![]() |
Edep_Yahuu.... |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edep_Yahuu...."Bir kimsenin Hakk'ı sevmesinin alameti, kendisine şu üç meziyetin verilmiş olmasıdır ![]() ![]() (Beyazid-i Bistami) "Olgun insan, zenginlere haset ile değil, nasihat edinme nazarıyla; fakirlere kibirle değil, tevazu ile kadınlara şehvet ile değil şefkatle bakandır ![]() (Marufi Kerhî) "Müminin alameti dörttür: Sözü zikir, sükutu fikir, nazarı ibret, ameli hayırdır ![]() (Ebu Bekir Verrak) "Muhasebe ve mukayese dört yerde bahis konusudur: İmanla küfür, doğru ile yalan, tevhitle şirk, ihlasla riya arasında ![]() (Haris bin Muhasibi) "Kim Allah'ı tanırsa, her şey boyun eğer, zira onda mülkünün eserini görürler ![]() (Ebu Abbas Seyyari) "Ne kadar mutludur o hasta ki, bütün yer ve gök ehli onu tedavi için toplanır de yine şifâ bulamaz ![]() (Ebu Hasan Harakânî) "Affın en güzeli, hasmını ezmeğe muktedir iken yapılandır ![]() (Ömer b ![]() "İlmin neticesi olmayan bir hal, ne kadar büyük ve önemli olursa olsun, sahibine menfaatten çok zarar verir ![]() (Ebu Amr b ![]() "Mert odur ki, hem alır, hem de verir, yarı mert odur ki, verir ama almaz, nâmert odur ki, ne verir nede alır ![]() (Şeyh Ebû İshak) "Başkalarının kusurlarından bahsetmek istediğin vakit, kendi kusurlarını hatırla ![]() ![]() (Hadis-i Şerif) "Amel ve ilim bakımından kendini din kardeşinden üstün görenin ameli de ilmi de heba olur ![]() (Süfyan-ı Sevri) "Bir ülkede küçük insanların gölgeleri uzuyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir ![]() (Güzel söz) "İnsani hayvandan ayıran akildir ![]() ![]() (Güzel söz) |
![]() |
![]() |
![]() |
Edep_Yahuu.... |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edep_Yahuu....Osmanlı devrinde yaşamış arif ve meşhur şâir Yusuf Nâbî (rah ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sakın terk-i edepten, kûy-i mahbûb-ı Hüdâdır bu! Nazargah-i ilahîdir, Makam-ı Mustafadır bu ![]() Mürâât-ı edep şartıyla gir Nabî bu dergaha, Metâf-ı kudsiyadır, bûsegâh-ı enbiyadır bu ![]() Açıklaması şöyledir: Edebi terketmekten sakın! Zira burası Allahu Teala’nın Habibinin beldesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu beyitleri işiten paşa, gözünü açtı, hemen kendine geldi, ikazın sebebini anladı, ayaklarını topladı, doğruldu ![]() -Ne zaman yazdın bunları? Senden başka duyan oldu mu onları? diye sordu ![]() -Bunları daha önce herhangi bir yerde söylemiş değilim ![]() ![]() ![]() -öyleyse bu aramızda kalsın, diye ikaz etti ![]() ![]() Kafile, sabah ezanına yakın Hz ![]() ![]() “Sakın terk-i edepden ![]() ![]() ![]() beytiyle başlayan nâtını okuyorlar ![]() ![]() ![]() -Allah adına, peygamber aşkına söyle, sen ezandan önce okuduğun o beyitleri kimden, nereden ve nasıl öğrendin? diye sordu ![]() ![]() -Resûl-i Kibriya (s ![]() ![]() “ümmetimden Nâbî isimli birisi beni ziyarete geliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -O iki cihanın Efendisi, gerçekten Nâbî mi dedi, o benim ümmetimdendir mi buyurdu? diye sordu ![]() Müezzin : -Evet, Nâbî dedi, o benim ümmetimdendir buyurdu, deyince, Nâbî bu iltifata daha fazla dayanamadı, sevincinden düşüp bayıldı ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edep_Yahuu.... |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edep_Yahuu....GÜLME ÂDÂBI “Çokça gülmeyiniz! Gülmenin aşırısı kalbi öldürür ![]() Gülmek insanoğlunun umûmiyetle huzûrunu, sürûrunu ve bediî duygularını dışa yansıtan bir husûsiyettir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Allâh Resûlü'nün küçük dili görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü hiç görmedim ![]() ![]() Cerîr bin Abdullah anlatıyor; “Fahr-i Kâinât Efendimiz , Müslüman olduğum günden beri beni huzuruna girmekten alıkoymaz ve her gördüğünde gülümserdi ![]() Abdullah bin Hâris ise; “Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'den daha çok tebessüm eden bir kimse görmedim ![]() ![]() Hadis-i şeriflerden anlaşıldığına göre, Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- genellikle beşûş çehreli, güleç yüzlü idi ![]() ![]() ![]() Öte yandan Sevgili Peygamberimiz'in, hoşuna giden bazı sözler veya olaylar karşısında, azı dişleri görünecek kadar güldüğü de nakledilmektedir ![]() Meselâ Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Zerr -radıyallâhu anh- anlatıyor; Peygamber Efendimiz buyurdu ki, “Ben cehennemden en son çıkacak ve cennete en son girecek olan kimseyi yakînen bilirim ![]() ![]() ![]() – Sen falan gün şunu şunu, falan günde şunları yaptın değil mi? denilir ![]() – Evet, der ![]() ![]() – Senin için her kötülüğün yerine bir iyilik vardır, denilir ![]() – Yâ Rabbî, ben bir kısım (günah) işler yaptım ki onları burada göremiyorum, der ![]() Ebû Zerr -radıyallâhu anh-'ın belirttiğine göre Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- bu haberi anlattıktan sonra azı dişleri görününceye kadar gülmüştür ![]() Abdullah bin Mesûd'un naklettiği şu rivâyette de Efendimiz'in güldüğünü görmekteyiz; “Allâh Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle bir hâdise anlattı: «Ben cehennemden en son çıkacak olan insanın durumunu bilirim ![]() ![]() – Haydi git, cennete gir! denilir ![]() ![]() ![]() – Ya Rabbi, herkes yerini almış, her taraf tıklım tıklım dolu, girecek yer kalmamış! der ![]() – Önceki bulunduğun zamanı (n yani dünyânın ne kadar geniş olduğunu) hatırlamıyor musun? O da: – Evet ya Rabbi! der ![]() – Öyle ise gönlünden ne geçiriyorsan dile, denilir ![]() ![]() – Sana bu isteklerinin hepsi ve ayrıca dünyanın on katı daha verilecektir, denilir ![]() – Yâ Rabbi, der ![]() Abdullah bin Mesûd -radıyallâhu anh-, Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in bu hâdiseyi anlattıktan sonra azı dişleri görülecek derecede güldüğünü ifâde eder ![]() Gülme âdâbı husûsunda Nebiyy-i zî-şân Efendimiz'in sünnetinden, mütebessim bir çehreye sâhip olmamız gerektiği anlaşılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() “Çokça gülmeyiniz! Gülmenin aşırısı kalbi öldürür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Artık yaptıkları şeylere karşılık az gülsünler, çok ağlasınlar!” buyurmaktadır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edep_Yahuu.... |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edep_Yahuu....ŞAKALAŞMA ÂDÂBI Latîf olsa latîfe hoştur elbet Velâkin hâriç olmaya edepten Kastamonulu Beyânî Türkçemizde mizah veya latîfe gibi kelimelerle de ifâde edilen şaka tâbiri, genellikle güldürme ve eğlendirme gâyesi taşıyan söz veya davranışlar için kullanılır ![]() Şakalaşma; samîmiyet netîcesinde insanları rahatlatma, gönüllere ferahlık verme, dostluk ve muhabbeti geliştirme gibi yararları göz önüne alındığında esas itibariyle meşru bir davranıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Fahr-i Kâinât Efendimiz'in şakalarının mutlaka gerçek bir yönü bulunurdu ![]() ![]() – Ya Resûlallâh! Bizlerin şaka yapmasını yasaklıyorsunuz, fakat kendiniz şaka yapıyorsunuz! demişler, Allâh Resûlü: “– Evet! Ancak ben, doğru olandan başkasını söylemem ![]() ![]() Efendimiz'in yaptığı doğru söze dayalı, incitici olmayan güzel ve nezih şakalarına gelince onlardan bir kaçını şöyle zikredebeliriz: Safça bir adam bir gün Resûlullâh'tan binmek için bir hayvan istemişti ![]() “– Peki, seni bir dişi deve yavrusuna bindirelim ![]() ![]() – Yâ Resûlallâh! Ben dişi deve yavrusunu ne yapayım, o beni nasıl taşır, diyerek şaşkınlığını ifâde edince Lâtifler Lâtifi Efendimiz: “– Devenin küçüğü de büyüğü de muhakkak bir dişi deveden doğmamış mıdır?” diye latîfede bulundu ![]() Bir defâsında da ihtiyar kadının birisi Peygamberimiz'e gelerek: – Yâ Resûlallâh! Cennete girmem için Allâh'a dua et! der ![]() “– Cennete yaşlı kadınlar giremez! ” diye mukâbelede bulunur ![]() Verilen cevabın nüktesini anlayamayan kadıncağız üzülür ve ağlamaya başlar ![]() “– Yaşlı kadınlar cennete o hâlleriyle değil, genç ve güzel olarak girerler ![]() ![]() ![]() ![]() Bir keresinde Abbas bin Mirdâs isimli şâir kendisine verilen ganimet malını az bularak Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e hitâben sitemkâr bir şiir söylemişti ![]() “– Senin dilini keseceğim” dedi ![]() ![]() “– Ey Bilâl haydi götür şunu, kes dilini!” buyurdu ![]() – Ya Resûlallâh! Dilimi mi kesecek, ey Muhâcirler dilimi mi kesecek, ey Ensâr dilimi mi kesecek, diye çığlık atmaya başladı ![]() ![]() – Sus! Bir elbise vererek Resûlullah seni susturmamı emretti, dedi ![]() ![]() Enes bin Mâlik anlatıyor; Çöl halkından Zâhir adında bir şahıs vardı ![]() ![]() ![]() “– Zâhir, bizim çölümüz biz de onun şehriyiz ![]() Resûlullah Efendimiz onu çok severdi ![]() ![]() ![]() – Kimsin sen? Bırak beni, diyerek kurtulmaya çalıştı, ancak gözlerini tutan zâtın Resûlullah olduğunu anlayınca rahatladı ve sırtını Fahr-i Kâinât Efendimiz 'in göğsüne iyice yapıştırmaya başladı ![]() “– Bu köle satılıktır, almak isteyen var mı?” diye seslendi: Zâhir boynu bükük ve hüzünlü bir edâ ile: – Yâ Resûlallâh! Benim gibi değersiz bir köleye, vallâhi kuruş veren olmaz, dedi ![]() “– Hayır yâ Zâhir! Sen Allâh katında son derece kıymetli ve pahalısın!” buyurdu ![]() Zâhir normalde hür bir insandı ![]() ![]() Mahmud bin Rebî de, “Ben beş yaşlarında iken Resûlullah'ın, evimizdeki kovadan ağzına aldığı suyu yüzüme püskürttüğünü hatırlıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca çocuk yaşlarda Allâh Resûlü'nün hizmetinde bulunma şerefine nâil olan Enes bin Mâlik'e, Efendimiz 'in zaman zaman “Ey iki kulaklı!” diye takıldığı rivâyet edilmektedir ![]() Resûl-i Ekrem Efendimiz kendisi bizzat şaka yapmakla birlikte bazı sahâbîlerin şakalarını da müsâmaha ile karşılamıştır ![]() – Ya Resûlallâh bunu senin için satın aldım, sana hediye ediyorum, der ![]() – Ey Allâh'ın Resûlü! Şu adamcağızın ücretini versene, der ![]() “– Ey Nuaymân, sen onu bize hediye etmedin mi?” diye sorar ![]() – Ya Resûlallâh, alırken param yoktu, senin ondan yemeni de istiyordum ![]() ![]() ![]() Nüktedân ve hazır cevap bir mizaca sâhip, aynı zamanda İslâm'ın ilk çilekeşlerinden olan Suheyb-i Rumî isimli sahâbî de Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- ile olan bir hatırasını şöyle anlatır; “Allâh Resûlü'ne uğradığımda sofrasında ekmek ve hurma vardı ![]() “– Buyur ye!” dedi ![]() ![]() ![]() “– Hem gözün ağrıyor hem de hurma yiyorsun ha!” dedi ![]() – Ağrımayan tarafıyla çiğniyorum yâ Resûlallâh! dedim ![]() ![]() Bir keresinde de Âişe vâlidemiz harîra isimli bir çorba yapmış ve Sevde validemizi buyur etmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Netice itibariyle yukarıda kaydedilen haberler, zarif ve sevimli şakalaşmalar için birer misâldir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() usve-i hasene |
![]() |
![]() |
![]() |
Edep_Yahuu.... |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edep_Yahuu....TÂZİYE ADABI ![]() ![]() ![]() “Herhangi bir musîbete uğrayan Müslümanlar, benim vefâtımla başlarına gelen musîbeti düşünerek tesellî bulsunlar ve sabretsinler ![]() Musibetle karşılaşan kişiyi teselli etme ve sabra teşvik etme mânâlarını ihtivâ eden tâziye, umumiyetle cenâze sâhibine başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini bildirmek için yapılan ziyârete denir ![]() ![]() ![]() ![]() Tâziye, bizzat giderek yapılabileceği gibi, bu mümkün olmadığı takdirde telefon, mektup gibi diğer haberleşme vâsıtaları ile de gerçekleştirilebilir ![]() Hz ![]() – Oğlum öldü, lütfen bize kadar geliniz, diye haber gönderdiğinde Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-: “– Alan da veren de Allâh'tır ![]() ![]() ![]() Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- tâziyenin mühim bir insânî vazîfe olduğunu belirterek şöyle buyurmuştur; “Bir musibeti sebebiyle din kardeşine tâziyede bulunan mü'mine, Allâh Teâla kıyâmet günü kerem elbiselerinden giydirir (şeref bahşeder) ![]() Peygamber Efendimiz 'in Medîne dışında bulunan Muâz bin Cebel'e, oğlunun vefâtından dolayı yazdığı şu mektup, ne muazzam bir incelik ve ne güzel bir tâziye örneğidir: “ Bismillahirrahmanirrahim ![]() Allâh'ın Resûlü Muhammed'den Muâz bin Cebel'e ![]() ![]() ![]() Allâh'ın selâmı üzerine olsun! Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allâh'a hamdettiğimi sana iletmek isterim ![]() ![]() ![]() ![]() Allâh sana o çocuğu vermekle seni sevindirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aziz Mahmûd Hüdâyî hazretleri Efendimiz'in bu mektubunun muhtevâsını şöyle şiire dökmüştür: Alan Sen'sin, veren Sen'sin, kılan Sen Ne verdinse odur, dahî nemiz var! Başına bir sıkıntı gelmiş veya yakınlarından birisini kaybetmiş olan kimseye, sözle tâziyede bulunarak mânen destek olmak gerektiği gibi îcâbında fiilen de yardımcı olmak gerekmektedir ![]() ![]() Bu sünnet-i nebeviyyenin bir tatbîki olarak Anadolu'da, cenâze evine birkaç gün süreyle komşuları tarafından yemek hazırlanıp götürülmesi güzel bir âdet hâlinde devâm etmektedir ![]() Bir mü'mine tâziyede bulunmak İslâm ahlâkındandır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edep_Yahuu.... |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edep_Yahuu....ESNEME VE AKSIRMA ÂDÂBI Esnemek, uykusuzluk, yorgunluk veya can sıkıntısı sebebiyle kişinin gayr-i irâdi bir şekilde ağzını açarak uzunca nefes alıp vermesidir ![]() ![]() Halk arasında “hapşırma” diye de bilinen “aksırma” ise nefes kaslarının basınçlı hareketiyle kişinin içerisindeki havayı bir anda ağız ve burun yoluyla şiddetlice dışarı atmasıdır ![]() ![]() ![]() “Biriniz esneyeceği zaman gücü nisbetinde onu gidermeye çalışsın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hadis-i şerifte şeytandan geldiğine dikkat çekilen esneme, genellikle çok yiyip içmek, karnı tıka basa doldurmak, hareketsizlik ve uyku hâlinin öne geçmesi gibi durumlardan kaynaklanır ![]() ![]() ![]() ![]() Gaflet sebebiyle meydana gelen esnemeden kurtulmanın değişik yolları vardır ![]() - Tuvalet âdâbına riayet etmek, - Her namaz için yeni bir abdest almak, - İftitah tekbiri alırken elinin tersiyle masivayı arkaya attığının farkında olmak, - Euzü besmeleyi şuurlu bir şekilde söylemek ![]() Allâh Teâlâ'nın kullarına bir ihsânı olduğu anlaşılan aksırmanın âdâbıyla alâkalı Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in tavsiyeleri şöyledir: “Sizden biriniz aksırdığı zaman, «elhamdülillah» desin ![]() ![]() Aksırma, beyin, burun ve boğazla alâkalı ise de gerçekte bütün uzuvlar ondan etkilenir ve sarsılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() – Yâ Resûlallâh! Filân kimse aksırdı, ona “yerhamükellâh” dediniz; ben aksırdım, benim için bunu söylemediniz, deyince Efendimiz : “ – O kişi «elhamdülillâh» dedi, sen ise bunu söylemedin ![]() ![]() Efendimiz 'in burada elhamdülillah diyen kişiye mukabelede bulunması, o kişinin hamd şuurunda olduğundan dolayıdır ![]() ![]() Nezle sebebiyle çokça aksıran kimseye, her aksırmasında mukâbele edilmesi gerekmez ![]() ![]() Diğer taraftan toplumumuzda aksırana “çok yaşa” diyen ve bunun karşılığında “sen de gör” diye mukâbelede bulunanlar vardır ![]() ![]() ![]() Bütün bunlarla birlikte aksırma esnasında kişinin eliyle veya bir mendille ağzını kapatması ve aşırı derecede ses çıkarmaması sünnete uygun bir davranıştır ![]() ![]() usve-i hasene |
![]() |
![]() |
![]() |
Edep_Yahuu.... |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edep_Yahuu....YATMA VE UYUMA ÂDÂBI Yatma seherde, uğrarsın derde Söyle her yerde elhamdülillâh Yüce Rabbimiz, gündüzü daha çok maişetin temini için çalışma, geceyi de uyku ve dinlenme vakti yapmıştır ![]() “O (Allâh) , geceyi sizin için (örtünecek) bir elbise, uykuyu bir dinlenme, gündüzü de kalkıp çalışma zamanı yapmıştır ![]() “Uykunuzu dinlenme (vasıtası) yaptık ![]() ![]() Gece karanlığı, örtücü ve gizleyici olduğu için elbiseye benzetilmiş ve uyku dinlenme vasıtası olarak takdim edilmiştir ![]() ![]() Gerçekten geceler, sıhhî, ictimâî, ahlâkî ve bediî bir libâs, yâni örtüdür ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-; “Uyku ölümün kardeşidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sebeple Müslüman, gecenin karanlığında kendisini uykunun kollarına bırakırken, bir daha dönüşü mümkün olmayan bir gidiş olabilir mülâhazasıyla hazırlıklı bulunmalıdır ![]() ![]() “Allâhım! Kendimi Sana teslim ettim, işimi Sana havâle ettim, yüzümü Sana çevirdim ![]() ![]() ![]() ![]() “Eğer bu duâyı yapıp yattığın gece ölürsen, îmân üzere ölürsün ![]() ![]() Fahr-i Kâinât Efendimiz'in yatağının duruş şekli, mevtanın kabre konuş istikâmetindeydi ![]() ![]() ![]() “Marifet nurlarının tecellî ettiği yer mâdem ki topraktır; benim vücûdum yataklar üstünde yatmak arzusunda değildir ![]() ![]() Müslüman, uyumasının bile bir ibadet olduğu şuuru içinde bir hayat sürmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Efendimiz'in tavsiyelerine uygun olarak yatmak, kişinin uykusunu bile ibadete çevirmekte ve onu Allâh'ın güvencesine almaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber Efendimiz'in sünnetlerinden biri de her işe sağdan başlamaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Habîb-i Ekrem Efendimiz'in, sefer ve benzeri sebeplerle hâne-i saâdetlerinin hâricinde olduğu zamanlarda, yatma ve uyuma tarzı biraz daha değişik olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Efendimiz'in yatarken ve uykudan uyanırken okuduğu başka dualar da vardır ![]() “Allâhım! Senin isminle ölür ve dirilirim ![]() “Öldürdükten sonra bizi dirilten Allâh'a hamd olsun ![]() ![]() ![]() Fahr-i Cihân Efendimiz, Allâh'ı zikretmeden yatan kimsenin eksik bir iş yaptığını belirtirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yatmadan önce, yatılacak yerin gözden geçirilmesi, herhangi bir zararlı şeyin olup olmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir ![]() “Biriniz yatağına yatacağı zaman elbisesinin bir ucuyla yatağını silkelesin ![]() ![]() ![]() Muntazam evlerde, apartmanlarda yaşayan kimseler bu hadîs-i şerifteki tavsiyenin sebebini gereği gibi anlamakta zorlansalar da kapısı, bacası düzenli olmayan çöl ve köy evlerinde yaşayanlar bunun ehemmiyetini çok iyi bilirler ![]() ![]() ![]() Ayrıca Efendimiz, kişinin korkuluğu olmayan dam gibi tehlikeli yerlerde yatmasını da yasaklamıştır ![]() Peygamber Efendimiz'in yasakladığı yatış şekilleri de vardır ![]() ![]() ![]() “Bir ara mescitte yüzükoyun yatmıştım ![]() “Bu, Allâh'ın kızgınlığına sebep olan bir yatış tarzıdır ![]() ![]() Bu yatış şekli Allâh ve Resûlü'nün hoşnutsuzluğuna sebep olduğu gibi insanın sağlığına da zararlıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah bin Yezîd -radıyallâhu anh-, Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'i mescidde bir ayağını diğer ayağı üzerine atmış, sırt üstü yatarken gördüğünü nakletmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Efendimiz geceleyin uyandıkları zaman, ihtiyaçları varsa kaza-i hacette bulunurlar, ellerini ve yüzlerini yıkarlar, sonra tekrar uyurlardı ![]() Allâh Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, gündüz ve gece hayatını ölçülü bir şekilde tanzim ederdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resûl-i Muhterem Efendimiz'in uykusuna gelince, şüphesiz onun uykusu bizimki gibi değildir ![]() ![]() ![]() Rüyâda vahy aldığın inkâr eyleme sakın Kalbi uyumaz onun uyusa da gözleri ![]() Uyku halinde uyuyan ve faaliyetten kesilen sâdece organizmadır ![]() ![]() ![]() Sabah yapılan zikrin bereketinin akşama, akşam yapılan zikrin bereketinin de sabaha erişebilmesi için uyku anında bile zikre devam etmek gerekir ![]() ![]() Resûl-i Ekrem Efendimiz'in uyku vakti, genellikle yatsı namazından sonra ve sabah namazından önceki zamandır ![]() ![]() ![]() “Gündüzün orucuna sahur yemeği ile, gecenin ibadetine de öğle uykusu ile yardımcı olunuz!” (Hâkim, I, 588) buyurmuş ve bu uykunun daha ziyade gece ibadetine yardımcı olacağını ifade etmiştir ![]() Güneşin doğuşundan yaklaşık 45 dakika geçinceye kadarki zamanda uyumak iyi karşılanmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() usve-i hasene |
![]() |
![]() |
|