Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
18elkehf

18-El-Kehf

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

18-El-Kehf




Kehf sûresi 110 (yüzon) âyettir Mekke'de nâzil olmuştur Ancak, 28 âyetin Medine'de nâzil olduğu rivayeti de vardır Sûre bu adı, içinde söz konusu edilen ve "mağara arkadaşları" demek olan "Ashâb-ı Kehf"den almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Hamd olsun Allah'a ki kulu (Muhammed'e), Kitab 'ı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı

2 Onu dosdoğru (bir Kitab)olarak indirdi ki katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları)uyarmak ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel mükafat bulunduğunu müjdelemek için

3 Onlar orada ebedî kalacaklarlardır

4 Ve "Allah evlât edindi" diyenleri de uyarmak için

5 Ne onların (Allah evlât edindi, diyenlerin), ne de atalarının bu konuda hiçbir bilgisi yoktur Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük oldu! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar

6 Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin

7 Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık

8 (Bununla beraber) biz mutlaka oradaki her şeyi kupkuru bir toprak yapacağız

9 (Resûlüm)! Yoksa sen, bizim âyetlerimizden (sadece) Kehf ve Rakîm sahiplerinin ibrete şâyan olduklarını mı sandın?

10 O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi

11 Bunun üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (uykuya daldırdık)

12 Sonra da iki guruptan (Ashâb-ı Kehf ile hasımlarından) hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık

13 Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi Biz de onların hidayetini arttırdık

14 Onların kalplerini metîn kıldık O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir Biz, O'ndan başkasına tanrı demeyiz Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz

15 Şu bizim kavmimiz Allah'tan başka tanrılar edindiler Bari bu tanrılar konusunda açık bir delil getirseler (Ne mümkün!) Öyle ise Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi var mı?

16 (İçlerinden biri şöyle demişti: "Madem ki siz onlardan ve onların Allah'ın dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve işinizde sizin için fayda ve kolaylık sağlasın"

17 (Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi (Böylece) onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (uyurlardı) İşte bu, Allah'ın âyetlerindendir Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın

18 Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın Onları sağa sola çevirirdik Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı

19 Böylece biz, aralarında birbirlerine sormaları için onları uyandırdık: İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız?" dedi (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık" dediler; (kimi de) şöyle dediler: "Rabbiniz, kaldığınız müddeti daha iyi bilir Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de, baksın, (şehrin) hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrıca, nâzik davransın (gizli hareket etsin) ve sakın sizi kimseye sezdirmesin"

20 "Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah olmazsınız"

21 Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehfin durumunu tartışıyorlardı Dediler ki: "Üzerlerine bir bina yapın Rableri onları daha iyi bilir" Onların durumuna vâkıf olanlar ise: "Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız" dediler

22 (İnsanların kimi: "Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir" diyecekler; yine: "Beş kişidir; altıncıları köpekleridir" diyecekler (Bunlar) bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir (Kimileri de) "Onlar yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir" derler De ki: Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır Öyle ise Ashâb-ı Kehf hakkında, delillerin açık olması haricinde bir münakaşaya girişme ve onlar hakkında (ileri geri konuşan) kimselerin hiçbirinden malumat isteme

23 Hiçbir şey için "Bunu yarın yapacağım" deme

24 Ancak Allah dilerse (yapacağım de) Unuttuğun zaman Allah'ı an ve "Umarım Rabbim beni,doğruya daha yakın olana eriştirir"de

25 Onlar,mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir

26 De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir O'nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir Onların (göklerde ve yerde olanların), O'ndan başka bir yöneticisi yoktur O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez

27 Rabbinin Kitabı'ndan sana vahyedileni oku Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur O'ndan başka bir sığınak da bulamazsın

28 Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme

29 Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!

30 İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilmelidirler ki) biz, güzel işler yapanların ecrini zâyi etmeyiz

31 İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!

32 Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekinler bitirmiştik

33 İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık

34 Bu adamın başka geliri de vardı Bu yüzden arkadaşıyla konuşurken ona şöyle dedi: "Ben, servetçe senden daha zenginim; insan sayısı bakımından da senden daha güçlüyüm"

35 (Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam"

36 "Kıyametin kopacağını da sanmıyorum Şayet Rabbimin huzuruna götürülürsem, hiç şüphem yok ki, (orada) bundan daha hayırlı bir akıbet bulurum"

37 Karşılıklı konuşan arkadaşı ona hitaben: "Sen, dedi, seni topraktan, sonra nutfeden (spermadan) yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah'ı inkâr mı ettin?"

38 "Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam"

39 "Bağına girdiğinde: Mâşâ! Kuvvet yalnız Allah'ındır, deseydin ya! Eğer malca ve evlâtça beni kendinden güçsüz görüyorsan (şunu bil ki)"

40 "Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir"

41 "Yahut, bağının suyu dibe çekilir de bir daha onu arayıp bulamazsın"

42 Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı Bağın çardakları yere çökmüştü "Ah, diyordu, keşke ben Rabbimehiçbir ortak koşmamış olsaydım!

43 Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi

44 İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah'a mahsustur Mükâfatı en iyi olan O, en güzel âkıbeti veren yine O'dur

45 Onlara şunu da misal göster: Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkisi (önce gelişip) birbirine karışmış; arkasından rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelmiştir Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir

46 Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır

47 (Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız

48 Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?

49 Kitap ortaya konmuştur: Suçluların, onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün "Vay halimize! derler, bu nasıl kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş!" BöyIece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez

50 Hani biz meleklere: Âdem'e secde edin, demiştik; İblis hariç olmak üzere, onlar hemen secde ettiler İblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dışarı çıktı Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu mu dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır Zalimler için bu ne fena bir değişmedir!

51 Ben onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim

52 Yine o günü (düşünün ki, Allah, kâfirlere Benim ortaklarım olduklarını ileri sürdüğünüz şeyleri çağırın! buyurur Çağırmışlardır onları; fakat kendilerine cevap vermemişlerdir Biz onların arasına tehlikeli bir uçurum koyduk

53 Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar; ondan kurtuluş yolu da bulamadılar

54 Hakikaten biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür Fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır

55 Kendilerine hidayet geldiğinde insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret talep etmekten alıkoyan şey, sadece, öncekilerinin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir!

56 Biz resulleri, sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz Kâfir olanlar ise, hakkı bâtıla dayanarak ortadan kaldırmak için bâtıl yolla mücadele verirler Onlar âyetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır

57 Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir

58 Senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) muaheze edecek olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır

59 İşte şu ülkeler; zulmettikleri zaman onları helâk ettik Onları helâk etmek için de belli bir zaman tayin etmiştik

60 Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "Durup dinlenmeyeceğim; tâ iki denizin birleştiği yere kadar varacağım, yahut senelerce yürüyeceğim"

61 Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular Balık, denizde bir yol tutup gitmişti

62 (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi

63 (Genç adam: Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti

64 Musa: İşte aradığımız o idi, dedi Hemen izlerinin üzerine geri döndüler

65 Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik

66 Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi

67 Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin

68 (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?

69 Musa: İnşa, dedi, sen beni sabreder bulacaksın Senin emrine de karşı gelmem

70 (O kul: Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi

71 Bunun üzerine yürüdüler Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi

72 (Hızır: Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi

73 Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi

74 Yine yürüdüler Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!

75 (Hızır: Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi

76 Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın

77 Yine yürüdüler Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar (Hızır) hemen onu doğrulttu Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi

78 (Hızır) şöyle dedi: "İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim"

79 "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi Onu kusurlu kılmak istedim (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı"

80 "Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk"

81 (Devam etti) "Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin"

82 "Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar Ben bunu da kendiliğimden yapmadım İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur"

83 (Resûlüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım

84 Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik

85 O da bir yol tutup gitti

86 Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu Onun yanında (orada) bir kavme rastladı Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik

87 O, şöyle dedi: "Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine gönderilecek; sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak"

88 "İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz"

89 Sonra yine bir yol tuttu

90 Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık

91 İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık

92 Sonra yine bir yol tuttu

93 Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu

94 Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?

95 Dedi ki: "Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım"

96 "Bana, demir kütleleri getirin" Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): "Üfleyin (körükleyin)!" dedi Artık onu kor haline sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim" dedi

97 Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler

98 Zülkarneyn: Bu, Rabbimden bir rahmettir Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder Rabbimin vâdi haktır, dedi

99 O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir

100 Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir

101 Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir

102 Kâfirler, beni bırakıp da kullarımı dostlar edineceklerini mi sandılar? Biz cehennemi kâfirlere bir konak olarak hazırladık

103 De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi?

104 (Bunlar; iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir

105 İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız

106 İşte, inkâr ettikleri, âyetlerimi ve resûllerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir

107 İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır

108 Orada ebedî kalacaklardır Oradan hiç ayrılmak istemezler

109 De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir

110 De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim (Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.