Prof. Dr. Sinsi
|
Kamet
Namaz için seslenmek, kamet getirmek, ifa ve eda etmek Aslı "ikâmet" olup, türkçede "i" siz kullanılır Bir terim olarak, farz namazlardan önce, tek başına namaz kılacak olan kimsenin cemaatle kılınacak farz namazdan önce ise müezzinin okuduğu ezan benzeri sözlerdir Sünnete uygun olarak kâmet şu kelimelerden ibarettir ü ekber, ü ekber Eşhüde en la ilâhe illallah Eşhüde en la ilâhe illallah Eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasululullah Eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasulullah Hayye alessalat, hayye alessalat Hayye alel-felâh Hayye alel-felah Kad kâmeti's-sâlatu Kad kameti's-sala ü ekber, ü ekber, La ilâhe illallah"
Hanefî hukukçularına göre kamet ezanın benzeridir Sözler yukarıdaki gibi ikişer kere tekrarlanır Yalnız sonuna "kadkami's-salah" (namaz başladı) cümlesi eklenir Ömrün sonuna kadar Bilâl Habeşi ile İbrahim en-Nehaî'nin kameti çift sözlerle okudukları, Emeviler devrinden itibaren, kamet'te ezandaki gibi iki kere tekrarlanan sözlerin hızlı okumayı sağlamak için bir'e indirildiği nakledilir (İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadir, Mısır 1389/1970, I, 242-244) Hz Peygamber, Bilâl (r a)'e hitaben şöyle buyurmuştur: "Ezan okuduğun zaman ağır ağır oku Kamet getirdiğin zaman ise hızlı oku " (Tirmizi, Salât, 29)![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Aynı zamanda sahih rivayetlerle Hz Peygamber'in, kâmet'te, ezandan farklı olarak çift okunan sözlerin tek yapılmasını emrettiği de nakletmiştir (bk Buhârî, Ezân, 3; İbn Mâce, Ezân, 6) Bu da Hanefiler dışında kalan diğer mezhep imamlarının tercih ettiği rivayetlerdir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Sabah ezanında tekrarlanan "es-Salatu hayrun mine'n-nevm (namaz uykudan daha hayırlıdır)" cümlesini, ilk olarak Bilâl (r a) Rasûlüllah (s a s)'i uykudan uyandırmak için söylemiş, bu sözler hoşuna giden Rasûlü şöyle buyurmuştur: Ey Bilâl, bu sözler güzel oldu Bu cümleni sabah ezanında da tekrarla" (İbnul Humam, a g e, I, 242, 243)![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kâmetin Türkçe anlamı şöyledir: " en büyüktür, en büyüktür, en büyüktür, en büyüktür, 'tan başka ilah olmadığına şehadet ederim, 'tan başka ilah olmadığına şehâdet ederim, Muhammed'in 'ın rasûlü olduğuna şehadet edelim Muhammed'in 'ın Rasûlü olduğuna şehadet ederim Haydın namaza, Haydın namaza, Haydın kurtuluşa, Haydın kurtuluşa, Namaz başladı Namaz başladı, en büyüktür, en büyüktür 'tan başka ilah yoktur"![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Beş vaktin farz namazlarında ve Cuma namazının farzında kamet getirilir Kaza namazında da bu böyledir Ancak Vitir, Teravih, Bayram, Cenâze ve Nâfile namazlarda kamet getirilmez Kamet erkeklere has bir sünnettir Kadınlar kamet getirmezler Kamet cemaatın müstehab olan sünnetlerindendir Kadınlar ve çocuklar bir arana gelerek namaz kılsalar bile kamet gerekmez Namazlarından bazısı kazaya kalan namazlarını peşipeşine kılabilir Bulunduğu yerden ayrılmadığı sürece tek kamet yeterli olur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Yolcu erkekler de yolculukları sırasında ezan okur, kamet getirirler Yolcu, ezan okumayabilir Ancak kamet getirmesi sünnettir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Mahalle camiinde yapılan kamet evler için geçerlidir Evde namaz kılan kişi kamet getirmese de olur Kamet getirirse daha iyidir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kadınların, bunakların, cünüplerin kamet getirmeleri mekruhtur Abdestsiz kimselerin de ikamette bulunması mekruhtur Fakat bu gibi kimseler tarafından yapılan kametler iade edilmez![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Ezan ağır okunur Fakat kamet hızlı yapılır Kamet ayakta yapılır Kamet getiren kişi kıbleye döner![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Cemaatın kamet getiren müezzine uyması ve beraberce içinden kamet yetirmesi, "Hayye Alessalah, Hayye Alelfelah" denilirken de" La havle ve la kuvvete illa billah" diye icâbette bulunması müstehabdır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kamet, vaktin değil namazın sünnetidir (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanayi', Beyrut 1402/1982, I, 148 vd ; İbnu'l Humam a g e, I, 243 vd ; el feteva'l Hindiyye, Beyrut 1400/1980, I, 55 57; İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtar İstanbul 1984, I, 388, 389 vd)
|