|
|
Konu Araçları |
çalışma, kalbin, kalp, kan, mekanizması, mucizesi |
Kan Ve Kalp Mucizesi Kalbin Çalışma Mekanizması |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kan Ve Kalp Mucizesi Kalbin Çalışma MekanizmasıKalbin oldukça sistemli bir mekanizması vardır Bu mekanizmada meydana gelen tek bir aksaklık o insanın hayatını sona erdirebilir Kalbin sahip olduğu mekanizmalardan en önemlisi sağ ve sol tarafında bulunan pompalardır Kalbin her iki tarafında da kulakçık ve karıncıklar bulunmaktadır Küçük pompa her iki tarafta da kulakçıklardır, büyük pompaları ise karıncıklar oluşturur Kalbin sol tarafı temiz kan ile ilgilenir Gelen temiz kanı organ ve dokulara ulaştırmak, kalbin sol tarafında bulunan sol kulakçık ve sol karıncığa düşer Kalbin sağ tarafı ise kirli kan ile ilgilenir Sağ karıncık ve sağ kulakçık kirli kanı temizlenmek üzere akciğerlere ulaştırmak için görev başındadır Temiz kan kalbe ulaştığında önce üst taraftaki küçük pompaya, yani sol kulakçığa dolar Buradan alt tarafta bulunan büyük pompaya yani sol karıncığa iletilir Kirli kan da, yine aynı şekilde sağ kulakçıktan sağ karıncığa iletilir Kalpteki her kulakçık birbirlerinden farklı görünseler de aslında yaptıkları iş aynıdır Her biri belirli bir hedefe doğru kanı iletmekle görevlidir Mekanizmanın sistemli çalışması, bahsettiğimiz bu sıralı işlem nedeniyle çok önemlidir Herşeyin sıra ile yapılması gerekmektedir Eğer bu düzen bozulursa, kalp vücuda ya hiç kan pompalayamayacak ya da kalbe aşırı kan yüklenmesi olacaktır Bu sıralamanın doğru yapılabilmesi için kulakçık ve karıncıklar arasında kapaklar vardır Bu kapaklar kanın akış yönüne doğru tek taraflı olarak açılırlar Kulakçıklar kasıldığında bu kapaklar açılır ve kan büyük pompanın yani karıncıkların içine dolar Bu işlem gerçekleştikten sonra, kanın geldiği yere geri dönmemesi için kapaklar tekrar kapanır Ana toplardamar, oksijensiz kanı bedenin sağ kısmına getirir ve akciğer damarları bu kanı akciğerlere iletir Akciğer toplardamarı oksijenli kanı akciğerlerden kalbin sol tarafına getirir ve aort bu kanı vücuda gönderir Kanın bu hareketi sırasında kalp kapakçıkları kasılarak kanın odacıklar arasında geçişini sağlar Bu kapaklar, kalbin karıncıklarında da vardır Karıncıklar kasıldığında bu kapaklar açılır ve kanın vücuda doğru akması sağlanır Pompalama işlemi durduğunda ise kapaklar kapanır ve pompalanan kanın kalbe geri dönmesi engellenir Bizim "kalp atışı" olarak algıladığımız ses ise, sanıldığı gibi kalbin kasılıp gevşemesi sonucunda çıkan ses değildir Kalp atışını dinlerken, aslında bu dört kapakçığın şiddetle açılıp kapanma seslerini duyarız Bu kusursuz sistemin sahip olduğu üstün komplekslik bir yana, evrimciler açısından böylesine ritmik bir düzen ile kapakların açılıp kapanması bile tek başına büyük bir sorundur Çünkü hiçbir canlının böylesine ritmik bir düzeni elde edinceye kadar bekleyecek zamanı yoktur Meydana gelen en küçük aksaklık canlının bedeninde ağır hasarlara sebep olabilecektir Kapakların açılma ve kapanma düzeninin, her canlıda henüz bir cenin halindeyken bile muntazam işlemesi gerekmektedir Böyle seri bir hareketin tesadüfen meydana gelen mutasyonlarla oluşması ve bunun hiçbir aksama göstermeden tüm canlılarda tesadüfen kusursuz işlemesi ise mantıklı hiçbir insanın kabul edemeyeceği büyük bir aldatmacadır Kalp kapakçıkları, kanın akış yönüne doğru tek taraflı olarak açılırlar Kulakçıklar kasıldığında bu kapaklar açılır ve kan karıncıkların içine dolar Büyük tazyikle akan kanın geri dönmemesi için kapaklar hemen kapanır Vücutta Ritmik Hareket Eden Tek Hücre: Kalp Kası Hücreleri Beden, yaklaşık yüz trilyon hücreden meydana gelir Bu hücrelerin her birinin farklı görevleri ve özellikleri vardır Kimisi, alyuvar hücrelerinde olduğu gibi çekirdeksizdir, kimisi solunum borusundaki hücrelerde olduğu gibi tüycüklere sahiptir Kimisinin ise hareketini sağlayan çeşitli motorları vardır Ama vücutta öyle bir hücre vardır ki, başka hiçbir hücrede bulunmayan özel bir yeteneğe sahiptir Bu yetenek, hücrenin "büzülme ve açılma" hareketi yapabilmesidir ve bu yeteneğe sahip hücrelerden oluşan kalp işte bu yüzden "atar" Kalpte bulunan bu hücreler özel kas hücreleridir Bu hücre topluluğunu özel yapan; henüz gelişmeye başlayan bir embriyoda aniden hareket etmeye başlamalarıdır Bir açık kalp ameliyatı sırasında, "kendilerine bağlı tüm sinirler alınmış ve çevrelerindeki organlarla tüm ilgileri kesilmiş olmasına rağmen" bu hücreler "atmaya" devam edebilir Hatta bu hücrelerden "tek bir tanesini" dışarı çıkarıp mikroskop altına koyduğunuzda bile, kanla beslediğiniz sürece, atmaya devam edecektir89 Bu hücreleri özel yapan, görünürde insan aklının eseri olan hiçbir kontrol mekanizmasının denetiminde olmamasına rağmen atmaya, kan pompalamaya ve insanı yaşatmaya adeta bir karar vermiş gibi davranmalarıdır Kalp atışı, pacemaker adı verilen kalbin içindeki sinir dokularının bulunduğu alan tarafından kontrol edilir Alttaki resimde karıncıkta bulunan sinir ağları görülmektedir Onların "atmalarını" sağlayan özellik, üzerlerinden geçen elektrik akımıdır Kalbi oluşturan her hücre, adeta canlı bir pil gibidir Kalp atışı adını verdiğimiz hareketi başlatan kimyasal enerjiyi kendileri oluştururlar Hücrelerin bu özelliği, hiçbir evrimci iddia ile açıklanamayacak olağanüstü bir özelliktir Kalp hücreleri kendileri için gerekli olan elektriği, kanda rahatça bulabildikleri potasyum ve sodyum elementleri ile sağlarlar Bu iki elementi meydana getiren atomlar, sahip oldukları bir elektronu kaybetmiş atomlardır Dolayısıyla fazladan bir protonları, yani artı yükleri bulunmaktadır Kalp hücreleri, oldukça fazla miktarda potasyum iyonuna sahiptirler, bu hücreleri çevreleyen sıvıda ise sodyum bulunmaktadır Hücre zarı, kalp kaslarından sodyumu dışarı atar ve içeriye potasyum alır Hücre zarı sodyumu dışarı verme işini, potasyumu içine alma işinden daha hızlı gerçekleştirdiği için atomların sahip olduğu fazladan artı yük, hücrenin dışında yığılmaya başlar Belli bir sınıra geldiğinde, akım aniden tersine döner ve sodyum iyonları tekrar hücrenin içine girmeye başlarlar Bu ani değişiklik, bir elektrik akımı meydana getirir ve kalp kası kasılarak geri çekilir 90 Hücrelerin atmasını sağlayan özellik, bu kimyasal gelişmelerle meydana gelir Şu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'ındır Göklerde ve yerde büyüklük O'nundur O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir (Casiye Suresi, 36-37) Kalp atışının başlama işareti ise sağ kulakçıkta bulunan ufacık bir hücre topluluğuna bağlıdır Kalp sinüsü ya da SA yumrusu adı verilen bu hücre topluluğunun verdiği elektriksel işaret iki küçük kas demetiyle kalp kasına iletilir Hücreler, üzerlerine gelen elektrik akımını, alt kısımlarında bulunan diğer tüm kalp kaslarına ulaştırırlar Bu akım dalgası, sağ kulakçıktan başlayarak aşağıya doğru bütün kas hücrelerini uyarır ve böylece tüm kalbe yayılır Kalbe gelen bu elektrik akımları "pacemaker" adı verilen bir sinir demeti tarafından koordine edilir Pacemaker ritmi denetlerken, vücudun gereksinimine kulak verir Bedenin ihtiyaçlarına göre kalbi hızlandırma veya yavaşlatma gibi bir yeteneği vardır Resimde kalbin elektriksel faaliyetini gösteren kalp elektrosu görülüyor Kalp, ritmik ve senkronize atar Bu düzenli ritim sayesinde vücuda uygun miktarda kan akımı sağlanır Ancak kalbin tamamı bir anda kasılmaz Çünkü kalbin, hem kan toplaması hem de topladığı kanı pompalaması gerekmektedir Eğer kalbin tüm hücreleri aynı anda kasılsaydı, henüz kan kalpte toplanamadan vücuda pompalanacaktı Bunun sonucunda da, sadece birkaç damla kan vücuda iletilebilecekti Oysa kulakçıklar topladıkları kanı, kendilerinden daha büyük olan karıncıklara, onlar kasılmadan önce iletmelidirler İşte bu nedenle kalp üzerinde bulunan kaslar, adeta kendi sıralarını bilircesine, birbirlerinin kasılmalarını beklerler Karıncıklar kasılırken kulakçıklar gevşer, böylelikle kulakçık gevşediği için kan aşağı doğru akar, karıncık da kasıldığı için kanı toplar Acaba bu sıralama nasıl her zaman bu kadar düzenlidir? Kalp hücrelerini ayrı ayrı alıp mikroskop altında inceleme imkanınız olsaydı, her bir hücrenin farklı hızlarda attıklarını görürdünüz Bu son derece şaşırtıcı ama aynı zamanda da gerçek anlamda mucizevi bir durumdur Ancak bu bir düzensizliğin değil, aksine kusursuz bir düzenin göstergesidir Kalbin, ritmik ve senkronize bir atma şekli vardır Hücreler, bu senkronizasyona uygun olarak ne zaman kasılıp ne zaman gevşeyeceklerini adeta "bilirler" Allah, hücrelerin her birine atmaları gereken zaman aralığını ilham etmiştir Bu yüzden her birinin atma hızı ve sırası farklıdır91 Birbirinden farklı ritmlerde atan iki kalp hücresi biraraya geldiklerinde, bu akıllı hücreler olağanüstü bir mekanizma ile aniden ortak bir ritme uyum sağlamaya başlarlar Hepsi biraraya geldiğinde ise birbirine uyumlu hücrelerin oluşturduğu tek bir organ halini alır ve kanın en iyi pompalanacağı ritmi tuttururlar Bu olağanüstü gerçek, Allah'ın insanlar için yarattığı özel nimetlerden biridir Hücreler arasındaki kusursuz uyum da Rabbimiz'in sanatının delillerindendir Allah herşeye Hakim olan, çok üstün güç sahibi olandır Kalp Hücrelerinin Zamanlaması Kalbin, zamanlaması kusursuz olan bir düzeni vardır Bu da kalbi oluşturan hücreler arasındaki koordinasyon ve haberleşme ile sağlanır Burada elbette ilk dikkati çeken yine hücrelerde tecelli eden "akıl"dır Kalbi oluşturan bu akıllı hücreler akımı, kalbin diğer tarafına doğru saniyede yaklaşık 60 cm hızla gönderirler Sinyal, SA yumrusu adı verilen bir bölgeden gönderilmiştir SA yumrusunu oluşturan hücrelerin sinyali ürettikleri süre ise saniyenin 14'te biri kadardır Burada ikinci akımı üreten hücreler bulunur ve AV yumrusu adını alırlar Akım, hızla ilerlerken sırayla iki kulakçığı harekete geçirir ve kan toplamak için bunların kasılmalarını sağlar Hala ilerlemekte olan elektrik akımı tam karıncık kaslarına ulaşacakken, sağ kulakçık ile sağ karıncık arasındaki kas dokusunda bulunan özel ipliksi hücreler tarafından durdurulurlar Bu durum, akımın karıncığa ulaşırken gecikmesine neden olur Akım, saniyede 20 cm hıza düşer ve saniyenin 16'da biri gibi bir sürede iletilmeye başlar Bu gecikme son derece önemlidir Bu gecikme nedeni ile karıncıklar kasılmadan, kulakçıklar kendi içlerini kanla doldurmuş ve pompalamak için hazırlanacak fırsat bulabilmişlerdir92 Kalbin senkronize hareketinin sırrı budur a) SA yumrusu, kulakçığın kasılmasını sağlayan bir uyarı gönderir Bu uyarı AV yumrusuna ulaştığında, karıncığa Purkinje lifleri yolu boyunca kasılma sinyali gönderir b) Normal EKG, kalbin düzgün çalıştığını gösterir Pdalgası kulakçık kasıldığında, QRS dalgası karıncık kasıldığında ve T dalgası da karıncıklar kasılmadan normal hale geçerken oluşur c) Anormal EKG'de ise sinüs taşikardı hızlı pacemaker nedeniyle hızlı kalp atımına neden olmaktadır Karıncıkların düzensiz hareketi nedeniyle düzensiz bir kalp atımı meydana gelmiştir Bu esnada kapakçık daralması da olur Kalbin elektriksel sisteminde üzerinde durulacak detaylar bunlarla da sınırlı değildir Bu elektrik sisteminin mucizevi özelliklerine bir örnek, ilk akımı başlatan SA yumrusudur Aslında kalbin diğer bölümleri de kalp kaslarını harekete geçiren SA yumrusu ile aynı yeteneğe sahiptirler AV yumrusu da, iki karıncığı birbirinden ayıran Purkinje lifleri de böyle bir akımı üretip kalbi harekete geçirebilirler Peki acaba neden bu görev sadece SA yumrusuna bırakılmıştır? Bunun nedeni SA yumrusu ile iletilen akımın diğerlerinden kayda değer derecede hızlı olmasıdır SA yumrusu, kendiliğinden uyarı oluşturabilen dokuların uyarıları henüz doğmadan önce onları uyarır İşte bu hızından dolayı, tüm elektriksel hareketi SA yumrusu başlatır Eğer akım diğer yumrularda başlatılsaydı, bu durum vücudun çeşitli organlarına kan gitmemesine veya geç gitmesine neden olacaktı93 Bunun sonuçları ise kuşkusuz son derece ciddi boyutlarda olacaktı Nitekim, ilk 4-5 saniye içinde beyne kan gitmemesi, kişinin bayılmasına neden olacak ve bu süre daha da uzarsa, ölüm meydana gelecekti Bütün bu özelliklere bakarak kalbin, kendi enerjisini kendisi üreten ve bu enerji ile son derece senkronize ve uyumlu bir şekilde hareket eden şuurlu bir canlı olduğunu görürüz Hareketin başladığı yer, belli miktarda hücreden oluşan küçük bir yumrudur Bu hücre topluluğu, akımı ne kadar hızla iletmesi gerektiğini bilir Aksi takdirde kalp, kendi üzerine düşen görevi yerine getiremeyecek ve kanı pompalamayacaktır Kalp aynı zamanda kendi ürettiği elektrik akımının miktarını da çok iyi tespit eder Eğer ölçülemeyecek kadar küçük miktarda bir akım kontrolsüz olarak bu bölgeden geçerse bu durum, sonucu ölüm olabilecek sorunlara neden olur94 Bunların dışında, kalbin kendi senkronizasyonunu kendi ayarlama özelliği vardır Yan yana bulunan kalp hücrelerinde hangisinin kasılma ve gevşeme ritmi daha yüksekse diğerini kontrol altına alır Bu senkronizasyon bozulursa, bir hücre kasılırken diğeri gevşerse, gerektiği gibi bir pompalama olmaz Bunun sonucunda da kısa bir zaman içinde kalp durur ve bu durum saniyeler içerisinde ölüme neden olur95 Kısacası kalp, sürekli enerji üreten, kanı koordine eden, Allah'tan aldığı ilham ile kendi kendine kasılıp gevşeyen, kendi düzenini kendisi ayarlayabilen hem akıllı, hem de planlama, hesap yapma, tedbir alma ve hızlı hareket etme özelliklerine sahip özel hücrelerden oluşmuştur Kalbi Besleyen Özel Ağ Kalp, tüm vücudu besleyen bir organdır Ve diğer tüm organlar gibi o da beslenmelidir Üstelik kalp, yaptığı işin yoğunluğu ve son derece özel bir organ olması nedeniyle çok daha fazla oksijene ve besine ihtiyaç duyar Ancak kalp kası, besin maddelerinin ve oksijenin geçemeyeceği kadar kalın ve sıkı bir dokudur Dolayısıyla kalp, kendi içinden geçen damardan yararlanamaz O halde bu değerli organ nasıl beslenir? Şimdiye kadar incelediğimiz bütün bu tasarım harikalarının yanısıra kalp yine tasarım harikası bir sistem ile beslenir Kalp, kendisini besleyen özel bir donanıma sahiptir Bu donanımın adı "koroner atardamarlar"dır Koroner atardamar yoluyla kalpten çıkan kanın ilk alıcısı kalptir Koroner atardamarlar, akciğerden gelen en temiz ve en bol oksijenli kanı taşıyan aort atardamarından ayrılmış iki ayrı daldır Bu damarların özelliği yalnızca kalbi beslemek için yaratılmış olmalarıdır Koroner atardamarlar, diğer damarların tersine kalpten çıkıp organlara gitmek yerine tekrar kalbe geri dönerler Böylece en bol oksijenli kan, başka hiçbir yere uğramadan, adeta vücudun oksijene en fazla ihtiyacı olan bölgesini tespit etmişcesine kalbi beslemek için uğraşır Kalp hücreleri çalışabilmek için oksijeni ve şekeri enerjiye dönüştürdüğünden, koronerdeki kan bu maddeler açısından zengin olmak zorundadır Çünkü kalbin enerji ikmali ihtiyaca göre ayarlanır ve birkaç saniye içinde dört-beş katına çıkabilir96 De ki: "Siz, Allah'ın dışında taptığınız ortaklarınız? gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden sonra artık kimse onları tutamaz Doğrusu O,Halim'dir, bağışlayandır (Fatır Suresi, 40-41) Koroner damarlar o kadar mükemmel bir şekilde döşenmiştir ki, böyle bir tasarımın gerçekleşmesi için ancak bir plan ve düzenlemenin olması gerektiği açıktır Kalbe giren bu atardamarlar, bir ağaç gibi daha küçük dallara ayrılarak kalp kasının her yanına yayılırlar Çünkü kalbi oluşturan her hücrenin sürekli olarak besin ve oksijen alması gerekmektedir Bu damarlar kalbe doğru giderken, ayrıca birbirleriyle ara bağlantılar yaparlar Bunun nedeni şudur: Damarlardan herhangi biri bir şekilde tıkanırsa, kalp beslenemez ve ölür Bu son derece önemli bir tehlikedir ve ara bağlantılar da böyle bir ihtimale karşı alınmış önemli birer tedbirdir Eğer damarlardan bir tanesi tıkanırsa, bu tedbir sayesinde kan diğer damardan yoluna devam eder, tıkalı bölgeyi aşar ve kalbe mutlaka ulaşır Burada şöyle bir soru sormak gerekir: Acaba tesadüfler, kan damarının tıkanma ihtimalini "düşündükleri" için mi, daha ortada böyle bir tehlike yokken bir tedbir almayı uygun görmüşlerdir? Bu elbette imkansızdır Tesadüfler, bilinçli hiçbir müdahaleye yer vermeyen, rastgele ve şuursuz olaylardır Bu tasarım, insan da dahil olmak üzere her türlü varlığa suret veren, onlara ait her türlü detayı bilen, onları yaratan Allah'a aittir Allah Kuran'da bu gerçeği şöyle bildirir Rabbinin Yüce ismini tesbih et, ki O, yarattı, 'bir düzen içinde biçim verdi', takdir etti, böylece yol gösterdi (A'la Suresi, 1-3) Alıntıdır |
|