Prof. Dr. Sinsi
|
Rab” İsmini Okumak Ve Eğitim..
Rab” ismini okumak ve Eğitim
Bir rivayete göre, Cenab-ı Hakkın (c c) doksan dokuz ism-i şerifi bulunmaktadır Peygamber efendimizin ( a s m ) müstesna bir duası olan Cevşen-ül Kebir'de ise, bin bir esma- i ilahiyeden bahsedilmektedir Bu duada hem İlahi isimler öğretilmekte hem de o isimlerden eman ve yardım dilenmektedir
Alimlerin çoğunluğuna göre bu ilahi isimler arasında bir isim de, İsm-i Azamdır
Bir hadiste: “Allah'ın İsm-i Azam'ı, "İlahınız bir tek ilâhtır O'ndan başka ilah yoktur, O Rahman'dır, Rahim'dir" (Bakara suresi, 2 / 163) ve "Elif, lam, mim Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur, daima diridir ve (yarattıklarını) koruyup yöneticidir" (Âl-i İmrân, 3 / 1-2) mealindeki ayetlerde bulunduğu ” ( Saîd Havva, El-Esas Fi't-Tefsir, I, 288) ifade edilir Başka bir hadise göre “namaz kılan birisinin "Allahümme inni es'elüke bienne leke'l - hamdü la ilahe illa ente'l Mennân Bediü's-semâvat ve'l - ard Zü'l-celali ve'l-ikrâm ya Hay ya Kayyum" diye dua ettiğini işiten Resulüllah (a s m) "Biliyor musunuz ne ile dua etti?" diye sormuş, ashabın "Allah ve Resûlü bilir" demeleri üzerine, "Nefsim kudret elinde bulunan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim ki, Allah'a en büyük ismi (İsm-i Azâm) ile dua etti O İsm-i Azâm ki, Allahımız (c c) onunla çağırıldığı vakit icabet buyurur ve onunla istenildiği vakit verir" (Hamdi Yazır, Hak Dini, Kur'an Dili, VI, 4678) buyurmuştur
Cenab-ı Hakkın (c c) isimleri arasında hangi isminin İsm-i azam olduğunu analiz edecek değiliz Çünkü Bediüzzaman hazretleri “İsm-i azam herkese göre bir olmaz Pek çok zâtlar farklı farklı isimleri, İsm-i Azam görmüşlerdir ” (Lem'alar, 339) demekle, herkesin İsm-i Azamı farklı tespit ettiği bir vakıadır Çünkü İsm-i Azam, bütün isimler içerisinde gizlidir Bu nedenle, her insan kainatta azami olarak tecelli eden herhangi bir ismi, İsm-i Azam olarak görebilir
Kainatta tecelli eden isimler içerisinde, Rab isminin ayrı bir yeri ve ehemmiyeti vardır Çünkü Allah (c c), Rab ismi ile nerede ve hangi şeyde tecelli ederse, bütün sıfatları ve çok esması ile orada hazır ve nazırdır Yani Cenab-ı Hak (c c) hangi canlıyı terbiye etmiş ise, o terbiyenin arkasında hayat, kudret, hikmet, ilim, şefkat, basar (görme), sem' (işitme), Musavvir, Müzeyyin v s sıfat ve isimlerini görmek ve okumak mümkündür Bu noktadan bakıldığında Allah isminden sonra en çok tecelli eden, okunan, çağrılan ve zikredilen isim, Rab ism-i şerifidir
Rab, sözlükte terbiye eden, derece derece, kademeli olarak kemale erdiren anlamına gelir Kâinatın yaratılışı bir ilk noktadan başlamış ve Kuran-ı Kerimde altı gün şeklinde ifade edilen altı devrede son şeklini almıştır Bu İlâhî irade, bu dünyaya misafir olarak gönderilen varlıklarda da kendini göstermiş, onların da bedenleri yine bir anda değil kademeli olarak yaratılmıştır Bu misafirlerin en şereflisi olan insan, ana rahminde, ana hatlarıyla, altı devre denilebilecek bir kademeli terbiyeden geçmiştir Bu kademeler nutfe (iki ayrı cinsten hücrelerin birleştiği duru su), alaka ( koyu kan), mudğa (bir çiğnem et parçası), azm (kemik), lahm (et), halk-ı cedit (yeni yaratılış, son şekli alma) devreleridir ( Prof Dr Alaaddin Başar, Esma-i Hüsna Şerhi)
Bütün alemleri emir dinlemek üzere terbiye eden Allah (c c), insanları da kendi iradeleriyle emir dinleme veya dinlememeye müsait bir şekilde terbiye etmiştir Ayrıca insanın istidatları, - eğitim aldığı taktirde - her türlü ilim ve sanatı netice verebilecek tarzda dizayn edilmiştir Bu çeşit terbiyede çok büyük hikmetler vardır Zira Allah (c c ) insanları bu şekilde yaratmakla, bir kısım insanları diğer insanlar üzerine şeref kazanmalarını irade etmiştir İnsanlık aleminde, başta peygamberlik olmak üzere, âlim, şeyh, öğretmen (muallim), belletmen, mürebbi, usta gibi unvanlar ortaya çıkmıştır
Terbiye ve eğitim işi ile meşgul olan kişilerin, Rab isminden öğrenecekleri çok şeyler vardır Zira Rab ismi, mahlukatı terbiye ettiği gibi, terbiyenin nasıl yapılacağı hususunda da ders vermektedir Çünkü en büyük terbiyeci Cenab-ı Haktır Allah (c c) bir şeyi her yönüyle terbiye eder Ona lazım olan tüm ihtiyaçlarını karşılar En büyük şey en küçüğe göre ayarlanırken, en küçük şeyler de en büyüklere göre tasarlanır Yaratılışta zıtlaşma ve inatlaşma yoktur Büyük, büyüklüğüne güvenip isyan edemediği gibi, küçükler de küçüklüklerine güvenip terbiye dışına çıkamaz İtaat etmek üzere terbiye edilenlerin isyan hareketlerinde bulunması, elbette düşünülemez
Peygamberlerin insanları eğitmede ki modeli, Rab ismidir Çünkü Rab ismi herkese ve her şeye layığını verip, hikmetle karar verir Peygamberler de Rab isminin cilvesiyle, farklı farklı şeriatlar getirmişlerdir Şayet kendi zamanlarının ve insanlarının durumuna uygun şeriatla gelmemiş olsalardı, muvaffak olamazlardı
Mürşitlerin takip etmesi gereken tarz, hikmetle ve şefkatle terbiyedir Rab ismine mazhariyet ölçüsünde, muvaffakiyet sağlanır Tarih boyunca gelen başarılı mürşitlerin sırrı, Rab ismine bağlılıklarıdır Rab ismine uzaklık ölçüsünde de başarısızlık söz konusu olur
Öğretmenlerin öğrenci eğitiminde başarılı olmaları için takip etmeleri gereken temel model, yine Rab isminin terbiye sistemidir Çünkü Cenab-ı Hak ( c c ) semavi kitap ve hitaplarda, insanların terbiyesinde şefkat ve hikmetin yanında lütuf ve kahır müesseselerini beraber işletmektedir Yani insanların terbiyesinde daima fayda gözetilir Bu faydayı elde etmek için gereken tüm şartlar hazırlanır Sonra, mükafat ve mücazat ortaya konur İnsanlara taşıyabilecekleri kadar yük yüklenir Taşınamayacak yükler teklif edilmez ve yapılacak fiilin neticesi hatırlatılır Böylece her insanın, bu imtihanı başarabilmesi sağlanır Maalesef insanlar bu şefkatli imtihanı kendi iradeleriyle aleyhlerine çevirebiliyorlar
Buna göre öğretmenler, kendi öğrencilerine:
1- Şefkatle muamele etmelidirler Kendilerine babalarından daha yakın olduğunu ihsas ettirmelidir Çünkü, şefkatli muamelenin cezalandırmaktan daha tesirli olduğu açıktır
2- Eğitimi hikmetle vermelidirler Çünkü hikmetsiz yapılan her iş, boş ve beyhude olduğu gibi, hikmetten uzak verilecek eğitim de boş ve faydasız olacaktır Öğrenciler kabiliyetlerine göre sınıflandırılacak, ileri hedefler belirlenecek ve bu hedeflere göre yönlendirileceklerdir Cenab-ı Hakkın (c c) her çekirdekten farklı bir ağaç ve meyve yaratması gibi, farklı istidatta ve kabiliyetteki öğrencilerin de kendilerine uygun meyve vermeleri sağlanmalıdır
3- Güçlü bir irade kazandırmalıdırlar Zira güçlü irade sahibi olan öğrenciler, belirledikleri hedeflere emin adımlarla ilerleyebileceklerdir Basit kayıtlar ve engeller ayaklarına dolanıp, hedeflerinden şaşırtamayacaktır
4- Eğitimlerine mani olan dış etkenleri kaldırmalıdırlar Çünkü, şerri defetmek faydaları teminden önde gelir Dolayısıyla Allah (c c) bir şeyi terbiye ederken, hariçten gelecek manileri def' ettiği gibi, öğrencileri yetiştirme gayretinde olan bir öğretmenin de eğitime zarar veren harici etkenleri bertaraf etmeleri şarttır Yoksa vermeye çalıştığı eğitimin sonuçsuz kalması işten bile değildir
|