Yaşayan Müze |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yaşayan MüzeBuharlı lokomotifin oyuncak modeli oyuncakçı dükkanında sergileniyor 1994 yılından bu yana faaliyet gösteren Rahmi Koç Müzesinin ikinci ve daha kapsamlı bölümü, 10 Temmuz 2001de, çok sayıda ünlünün katıldığı görkemli bir galayla açıldı Rahmi Koç, müzenin yeni bölümünü heyecanla ve düşlediği şeyi gerçekleştirmenin gururuyla tanıttı Çocukluğunda başlayan koleksiyon yapma alışkanlığının meyvelerini topluyordu ne de olsa Babası Vehbi Koçun, Almanyadan getirdiği elektrikli trenle başlamıştı bu hobi O günden itibaren, mekanik ve endüstriyel objeleri özenle toplamış ve biriktirmişti Yıllar geçtikçe bu koleksiyon o kadar genişlemiş ki, hiçbir yere sığmaz olmuş Koç Topluluğu 1950lerde sanayiye atılınca, dünyanın büyük sanayi kuruluşlarıyla görüşmeleri de yoğunlaşmış Rahmi Koç, bu şirketlerin, ilk ürünlerinden başlayarak, ürettikleri her örneği topladıkları bir müzeleri olduğunu görmüş Onlara çok özenmiş ve böyle bir koleksiyona sahip olmak istemiş Ancak, bu konuda danıştığı yabancı uzmanlar, bu tür müzelerin sanayicilerden başka kimsenin ilgisini çekmeyeceğini söylemişler Ama, bu fikrinden asla vazgeçmemiş Yurtdışı gezilerinde teknik ve endüstriyel müzeleri gezmeye başlamış Münihteki Deutsches Museum ve Londradaki Science Museum’u çok beğenmiş Ama, Detroitteki Henry Ford Müzesini gördüğü anda bütün koleksiyonunu bir çatı altında toplamaya karar vermiş Düşüncesini iyice olgunlaştırdıktan sonra, arkadaşlarına da açmış ve hepsinden olumlu tepkiler almış Hemen harekete geçerek uygun bir yer aramaya başlamışlar Rahmi Koç, oyuncak otomobil ve trenlerle başladığı koleksiyonunu, her daldan farklı teknik eserlerle zenginleştirmeyi sürdürmüş Eserleri seçerken özel bir kriter gözetmediğini belirtiyor, hoşuna giden, ruhunu okşayan, kendisine hitap eden bütün objeleri toplamış Bu arada, Koç Holdingin Turizm ve Hizmetler Grubu başkanı ve şu anda müzenin yönetim kurulu üyesi Dr Bülent Bulgurlu, araştırmalarının sonucunda, Haliç kıyısında Tekele ait bir ispirto deposunun bulunduğunu öğrenmiş Gidip binayı incelemişler Temelleri 12 yüzyıla dayanan ve 1730larda, Osmanlı döneminde donanmaya çıpa ve döküm parçaları yapan Lengerhaneden çok etkilenmişler Osmanlılarda, gemiyi sabitlemek için denize atılan zincir ve zincirin ucundaki çıpaya lenger, yapılan yere de Lengerhane dendiği için, yapı bu adla anılıyordu 1950lerde Tekel tarafından tütün deposu olarak kullanılan bina, 1984te büyük bir yangın geçirmiş ve o tarihten itibaren kendi haline terk edilmiş Ancak, bahçesi ispirto deposu olarak kullanılmayı sürdürmüş Bina, Rahmi M Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından 1991 yılında satın alınmış ve 1993te aslına uygun olarak onarılmış Anıtlar Kurulu, tarihi eserlerin restorasyonunda büyük titizlik gösterdiğinden fazla bir değişiklik yapılamamış Eserler binaya uyumlu hale getirilmek zorunda kalmış, bu da sergileme işleminde büyük zorluklar yaşatmış 2100 metrekarelik alana sahip müze, 13 Aralık 1994te ziyarete açıldı Türkiyenin ilk ve tek sanayi müzesi büyük ilgi gördü İkinci sınıf eski eser olan bu yer, koleksiyonun esas çekirdeğini barındırıyor Gerçek boyutlarda buharlı makineler, ilginç lokomotifler göz dolduruyor Bilimsel aletler ve astronomiyle ilgili eserler insanın merak duygusunu kamçılıyor Eski hesap makineleri, telekomünikasyon ile ilgili parçalar ve seyir aletleri, teknolojinin nasıl da baş döndürücü bir hızla ilerlediğini gösteriyor Ayrıca, denizcilik alanında çarpıcı model eserler de sergileniyor Aralarında, eskiden Yeni Caminin önünde siyah-beyaz fotoğraf çeken körüklü bir fotoğraf makinesi bile var Bazı günlerde bu makinenin ustası, müzeye gelerek ziyaretçilere nasıl çalıştığını gösteriyor ve fotoğraflarını çekiyor Dikkatlerin üstünde yoğunlaştığı bir başka obje de bozuk para basan makine Haftada bir gün darphaneden gelen bir görevli, makineyi ziyaretçilere tanıtıp, nasıl çalıştığını gösteriyor Kaynak: focusdergisicomtr |
|