Saldırganlık... |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...SALDIRGANLIK TANIM Saldırganlığın tanımı eylemin bizzat kendisi vurgulanarak yada eylemde bulunan kişinin niyeti vurgulanarak yapılabilir Eylemin kendisi vurgulandığında saldırganlık başka kişilere zarar veren herhangi bir davranış olarak tanımlanmaktadır Eylemde bulunan kişinin niyeti vurgulandığında ise hedefi yaralamak niyetiyle girişilen bir davranış olarak tanımlanır Diğer bir tanım, öfkeli ve araçsal saldırganlık şeklinde yapılmaktadır Öfkeli saldırganlık öfke ve düşmanlığın kışkırttığı saldırganca bir eylemdir Araçsal saldırganlık ise, eylemin kendisi dışında bir hedefe ulaşmak için girişilen saldırganca bir eylemdir |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...NEDENLER: • Bazı kuramcılar beynin merkezi sinir sisteminin ve endokrin sisteminin saldırganlığa yol açtığını öne sürmektedir Bazı bilim adamları da beyinde saldırganlığa neden olan merkezlerin dışında beyindeki tümörlerinde saldırganlığa yol açtığını ileri sürmektedirler Saldırganlıkla ilgili amigdalalar duyguların kontrolünden sorumlu beyin alanlarıdır ve limbik sistemin bir parçasıdır Saldırganlık gösteren hayvanların amigdalaları çıkarıldığında hayvanların önceki halinin karşıtı bir durumun, sakinlik halinin ortaya çıktığı gözlenmiştir Yine bu bölgede oluşmuş olan bazı tümörlerin aşırı saldırganlığa yol açtığı belirtilmektedir Biyolojik kurama ait bir diğer açıklama genlerdeki farklı kombinasyonların saldırganlığa neden olduğu şeklindedir Her insanın hücresindeki 23 çift kromozomdan bir çifti cinsiyeti belirler Kadın da cinsiyeti belirleyen kromozom çifti XX erkekte ise XY biçimindedir Y erkekliği belirleyen kromozom olarak düşünülmektedir Bazı erkeklerde bu kromozomlar XYY şeklindedir Bir kısım bilim adamları fazla olan bu kromozomun erkekte saldırganlığı artırdığını savunmaktadır Araştırmalar XYY tipi kromozomun erkek suçlular arasında normallere göre 4 kez daha fazla görüldüğü şeklinde sonuçlanmıştır Fakat kromozomlarla ilgili bu açıklamayı eleştirenler ve saldırganlığı açıklamada yetersiz bulan araştırmacılarda vardır Çünkü XYY kromozomu taşımasına rağmen saldırgan olmayan erkeklerdeki ve kadınlardaki saldırganlığın nedenleri için hiçbir açıklama getirilememektedir Bu nedenle biyolojik kuramın saldırganlığa ilişkin açıklamalarının yeterli ve kapsamlı olduğu söylenemez Biyolojik temelli kuramlar objektif ve somut verileri kapsaması yönünden önemli sayılmakla beraber, saldırgan davranışın oluşumunda etkili olan bireyin duygusal, zihinsel ve sosyal süreçleri dikkate almamaktadır Bununla birlikte yapılan araştırmalar biyolojik faktörlerin psikopatolojide önemli rol oynadığını ortaya 3 çıkarmıştır Geçmişte saldırgan davranış incelenirken daha çok çevresel değişkenler üzerinde duruluyor, gelişimsel ve sonradan olma beyin hasarları üzerinde durulmuyordu Son yirmi yıldır saldırganlık üzerine yapılan araştırmalarda nöropsikiyatrik ve nörolojik sorunların saldırgan bireylerde, saldırgan olmayanlara oranla daha yaygın olduğu ileri sürülmektedir Şiddeti besleyen bir çok kaynak vardır Ancak bu kaynakların etkin olabilmesi için etkileyebilecekleri bir canlı organizmaya ihtiyaç vardır Şiddet davranışını anlayabilmenin yolu onun biyolojik temelini anlamaktan geçer Bu konudaki bulgular henüz çelişkili ve yetersizdir Daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır Emosyonel sinir bilim (Neuroscience) alanında son yıllarda görülen hızlı ilerleme bu alanda kısa sürede aşamalar kaydedileceğinin sinyallerini vermektedir Ortaya çıkacak sonuçlar, şiddeti ortadan kaldırmayacaktır Şiddetin daha iyi anlaşılabilmesi ve ortadan kaldırılabilmesi için hem toplumsal hem de biyolojik etkenlerin birlikte ve uygun ölçülerde dikkate alınması gerekir |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...• İnsan davranışlarını insanın doğasından yola çıkarak açıklayan içgüdü kuramcıları saldırganlığı da içgüdülere göre açıklamakta, insanın diğer hayvanlar gibi kendisini saldırgan davranışlarda bulunmaya eğilimli kılan bir saldırganlık içgüdüyle doğduğunu ileri sürmektedirler Bu kuramcılar saldırganlığı doğuştan gelen içgüdülerle 4 açıklamakta ve saldırganlığın azaltılabileceğine ilişkin bir umut taşımamaktadır Saldırganlığı içgüdülerle açıklamak, kişiler arası ilişkilerde sorun olan bu davranışı olağan görmek anlamına geldiğinden, bu kurama özellikle sosyal öğrenme kuramcıları tarafından yoğun eleştiriler gelmektedir İnsan davranışlarını sadece içgüdü modeli ile tanımlamanın doğru olmayacağını daha sonra kabul edilmiştir Davranışlar sadece içgüdü modeliyle açıklanabilseydi saldırganlığa özel bir anlatım ve özür bulunmuş olurdu |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...• Sosyal Öğrenme kuramcıları insanın doğuştan saldırgan olmadığını saldırganlığın toplumsallaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıktığını belirtmişlerdir Bireyi saldırganlığa iten güçlerin içsel olmaktan çok dışsal olduğunu savunmaktadırlar Diğer kuramlarla karşılaştırıldığında bu kuram dış etkilere daha fazla önem vermektedir Ancak kişi yalnız çevresel etkenlere tepkide bulunan güçsüz bir organizma değildir Kişi ve çevrenin karşılıklı etkileşimleri bireyin sahip olduğu davranışları oluştururlar Böylece hem çevre etkinlikleri davranışları şekillendirir, hem de çevre davranışlar tarafından etkilenir Bu dinamik görüşler insanın saldırganlığını diğer sosyal davranışlar gibi hem çevreden kaynaklanan uyaran ve pekiştiricilerin etkisi hem de bilişsel kontrol etkisiyle öğrenildiğini savunur Bu kuram, saldırgan davranışların kaynaklarının çok çeşitli olduğunu, geçmiş deneyim ve öğrenmeden,dış durumsal etmenlere kadar yayılan çok geniş bir yelpaze içinde değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca saldırganlık ve şiddetin, nesiller boyunca öğrenilmiş bir davranış kalıbı olarak geçtiğini de savunmaktadır Geçmişteki deneyimlerin saldırganlığın ne zaman, hangi durumlarda ve de ne sıklıkla ortaya çıkacağını belirlediğini, çocukların model olarak aldıkları ana babalarının davranışlarından, nasıl davranmak gerektiğini öğrendiklerini, aile ve dış çevreden edindikleri saldırgan modellere özenerek saldırgan davranışlarda bulunduklarını ileri sürmektedir Saldırganlığa içgüdü ve engellenme açısından bakan görüşlerle karşılaştırıldığında, sosyal öğrenme yaklaşımını benzersiz kılan şey, saldırganlığı değiştirebilir ve engellenebilir bir olgu olarak görmesidir Oysa saldırganlığı içgüdüyle açıklayan görüşler saldırganlığı kaçınılmaz ve genetik olarak programlanmış bir davranış olarak görme eğilimindedirler Bu yaklaşım, saldırganlığın öğrenildiği gibi unutulabileceğini ya da uygun koşullar altında hiç öğrenilemeyeceğini savunmaktadır |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...• Saldırganlığın nedenini açıklayan bir diğer kuram olan Engellenmesaldırganlık kuramı ilk ortaya atıldığı zaman “Saldırganlık hali her zaman bir engellenme sonucu ortaya çıkar” görüşü şiddetle eleştirilere uğrayınca her engellenmenin saldırganlığa yol açacağı görüşü değiştirilerek saldırganlık, “engellenme saldırganlığa yol açmaktadır” şeklinde tanımlandı Pek çok örnekte engellenme biçimlerinin ardından saldırgan davranışlar gelse de engellenme ve saldırganlık arasındaki bağın sanıldığından daha zayıf olduğu düşünülmektedir Engellenme kaçınılmaz olarak saldırganlığa yol açmamakta ve saldırganlık her defasında engellenmenin ardından gelmemektedir Bununla birlikte kuram sosyal ödül kazanmak için yapılan araçsal saldırganlık yada kendini savunmak için yapılan saldırganlık gibi engellenme olmaksızın yapılan saldırgan davranışları açıklamakta da yeterli olmamaktadır Şiddet eylemlerini insan etmeninden soyutlayarak salt çevresel etmenlere dayandırarak açıklamak sorunun çözümüne fazla yardım sağlamamaktadır Çünkü çevre ve insan birbirinden ayrılmaz bir biçimde bir sorunlar yumağı olarak şiddet eylemlerine katkıda bulunur İnsan tepkilerini dış uyaranların, ruhsal yapısında yol açtığı etkilerin özelliklerine göre gösterir Bu etkilerden biri olan engellenme tek başına saldırganlığa neden değildir Bu konularda çalışmalar yapan bilim adamlarına göre engellenme genellikle öfke olarak nitelendirilen duygusal bir tepkiye yol açmakta ve bu tepkide kişiyi saldırgan davranışlarda bulunmaya hazır hale getirmektedir |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...• Saldırgan modeller, bilişsel öğrenme yoluyla yeni davranış kalıplarının öğrenilmesini sağlar Modelin saldırgan davranışlarının 7 ödüllendirilmesi halinde de dolaylı pekiştirme yoluyla bu tür davranışların taklit edilme olasılığı artar Böyle durumlarda saldırganlık oldukça yerleşik bir davranış kalıbı haline gelerek söndürülmesi güçleşir Davranışçılara göre, insanlar iyi, akıllı olarak doğmakta, kötü eğitim, kötü çevre ve kötü örneklerle davranışlar bozulmaktadır İnsan davranışlarını yalnızca doğuştan gelen eğilimler değil, çevrenin davranışları da biçimlendirmektedir Bu yaklaşıma göre çocuk saldırgan davrandığında annesinin veya diğer kişilerin ona istedikleri şeyi vereceklerini anlarsa, saldırgan biçimde davranmaya eğilimli olur Aynı durum uysal, atak ya da sevecenlik için de geçerlidir Öteki bütün davranışlarda olduğu gibi saldırganlık da kişinin çıkarına uygun düşecek biçimde hareketlerin yapılmasıyla öğrenilir Kişi istediği şeyi elde etmede başarılı bir yöntem olduğu kanıtlanan bir biçimde hareket eder |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...• Saldırgan davranışların oluşmasında taklit önemli bir süreçtir Bir çocuk yada genç öfke ve saldırganlık düzeyini kontrol edemeyen ve bunu sağlıksız şekilde ifade eden ana babasını gözlediğinde, sözle saldırmayı ve katı bir şekilde eleştirmeyi öğrenir Ana babanın uyguladığı otoriteye dayalı katı disiplinin çocukta saldırganlık ve başkaldırma gibi olumsuz özelliklerin ortaya çıkarttığını görülmektedir Araştırmalarda ana babanın kısıtlayıcı ve çocuğa özgürlük tanımayan, 8 kendi düşüncelerini empoze eden onun adına kararlar alıp uygulamaya çalışan katı tutumlarının isyankarlığa ve saldırganlığa neden olduklarını göstermektedir Çocuğa karşı yargılayıcı olan, fiziksel şiddet kullanan, çocuğu dinleyip anlamaya çalışmayan annelerin çocuklarının güvensiz, tedirgin ve saldırgan davranışlar gösterdiği bulunmuştur Ayrıca çocuğa karşı dayakla terbiyenin olduğu kadar, aşırı koruyuculuğunda çocuğu saldırganlaştırdığı görülmüştür |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...Toplum da aile gibi suç oranın gelişmesini teşvik etmektedir Suç oranın yüksek olduğu bir topluluk çocuğun saldırgan aktivitelerde bulunan pek çok modeli gözlemlemesine fırsat verir Çocuk aynı zamanda bu davranışlarından ötürü bu modellerin ödüllendirildiğine de tanık olur Göç sebebiyle başta büyük kentler olmak üzere çeşitli yerleşim birimlerinde oluşan, kontrolsüz yapılaşma, nüfus artışı, kültürel yozlaşma ve yabancılaşma, gelir adaletsizliğinin ve yoksullaşma oranının artması, işsizliğin yol açtığı güvensizlik, gelecekten umudunu kesme ve amaçsızlık, haksızlığa uğradığında hakkını resmi yollardan alamaması, sosyal problemlerin çözümünde şiddete başvurulması saldırganlığın ortaya çıkmasını kolaylaştırır |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...Psikologların büyük çoğunluğunun TV’de şiddetin çocuklarda saldırganlık eğilimini artırdığına inandığı kesindir Hatta sokaktaki insanında genelde bu inancı paylaştığı söylenebilir Eğer televizyondan bir şeyler öğreniliyorsa ki bunda kuşku yoktur Saldırgan davranışlarda öğrenilebilir Bu öğrenme, TV’de gözlenen saldırgan kahramanın gösterdiği saldırgan davranışın taklidi ya da böyle davranışların ilişkili olduğu başka saldırgan davranışları çağrıştırıp etkinleştirmesi biçiminde olabilir Bununla birlikte, çocukların TV’de gözledikleri ve sonuçta kendileri için zararlı olabilecek saldırgan davranışlara daha fazla başvuracaklarını düşünmek biraz insanı küçümsemek ve onu ayırt etmeksizin her davranışı taklit eden robotumsu bir yaratığa indirgemek olur İnsan yavrusu eğer ruhsal olarak bir özrü yoksa bebek denebilecek yaşlarda bile gerçek ile filmi, filmde yapılabilecekle gerçekte yapılabileceği ayırt edebilecek kapasitededir Nitekim gözden geçirdiğimiz sonuçlarda bu görüşü destekler niteliktedir Bulgular TV’ de saldırganlığın, çocuklarda saldırganlığı büyük ölçüde arttırdığı yargısına varmamızı sağlayacak denli kesin ve tutarlı değildir Eğer gerçek yaşamda saldırgan davranışlar ödüllendirilip özendiriliyorsa, çevre gerçek saldırgan modeller açısından zenginse ya da koşullar saldırgan duyguları denetim altında tutulamaz ölçülere çıkarıyorsa, o zaman saldırgan davranışların öğrenilmesinin ayıbı büyük ölçüde TV’ye çıkarılmamalıdır |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...Başlı başına okul ve eğitim sistemi bile pek çok çocuk ve ergende öfke yaratan ve saldırganlığa yol açan ortamlar olabilmektedirEğitimöğretim alanındaki eşitsizlikler ve haksız uygulamalar, öğretmenlerin öğrenciler arasında ayrım yapmaları, öğrencilerin kendi içinde değil sürekli birbirleriyle kıyaslandığı yarışmacı, kalitesiz ve ezberci eğitim, başarının düşmesine yolaçan sürekli değişen eğitim programları çocukları saldırganlaştırmaktadır |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...• Kalabalık sınıflar, yetersiz fiziki koşullar, fazla ders saati ve yoğun ders programının getirdiği sıkıntılara ders dışı etkinliklerin ve sosyal faaliyetlerin yetersiz olması, öğrencinin rahatlayabileceği, enerjisini kullanabileceği alanların sınırlılığı eklenir Bu yüzden sınıflar can sıkıntısı için mükemmel mekanlardır ve bu kadar yapay bir ortamda çocuklardan doğal olması beklenmektedir Bu hayvanat bahçesinde kafese kapatılan vahşi hayvanları niçin doğal davranmıyorlar yada niye huzursuzlar diye suçlamak gibidir • Disiplin yönetmeliğinin katı, yasakçı kuralları ve tek tipleştirme uygulamaları sonucu farklı, orijinal ve yaratıcı kişilik özelliklerinin törpülenmesi çocuklarda öfke tepkilerine yol açmaktadır |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...Bir yandan öğretmenlerin formasyon yetersizliği, (öğretmen açıklarını kapatmak için her üniversite mezununun öğretmen olarak atanması) ve eğitimden çok öğretim ağırlıklı çalışmaları, diğer yandan rehberlik ve yönlendirmenin olmayışı, okulda psikolojik danışma hizmetlerinin yetersizliği saldırganlığı engelleme de sorunlar doğurmaktadır (Rehber öğretmen açığını kapatmak için bu işin eğitimini almamış insanların istihdam edilmesi) |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...Genelde ergenlikte sınırlı antisosyal davranışa dahil olan bireyler, toplumun norm ve standartlarını öğrenmektedir ve yaşam boyu antisosyalliği sürdüren bireylerden çok daha iyi sosyalize olmaktadır Ergenliğin ilk yılları boyunca suçluluk artış, genç yetişkinlikte de düşüş göstermektedir Arkadaş grubunca kabul arzusu, gençler arasında antisosyal davranışı artırmaktadır Zamanla arkadaşlar daha az etkili olmaya başlar ve ahlaki değerlerin kazanılmasıyla saldırgan davranış azalır |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...ÖNERİLER • İnsanın biyolojik olarak iki nihai amacı vardır Hayatta kalmak ve türün devamını sağlamaktır İnsan bir tehlikeyle karşılaştığı zaman da iki davranış kalıbından birini seçer ya kaçacak yada savaşacaktır Savaşmak zorunda kaldığı zaman doğal olarak saldıracaktır Yani şiddetin kökeninde yer alan saldırganlık davranışının insanın hayatta kalmasına yarayan kesin bir fonksiyonu vardır Bir amaca hizmet eden saldırganlık davranışının, sosyal kaidelerin geliştiği, kişinin güvenliğini sağlayacak toplumsal yapılanmanın arttığı bu gün için eskiye oranla gerekliliği azalsa da, kişinin hangi durumda kendisine zarar gelebileceği bilgisine her zaman ihtiyacı vardır • Saldırganlığın üç türünden söz edilebilir Toplum tarafından onaylanmayan düşmanca saldırganlık, belli koşullar altında onaylanan saldırganlık, toplumca ne yasaklanan ne de onaylanan izin verilmiş saldırganlık Toplumda etkili işlev görebilmek için bireyler bunları öğrenmek zorundadır Saldırganlıklarını hiçbir zaman denetim altına alamayanların özgür kalmalarına izin verilmeyecektir Bununla birlikte saldırganlığa hiç başvurmayanların durumları, gerektiğinde onu kullananlarınkinden daha kötü olabilir Dolayısıyla önemli olan çocuklara hiçbir zaman saldırmamayı öğretmemek değil, saldırganlığın ne zaman uygun olup ne zaman uygun olmadığını öğretmektir Önemli bir diğer noktada çocuklara düşmanca saldırganlığın, toplum tarafından onaylanmayan saldırganlığın öğretilmemesidir |
Saldırganlık... |
08-23-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Saldırganlık...• Araştırmalar çocuklarının kötü davranışlarını cezalandırmak isteyen anne ve babaların aslında bu davranışları pekiştirmekten ileriye gidemediğini göstermektedir Buna göre övülen iyi davranışlar çocukları tarafından nasıl öğreniliyorsa cezalandırılan kötü davranışlarda öğrenilebilir Burada önemli olan davranışın altının çizilmiş olmasıdır Bir davranış ödül ile güçlendirilirken, ceza ile ortadan kaldırılabilir Ancak burada asıl ceza, o davranışın sonunda ortaya çıkacak olumsuz durumun kendisidir Bir davranış sonucunda ortaya çıkan olumsuzluk bir yanıt iken, cezalandırmak bir uyaran oluşturabilmektedir Ceza, cezalandırılan tarafından kendine bir saldırı olarak algılanabilir, hatta karşı atağa geçme isteği uyandırabilir Davranış sonucu ortaya çıkan olumsuzluk davranışın devamını önleyici bir etkiye sahipken, cezalandırmak davranışın tekrarı için bir uyarıcı oluşturmaktadır • Okuldaki herkesin okulu sahipleneceği ve orada olmaktan hoşlanacağı bir okul iklimi oluşturulmalıdır Okuldaki her öğrenciye ve görevliye, kendilerinin okulun önemli bir parçası oldukları hissettirilmelidir Bu duygu, okulda güvenliği sağlamaya yönelik planlama sürecine herkesin (öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin ve toplumun önde gelen kişilerinin) katılımı sağlanarak başarılabilir • Yapılan araştırmalar, okullardaki sorunların çok büyük bir kısmını okuldaki çok küçük bir azınlığın çıkardığını göstermektedir Bu öğrenciler öncelikli hedef seçilebilir Okuldaki gözetim ve denetim faaliyetleri planlanırken, sayıca az olan bu öğrencilerin bulundukları yerlere özel bir dikkat gösterilmesi, bu öğrencilerin hem kendilerini hem de olası mağdurları şiddeti karşı korumak için yararlı olabilir |
|