Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dünyada, felaket, insansiz, neler, olabilir, olacak, senaryosu

Felaket Senaryosu - İnsansiz Bir Dünya'da Neler Olacak ? Neler Olabilir ?

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Felaket Senaryosu - İnsansiz Bir Dünya'da Neler Olacak ? Neler Olabilir ?






İnsanoğlu, kuşkusuz yeryüzündeki en baskın tür Sadece birkaç bin yılda yeryüzünün üçte birine yayılmış durumdayız Üstelik hiçbir türün yapmadığını yaparak kaynakları aşırı derecede kullanıyor ve kirletiyoruz Ormanları yok ediyor, gölleri kurutuyor, tüm su kaynaklarını ve soluduğumuz havayı kirletiyor, geriye bir sürü kimyasal ve nükleer atık bırakıyoruz Daha iyi koşullarda yaşamak ve çoğalmak için yaptıklarımız, yeryüzünü paylaştığımız öteki türleri zor durumda bırakıyor Eğer bir şekilde yeryüzündeki tüm türler arasında bir oylama yapabilseydi, insanoğlunun gezegenden uzaklaştırımasına karar verilebilirdi şimdi, insanın aniden yok olduğunu düşünelim ve bakalım neler oluyor?

İNSANSIZ DÜNYA başlığı, insan türünün bir gün aniden tükeneceğini düşündürmesin İnsanın birden bire ortadan kaybolması pek olası değil Bu yazıda, insanın nasıl yok olabileceğini değil, ?insan bir şekilde yok olsa gezegenimizde neler olurdu?? Sorusunun yanıtını arayacağız Bu insanın gezegendeki etkilerinin anlaşılabilmesi için yararlı bir beyin fırtınası Her ne kadar mümkün görünmese de bunu düşünmek, gezegendeki varlığımızı, yaşam biçimimizi sorgulamamızı sağlıyor

İnsan yok olduğunda, sadece birkaç saat içinde meydana gelecek değişimler bile uzaydan fark edilebilecek Elektrik kesintilerine bağlı olarak aydınlatmada meydana gelecek azalma, ışık kirliliğinin de azalmasına yol açacak Işık kirliliğinin derecesi gelişmişlikle ve nüfus yoğunluğuyla orantılı olarak artıyor Bazı tahminlere göre, Avrupadaki gece gökyüzünün yaklaşık % 85i, Amerika Birleşik Devletlerinin gece gökyüzünün % 62si ve Japonyanın gece gökyüzünün % 98,5i ışık kirliliğinden etkileniyor Hatta Almanya, Avusturya Belçika ve Hollanda gibi ülkelerde ışık kirliliğinden etkilenmeden gökyüzü gözlemi yapmak mümkün değil Elbette, ışık kirliliği kimyasal ya da nükleer kirlilik gibi kalıcı etkileri olan bir kirlilik değil Ancak dolaylı birtakım etkileri vardır Daha doğrusu, ışık kirliliğine yol açan etkenler yeryüzünün kirlenmesinde rol oynuyor Uzaya saçılan ışık tamamen boşa gidiyor ve bu ışığı üretmek için kullanılan doğal kaynaklar boşa harcanıyor Çünkü ışığı elde etmek için kullanılan elektrik, çoğunlukla karbon içeren bileşiklerin yakılmasıyla çalışan santrallerde üretiliyor Dolaylı etkileri bir yana bırakırsak, insanın yeryüzünden yok olduğunun en kısa dönemli göstergelerinden biri ışık kirliliğinin kaybolması olacak

24 ila 48 saat arasında, yakıt sağlanamadığı için enerji santralleri devre dışı kalmaya başlayacak Doğal gaz santraller, hidroelektrik santraller ve rüzgar tribünleri gibi kısmen otomatik olarak çalışabilen bazı santraller birkaç gün, en fazla birkaç hafta kadar elektrik üretebilecek Elektrik kesintisi, modern dünyada işleyişi sağlayan birçok sistemin çökmesine yol açacak Bu sistemler her ne kadar çok az insan gücüyle çalışacak şekilde tasarlanmış olsalar da, basit bakımları yapılmadığı için kısa sürede devre dışı kalacaklar

Yine insan bakımı olmaksızın daha uzun dönemde, binalar ve öteki yapılar da zamana yenik düşecekler İnsanın yok olduğu gün, doğa hemen insanın izlerini yok etmek için harekete geçerek bir temizlik operasyonuna başlayacak Öell İkle nemli bir iklimde yaşıyorsanız, eviniz biraz bakımsız kaldığında neler olduğunu bilirsiniz Camlar ve kapılar ne kadar sıkı kapalı olrsa olsun, sporları bir şekilde içeri girip nemli bölgelerde küflenmeye neden olurlar Eğer ahşap bir evde yaşıyorsanız, termitler, karıncalar, hamamböcekleri, eşşek arıları ve hatta küçük kemirgenler olabilirler Bunların evi istila etmesini engelleyen etkenler de ortadan kalktığında, eve daha da yayılmaları kaçınılmaz olacak

Betondan yapılan modern kentler de eninde sonunda yerle bir olacak Modern beton ve üzeri camla kaplı çelik yapılar denince akla ilk gelen şehirlerden biri New York Manhattana uzaktan bakılınca, buranın bir zamanlar ormanlarla kaplı, sokakların yerinde derelerin aktığı, yabani hayvanların yaşadığı bir yer olduğunu düşünmek çok güç

New Yorktaki Bronx Hayvanat Bahçesinde çalışan Eric Sandersen, Mannahatta Project (Adı ABD, İngiltere ve Kanadanın ortaklığıyla yürütülen ve ilk atom bombasını yapmayı hedefleyen ?Manhattan Projesiyle benzerlik taşıyor) adını verdikleri bir projenin yöneticiliğini yapıyor Mannahatta, bu bölgenin eski adı Bu projenin amacı, günümüzde gökdelenlerin yükseldiği Mannhattanın, 1609da Henry Hudson keşfettiğindeki halini sanal olarak yaratmak günümüzden 400 yıl önce bu adanın tam olarak nasıl bir yer olduğunu ortaya çıkararak, insanın doğa üzerindeki etkisini göstermek Proje tamamlandığı zaman hazırlanacak wep sitesinde, kullanıcılar adanın 400 yıl önceki halinde sanal olarak da olsa gezme şansı bulacaklar Bu sırada bölgede yaşamış canlı türleri de tanıtılacak

Bunun için, ekip eski haritaları ve bölgeleri inceleyip adanın her yanında küçük sondajlar yaparak toprak örnekleri almışlar Ayrıca, bölgede bilinen tüm canlı türlerini kayda geçirmişler Proje tamamlandığında, insanın yeryüzü üzerindeki etkileri daha iyi anlaşılacak

NÜKLEER GELECEK

Ünlü İtalyan fizikçi Enriko Fermi ABD ?ye sığındıktan sonra oradaki çalışma arkadaşlarıyla birlikte, 2 Aralık 1942de Chicago Üniversitesi Stadyumunun altındaki bir duvar topu (squash) salonunda ilk kontrollü nükleer zincir tepkimeyi gerçekleştirmeyi başardı Bundan 3 yıl sonra da kontrolsüz bir nükleer tepkime New Mexico çölünde denendi Sadece bir ay sonra da bu teknoloji Japonyada iki kentte 100000 insanı öldürmede kullanıldı O anda ölenlerden belki daha fazlası sonradan hayatını kaybetti Etkileri hala da sürüyor

İşte o zamandan bu yana insanoğlu bir yandan nükleer tepkimelerden korkarken, bir yandan da onu günümüz yaşamının bitmek bilmez enerji ihtiyacını gidermek için kullanıyor İnsan yeryüzünü terk ederse, geriye bıraktığı atıkların en tehlikelilerini de nükleer enerji santrallerin de ve *****larda kullanılan radyoaktif elementler oluşturacak

Soğuk savaş döneminde ABD ve Rusya, birbirlerine karşıcaydırıcı etki yaratmak için, binlerce nükleer savaş başlığı üretti Sonrasında, bunların bir bölümü etkisiz hale getirildi Etkisiz hale getirilen artık ********* özelliklerini kaybetmiş olsalar da radyoaktivitelerini kaybetmeleri için binlerce yıl geçmesi gerekecek Sonuçta, ardımızda en az 30000 kadar nükleer savaş başlığı bırakmış olacağız

Doğada koşullar ne olursa olsun, düğmesine basıp ateşlenmedikçe doğal yollardan bu bombaların patlama olasılıkları yok denebilir Ancak bakımlarını yapacak kimse kalmadığı zaman, onları koruyan kapsüller zamanla aşınacak, paslanacak ve sonunda, belki de birkaç bin yıl sonra içerdikleri yüksek saflıktaki plütonyum239un, doğaya karışmaya başlayacak Plütonyum-239un yarılanma ömrü 24110 yıl Yani savaş başlıkları ne kadar sağlam olursa olsun, yakıtı koruyan kaplar eninde sonunda aşınacak ve içerdikleri nükleer yakıt açığa çıkacak

Pllütonyum-239 serbest kaldığında, çevresindeki canlılar için çok büyük bir tehdit oluşturur Ykıcı etkisinin yanında, genetik kodumuzu taşıyan molekülleri bozarak mutasyona neden olur Bu da kanser için başlıca nedendir Öyle ki, ağır parçaçıklar olan ve deriden geçemeyen alfa parçacıklarının yalnızca gramın milyonda biri kadar, bir insanı akciğer kanseri yapmak için yeterli Işınım düzeyi ancak 250 bin yıl sonra topraktaki ışınımla aynı düzeye düşer

Nükleer santraller daha da büyük tehlike oluşturuyorlar Bu santrallerde, enerji kaynağı olarak radyoaktif bir element olanuranyum kullanılıyor Yarılanma ömrü 700 milyon yıl olan Uranyum-235, doğal uranyum cevherinin içinde bulunuyor ve oranı sadece % 0,7 (binde 7) kadar Ancak, biz reaktörlerde ve bombalarda kullanmak için bunu yoğunlaştırıp zenginleştiriyoruz Geriye kalan Uranyum 238 daha az radyoaktif olmakla birlikte 4,5 milyar yıl yarılanma ömrüne sahip Gezegenimizin kalan olası yaşam süresi kadar! Günümüzde, ABD ?de bu maddeden en azından yarım milyon ton kadar olduğu sanılıyor

Asıl sorun olan nükleer reaktörler yanında bunlar gerçekten de küçük sorunlar Bir nükleer santralde enerji nükleer tepkimeler sonucu ortaya çıkan ısıdan elde edilir Nükleer yakıt, bir atom bombasındaki gibi zenginleştirilmiş olmadığı için ********* değildir Parçalanan her uranyum atomu çekirdeği, yaydığı ısının yanında nötronlar saçar Bu nötronlar da zincirleme tepkimelere neden olarak başka uranyum çekirdeklerinin parçalanmasına yol açarlar Zircirleme tepkimenin şiddeti, cubuklar halinde reaktöre yerleştirilen ve nötronları soğuran çubuklarla ayarlanır Böylece kontrollü bir tepkime elde edilmiş olur Santralde reaktörden elde edilen ısı, suyun buharlaştırımasında ve bu buharın da elektrik elde edilmek üzere jeneratörlerin çalıştırılmasında kullanılmasına dayanır İnsan yok olduğunda, er ya da geç santrallerin soğtma sistemlerinde bir takım sorunlar çıkacaktır Soğutma sistemi suyla çalıştığında, pompalar çalıştığı ve soğutma suyu mevcut olduğu sürece reaktör aşırı ısınmaktan korunur Ancak birkaç gün içinde bir sorun çıkması kaçınılmaz İşler yolunda gitmediğinde, reaktör tepkimeleri yavaşlatacak şekilde otomatik olarak kapanabilir Bu durumda, en iyi olasılıkla bile yarılanma ömrü 704 milyon yıl olan uranyum yavaş yavaş ısı üretmeyi sürdürür ve eninde sonunda çatlayan ya da eriyen reaktörden dışarı sızar

Nükleer santrallerdeki reaktörler, herhangi bir arıza olasılığına karşı otamatik sistemler ve insanlar tarafından sürekli izlenir İnsan müdahalesi olmadığında, yeryüzündeki santrallerdeki reaktörler kısa bir süre için ?otomatik pilotla çalışacak yeteneğe sahiptir Ne var ki, insan devreye girmediğinde bir süre sonra bu reaktörlerin kaderi yanmak ya da erimek olacak Eriyen reaktörlerden saçılan uranyum, eninde sonunda soğuyacak, ama çevresindeki toprağın ve su kaynaklarının kirlenmesine yol açacak Eğer bir reaktör yangını çıkarsa ki, bir çok reaktörde olması beklenen budur Çernobildekine benzer bir patlamayla, radyoaktif elementleri içeren buhar çok daha uzak mesafelere de taşınacak ve çok daha geniş bir çevreyi etkileyecek Yeryüzünde 450 civarında nükleer santral ve bunların bir bölümünün birden fazla reaktöre sahip olduğu düşünülürse, yayılacak radyoaktif bulutların belli bir dönemde tüm gezegeni etkilemesi söz konusu olacaktır Bu durum, yeryüzünde kalan son insan olma fantezisini çekiçi olmaktan çıkarıyor

<

Kaynak: Ayrıntılı bilgi için kureselfelaketcom

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.