Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
sabrı, tavsiye

Sabrı Tavsiye..

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sabrı Tavsiye..




Sabrı Tavsiye



Tasavvuf ehli, Kuran’ın her harfinin bir melekten oluştuğunu ifade ederken, bir Hadis-i Şerif’ te debu hususa işaretle “Kur’an yedi harf üzerine indirilmiştir” denmektedir
HzMusa’ya inzal olunmuş ve bizler için tamamen bir “mesaj” niteliği taşıyan Tevrat, HzDavud’a ait Zebur, Hzİsa’nın özdeşleştiği İncil gibi kutsal kitabları da içeren Kuran-ı Kerim’in belirli Ayetlerinde her biri farklı mânâlara işaret eden kelimelerle karşılaşırsınız Bu kelimeler kadar, kullanıldığı yerler de çok önemlidir
Takdir edersiniz ki, hiçbir ibare ve kelime Kur’an’a gelişigüzel şekilde monte edilmemiştir Zira Kur’an, Allah kelamıdır
Örneğin; Allah’ın varlığından bahsedilirken; “Ben”, “Biz”,ilahihim” veya “Rahmanihim” “Allah”, “Rab”, “Rahman”, “Hak” gibi isimler geçer
Şimdi biraz “Hak” kelimesini inceleyelim
Halk arasında Allah’ın güzel isimleri şeklinde dile gelen Esma-ül Hüsna, Allah’ın bir boyutunu oluşturmaktadır Tüm alemler bu isimlerin varlığı ile aynı zamanda da; “bir terkip halinde zuhura çıkmasıyla meydana gelmiştir
İlahi isimlerin salt durumda, yani terkibiyet halini almazdan önceki boyutu itibariyle adı, tasavvuf lisanıyla, Esma mertebesi olarak bilinir Allah’ın bu boyutta aldığı “Hak”ismi, tüm Esma-ül Hüsna’yı içine alır Sonsuz olarak var olan, ancak 99 isimde kümeleşen Fettah, Hakim, Reşid, Rahman, Rahim gibi isimlerin yanında münferiden Hak ismini de bulabilirsiniz
Şayet, bir Ayet-i Kerime’de Allah yerine Hak ismi geçiyorsa bilin ki, anlatılan konu Esma mertebesi kanalından aktivite kazanmaktadır
Görüldüğü üzere, isimlerle anlatılmak istenen farklılıklar bizde oturdukça, Kur'anı ve Hadisleri anlamada bir hayli yol almış oluyoruz
Bu gerçeklerin üzerinde kısa bir bilgi sahibi olduktan sonra Hakk’ı ve Sabr’ı tavsiye konusunu Asr Suresi bünyesinde değerlendirelim
Vel Asr (Asr'a yemin ederim)
İnnel insane lefi husr (ki kesinlikle insan hüsrandadır)
İlleleziyne Amenu (ancak iman etmiş olanlar)
Ve Amilussalihati (ve salih amel işleyenler)
Ve tevasav bil Hakk (ve Hakk'ı tavsiye edenler)
Ve tevasav bis Sabr (ve sabr'ı tavsiye edenler müstesnadır)
Böylece Asr Suresi’nin meali;
“Asr'a yemin ederim ki kesinlikle insan hüsrandadır Ancak iman etmiş olanlar ve salih amel işleyenler ve Hakk'ı tavsiye edenler ve sabr'ı tavsiye edenler müstesnadır olmaktadır
Üzerinde yaşadığımız ve Güneşten 149596000 km uzaklıktaki Dünyamız, Radyoaktif ölçümlere göre tam 46 milyar yaşında Bu aynı zamanda Gezegenlerin de yaşıdır Güneşin Samanyolu etrafındaki turu ise 255 milyon yılda gerçekleşiyor Yani, bu güne kadar Güneş 8 tur atmış Samanyolunda
Evet;
Belirli ritimlerle dönüşler neticesinde, yani Dünya kendi ekseni etrafında dönüşüyle, gündüz gece kavramlarını ortaya koyarken Güneş etrafındaki turuyla da seneyi oluşturuyor
Astronomi yönünden akıl almaz ölçülere ve süreye karşılık, zaman da izafiliğini koruyor Biz asla zamanın neresinde olduğunu saptayamayız
Zaman kavramı, yaşantımızda, “zamandan ve mekândan” münezzeh yaratıcı güç tarafından globalleştirilerek bir sınır, bir kesit olacak hale getirilerek bizlere sunuluyor;
“Asr’a yemin ederim
Kur’an Allah’ın sonsuz bir öncelik ve sonralık vasfında olduğundan bahsederken, gününü ilim tahsil etmek ve üzerine düşen kulluk görevini ifa etmek yerine, dünya hayatına meyleden ve ölüm ötesinde kendisine hiçbir yarar sağlamayacak işlerle uğraşanlara “Asr’a andolsun ki” uyarısı ile hüsranda olacaklarını bildirmiştir
Ancak iman etmiş olanlar;
İman etmenin de İslamda şartları var;
İman edecek kişinin, önce iman edilecek şeyin ne olduğu konusunda bilgi sahibi olması gerekir Neye iman? Bu çok önemli Ayrıca;
Kişinin aklının başında olması, belli bir idrak düzeyinde bulunması, (bir deliden iman beklenemez) iman edilecek şeyin ne olduğunu bilmesi gibi
Niçin iman? konusuna da şöyle bir yaklaşımda bulunabiliriz;
Kendini bir şuur+bedende tanımaya başlayan varlık; inançları, çevre şartları, genetik yapısının verileri doğrultusunda yaşamını sürdürürken ölüm ötesi hayat için Allah Resullerinin bildirdiği esaslara, verilere duyarlı olup iman etmesi ve imanını da fiille tevsik etmesi gerekir ki, iman ehli vasfına haiz olsun
İman, aklın sınırına dayanır Sınırı bilmek ise onun ötesini idrak edip algılamaktır Şayet ölümü sınır olarak kabul ediyor isek, ölüm ötesini, yani Ahiret hayatının gerçeklerini kabul ediyoruz demektir Bu idrak, bizde İmanı oluşturur Dolayısıyla, iman akla dayanır Kısaca İman’a “Aklın ürünüdür” diyebiliriz Bir başka şekilde, akıl, mantığa ters gelen olaylar karşısında otomasyonla kendisini teslimiyete bırakır
Kur’anın İman edenlere çok enteresan bir uyarısı daha var;
“Ey İman edenler, İman edin” (4/136)
Dikkat edin! Bu ikaz önce sahabeye geliyor
Gerisini siz düşünün
Ve insan, tabii ki salih ameller işleyecektir
Amel konusunda olabildiğince çok Hadis var Bir Hadisi Şerif’i örnek vereyim;
"İman, yetmiş küsur şubedir En üstünü La İlahe İllallah sözüdür, en aşağı mertebesi ise insanlara eziyet veren bir şeyi yol üzerinden kaldırmaktır Haya da imandan bir şubedir"
Resulullah (sav) ‘ın ağzından çıkan mübarek söz, tabanda iyi fiillerin yapılmasından bahsederken, tavanda Kelime-i Tevhid’in anlamını işaret ediyor
Ve Hakk'ı tavsiye edenler;
Bu noktayı iki yönden ele almak gerekir Hitap edilenin anlayış seviyesi ne durumdaysa onun bir üst noktasından Hakk’ı tavsiye etmek önerilir Efendimiz "İnsanlara akılları istikametinde hitap edin" sözleriyle konuyu açıklığa kavuşturmuştur
Bu, sadece namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekat vermeyi, Hac'ca gitmeyi ve şehadet getirmeyi tavsiye etmek değildir Bunlar zaten işin başı, kulluk çalışmaları, alfabenin A'sı gibidir Tavsiyeden kasıt, insanları, huy, karakter ve alışkanlıklarını terki konusunda uyarmaktır ve kişinin bulunduğu seviye mutlaka dikkate alınmalıdır
Hakk'ı tavsiyenin ikinci yönü de Hakkani vasıf ve sıfat'larla tavsiyede bulunmaktır
Asr Suresi’nin son Ayeti şöyle;
"ve tevasav bissabr" ( sabrı tavsiye edenler müstesnadır )
İlahi emirlere uymanın, insanın tabiatına ağır gelmesinin yanı sıra, herhangi bir konuda Allah’ın imtihan etmesi dolayısıyle neticelerinin insana zor gelmesi halinde “sabrı tavsiye” etmek gerekmektedir
Dikkat edin Ayet-i Kerime “sabrı tavsiye edenler müstesnadır” diyor Ayrıcalıklı olabilmek için, Sabr ismini yaşamak gerekir Kur'an bu hususu vurgulamış "ve tevasav bis'sabr" demiştir "bissabr" sabrın sahibi olarak algılanmalı ve idrak edilmelidir
Geçen sayıda “O’nun Ahlakı” isimli yazımda, ‘B’ nin sırrına değinerek, İslâm dini ve hakikata ermişlerin bu sırla olayları nasıl değerlendirdiklerini belirtmiştim
Sabrın incelenmesi konusuna gelince…
Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir incelik var
Şükür ve Hamd; bu kelimeler üzerinde duralım Farkında olunmadan bu iki kelime aynı anlamda kullanılmaktadır Bu bir hatadır
Benzer gibi gözükmesine karşın, mana farklılıkları yaşam kesitlerini etkileyecek ölçüde büyüktür Örneklemek gerekirse; yemektesiniz, sofrada envai çeşit yiyecek var "şükrederseniz nimeti artırırım" prensibine uyup afiyetle midenize indirdiğinizde hamd ederseniz yanlış olur, bu noktada şükretmelisiniz Böylece nimet artmış olur
Sağlığınız konusunda ise, durum değişir Hastasınız; Allah'tan şifa diliyorsunuz ve şükrediyorsunuz halinize Değerli dostlarım yanlış yapıyorsunuz, şükretmekle hastalığınız daha da artacaktır Eğer ‘hamd olsun’ derseniz; ki söylenmesi gereken de budur, hastalık durma akabinde, iyileşme devresine girer
Burada niyetin önemi yoktur Şayet, artırıcı koşullarda artıyı (şükr’ü) kullanırsanız, olay artar veya grafik yükselir Eksiltici olaylarda eksiyi (hamd’ı) kullanırsanız, negatif durumu o noktada bloke ederek durdurur
Bir başka örnek verelim;
Diyelim ki Galatasaray basketbol takımında oynuyorsunuz, takımınız devamlı yenilgi halinde Söylemeniz gereken şey, evet iyi bildiniz “Hamd olsun” olmalıdır Şükrederseniz, yenilgileri bekleyin Eğer galibiyetler serisi devam ediyorsa o zaman “çok şükür ” demeniz gerekir Demek ki, sistemde artı hallerde şükür, ekside ise hamd kelimesi kullanılmalıdır
Şimdi aynı konuyu sabır kelimesine uygulayalım;
Başınıza bir felaket geldiğinde “ya sabır” derseniz, aynen şükürde olduğu gibi, davet etme prensibi ile başınıza felaket üstüne felaket gelecektir Hz Peygamber Efendimiz, Allah'tan sabır isteyen birine "Allahtan afiyet dileseydin; bela istedin!" demiştir Afiyet dilemekten gaye, bir yerde hamd etmek ve sabr’a neden olacak olayları sıfıra yaklaştırmaktır
Bütün bu bilgiler ışığında yapılması gereken, sabr kelimesini tekrar etmeden, sabır istemeden sabretmek olacaktır Zira, bu ismin manasını kuvveden fiile çıkardığınız anda, o frekanstaki olaylar ile karşılaşırsınız ki, bu sizi, belinizi doğrultamayacak noktalara getirir
Kişinin herhangi bir bela ve musibet karşısında sıfır noktasında bulunmaya çalışması en uygun davranış olacaktır
Sabr’ın tavsiyesini özetledik
Allah hepinize kolaylaştırsın Muin'iniz olsun
Alıntı afyüksel

Alıntı Yaparak Cevapla

Sabrı Tavsiye..

Eski 08-06-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sabrı Tavsiye..



Şükür ve Hamd; bu kelimeler üzerinde duralım Farkında olunmadan bu iki kelime aynı anlamda kullanılmaktadır Bu bir hatadır
Benzer gibi gözükmesine karşın, mana farklılıkları yaşam kesitlerini etkileyecek ölçüde büyüktür Örneklemek gerekirse; yemektesiniz, sofrada envai çeşit yiyecek var "şükrederseniz nimeti artırırım" prensibine uyup afiyetle midenize indirdiğinizde hamd ederseniz yanlış olur, bu noktada şükretmelisiniz Böylece nimet artmış olur
Sağlığınız konusunda ise, durum değişir Hastasınız; Allah'tan şifa diliyorsunuz ve şükrediyorsunuz halinize Değerli dostlarım yanlış yapıyorsunuz, şükretmekle hastalığınız daha da artacaktır Eğer ‘hamd olsun’ derseniz; ki söylenmesi gereken de budur, hastalık durma akabinde, iyileşme devresine girer

Burada niyetin önemi yoktur Şayet, artırıcı koşullarda artıyı (şükr’ü) kullanırsanız, olay artar veya grafik yükselir Eksiltici olaylarda eksiyi (hamd’ı) kullanırsanız, negatif durumu o noktada bloke ederek durdurur

Yine çok özel, çok değerli ve çok dolu bir paylaşım olmuş emeğine ellerine kocyüreğine sağlık Teşekkürler sevgiler

Alıntı Yaparak Cevapla

Sabrı Tavsiye..

Eski 08-06-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sabrı Tavsiye..




Alıntı:








LâL Nickli Üyeden Alıntı



Şükür ve Hamd; bu kelimeler üzerinde duralım Farkında olunmadan bu iki kelime aynı anlamda kullanılmaktadır Bu bir hatadır
Benzer gibi gözükmesine karşın, mana farklılıkları yaşam kesitlerini etkileyecek ölçüde büyüktür Örneklemek gerekirse; yemektesiniz, sofrada envai çeşit yiyecek var "şükrederseniz nimeti artırırım" prensibine uyup afiyetle midenize indirdiğinizde hamd ederseniz yanlış olur, bu noktada şükretmelisiniz Böylece nimet artmış olur
Sağlığınız konusunda ise, durum değişir Hastasınız; Allah'tan şifa diliyorsunuz ve şükrediyorsunuz halinize Değerli dostlarım yanlış yapıyorsunuz, şükretmekle hastalığınız daha da artacaktır Eğer ‘hamd olsun’ derseniz; ki söylenmesi gereken de budur, hastalık durma akabinde, iyileşme devresine girer

Burada niyetin önemi yoktur Şayet, artırıcı koşullarda artıyı (şükr’ü) kullanırsanız, olay artar veya grafik yükselir Eksiltici olaylarda eksiyi (hamd’ı) kullanırsanız, negatif durumu o noktada bloke ederek durdurur

Yine çok özel, çok değerli ve çok dolu bir paylaşım olmuş emeğine ellerine kocyüreğine sağlık Teşekkürler sevgiler





Ben teşekkür ederim gönül dostu, güzel yürekli sevgili LALZamanına, gözlerine sağlık sevgiyle huzurla kal inşallah

Alıntı Yaparak Cevapla

Sabrı Tavsiye..

Eski 08-06-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sabrı Tavsiye..



Şükür ve Hamd; bu kelimeler üzerinde duralım Farkında olunmadan bu iki kelime aynı anlamda kullanılmaktadır Bu bir hatadır
Benzer gibi gözükmesine karşın, mana farklılıkları yaşam kesitlerini etkileyecek ölçüde büyüktür Örneklemek gerekirse; yemektesiniz, sofrada envai çeşit yiyecek var "şükrederseniz nimeti artırırım" prensibine uyup afiyetle midenize indirdiğinizde hamd ederseniz yanlış olur, bu noktada şükretmelisiniz Böylece nimet artmış olur
Sağlığınız konusunda ise, durum değişir Hastasınız; Allah'tan şifa diliyorsunuz ve şükrediyorsunuz halinize Değerli dostlarım yanlış yapıyorsunuz, şükretmekle hastalığınız daha da artacaktır Eğer ‘hamd olsun’ derseniz; ki söylenmesi gereken de budur, hastalık durma akabinde, iyileşme devresine girer
Burada niyetin önemi yoktur Şayet, artırıcı koşullarda artıyı (şükr’ü) kullanırsanız, olay artar veya grafik yükselir Eksiltici olaylarda eksiyi (hamd’ı) kullanırsanız, negatif durumu o noktada bloke ederek durdurur

Çok anlamlı ve değerli bir paylaşım şükür ve hamd konusuna çok farklı bir yaklaşım emeğinize sağlık elleriniz dert görmesin

Alıntı Yaparak Cevapla

Sabrı Tavsiye..

Eski 08-06-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sabrı Tavsiye..




Alıntı:








Sevi Nickli Üyeden Alıntı



Şükür ve Hamd; bu kelimeler üzerinde duralım Farkında olunmadan bu iki kelime aynı anlamda kullanılmaktadır Bu bir hatadır
Benzer gibi gözükmesine karşın, mana farklılıkları yaşam kesitlerini etkileyecek ölçüde büyüktür Örneklemek gerekirse; yemektesiniz, sofrada envai çeşit yiyecek var "şükrederseniz nimeti artırırım" prensibine uyup afiyetle midenize indirdiğinizde hamd ederseniz yanlış olur, bu noktada şükretmelisiniz Böylece nimet artmış olur
Sağlığınız konusunda ise, durum değişir Hastasınız; Allah'tan şifa diliyorsunuz ve şükrediyorsunuz halinize Değerli dostlarım yanlış yapıyorsunuz, şükretmekle hastalığınız daha da artacaktır Eğer ‘hamd olsun’ derseniz; ki söylenmesi gereken de budur, hastalık durma akabinde, iyileşme devresine girer
Burada niyetin önemi yoktur Şayet, artırıcı koşullarda artıyı (şükr’ü) kullanırsanız, olay artar veya grafik yükselir Eksiltici olaylarda eksiyi (hamd’ı) kullanırsanız, negatif durumu o noktada bloke ederek durdurur

Çok anlamlı ve değerli bir paylaşım şükür ve hamd konusuna çok farklı bir yaklaşım emeğinize sağlık elleriniz dert görmesin





Seninde ayırdığın zamana sağlık kardeşimSevgi ve muhabbetle kal

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.