Msutafa Kemal Samsun'a Tek Başına Mı Çıktı..?? |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Msutafa Kemal Samsun'a Tek Başına Mı Çıktı..??VAHİDÜDDİN VE MUSTAFA KEMAL Bir insan ecdadını kötülemekle hiç bir yere varamaz Tarihin her döneminde iyi şahsiyetler de kötü şahsiyetler de gelebilir Ayrıca iyi şahsiyetlerin kötü ve yanlış tasarrufları ve kötü şahsiyetlerin de iyi ve güzel tasarrufları bulunabilir Bir şeyi toptan reddetmek veya kabul etmek, aklın işi değildir Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ve Sultân Vahidüddin’in şahsiyeti ile ilgili Cumhuriyet döneminde yazılanlar, çizilenler ve yapılan değerlendirmelerin tek taraflı olduğu hemen göze çarpacaktır Bu esaslardan sonra şunları bilmekte yarar vardır: 1) Mustafa Kemal ve onun silah arkadaşları, tamamen Osmanlı generalleridirler Onlar Osmanlı'nın eğitiminden geçmiştirKazandıkları her zafer, kendilerine OSMANLI tarafından verilen eğitim ile doğrudan alakalıdır Mustafa Kemal, Sultân Vahidüddin Hân’ın hem şehzâdeliğinde ve hem de padişahlığında yaverliğini yapmış bir Osmanlı subayıdırSultan Vahidüddin tahta geçtiği zaman, O'na yaranmak için mi bilinmez çok iltifatlarda bulunmuş ve tebrik etmiştir Bakın Mustafa Kemal, daha sonra unutacağı iltifatları nasıl sıralıyor ve padişahın önünde nasıl eğiliyor; ''Efendimizin tahta culusları, bendenizde vatanımızın saadet ve selameti nokta-i nazarından fevkalade ümitler tevlit ettiSultan-ı merhumun ziya-i ebedisinden müteessir olmakla beraber, vatanın, milletin, ordunun bezice (oyuncak) olmaktan halas edileceği kanaat-ı tammesi, tesir-i vaki tadil eylemiştir Ubudiyet (kulluk) ve tanzimatı-ı çekeranemin (kölece saygımın) zat-ı şahaneye arzım rica ederim'' 19 temmuz 1918 Mustafa Kemal 2) Kuvay-ı Milliye’nin tohumları, Kasım 1918’de müttefik düşman filolarının Boğaz’a girmesiyle atılmıştır Kuvay-ı Milliye bir şahsın değil, bir milletin eseridir Bu milletin içinde Mustafa Kemal de vardır, Sultân Vahidüddin de vardır MONDROS İLE ESİR EDİLDİK Düşmanlar, vatanı dört bir yandan işgal ederken, Sultan Vahidüddin ehil adam bulma sıkıntısı içerisindeydiİhanetleri sonradan anlaşılacak paşalar çevirmişti etrafınıMitha ve Talat paşa gibi yahudi asıllı hainler devletin temelini oyuyorlardıNasıl olmuşsa bunlar devletin en üst kademesine yerleşmişlerdiYönetim padişahtan çıkmıştı adeta Bu ortamda Mondros ateşkes diğer bir adı ile ''Esaret'' anlaşması yapılmıştıAnlaşmayı gerçekleştirmek için bu hain paşalar görev almışlardıVahidüddin Han'ın tenbihleri ve ikazları işe yaramamış, Türkiye hain paşaların attığı imzalar ile esir edilmiştiMondros anlaşmasının getirdiği bazı şartlar şunlardır: 1-İstanbul ve 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale boğazları işgal edilecek ve düşman bayrağı dalgalanacak 2-Ordu terhis edilecek 3-Bütün harp gemileri teslim alınıp limanlarda toplanacakBütün tersaneler istendiği zaman hizmete girecek 4-Bütün haberleşme yolları kontrol edilecek 5-Hicaz, asir, yemen, suriye ve ırakta bulunan bütün kuvvetler hemen teslim olacakOsmanlı subayları da silahlarını bırakacaklar 6-İtilaf hükümetlerine ve ermenilere mensub harp esirleri kayıtsız şartsız teslim edilecekOsmanlı harp esirleri ise itilaf devletleri tarafından muhafaza edilecek 7-İtilaf kuvvetleri, emniyetleri bakımından gerekli gördükleri takdirde herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına sahip olacaklardır Sultan Vahidüddin kabul edilen bu adice şartlar karşısında adeta yıkılmış, vatanın ne kolay teslim edildiğine yanmış ve ağlamıştır Düşman toplarının Saray’a çevrildiğini gören Vahidüddin ve Osmanlı kurmayları, bütün gayretlerini, Anadolu’ya gönderilecek bir komutanla bağımsızlık tohumlarının yeşertilmesi için harcamışlardır Nitekim Osmanlı kurmayları Mart 1919’un bir gecesinde Erenköy’de yaptıkları bir toplantıda liderliğin Nuri Paşa’ya mı, Miralay Re’fet Bey’e mi yoksa Mustafa Kemal’e mi verileceğini tartışmışlardır Sadrazam, Mustafa Kemal Paşa’yı Padişah’a götürmüş ve askerlerin istediği insan olarak takdim etmiştir Sami Bey ve Harbiye Nâzırı Şâkir Paşa, Mustafa Kemal’in Cumhuriyetçi olduğunu ve Hânedânı devre dışı bırakabileceğini hatırlatmışlarsa da, Padişah önemli olanın Hânedân değil vatan ve devlet olduğunu ifade etmiştir Yani Sultan Vahidüddin Han Mustafa Kemal'i Osmanlı'yı yıkma teşebbüsünde bulnacağını bildiği halde komutan tayin etmiştirGayesi vatanın düşman istilasından kurtarılması, milletin huzur ve selameti idiMilletim kurtulsun, hanedanlık ne olursa olsun diyebilmiş, taht ve makam hırsına kapılmamıştır |
Msutafa Kemal Samsun'a Tek Başına Mı Çıktı..?? |
08-24-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Msutafa Kemal Samsun'a Tek Başına Mı Çıktı..??VAHİDÜDDİN HAN'IN MÜTHİŞ PLANI Vahidüddin Han, Mustafa Kemal'e hitaben şöyle demiştir; ''Ben halife ve padişah olarak Anadolu'ya geçecek olursam, düşman kuvvetleri birden telaşa düşüp topyekün anavatan üzerine çullanır ve memleketi tam bir esarete mehkum ederSen bir kumandan olarak git, gerekirse bana ve hükümete asi ol ve milleti şahlandır'' Hitabında kullandığı ''gerekirse bana ve hükümete asi ol'' cümlesi zekice yapılmış bir planın parçasıydı Mustafa Kemal'in Anadolu'ya gönderilmesinde gerekçe olarak ise Anadolu'da huzuru ve asayişi sağlamak gösterilmiştirİngilizler ise böyle bir sebeple gitmesine ses çıkarmamışlarVe hatta Mustafa Kemal'e Anadolu'ya geçme vizesini İngilizler vermişlerdir Tam bir diplomasi oyunu oynanmaktadır Bandırma Vapuruna Mustafa Kemal ile birlikte kimlerin bineceği tesbit edilmiş ve bunların vizeleri temin edilmiştir Bütün bunlar, Sultân Vahidüddin’in emriyle olmuştur Her türlü masraf, Padişahın özel imkânları ve gizli ödenekten karşılanmaktadır Mustafa Kemal, 15 Mayıs 1919’da Sultân Vahidüddin ile yaptığı son görüşmede, Sultân’ın kendisine ‘Paşa, Paşa, Şimdiye kadar devlete çok hizmet yaptın Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir Paşa, devleti kurtarabilirsin’ dediğini bizzat Mustafa Kemal nakletmektedir Mustafa Kemal, 16 Mayıs sabahı Osmanlı Devleti’nin temin ettiği Bandırma Vapuruna binmeden evvel, önce Osmanlı kurmaylarıyla görüştü ve onlardan milli bir idare kurulması konusunda tavsiyelerini aldı Buradan son defa görüşmek üzere Yıldız Sarayı’na geldi Padişah’ın “Cenab-ı Allah muvaffak etsin” sözlerinden sonra, Mustafa Kemal, arkasından konuşmalara karşı önceden tedibr almak maksadıyla “Bazı fesâd ehlinin kendisi hakkında yanlış şeyler nakledebileceklerini ve bunlara inanıp sadakatinden şüphe etmemesini arz eyledi” Kendisinin planları olduğu ve bunların bilindiği için, padişahın önceden tedbir almasından korkmuş olabilirdi 16 Şa’ban 1338/16 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal yolda iken, onun Yetki Tâlimatnâmesi, Meclis-i Vükelâ’da ittifakla kabul edildi İlk dönem masraflarının tamamı örtülü ödenekten karşılanmak üzere karar alındı 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında, halkın gösterdiği büyük alaka üzerine, İngilizler, Osmanlı Devleti tarafından başka maksatla gönderildiği konusunda ciddi manada şüphelenmişlerdir Ancak Vahidüddin Han bunuda halletmiştirMustafa Kemal'e daha önce ''gerekirse bana ve hükümete asi ol'' sözü halen hatırındadırİngilizlerin anlayacağı ve bileceği bir yol ile Mustafa Kemal'i uyarıyor, şifreli telgrafler ile de devam etmesini istiyordu 1920 ila 1922 tarihleri arasında, fiilen idare Büyük Millet Meclisinde olmasına rağmen, Sultân Vahidüddin Kuvay-ı Milliye ve Büyük Millet Meclisi aleyhine bir tek şey yapmamıştır Bilakis İşgal Kuvvetlerini yatıştıracak bazı tasarruflar dışında, gizlice ve imkânlarının ölçüsü nisbetinde onların işlerini kolaylaştıracak desteklerde bulunmuştur Ankara’daki yayın organlarının bütün aleyhteki yayınlarına ve Damad Ferid Paşa’nın İngilizler nezdindeki bazı girişimlerine rağmen, onu hiç bir kuvvet Anadolu’nun bağımsızlığı aleyhine geçirtememiştir Hatta Balıkesir Valiliğinin Kuvay-ı Milliye’ye yardım edenlerin cezalandırılıp cezalandırılmayacağı konusunda Dâhiliye Nezâretine yazılan bir yazının cevabında cezalandırılmaması tâlimatı verilmiştir Dolayısıyla Sultân Vahidüddin vatan hâini değil; vatanın istiklali için tacını ve tahtını terk eden bir vatanperverdir Bütün gayretlerine rağmen İstanbul’u işgalden kurtaramayınca, Kuvay-ı Milliye’ye de köstek olmamıştır İstanbul’u terk ettikten sonra, İngilizler ve İtalyanlar, bütün gayretleriyle onun taşıdığı hilâfet sıfatını Anadolu’daki Kuvay-ı Milliye aleyhine kullanmak istemişlerse de, Sultân Vahidüddin’in iman kuvveti ve vatan sevgisi buna mani olabilmiştir Mustafa Kemal ve arkadaşları yer yer gezerek ayaklanmayı sağlamışlar, milletimiz bir kez daha kükremiş ve düşmanı topraklarından kovmuştur Düşman kovulmuştur ancak, yapılan yanlışlar bu kurtuluşa gölge düşürecektir Artık bir kahraman vardırEtrafını çevirenlerin yanlış telkinleri ile saltanatı yıkma kararı alınmıştır Saltanat yıkılmıştır yıkılmasına da, ya Vahidüddin Han'a yapılan hakaret sayılabilecek davranışlar ve sürgün ne ile açıklanabilirNe ile anlatılabilir? Bakın sürgündeki sultan hatıralarında ne diyor (Murad Bardakçı’nın eserinden): “Mütâlaalarından ortaya çıkacağı gibi, Mütâreke günlerinde (1918) I Cihan Harbinin neticelerinden sorumlu olan suçlulardan (Devleti harbe sokan İttihâdcıları kasdetmektedir) bana miras kalan ve birbirini takip eden musibetlere karşı, sadece ve sadece şahsımı siper eyledim Aslında bir taraftan tehlikeli bir yerde kalan hilâfet merkezinde savaştan galib çıkan İ’tilâf Devletleri ile yüz yüze olmak ve onlar tarafından sıygaya çekilmek ve diğer taraftan Anadolu’yu istila eden Yunanlılara mukabele için mümkün ve mahrem vasıtalarla Anadolu’ya memur eylediğimiz Yâverlerimizden Mustafa Kemal’in ihâneti ve bize karşı takındığı isyankâr tavrı karşısında kalmıştım Bununla beraber aziz vatanımın menfaatleri için Kuvay-ı Milliye’nin sonradan şekil ve mahiyetinin değişeceği hususunda bende meydana gelen fikir ve kanaatlerime rağmen, yine fedâkârlık mesleğini tercih ve takip eyledim Sırf bu sebep ve hikmet ile, millî gayelere itâatkâr kabineleri iktidara getirdim ve senelerce Kuvay-ı Milliyeyi takviye ettim ve gelişmesi için çalıştım Anadolu Zaferinin ne gibi tehlikeli şartlar altında tarafımızdan hazırlandığını gösteren belgeler ile Anayasa gereği saltanat makamının korunacağını tasvir eden diğer mühim evrak tesbit edilerek derlenmiş olduğundan, bunların dahi zamanı gelince umumi efkâra açıklanarak, İslâm’ın hizmetkârı veyahut yıkıcısı olanların teşhir ve tayin edileceğini temin eylerim” Hatıralarından anlıyoruz ki Sultan Vahidüddin Han'ın zoruna giden ''Güvenip vatanı müdafa ile görevlendirdiği bir paşanın ihanetidir'' Devletin başına geçen Mustafa Kemal, Vahidüddin Han'ın vefatını duyunca şöyle garip bir değerlendirmede bulunmuş: “Çok namuslu bir adam öldü İsteseydi, Topkapı Sarayı’nın bütün mücevherlerini götürür ve öyle bir ordu kurup dönerdi ki” Sürgün hayatı maddi ve manevi sıkıntılar içinde geçen Vahidüddin Han yine sürgünde vefat etmiştirDevletin tepesinde bulunanlar naaşına bile sahip çıkmamışlardır Suriye Devlet Başkanı cenazeye sahip çıkmış ve tabutu Suriye'ye getirtmiştir Şam'da Sultan Selim Camii avlusuna defnedilmiştir Bunları hangi gazete ve televizyon vermeye cesaret edebilir? Bu vatanı kuran OSMANLI'dırVe Vahidüddin Han Osmanlı'nın bir ferdidirYani bu topraklar aslen onlara aittir Kendi yurdundan, etrafındaki güvendiği paşalar tarafından sürgüne gönderilmek, naaşının bile istenmemsi ne kadar hazin bir olaydır Rusya benim vatanım diyen Nazım Hikmet adlı kominist bir Allah'sızın kabrini Türkiye'ye nakletmek isteyenler, VAHİDÜDDİN HAN'ı neden hiç görmezler? [b] Bu söylediklerimizin her satırı, arşiv belgelerine ve muteber kaynaklara dayanmaktadır Tarihi düzeltmenin kimseye zarar vermeyeceğini düşünüyoruz [1]- BA, DUİT, 76/3, Gömlek 65 (Mustafa Kemal Paşa bin Ali Rıza’ya Osmanî Nişanı verilmesi); DH-ŞFR, Dosya: 98, Belge nr 98, Dosya: 99, Belge: 137, 231, 308, 328, 375, 387; Dosya: 101, Belge: 6; Dahiliye Nezâreti Umûr-ı Mahalliye ve Vilâyât Müdiriyeti Kalemi Analitik Envanteri (DH-UMVM), Dosya: 6/2, Belge: 40, 42; Dosya: 11/45-21, Belge: 1-68; DH-KMS, Dosya: 62, Belge: 8; Bardakçı, Murad, Şahbaba, Osmanoğullarının Son Hükümdarı VI Mehmed Vahidüddin Han’ın Hayatı, Hatırları ve Özel Mektupları, İstanbul 1998, sh 413, 416 (Bu sayfanın tamamı için bkz sansürsüz 1 Baskı); Ayrıca kitabın tamamı, bu verdiğimiz cevabın en kuvvetli delilidir; Özsoy, Osman, Saltanat’tan Cumhuriyet’e Giden Yolda Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası, sh 127-148 wwwismailagainfo |
|