Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
derin, martın, yüzümarmağan

31 Mart'ın 'Derin' Yüzü(M.Armağan)

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

31 Mart'ın 'Derin' Yüzü(M.Armağan)



31 Mart'ın 'derin' yüzü



"Hakim Bey, Allah bizi affetsin, günahımız çok büyüktür 31 Mart uydurma ihtilâli hazırlandığı zaman ben Talât Bey'e bundan kaçınılması lâzım geldiğini söyledim Beyhude yere kardeş kanı dökülmesinin ne büyük cinayet olduğunu anlattım Aldığım cevap şu oldu: Ne yapalım Rıza Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin paraya ihtiyacı var Bu ihtiyacı ancak Yıldız Sarayı'nın zenginliği ve oradaki hazine karşılayabilir"
Meşrutiyet'in ilanında olsun, 31 Mart ayaklanmasında olsun ön saflarda mücadele veren Filozof Rıza Tevfik, yalnız yazdığı o 'tehlikeli' şiirle II Abdülhamid'in manevî şahsiyetinden özür dilemekle yetinmeyecek, aynı zamanda bazı kişilere nedametini böyle dile getirecekti
Miladi takvimle 13 Nisan'a tekabül eden 31 Mart 1325 (1909) kanlı ayaklanması, bir dizi zincirleme reaksiyonla II Abdülhamid'in tahttan indirilip sürgüne gönderilmesine varan olayları tetiklemiş, yakın tarihimizde neredeyse 20 yıl süren artçı sarsıntılara sebep olmuştu Bu sarsıntılar bittiğinde yaklaşık 4 milyon kilometrekare büyüklüğündeki bir imparatorluğun çöktüğüne ve Anadolu'ya büzülerek canını kurtarabildiğine şahit olunacaktı Dolayısıyla sonuçları itibarıyla aradan yüz yıl geçmesine rağmen üzerimizdeki etkisi hâlâ devam eden 'derin' bir olay karşısındayız
31 Mart'ın 100 yıldönümünde Mustafa Turan adlı muzikacı subayın anlattıklarından takip edelim ibretlik olayları Okuyunca yüz yıldan beri ne kadar az şeyin değiştiğini göreceksiniz
12 Mart 1909 günü cuma selamlığından dönen askerler Taşkışla'daki koğuşlarında sarıklı, sakallı birtakım hocaların erata vaaz vermekte olduklarını görürler Bunların ne aradıklarını sorduklarında Hassa Ordusu Kumandanlığı'nın emriyle geldikleri söylenir Oysa sorumlu komutanların bu emirden haberleri yoktur
Derken 31 Mart günü gelir Bir paşa çıkar askerin karşısına, kendilerine padişahın fermanı gereği bundan sonra siperlikli şapka giyileceğini söyler Aslında paşa da, yanındaki subaylar da sahte üniformalar giydirilmiş İttihat ve Terakki yöneticileridir Bahaaddin Şakir, Mithat Şükrü (Bleda) ve Ömer Naci beylerdir bunlar Bir yandan dinî telkinle şişirilen askere, 'gavur işi' şapka giydirmek; senaryo askeri sokağa dökmek üzerine kuruludur Artık asker kabına sığmaz haldedir
Nitekim Mustafa Turan'ın da içinde yer aldığı 7 Alay bandosu "Ey gaziler, yol göründü yine garip serime" marşını çalarak Dolmabahçe yolundan Meclis'in bulunduğu Ayasofya'ya doğru yürüyüşe geçer Araya karışan tahrikçiler tabancalarını çıkarıp havaya ateş etmeye başlarlar Askerlere "Ne duruyorsunuz, sizler de ateş etsenize!" diye bağırırlar Mavzerler havaya dikilir, ateş başlar, isyanın fitili tutuşmuştur
İnsan seli Galata Köprüsü'nü kaplar önce, sonra Ayasofya'ya kadar uzanır Beyaz sarıklı softalar askerin yolunu keserek "Müslümanlık elden gidiyor, şapka giydireceklermiş, Şeriat isteriz" şeklinde bağrışırlar Bu arada Meclis civarında silahlar patlar Hüseyin Cahit (Yalçın) zannettikleri Şekip Arslan adlı Lazkiye milletvekili yanlışlıkla öldürülür İsyancıları yatıştırmak isteyen Adalet Bakanı Nazım Paşa pencereden nasihat vermek isterken vurulur Yine yanlışlıkla: Vuranlar onu Meclis Başkanı Ahmet Rıza zannetmişlerdir! Fırsatçılar ise "Şûra-yı Ümmet" ve "Tanin" gazetelerinin matbaalarını tahrip ederler
Deniz kuvvetleri de karışmıştır Ali Kabuli Bey adlı Asar-ı Tevfik zırhlısı süvarisi sarayı bombalayacağı gerekçesiyle yaka paça Yıldız Sarayı'na getirilip Abdülhamid'in karşısına çıkarılır O da Mabeyn penceresinden Bahriye Nezareti'ne götürülüp sorgulanmasını ister ve içeri girer Bu sırada Ali Kabuli linç edilir
31 Mart senaryosu başarıyla yürürlüğe konulmuş, başkent İstanbul tam anlamıyla kaosun içine yuvarlanmıştır
23 Nisan günü Abdülhamid son cuma selamlığına çıkmadan önce subayları huzuruna davet eder Onlara son bir konuşma yapar Hareket ordusunun İstanbul'a girmek üzere olduğunu, kesinlikle çatışmaya girilmemesini tembihler ve şöyle devam eder:
"31 Mart günü okunan ferman benim değildir, bu hadise bazı düşmanlar tarafından tertiplenmiştir Sizleri aldatmışlar, kötü emelleri için teşvik ve tahrik etmişler Asker evlatlarım bunlara kesinlikle inanmasınlar Kışlalarında sakin olsunlar, silah kullanmasınlar"
O gün Abdülhamid 33 yıl sonra en sessiz cuma selamlığına çıkar Askere resmi geçit yaptırmaz Sessiz sedasız namazını kılar ve saraya döner

Kışlaya döndüklerinde bir sürpriz karşılar askerleri Avcı taburu subayları sırra kadem basmışlardır Bir tek Albay İsmail Hakkı kalmıştır başlarında; o da askere sıkı sıkıya tembihler tahrike kapılmamalarını Ancak 23 Nisan gecesi avcılar gizlice cephaneliğin kilitlerini kırarak silahları koğuşlarına taşırlar Ertesi gün Hareket Ordusu şehre girmiş ve elinde cephane bulunan Avcı Taburları ile kıyasıya bir çarpışma başlamıştır Taşkışla topa tutulmuş, kimi katları yıkılmıştır
Binbaşı Enver Paşa görünür kapıda Yanında Bulgar eşkıyası Sandinski vardır Albay İsmail Hakkı, astı olan Enver Bey tarafından Bulgar eşkıyaları huzurunda tokatlanır Albay da yüzüne tükürür Enver'in Düşmanların yanında bir Türk askerine yaptığı bu hakareti "Seni utanmaz alçak" diye iade eder Tabii sonu kurşuna dizilerek katledilmek olur bu şerefli askerin Ardından Sandinski'ye döner Enver ve 'Hak etmedi mi?' diye sorar Ardından suçlu olduğuna kanaat getirdiği askerleri teker teker süngületerek öldürtür (Enver Paşa'yı kahraman ilan edenler bu sahneleri iyi okusunlar!)
Ardından Yıldız Sarayı yağması başlar Yine de cemiyeti rahata erdirecek hazineyi bulamamışlardır Haremağası Cevher Ağa yerini bir türlü söylemez gizli hazinenin İşkencelere rağmen konuşmaz Sonunda darağacını boylar İkinci Musahip Nadir Ağa hazinenin yerini söylemek zorunda kalır
Sonrasını biliyorsunuz zaten Abdülhamid'siz yüz yıl
Ancak biri iki kısık sesli hatıra takılır hafızamıza
Abdülhamid'in gizli hazinesi diye bulduklarının bir kısmı, belki 30 yıldır dokunulmamış, dokunulmadığı demir raflara değen kısımlarının pas tutmasından anlaşılan atlas altın keseleridir Sultan 93 Harbi'nde parasızlığın devletin elini ayağını nasıl bukağıladığını bizzat yaşadığı için ilk fırsatta yer altında gizli bir kasa yaptırıp ileride bir savaşta lazım olur diye altınları depolatmış ve en sıkışık zamanlarda dahi kullanılmasına müsaade etmemişti
Bir de Ümraniye'de bir cami vardır, geçerken bakın, üstünde Abdülhamid'in tuğrasını göreceksinizdir Halen 5 vakit ezan okunan bu cami kimin midir? İttihatçıların astıkları Habeşistanlı Cevher Ağa'nın Oysa Enver'inden Talat'ına kadar İttihatçıların 'Panteonu' olarak tasarlanan Şişli'deki Hürriyet-i Ebediye tepesinin, hava iyiyse pazar günleri mangalcılar dışında uğrayanı yok gibidir Hem bu tepenin yanı başına dev bir Adalet Sarayı inşa edilmekte oluşunda bir ima arayalım mı? Yargılama yeniden mi başlayacaktır yoksa
***
31 Mart ile ilgili hangi kitapları okuyalım?

İsmail Hami Danişmend, "31 Mart Vak'ası", 1961, İstanbul Kitabevi
Mustafa Turan, "Taşkışla'da 31 Mart", Akyurt Neşr, 1964
Ecvet Güresin, "31 Mart İsyanı", 1969, Habora Yay
Sina Akşin, "31 Mart Olayı", 1972, Sinan Yay
Cemal Kutay, "Bir 'Geri Dönüş'ün Mirası", 1994, Kazancı Yay
François Georgeon, "Sultan Abdülhamid", 2006, Homer Kitabevi, s 477-486

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.