Anlamsızlıklar... |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Anlamsızlıklar...Zamanla anlamların da yeri değişiyormuş meğer Ekmeğin susuz olmayacağını sanırken Baharda çiçeklerin açacağını umarken Bir yolun sonunda mutlak bir bekleyenin olacağının yanılgısına düşerken Güneşin, ayın, günahsız olduğunu sanarken Analığın en kutsal şey olduğunu kabullenmişken, kasıklarında bir çocuğun canına kıyarken Meğer anlamlar nasılda yer değiştiriyormuş Sevmek yeterli sanarken Yetmezse bedenini verirken, utancını sarıldığın kollarının arasındaki yüreğine sakladığını sanarken, kutsal sanılan, temiz sanılan sevgilerin aslında ne kadar günü birlik duygular olduğunu yaşadıkça anlıyor insan Yaşadıkça anlamlarını nereye yerleştireceğini nereye saklayacağını hangi yürek köşesine tıkıştıracağını şaşırıyor Tozlu raflarda sakladığı, zaman zaman yerinden alıp tozunu üflerken bile ayrı bir nefes harcadığı, okurken bile gözlerinin dolduğu, bunca ıssızlığa değecek sandığımız düşüncelerimiz Kendi değerlerimiz meğer ne kadar anlamsızmış Sakladığımız, saklandığımız yılların köşelerinde, çürümüş değerlerin hiç farkına varmamışız meğer Meğer sevmek, sahip olmak değil, aslında iki cümlenin yetersizliğine muhtaçlıkmış Cümleler, kelimeler, noktalar, virgüler velhasılı bütün ünlemler Anlaşılmak istenirken, anlamak istemeyen tarafından vurulmakmış Meğer aşkta gurur olmaz denirken; gurur, kırılganlıklarının savunmasında çoktan aşkın önüne geçmiş! Şimdi ne yapmak gerek? Anlamsızlıklara anlam yükleyemeyecek kadar çocuk değilsen eğer; yaşadığın acıların hangi tarafından tutmak gerek bilemezken, aldığın yaranın ne tarafını sarmaya başlasan, diğer tarafı kanıyorsa, kasıklarında bilmediğin ama sana ait mutluluğunun ağır bedeli bir hayat yaşıyorsa cevabı nedir bu anlamsız anların? Kimin yüzüne nasıl bakacağınında bir anlamı kalmamışken insan kendi yüzüne nasıl bakar? Bütün anlamları yer değiştirmişken Nasıldır bir hayata yeni anlamlar katmak? Bütün değerlerini yıkıp yeniden varolmak mümkün müdür? Alıntıdır |
|