Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
insan, milyar, suçundan

1 Milyar İnsan Hangi Suçundan Dolayı Aç

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1 Milyar İnsan Hangi Suçundan Dolayı Aç




Gramına dokunmadan İhsan Eliaçık'ın yazısını alıntıladımUmarım üstadın amacı gibi faydalı olur

--------------------------------------------------------------------------


16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle BM haberi:


“Birleşmiş Milletler (BM) dünyada açlık sorunu yaşayan insan sayısının 1 milyarı geçtiğini açıkladı BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Dünya Gıda Programı’na (WFP) yayınladıkları ortak raporda, dünyada açlıkla mücadele eden insan sayısının, 2009 yılında 100 milyon artarak, 1 milyar 20 milyona ulaştığını bildirdi Raporda, bu sayının son 40 yıldaki en yüksek aç sayısı olduğu ifade edildi FAO Genel Sekreteri Jacques Diouf rapor açıklanırken, ‘Aç insanların sayısındaki artış tahammül edilemez noktada’ dedi Diouf, ‘Açlık sorunun yok edilmesi için ekonomik ve teknik olanaklarımız var, ancak açlığı sonsuza kadar yok etmek için eksik olan siyasi iradedir’ diye konuştu…”


Görüldüğü gibi 1 milyar 20 milyon insan “yeryüzünün” sokaklarında aç dolaşıyor


Oysa kıssaların anasında ne deniyordu: “Orada (yeryüzünde) aç kalmazsınız, çıplak olmazsınız, susuzluk çekmezsiniz, güneşin sıcağında yanmazsınız” (Taha; 118-119)


Yani “yasak ağaçlardan” (adam öldürmek, hırsızlık, yolsuzluk, fuhuş, zulüm, işgal, şiddet, sömürü vb) yediğiniz takdirde açlık, çıplaklık, susuzluk, yanma; ateş, kaos ve krizden kurtulamazsınız…


Bunlar olmadığı takdirde yeryüzü sizin için “cennet” aksi halde “cehennem” olur…


Yeryüzünün cennete veya cehenneme çevrilmesi bizim kendi ellerimizle yaptıklarımızdan dolayıdır…


Her kim her sabah üzerine güneşin yeniden doğduğu, çiçeklerin açtığı, nehirlerin aktığı, kuzuların melediği, kuşların uçuştuğu, insanların cıvıldadığı bu yeryüzü cennetini “yasak ağaçlara” dokunarak “cehenneme” çevirirse ettiğini bulacaktır Her kim de cehenneme çevrilmiş yeryüzünü tekrar cennete dönüştürmek için çalışırsa karşılığını eksiksiz bulacaktır…


***


İşte dünyaya böylesi bir bakışa Ali Şeriati “Tevhidî Dünya Görüşü” diyor


Yani kozmosu bir ve bütün halinde kavrama, yeryüzünü bir ve bütün halinde kavrama, insanlığın bir ve bütün olduğuna; renk, ırk, kavmiyet, milliyet, cinsiyet, mülkiyet bakımından Allah’ın önünde eşit ve özgür olduğuna inanma…


Tüm insanlığı Ehlullah (Allah’ın ailesi) gibi görme…


Buradan bakılınca tevhid ve şirk bu birlik ve bütünlükle ilgili olur


İnsanları renk, ırk, kavmiyet, milliyet, cinsiyet ve mülkiyet bakımından ayıran ve parçalayanlar Allah’a (bire/bütüne) şirk koşmuş olurlar


Burada “Allah” teolojik bir kavram değil; bilakis sosyolojik ve antropolojik bir kavrayıştır Hasan Hanefi’nin dediği gibi Kur’an’a baktığımızda Allah’ın kendisini teorik değil; “pratik” bir düzeye yerleştirdiğini görürüz Allah bir logos değil; fakat daima bir fiil halindedir Allah, akılla kavranabilen bir obje, bir fikir, bir kategori değil; fakat bir “davranış” ve “vaziyet alış”tır Allah, tanımlamadan uzak fakat varlığın yanında olup epistemolojiye değil ontolojiye dahildir


Bu durumda diyebiliriz ki “Allah” insanların dünyasında ihtiyaç, umut ve arayışlarda ortaya çıkmaktadır Muhammed’in Allah’tan aldığı okyanustan kabına dolan kadardır İhtiyacınız, umudunuz ve arayışınız oranında kabınızı doldurabilmektesiniz Siz ihtiyaç hissetmez, umut bağlamaz ve aramazsanız kabınız bomboş olacaktır Yani dışınızda değil; içinizde Allah yok demektir Kör açısından güneş neyse ihtiyaçsız, dertsiz, umutsuz ve arayışsız biri için de Allah odur…


Madem Allah ihtiyaç, dert, umut ve arayış oranında insanların dünyasında tecelli ediyor, şu halde, Allah insanın en temel ihtiyacı neyse onun arayışında görünür (müzahir) oluyor Bu ise, kıssaların anasında değinilen açın, çıplağın, susuzun ve yanan adamın arayışında ortaya çıkıyor Demek ki Allah açın, çıplağın, (maddi ve manevi) susuzun ve yanan adamın ruhu ve umudu olarak inkışaf ediyor; yani keşf ve müşahade olunuyor (‘Fakirin neyi var Allah’tan başka’ veya ‘Umut fakirin ekmeğidir’)…


Kanımca bunun böyle olmasını Allah istemiş görünmektedir Sanki insanların dünyasında dipten gelen bir arayış dalgası halinde müzahir (kural, ilke ve değerleriyle görünür hale gelen) olmak istemektedir…


Bu nedenle tarih boyunca peygamberlerin hep yoksulun, “açın, çıplağın, susuzun ve güneşin sıcağında yanan” adamın sesi ve soluğu olarak ortaya çıktığını görüyoruz


Ne garip bir cilvedir ki yoksulların ve açların sesi olmak tarihte ilk defa modern çağda materyalist ve ‘Allah’sız’ bir ideolojiye kalmıştır Bu nedenle de tutmuyor Çünkü eşitlik söylemi biraz “irrasyonel’ ve fakat imkansız değildir İnsanoğlunu, dünyanın acımasız dönen çarkı karşısında, ancak bitmek tükenmek bilmeyen derin bir maneviyatla beslenen adalet özlemi ve eşitlik arayışı ayakta tutabilir Aksi halde teker teker yıkılır ve teslim olur Kuşaklar boyu süremez ‘Mümkün gerçekten daha fazla gerçektir


***


Bu nedenlerledir ki “yeryüzünde 1 milyar aç” meselesi her şeyden önce “Allah” davası ile ilgilidir Kur’an perspektifinden bakarsak bu tevhid-şirk konusuna girer Çünkü Kur’an’da şirk kavramının geçtiği ilk yer “Bahçe sahipleri” kıssasıdır “Keşke Rabbime şirk koşmasıydım” diyen Bahçe sahibi zengin dindarlık iddiasında ve fakat bahçesine (sermayesine/tarlasına/parasına/mülküne) tapmaktaydı


Demek ki bugün peygamber gelse, 14 asır önce “Bu kız çocukları hangi suçudan dolayı öldürüldü?” diye çağa seslendiği gibi, bugün olsa “1 milyar insan hangi suçundan dolayı aç?” diye soracaktı Gelen ilk ayetler buradan başlayacaktı Allah ilk buradan çağa seslenecek, yoksulların ve açların lehine, mülk sahiplerinin ise aleyhine olarak tarihin akışına müdahil olacaktı


İlk 23 surede o günün 9 büyük mülk sahibi kabile ağasını; Velid bin Muğire, Umeyye bin Halef, Ebu Cehil, Ebu Süfyan, Ebu Leheb, Utbe bin Rabia, Ebu Amr es-Sakafi vb eleştirerek işe başladığı gibi başlayacaktı Çünkü bunlar bir tanrıya inanan, namazında niyazında insanlardı Kabe’nin yeniden yapımında Velid bin Muğire ‘haram para getirilmemesini’ istemişti… Ebu Cehil beş vakit (evet beş vakit) namaz kılıyordu ‘Vay o namaz kılanların haline’ ayetinin yer aldığı Maun suresi onun hakkında nazil olmuştu…Bunların çoğu Kabe’yi yedi defa tavaf eder, cünüp olunca boy abdesti alır, Ramazan ayında oruç tutarlardı… (İbn Habib’in el-Muhabber adlı eseri cahile dönemi Araplarının dini hayatına dair çok kıymetli bilgilerle doludur Oradan anlaşılıyor ki İslam’da dini ibadetlerin (nusuk) hiç birisi yeni değildi; hepsini başta yukarıdaki elebaşılar olmak üzere cahiliye Arapları yapıyordu)


Demek ki bugün olsa, örneğin, Türkiye’nin en zengin 9 büyük ailesini; Koç ailesi (6 milyar dolar üzeri), Sabancı ailesi (6 milyar dolar üzeri), Şahenk ailesi (5-6 milyar dolar), Ülker ailesi (5-6 milyar dolar), Doğan ailesi (4-5 milyar dolar), Tara ailesi (4-5 milyar dolar), Eczacıbaşı ailesi (3-4 milyar dolar), Yazıcı ailesi (3-4 milyar dolar), Dinçkök ailesi (3-4 milyar dolar) gibi büyük mülk sahiplerini aynı onları eleştirdiği gibi eleştirerek “ilk mesajlar” başlayacaktı…


Aynı şekilde yeryüzünün 9 büyük mülk sahibini; Warren Buffett (Yatırımcı/62 milyar dolar), Carlos Slim Helu (Telekom/ 60 milyar dolar), Bill Gates (Microsoft/58 milyar dolar), Lakshmi Mittal (Çelik/ 45 milyar dolar), Ingvar Kamprad (Ikea/31 milyar dolar), KP Singh (Gayrimenkul/ 30 milyar dolar), Oleg Deripaska (Aluminyum/28 milyar dolar) eleştirerek küresel çapta “ilk mesajlar” başlayacaktı…


Çünkü çağımızın yerel ve küresel çapta “Bahçe sahipleri” bunlar ve bunların “zuhruf”una (altına, paraya, lükse, şatafata) özenen daha yüzlercesidir…


Bunlara sorsan önceki çağlarda olduğu gibi “Mallarımız üzerinde dilediğimiz gibi hareket edemeyeceğimizi sana namazın mı emrediyor ey Şuayb?” (Hud; 87) diyecekler, “İsterse Allah’ın doyuracağı kimseleri mi biz mi doyuracağız?” (Yasin; 47) diye mustağnileşecekler, “Yanlarındaki ile eşit hale gelmekten” (Nahl;71) ödleri kopacak ve “Zenginliği kendi aralarında dönüp dolanan bir devlete” (Haşr; 4) dönüştürdükleri için onu korumak için her yola başvuracaklardır


Bunun böyle olacağını görmemek için Kur’an’ı teberrürken ve ölülerin arkasından okuyup durmak lazımdır (!)


***


İşte çağın peygamberâne misyonu bunların karşısına dikilip “Lehu’l-mülk” diyen söylemdirYani Mülk Allah’ın (herkesin/kamunun) dur Allah’ın toprağı, suyu, merası, otlağı, bağı, bahçesi, doğalgazı, petrolü, alimunyumu insanlığın ortak mülküdür Bunlar üzerinde tekel oluşturulamaz, adilce paylaşılmalıdır Hiç kimse tek başına bunların baronu ve ağası olamamalıdır


BM raporlarına göre Afrika kıtasındaki açlık sorununu çözmek için 40 milyar dolara ihtiyaç var Yukarıdaki listeye bakın, örneğin ilk sıradaki Warren Buffett’in tek başına serveti 62 milyar dolar!


Ee mesele gayet açık değil mi?


Yeryüzünde 1 milyar insan aç dolaşıyor, öte yandan bir adam tek başına bir kıtanın açlık sorununu çözecek servete sahip!


Bugün peygamber olsa işe “1 milyar insan hangi suçundan dolayı aç?” diye sorarak başlardı ne demek anlaşılıyor olmalı…


Çünkü Kur’an’dan okuduğuma göre söylüyorum, Allah’ı en çok rahatsız eden şey kendi yarattığı dünyası üzerinde “aç, çıplak, susuz ve güneşin sıcağında yanan” insanların bulunmasıdır Tevhid açısından birinci ve ilk mesele budur Yeryüzünde dikili putlar bile sonraki meseledir Çünkü “put” dediğiniz açların ve yoksulların emeği ve alınteri üzerine dikilen şeydir


Allah’ı en çok hoşnut eden şey ise, zenginler ve yoksullar arasındaki uçurumun giderildiğinin görülmesidir Yeryüzünün bütün tapınaklarından yükselen ayinler, okunan dualar, kesilen kurbanlar bile bundan daha önemli değildir


Madem Allah insanların ihtiyacı, umudu ve arayışında müzahir oluyor, kurtarıcı beklemeye ne gerek var? Umudu ve arayışı diri tutmak, canlandırmak, yaymak ve örgütlemek Allah’ın gören gözü, işiten kulağı ve yürüyen ayağa olmak demek değil mi?


Ve bu hemen yanı başımızdan başlamalı değil mi?


“1 milyar insan hangi suçundan dolayı aç?” sorusu, bu nedenle çağın insanî ve ilahî sorusudur “Bu kız çocukları hangi suçundan dolayı diri diri gömüldü?” sorusunun çağa tercümesidir


“Yaşayan Kur’an” çağa bu soruyu sorar, peşine düşer, dava eder


Ta ki son aç doyuruluna, son çıplak giydirilene, son susuz suya kavuşana, son yangın söndürülene kadar… Ve bunlara neden olanlar alaşağı edilene kadar…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.