|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
ahmet, edebiyatı, eserlerindeki, halk, hamdi, tanpınarın, tesbiti, unsurlarının |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının TesbitiANLATILACAKLAR ÖN SÖZ GİRİŞ A- Türk Halk Edebiyatı Unsurları Nelerdir? B- Ahmet Hamdi Tanpınar’ ın Hayatı ve Eserleri C- Ahmet Hamdi Tanpınar’ ın Halk Edebiyatına Dair Görüşleri BİRİNCİ BÖLÜM I ![]() I ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() Mitolojik Unsurlar Halk Türküleri ve İlahiler Halk Hikayeleri, Masallar ve Efsaneler Halk İnanışları Çocuk Oyunları ve Halk Oyunları Töre ve Gelenek Halk Seyirlik Oyunları Halk Hekimliği I ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() Mitolojik Unsurlar Halk Türküleri ve İlahiler Halk Hikayeleri, Masallar ve Efsaneler Halk İnanışları Çocuk Oyunları ve Halk Oyunları Töre ve Gelenek Halk Seyirlik Oyunları I ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() Mitolojik Unsurlar Halk Hikayeleri, Masallar ve Efsaneler Halk İnanışları Töre ve Gelenek Halk Seyirlik Oyunları I ![]() I ![]() ![]() Mitolojik Unsurlar Kozmik Unsurlar Halk Hikayeleri, Masallar ve Efsaneler Halk İnanışları I ![]() Sonuç Bibliyografi ÖNSÖZ Kültür bir toplumun maddi manevi bütün değerler toplamı olarak ifade edilebilir ![]() ![]() ![]() Biz bu düşünceden hareketle Türk Edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserlerinde yer alan halk kültürü unsurlarına dile yansıyan boyutuyla bitirme tezi çerçevesinde ele alıp değerlendirmeye karar verdik ![]() Çalışmamızın giriş bölümünde halk edebiyatı hakkında bilgi verdikten sonra Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatı, eserleri ve kültür ile ilgili görüşlerine değindik ![]() ![]() Bitirme tezi çerçevesinde ve sınırlı bir zaman diliminde ortaya koyduğumuz çalışmanın daha sonra ki önemli çalışmalara bir adım olması temennimizdir ![]() ![]() Çalışmamızın tespitinden bitim aşamasına kadar büyük bir sabır ve fedakarlıkla yöntem ve tavsiyelerini esirgemeyen hocamız, Yard ![]() ![]() ![]() ![]() GİRİŞ A-TÜRK HALK EDEBİYATI UNSURLARI NELERDİR? “ Türk Halk Edebiyatı” terimi kendisine ait özellikleri ile açıklanacak olunursa genişletilecek olan ifadelerin, terimin kendi başlıklarında anlam bulduğu görülecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halka ait bir edebiyatın varlığının kabul edilmesi için bu edebiyatı oluşturan halkın kim olduğunun anlaşılması gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı İmparatorluğu döneminde havas ve avam ifadelerine rastlamaktayız ![]() ![]() Cumhuriyet dönemi hatta 20 ![]() ![]() ![]() Genel olarak değerlendirdiğimizde halk kavramı bilim olan halk edebiyatı bu tanımlamalarla alınırsa bilimsel bir çelişki ortaya çıkmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumsal yapı dinamiktir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Edebiyat” terimi genel ifadeyle malzemesi dil olan güzel sanat dallarından biridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pertev N ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boratav’ın tanımlamasında halkbiliminin ne olduğunun yanı sıra diğer bilim dallarından ayrılan yanları, aynı zamanda bu bilim dalları ile paralel ilişkilerini de ifade etmektedir ![]() ![]() “Halkiyat” terimini tercih etmiş olan Fuat Köprülü ise, folklorun toplumsal işlevi ile ilgili şu fikirleri ifade etmiştir: “Folklor, tetebbüatı için teşekkül eden cemiyetler halkın şarkılarını, masallarını, meselelerini, adetlerini, itikatlarını, yer yer kayıt ve zaptederek o milletin ruhiyatını, tarihine, dinine, içtimaiyatına yakından vakıf olurlar ![]() ![]() ![]() Köprülü’ nün tanımından halkbilimi çalışmaları eşittir bir milletin kimliği, milliyeti anlaşılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu açıklamadan hareketle Türk halk Edebiyatını, Türk halkının geçmişte ve günümüzde oluşturduğu belli estetik geleneklere bağlı olarak belli sosyal bağlamlar içinde edebi metinleri üretme, yaratma ve kullanma tarzı olarak tanımlayabiliriz ![]() Türk Halk Edebiyatı’nın unsurlarını başka ifadeyle halk edebiyatı eselerinin neler olduğunu ifade edersek; iki gruba ayırabiliriz: Anonim eserler, Ferdi eserler ![]() Anonim eserler, ilk söyleyeni zamanla unutulmuş halkın ortak malı olan genellikle manzum eserlerdir ![]() ![]() ![]() Ferdi eserler, yakınçağ ve günümüz eserleridir ki bu eserler anonim hale gelmeden söyleyeni tespit edilmiş ve yazıya geçirilmiş eserlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() B- AHMET ![]() 23 Haziran 1901’ de İstanbul’ da doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() “Kerkük’e 1914 yılı Temmuzunun başında, Birinci Cihan Harbinden hemen bir iki gün evvel gelmiştik (573)… O sene içinde annem Musul’da tifüsten öldü (577)… Antalya’ya 1916 sonbaharında geldik (567) ” “Herkesin hayatında keşif yaşanmış, bu yüzden şahsiyetin uyanmasına yarayan onu çabuklaştıran bir devir vardır ![]() ![]() ![]() Tanpınar’ın çocukluk döneminde yaşadığı bu acı tecrübenin yanı sıra ülkenin içinde bulunduğu zor şartlar, onun sanatını şekillendirmiş ve eserlerinde özgün ifadesini bulmuştur ![]() “1918 Ağustosunda, babam tahsilimi tamamlamak için beni İstanbul’a yolladı ![]() Liseyi Antalya’da bitirdikten sonra üniversite öğrenimi için İstanbul’a gelen Tanpınar, 1919’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girdi ![]() “Üzerimde en büyük tesiri Yahya Kemal yaptı Edebiyat Fakültesine yazıldığım zaman ilk önce tarihe sonra da felsefeye devam etmek istemiştim ![]() ![]() ![]() Edebiyat fakültesinde başta Yahya Kemal olmak üzere, geniş bir edebiyat çevresi edinmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() “1932’ye kadar çok cezri bir garpçı idim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu görevi boyunca Anadolu’ya yani doğuya tanıma imkanı bulmuş ve değişen hayat görüşü, bakış açısı eserlerinde vücut bulmuştur ![]() 1933’de Ahmet Haşim’ in vefatı üzerine boş olan Güzel Sanatlar Akademisi, sanat Tarihi hocalığına getirilmiştir ![]() ![]() ![]() “1934’te çıkan kanunla soyadını kendisi seçenlerdendir ![]() ![]() ![]() 15 Kasım 1939’da Tanzimat Fermanı’nın ilanının yüzüncü yılı dolayısıyla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde açılan kürsüye yeni Türk Edebiyatı profesörü olarak atanmıştır ![]() 1942’de Maraş milletvekili olarak T ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 24 Ocak 1962’de kalp krizinden ölünceye kadar İstanbul Üniversitesi’ndeki görevini sürdürmüştür ![]() Yayım sırasına göre eserler: Tevfik Fikret Antolojisi (1937), Namık Kemal Antolojisi (1942), Abdullah Efendi’nin Rüyaları (1942), Beş Şehir (1945), 19 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının TesbitiC-AHMETHAMDİ TANPINAR’IN HALK EDEBİYATINA DAİR GÖRÜŞLERİ Toplumun parçası olan fertlerin hayat görüşlerinin şekillenmesinde içtimai hayatın şartları kadar kişisel hayat macerasındaki değişikliklerde etkiler ![]() “1932’ye kadar çok cezri bir garpçı idim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilindiği üzere Tanpınar 1923’den 1932’ye kadar görevi nedeniyle Anadolu’nun çeşitli illerinde bulunmuştur ![]() ![]() ![]() Tanpınar, edebiyat araştırıcılarının tasnifinde Cumhuriyet Dönemi yazarları içinde yer alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmet Hamdi Tanpınar, çok yoğun olmakla birlikte eserlerinde Anadolu’ya ve Anadolu insanının yaşam standartlarına dair semboller kullanmıştır ![]() “Hakikat şu ki gerek içimizdeki ve gerek dışımızdaki her şey bizi onlara, bizi kendimize götürecek olan bu büyük yollara davet ediyor ![]() “Arı biziz bal bizdedir!” diye haykırıyorlar; fakat biz henüz bu daveti layıkıyla işitemiyoruz ![]() ![]() Tanpınar, halk edebiyatına dönüşü bir Rönesans olarak değerlendirir ![]() ![]() “Tanzimat’la garba yüzüne döndüren Türk Edebiyatı yeni bir kaynağa muhtaçtı… O halde bu Rönesans’ı nereden ve neye hangi mekteplere dayanarak yapacaktık? Elbetteki akla ilk gelen şey; o zamana kadar mevcudiyetine pek az ehemmiyet verdiğimiz folklor halk şairleri, halk masalları, destanlar velhasıl hasrımızın alt tabakası da uyuyan zenginlikler olacaktı ![]() Böylesi bir hareket muvaffak olduğu takdirde yarım asra yakın zamandır edebiyat davalarımızın temelini yapan “kendimize dönüş” fikrini en sağlam suretle tatmin ederek ve realiteye bakış tarzını verecek olan milli bir romantizmi doğuracaktı, çünkü bütün bu Dede Korkut Masalları, bu Köroğlular Tahir ile Zühre’ler, Aslı ile Kerem’ler büyük Türk Destanının parçaları ve Anadolu fethinin kahramanlık hikayeleri ile beraber milletimizin bütün dış görünümlerinin altında samimiyetle, inançla yaşadığı bir hayatın mahsulüdürler ve muhtelif merhalelerinde milletimize ve hasrımıza ait bir çok realitelerle doludurlar ” Ahmet Hamdi Tanpınar, halk edebiyatını, halkın doğal sürecinin sonucu olarak görmektedir ve özellikle “inançla yaşadığı” ifadesini kullanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Uçsuz bucaksız bir coğrafyanın birkaç medeniyet ve kültür tecrübesinin içinden kopup gelen Türk milletinin folkloru da, tarihi kadar zengindir ![]() “Bunu bugün elimizde bulunan metinlerden de takip edip, görmek mümkündür ![]() ![]() ![]() “Bu hikayeler ve destanlar bize iki ayrı şeyi birden verebilir ![]() ![]() ![]() ![]() Görüldüğü üzere tarihi sürecin tasnifinden halkın yaşadığı içtimai ve siyasi, coğrafi yapı dikkate alınmıştır ![]() ![]() ![]() “Gençler iki büyük maden buldular: Halkın dili ve halkın kendisi, fakat şiiri sanatın kendisini çok ihmal ediyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu insanının vücuda getirdiği eserlerin, muhteva ve şekil, form kısaca yapısı ile edebiyatın çizgisine dahil edilerek hem bakış açısı, hem de edebiyatın sınırları genişleyecektir ![]() ![]() ![]() “Köy ve kültür meselesi mevzubahis olunca bir de ondan alacağımız şeyler vardır ![]() ![]() ![]() “Kaderin ve zamanın karşısında ancak cemiyet ve onun tarihi varlığı olan milliyet durur ![]() ![]() Bizi ayakta tutan unsurlar halka ait unsurlarmış gibi verilenler değil, gerçek halk yaşamının unsurlarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() “Bazı törenlerde hemen her yıl aynı şeyleri tekrar etmekle kalıyoruz; musikicilerimizin henüz elde tam denecek bir plak koleksiyonu bile yoktur ![]() ![]() Öte yandan halka dair bu anlatmalar, halk edebiyatı hikayeleri, sanat eserleri gelenekler vs hepsi toplumsal şuurun devamlılığının sonucudur ![]() ![]() ![]() Halkın bu eserler ile sofistike ürünler olan roman ve hikayelere de bakışı farklıdır ![]() “Halka çok zengin bir altın madenine gider gibi gitmeli ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aydın ile halkın kopukluğuna dikkat çekmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Bir Köroğlu hikayesi dinleyip veya okuyup da bir bu şaşırtıcı kahramanın ağzından konuşmayı istemeyecek kim vardır? Bütün Anadolu dağlarına, büyük geçitlerin üstüne sarkan kaya yığınlarına o sahiptir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu’nun coğrafyasını, iklimini, halkın yaşayış ve duyuş tarzını şairane bir dille bize aktaran Tanpınar’ın bu ifadelerinde duygusal bir yapı dikkat çekmektedir ![]() ![]() “Halk hayatın kendisidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine “Bir Resim sergisinde “isimli mahkemesinde” nerede ve hangi şartlar içinde olursa olsun, halkın hayatı daima neşelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanpınar, Anadolu ile ilgili fikirlerini kendisinin de ifade ettiği üzere Anadolu görevi sırasında edinmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Milli edebiyatın , devamı olan Cumhuriyet Edebiyatında da halka ait unsurlar eserlerde kendine yer edinmiştir ![]() ![]() Buradan hareketle Tanpınar’ın fikirleri çerçevesinde, eserlerindeki Halk Edebiyatı unsurlarını tespit etmeğe çalışacağız ![]() ![]() I ![]() ![]() UNSURLARI (I ![]() Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yaşam sürecini dikkate aldığımızda -edebi süreçte- Tanzimat Dönemini, Servet-i Fünun Dönemini ve Cumhuriyet Dönemini içine alan bir süreç karşımıza çıkar ![]() ![]() ![]() Bilindiği üzere Tanzimat hem edebi sahada hem de siyasi sahada toplumsal bir kırılmadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihsel süreci ana hatlarıyla verdik çünkü bizim için asli olan Halk Edebiyatı unsurlarının tespitidir ![]() ![]() A ![]() ![]() ![]() Aydınımız ne yazık ki bizi ancak Milli Edebiyat ile tanımıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Roman yazmak isteyen genç bir arkadaşım bir gün (Anadolu’ya köylerde dolaşmayı, köylü ve halk psikolojisini tetkik etmeyi) istediğini söyledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aydın toplumun bir ferdi olarak toplumdaki yansımaları kendinde görebilmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti(I ![]() ![]() ![]() ![]() - MİTOLOJİK UNSURLAR- A ![]() ![]() “Mit, kutsal bir öyküyü anlatır, en eski zaman da “başlangıçtaki” masallara özgü zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır ![]() ![]() İlkel insan yaşadığı süreçte çevresindeki olup bitenlere elbette duyarsız kalamazdı ![]() ![]() ![]() “Mit asla bilimsel ilgiyi doyurmaya yönelik bir açıklama değil, toplumsal gereksinimlere ve isteklere dayalı, dahası pratik gereksinimlere yardım eden, dinsel gereksinimleri ve ahlaksal özlemleri derinden doyurmaya yönelik eski bir gerçeğin yeniden anlatılmasını oluşturuyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tanımlamalardan hareketle mit, nesnel dünyaya ait bilginin zıddıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Mitler ele aldıkları konular bakımından kendi işlerinde çeşitli kollara ayrılmaktadırlar ![]() ![]() A ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk insanın yaratılışı daima insanların “nasıl?” sorusunu sormalarına ve bununla ilgili cevap arayışlarına itmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Bütün imkanlarını kapatmış bir dünyada tek başına henüz kaburgalarından Havva’sını çekmemiş bir Adem çaresizliği içinde bir müddet çırpındı ![]() İlk insanın yaradılışına dair yaygın olan inanış, Havva’nın Adem’in kaburga kemiğinden yaratılması vardır ![]() ![]() ![]() Başlangıçtan itibaren soruların neticesinde iki yapı ortaya çıkmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “… Gürcü Yahudi’si ile o zamanlar sık sık gittiğimiz ikbal kıraathanesinde konuşurduk ![]() ![]() - Fakir, şeytandır der, zenginin de Allah olduğunu söylerdi ![]() ![]() - Zengin Allah’tır dedi ![]() - Ama, zengin fakir insanlarda var! Deyince: - Fakir şeytandır, cevabını verdi ![]() ![]() Buradan mitik dönemden itibaren zihni yapıdaki inanışlar zamansal süreçte değişmeden kristalize olmuş olarak kültürel devamlılıkta varlığını korumaktadır yargısına varabiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sadece geçmişin, ilk dönemin sorularını değil, geleceğe dairde bilgi veren mit, bu konu ile ilgili anlatmalara “Eskatoloji” adını vermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Seyit Lütfullah son zamanlarda Yemiş iskelesi tarafında küçük bir camide haftanın muayyen günleri de vaaz etmeğe başlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumun zihni yapısında geleceğe dair inanışı romanında işleyerek, toplumsal yapıyı vermenin yanında kristalize yapıyı da sunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “- Hayır, kafirden kafire de fark vardır ![]() ![]() Toplumlar mensubu bulundukları dinlerin inançları çerçevesinde dünyanın bozulacağına dair ve ahret inancına dair kristalize yapılara sahiptirler ![]() ![]() ![]() “… Kudret Bey ortada kaybolmuş, yerine aynı kafa hacminde birbirine ebediyen yabancı çizgileri mücadele halinde iki ayrı yüz taşıyan bir insan, bir nevi mitolojik mahluk geçmişti ![]() Kahramanın zihni yapısının sunulmasında mitolojik bir yaratık ile somutlaştırma yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Malinowski’nin psikoloji-mit ilişkisini en iyi ortaya koyan örneklemelerden birini İnci Engü’nün hanımefendi tespit etmiştir ![]() “Boğaz her türlü güzelliği kendisinde toplayan bir mekandır ![]() ![]() ![]() ![]() Mitolojinin temeline baktığımızda insanın çevresindekileri anlayarak ve algılayarak kendini rahatlama çabası vardır ![]() ![]() Tanzimat’la birlikte Batı’ya yönelen aydınımız sadece bizim mitolojik unsur surlarımızı değil, uyuyan mitolojisinin unsurlarına da eserlerinde işlemişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() “- Hayır, hayır, dedim ![]() ![]() ![]() ![]() “… Rahmetli Nuri Efendi onun için bunlara ustadan ustaya mektup derdi ![]() ![]() ![]() Halit Ayarcı izah etti: - Atena ile Herkül’ den bahsediyoruz… ” Tanpınar, romanlarında toplumun ilk dönemlerine ait mitik, kristalize olmuş zihni yapıya dair inanış, anlatma ve etkilenmelere yer vermiştir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti- HALK TÜRLERİ ve İLAHİLER- Halk edebiyatı unsurlarından “Türkü, türlü ezgilerle söylenen bir anonim halk şiiri nazım biçimidir ![]() ![]() ![]() “Pertev Naili Boratav, biçimi ne olursa olsun bir türküyü belirleyen her şeyden önce ezgidir ” der ![]() ![]() ![]() ![]() A ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Akşam oldu mu pencerenin yanına otururdu ![]() ![]() ![]() Akşam oldu yakamadım gazımı, Kadir Mevla’m böyle yazmış yazımı, Doya doya sevemedim kuzumu, Ben ölürsem yavrum seni döverler ![]() Mümtaz, annesinin her başını kaldırdıkça üstüne dikilmiş bakışlarından bu türkünün güftesine benzer bir mana olduğunu zannederek içi sızlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Evlerinin biraz ilerisinde, aşağıya doğru giden sokağın tam başında türkü değişirdi ![]() ![]() Şu İzmir’in minaresi sedeften, Annam sedeften Sen doldur ben içeyim kadehten, aman kadehten… Mümtaz, bu ikinci türkü ile küçücük ömrünün henüz manasını dahi kavramadığı kederlerin içinden çıkar, birden bire çok ışıklı, taptaze: fakat bununla beraber yine hasret ve ızdırap dolu başka bir dünyaya girerdi ![]() Türküler özellikle Anadolu insanının acılarını, sevgilerini, hayata bakışını verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “… Fokstrot boşanmış zembereğin bir hırıltısı içinde kayboldu, hemen yerini insanın ancak böyle bir tesadüfle karşılaşacağı cinsten eski bir türkü adı ![]() ![]() ![]() Elbette merkezinde insan bulunan üretim, hayatında kendisi olacaktır ki burada türküyle birlikte onun hikayesi de yer almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Gide gide iki duvar arası, Kimi kurşun, kimi bıçak yarası… Mümtaz bu türküyü tanıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Tanpınar roman kahramanı aracılığıyla türküye dair fikirlerini de dile getirmiştir ![]() “… Ta cetlerimizden beri gelen ve terbiyesi en tene bağlı türkülerimizde bile hiç olmazsa kanlı bir şehvet rüyası halinde tekrarlanan sevme tarzı, sevgilide bütün kanatın toplanmasını isterdi ![]() ![]() Bu ifadelerde doğrudan Anadolu insanını görmekteyiz ![]() ![]() ![]() “ – Sabahtan beri neyi münakaşa ediyordun? - Sabahleyin Hekim Ali Paşa camii tarafında idim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanpınar, türküye muhteva olarak farklı bir anlam yüklemiş, onun türkü anlamını vatan, bağımsızlık, millilik unsurları ile derinleştirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Orhan’la bu kafilenin folklor tarafıydı ![]() ![]() Ve gece İhsan’ın düşüncesiyle yepyeni bir istikamet aldı ![]() ![]() Bulut gelir pare pare Dördü aktır, dördü kare Sen açtık kalbime yare Yağma yağmur, esme deli rüzgar Yarim yoldadır! Mümtaz halk havalarının kendine has, elle tutulur ıstırabını bir devaya kavuşmuş gibi dinledi ![]() ![]() Bulut gelir yer yaş olur İçer bade sarhoş olur Yar kokusu bir hoş olur ![]() Mümtaz bu derin ve çıldırtıcı hasretin kendi ıstırabından çok ayrı bir şey olduğunu anlıyordu ![]() ![]() Bulut gelir seher ile Çiçek açmış bahar ile Herkes kavuşmuş yar ile …Halkımıza ve hayatımıza ne kadar yaklaşırsak o kadar mesut olacağız ![]() ![]() Türkülerdeki tecrübe, acı, ızdırap kısacası duyguların terennümü bir kişinin değil, bütün medeniyetindir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türkü, duyguların ezgisel anlatımı olarak her insanın aktarım vasıtalarından biridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Kapıcının büyük oğlu bahçede sıtmalı sesiyle her zamanki şarkısını söylüyordu: Erzincan’ı sel aldı da, Bir yar sevdim el aldı… ” “Sahnenin Dışındakiler” romanında, roman kahramanlarının anlatılarında Mekke kadısının seyisi ile ilgili tasvirde de türkü unsuru işlenmiştir ![]() “… Bu Anadolu çocuğunun yanık yanık türküler söyleyerek atlarını yıkamasına bayılırdım ![]() Anadolu insanının ağzında sözden ziyade türkü vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “…Hususi zembereği kurulunca saat başlarında o zamanın çok moda olan bir türküsü çalardı ![]() “… Bir radyo açıldı ve birden bire Mustafa Çavuş’un türküsü bu kış gecesi sokağı kapladı ![]() ![]() ![]() Dönem dönem türküler duygusal yoğunluk çerçevesinde ön plana çıkmış ve o dönem içinde fazla dinlemiştir ![]() “Bir gün evlerinin bahçesinde Sabiha babasının içkiye düşkünlüğünü anlatıyordu: “fena olmuyor, biliyor musun Cemal! Kafasında kurduğu bir şey yoksa, hiç olmazsa neşeleniyor ![]() ![]() ![]() ![]() Neşe ve eğlencenin vazgeçilmez ezgileridir, türküler ki olumsuz olanların yanında olumlu duyguların anlatımını içine alır ![]() ![]() ![]() “Nuran, üstündeki elbiselerin malı olan halk türküleri söyledi ![]() ![]() ![]() “Cemal, ben nasıl bir insanı sevebilirim? Yani senin dediğin gibi sevmek! Babamın söylediği o hapishane türküleri var ya! Yahut oyun havaları… İşte onların insanını severim ![]() Tanpınar, türkü gibi anlatan ve türkü kültürünü bilen kahramanları yaratmıştır ![]() ![]() “Bu işi yaptıktan sonra çıkar Hünkartepe’ de serin rüzgarda: “Gemilerde talim var!” türküsünü söylerim… Niçin başka türkü değil? Onu da bilmiyorum ![]() Roman kahramanı Hayri İrdal’in içindeki duyguların açıkça vurumunun ifadesi olarak türkü seçilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şüphesiz türkülerin psikolojik etkileri vardır ki içinde bulunan şartlar bu etkiyi arttırır yada azaltır ![]() “Gece sabaha kadar, bütün kasaba halkı onun penceresinin önünde demir parmaklıklar arkasında söylediği türküleri dinlerdik ![]() ![]() ![]() “Bu adamın iki türlüsü vardı ![]() Ben ölürsem benden daha genci var… Bu bir Sivas türküsüymüş ![]() ![]() Hükümetin merdiveni burmalı Komiser beyi odasında vurmalı… Fakat bunlar böyle söylenince bir şey ifade etmezler ![]() Türküler duyguların yanı sıra olayların anlatımını da üstlenen sosyal içerikli ezgili anlatmaktadır ![]() ![]() ![]() Türkülerin dönem dönem yasaklandığı da olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan maddi ve manevi yanı olan bir yaradılış dadır ki dini duyguların ifadesi ve manevi yanın terennümü olarak ilahilerden bahsedilebilir ![]() “Sabiha’nın mahallesinde iki gözü kör ihtiyar daima yanık sesi ile Yunus’un “Dolap” ilahisini söyler: Benim adım dertli dolap Suyum akar yolap yolap ” “Orhan’la Nuri birbiri ardınca Rumeli ve Anadolu türkülerini söylüyorlar ![]() ![]() ![]() - Size gül ilahisini okuyayım! Dedi Trabzon’da daha ziyade kadınlar söyler bunu! Gülden kurulmuş bir Pazar Gül alırlar, gül satarlar Günden terazi tutarlar Alanlar gül, satanlar gül… ” Günümüzde de yaygın olarak bilinen ve mevlit törenlerinde kına gecelerindeki gelin ağlatma havalarına kadar geniş bir sözlü kültür alanında yaşatılan ilahi türü, konu olarak dini, ilahi duygu ve düşünceleri içermektedir ![]() ![]() Tanpınar’da bu toplumun dini-sosyal yapısına uygun olarak ilahilere romanlarında yer vermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonuç olarak türküler yada ilahiler kolektif duygu ve düşüncenin ürünüdür ![]() ![]() ![]() ![]() HALK HİKAYELERİ, MASALLAR VE EFSANELER- Halk arasındaki bu anlatmalar kendi bağlamı içinde anlatıldıklarında herhangi bir tür ayrıma gidilmemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halk hikayeleri başlangıçtan günümüze devam tahkiyeli anlatımlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Destan, kelime anlamı itibariyle Farsça’dan dilimize geçmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() P ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şüphesiz bilimsel zeminde bu türlere dair sayısız kitaplar araştırıcılar tarafından detaylı olarak yazılmış ve bilim dünyasına sunularak, katkıda bulunulmuştur ![]() ![]() Tanpınar’ın romanlarında bu türlerin yer alması daha çok kahramanlarının duygu ve düşüncelerinin açıklanmasında somutlama yönündedir ![]() ![]() ![]() ![]() Klasik edebiyat manzumları, Eski Türk Edebiyatının yanı sıra halk arasında oldukça rağbet edilen anlatmalardır ![]() ![]() ![]() “Elbisesini giyinirken (insan denen bu saz parçası …) diye birkaç defa tekrarladı ![]() Halk arasında belli bir felsefi seviyeye ulaşmış geniş halk kitlesi tarafından bilinen bir anlatımdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Hakikat şuydu Mümtaz Binbir Gece’deki eskicinin hikayesine benzeyen ikiz bir ömrü yaşıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Binbir Gece Hikayeleri Türkçe’ye ilk defa Sultan 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Evin belli başlı süs ve gururu olan iki madeni kanaryada bu salonda asılıydı ![]() ![]() Romanda Madam Elekciyon’un pansiyonunun salonu tasvir edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() A ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “…Sanki bir masal dünyasında, canlı çizgilerin ve parlak renklerin her şeyi dirilttiği, her şeye en geniş rahmani yete kadar giden bir mana verdikleri, bir kımıldanışın geniş ve durgun bir suda uzanan ışıklar gibi bir sonsuzluğa doğru ürperdiği, çalkalandığı bir dünyada yaşıyordu ” “İnsan burada bir hayalde yaşıyor, bazen kendisini bir masal sanıyor… ” Hayal ve masal birbirinin ayrılmaz parçaları olarak gören Tanpınar, kahramanı Mümtaz’ın iç dünyasını yansıtmada araç olarak kullanmıştır ![]() ![]() ![]() “Mümtaz için bu güvercinler, İstanbul’un sevilen kadınlarda bizi kendilerine o kadar bağlayan zaaflar cinsinden bir nevi vice’idir ![]() Tanpınar burada masal kavramını hayal dünyasıyla bağdaştırmıştır ![]() ![]() “Ne kadar mustarip olursanız olun , güneş bu ızdırabın arasında er geç bir çatlak buluyor, aradan altın bir ejder gibi kayıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “…Böyle anlarda Mümtaz’ın muhayyilesi, mesela büyük deniz ejderlerinin çektiği arabasında, etrafa köpük saçarak gelen bir deniz tanrısının, Nuran’ın elinden alıp bütün etrafımdaki parıltıların, onların arasından kıvranan, renkli bir akide şekeri hazırlanır gibi eriyen, balık sırtı gibi pul pul, her renkten, her perdeden kadife ve yosun kadar yumuşak gölgelerin toplandığı en son haberini Andersen’in masallarında aldığımız o deniz altı saraylarından birine götürebileceğine pekala inandırabilirdi ![]() “…Sanki masallardaki o sihirli külah cinsinden görünmenin sırrına sahipti ![]() ![]() “Her sabah kendilerine nezareten Gülfer Kalfayı bir tarafta yakalayıp anlattığı, çoğu kış gecelerinde, yatmadan önce büyük orta mangalın etrafında dinlediği masalların birbirine eklenmiş akisleri olan o sırmalı, İncil, taşlı koltuklu gelin alaylarıyla, üzeri servi resimli sandıklara doldurulmuş çeyizlerle dolu rüyaların müjdelendiği şey olurdu ![]() “Selma Hanım behemehal bir kahve içmemi istemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Örneklerden görüldüğü üzere masal bir türün vurgulanmasından ziyade roman kahramanlarının iç dünyasının somutlaştırılmasında kullanılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “… Hülasa anda kaybolmalıydınız ve yine ondan doğmalıydınız ![]() ![]() ![]() Roman kahramanı ve doktor arasındaki konuşmada, roman kahramanının gördüğü bir rüya doktor tarafından ölüp-dirilme motifi ile ilişkilendirilerek aktarılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “…Belki çocukluğumun en güzel masalı acı düdük seslerinin yırttığı, karanlığın üzerimize büyük sular vehmiyle yüklendiği ve uykularıma daha ziyade bir deniz altı dünyasında yaşıyormuşum vehminin karıştığı bir kış olmuştu ![]() Masal kış aylarının vazgeçilmez anlatılarındandır ki yazarda roman kahramanı Cemal’in yine roman kahramanlarından Tevhik Bey’in oturduğu köşkte bir kış geçirmiştir ![]() ![]() “Nereden gelir? Nasıl birdenbire gider? Veren mi tekrara elimizden alır? Yoksa biz mi birdenbire bıkar, “Buyurun efendim, ben deniz artık hevesimi aldım ![]() ![]() Yazar hürriyetine dair düşüncelerini ifade ederken masal motiflerine başvurmuş, somutlama yapmıştır ![]() ![]() “Hani o masallarda başımıza sıkıldığı zaman yakıp imdadımıza çağırmak için size sakalından üç tel verip kaybolan ihtiyarlar gibi bir şey ![]() “Tıpkı masallarda olduğu gibi hiç solmayan güller arasında, berrak havuzların başında bülbül sesleri, gül ve yasemin kokuları, serin ve su şakırtıları içinde kendisi kadar güzel cariyelerle söz sohbetleri yapıp eğlenen yahut penceresinde tek başına oturup dostumuza düşüne gergef işleyen bu sevgilinin güzelliğini hepimiz ezberden bilirdik ![]() A ![]() ![]() ![]() ![]() “ O büsbütün başka türlü idi ![]() ![]() ![]() Huzur romanından Nuran ile Mümtaz İstanbul gezilerinde Nuran’ın Merkez Efendi hakkında bilgilenmek istemesi üzerine Mümtaz, halk tarafından bilinen bir hikayesini anlatır ![]() ![]() “Burada yatan adamın, bilir misin Sümbül lakabı nereden gelir? Sarığına mevsiminde Sümbül takarmış ![]() Buradaki anlatılar bölgesel anlatılar olmakla birlikte yazar eserinde roman kahramanları aracılığıyla daha geniş halk kitlesine duyurmayı amaçlamaktadır ki bu noktada bölgesellikten toplumsal kitleye ulaşan anlatılar halk hikayesi olarak nitelendirilebilir ![]() “Alaiyeli Ahmet derlerdi… Asıl adı Ahmet’ti… Karısının ihanetini kötü yola saptığını duyunca birden bire ikran gelmiş, kıtasından kaçarak, doğa çekilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kişisel bir problem toplumda kahramanlığa bürünmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “… Tekrar bir masraf kavgası oldu ![]() ![]() ![]() Ortak duygular etrafında toplanır ve geçmişin başarısında bu günün kavgasının ehemmiyetsizliği anlaşılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Tevfik Bey’in anlattığı meddah hikayesi bütün bu huzursuzlukların üstünden aşıyordu ![]() Görüldüğü üzere Tanpınar, romanlarında bu anlatılara sık sık yer vermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının TesbitiHALK İNANIŞLARI- Türkçe sözlükte “Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma”* şeklinde yapılan tanımlamanın yanı sıra Boratav’ın bu konuyla ilgili ifadeleri “kişice ya da toplumca, bir düşüncenin, bir olgunun, bir nesnenin, bir varlığın gerçek olduğunun kabul edilmesi” şeklindedir ![]() “İnanç kavramı, sözlük anlamı ile, insan düşüncesinin çok geniş bir bölüğünü içine alır ![]() ![]() ![]() ![]() İnançların köklerinde din faktörü vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halk arasında en yaygın inanış fal’dır ![]() ![]() ![]() “Mamafin babam bile onun bazı kuvvetlerine inanırdı: - Herifte bir şeyler var…derdi ![]() ![]() ![]() Ve birden bire bu meşum kuvvetten, ürkerek yakasını çevirir, tükürürdü: - İnsan değil afet… maazallah başımıza taş yağdırabilir ![]() ![]() Seyit Lütfullah’ ın yüzünü duvara çevirerek konuştuğu hurdamı ile baktığı falların doğru çıktığı, bazı hastalıklarda nefesinin bil hassa elinin çok iyi tesir ettiği daima söylenirdi ![]() “Amcam sizin iyi fal baktığınızı söyledi ![]() Fal bakan kişi farklı bir kimliğe sahipmiş gibi görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Sabah kahvaltımızı yaparken herkes o gece gördüğü rüyayı anlatırdı ![]() ![]() ![]() “…Çok sıkıntılı bir rüyaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Dün gecede onu rüyamda gördüm ![]() Sabahtan beri bu rüyanın tazyiki altında olduğunu şimdi hatırlıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halk arasında halen daha sabah kahvaltı masasında rüyaların anlatımı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Geleceğe dair beklenti içinde olunan bir başka vasıta tecrübeler veya varlıklara yüklenen ulu ilik ve beklenti içinde olunmasıdır ![]() ![]() “Bu anlaşılmayacak bir şeydi ![]() ![]() ![]() ![]() Hepsinden biraz ye’isli, birazda üzgün, içim daha kapalı dönerdim ![]() ![]() Tanpınar’ın kahramanına dair ifadeler aynı zamanda sosyo-kültürel yapıyı yansıtmaktadır ki dönemin halk yaşayışı ve inanışlarını arka planda okuyucuya sunmaktadır ![]() ![]() ![]() “(Sümbül Sinan Türbesinin)… içinde dört asır hayata yattığı yerden tesir etmiş bir ölü vardı ![]() ![]() ![]() “Bu ceviz ağacının bir başka meziyeti daha vardı ![]() ![]() ![]() ![]() Bir listedeki yaratıcıya aracılar vasıtasıyla (bu bir türbe, cami, mezar, ağaç olabilir) isteklerin bildirilmesi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Annem o günden sonra ayaklı saatimizden hep “Mübarek” diye bahsetti ![]() ![]() ![]() “Mahür Beste, Nuran’ın dedesi Talat Bey’in eseriydi ![]() ![]() ![]() Çünkü Mahur Beste küçük ve kısa şeklinde insanın tenine yapışan o acı çığlıklardan biriydi ![]() ![]() ![]() Bu uğursuzluk daha sonraki olaylar etrafında pekişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Tevfik Bey’i hatta bir kerede dinledim ![]() - Çok… Hem çok severim ![]() ![]() Mahur Beste romanı böyle bir inanış sistemi üzerine kurgulanır ki bu tür anlatılar ve inanışlar halk arsında yaygındır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “… Bütün saadetleri kendi arasına bu uğursuz kahkaha girmişti ![]() ![]() “Behçet Bey, sana bu kitapları, bu kav gibi evde bir gün yakacaksın dememiş miydim? Diye çıkıştıktan sonra çekip gitmişti ![]() ![]() ![]() Bir başka olumsuz sonuca neden olan inanış göz değmesi (nazar)’dır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Mümtaz, bugün sekizinci gün diye düşündü ![]() ![]() “Temagisin, Begedönin, Yasevadin, Vegdasin, Nevfena, Gadisin… Bunların altında gece yatarken yedi defa okundukta behemehal niyet edilen şpey üzerinde rüya görülüyor, deniyordu ![]() “Kaplumbağa yavrusu kabuğu, ayın 15 ![]() ![]() ![]() Anlatılan yapıya baktığımızda sayıların önemle vurgulandığını görüyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslam’ı yapıya girişle birlikte elçi olan peygamberin sözleri de inanç yapısında yaptırım gücüne sahiptir ![]() “Genç adam dükkana girer girmez, siyah gözlüğünü bir kudret tılsımı, büyülü bir silah gibi gözlerine takar, bu cam perde arkasında adeta görünmez olur ![]() Ticarete teşvik amaçlı (rızkın onda dokuzu ticarettir) sözüne bağlı bir inanışı roman kahramanı aktarır ve okuyucuya tanıdık bir inanış motifi sunuludur ![]() ![]() “Evvela güvercinlere baktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer yandan insanların inandıklarının arkasında farklı gerçeklerin olabileceği de okuyucunun dikkatine sunulmaktadır ![]() ![]() “Mihailof 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mihailof 1922 senesi yıl başında bir fal kitabı çıkarttı… Hakiki muharriri ben, doktor Cemal’dim ilk önce “Türkçe’m iyi değil” bana yaptığı yardım ricasını kabul etmiş, fakat sonunda işin gerçeğini anlayarak yarım saat içinde kendi başıma bitirmiştim… bana sonsuz teşekkür etti ![]() ![]() İnançlar toplumların mitik dönemlerinden itibaren şekillenmiş yapılardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti-ÇOCUK OYUNLARI VE HALK OYUNLARI- “Çocukların ve daha az ölçüde büyüklerin, günlük geçim dönemlerinden ayırtabildikleri boş zamanlarında herhangi bir üretim çabasını ya da başka çeşitten bir hizmeti sorunlu kılmadan sadece eğlenme yolu ile dinlenmelerini sağlayan eylemlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() “Yol ortasında toza bulanmış kız çocukları oyun oynuyorlardı ![]() Aç kapıyı bezirgan başı, bezirgan başı Kapı hakkı ne verirsin? Ne verirsin? ![]() ![]() ![]() … Nuran, çocukluğunda bu oyunu muhakkak oynamıştı ![]() ![]() … Devam etmesi lazım gelen, işte bu türküdür ![]() ![]() ![]() ![]() İhsan bunları ne kadar iyi anlardı ![]() ![]() Tanpınar çocuk oyunlarının, ninnilerin toplumsal işlevlerine dikkat çekmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bazı oyunlar destansı dönemin adeta devamlılığı niteliğinde fizik ve zeka gücü gerektiren oyunlardır ![]() ![]() “Nuri Bey, kendisine çocukluğunda oynadığı (bil bakayım bu nedir? Yahut tek mi çift mi?) oyunlarını hatırlatan bir nevi heybetli saadet kutusunun karşısında korkutan bir şeyle karşılaşmış gibi olduğu yerde gerilirdi ![]() Bu tarz oyunlarda başarı veya başarısızlık vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oyunlar sadece küçüklere özgü davranış biçimi değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Benim oynadığım zeybeği değme efe oynayamaz ![]() ![]() “Tevfik Bey coşmuştu “şimdi doğru eve…”diyordu ![]() ![]() “- Hani misafir? Dedim (Van Humbert) - Zehra’da, Zehra’ya verdim ![]() Tanpınar, üç ayrı romanında zeybek oyununu vurgulayarak, farklı bir havası olduğunu vurgulamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “…Kendimi karşı masadakilerden birisiyle çiftetelli oynarken buldum ![]() Roman kahramanları tarafından halk oyunları (Anadolu oyunları) olarak isimlendirilmiştir ![]() ![]() “…Ben Anadolu oyunlarının çoğunu bilirim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti- TÖRE VE GELENEK - Türk Dili Kurumu’nun Türkçe sözlüğünde: “Töre, bir toplulukta benimsenmiş, davranış ve yaşama biçimlerinin, kurallarına görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, dar anlamda bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri ” şeklinde tanımlanırken; “Gelenek, bir toplumda, bir toplukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup, kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar alışkanlıklar, töre ve davranışlar ” şeklinde ifade edilir ![]() ![]() ![]() “…Sessizliği yüzünden medrese arkadaşları ona ilkin “Dilsiz Hoca” adını verdiler ![]() ![]() “İbrahim Efendi’ye Mürai* lakabını babam koymuştu ![]() ![]() “Ben yutar mıyım bunu? Benim adım kefen yırtan Zarife’dir ![]() ![]() Toplumumuzda soyadı kanunu öncesi insanların ayırımını lakaplarla yapılmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Konağın eski adeti üzerine çocuğa benim yerime o ad verdi ve yanlışlıkla benim annemin adı olan Zahide adını vereceğine kendi annesinin adı olan Zehra’yı verdi ![]() Diğer yandan lakabı da aslında 2 ![]() ![]() ![]() “Dubara Mehmet ise-numarası 22 olduğu için böyle derdik ” “Vaktiyle teganni ettiği sahnelerde Kanarya lakabı verilen modern Elekciyon’un sesi, 29 sene evvelki kantolarla bize saadetini ilan ederdi ![]() Bilindiği üzere evlenme çağına gelmiş kızın damadın evine götüreceği eşyaları alır ![]() ![]() ![]() “Rahmetli Ata Molla’nın acayipliği işte… Sanki kızına başka bir yatak takımı bulamazdı? ![]() ![]() ![]() ![]() Çeyiz alış-verişi kültürel zeminimize yabancı olmayan bir vakadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Daha Kapalı Çarşı’nın başında bu kadıncağızın kızlarının kendi eliyle işlediklerini birkaç yıl evvel gözlerimle gördüğüm hatta o zamanlar nakışlarını dahi tanıdığım çeyiz takımlarını, döğünerek ve ağlayarak sattığını görmüştüm ![]() Bir evde dokunulacak en son eşya çeyizidir ![]() ![]() ![]() ![]() “…Hata bendenizde oldu ![]() ![]() ![]() ![]() “Sakine Hanım, haddizatında bütün zaman boyunca büyük milletler arası bir evlenme müessesesi gibi işleyen imparatorluğun tarihi an’annesi sanki bilirdi ![]() ![]() - Erkek çocuk evden ayrılacak mahluktur ![]() ![]() ![]() Toplumların yaşayışları süreçte yerleşen yapılması gerekli görevler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() En yaygın geleneklerden biri de el öpmektir ![]() ![]() ![]() ![]() “Halamı ancak bayram, kandil gibi mübarek günlerde elini öpmek için evine gittiğimiz zaman görürdük ![]() “Her kandil ve bayramda olduğu gibi damat, gelin, torun yaşayan beklide yaşamayan bütün akrabalar için, hepsinin yaşına ve mertebesine göre yine hediyeler alındı ![]() “Yeni evlilerin Molla bey ile münasebeti bayram, kandil günlerinde elini öpmekten ibaretti ![]() Özellikle kandil ve bayram gibi kutsal günlerde yaşça küçük olanlar büyüklerin ellerini öper ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “…Gelinin başına parayı boynunun kısalığını hissettirmeyecek şekilde serpmiş… ” Bu tarz uygulamalar sadece evlenme törenlerinde, meslek hayatında da vardır ![]() “Kastamonu ormanlarının hemen dibindeki bu şehirde gemi inşası öteden beri esaslı bir sanattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanpınar, Kastamonu’ya dair geleneksel bir oluşu sunmuştur ![]() ![]() ![]() “Biraderin mahdumu… Rezzan’la beşik nikahlısıydı ![]() “Bu fikir ortaya atıldığı zaman babamın benimle Naşit Bey’in kızını – çok küçük yaşlarımıza rağmen- nişanlanmış olması bu düşünceyi onda uyandırmıştı(Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı kahramanlarından Hayri İrdal’ın babası kız kardeşini Avcı Naşit Bey ile evlendirmek ister ![]() ![]() ![]() Beşik kertmesi önceleri sosyo-kültürel muhtevamızda mevcut olmakla birlikte artık günümüzde sadece doğunun belli yerlerinde- kırsal alanlarda – kalmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu gelenekler ve töreler, ait olduğumuz toplumun mirası öyle ya da böyle doğrudan veya dolaylı olarak hayatımıza yön vermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() “Mümtaz, kendi sıkıntılarını hikayesiyle başkasının teselli etmek isteyen bir adamın sözünü bir türlü bitmeyeceğini birkaç defa tecrübe etmişti ![]() - Üzülme, hepsi düzelir, hepsi düzelir…diye ayrıldı ![]() Bunlar kendisinden çok yaşlılardan öğrendiği sözlerdi ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının TesbitiHALK SEYİRLİK OYUNLARI “Seyirlik halk oyunlarına Metin Ard şöyle tanımlıyor:«Bu oyunların… bir özelliği de gerçekçiliğe, özdeşleşmeye dayanmayan kişileştirmeye baş vurması, her yönüyle «göstermeci» tiyatro özelliğini taşımasıdır ![]() ![]() ![]() Özellikle Türkiye’de folklor çalışmalarının lume kazanmasıyla F ![]() ![]() ![]() ![]() A ![]() ![]() “… Bu hediyeler sedef kaplı çakı, kalemtıraş, üstünde kalem kesilecek fildişi makta’lar, ceviz veya billur yazı takımları, deve derisinden Karagöz takımları gibi şeylerdi ![]() Roman kahramanlarından Nuri Bey, eli bonkör biridir ve çocuklara hediyeler dağıtır ![]() ![]() ![]() ![]() “Nuri Bey’in hediyesi olan Karagöz takımlarından kalanları benden almış Karagöz oynatırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Burada konuşma yalnız kendisi için, konuşulanların kabiliyetleri içinde ve daha ziyade sevilmiş bir eserin yahut oyunun tekrarına benzerdi ve sohbet, bir orta oyunu gibi evvelden tayin edilmiş şartlarla devam ederdi… Yeni bir fikir veya meselesi onların sözü ilk defalar sadece nezaket ve birazda tecessüs yüzünden dinlerdi ve daima uyanık olan muhit muhayyilesi onu şakaya en çok müsait tarafından yakalamaya yahut kendi seviyesine indirene dek öyle kalırdı ![]() ![]() ![]() ![]() “Bu oyunlar toplumun belli kültür seviyesine ve belirli çağların şartlarına sıkı sıkıya bağlıydılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boratav’ın bu ifadesi değişen şartlar içinde çok da yadırganmaması gereken bir ifadededir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (II-2) DENEMELERİNDE HALK EDEBİYATI UNSURLARI A ![]() ![]() ![]() ![]() “Beş Şehir’in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır ilk başta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz ![]() ![]() Kimliğimizi koruyabilmenin şartı geçmişe, bize ait olanlara sahip çıkmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (I-I-2-I) MUHTEVADA HALK EDEBİYATI UNSURLARININ TESBİTİ -MİTOLOJİK UNSURLAR- Mitoloji ile ilgili romanların tasniflenmesi kısmında detaylı bilgi verildiğinden dolayı bu kısımda denemelerde yer alan alıntılar verilerek, yorumlamaları yapılmıştır ![]() ![]() ![]() “Tulumcu, mitolojinin ateşten doğan ve ateşte yaşayan Semender’ine benzeyen bir mahluktu ![]() Tanpınar, nitelikleri bakımından tulumbacıya Semender’e benzetir ki Semender hikayesi ya da manzumu kısaca şöyledir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Toprak altımızdan kaydı ![]() ![]() (Bir uçak yolculuğundan notlar) adlı makalesinde uçak yolculuğunu anlatmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Fotoğrafı Mısır Tanrısı Ra’nın alnındaki üçüncü göze benzetirim ![]() ![]() (Fotoğraf ve Resme dair) makalesinde fotoğraf ve resim sanatına dair fikirlerini Mısır mitolojisinden faydalanarak anlatmıştır ![]() ![]() “Haşim, mitolojinin Centavre’larına benzerdi ![]() ![]() ![]() ![]() (İstanbul’un mevsimleri ve Sanatları) makalesinde Ahmet Haşim hakkındaki görüşlerini dile getirirken Yunan mitolojisinden faydalanır ![]() ![]() ![]() “Mustafa Kemal, sanki bir iş için tarihin zaus kafasından mücehhez ve müsellah fırlayan Athena-Pallas gibi çıkar ![]() (Atatürk’ten Alınacak Büyük ders) isimli makalesinde Mustafa Kemal’i Yunan mitolojisinin öğelerinden faydalanarak anlatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Eski zamanların insanları, tabiatın yenileşmesindeki mucizeyi ölüm tanrısının yer altı saraylarına kaçırdığı Persebhone’un yeniden aydınlığa dönüşüyle sembolleştirirlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() Tanpınar, sadece kişiler hakkındaki fikirlerinin açıklanmasında yardımcı olarak Yunan mitolojisini kullanmaktadır ![]() ![]() “Kadim Yunanlı ise onda şûh ve hevekâr olduğu kadar kin güdücü olan Afrodit’in insanlara musallat ettiği bir afeti, bir nevi şeameti bulur ve muvazeneli, hazperver hayatını bozmaması için dua, nezir, kurban hiçbir şeyi esirgemez ![]() “Aşka Dair” makalesinde insanların aşka dair zaaflarını, yaptıkları hataların sebebini Yunanlıların aşk Tanrı’sı Afrodit’e yükler ![]() ![]() ![]() ![]() “Ahi Şerafeddin’in Türbesini asırlarca Greko-Romen aslanlar bir nöbetçi sadakatiyle beklerler ve bu yüzden Arslanhane adını alan camiinin hakikaten eşsiz mihrabında, Etiler’in toprak ve bereket ilâhesinden başka bir şey olmayan bir yılan son derece kuvvetli plastikliğiyle meyveler arasında dolaşır ve caminin o kadar şaşırtıcı bir safiyetle boyanmış ağaçtan sütunları Bizans ve Roma başlıklarını taşır ![]() Tabiatın en güçlü hayvanı aslandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “(Teşrinler geldi, lüfer mevsimi başlayacak), yahut (Nisandayız, Boğaz sırtlarında erguvanlar açmıştır) diye, düşünmek yaşadığımız anı efsaneleştirmeye yetişir ![]() ![]() ![]() ![]() Tanpınar, bütün eserlerinde mitolojik muhtevadan faydalanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() yüksek denilebilir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti-HALK TÜRKÜLERİ ve İLAHİLER- Halk edebiyatının önemli ürünlerinden biri olan halk türküleri ve ilahiler ile ilgili detaylı bilgiyi romanların tasniflemesinde vermiştik, bundan dolayı bu kısımda sadece tespit ve yorumlama niteliğinde aktarıma yer verilmektedir ![]() Anadolu insanı sevinçlerini ve üzüntülerini kendince dile getirir ![]() ![]() ![]() “Kadim medeniyetin eserleriyle örtülü bir toprakta yeni bir nizam çiçek açtı, küçük mütevazı mabetlerde başka bir Allah’a ibadet edilmeye, Ankara kalesinin üstünde başka türlü hasretlerin türküleri söylenmeye başladı ![]() Ankara’nın elden çıkması ile duygularını aktaran Tanpınar, bize başka bir şeyi daha vurgular, (başka türlü hasretlerin türküleri) her milletin kendini ifade ediş şekli vardır ![]() ![]() “Bu ledünni hazların, ahret saadetlerinin, kendisini sevgide tamamlayan ruhun, bir nur tufanı gibi iştiyakının, kendi derinliliklerinde Allah’ı bulan bir murakabenin hakikati idi ![]() Bilmek istersen seni Can içre ara canı Geç canından bul anı Sen seni bil, sen seni! Diye haykırırdı ![]() Sıkıntılı dönemlerde insan manevi desteğe daha çok ihtiyaç duyar ve bu yana yönelir ![]() ![]() “İkinci defa gördüğüm bu şehir, artık şark vilayetlerinin iktisadi merkezi, yaylanın gülü, bu havalide söylenen türkülerin yarısında çoğunun güzelliğini övdüğü eski Erzurum değildi ![]() “Akşamım alaca karanlığında kılıç artığı çocuklar türkü söylüyorlar ![]() “Bu türkülerle, şarkıların hepsinin Erzurum’un kendi malı olduğu iddia edilemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yaz gelende çıkam yayla başına Kurban olan toprağına, taşına Zalim felek ağu kattı aşıma Ağam nerden aşar yolu yaylanın? Diye başlayan bu acayip kudretli ızdırap hangi ümitsiz gurbetten doğmuştur ![]() “Yemen Türküsünü okuyalım: Mızıka çalındı, düğün mü sandın Al beyaz bayrağı gelin mi sandın Yemen’e gideni gelir mi sandın? Dön gel ağam dön gel dayanamiram, Uyku, gaflet basmış uyanamiram Ağam öldüğüne inanamiram Ağamı yolladım Yemen eline Çifte tabancalar takmış beline Ayrılmak olur mu taze geline? Akşam olur mumlar yanar karşımda Bu ayrılık cümle alem başımda Gündüz hayalimde, gece düşümde… Koyun gelir, kuzusunun adı yok Sıralanmış küleklerin südü yok Ağamsız da bu yerlerin tadı yok ![]() Baştaki üç mısra (Ey Gaziler) da vardır ![]() ![]() ![]() Tanpınar, Erzurum’un türkülerinin muhtevasına dair bilgilendirme yapmış, önemli olan, halk tarafından benimsenen yani daha çok kendisini temsil ettiğine inandığı Yemen ve Yayla türkülerinin sözlerini vermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Billûr Piyâle, bizi (mahalli klasik) adını verebileceğimiz orta sınıf musikisine götürür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nezaket vaktinde serv-i bülendim Salın reftare gel yasemenlikte Kimseler görmemiş, canım efendim Sen gibi dilber gülbedenlikte Bezme teşrif eyle, ey çeşm-i âfet Bu şeb-hane halvet, eyle muhabbet Beş üzre yerin var, teklif ne hacet? Sen bir gülsün, gezme her dikenlikte Çağırırım çağırırım yanıma gelmez Bülbülden öğrenmiş, dikene konmaz Yüz bin öğüt versem biri kâr etmez Aslı da beyzadelim, sen safa geldin! Billûr Piyâlelim, bize mi geldin? Bin türlü acemiliği, saflığı içinde bu küçük parça baştan aşağı incelik, zevk lezzettir ![]() Tanpınar, türkülere dair kişisel kanaatlerini de zaman zaman belirtmekte geri durmaz ![]() “Bulgar komitaları, cephelerinde Abdülaziz Han’a hitap eden istidalarla, Balkan dağlarında Türk vatanının birliğine pusu kurarken Anadolu kadınları redif, ihtiyat, müstahfaz adlarıyla evlerinden alınan bir daha memleketine dönmeyen erkeklerine ağlıyorlardı ![]() ![]() Anadolu insanı daima içe kapanıktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Son zamanlarda ölen Hacı Hafız Hamid’in Tatyan bestesi, Erzurumlu Kâmi adında bir şairin şöyle böyle bir şiirinden birdenbire altın çizgilerin hendesesini fışkırtan acayip bir beste, Erzurum’un mahalli bir klasiğine en güzel örnektir ![]() ![]() ![]() Su vadi-i hayrette Her senk ile cenk eyler Deryasına vuslatta Aheng-i pelenk eyler Su havza kudum eyler Şeykiyle hücum eyler Geh nağme-i Rum eyler Geh raks-ı frank eyler kıtaları bu mutasavvıf alimin akibe veya yıldız taşına kazılmış o eski mühürleri andıran: Hiç ummadığım yerde Nâgâh açılır perde Derman erişir derde Mevla görelim neyler Neylerse güzel eyler ![]() ![]() Görüldüğü üzere A ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Birdenbire Eşrefoğlu’nu hatırladım ![]() Arı vardır uçup gezer Teni tenden seçip gezer Arı biziz bal bizdedir ![]() Bu manzumenin bir yerinde Kul Hasan (Bahçe biziz gül bizdedir ![]() ![]() ![]() “Ben Orta Anadolu türkülerini o gurbet, kadar türlü ten yorgunluğu ve iç darlığı dolu acı, dert kervanlarını bu şehirde tanıdım(…) Bu iç Anadolu türküleriyle ben ilk defa, yine Konya’da seferberlik içinde karşılaştım 1916 yaz sonu idi(…) Onları dinlendikten sonra komşu evlerin sessizliğini, adım başında karşılaştığım çocukların ve kadınların, yalnızlıkları içinde daha güzel kadınların, yalnızlıkları içinde daha güzel kadınların yüzlerindeki çizgilerin manasını anladım (…) Çok iyi tanıdığım bir kadın vardı ![]() ![]() ![]() “Yunus’un Türkçe’nin incilerinden biri olan o güzel şiirinde: Emir Sultan dervişleri Tespih ü sena işler Dizilmiş hüma kuşları Emir Sultan Türbesinde diye bahsettiği, büyük ruh rüzgarının estiği kalpler mihrakı yer değildir ![]() Tanpınar, Emir Sultan Türbesinde bulamadığı manevi havaya hayıflanıp, duygularını Yunus Emre’nin söylemleri ile ifade etmektedir ![]() ![]() “Bestenigâr’ın hikâyesi eski hayatımızın bütün bir tarafıdır ![]() ![]() ![]() Ben böyle gönüller yakıcı bestenigârım Diye başlayan bu manzume, bestesi ile beraber bu genç kıza mersiyedir ![]() Kültürel yapıda bazı ifadeler, sunumlar unutulurken bazı sunumlar unutulurken bazı sunumlar kalır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “İstanbul’un mazisi insana yalnız bu cinsten içlenmeler vermez ![]() ![]() ![]() “Çocukluğumda, İstanbul’un hemen her evinde saat başlarında (Entarisi ala benziyor) yahut (Üsküdar’da gezer iken) çalan masa saatleri vardı ![]() Her dönem popüler olan sunum veya üretimler ticari kazançlar olarak sunulmaktadır ![]() ![]() “Tanzimattan sonra insanla beraber kahve zevki de değişti ![]() ![]() Türküler sadece saadet ve ızdırapların tercümanı değil, toplumsal hicivden temsilcileridir ![]() ![]() ![]() ![]() “Bu devrin asıl eseri nedir? Yıkılan ve Üsküp’e kadar kan ve ateş içinde kalan Rumeli’de Budin için söylenen : Bir yana dizildi on iki bin kız Aman padişahım bizde islâmız Adı Nemçe bizim güzel Budin’i kıtasının bulunduğu o acıklı halk türküsü mü yoksa Neşati’nin, Naili’nin şiirleri veya Yeni Cami’nin deniz senfonisi yahut Seyit Nuh’un, Itrı’nın, Hafız Post’un besteleri mi? “ Tanpınar, okuyucuyu düşünmeye, türkülere sahip çıkmaya davet etmektedir ![]() ![]() “Şüphesiz klasik musikimiz, halk havaları ile beraber dünyanın en zengin denilebilecek nağme hazineleridir ![]() ![]() “Turnam evleri, alçacık evler İçinde oturur paşalar, beyler Örtün perdeleri görmesin eller… Bir Rumeli türküsünden…” (Göçmen davası) başlıklı yazısına bir Rumeli Türküsü ile başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Her kıyı şehrinde -nehir veya deniz- daima suyun götürdüğü bir güzel vardır ![]() Eski İstanbul türküsünü hatırlamamak lazım mı? Güveyi sarayda sarığını düzeltir ![]() Gelin gelecek diye yolları gözetir ![]() Gelinin saçlarını dalga düzeltir… ” (İstanbul’un Mevsimleri ve Sanatlarımız) makalesinde ifade ettiği üzere yaşanılan hayat, coğrafya, zaman her zaman türkülere ya da diğer türkülere yansımıştır ![]() “İstanbul’da geçen her saat, Selahaddin Eyüboğlu’ndan dinlediğim eski ilahinin güftesine benzer: Gülden kurulmuş bir Pazar Gül alır gül satarlar… güldür gül ![]() ![]() (Yaklaşan büyük Yıldönümü) isimli makalesinde İstanbul’un kendi muhayyilesinde ki yansımasını ilahi ile örneklendirilip, somutlaştırılmaktadır ![]() “Hacı Bayram bir ilahisinde: Nagehan ol şara verdim/ ol şarı yapılır gördüm ![]() Ben dahi bile yapıldım/ taş u toprak arasında diye haykırdı ![]() ![]() Taptığın tapusunda / kul olduk kapısında Yunus miskin çiğ idik / piştik elhamdülillah beyitiyle aynı şeyi tekrarlar ![]() ![]() (Bursa’nın daveti) adlı makalesinde belirttiği gibi ilâhiler de inanç dünyamızın dışa vurumu ve cemaatçi zihni yapı gereği paylaşımıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görüldüğü üzere türküler daha çok acı, sevinç, toplumsal hicivle ilgili muhtevaya sahipken, inanç yazımızın dışlanmış şekli ilâhilerdir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti |
![]() |
![]() |
#10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerindeki Halk Edebiyatı Unsurlarının Tesbiti-HALK HİKAYELERİ, MASALLAR ve EFSANELER- Halk Edebiyatının türleri ile ilgili detaylı bilgiyi daha önceki roman tasniflemesinde verdiğimizden ötürü bu bölümde A ![]() ![]() “Ak Şemseddin o zamanlar devrinin ilmini ilâhiyattan, tıbba, nahivden musikiye kadar öğrenmiş fakat bir türlü ruhundaki susuzluğu gideremediği için yüzünü tasavvufa çevirmiş, kendine mürşit arayan genç bir alimdi ![]() ![]() ![]() Ankara’ya geldiği zaman Hacı Bayram’ı müritleriyle ovada mahsul toplarken görür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tür olarak anlatılar ne olursa olsun, her zaman okuyucuya, dinleyiciye, izleyiciye mesaj verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Ben annemle babamla gittiğimiz kehribarcılar şimdi masal gibi katılıyorum ![]() Masal bir tür özelliğinden çok hayal-meyal ikilemesinin yerine kullanılmıştır ![]() ![]() “Büyük anneannemin masallarıyla Kerem’den, yunus’tan okuduğu beyitlerle bana öğretmeye çalıştığı yıldız adlarıyla muhayyilemde büyülü hatırası hâlâ pırıl pırıl tutuşur ![]() ![]() ![]() ![]() Anlatılanlar, dinleyiciyi bilgilendirme yönünde de katkı sağlamaktadır ![]() ![]() “Evliya’nın (çelebi) Hacı Bayram-ı Veli için bir hatim başladığı halde kendisini unutmasına üzülen Erdede Sultan gece onun rüyasına girmekle kalmaz, aynı zamanda gaipten gönderdiği bir elçiyle sabahleyin ona kendi merkadini gösterir ![]() ![]() Tanpınar , ifadesinde bu zatı arıyor fakat bulamıyor ![]() ![]() ![]() “Mütareke yıllarında Ermeni meselesi dolayısıyla Erzurum’a gelmiş olan Amerikan heyetine o zamanın Belediye Reisi Zakir Bey’in verdiği cevabı kim hatırlamaz? Tercümana: - Dilmaç, bana bak bu beyler uzun boylu anlatıyorlar ![]() ![]() ![]() - Bakın demiş ![]() ![]() ![]() Dilin, doğru ve yerinde kullanımının ne kadar etkin bir savunma mekanizması olduğunu vurgular bir hikayedir ![]() ![]() “Bana 300 yılın üzerinden aşarak XVI ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir dostunu anlatırken ona dair bir anlatı ile örnekleme yapmıştır ![]() ![]() “Erzurum’da hikayelerini dinlediğim insanlardan biride 93’te Erzurum mebusu olan Ahmet Muhtar Bey’dir ![]() ![]() ![]() Tanpınar, Konya’daki vezir isimlerinden bahsederken ilginç örneklemelerde bulunmuştur ![]() “Kendisine (Boş köşe neresidir?) diye sormuşlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum, felsefesinden hareketle öğreten ve anlatana saygının vurgulanması vardır ![]() “İlkokul talebesiyken, Bursa’yı çok seven babamın anlattığı şeyleri dinler ve muhayyilemde onları tarih kitabımda rastladığım isimlerle birleştirdim… Korunalp ve Geyikli Baba bu isimlerin başında gelirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Geyikli Baba’ya gelince o Bursa fethini o kadar masallaştıran ve Yeni Türk devletinin kuruluşunu bir dinin doğuşuna benzeten Horasan Erenleri’ndendir ![]() ![]() ![]() “Şeyh Edebali karamanlı bir fakihti ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı İmparatorluğu bizim şanlı tarihimizin bir parçasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Bursa, bir su şehridir ve bu itibarla bize hiç beklenmedik bir adamı hatırlatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanoğlu istediği hedefe ulaşamadığı zaman genellikle kendini yetebilirlik noktasında tatmin etmek için farklı yönlere yönelir ![]() ![]() ![]() ![]() “Emir Sultan belki de bu XV ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kutsal olduğuna inanılan kişilerin, kerametleri vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Peygamberin neslinden olan Emir Buhari geleneğe göre bu yeni imparatorluğun merkezine gitmek için Medine’de doğrudan doğruya Hazret-i Muhammed’den izin alır ![]() ![]() Işık motifi başka keramet motiflerindendir ki peygamberinde çocukken başında dolanan koruyucu bulut anlatısını hatırlatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Beyazid camii, İstanbul’un toprağına atılmış çekirdek gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hakan, kağan ve padişahların tanrı’nın gölgesi olduğunun bir başka ifadeleşmişidir ki Sultan Beyazid’in kerametini gösteren bu anlatı, onun padişahlığının yüceltilmesini ifade etmektedir ![]() “Çocukluğumda dinlediğim bir masalın şehzadesi, kulaktan aşık olduğu peri kızına altında akan bir çeşme ve yanı başında Baki’nin boynunu boşuna o kadar hayranlıkla övdüğü cinsten bir sevi bulunan, yukarıda anlattığımız cinsten namazgahta kavuşur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanpınar, çocukluğuna dair bir masalın hayatındaki izi, kendindeki izlenimini, servinin muhayyilesindeki- aynı zamanda Türk muhayyilesindeki yerini- yerini belirtmektedir ![]() “Tulumbacılık, bir bakıma sporsuz İstanbul’un tek sporuydu (…) Rahmetli Osman Cemal Kaygılının semai kahveleri adlı kitabında 1308 senelerinin meşhur meydan şairleri ve aşıklarından olan Çiroz Ali’nin ölümüne dair anlattığı hikaye bu tipi bize bütün hususiyetleriyle verebilir ![]() Çiroz Ali verem imiş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aşık Çiroz Ali’nin sevgisi ve iyi insan olmanın sonucu ortaya çıkan sevgi selinin hikayetidir ![]() “(…) ve yıkılan imparatorluğu, ay ışığının altın bir uçurum yaptığı sularda saz sesleri arsında batan bir masal gemisine benzetirim ![]() Bu ifadedeki masal tür özelliğinden ziyade A ![]() ![]() ![]() “Şark muhayyilesi eski masalların en tesadüfü mücevher bulucularına benzer ![]() ![]() “Büyük ölümsüz zaman ejderi kendi üstüne bir daha döndü, gene kendisinden doğabilmek için altın kuyruğuna ısırmaya başladı ![]() Yazar, her iki alıntıda da masal motif örneklerini kullanmıştır ![]() ![]() ![]() “Müstakimzâde her harfin yanı başında o harfin meleğinin beklediğini söyler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (İstanbul’un Mevsimleri ve Sanatları) makalesinde, İstanbul müzesinde 2 ![]() ![]() ![]() ![]() Tanpınar, (yaşadığım gibi) isimli denemesi, (Batı Şehir)’e göre farklıdır ![]() ![]() “Küçük kız çocuğu, belki de sisin hemen o noktadaki biraz daha koyulaşarak kendi kendine yarattığı bir mahluk, süzgün bir hayalet, bir başka bakkal dükkanının kapısında pirinç ve fasulyeleri Korun’un hazinesine ait şeyler yapan elektrik ışığının ve dışarıdan gelen sokak fenerinin çift hücumu arasında birdenbire eriyiverdi ![]() ![]() ![]() ![]() (Ladasa, Sise ve Lüfere Dair) makalesinde Karun hikayesi ve Odesa ve İlyada Destanı ile anlatılanları örnekleme yapmıştır ![]() ![]() “Eski elbiseler erkek çocuğa gizliyor ve küçültüyor, buna karşılık kadınlarda boyu ve endamı adeta büyütüyor, yapmacıktan bir olgunluk veriyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Maraşlıların Bayramı)makalesinde şehre ve törenlere dair duygu ve düşüncelerinin aktarımında motifsel özelliklerden faydalanmıştır ![]() “Maraş çarşısının başka bir hususiliği de vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Realitenin ağır bastığı devirlerde güzelin kendisi daima 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Maraşlılar Bayramı) ve (Yahya Kemal ve Türk musikisi) makalelerinde fikirlerinin destekleyici olarak İlyada Destanı kahramanlarından faydalanmıştır ![]() ![]() “(…) Sergi bir resim sergisi olmaktan adeta çıkıyor, tıpkı Ebu Ali Sina hikayelerinde olduğu gibi iki büyücünün birbiriyle karşılaşmasından doğan bir nevi kozmik hayretler dünyası oluyor ![]() “Bursalı İsmail Hakkı – Celveti mutasavvıf büyük alim ve zaman zamanda cins şair- genç vakit yattığı zaman ağır uykularından sabah namazına bahçesindeki horozun (İsmail Efendi hu…) diye kendisini uyandırdığını anlattıktan sonra (hayvanat ve eşya konuşur, fakat onu her kulak işitmez) der ![]() ![]() ![]() (Bedri Rahmi’nin Resim Sergisi) adlı makalesinde hikaye ve anlatıları birer övgü aracı ve övgünün haklı ispatı olarak aktarmaktadır ![]() Ahmet Hamdi Tanpınar’ın iki denemesindeki anlatı türlerine baktığımızda, gezdiği şehirlerin anlatımını konu alan Beş Şehir’de o şehrin sosyo-kültürel, içtima ve dini yaşantılarını ve beraberinde sosyal psikolojiyi sunduğu anlatıları direkt okuyucuya bildiği tanıdığı anlatıları sunmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|