Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
genç, hayırlı, odur

En Hayırlı Genç Odur Ki

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

En Hayırlı Genç Odur Ki




En Hayırlı Genç Odur Ki


Gençlerinizin hayırlısı ihtiyarlara benzemeye çalışanlar, ihtiyarlarınızın kötüsü de gençlerinize benzemeye çalışanlardır” *

Hadis midir? Bundan murad nedir? Diye sordu talebesi El Cevab, dedi: Hadis olarak işitmişim Mu¬rad da şudur:

“En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp ahiretine çalışarak, gençlik hevesatına esir ol-mayıp gaflette boğulmayandır Ve ihtiyarlarınızın en kötüsü odur ki, gaflette ve hevesatta gençlere benze¬mek ister, çocukçasına hevesatı nefsaniyeye tabi olur”**

Nicedir genç kardeşlerimle bir hasbihali tasav¬vur ediyordum Onlara hayırlı birkaç söz etrafında gi-dip gelmeyi ve bu vesileyle de zamanımızın gençliğe ilişen fitnesini hatırlatmayı arzu ediyordum Her zaman ki gibi azığıma baktım; başa aldığım Hadisi Şerif ve altında bulunan üstadın şerhiyle karşılaştım Ne güzel, dedim; tam da düşündüğüm gibi Artık davanın çiçekleri konumundaki gençlere “selam!” diye-bileceğim Ama diğer yandan şerli ihtiyarlara da do¬kundurtmadan edemeyeceğiz, herhalde İzninizle

Zıddeyn

“En hayırlı genç odur ki…” dedi En güzel haslet¬lerin sahibi, en olgun, en doğru, en iyi, en itibarlı, en örnek alınan, en tercih edilen, en aranan, en ümit bağlanılan, en başına yemin edilen ve sonra en ümit-leri boş çıkarmayan hayırlı genç…

“Eşya zıddıyla bilinir” biliyorsunuz Zıddeyn denildiğinde birbirinin aksi özellikleri, vasıfları, yapı-ları olan farklı iki şey akla gelir Birbirine muhalif, birbirinden nefret eden, fikir veya kanaatte zıd özel¬liklere sahip ayrı ayrı kişilikler Ahlakta, inanışta, yaşayışta, sonra ilişki ve muamelatta böyledirler Gün-düz- gece, aydınlık- karanlık, su- ateş, soğuk- sıcak Gibi mesela Buna göre “en hayırlı” terkibinin zıd tarafına “hayırsız” kelimesini koyup bir karşılaştırmaya gidilebilir En kötü hasletlere sahip, en hafif meşreb, en yanlış, en kötü, en itibarsız, en kaçınılan ve nefret edilen, hiç tercih edilmeyen ve ümit bağlanı-lamayan ve doğrusu bütün ümitleri boşa çıkaran en hayırsız genç Bu vasıf ve özellikleri taşıyan gençle-rin gözlerimizin önündeki akıbetlerini göre¬meden edemeyeceğiz Çünkü: “Gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler His ve heves ise kör¬dür, akıbeti görmez Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezze-te tercih eder…”***

His ve hevesin, akıbet görmez, bu kör isteklerine boyun eğildiğinde, karşılaşılacak manzara gerçek¬ten korkunçtur: Öyle gençler, ekseriyetle sui istimal ile israfat ile gelen evhamlı hastalıkla hastanelere ve taşkınlıklarıyla hapishanelere veya sefalethanelere ve manevi elemlerden gelen sıkıntılarla meyhanele¬re düşeceklerini anlamak isterseniz, hastanelerden ve hapishanelerden ve kabristanlardan sorunuz…”
Demek ki ‘en hayırlı genç’in karşı tarafında bulu¬nan hayırsız genç, aklı değil, his ve hevesini rehber edinir Zamanın dayattığı ve nefsanî arzuları okşayan malayani şeylerin peşinde koşar Ahlaksızlıklar, alçaklıklar, karışıklıklar, çirkin ve iğrenç şeyler o gibi gençlerin tabii uğraşı ve vazgeçil¬mezleri haline gelir Sonuç ise ya hastane, ya ha¬pishane veya da kabristanlardır Bu manzara bü¬tün boyutlarıyla gözleri-mizin önünde, her an ve her saat cereyan ediyor, görüyorsunuz

Maksad, İslami terbiyedir

Gündüzün değerini anlayabilmek için gece ve karanlığı göstermek gibi bir şey oldu yaptığımız En hayırlı gencin kim olduğunu tespit etmek için evvela hayırsız gencin tarifine giriştik Bu da me¬rama hiz-met etti, sanırım

Doğrusu fıtrat doğruya, iyiye, hakikatlere, gü¬zelliklere daimi bir temayül halini yaşıyor Me¬lekeleri selim bir akıl ve kalp, bu muhteşem tab¬lonun verdiği ilahi vecd ile can kafeste bulunduğu sürece sürgit bir seyr u sefer halindedir Fıtrat nura müştaktır Genç bir çiçektir, bir güldür, dolayısıyla bir nurdur Ama bu, konumuz olan hayırlı gençtir Devam ederek dedi ki: “eğer terbiyei is¬lamiye ile o gençlik nimeti-ne karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taate sarf etseniz, o gençlik manen baki kalacak ve ebedi bir gençlik kazanmasına sebep olacak” Demek ki en hayırlı genç¬ten maksadımız İslami bir terbiye ile terbiyelenmiş, eğitilmiş, yetişmiş veya bu makama can u gönülden aday olan gençtir Bu ise, bu zamanda Rabbani bir terbiye ve ahlakı, programının esası olarak kabul etmiş bir cemaatin yol göstericiliği ve reh-berliği ile ancak mümkün olabilir Başka türlü olmasını düşünmek deveyi iğne deliğinden geçirmeyi dü-şünmek gibi bir şey olabilir Zira bu nebevi terbiye ve ahlaka ulaşılmaması için İslam düşmanları büyük büyük engeller koymuştur Hayatlarının en naif ve nazik dönemini geçirmekte olan gençler, bunu bir bü-tün olarak görmeyebilir¬ler belki; ama veliler, çocuklarının ellerinden sıkı sıkı tutarak fıtratın istikamet verdiği tarafa doğru çekmeli ve Rabbani bir programa teslim etmeyi akletmeliler Kabul ki bugün, hakikat ehli Mü’minler, bu hayırlı gençlere çok ama çok muhtaçtırlar Gençlerin kendilerine istikamet verecek imanlı ellere muhtaç oldukları gibi Bu nedenle “en hayırlı genç odur ki…” dedi ve devam etti:

Gençlik geri gelmez

“ihtiyar gibi ölümü düşünüp” Niye? Ölümü düşünen yalnız ihtiyarlar mı? Değil elbet Ama şunu da görmek lazım: Güç ve iktidardan düşen ihtiyarların ölümü akıllarına getirmeleri daha bir yaygın ve kabul görmüş bir hakikattir Gençken, bunların birtakım kuvveleri vardı ki, bunlarla ha¬yattan lezzet alıyor-lardı Ama artık yok Uzağı yakınlaştıran göz ferlerini yitirmiş mesela Eti, ekmeği çiğneyen dişleri dö-külmüş örneğin Sesleri işiten kulakları ağırdır artık, etraftakilerin ne konuştuklarını ve dolayısıyla geliş-meleri takip etme özelliklerini kaybetmişlerdir Bedenlerini bir ömür boyu taşıyan bacakları ve ayakları artık işlevsizdirler Bakıma muhtaç, başkalarının eline düşmüşlerdir Küçücük bir bebek kadar çaresiz¬dirler Bütün bunların beraberinde getirdiği tabii hastalıklar vardır Kaslar çözülmüş, kemikler zayıflamış-tır Tüm bunları üst üste koyduğun zaman ihtiyar insan için ölüm, içinde bulunduğu hayat¬tan bir kat daha rahat ve istenilir olduğunu anlayacaksın Onu da akıldan çıkarmamak lazım: Yaşın ilerlemesi tabiatıyla ölümü daha ziyade hatıra düşürür Kâinatta cari kanun takdiri olarak bu ma¬nevi emri mündemiçtir
Bundan dolayı mutlak bir sona doğru sürükle¬nip durduğunu gören imanlı ihtiyar, gençliğinde zayi ettiği, ihmal ettiği veya da o zamanlar akletmediği İslami yükümlülüklerini telafi etmek için, yerine getir-mek için, suda boğulmakla pençeleşen kişinin can havliyle, bir telaş ve heyecanla işe koyulur Daha bir durgunlaştığını, daha bir olgunlaştığını, daha bir hesaplı hareket ettiğini görür¬sün Telaş ve heyecan, za-manı doğru değerlendirmeye yöneliktir Bakarsın ki bu ihtiyar camiden, cemaatten, hayır ve hasenatın olduğu mekân ve meclislerden artık çıkmıyor Nerede İslami bir hizmet çıksa bir genç çevikliğiyle atılmak istiyor; ama giden gençliğin geri gelmeyeceği de artık aşikârdır O da bunun farkındadır Bununla bera¬ber ahiretinin farkına varmış ve orada mahcup ol¬mamak için artık gece uykularından bile vazge¬çen bu ihtiya-rın hali, gençler için iyi bir örnektir Ders ve ibret doludur Okumasını iyi bilenler için…

En hayırlı genç

Demek ki dedi: “En hayırlı genç o dur ki, ihti¬yar gibi ölümü düşünüp ahiretine çalışarak, genç¬lik hevesatına esir olmayıp gaflette boğulmayandır” Çünkü dedi: “Sizdeki gençlik kat’iyen gide¬cek Eğer siz dairei meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup, başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette, ken-di lezzetinden çok zi¬yade belalar ve elemler getirecek…

Dairei meşrua: İslam’ın uygun gördüğü helal daire, İslam’a göre yaşamak, şer’i sorumluluklarını bi-lip ona göre davranmak Bu daire aşılırsa maaz, gazap ve azap bu aşma fiili ile bera¬ber, aşan kimse-yi şiddetle yakalar Bu dairede yaşamak ise, dünyada ve ahirette asıl saadeti yaka¬lamaktır Bu bahtiyar kimseler, Allah (cc)’ın razı olduğu kimselerdendirler Yukarıda da gördüğünüz gi¬bi sizdeki gençlik kesin-likle gidecek, dedi Babalarınızı, dedelerinizi ve sonra gittikçe büyüyen kendi¬nizi düşünseniz yeterli…

Demek ki bu genç şer’i sorumluluklarını iyi öğrenecek, imanın temel prensiplerini doğru idrak ede-cek İslam’ın genel ve özel muamelatının yerini ve sınırlarını sağlam kavrayacak Allah-kul hukuku ile kul- kul hukukunu sahih kaynaklardan alacak Namaz nedir? Oruç nedir? Zekât nedir? Hacc ne¬dir? Cihad nedir? İyiliği emr, kötülüğü men emirle¬ri nedir? Kelime-i şehadetin külli manası nedir? Bunları essahdan talim edecek… Bütün bunları öğrenmek için öğrenmeyecek, yaşamak ve yaşatılmasına katkısı olsun diye talim edecek En hayırlı genç akıl, tefekkür, muhasebe ve neticeleri göz önünde bulundurma gibi incelik-lerle hareket edeceği için nefis ve hevaya tekabül eden basitlikler¬den tamamıyla uzak durmuş olacak

Bu vazifesini başarabilmesi gerektir Elbette bu zamanda “ahiretine çalışmak öyle kolay değildir O halde, kendisi gibi salih ve muhlis gençler ara¬yacak Okulda, konu komşuda, mahallede, işte, hastanede, hapishanede, sokakta, yolda, gezide, misafirliklerde, yurtlarda, tatillerde, köylerde, bel¬de ve şehirlerde Hâsılı, hayat emarelerinin bulunduğu her yer ve zamanda o bunu yapacak Vazi¬fesi gereği o bunu yap-malıdır
Çünkü dedi: O gençlik kat’iyyen gidecek Eğer gençlik nimetinin kıymeti doğru takdir edilmezse ve dairei meşruada sarf edilmezse başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette kendi lezze¬tinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek” O nedenle kaynatılmış kurşun gibi cemaat saflarını örmüş ve örmeye çalışan gençlik, kesinlikle, ken¬dilerini hem ahlaken, hem fikren, hem amelen, iman ve ahiretini düşünüp, buna çalışan bahtiyar, ¬nurlu ihtiyarlara benzetmeliler Şartları ve imkânları bir hayli zorlanılmış bu za-manda, bu hayırlı gençlik bunu başarabilmelidir Kendilerini bu iş hususunda bağlayacak, kayıt-kuyud altına alacak hiçbir engeli tanımamalıdır Zira esas takip edil¬mesi ve kendisini bağlaması gerekli yol, ilahi ve rabbani yoldur

İhtiyarların kötüsü

İhtiyarlarınızın en kötüsüne gelince dedi: “Gaf¬lette, hevesatta gençlere benzemek isteyenlerdir” Ömürlerinin son demlerini yaşıyor olmalarına rağmen, gençlik nimetini tamamen kaybetmiş olmalarına rağmen, bir ayakları burada öbürü kabir kapısında bulunmasına rağmen, iktidar, güç, lezzet gibi şeylerden mahrum olmalarına rağmen ahiret, hesap, ceza gibi vazife ve sorumluluklarından berduş ve sarhoş bir gencin gafletiyle (güya) yaşamaya çalışanlardır Aklı tamamlanmamış çocuklar gi¬bi nefsin arzularının peşine cahilce takılanlardır Namazına, ibadetine, taatine aldırmayanlardır Kimdir bunlar? Bunlar, ihtiyar-larınızın en şerlileridir” dedi

Uzatmadan, sözü tamamlayacak olursak, en hayırlı genç, kendisini Allah (cc)’a ve onun davasına kurban olmaya adayanlardır En şerli ihtiyar ise bu büyük nimetten tamamen bihaber yaşayanlardır Bun-dan dolayı ömürlerinin tamamını Allah (cc)’a adayan ve yüce İslam’ın hizmetinde geçiren insanlara ne mutlu!

Dipnotlar:

* Ali Maverdi, Ebedü’d Dünya Ve’d Din shf:27, İGazali, İhya-u Ulumud Din, 1:142, ElMünavi, Feyzü’l Kadir, 3:487
** Risalei Nur K1Nesil Y Mektubat: Yirmi üçüncü mektup
*** Risalei Nur K1Nesil Y On üçüncü sözün ikinci makamı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.