine ve edebiyat tarihlerine başvurmuş ve neticede başarılı yazılar meydana getirmiştir Hayat ve Kitaplar’da çağdaş Batı ekollerinin o devir için iyi anlaşılmış ve iyi anlatılmış olduğunu kabul etmek zarurîdir Bu kitaptaki makalelerin Tevfik Fikret’in teşviki ve ısrarıyla Servetifünunda neşrolunması gerek Fikret gerek Ahmed Şuayb için kıymetli birer nottur
ServetiFünûn yıllarında ya mühim değer taşımayan yahut herhangi bir edebî hareket yapamayan daha birtakım edebiyat türleriyle de yazılar yazılmıştır Bunlar arasında hemen bütün Servetifünuncularm yazdıkları çeşitli makaleler önde anılabilir Bu makaleler umumiyetle Batı edebiyatını tanıtma maksadıyla yazılmış sütunlar dolusu yazılardır Ancak bunların çoğu bu edebiyatın birinci sınıf yazıları derecesine yükselmiş sayılamazlar Buna mukabil Cenap Şahâbeddin’in Türk Seyahat Edebiyâtı’nı bir defa da Servetifünun nesriyle canlandıran yazıları bu nevin güzel örneklerindendir Bu yazıların umûmî adı Hac Yolunda’dır Hac Yolunda yazarının memuriyetle gönderildiği Hicaz bölgesindeki intibalarını hikâye eden mektuplardır Bunlar önce Servetifünûn’da tefrika edilmiş (1896) sonra kitap haline de getirilmiştir (1909) Kuvvetli ve keskin görüşlerle ve zekâ çizgileriyle değerli bu yazılar edebiyatımızda daha çok Servetifünun yıllarından sonra gelişecek olan Seyahat Edebiyatı için güzel bir başlangıç olmuştur Burada Tanzimat‘tan beri Cenap’a kadar ve Cenap devrinde yazılan Seyahat Edebiyatı örneklerinin onun yazıları ölçüsünde bir edebî değer taşımadıklarını söylemek yerinde olur
Servetrfünûn yazarlarının mektup musahabe monografi ve mektup hâtırat nevîlerindeki birçok güzel yazıları ve eserleri ise onların daha çok müstakil birer edip olarak çalıştıkları XX Asır’da neşredilmiştir
Kaynak: Resimli Türk Edebiyatı Tarihi / Nihad Sami BANARLI
1-Servet-i Fünûn döneminde tenkit (eleştiri):
Edebiyat ve sanat tartışmaları daha çok “Dekadanlık batı taklitçiliği bu dönem eserlerinin dilinin anlaşılmayacak kadar ağır ve sembollerle dolu olması bu dönemde halktan kopuk bir edebiyatın teşekkül etmesi” noktalarında yoğunlaşmıştır Serveti Fünun öneminde edebi tenkit daha çok kendilerine yapılan eleştirilere cevap verme ve Serveti Fünun edebiyatının tanıtılması önlerinde yoğunlaşmıştır Serveti Fünun dergisi o dönem aydınlarının bir araya geldiği tartıştığı yer olmuştur Tenkit türünde; Hüseyin Cahit Cenap Şahabettin ve Ahmet Şuayip özellikle dikkat çeken isimlerdir Hüseyin Cahit Yalçın Servet-i Fünûn’a yapılan çeşitli saldırılara aynı şiddette cevaplar vermekle ün salmıştır Sonraları bu türde yazdıklarını bir kitap haline getirmiş ve “Kavgalarım” adını vermeyi uygun bulmuştur Edebi çalışmalarını tenkit alanında toplayan tek şahsiyet Ahmet Şuayp’tır
2-Servet-i Fünûn döneminde Hatırat (anı):
Servet-i Fünûn döneminde anı türünde başarılı eserler verilmiştir Halit Ziya Uşaklıgil anı türünde yazdığı Kırk Yıl Saray ve Ötesi (3 cilt) Bir Acı Hikâye adlı eserleri yazarın hayatını ve çevresini aydınlatması bakımından çok önemlidir Hüseyin Cahit Yalçın; edebiyat hayatıyla ilgili anılarını Edebî Hâtıralar adıyla çıkarmıştır Gazete ve dergilerde tefrika edilen siyasi anılan ölümünden bir süre sonra (19) adıyla yayınlanmıştır
3-Servet-i Fünûn döneminde Hiciv ve Mizah:
Servet-i Fünûn döneminde Hüseyin Suat Yalçın hiciv ve mizaha yöneldi “ Gâve-i Zâlim” takma adıyla siyasi ve sosyal hicivler yazdı
4-Servet-i Fünûn döneminde Gezi Yazısı:
Servet-i Fünûn döneminde gezi türünde başarılı örnekler verilmiştir Cenap Şahabettin memuriyete gönderildiği Hicaz bölgesinde intibalarını anlattığı eserine “Hac Yolunda” adını vermiştirBu eser Servet-i Fünûndan sonra daha da gelişecek Gezi edebiyatı için bir lokomotif olmuştur Tanzimat’tan beri Cenap Şehabettin’e kadar yazılan gezi yazılarının bir edebi değer taşımamaktaydı Cenap’ın ayrıca Suriye’ye yaptığı geziye ait Suriye Mektupları (1917) Avrupa’ya yaptığı gezi ile ilgili Avrupa Mektupları (1919) adlı eserleri de vardır Gezi türünde yazılmış bir başka eser de Ahmet İhsan Tokgöz’ün “Avrupa’da Ne Gördüm” (1892) adlı eseridir
5-Servet-i Fünûn döneminde Fıkra:
Servet-i Fünûn döneminde azda olsa fıkra örnekleri verilmiştir Hüseyin Cahit Yalçın fıkralarını “Hayât-ı Hakikiyye Sahneleri” adlı kitapta toplamıştır
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
1-Öğretici metinlerde dilin edebi metinlerdeki işleviyle kullanılmasının olumlu olumsuz yönlerinin neler olabileceğini tartışınız…
-Öğretici metinlerde dil göndergesel işleviyle kullanılırGöndergesel işlevde ileti dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi amacıyla düzenlenirYani amaç olayı ya da Durumu olduğu gibi anlatmak açıklamak bunlar hakkında bilgi vermektir Ancak bir Metinde birden fazla dilin işlevi kullanılabilirBu daha çok öğretici metnin içeriği ile ilgilidirBir gezi yazısında dil duygu ve heyecanı dile getirme amacıyla oluşturulmuşsa ‘dilin heyecana bağlı işlevi’ alıcıyı harekete geçirme amacıyla oluşturulmuşsa “alıcıyı harekete geçirme” mesajın iletisi kendisinde ise “şiirsel işlev” ile kullanılabilir Bu durumda dilin öğretici metinlerde şiirsel işleviyle kullanılması metnin içeriği uygunsa olabilirYine de öğretici metinlerde asıl amaç açıklamak bilgi vermek olduğu için dil genellikle göndergesel işlevde kullanılır
2- a)Günlük yaşantınızda eleştiri yapıyor musunuz? Neleri niçin eleştirirsiniz?
-Eleştiri bir kişiyi bir düşünceyi bir eseri titiz dikkatli bir incelemeye tabi tutma anlamlarına gelir Daha özel anlamda ise eleştiri açıklama amaçlı inceleme derinlemesine tetkik anlamında kullanılır Günlük hayatta insan her alanda eleştirilerde bulunabilir Bu bizin hayata bakışımızı ortaya koyar Bir şeyin doğruluğunu ya da yanlışlığını yargılamak hayatın her an içinde olan bir olgudur
b)Sizce eleştirinin amacı ne olmalıdır?
-Eleştirinin bir amacı olmalıdırHiçbir amaç gütmeden yapılan eleştiri ruhi bir hastalık belirtisi olabilirEleştiri yapıcı ya da yıkıcı yönde olabilirEğer mantıklı gerekçelerle ve çözüm yolları ifade ederek ifade edilerek bir eleştiri yapılmıyorsa bu eleştiri yıkıcı bir eleştiridirAslında eleştiride amaç eleştirilen şeyin düzeltilmesini sağlamaktır Bunun için eleştirilerimizde yapıcı olamaya çalışmalıyız
3-Hatıra ve gezi yazılarının kaleme alındıkları tarihten sonraki dönemler için önemi nedir?
-Bir yazarın kendisinin yaşadığı ya da tanık olduğu olayları sanat değeri taşıyan bir üslupla anlattığı yazılara anı denir Gezi yazısı ise bir yazarın gezip gördüğü yerlerin ilgi çekici özelliklerini anlattığı yazı türüdür
Anı ve gezi yazılarının tanımları dikkate alındığında hem anı hem gezi yazısı ile insanların hayatlarında önemli yer tutan iz bırakan olalar kolay kolay unutulmaz ve bunlar yazıyla nesilden nesile aktarılırDolayısıyla anı ve gezi yazıları;milleti yüzyıllar boyu bir devam zinciri içinde milli birlik halinde tutan toplumu geçmişe bağlayan bir kültür unsurudurTarih önemli ölçüde anı ve gezi yazılarından faydalanır Atatürk’ün Nutuk Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserleri düşünüldüğünde gezi ve anı yazılarının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar Osmanlının Batıya gönderdiği sefirler ve aydınlar Batılılaşma sürecine yazdıkları anılar ve gezi yazılarıyla hız kazandırmışlardır Osmanlı toplumu Batıyı bu aydınlar ve sefirlerin anlattığı kadarıyla tanımışlardır
4-Tarih derslerinde edindiğiniz bilgilerden hareketle Serveti Fünun döneminin sosyal ve siyasi şartlarıyla ilgili neler söyleyebiliriz?
-Bu dönem özellikle imparatorluk üzerinde kötü emeller besleyen Avrupalı devletlerin bu emellerini gerçekleştirmek için içte ve dışta çeşitli oyunlar sergilemeye çalıştıkları bir devredirİmparatorluk ise kendisine ‘hasta adam’ gözüyle bakılan devleti bir müddet daha ayakta tutabilmek için birtakım sıkı tedbirler almak zorunda kalır Bu dönemin sert görünüş hürriyet anlayışını adeta bir fikri sabit hale getiren bu devir gençlerinde ruhi bir bunalım yaratmıştır Özellikle devletin içten ve dıştan maruz kaldığı bu tehlikeleri önleyebilmek için alınan tedbirler Tanzimatçıların sahip oldukları hürriyet havasına imkan vermiyorduBu imkansızlık gençleri ruhi bunalımlara sevk ediyordu1877 Osmanlı-Rus harbinin kötü sonuçlanması üzerine1876’da açılan Meclis-i Mebusan tekrar kapatılırDevlet Rumeli’de istiklalini kazanmaya çalışan azınlıklar karşısında bile zayıf duruma düşerDünyayı kaplayan hürriyet milliyet ve istiklal cereyanlarının özellikle batılı büyük devletlerin gayretleriyle hızla gelişmesi devlet yönetimini de bunaltırBu yüzden alınan tedbirlerin dozu biraz daha artarKendi tebası olan yabancı toplulukların dıştan desteli isyan teşebbüslerini önleme imkanı daralırBüyük devletlerin her zengin coğrafyaya sahip olma istekleri gittikçe bir ihtiras halini alırKendi aydınları tarafından bile desteklenme talihini kaybeden imparatorluk yönetiminin alınan bu sıkı tedbirlerin sebebini açıklayamaması yönetimi gençlerin gözünde tek suçlu durumuna düşürüyordu
İdealist fikirlerle ortaya çıkan Jön Türklerin dış tehlikeler karşısında tam bir milli bütünlük içerisinde bulunulmak yerine işi Ermenilerle iş birliği yapacak kadar ileri götürmeleri yönetimin aldığı tedbirleri daha da arttırmasına yol açar Bu arada saray yönetimi içinde hoşnutsuzluğu gittikçe nefrete dönüşen bu gençleri dış tehlikeler karşısında uyanık olmaya çağıracak tecrübeli ve bilgili kişiler bulunmamaktaydı Devletin maruz kaldığı bu tehlikeler karşısında bir kısım münevverler hadiselere kayıtsız kalırken bir kısmı ise kendisini koyu bir Avrupa perestliğin kucağına atıyordu Babıali’nin nüfusunu Abdülhamit tamamıyla ortadan kaldırıp Yıldız’ı hakim vaziyete getirmişiktidar mevkilerine kendine uygun adamları geçirmek suretiyle mutlak bir disiplin mekanizması kurmuştu Bu hakimiyetini kontrol altında tutabilmek için bir hafiye teşkilatı kurmuştuBu öyle yaygınlaştı ki herkes padişaha yaranmak için birer hafiye kesilmişti Çizdiğimiz bu siyasi tablonun karşısına medeniyetçiler şu görüşlerini ileri sürdüler: Batıdaki düşünceleri yaşayışları tekniği aynen almalıyız Bir Avrupalı gibi olursak onlara benzediğimiz için Avrupalılar bize saldırmazlar Medeniyetçiler daha önce açıkladıkları gibi ‘İslam medeniyeti devrini tamamlamıştır’ derlerken Avrupalıların (Hıristiyan) medeniyet ve tekniğinin hızla geliştiğini ileri sürmekteydiler
Batı; düşüncede sosyolojide ve teknikte bir gelişme göstermiştir Ama Servet-i Fünûn gençliğine göre biz bunların hepsini aynen almalıyız Ama şunu akıl edemediler ki; her milletin düşünce yaşayış ve sosyal yapısı farklıdır Bu bunalımlı ve buhranlarla dolu zor dönem 1908’de son bulur Devlet yönetimi İttihat ve Terakki cemiyetinin eline geçer Fakat felaketler zinciri yine de son bulmaz Devlet İttihat ve Terakkinin tecrübesiz hareketi sonucu Balkan harbinin getirdiği başarısızlıklarla sürüklenir Bu edebiyat o dönemin siyasi durumu anlatırken de belirtildiği gibi hürriyetsizlik anlayışının o dönem gençlerince bir bunalım olarak görüldüğü devrede kurulduBu dönem batının sadece edebiyat kaynağı olarak görüldüğü gibi hürriyet kaynağı olarak ta görüldüğü devredir Bu dönemde batıya olan hayranlık had safhaya ulaşmıştır Bu siyasi dönemde yetişip edebiyat yapmaya çalıştırlarBöyle bir durum bütün millette doğurduğu hastalık melankoli hayattan bezginlik ve kaygısızlık şüphesiz onlarında ruhunda aynı tesiri uyandıracaktı Bu cereyanın edebiyatçıları şark kültüründen evvel ve şark edebiyatından önce batı edebiyatını tanımışlardır Hatta aralarında bunu bir iftihar vesilesi sayanlar da vardır Sosyal meselelerin serbestçe konuşulamayışıbu hususta kendini göstermek isteyen iradelerin susturuluşu herkeste bir neme lazımcılık hissi doğurmuştuHerkes kendi derdine ve kendi keyfine düşmüşsosyal sorumluluk duygusu tamamen yok olmuştuMeseleleri söz söylemek olan edebiyatçılar başka mevzular aramaya başlamışlardı Şu fikirleri ileri sürdüler: a)Avrupa imparatorluk ve derebeylik dönemini aşmıştır(1789 Fransız ihtilali ile) b)Avrupa da (bilhassa Fransa’da) burjuvazi adı verdiğimiz şehirlilerle işçiler gibi iki tabaka vardır Bu iki tabakanın çekişmesiyle iki edebiyatta buna bağlıdır Bizde de benzeri yapılar gerçekleşmediği takdirde edebiyatımızın gelişmesi mümkün değildir
Konu Tarama Soruları
1 Halit Ziya Uşaklıgil’in hangi eseri türü yönünden diğerlerinden farklıdır?
A) Aşk – ı Memnu B) Mai ve Siyah
C) Kırık Hayatlar D) Kırk yıl E) Nedime CEVAP

2 Servet – i Fünun’da düzyazı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Halkı bilgilendirmek aydınlatmak gibi bir amacı yoktur
B)Diğer dönemlere oranla tiyatroya daha çok değer verilir
C)Türkçe yetersiz bulunur Osmanlıca’dan bol bol yararlanılır
D)Arapça Farsça eski – yeni sözcükler kullanılır
E)Yeni kavramları karşılamak için yeni tamlamalar türetilir
CEVAP:B
3 Servet – i Fünun’da düzyazıyla ilgili aşağıdaki değerlendirmelerden hangisi yapılamaz?
A)Yepyeni ad ve sıfat tamlamaları oluşturulur
B)Halkın anlayabileceği açık yalın bir dil benimsenir
C)Çokça sıfat ortaç öbeği kullanılır
D)Fransızca’dan alınan sözcükler Türkçeleştirilir
E)Yan cümlecik eylemsilerle zenginleştirilmiş uzun cümleler kullanılır
CEVAP:B
4 Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünun sanatçılarından biri değildir?
A) Mehmet Rauf B) Tevfik Fikret
C) Halit Ziya Uşaklıgil D) Ahmet Mithat Efendi E) Cenap Şahabettin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.